rüzgarlı havanın kuytusu yağmurlu havanın uykusu
hangi hava durumunda ne yapılması gerektiğini tavsiye eden atasözü.
devamını gör...
percy bysshe shelley
öldükten sonra kıymeti anlaşılmış ingiliz şair. yalnızca kıymeti anlaşılmış demek daha doğru olur çünkü kendisi ne yaşarken ne ölüyken anlaşılabilmiştir bana kalırsa. bir kaç kuşak boyunca kendinden sonraki şairleri etkilemiştir. muhtemelen genç yaşında trajik bir şekilde ölmüş olmasa geriye bırakma ihtimali olan onlarca eser ile daha da ölümsüzleşecekti. ölümü gibi yaşamı da trajiktir shelley'nin. üniversitedeyken the necessity of atheism'i yazmakla kalmayıp imzalı bir kopyasını tüm bölüm başkanlarına göndermiştir ve bu işin sonunda hem okuldan kovulmuş hem babası tarafından reddedilmiştir. sürgün, kötü giden bir evlilik* ve hastalıkla cebelleşmiş; bütün bunların ortasında dönemine aykırı düşen fikirlerini ifade etmekten kaçınmamıştır fakat ne yazık ki fikirlerini ifade ettiği eserlerinin büyük çoğunluğu öldükten sonra yayınlanmıştır. ek olarak; shelley'nin hayatına etki eden pek çok şey elbette var ama onu daha politik hâle getiren şüphesiz arkadaşı thomas jefferson hogg'un etkisinde fazlasıyla kalmış olması.anlaşılamamak, neredeyse deli yerine konulması, uğradığı zorbalık ve bulunduğu döneme büsbütün yabancı olması onu iyice melankolik bir hâle getirmiş ve bu son dönem eserlerinde kendini fazlasıyla belli etmiştir. ölümü de en az yaşamı kadar trajik bir şekilde gerçekleşmiş; geriye yalnızca mezar taşında yazan william shakespeare'in meşhur ariel's song'undan bir kaç cümle kalmıştır.
"nothing of him that doth fade
but doth suffer a sea change
ınto something rich and strange."
yalnızca şiir yazmamış bir çok makale de yazmıştır ki bunların en etkileyicisi bana kalırsa a philosophical view of reform isimli siyasi makalesidir.
şiirleri için ise pek çok şey söylenebilir ama kendi adıma içimde hiç bilmediğim bir yeri ince ince kazıyan bu şiirleri inceleyecek haddi görmeyerek sevdiğim bir şiirini not düşüyorum yalnızca.
to a skylark
hail to thee, blithe spirit!
bird thou never wert -
that from heaven or near it
pourest thy full heart
in profuse strains of unpremeditated art.
higher still and higher
from the earth thou springest,
like a cloud of fire;
the blue deep thou wingest,
and singing still dost soar, and soaring ever singest.
in the golden lightning
of the sunken sun,
o'er which clouds are bright'ning,
thou dost float and run,
like an unbodied joy whose race is just begun.
the pale purple even
melts around thy flight;
like a star of heaven,
in the broad daylight
thou art unseen, but yet i hear thy shrill delight -
keen as are the arrows
of that silver sphere
whose intense lamp narrows
in the white dawn clear,
until we hardly see, we feel that it is there.
all the earth and air
with thy voice is loud,
as, when night is bare,
from one lonely cloud
the moon rains out her beams, and heaven is overflowed.
what thou art we know not;
what is most like thee?
from rainbow clouds there flow not
drops so bright to see,
as from thy presence showers a rain of melody: -
like a poet hidden
in the light of thought,
singing hymns unbidden,
till the world is wrought
to sympathy with hopes and fears it heeded not:
like a high-born maiden
in a palace-tower,
soothing her love-laden
soul in secret hour
with music sweet as love, which overflows her bower:
like a glow-worm golden
in a dell of dew,
scattering unbeholden
its aërial hue
among the flowers and grass which screen it from the view:
like a rose embowered
in its own green leaves,
by warm winds deflowered,
till the scent it gives
makes faint with too much sweet these heavy-wingéd thieves:
sound of vernal showers
on the twinkling grass,
rain-awakened flowers -
all that ever was
joyous and clear and fresh - thy music doth surpass.
teach us, sprite or bird,
what sweet thoughts are thine:
i have never heard
praise of love or wine
that panted forth a flood of rapture so divine.
chorus hymeneal,
or triumphal chant,
matched with thine would be all
but an empty vaunt -
a thing wherein we feel there is some hidden want.
what objects are the fountains
of thy happy strain?
what fields, or waves, or mountains?
what shapes of sky or plain?
what love of thine own kind? what ignorance of pain?
with thy clear keen joyance
languor cannot be:
shadow of annoyance
never came near thee:
thou lovest, but ne'er knew love's sad satiety.
waking or asleep,
thou of death must deem
things more true and deep
than we mortals dream,
or how could thy notes flow in such a crystal stream?
we look before and after,
and pine for what is not:
our sincerest laughter
with some pain is fraught;
our sweetest songs are those that tell of saddest thought.
yet, if we could scorn
hate and pride and fear,
if we were things born
not to shed a tear,
i know not how thy joy we ever should come near.
better than all measures
of delightful sound,
better than all treasures
that in books are found,
thy skill to poet were, thou scorner of the ground!
teach me half the gladness
that thy brain must know;
such harmonious madness
from my lips would flow,
the world should listen then, as i am listening now.
"nothing of him that doth fade
but doth suffer a sea change
ınto something rich and strange."
yalnızca şiir yazmamış bir çok makale de yazmıştır ki bunların en etkileyicisi bana kalırsa a philosophical view of reform isimli siyasi makalesidir.
şiirleri için ise pek çok şey söylenebilir ama kendi adıma içimde hiç bilmediğim bir yeri ince ince kazıyan bu şiirleri inceleyecek haddi görmeyerek sevdiğim bir şiirini not düşüyorum yalnızca.
to a skylark
hail to thee, blithe spirit!
bird thou never wert -
that from heaven or near it
pourest thy full heart
in profuse strains of unpremeditated art.
higher still and higher
from the earth thou springest,
like a cloud of fire;
the blue deep thou wingest,
and singing still dost soar, and soaring ever singest.
in the golden lightning
of the sunken sun,
o'er which clouds are bright'ning,
thou dost float and run,
like an unbodied joy whose race is just begun.
the pale purple even
melts around thy flight;
like a star of heaven,
in the broad daylight
thou art unseen, but yet i hear thy shrill delight -
keen as are the arrows
of that silver sphere
whose intense lamp narrows
in the white dawn clear,
until we hardly see, we feel that it is there.
all the earth and air
with thy voice is loud,
as, when night is bare,
from one lonely cloud
the moon rains out her beams, and heaven is overflowed.
what thou art we know not;
what is most like thee?
from rainbow clouds there flow not
drops so bright to see,
as from thy presence showers a rain of melody: -
like a poet hidden
in the light of thought,
singing hymns unbidden,
till the world is wrought
to sympathy with hopes and fears it heeded not:
like a high-born maiden
in a palace-tower,
soothing her love-laden
soul in secret hour
with music sweet as love, which overflows her bower:
like a glow-worm golden
in a dell of dew,
scattering unbeholden
its aërial hue
among the flowers and grass which screen it from the view:
like a rose embowered
in its own green leaves,
by warm winds deflowered,
till the scent it gives
makes faint with too much sweet these heavy-wingéd thieves:
sound of vernal showers
on the twinkling grass,
rain-awakened flowers -
all that ever was
joyous and clear and fresh - thy music doth surpass.
teach us, sprite or bird,
what sweet thoughts are thine:
i have never heard
praise of love or wine
that panted forth a flood of rapture so divine.
chorus hymeneal,
or triumphal chant,
matched with thine would be all
but an empty vaunt -
a thing wherein we feel there is some hidden want.
what objects are the fountains
of thy happy strain?
what fields, or waves, or mountains?
what shapes of sky or plain?
what love of thine own kind? what ignorance of pain?
with thy clear keen joyance
languor cannot be:
shadow of annoyance
never came near thee:
thou lovest, but ne'er knew love's sad satiety.
waking or asleep,
thou of death must deem
things more true and deep
than we mortals dream,
or how could thy notes flow in such a crystal stream?
we look before and after,
and pine for what is not:
our sincerest laughter
with some pain is fraught;
our sweetest songs are those that tell of saddest thought.
yet, if we could scorn
hate and pride and fear,
if we were things born
not to shed a tear,
i know not how thy joy we ever should come near.
better than all measures
of delightful sound,
better than all treasures
that in books are found,
thy skill to poet were, thou scorner of the ground!
teach me half the gladness
that thy brain must know;
such harmonious madness
from my lips would flow,
the world should listen then, as i am listening now.
devamını gör...
kadınların araç kullanırken yaptıkları ufak tefek yanlışlar
sürücü gibi davranmak.. halbuki maganda gibi davranmak gerekiyor.
kadın sürücü olarak kendi adıma konuşayım. trafikte çekiniyorum biraz. acemilikten kaynaklı bir çekinme değil. sinirime yenilip bir gün bir taksi veya dolmuş şoförüne bodoslama geçirmekten çekiniyorum. bir de dağdan şehre inmiş ayılar var nadiren de olsa. yoksa vallahi ne geri park ne sıfır yanaşma ve aynaları kontrol etmeme gibi sorunlarım mevcut değil. trafikte gayet sakin ve dikkatliyim.
kadın sürücü olarak kendi adıma konuşayım. trafikte çekiniyorum biraz. acemilikten kaynaklı bir çekinme değil. sinirime yenilip bir gün bir taksi veya dolmuş şoförüne bodoslama geçirmekten çekiniyorum. bir de dağdan şehre inmiş ayılar var nadiren de olsa. yoksa vallahi ne geri park ne sıfır yanaşma ve aynaları kontrol etmeme gibi sorunlarım mevcut değil. trafikte gayet sakin ve dikkatliyim.
devamını gör...
öz güveni azaltan şeyler
aile.
kötü aile insanı bitirir. bilerek yapmasalar bile psikolojik manipülasyonla sizi her geçen gün yetersiz hissettirmeleri, zamanla sizin de kendinizi yetersiz olduğunuza inandırıyor ve gerçekten artık bir şeyler başarmanın imkansız olduğuna inanmaya başlıyorsunuz.
özgüveninizi, öz saygınızı ve daha insan hissettiren birçok duygunuzu yitirmiş biri olarak hayata 10-0 geriden başlıyorsunuz.
kötü aile insanı bitirir. bilerek yapmasalar bile psikolojik manipülasyonla sizi her geçen gün yetersiz hissettirmeleri, zamanla sizin de kendinizi yetersiz olduğunuza inandırıyor ve gerçekten artık bir şeyler başarmanın imkansız olduğuna inanmaya başlıyorsunuz.
özgüveninizi, öz saygınızı ve daha insan hissettiren birçok duygunuzu yitirmiş biri olarak hayata 10-0 geriden başlıyorsunuz.
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
devamını gör...
gustav klimt
altın renkli boyan olaydım da ilmek ilmek işleyeydin beni dedirten ressam. görsel orgazm diye bir şey varsa en büyük sebebinin klimt olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
ikiden fazla çocuk sahibi olmanın mantıklı açıklaması
istemişlerdir, fazla çocuk seviyorlardır, çocuk sesi hoşlarına gidiyordur, evde ses arıyorlardır... şeklinde arttırabilecek sebepler bütünü.
devamını gör...
türkiye'de polisiye roman yazılmaması
osman aysu, ayşe erbulak, celil oker, okumamış yazar beyanı. türkiye’de de pek çok güzel polisiye roman yazarı var olmasına rağmen ülkemizde kitaplar popülariteye göre okunduğu için özellikle ahmet ümit bu alanda tek sayılır. *
osman aysu’ya ait cellatve bıçak sırtı özellikle tavsiyemdir.
osman aysu’ya ait cellatve bıçak sırtı özellikle tavsiyemdir.
devamını gör...
cırcır böceği
dünyanın en yüksek sesli bir böceği.
seslerinin sayısı üzerinden hava durumu hesaplandığı için doğal termometre diye de adlandırılırlar
seslerinin sayısı üzerinden hava durumu hesaplandığı için doğal termometre diye de adlandırılırlar
devamını gör...
kadın filmleri veri tabanı
hidden figures de oldukça etkileyici bir film.
izlenmesini öneririm.
izlenmesini öneririm.
devamını gör...
uzun entrylerin okunmaması
sözlükteki tüketimci davranışına yandaş arayan yersiz genellemeci bir tespitimsi. yanlışsam malayla düzeltin lütfen.
kısa şeyler okumak arzusu ağır basıyor, okumak zor geliyorsa 140 karakter sınırlaması olan güzide sosyal medya mecralarında da gezilebilir.
buralar bilgi, görgü ve deneyimlerimizi anlatırken daha özgür olabildiğimiz platformlar. en azından ben sözlükte öylesine gezerken de, ciddi bir takım okumalar yaparken de, goygoy bir edayla ya da ciddi bir paylaşım yapmak üzere yazarken de bu his ve dürtüyle hareket ediyorum.
benim de buraya salt eğlenmek, vakit öldürüp kafa dağıtmak için geldiğim zamanlar oluyor. hem kişisel hem toplumsal gündemden yorulup buraların akışında kaybolmak, alabildiğine boş ve goygoy bir şeyler yazıp okumak canım istiyor bazen. ve fakat o anlarda bile sırf uzun yazıldığı için ötelediğim girdi olmadı şimdiye dek, hatta daha sonra salim kafa okumak üzere kendime not ettiğim paylaşım linkleri bile oluyor.
sözüm meclisten dışarı, gereksiz uzayan, her paragraf birbirinin tekrarı gibi tınlayan paylaşımlar yok demiyorum, ama yaza yaza o da öğrenecek dimi dayısı...senin de okumayı öğreneceğin gibi.
kısa şeyler okumak arzusu ağır basıyor, okumak zor geliyorsa 140 karakter sınırlaması olan güzide sosyal medya mecralarında da gezilebilir.
buralar bilgi, görgü ve deneyimlerimizi anlatırken daha özgür olabildiğimiz platformlar. en azından ben sözlükte öylesine gezerken de, ciddi bir takım okumalar yaparken de, goygoy bir edayla ya da ciddi bir paylaşım yapmak üzere yazarken de bu his ve dürtüyle hareket ediyorum.
benim de buraya salt eğlenmek, vakit öldürüp kafa dağıtmak için geldiğim zamanlar oluyor. hem kişisel hem toplumsal gündemden yorulup buraların akışında kaybolmak, alabildiğine boş ve goygoy bir şeyler yazıp okumak canım istiyor bazen. ve fakat o anlarda bile sırf uzun yazıldığı için ötelediğim girdi olmadı şimdiye dek, hatta daha sonra salim kafa okumak üzere kendime not ettiğim paylaşım linkleri bile oluyor.
sözüm meclisten dışarı, gereksiz uzayan, her paragraf birbirinin tekrarı gibi tınlayan paylaşımlar yok demiyorum, ama yaza yaza o da öğrenecek dimi dayısı...senin de okumayı öğreneceğin gibi.
devamını gör...
kitap alıntıları
neden onların gücü var? çünkü bu gücü onlara siz veriyorsunuz. ve sizler korkak olduğunuz müddetçe onların gücü hep olacaktır. sizler boyun eğdiğiniz, belki paçamı kurtarabilirim dediğiniz müddetçe, onları can evinden vurmak yerine, onlara itaat ettiğiniz müddetçe, sizler sadece bir kölesiniz ve bunu da hak ediyorsunuz demektir.
mecburiyet/stefan zweig
tanım: kitap alıntılar paylaştığımız başlıktır.
mecburiyet/stefan zweig
tanım: kitap alıntılar paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
normal sözlük - yedikule hayvan barınağı yardım kampanyası
çok mutlu oldum bir daha aynı şekilde yardım yapmak ısterlerse inci ablaya destek vermelerini ümit ediyorum.
devamını gör...
kafa sözlük
henüz çaylağı olsam da şimdiden derin duygular beslediğim, internet sözlüğü ve samimi ortam.
devamını gör...
yay burcu
mensubu olmaktan bazen gurur duyduğum bazen nefret ettiğim burç. gurur duyma nedenim yeni bir şeyler öğrenme konusunda hevesli yaradılışım. tanıdığım tüm yay burçları da kadın erkek fark etmez gerçekten farklı yapıda insanlardı bu anlamda. nefret ettiğim tarafım politik olmayı beceremeyişim. dilimin kemiği yok. ne hissedersem söylüyorum. bu da başıma iş açıyor. ilişkileri yıpratıyor. öfkem hemen soğusa da olan oluyor işte. defalarca gözlemledim. yengeçler, balıklar, başaklarla falan anlaşamıyorum. hatta anlaşamadığım, sevmediğim insanların burçlarını sorduğumda bunlar çıkıyor genelde. boğalarla, ikizlerle iyi arkadaş oluyorum. kovaların zekalarına hasta, ukalalıklarına ifrit oluyorum. bence bir burç gerçeği var panpalar. bunu inkar eden evde gizemli şekilde kaybolan çorap teklerini de açıklamalı.
devamını gör...
kloroplast
fotosentez yapan hücrelerde bulunur(bakteri hariç) bakterilerinde fotosentez yapanları vardır ama fotosentez için klorofil pigmentinin olması yeterlidir .kloroplast çift zarlı bir organeldir . kendine ait ribozomu ve rna'sı vardır . kendi enerjisini kendi üretir .
devamını gör...
her şeyden biraz bilmek vs bir konuda çok şey bilmek
gündemi takip etmek, okumak, araştırmak her konu en azından bir çok konu hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar. betul mardin belgeselleri izledim mesela ben bugün. 90 küsür civarlarında halkla ilişkiler uzmanı bir kadın. ona sordular buna benzer bir soru. okuyun dedi ne olursa okuyun gündemi hep takip edin. betul hanımın diksiyonunu, bilgi birikiminin görünce hayran kaldım.
devamını gör...
carlsberg
içimi gayet rahat ve yumuşak olan enfes danimarka birası.
devamını gör...