aniden gelen uzun yola çıkma isteği
içinde bulunulan hayattan kaçma arzusunun sonucudur.
devamını gör...
kansa
kabilenin bir ismide kaw'dır. a.b.d'nin kansas eyaletine isimlerini vermiş, siouan dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
eskiden ohio vadisinde yaşarken, büyük ovalara gelmişlerdir. bölgeye ilk gelen beyazlar olan fransız kürk tacirleriyle ticaret yapmışlardır. amerikalılar geldikten sonra onlardan salgın hastalık kaptılar ve sayıları düştü. eyalet oluşturulduktan sonra a.b.d ile antlaşma yapıp rezervasyonda yaşamayı kabul ettiler ve herhangi bir savaşları olmadı.
bugün çoğu kansas'da, bazılarıda oklahoma'daki rezervasyonlarda yaşamaktadır.
eskiden ohio vadisinde yaşarken, büyük ovalara gelmişlerdir. bölgeye ilk gelen beyazlar olan fransız kürk tacirleriyle ticaret yapmışlardır. amerikalılar geldikten sonra onlardan salgın hastalık kaptılar ve sayıları düştü. eyalet oluşturulduktan sonra a.b.d ile antlaşma yapıp rezervasyonda yaşamayı kabul ettiler ve herhangi bir savaşları olmadı.
bugün çoğu kansas'da, bazılarıda oklahoma'daki rezervasyonlarda yaşamaktadır.
devamını gör...
the godfather
the godfather...
mario puzo'nun aynı adlı romanından uyarlanan, francis ford coppola yönetmenliğinde çekilen, ilki 1972 yılında vizyona giren üçlemedir. dünya sinema tarihinde bir külttür. serinin ilk filmi imdb listesine göre dünyanın en iyi ikinci filmidir. serinin ikinci filmi ise yine imdb listesinde dördüncü sırada kendine yer bulmuştur. serinin üçüncü filmi ne yazık ki bekleneni karşılayamamıştır. ilk iki filme göre oldukça aşağıda kalmıştır.
"en iyi ikinci film buysa birincisi ne ola ki?" diye sorarsanız sizi şu başlığa alayım: the shawshank redemption
ufak bir de bilgilendirme yapmayı kendime görev bilirim. the shawshank redemption *filminin yönetmeni frank darabont filmin imdb listesinde zirvede yer almasına ilişkin şu sözleri sarf etmiştir; "bu benim için gerçek dışı bir şey. esaretin bedeli gerçekten de baba'dan daha mı iyi? buna inanmak hakikaten biraz güç."
filmimiz sinema tarihinin akışını değiştiren efsane bir filmdir. kimi sahneleri gerçek olaylardan esinlenilerek çekilmiştir. çok ince nüanslar bulunmaktadır. sizi incelikle ve ustalıkla içine çekip olaylara dahil eder.
filmde zamanının yıldızı marlon brando, bu filmle devleşen al pacino, serinin ikinci filminde ortalığın tozunu attıran robert de niro ve birçok harika oyuncu yer almakta. baştan aşağı yıldızlar geçidi.
hele ki senelerdir insanların dinlemekten bıkmadığı, korna sesi, zil sesi olarak kullandığı o şahane müzikleri çok başka güzeldir. bu şaheserlerin bestesi nino rota'ya aittir. şu eser eşliğinde tanımıma spoilerda devam ediyorum.
film henüz ilk sahnesiyle zamanından günümüze gelen adaletsizlik kavramına parmak basar ve izleyicide merak uyandırır. ilk sahnede eski bir dost don corleone'den adalet istemekte. film daha ilk sahneden babanın gücünün ne denli kuvvetli olduğunu kendisinden adalet isteyen bir adamla izleyiciye aktarıyor.
i believe in america.
filmin tamamında harika replikler bulunmakta ama biri var ki çok başka. ayrıca bu replik "amerikan film enstitüsü" tarafından sinema tarihinin en etkili ikinci repliği seçilmiştir. evet, doğru tahmin,
ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım.
ve o teklif yapılıyor. şüphesiz filmin en muazzam sahnesidir. sahnenin adı at kafası.
