tanımı bile olmayan çaylağın takipçisi olması
sözlükteki ilginç olaylardan birisidir. bir iki tanımı olan çaylağı takip eden koca yürekli yazarımıza 1000 karma puanımı hediye etmek istiyorum. bu ne koca yürekliliktir öyle gözlerim yaşardı.
devamını gör...
bobby fischer
amerikanın bu zamana kadar çıkardığı en yetenekli, yahudi asıllı, deha satranç oyuncusudur. henüz 13 yaşında gm* donald byrne'ü yendiği maç "yüzyılın maçı" (bkz: the game of century) adını almıştır. sovyetlerin takım halinde dünyayı domine ettiği satrançta izlanda'nın başkenti reykjavik'te boris spassky'i yenerek 1972-75 yılları arasında sürdürdüğü 11. dünya şampiyonu ünvanını kazanmıştır. soğuk savaş döneminde bütün sovyet takımını darmaduman eden tek amerikalı olarak tarihe geçmiştir. şampiyonluğundan sonra ilerleyen şizofreni ve paranoya rahatsızlıklarından dolayı kayıplara karışmıştır.
devamını gör...
yazarların sözlük mağazasından ilk alışverişleri
kişisel iletidir. ileti olarak sanırsam ilk, "şeyma subaşı" yazmıştım ve 2 ay sonra değiştirme kararı aldım. sonuçta şimdi acun macun başımıza iş çıkarmasın. saygılar abi.
edit: ikinci başucu eserim olan tanımdır.
edit: ikinci başucu eserim olan tanımdır.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
gemi, sahil, pusula, deniz, hedef...
hepimizin ruh halini bu gibi denizci tabirleri ile anlatabiliriz sanırım.
aylar, günler, haftalar...
yıllar hatta,
sanki hiçbiri birbirine benzemiyor,
sanki her an her şey değişecekmiş gibi,
sanki de hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi.
bir bakmışsın en şiddetli dalgalar üzerine üzerine geliyor,
diyorsun ki işte şimdi battık!
bütün gemi okyanusun sularıyla bütünleşiyor,
ama batmıyor.
sen de ne hissedeceğini şaşırıyorsun.
"batsa iyiydi, ama batmadığına da şükür!"
sonra zaman geçiyor senin o dalga zannettiğin şey,
sana artık dalga gibi gelmiyor.
sonra diyorsun ki: evet bu geminin kaptanı benim!
o an için öyle düşünüyorsun.
sonra farklı bir dalga geliyor.
bu sefer tekrar alabora olma tehlikesi yaşıyorsun.
dertler bitmiyor yani.
ama zamanla daha iyi bir kaptan oluyorsun,
galiba.
yok yahu! yine de zor iş bu kaptanlık!
idare etmek, rota çizmek,
doğru yolu bulmaya çalışmak...
ne olurdu şöyle bulutlar gibi süzülsek...
neyse yeter bu kadar metafor.
bir rota çizildi: market.
hepimizin ruh halini bu gibi denizci tabirleri ile anlatabiliriz sanırım.
aylar, günler, haftalar...
yıllar hatta,
sanki hiçbiri birbirine benzemiyor,
sanki her an her şey değişecekmiş gibi,
sanki de hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi.
bir bakmışsın en şiddetli dalgalar üzerine üzerine geliyor,
diyorsun ki işte şimdi battık!
bütün gemi okyanusun sularıyla bütünleşiyor,
ama batmıyor.
sen de ne hissedeceğini şaşırıyorsun.
"batsa iyiydi, ama batmadığına da şükür!"
sonra zaman geçiyor senin o dalga zannettiğin şey,
sana artık dalga gibi gelmiyor.
sonra diyorsun ki: evet bu geminin kaptanı benim!
o an için öyle düşünüyorsun.
sonra farklı bir dalga geliyor.
bu sefer tekrar alabora olma tehlikesi yaşıyorsun.
dertler bitmiyor yani.
ama zamanla daha iyi bir kaptan oluyorsun,
galiba.
yok yahu! yine de zor iş bu kaptanlık!
idare etmek, rota çizmek,
doğru yolu bulmaya çalışmak...
ne olurdu şöyle bulutlar gibi süzülsek...
neyse yeter bu kadar metafor.
bir rota çizildi: market.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sözlüğü sahiplenmesi
gerçekten böyle bir his var daim olsun koruyalım, tanıtalım, yüceltelim. bütün yazar arkadaşlarıma selam olsun. *
devamını gör...
nur sürer'in ödülünü ali ismail korkmaz'a adaması
usta sanatçı nur sürer, eskişehir film festivali'nde, sinema onur ödülü'ne layık görüldü ve ödülü ali ismail korkmaz'a adadı.

bu ödülü bu şehrin karanlık sokaklarında sinsice öldürülen ali ismail korkmaz için alıyorum.
buradan

bu ödülü bu şehrin karanlık sokaklarında sinsice öldürülen ali ismail korkmaz için alıyorum.
buradan
devamını gör...
sosyal sınıf
toplumdaki kişilerin statülerini belirleyen şey. toplumda tabakalaşmaya yol açar.
eski roma'da patriciler, plepler ve köleler olmak üzere 3 sınıfa ayrılır.
eski roma'da patriciler, plepler ve köleler olmak üzere 3 sınıfa ayrılır.
devamını gör...
18 yaşındayım ilk ilişkime girdim çok mutlu oldum
aşağıda yapılan yorumlardan biri tebessüm ettirmiştir;
açılışa özel kampanya var mı?
açılışa özel kampanya var mı?
devamını gör...
11 eylül 2021 önemli sözlük duyurusu
işte sözlük şimdi başlıyor... gelsin yeni isim, büyüyelim, yazalım, çizelim. olumsuz ya da caydırıcı bir olay olduğunu asla düşünmüyorum. her şey daha güzel olacak.
devamını gör...
dyson küresi
bir yıldızın etrafını saran ve ondan gelen enerjinin büyük bir kısmını ya da tamamını depolamaya/kullanmaya yarayan teorik yapı. günümüz teknolojik koşulları ile yapılması pek mümkün değil.
güneş, oldukça yüksek miktarda enerji üreten bir yıldız. elimizdeki en iyi nükleer reaktörün yaklaşık 100 kentilyon katı kadar fazla enerji üretiyor. biz bu enerjinin çok büyük bir kısmını kullanamıyoruz. eğer güneş enerjisinin, dünyaya ulaşan kısmının tamamını depolama şansımız olsaydı, bize ve bizden sonra gelecek kuşakların tamamına yetecek kadar bol miktarda temiz enerjimiz olurdu.
***
hedefi yüksek tutalım ve güneş'in bize bakan yüzünden değil, küresel olarak uzaya yaydığı tüm enerjiden faydalanmayı amaçlayalım. küresel bir yapıdan bahsettiğimiz için, bunun etrafını saran bir şeylere ihtiyacımız olacak.
bunun gibi olursa, asteroit, meteorit gibi birçok cismin çarpmasına karşı dayanıksız olur ama şu tür bir yapı işimizi görür.
tabi ki bunu yapmak pek de kolay bir iş değil. öncelikle sorunumuz, malzeme. resimdeki her bir noktanın bir uydu şeklinde ayrı ayrı parçalar olarak tasarlanabileceğini düşünelim. bunların her biri 1 kilometrekarelik yüzey alanına sahip olsa, yaklaşık 30 katrilyon tanesine ihtiyacımız olacak. bu kadar miktardaki malzemenin -en hafifinden seçilse bile- kaç tona karşılık geleceğini oturup hesaplayabilirsiniz ama sonucu kaç bulursanız bulun, dünya üzerinde bu kadar çok malzeme bulma şansımız yok.
diyelim ki malzememiz var. bunları bir araya getirmek ve güneş etrafına konumlandırmak için de yüksek miktarda enerjiye ihtiyacımız olacak. oysa dünya üzerinde bulunan tüm fosil yakıtları ve hatta uranyumu kullanırsak, ancak everest dağı kadarlık bir kütleyi uzaya gönderebiliriz.
tabi ki güneş'e en yakın gezegen olan merkür'e gidip tüm parçaları orada üretip olayı halletmek gibi hayaller kurulabilir. ancak bu iş de tabi ki kendi zorluklarına sahip olacağından pek de kullanışlı bir yöntem olmayacak. en azından şu an için...
çok ileri bir çağda belki de tüm bunlara daha basit çözümler bulunur ve insanlık da tip 2 uygarlık olma yolunda ilerleyebilir, kim bilir...
güneş, oldukça yüksek miktarda enerji üreten bir yıldız. elimizdeki en iyi nükleer reaktörün yaklaşık 100 kentilyon katı kadar fazla enerji üretiyor. biz bu enerjinin çok büyük bir kısmını kullanamıyoruz. eğer güneş enerjisinin, dünyaya ulaşan kısmının tamamını depolama şansımız olsaydı, bize ve bizden sonra gelecek kuşakların tamamına yetecek kadar bol miktarda temiz enerjimiz olurdu.
***
hedefi yüksek tutalım ve güneş'in bize bakan yüzünden değil, küresel olarak uzaya yaydığı tüm enerjiden faydalanmayı amaçlayalım. küresel bir yapıdan bahsettiğimiz için, bunun etrafını saran bir şeylere ihtiyacımız olacak.
bunun gibi olursa, asteroit, meteorit gibi birçok cismin çarpmasına karşı dayanıksız olur ama şu tür bir yapı işimizi görür.
tabi ki bunu yapmak pek de kolay bir iş değil. öncelikle sorunumuz, malzeme. resimdeki her bir noktanın bir uydu şeklinde ayrı ayrı parçalar olarak tasarlanabileceğini düşünelim. bunların her biri 1 kilometrekarelik yüzey alanına sahip olsa, yaklaşık 30 katrilyon tanesine ihtiyacımız olacak. bu kadar miktardaki malzemenin -en hafifinden seçilse bile- kaç tona karşılık geleceğini oturup hesaplayabilirsiniz ama sonucu kaç bulursanız bulun, dünya üzerinde bu kadar çok malzeme bulma şansımız yok.
diyelim ki malzememiz var. bunları bir araya getirmek ve güneş etrafına konumlandırmak için de yüksek miktarda enerjiye ihtiyacımız olacak. oysa dünya üzerinde bulunan tüm fosil yakıtları ve hatta uranyumu kullanırsak, ancak everest dağı kadarlık bir kütleyi uzaya gönderebiliriz.
tabi ki güneş'e en yakın gezegen olan merkür'e gidip tüm parçaları orada üretip olayı halletmek gibi hayaller kurulabilir. ancak bu iş de tabi ki kendi zorluklarına sahip olacağından pek de kullanışlı bir yöntem olmayacak. en azından şu an için...
çok ileri bir çağda belki de tüm bunlara daha basit çözümler bulunur ve insanlık da tip 2 uygarlık olma yolunda ilerleyebilir, kim bilir...
devamını gör...
mesaj kutuma abi diye mesaj atanların çoğalması
geçmiş olsun yaşlanmışsın.
devamını gör...
seri oylayıp favlayan ardından takibe alıp mesaj atan yazar
ne yapmak nereye varmak istediği bilinmeyen yazardır. ayol vallahi ürküyorum, yazar yazara bunu yapar mı ya? yapmaz tabi. çok ayıp hiç yakıştıramadım.
devamını gör...
bilal'e anlatır gibi anlatmak
sosyal medyadan aşina olduğumuz bir terim. ne kadar çabalarsan çabala karşıda ki anlamaz da "ulan acaba ben mi malım da anlatamadım?" diye bir iç hesaplaşma yaparken derin bir nefes alıp "-oğlum bak son kez anlatıyom." diyerek en baştan, big bang teorisinden başlanır ya mevzuya, hah işte tam o an ortaya çıkan bir eylemdir bilâl'e anlatır gibi anlatmak.
devamını gör...
una nocte
sözlüğün yeni yazarlarına okumalarını önerebileceğim bir başka yazar arkadaşımız da una nocte...
kendisine has üslubu ile değerli konulara değiniyor. nüktedan bir dili var. profilinde gezmek büyük bir keyif. sol taraftaki karmaşadan ötürü nefes alamıyorum diyorsanız bir süreliğine kaçıverin onun profiline, kesinlikle pişman olmazsınız. değerli paylaşımlarını devam ettirmesini ve bolca okunmasını temenni ederim.
kendisine has üslubu ile değerli konulara değiniyor. nüktedan bir dili var. profilinde gezmek büyük bir keyif. sol taraftaki karmaşadan ötürü nefes alamıyorum diyorsanız bir süreliğine kaçıverin onun profiline, kesinlikle pişman olmazsınız. değerli paylaşımlarını devam ettirmesini ve bolca okunmasını temenni ederim.
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
ya abi kaç kez dedim duş giderinden temizleyin şu saçlarınızı diye
devamını gör...
insanı yoran şeyler
insanı yoran yine insanın kendisi ve kendisinin verdiği duygusal kararlardır. fiziksel yorgunlukların telafisi mümkün fakat ruhsal yorgunluklar yol, su, elektrik olarak misliyle bize dönmekte. yine bu da lafta kolay uygulamada zor olanlardan. biz böyleyiz insanız, hatalar, doğrular, kime göre neye görelerle yaşayıp giden bazen büyük büyük konuşup karınca adımı kadar adım atabilen canlılarız. biz en çok kendimizi yorarız bu konuda üstümüze yoktur.
devamını gör...