rastgele butonu da olmasa tanım yazamayacağım hissi
evet arkadaşlar sol tarafa bakıyorum, iki tanım karalayım neşem gelsin kafam dağılsın diyorum ama sol taraf akşam pazar kapanırken kalan çürük çarık meyve sebze gibi. insanın vücudunun olmasının güzel olması diye başlık mı olur alüminyum! rastgeleye abanıp aklı selim başlık avına çıkıyorum mecbur okumak ve yazmak için. belki de bir bana böyle geliyor bilemedim.
devamını gör...
kullanıcı adın bir cevap olsaydı sorusu ne olurdu sorunsalı
kimin kaçıncı nesi?
devamını gör...
tanımların sonuna nokta koyma gerekliliği
(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
--- alıntı ---
madde 12: tanımlar nokta ile sonlandırılmalıdır.
--- alıntı ---
(bkz: teşekkürler)
--- alıntı ---
madde 12: tanımlar nokta ile sonlandırılmalıdır.
--- alıntı ---
(bkz: teşekkürler)
devamını gör...
yks 2021
geliyor gelmekte olan...
devamını gör...
spor yapmayan erkek
kasların da bir kullanım ömrü olduğunu düşünen, onları erkenden bitirip yaşlanınca pert olmanın sürdürülebilir olmadığına kanaat eden, spor yapmayan kadın gibi düşünendir.
devamını gör...
edebiyat dedikoduları
orhan veli, ömrü boyunca maddi sıkıntı çekmiş, babasının evinde oturmak zorunda kalmış. çok koyu galatasaray taraftarı olduğu için de sarı kırmızı çoraplar giymiş.
devamını gör...
ne olmak istiyordunuz ve ne oldunuz sorusu
trt arşiv'de denk geldiğim bir sokak röportajı. hayalindeki mesleği yapanlar gururlu bir şekilde cevap verirken, hayalinden başka bir mesleği yapanlar yüzlerinde buruk bir gülümsemeyle cevap vermiş.
devamını gör...
ayasofya
532 - 537 yılları arasında imparator jüstinyen tarafından yaptırılan depremlere ve istilalara rağmen 1453'e kadar kilise, o tarihten sonrada cami, cumhuriyet dönemi ile birlikte müze olarak yüzyıllardır ayakta duran, temmuz ayında iç siyasete meze olarak tekrar camiye çevrilen dünyanın en ihtişamlı yapılarının başında gelen önünde saygıyla eğildiğim dünya kültürel mirası.
devamını gör...
whatsapp'ta uzun uzun yazışmak
ülkecek herhangi bir iletişim platformunu öldürüyesiye kullanmadığımızı henüz görmedim.
ortada ücretsiz bir uygulama varsa milletçe bunu sonuna kadar sömürüyoruz,
hatta bir türk ergen sözü der ki; yha uyuma konuşalım.
eskiden msn vardı, o zamanlarda da herkes her şeyi msn'den konuşurdu ve telefon dakika fiyatları pahalıydı ama şimdi internet paketleri dakika fiyatlarından daha pahalı olmasina ragmen, o parmaklarımız (ki telefonu alttan destekleyen serçe parmak özellikle) ağırana kadar whatsapp'ta yazışıyor.
oysa konuşsan ses tonundan dolayı iletişım daha kuvvetli olacak ve zaman tasarrufu da sağlayacak.
ortada ücretsiz bir uygulama varsa milletçe bunu sonuna kadar sömürüyoruz,
hatta bir türk ergen sözü der ki; yha uyuma konuşalım.
eskiden msn vardı, o zamanlarda da herkes her şeyi msn'den konuşurdu ve telefon dakika fiyatları pahalıydı ama şimdi internet paketleri dakika fiyatlarından daha pahalı olmasina ragmen, o parmaklarımız (ki telefonu alttan destekleyen serçe parmak özellikle) ağırana kadar whatsapp'ta yazışıyor.
oysa konuşsan ses tonundan dolayı iletişım daha kuvvetli olacak ve zaman tasarrufu da sağlayacak.
devamını gör...
biseksüel
(bkz: biseksüelim biseksüelim ki sormayın)
yapmasam olmazdı sözlük, vurmayın..
yapmasam olmazdı sözlük, vurmayın..
devamını gör...
sinirlenip yemek yemek
sıklıkla yaptığım eylemdir. sonra yediğim için daha çok sinirlenirim.
bizi her şey sinirlendirir çünkü paramız yok.
bizi her şey sinirlendirir çünkü paramız yok.
devamını gör...
bektaşi fıkrası
bektaşi baba istanbul’da gezinirken, padişahın sarayı olduğunu zannettiği görkemli bir binanın yakınından geçmekte idi. binanın önünde şatafatlı bir fayton durmakta idi. binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durdu. adam faytona binerken, bektaşi meraklalandı ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sordu.
-faytona binen padişahmıdır?
-hayır padişahın bir kuludur. cevabını aldı.
bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:
-tanrım, bir padişahın kuluna bak! sonra, bir de senin kuluna bak! diye söylendi.
-faytona binen padişahmıdır?
-hayır padişahın bir kuludur. cevabını aldı.
bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:
-tanrım, bir padişahın kuluna bak! sonra, bir de senin kuluna bak! diye söylendi.
devamını gör...
bilginin bir inanç olması
bakırın elektriği ilettiğine inanmıyorum derseniz çarpılırsınız. bilimsel bilgi inançtan bağımsızdır.
kesin olarak bilinmeyen şeylere inanç olur. o da zaten doğrulanmamış bilgidir.
kesin olarak bilinmeyen şeylere inanç olur. o da zaten doğrulanmamış bilgidir.
devamını gör...
normal sözlük şikayet hattı
pide 4 tl olmuş.
(sanırım hatları karıştırdım.)
(sanırım hatları karıştırdım.)
devamını gör...
andromeda galaksisinde yer alan en gizemli nötron yıldızı
değeri bilinmeyen, kibarlar kibarı bir yazar. sözlüğün ücra köşelerinde solup gitmesine izin vermeyelim. az çok demeyelim. kalemine kuvvet sevgili the matrix isn't real.
devamını gör...
ahkam kesmek
bir işin kendine has düşünce ve tutuma göre yürütülmesini istemek.
devamını gör...
hoşlanılan kızla konuşacak bir şey bulamayınca türkiye'nin sınır ve terör sorunundan konu açmak
kardeşim bravo. nikah masasına oturmak yerine siyasi parti kurup eşbaşkan olursunuz.
devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
en ilginçlerinden biri ırgat olabilir.
yunanca ırgatis‘in farklı bir hikayesi var.
yunanca bedenen çalışmak demek olan ergasia osmanlı’ya ırgat olarak geçmiş, sonra osmanlıca’dan yunanca’ya e(ı)rgatis (köylü/işçi) olarak evrilmiştir.
eylem olarak gelip isim olarak dönmüş kısaca.
yunanca ırgatis‘in farklı bir hikayesi var.
yunanca bedenen çalışmak demek olan ergasia osmanlı’ya ırgat olarak geçmiş, sonra osmanlıca’dan yunanca’ya e(ı)rgatis (köylü/işçi) olarak evrilmiştir.
eylem olarak gelip isim olarak dönmüş kısaca.
devamını gör...
sovyet votkası
1969 yılında, nıkolae andrei kanackow tarafından geliştirilen, benim bildiğim dünya üzerindeki en ağır votkadır.
%92 alkol oranına sahiptir ve 5 damıtma işleminden geçirilir.
1990 yılında üretimi durmuştur.
piyasada oldukça zor bulunur.
%92 alkol oranına sahiptir ve 5 damıtma işleminden geçirilir.
1990 yılında üretimi durmuştur.
piyasada oldukça zor bulunur.
devamını gör...
aşıkların ölümü
aşk ve ölümün aynı potada eridiği charles baudelaire şiiri. orijinal ismi la mort des amants olan şiir baudelaire'ın les fleurs du mal (kötülük çiçekleri) şiir koleksiyonunda yer alan ve ne yazık ki çeviri sırasında duygu yoğunluğunu kaybetmese bile temsil ettiklerinin pek çoğunu yitiren bir şiir. esasında baudelaire şiirde ölümü yalnızca son dizesi haricinde kullanmamış daha çok şiir boyunca onu başka biçimlerde sembolize etmiştir ve sözü geçen aşkın manevi olduğu da aşikar. şiir incilden pek çok göndermeye sahip olmasının yanı sıra ölüm bir ayrılık hali olarak değil ulaşılması gereken bir ideal olarak resmediliyor baudelaire tarafından. yani daha açıkça anlatmak gerekirse ölümün nihai sonu temsil etmesinden ziyade aşıklar için sonsuzluğa açılan bir kapı görevi görmesinden dolayı ulaşılacak/kavuşulacak veya sahip olunacak bir noktada durmasını sağlıyor. şiirin çeviri sırasında temsil ettiklerini yitirmesinin sebebi de bir noktada bundan kaynaklanıyor. yoksulların ölümü veya orijinal ismi ile la mort des pauvres şiirinde gördüğümüz ölümü yüceltme durumunu bu şiirde de görüyoruz ki o şiirde de incil göndermeleri çok sık yapılıyor ama baudelaire yoksulların ölümü şiirinde ölümü yaşayan herkesi eşit şartlara getirecek bir durum olarak gördüğü için yüceltirken bu şiirde sonsuzluğa açılan kapı işlevi gördüğü için yüceltiyor yine de tüm bu farka rağmen esasında benzer düşüncelerin ürünü bu iki şiir; ölüm arzu edilene doğru giden bir yoldur düşüncesi iki şiiri de besliyor.
yatağımız olacak ,hafif kokuyla dolu,
divanımız olacak ,bir mezar gibi derin;
bizim için açılmış, en güzel iklimlerin
o garip çiçekleri süsleyecek konsolu.
nous aurons des lits pleins d'odeurs légères,
des divans profonds comme des tombeaux,
et d'étranges fleurs sur des étagères,
ecloses pour nous sous des cieux plus beaux.
son sıcaklıklarını sarfederek hovarda,
birer ulu meşale olacak kalplerimiz;
çifte ışıklarından gidip gelecek bir iz
ikimizin ruhunda, o ikiz aynalarda.
usant à l'envi leurs chaleurs dernières,
nos deux coeurs seront deux vastes flambeaux,
qui réfléchiront leurs doubles lumières
dans nos deux esprits, ces miroirs jumeaux.
pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
veda'la dolu, uzun bir hıçkırık halinde
yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
un soir fait de rose et de bleu mystique,
nous échangerons un éclair unique,
comme un long sanglot, tout chargé d'adieux;
nihayet kapıları biraz aralayarak,
sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak
buğulu aynaları ve ölmüş alevleri
et plus tard un ange, entr'ouvrant les portes,
viendra ranimer, fidèle et joyeux,
les miroirs ternis et les flammes mortes.
yatağımız olacak ,hafif kokuyla dolu,
divanımız olacak ,bir mezar gibi derin;
bizim için açılmış, en güzel iklimlerin
o garip çiçekleri süsleyecek konsolu.
nous aurons des lits pleins d'odeurs légères,
des divans profonds comme des tombeaux,
et d'étranges fleurs sur des étagères,
ecloses pour nous sous des cieux plus beaux.
son sıcaklıklarını sarfederek hovarda,
birer ulu meşale olacak kalplerimiz;
çifte ışıklarından gidip gelecek bir iz
ikimizin ruhunda, o ikiz aynalarda.
usant à l'envi leurs chaleurs dernières,
nos deux coeurs seront deux vastes flambeaux,
qui réfléchiront leurs doubles lumières
dans nos deux esprits, ces miroirs jumeaux.
pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
veda'la dolu, uzun bir hıçkırık halinde
yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
un soir fait de rose et de bleu mystique,
nous échangerons un éclair unique,
comme un long sanglot, tout chargé d'adieux;
nihayet kapıları biraz aralayarak,
sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak
buğulu aynaları ve ölmüş alevleri
et plus tard un ange, entr'ouvrant les portes,
viendra ranimer, fidèle et joyeux,
les miroirs ternis et les flammes mortes.
devamını gör...