ek bilgi: bu sahnede aktörümüz john marley'e haber verilmemiş ve tepkisi tamamen gerçektir.
yönetmenimiz coppola filmi çekerken hep kısıtlanmış, istediklerini yeterince gerçekleştirememiş, beğendirememiş ta ki meşhur restoran sahnesine kadar. bu sahnede coppola eşsiz yeteneğini kanıtlamıştır ayrıca bu sahne yaşanmış bir olaydan esinlenilerek çekilmiştir.
filmde bizim için en dikkat çeken noktalardan biri uyuşturucu ticareti yapan sollozo'nun lakabının "türk" oluşu. kendisi gerçekten türk değildir. sollozo'nun o dönemde türkiye'de haşhaş tarlaları bulunmakta. buradaki haşhaşı alıp sicilya'daki atölyelerinde işleterek uyuşturucu işinin tepesine oturmuştur. kendisine türk denmesinin sebebi de budur.
ve portakal. filmde ne zaman bir portakal görülse bu, ya ailemizin ya da ailenin yakınlarından birinin başına bir felaket geleceğine delalet eder. yani portakal uğursuzluktur.
mario puzo'nun aynı adlı romanından uyarlanan, francis ford coppola yönetmenliğinde çekilen, ilki 1972 yılında vizyona giren üçlemedir. dünya sinema tarihinde bir külttür. serinin ilk filmi imdb listesine göre dünyanın en iyi ikinci filmidir. serinin ikinci filmi ise yine imdb listesinde dördüncü sırada kendine yer bulmuştur. serinin üçüncü filmi ne yazık ki bekleneni karşılayamamıştır. ilk iki filme göre oldukça aşağıda kalmıştır.
"en iyi ikinci film buysa birincisi ne ola ki?" diye sorarsanız sizi şu başlığa alayım: the shawshank redemption
ufak bir de bilgilendirme yapmayı kendime görev bilirim. the shawshank redemption *filminin yönetmeni frank darabont filmin imdb listesinde zirvede yer almasına ilişkin şu sözleri sarf etmiştir; "bu benim için gerçek dışı bir şey. esaretin bedeli gerçekten de baba'dan daha mı iyi? buna inanmak hakikaten biraz güç."
filmimiz sinema tarihinin akışını değiştiren efsane bir filmdir. kimi sahneleri gerçek olaylardan esinlenilerek çekilmiştir. çok ince nüanslar bulunmaktadır. sizi incelikle ve ustalıkla içine çekip olaylara dahil eder.
filmde zamanının yıldızı marlon brando, bu filmle devleşen al pacino, serinin ikinci filminde ortalığın tozunu attıran robert de niro ve birçok harika oyuncu yer almakta. baştan aşağı yıldızlar geçidi.
hele ki senelerdir insanların dinlemekten bıkmadığı, korna sesi, zil sesi olarak kullandığı o şahane müzikleri çok başka güzeldir. bu şaheserlerin bestesi nino rota'ya aittir. şu eser eşliğinde tanımıma spoilerda devam ediyorum.
film henüz ilk sahnesiyle zamanından günümüze gelen adaletsizlik kavramına parmak basar ve izleyicide merak uyandırır. ilk sahnede eski bir dost don corleone'den adalet istemekte. film daha ilk sahneden babanın gücünün ne denli kuvvetli olduğunu kendisinden adalet isteyen bir adamla izleyiciye aktarıyor.
i believe in america.
filmin tamamında harika replikler bulunmakta ama biri var ki çok başka. ayrıca bu replik "amerikan film enstitüsü" tarafından sinema tarihinin en etkili ikinci repliği seçilmiştir. evet, doğru tahmin,
ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım.
ve o teklif yapılıyor. şüphesiz filmin en muazzam sahnesidir. sahnenin adı at kafası.
ek bilgi: bu sahnede aktörümüz john marley'e haber verilmemiş ve tepkisi tamamen gerçektir.
yönetmenimiz coppola filmi çekerken hep kısıtlanmış, istediklerini yeterince gerçekleştirememiş, beğendirememiş ta ki meşhur restoran sahnesine kadar. bu sahnede coppola eşsiz yeteneğini kanıtlamıştır ayrıca bu sahne yaşanmış bir olaydan esinlenilerek çekilmiştir.
filmde bizim için en dikkat çeken noktalardan biri uyuşturucu ticareti yapan sollozo'nun lakabının "türk" oluşu. kendisi gerçekten türk değildir. sollozo'nun o dönemde türkiye'de haşhaş tarlaları bulunmakta. buradaki haşhaşı alıp sicilya'daki atölyelerinde işleterek uyuşturucu işinin tepesine oturmuştur. kendisine türk denmesinin sebebi de budur.
ve portakal. filmde ne zaman bir portakal görülse bu, ya ailemizin ya da ailenin yakınlarından birinin başına bir felaket geleceğine delalet eder. yani portakal uğursuzluktur.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
sessiz
ışıyınca gün
dört duvar
sığmayınca
dört duvara…
hiç böyle güzel
ölmemiştim
ayak yalın
çığlık lacivert
kav sarı
göğsümde
soluyor
an
hiç söylenmemişi umuyorum
öp beni
gömüldüğüm şiirden
ışıyınca gün
dört duvar
sığmayınca
dört duvara…
hiç böyle güzel
ölmemiştim
ayak yalın
çığlık lacivert
kav sarı
göğsümde
soluyor
an
hiç söylenmemişi umuyorum
öp beni
gömüldüğüm şiirden
devamını gör...
normal sözlük trakyalılar cemiyeti
balkan göçmeni olmam dolayısıyla ek kontenjanla alınabileceğimi düşündüğüm cemiyet, kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası yukarıda demiş gelebilirsiniz diye sonuçta. ama beni dışlamayacağınıza söz vermeniz lazım!
devamını gör...
ilk buluşmada yapılmaması gerekenler
buluşma bittikten ve ilerki buluşma için sözleştikten sonra kafa tokuşturmak.
bazı insanlar utandıkları için anlık dalgınlıkla yapabiliyor böyle şeyler.
(bkz: bir arkadaşım ekolü)
bazı insanlar utandıkları için anlık dalgınlıkla yapabiliyor böyle şeyler.
(bkz: bir arkadaşım ekolü)
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
dünyanin en cok sekerli gidalar ureten firmalarindan biri olan nestle ayni zamanda seker, alzheimer, kalp ve damar hastaliklari alaninda da ilac uretmektedir. ilac sektorunun devi olarak bilinen bayer hem ilac ureticisi hem de bircok hastaliga neden olarak gosterilen zirai zehirleri de ureten bir sirkettir. . .
hastaligini uretip, ilacini sunmaya ne denir bence kapitalizm denir.
hastaligini uretip, ilacini sunmaya ne denir bence kapitalizm denir.
devamını gör...
kiloyla dalga geçen toksik insanlar
herhangi bir şeyle dalga geçilmesi hoş değil. dalga geçmek derken benim anladığım şudur, kendisi eğlenmek ya da bazen egosunu şişirmek/rahatlatmak için karşısındakine küçük düşürücü şekilde sözler söylemek ki bunların mizahla ya da espri ile alakası yok. lakin karşındakinin kırılmayacağı biçimde ve onunda eğleneceği şekilde, arada sırada yapılan mizahi esprilere bişey diyemem. mevzu bahis insan olunca saçmalamamaya dikkat etmek gerek.
devamını gör...
siddal
sırf bana pasta yedirmemek için sözlükten giden yazar.*
canın sağolsun, yolun açık olsun öğretmenim.
aynısını güneş'e de dedim;
belki bir gün başka bir yerde görüşmek üzere.*
canın sağolsun, yolun açık olsun öğretmenim.
aynısını güneş'e de dedim;
belki bir gün başka bir yerde görüşmek üzere.*
devamını gör...
nick altı sola düşmeyen yazarlar birliği
benim nick altım gönüllerde yani sözlüğün değil insanların soluna düşüyor*.
devamını gör...
kafa sözlük diye bir yer varmış üye olucam lan
çok tehlikeli mahlası bulunan yazar.
önceki sırf sözlük isminden kaynaklı davalık olan yoldaşla dava masraflarını fifty fifty bölüşebilir. resmen diss niteliği taşıyor mahlası. kafa sözlük diyo, öyle bir yer varmış diyo, lan diyo.
ayrica sözlüğe yeni moderatör atanırsa bu yazarimizi banlamaması için de ekstra bi uyarı falan geçin. başka sözlüğün reklamını yapmiyor, o da bizden diye.
en iyisi üstteki yazarın dediği gibi nick değişimi "(bkz: normal sözlük diye bir yer varmış zaten üyeyim lan)"
önceki sırf sözlük isminden kaynaklı davalık olan yoldaşla dava masraflarını fifty fifty bölüşebilir. resmen diss niteliği taşıyor mahlası. kafa sözlük diyo, öyle bir yer varmış diyo, lan diyo.
ayrica sözlüğe yeni moderatör atanırsa bu yazarimizi banlamaması için de ekstra bi uyarı falan geçin. başka sözlüğün reklamını yapmiyor, o da bizden diye.
en iyisi üstteki yazarın dediği gibi nick değişimi "(bkz: normal sözlük diye bir yer varmış zaten üyeyim lan)"
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
tanrım, beni dostlarımdan koru, düşmanlarımla kendim baş edebilirim.
beyaz zambaklar ülkesinde, grigory petrov.
beyaz zambaklar ülkesinde, grigory petrov.
devamını gör...
yazarların en son izlediği film
schindler'in listesi.
devamını gör...
balaklava
baklavayı yanlış yazdı sanarak girdiğim başlıktır. bir şey öğrenip çıkıyorum şimdi de.
devamını gör...
ülkenin geri kalmışlık belirtileri
sürekli siyaset konuşmak.
devamını gör...
bir erkeğin en tehlikeli cümlesi
"kızım bir tır gördüm "
ne zaman bunu duysam babama kredi çekip para verdim. o da parayı hiç etti. borcu bana kaldı.
benim için bundan tehlikelisi yok .
ne zaman bunu duysam babama kredi çekip para verdim. o da parayı hiç etti. borcu bana kaldı.
benim için bundan tehlikelisi yok .
devamını gör...
günün sözü
devamını gör...
4 mart 2021 bitlis'te askeri helikopter kazası
cougar tipi bir helikopterle yaşanmış elim kazadır.
google'da biraz araştırdım ve ordu envanterine 1977 yılında girdiğini gördüm. yani tam 44 yıl önce. savunmaya bu kadar bütçe ayrılıyor, ihalarımız, sihalarımız, yerli üretim helikopterlerimiz falan var ama 9 tane gencecik askerimiz uçan bir tabutta şehit oluyor.
bu işin uzmanları "o helikopterlerin bakımı ve modernizasyonu sürekli yapılıyor." diyecektir. inanırım, sürekli yapılıyordur. ama 1977 model bir aracı ne kadar modernleştirebilirsiniz?
maalesef ateş yine düştüğü yeri yakacak. ailelerin çektiği acıyı tahmin edemiyorum. çok zor çok.
edit: işimbu'nun uyarısıyla cougar'ın ordu envanterine 95-96 yılında girdiğini düzeltmek isterim. ilk üretim yılı 1977'ymiş. ama cougar'ın sabıkası kabarık. link
google'da biraz araştırdım ve ordu envanterine 1977 yılında girdiğini gördüm. yani tam 44 yıl önce. savunmaya bu kadar bütçe ayrılıyor, ihalarımız, sihalarımız, yerli üretim helikopterlerimiz falan var ama 9 tane gencecik askerimiz uçan bir tabutta şehit oluyor.
bu işin uzmanları "o helikopterlerin bakımı ve modernizasyonu sürekli yapılıyor." diyecektir. inanırım, sürekli yapılıyordur. ama 1977 model bir aracı ne kadar modernleştirebilirsiniz?
maalesef ateş yine düştüğü yeri yakacak. ailelerin çektiği acıyı tahmin edemiyorum. çok zor çok.
edit: işimbu'nun uyarısıyla cougar'ın ordu envanterine 95-96 yılında girdiğini düzeltmek isterim. ilk üretim yılı 1977'ymiş. ama cougar'ın sabıkası kabarık. link
devamını gör...