fil necati. ulan resmen kemal sunal'ı taklit ediyorsun şerefsiz yaratık. sanki anlamadık. aklımızla alay etme.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

güzel istanbul..
devamını gör...

benim için çok fazla nedeni ve önemi olan durumdur.
devamını gör...

eğlenceli bir cinayet kurgusu olan filmdir. klişe polisiye, cinayet filmlerini tiye almakla birlikte bu türün karşıtı olan bendenizi bile hizaya getirmiştir.

spoiler vermek istemiyorum. yalnızca, ünlü bir yazarın ölümünden sonra miras derdine düşen parazit bir aileden bahsetmekte beis görmüyorum.

konu bakımından ivan ilyiç'in ölümü (kitap) kitabını andırıyor tabii mizahı öğeleri pek daha fazla. sırf eleştiri değil.

izleyiniz.
devamını gör...

yazarım ama yazmıyorum düşüncesiyle senelerce yaşamış hayatın tadını çıkarmaya çalışıp midesi bulanmış kişidir.

bir arkadaştan hatıradır bir şiirden mirastır. abla hasreti çeker ablası yoktur.

bir işe yaramaz bir işe yaramaya çalışmaz dümdüz yazardır.
devamını gör...

bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
devamını gör...

-tütsü.
-kokulu mum.
-yasemin çiçeği.
-fırından gelen kek kokusu.
-hindistan cevizi yağlı kahvenin kokusu.
devamını gör...

"uzunca süre maske takarsan, altındaki kişiliği de unutursun."

v for vendetta (2006).
devamını gör...

gectigimiz haziran ayinda filistin devletine 5 milyon dolar yardim yapildi, kasim basinda somali'ye 3,5 dolar yardim yapildi,simdi de 5 milyon dolar daha...akilllarda su soru var "lan alemin salagi bir biz miyiz?" ne yardimi, neyin yardimi? kafa buluyorlar kesin diyecegim, ciddiler de...
devamını gör...

hepimizin "insanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradığı" kahreden karşılaşmada sarf edilen sözlerdir. yazılacak, söylenecek hiçbir şey kafi gelmez. dilek'in mekanı cennet olsun. bu devlet kanser hastası yardıma muhtaç bir vatandaşının derdine derman olamamıştır. marifet, insanı yaşat ki devlet yaşasın diye nutuk atmak değildir. siyaset, ceplerinizi daha çok doldurmak için değil halkına daha müreffeh, insanca bir yaşam sunmak için yapılır. ama bu sözlerin de bir karşılığı yoktur. yazar şunu iyi bilmektedir ki ülke sathında siyaset yapmak isteyen insanların pek çoğunun bu isteğinin arkasında yatan yegane şey, köşeyi dönmektir. nasıl olursa olsun ama bir şekilde şeytanın bacağını kırmaktır.
devamını gör...

trip
devamını gör...

sevda şarkıları anlamına gelir.
devamını gör...

sonra da oy bekliyor bizden. bizi insan sınıfına koymayan, ötekileştiren, küçük gören birine neden oy vereyim ki? aya çıkmak önemli değil sizin gözünüzde at gözlüğü olduğu sürece.

her geçen gün soğuyorum ülkemden, her geçen gün ne olacak halimiz diye düşünüyorum. ülkeyi* yönetebilecek bir figür yok ortada, baştakinin insafını bekleyerek yaşıyoruz. yine seçim yaklaştı artık yol yaptıktan bir seviye yükselip aya yol yaptık der kesin.

erkekler, yolunuz açık olsun. biz ülkede canımız için savaşmak ve aya gitmeyi sadece hayal etmek zorunda kaldığımızdan ötürü bizim yolumuz taşlarla dolu çünkü.
devamını gör...

lisans olarak ilk olarak boğaziçi üniversitesinde açıldı.bir çok üniversite de lisans olmamasına rağmen yüksek lisans mevcut.bilgisar mühendisliği ve işletmeden ortak dersler bulundurur. tanımlamak gerekirse %30 işletme %30 endüstri mühendisliği %40 bilgisayar muhendiğinden oluşuyor, tabi okullara göre bu durum değişiklik gösterebiliyor.
bulunann devlet okulları
boğaziçi üniversitesi
sakarya üniversitesi
marmara üniversitesi 2020'de açıldı
dokuz eylül üniversitesi
akdeniz üniversitesi
uludağ üniversitesi
vakıf
özyeğin üniversitesi
yeditepe üniversitesi
kadir has üniversitesi
ışık üniversitesi
beykent üniversitesi
şuanda yeni yeni tanınmaya başlanıyor o yüzden prestiji açısından net birşey söylemek yanlış olur. ea ' da olması önemli çünkü diğer iibf bölümlerini seçmek istemeyenlere bir kapı açıyor diyebiliriz. bence geleceği olan bir bölüm.
devamını gör...

tanımlarını keyifle okuduğum yazar arkadaşımızdır. beğenilerini de hiç eksik etmezler, takipteyiz efendim.
devamını gör...

bir tanımın içine bu kadar yemek sıkıştırılması çok ayıp. burada her daim aç insanlar var*.
devamını gör...

küf deyince akla direkt yeşil gelir. fakat bu çok hafif yeşil renk barındıran bir sarı tonudur.
devamını gör...

çünkü türkiye'nin yaklaşık %40'ı asgari ücretle çalışıyor, dolayısıyla devletin en kolay vergi cukkalayabileceği vatandaşın gelir kalemi bu.

bir diğer sabit gelir kalemi akaryakıt, alkol, sigara, araba alırken ötv var birde onun kdv'si var, var oğlu var. buralardan da kolayca alabiliyor zaten.

bir diğer neden kodaman iş insanlarından, kallavi şirketlerden vs olması gerektiği gibi vergi toplayamaması ya da doğru tabirle toplamaması. her fırsatta her yıl kar açıklayan bankaların ve büyük şirketlerin hatta futbol kulüplerinin vergilerini silmesi.

müslümanlık ve islamiyet kisvesi altında, halk nasıl gondiklenir, yandaşlar nasıl zengin edilir, bir büro çalışanı o lüks araçlara nasıl biner, nasıl kilogram fiyatı 250 bin euro (ki bu yüklü alınırsa fiyatı) olan kokaini nasıl çekebilir sorularının yanıtı da bu asgari ücret vergisinde gizli.

rahmetli aziz nesin türk halkının %60'ı aptaldır derken ne kadar doğru söylemiş, son 20 yıldır bu soyguncu ümmet tayfasının iktidarda kalabilmesi başka şekilde açıklanamaz.
devamını gör...

almanya'nın dresden şehrinin 13 şubat ile 15 şubat 1945 arasında ingiliz kraliyet hava kuvvetleri ve amerikan hava kuvvetleri tarafından bombalanması olayı olup, ikinci dünya savaşı'nın en tartışmalı olaylardan biridir. almanya’ nın iyice teslim bayrağını çektiği bir anda yapılması ve sonuçları nedeniyle bugün bile gerekliliği tartışılmaktadır.

ingiltere tarafından savaşın başlarında alman şehirlerinin bombalanması gündüz gözüyle yapılıyordu, böylece daha önce seçilen askeri ve stratejik hedefler görülerek bombalanıyordu, ancak gündüz yapılan bu bombardımanlar saldırıya katılan uçaklar için çok tehlikeliydi, çünkü gündüz uçaksavar bataryalarına çok kolay hedef oluyorlardı.

bombardıman filosunda bu saldırılar artık öyle bir hal almıştı ki personelin neredeyse yarısına yakını gündüz saldırılırından geri dönemez hale gelmişti. bunun üzerine gece bombardımanına geçildi ancak bu seferde seçilen hedeflerin isabetli vurulma yüzdesi epey düştü, bazen seçilen hedeflerin ıskalanması kilometreler ile ölçülmeye başlandı.

her şey adı daha sonradan “bombacı” harris’ e ("bomber" harris) çıkacak olan ingiliz hava mareşali arthur harris’ in bombardıman kuvvetleri komutanı olması ile değişmeye başladı. harris’ e ayrıca icraatleri nedeniyle "cani" harris, ve "kasap” harris’ te denir.

önceden sadece askeri ve stratejik değerleri olan fabrika, yol, köprü, demiryolu vs.. gibi yerler hedef alınırken 1942 yılı ile birlikte ingiliz hükümeti tarafından alan bombardımanlarına da gidilmeye başlandı. alan bombardımanı bir bölgede önceden seçilmiş belli hedefleri değil, bölgenin tamamının bombalanmasını gerektiren bir bombardıman türüdür. ingilizler bu strateji ile doğrudan sivilleri hedef almıştır. böylece sivil halk bombardıman sonucunda evlerinden olacak fabrikalarda çalışan halkın morali dolayısı ile fabrikaların üretim gücü düşecekti. ingiliz hava kuvvetleri alman şehirleri yok olursa savaşı kazanırız diyordu.

ingilizlerin elinde ikinci dünya savaşının en iyi ağır bombardıman uçaklarından biri kabul edilen lancester uçakları vardı. bununla birlikte abd’ ninde elinde olan b-17 flying fortress de avrupa’ ya yollayınca müttefiklerin havadaki üstünlüğü kaçınılmaz oldu.

24.07.1943 tarihinde bir hafta boyunca almanya’ nın hamburg kenti müttefiklerce vuruldu, atılan fosfor bombalarından dolayı kentte yangın çıktı, yerleşimin yüzde 60 i yandı, kesin sayı bilinmemekle birlikte tahmini 40.000 kişi öldü.

devam eden müttefik bombardımanları sırasında ruhr bölgesi bombalanırken görüntüler ingiliz başbakanı winston churchill’ e izletildiğinde churchill’ in "bu yaptığımız etik mi" diye ağladığı da rivayet edilir. hava üstünlüğünü iyice ele geçiren müttefikler karlsruhe, bremen ve stuttgart kentlerini de acımasızca vurdular.

normandiya çıkartması 06.06.1944 de yapılınca müttefikler artık batıdanda almanya’ yı sıkıştırmaya başlayıp, havada da üstünlüklerini pekiştirdiler. harris her ne kadar bombacı, katil ve kasap lakaplıda olsa teknolojinin gelişimini çok iyi takip eden bir komutandı ve zaten çok iyi olan lancester uçaklarının hedef vurma sistemlerinin o zamana göre mükemmelleştirilmesini de sağlayarak iyice ölümcül hale getirtmiştir.

1944 yılı kışına gelindiğinde batıda savaş kilitlenmiş ve müttefiklerin ilerlemeside durmuştur. doğuda ise sscb’ nin ilerlemesi aralıksız devam etmektedir. bu esnada yalta konferansı şubat 1945 de toplanmış, burada stalin, müttefiki olan roosevelt ve churchill’ e kendilerini almanlara karşı yalnız bıraktıklarını söylemiştir. bu toplantıda ayrıca siz batıda ne yapıyorsunuz, olduğunuz yerde duruyorsunuz deyince müttefikler savaşı bir an önce bitirmek adına o zamana kadar vurulmamış olan alman şehirlerininde alan bombardımanı yoluyla bombalanmasına karar vermişlerdir. toplantıda alınan karara göre almanların doğuda olan şehirlerinin bombalanmasına ağırlık verilecekti. böylece sscb’ nin işi kolaylaşacaktı. almanlar doğuda bellli şehirleri doğu cephesine sevkiyat için kullanıyordu.

bunun ışığında dresden’in bombalanmasına karar verildi. 13.02.45 lancester filosu fransa-belçika üzerinden almanya ya uçtu, almanlarda artık radar kullanmaya başlamışlardı ama ingilizler radara karşı bir hile bulmuşlardı. buna göre bombardıman uçaklarından radar dalgalarını yansıtan alimünyum folyolar yağmur gibi yağdırılıyor bu şekilde alman radarları tamamen felç oluyordu. uçak yerine görebildikleri tek şey yoğun bir buluttu.

bu sırada hedef olarak seçilen dresden kenti karnaval kutluyordu, şehrin yüzyıllar öncesine dayanan bir tarihi mevcuttu, saksonyanın başkenti olan şehire "elbenin floransası" ya da "mücevher kutusu" deniyordu, tarihi bir kültür merkeziydi. tüm bunlardan dolayı dresden halkı bombalanacaklarına hiçbir zaman inanmamış çoğu da bu bombardımanda gafil avlanmıştır.

savaş ekonomisi için ise kent büyük bir sanayi ve ulaşım merkeziydi. birçok fabrika, naziler için mühimmat, uçak parçaları ve makineli tüfek üretiyordu. birlikler, tanklar ve toplar dresden üzerinden 250 km uzaktaki doğu cephesine demiryolu ve karayollarıyla taşınıyordu. doğudan kaçan yüz binlerce alman mülteci de kentteydi. alman hava savunması genelde olduğu gibi bu bölgede de zayıftı.

müttefikler saldırı için doğrudan şehrin merkezini ana hedef olarak seçmişlerdir. saldırıya katılan ilk dalga lancester uçakları bombalarını 15 dakika gibi bir sürede hedef seçilen şehir merkezine boşalttılar. bombardıman iki aşama idi, öncelikle atılan bombalar ile evlerin çatılarının uçması sağlandı, daha sonra yangın çıkartan fosfor bombaları atıldı. amaç açılan deliklerden giren bu tip bombalar ile yangın çıkmasının sağlanmasıydı. solunumu güçleştiren fosfor gazı ayrıca insanların havasızlıktan boğulmalarınada sebep olacaktı.

dresden’ in dar sokakları ve ahşap evleri oluşacak yangını besleyecek en önemli etmendi. buna rüzgarlı havada eklenince ateş fırtınası ile yangın iyice kontrolden çıktı ve kendi kendini besler hale geldi. oluşan girdaplardan dolayı halk yanan binalara doğru çekilmiş, bombalardan kaçmak için bodrum katlarına sığınanlar sıcak havadan ve oksijensizlikten boğularak ölmüşlerdir. sıcaklık o kadar fazlaymış ki insanlar asfaltta koşarken ayakkabıların tabanları erir hale gelmiştir. çıkan yangın neticesinde sıcaklığın 900 dereceye ulaştığı söylenir. ilk dalganın sona ermesi ile saldırıya bilinçli olarak ara verilmiştir, böylece insanların ve itfaiyenin oluşan yangına müdahele etmesini yani bir araya toplanmaları istenmiştir.

ikinci dalga için bu sefer ilk dalganın iki katı kadar daha fazla lancester bombardıman uçağı dresdeni bombalamaya devam etmiştir. gece süren saldırılardan sonra gün doğarken bu sefer abd b-17 leri bombardımana başlamış, sanayi alanları ve havaalanını vurmuşlardır. saldırı o derece başarılıdıydı ki saldırıya katılan toplam 800 küsür uçaktan sadece 6 tanesi almanlar tarafından düşürülebilmiştir. dresden halkı ise kaderlerine razı olmuş, bu kadar acz içinde kalan nazi yöneticilerini hedef almaya başlayınca dresden nazi parti başkanı çareyi kaçmakta bulmuştur.

alman propaganda bakanı joseph goebbels oluşan durumu kendi lehine çevirmeye çalışmış, her zamanki çakallığı ile haberleri manipüle etmeye başlamıştır, tarafsız isveç ve isviçre gazetelerine haber sızdırılmış ve 250.000 ölü olduğunu yazdırtılmıştır.

bombardımanın abd de de etkisi ise çok sert olmuş, gazetecilerden biri “terör bombardımanı” sözünü sansürden geçirip gazetesine bastırınca abd kamuoyu ayaklanmış, ingiltere parlamentosunda churchill’ e durum hakkında sorular sorulmuştur. abd olaydan dolayı ingiltereyi suçlamıştır.

gerçek ölü sayısı ise savaştan sonra dresden kentinde kurulan bir komisyon tarafından en fazla 25.000 diye açıklanmıştır. ( bizim çakal goebbles rakamın sonuna 0 ekleyerek 250.000 demişti.)

bundan sonra alman savunması iyice çözüldüğü için bu derece büyük çaplı şehir bomabalamasına gerek kalmamış savaş sonuna kadar. almanya artık hem batıda hem de doğudan iyice sıkıştırılmaya başlanmıştır.

savaş sonunda dresden bombardımanı ihalesi bombacı harris’ e kaldığı için herkes ondan kaçar olmuş, tüm suç kendisine yüklenmiştir. o da verilen emirleri yerine getirdiğini söylemiştir.
devamını gör...

demek ki ben yükseltiyorum. ben de olmasam 10 olacak demek.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim