bilim ve kadın.
devamını gör...

osmanlı'nın son sultanı. fakat son halife değildir. henüz küçükken annesini ve babasını kaybetti. ki babası sultan abdülmecid'dir. vı. mehmed'in abileri de olduğu için, onlar padişah olacaklardı yani vı. mehmed, onlardan küçük olduğu için tabi padişah yapılmazdı daha. bu yüzden de, "izole" bir şekilde yaşamıştır. medrese eğitimi almıştır, hatta o kadar ki dinî konularda baya ilerlemiştir. müzikle, edebiyatla falan da uğraşmıştır. vı. mehmed, 57 yaşında padişah olmuştur. daha yeni padişah olduğu dönemde şöyle demiştir;

ben bu mevkî için hazırlanmadım. daha çocukluğumdan beri, vücut rahatsızlıklarım olduğundan, lâyıkı ile tahsil de edemedim. şimdi yaşım kemâle erdi, arzda bir emelim kalmadı. biraderimle hangimizin daha evvel gideceği malum olmadığından, şu mevkî'yi beklememekteydim. fakat, takdir-i ilâhî böyle teveccüh etmiş, ben de bu çetin vazîfeyi deruhde eyledim. şimdi de, şaşmış bir vaziyetteyim. bana dua ediniz.

yıl 1922. vı. mehmed, atatürk ve dostları hakkında ölüm fermanı imzaladığından ve milli mücadele'ye muhalefetmişcesine tavırları nedeniyle, bu padişahın bir vatan haini olduğu halk arasında yayıldı. bu yılda, saltanat kaldırılınca, vı. mehmed, ingiltere'ye gitmek istedi. ingilizler bunu kabul etmediler ve o da malta'da kaldı. ordan kralın daveti üzerine mekke'ye gitti. ordan da, italya'ya gidip burda kaldı. bir süre italya'da yaşadı. daha sonra 1923 yılında, yine italya'da kiralanan bir villaya taşındı. bu dönemde anılarını yazmaya başlamıştır. vı. mehmed, italya'da 65 yaşındayken vefat etti. cenazesi türkiye yönetimi tarafından kabul edilmeyince de şam'da defnedildi.

vı. mehmed, kaleme aldığı anılarında, vatana hiçbir şekilde ihanet etmediğini söylüyor. yine anılarında, kurtuluş savaşı zaferinden memnunluk duyduğunu söylüyor. vı. mehmed, anılarında, atatürk'e "mustafa kemal paşa" diye hitap ederken, saltanat makamını kabul edişinin bir hata olduğunu söylüyor. hilafetin kaldırılacağına asla inanmak istememiş olduğunu ve bunun da büyük hatalarından biri olduğunu söylüyor. bütün bu olanlar, vı. mehmed'i, türk tarihinin en tartışmalı kişilerinden biri yapıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: komutan logar)

o da benim gibi dünyalılardan nefret ediyor. :)
devamını gör...

birinin zaafını bilmesi ve kırması.
korkularınızı bilmesi ve acımadan yaşatması.
birinden özensizlik sezmek. başka insanlara gösterdiği özeni, konu siz olunca göz ardı ediyor oluşu.
bu tarz durumlar insanın zoruna gider.
devamını gör...

çok tehlikeli bir durumdur.

bir şeyin popülaritesi arttıkça ona olan ilginin de artması olarak tanımlanabilir.
devamını gör...

provokasyon içeren hamlelerinden ötürü 5 gün cezalandırılmıştır.
devamını gör...

(bkz: öyle şeyler sadece filmlerde olur)
(bkz: kader)
(bkz: zeki demirkubuz)
devamını gör...

şu an para biriktiriyorum.
onun üstündeki daireyi aldığım zaman film başlıyacak.
devamını gör...

kapitalizme göre insanın özünde kazanma hırsı ve bencillik vardır.
devamını gör...

128 milyar dolarlı madonna.
128 milyar dolar ve kayra.
128 milyar dolar ve mecnun.
128 milyar dolar kulübü.
128 milyar dolar çiftliği.
128 milyar dolar ve ceza.
128 milyar doların tanrısı.
128 milyar dolar neyle yaşar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nefret suçu diye kestirip atmanın mantığı yoktur. suç ve ceza hukuki terimlerdir ve hukuku insanlar yazar. yarın bir gün bakarsınız dünyada milliyetçilik öyle bir artar ki bizim ülkede de kürtleri övmek suç kabul edilir.

dolayısıyla kabullerden ziyade gerçeklerle hareket etmek gerekir.

arkadaşlar, objektif gözlem yapabilen herkes kabul edecektir ki gerçekler ülkemizin tamamı adına acı vericidir. baştan söyleyeyim, her insan kendine özgüdür sözüne inanmam. sosyolojiyi yok sayamam ve genelleme yaparım.

bir karadenizli olarak kendi insanımın ne kadar çıkarcı, geri kafalı, kaba, mafyöz ve eğitimsiz olduğunu gördüm, biliyorum. karadenizliler için derler ya 'deniz görmüş kürt' diye.

bu söz doğru aslında. kürtler de aynı şekilde geri kafalı ve kaba insanlar. bir nebze daha az çıkarcılar, arkadaş için gerçekten can verirler. tarıma dayalı ekonomileri toprak ağalığı düzenini getirmiş. ülkemizde kürtlere karşı olumsuz tavır da buna eklenince iyice içine kapanık bir halk olmuşlar. gittikleri yerde hep kendi mahallelerini kurmuşlar. karadenizliler ise çok sosyaldir, bu nedenle siyasette de etkinlerdir. belki aradaki en büyük fark bu.

anadoluyu hiç saymıyorum. köylerde ensest, pedofili, tecavüz ne ararsan var. köylü kurnazlığı, dışarıya karşı eğik başlı evinde aslan kesilen tipler. aile baskısı, dedikodu, çekememezlik. ve elbette gericilik. ege ve akdenizi çok tanımadım. ama ne yalan söyleyeyim, tanıdıklarım genellikle tembel, rahatına düşkün ve hedonist tiplerdi. egeli stereotipine uyuyorlardı.

inanın bu ülkede en dürüst, ahlaklı kesim aleviler. çocuklarını okuturlar, kendileri okurlar. kızlarına farklı muamele yapmazlar. trajikomiktir ki ülkenin en çok dışlanan ve ayrımcılığa uğrayan kesimi olmuşlardır.

alevileri hariç tutuyorum. eğer sen ülke içinde herhangi bir bölgeye aidiyet hissediyorsan, senin bölgenin de kötü özellikler bakımından kürtlerden aşağı kalır yanı yok bilesin.

şimdi gelelim şehirleşmiş kardeşime. dikkat edersen 'şehirde yaşayan' demedim. çünkü sen şehirde yaşayan x köyünden gelmiş bilmemkim değilsin. sen bireyselleşmiş ama toplu yaşamayı bilen, özgürlüğüne önem veren ama başkalarının özgürlüğüne saygılı, eğitimli bir bireysin. bayramda seyranda babanın memleketine gittiğinde oraya ait olmadığını anlarsın. alakan yoktur, sen şehirlisindir.

eğer özgür iradeye inanıyorsan, kürtlerin tüm siyasi ve sosyo-ekonomik dezavantajlarına rağmen düzgün ve ahlaklı bireyler olabilmeleri gerektiğine inanıyor olabilirsin. neticede köyünden kopup gelen, kendini yetiştirmeye gayret eden kürtler de vardır elbet. çoğunluğu bunu başaramıyorsa, ve senin hayat kaliteni, yaşadığın çevreyi, tatile gittiğin yeri terörize ediyorlarsa sen de onları sevmeyebilirsin. bu senin hakkın. bunu dile getirmekten çekinme, ilerleme ancak eleştiriyle mümkün olur.

diğer bir olasılık da şu. toplumsal düzenin ve ekonomik koşulların kürtleri bu duruma düşürdüğüne inanabilirsin. 'ben de o coğrafyada doğmuş olsam muhtemelen farklı olmazdım' diyebilirsin. toplumu daha iyiye götürecek siyasal sisteme katkı sunarsın.

liberal ve sosyal çerçeveden iki bakış açısıdır bu. esas faşizm sorunu yok saymaktır. esas faşizm insanları 'ya sev ya sus' ikilemine mecbur etmektir. ayrıca sevilmeyecek özellikleri olan tek etnik grup kürtler de değildir zaten. şimdi birileri çıkar 'öyleyse niye kürtler diye ayırıyorsun' der. ayırmasam 'kürtleri yok mu sayıyorsun' demezsin ama. işine gelince kürt milliyetçiliği yap, işine gelmeyince 'bir tek kürtler mi kötü'. e olmaz öyle.
devamını gör...

kürt faşisti. ota boka emekçi duyar kasan cihangir sarhoşu.
devamını gör...

istisnalar haricinde bir şarkının dinleyicide bırakmak istediği duygusal izler genellikle şarkının sözlerinden ziyade müzikal yönüyle aktarılır. bu şekilde de, şarkının orijinal dilini anlamıyor olsanız bile içeriğini genel hatlarıyla tahmin edebilirsiniz.

eğer bir şarkı bende iyi bir izlenim bıraktıysa kafama esip de sonradan baktığım sözleri de hoşuma gider genellikle.

tabii bazen dinlerken fena değil izlenimi bırakan şarkıların sözlerini inceleyip çevirdiğimde eğer sözleri çok beğenir ve benim için derin anlamları olduğu izlenimi edinirsem o "fena değil" modundaki şarkı yeniden dinlediğimde gerçekten çok daha güzel geliyor. buna yakın zamandan şu örneği verebilirim:



a thick fog lies ahead
the ocean's deadly calm
their ship glides on the silent waves
ınto the unknown
he cannot turn around
for him it's much too late
he puts his back into the oar
and rows towards his fate

the ship cuts through, the milk white mist
through the blind they clearly hear
the oar strokes of their mighty fleet
battle's drawing near
his heart pounds loud and wild
he's waited for this day
then suddenly a dragon's head
appears out of the haze

back on the northern shores
just as he once swore
he vowed to return (to return)
and to make them burn

then a northern wind picks up
ıt sweeps the mist away
a might viking fleet appears
patiently they wait
death or victory, words by which they stand
no turning back ın for the kill
led by thy command

"all men grab your swords and shields, the enemies lay ahead,
we'll make this bay our battlefield and fill the waves with dead"
darkness then descends
day turns into night
a massive cloud of thousand arrows
fills the misty sky

with violent force, the two fleets crash
the battle now begins
cries of war as weapons clash
uncertain who will win

thunder rolls 'cross the waves
lightning cracks the sky
clouds release hail big as grapes
as arrows are let fly

hear the berserks roar
they call to mighty thor
the fury in their raging eyes
will burn forever more
hear the weapons sing
feel the arrows sting
they climb onto the earl's great ship
and begin to swing

the fight is fierce as they attack
with sword and axe, no guts, no glory
arrow pierced, they won't back down
they battle on with heart and fury
then it turns the flanking ships give way
and soon they are embattled
standing firm fight 'til death
they refuse to die like cattle

fighting for his life
no holds barred
so close to revenge
close but yet so far

then he stands before him
ıt's like the battle fades
he sees his father's eyes
as he's struck into the waves

back on northern shores (northern shores)
just as he once sword (he once sword)
he has met his fate (met his fate)
ın these cold dark waves (cold dark waves)

he looks to clouds up high
a dead and distant stare
she comes out of the light
see the chariot flare
standing on the shore
he hears her silent call
freja leads him through the door
ınto the great hall


t: genellikle sizi yanıltmayan hislerdir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fethiye/muğla
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

emly clero ve miguel almereyda'nin oğlu jean vigo 26 nisan 1905 de doğmuştur.
ailesinin siyasi durumu gereği çocukluğunda uzun süre kacak hayati geçirmiştir.
babasının 13 ağustos 1917 de tutuklu bulunduğu hapishanede öldürülmesinden sonra, jean sales takma adıyla yatılı okula gönderilmiştir.
5 ekim 1934 te tüberküloz dan ölmeden önce,
yalnızca iki filme imza atmıştır.
1933 te kendi deneyimlerinden yola çıkarak çektiği, yatılı okula gönderilen bir çocuğun öyküsünü anlatan "hal ve gidiş sıfır" fransız yetkililer tarafından kısa sürede yasaklanmıştır.
1934 te ise truffaut'nun başyapıt olarak değerlendirdiği filmi l'atalante'ı çekmiştir.
kısa ömrü hal ve gidiş sıfır ın yasaklanması l'atalante'ın yeniden kurgulanan ve çoğu kısaltılmış kopyalarının kısa süreli gösterimi jean vigo 'nun uzun süre fark edilmemesine sebep olmuştur.1940 ların sonunda yeniden keşfedilmiştir. jean vigo başta yeni dalga yönetmenleri olmak üzere,çok az film çekmiş olmasına rağmen bir çok sinemacı üzerinde büyük etki bırakmış nadir yönetmenlerden biri olmuştur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tekli doymamış yağlardan zengin bir besindir. yani kalp dostu , iyi kolesterolün can yoldaşı, kötü kolesterolünde baş düşmanıdır. ayrıca meme ve kolon kanserine karşı safları sık tutup kötülere geçit vermemek adına da oldukça azimlidir.
devamını gör...

dizilerde ya da filmlerde arabaların nasıl hep temiz kaldığı. hep temiz olmaları hiç gerçekçi değil.
bu gün arabayı yıkatıyorum yarın araba tozlanıyor.
devamını gör...

#1276596 tanımı ile güzel bir tespitte bulunmuş yazar. aslında bir çok tanımında da okumaya değer farklı bakış açısı görülüyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim