ezel dizisi replikleri
o kapıya iki el sıksam,kapı acıdan ah dermi ha? buyrun efendim;
devamını gör...
tanımlarını okuyarak bir yazara aşık olmak
dün gece...hiç tanımadığım bir yazarı...seri oyladım sırf sana benziyor diye...
nickini öpüp de yatarsın. bazen imleci nickinin üzerinde gezdirip okşarsın sevdiceğini. aşk böyle bir şey çünkü...aşığım be sözlük.
nickini öpüp de yatarsın. bazen imleci nickinin üzerinde gezdirip okşarsın sevdiceğini. aşk böyle bir şey çünkü...aşığım be sözlük.
devamını gör...
26 ocak 2021 normal sözlük'ten taptaze rozetler
devamını gör...
hristiyan olmak için gerekenler
bir adet papaz ve bir adet vaftiz daddy.
devamını gör...
ses dalgası
tıpta, usg teknolojisinde kullanılmaktadır. ultrasonografi (usg) yüksek frekanslı ses dalgaları kullanarak, görüntü elde edilmesini sağlar.
devamını gör...
yaşlı insanlar gibi yaşayan gençler
konfor alanımdan çıkamıyorum, yeni bir hobi edinemiyorum, rahatça dışarı çıkamıyorum. yaşlılardan tek farkım günde 10 ilaç içmemek. ben gençliğimi ne zaman yaşayacağım bu hayata geç kaldım.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
balkonda sigara içerken stor perdeleri hizalayasım geldi. onları hizalarken perdenin biri yerinden çıktı. tabureye çıkıp onu yerine takarken telefonuma çarptım yüzüstü düştü. tabureyi de dizime çarptım götürürken. bunların hepsi son 2 dakikada oldu.
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
“hani insan bazen gökte yabancı bir cisim görür de gözlerine inanamaz ya, yanındakine “benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye sorar.
ben de seninleyken gözlerime inanamıyordum. kulaklarıma inanamıyordum. vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum.
kimseye soramıyordum da “benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye.
seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde.
senden kaçış varsa bile kurtuluş yok şebnem.
artık, su olsam sana doğru akarım,
uçak olsam sana doğru uçarım,
erik olsam sana doğru yuvarlanırım.
bizi ancak aynı banyoda yıkanmak paklar şebnem.
yüreğin derinliklerinden yükselen sesler, kulakta sapıkça bir şey gibi tınlıyor farkındayım.
öpüyorum gözkapaklarını, dizkapaklarını, kalp kapakçıklarını.”
korkma ben varım sf. 297-298 *
ben de seninleyken gözlerime inanamıyordum. kulaklarıma inanamıyordum. vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum.
kimseye soramıyordum da “benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye.
seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde.
senden kaçış varsa bile kurtuluş yok şebnem.
artık, su olsam sana doğru akarım,
uçak olsam sana doğru uçarım,
erik olsam sana doğru yuvarlanırım.
bizi ancak aynı banyoda yıkanmak paklar şebnem.
yüreğin derinliklerinden yükselen sesler, kulakta sapıkça bir şey gibi tınlıyor farkındayım.
öpüyorum gözkapaklarını, dizkapaklarını, kalp kapakçıklarını.”
korkma ben varım sf. 297-298 *
devamını gör...
hayat sana limon verdiğinde
tekila yanında tuzu unutma.
devamını gör...
yalnızlık
cemil meriç'e göre yalnızlık yalnız kalamamaktır. yani asıl yalnızlık bir başına kalabilmek değildir, kalabalıklar arasında biçare kalmak, kimseler arasında kimsesiz kalmaktır. hani herkesten kaçsa bile kendinden kaçamamaktır.
devamını gör...
gereğinden fazla abartılan kitaplar
milena'ya mektuplar ve simyacı
güzel kitaplar evet ama abartıldıkları kadar mı bilemedim
güzel kitaplar evet ama abartıldıkları kadar mı bilemedim
devamını gör...
aramaya inanmak
descartes'ın sözü de referans alınarak; düşünüyorum, öyleyse arıyorum denilmesi gereken yazılı olmayan kuraldır.
devamını gör...
muz diyeti
7. tanıma katılmakla birlikte bana pek sağlıklı gelmeyen diyet çeşidi.
klişe olacak ama beslenme tarzı tamamen değiştirilmeden yapılan diyetler anlık olarak işe yarar. yani normal beslenme rutininize döndüğünüzde tekrar kilo almanız kaçınılmaz olur.
klişe olacak ama beslenme tarzı tamamen değiştirilmeden yapılan diyetler anlık olarak işe yarar. yani normal beslenme rutininize döndüğünüzde tekrar kilo almanız kaçınılmaz olur.
devamını gör...
vatanını ve milletini sevmeyi ırkçılık olarak görmek
zaman zaman rastladığım kişilerde gördüğüm birey tutumudur.
bahsi geçen şey bir hollandalı' nın hollanda' yı, bir finli' nin finlandiya' yı sevmesi kadar doğal ve olağan bir durumdur..
bir insanın ülkesini, kültürünü, tarihini ve milli değerlerini sevmesi kadar doğal bir şeye yakıştırma yapmak nasıl açıklanır anlam veremediğim bir olgudur.
bahsi geçen şey bir hollandalı' nın hollanda' yı, bir finli' nin finlandiya' yı sevmesi kadar doğal ve olağan bir durumdur..
bir insanın ülkesini, kültürünü, tarihini ve milli değerlerini sevmesi kadar doğal bir şeye yakıştırma yapmak nasıl açıklanır anlam veremediğim bir olgudur.
devamını gör...
platon ve herakleitos'un mitolojiye bakış açıları
ilkin söz vardı, der kitap. bunu platon duysa, söz mü, hangi söz, diye sorar.
platon gibi bir filozof da mythos'u gerçeklerle ilişkisiz, uydurma, boş ve gülünç bir masal diye tanımlar. platon, bu tür mitsel bir dinin rasyonel bir temelden yoksun olduğunu, çünkü bu dinin taraftarları tarafından inandıkları şey için hiçbir kanıt veya neden sunulmadığını iddia eder. platon’un dini her şeyden önce rasyonel kanaatlere, entelektüel inançlara, gerçeklere dayanır.
herakleitos düzyazıyla dile getirir düşüncesini. platon'un tutumu daha da ibret vericidir. homeros'u tanrılar üstüne yalanlar uydurdu, topluma zararlı efsaneler düzdü-diye suçlamakla başımızı şişiren bu filozof "devlet", ya da "gorgias" gibi en önemli dialoglarının sonunda gerçeğin gerçeğini, tanrılar katındaki hakikati gözümüzün önüne sermek, fiziküstü kanıtlarla tanımlamak istedi mi, bir mythos uydurur. ne yapsın ki mythos'tan ayrı düşünemez, düşüncesi mythos kalıbına kendiliğinden girer. mythos yunan düşüncesiyle özdeştir denebilir hem yalnız yunan mı, insan düşüncesi ve onun ürettiği dille özdeş olsa gerek ki, homeros'tanbugüne dünya sanatçıları mythos'u kendilerine tükenmez bir esin kaynağı olarak almışlardır. mythos, çok tanrılı bir dinintanrıları üstüne anlatılan efsane, mythologia da bu efsanelerin bir araya geldiği kitap olduğuna göre, mythologia ilkçağın din kitabı olmak gerek, oysa değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. çünkü bu efsaneler inanç - tek tanrılı dinlerde söz konusu edilen inanç - düzeyine yükselmemiştir. sözlü ya da yazılı yazın ve sanat kollarının hepsinde durmadan konu edinilip işlenen ve işlendikçe değişen mythos'lar ne kadar ozan, yazar, sanatçı varsa, o kadar biçim almış, bu nedenle hiçbir zaman belli bir dinin tek kitabı halinde toplanamamıştır. böyle bir çeşitlilik, böylesine öğreti ve yöntem yokluğu, bu tür başıboşluk, özgürlük ve özerklik başka hiçbir din ve efsanelerinde görülmemiştir. ilkçağ mythos'u layiktir, din adamının değil, sanatçının uğraşıdır, onun anlamı, yön ve biçimi din alanında verilmez, sanat alanında verilir. asıl yaratıcısı da sözdür ve söz ustasıdır. asıl gerçek insan sözünün içinde, özünde, şiirindedir. bunu anladığı içindir ki, ilkçağ insanı sözle birbirinden renkli, büyüleyici ve inandırıcı yapıtlar yaratabilmiş ve sözün bir kitap içinde donmasını önleyerek, çağdan çağa, insan kanı gibi sıcak sıcak akmasını, böylece canlılığını sonsuzluğa dek aktarmasını sağlamıştır.
platon gibi bir filozof da mythos'u gerçeklerle ilişkisiz, uydurma, boş ve gülünç bir masal diye tanımlar. platon, bu tür mitsel bir dinin rasyonel bir temelden yoksun olduğunu, çünkü bu dinin taraftarları tarafından inandıkları şey için hiçbir kanıt veya neden sunulmadığını iddia eder. platon’un dini her şeyden önce rasyonel kanaatlere, entelektüel inançlara, gerçeklere dayanır.
herakleitos düzyazıyla dile getirir düşüncesini. platon'un tutumu daha da ibret vericidir. homeros'u tanrılar üstüne yalanlar uydurdu, topluma zararlı efsaneler düzdü-diye suçlamakla başımızı şişiren bu filozof "devlet", ya da "gorgias" gibi en önemli dialoglarının sonunda gerçeğin gerçeğini, tanrılar katındaki hakikati gözümüzün önüne sermek, fiziküstü kanıtlarla tanımlamak istedi mi, bir mythos uydurur. ne yapsın ki mythos'tan ayrı düşünemez, düşüncesi mythos kalıbına kendiliğinden girer. mythos yunan düşüncesiyle özdeştir denebilir hem yalnız yunan mı, insan düşüncesi ve onun ürettiği dille özdeş olsa gerek ki, homeros'tanbugüne dünya sanatçıları mythos'u kendilerine tükenmez bir esin kaynağı olarak almışlardır. mythos, çok tanrılı bir dinintanrıları üstüne anlatılan efsane, mythologia da bu efsanelerin bir araya geldiği kitap olduğuna göre, mythologia ilkçağın din kitabı olmak gerek, oysa değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. çünkü bu efsaneler inanç - tek tanrılı dinlerde söz konusu edilen inanç - düzeyine yükselmemiştir. sözlü ya da yazılı yazın ve sanat kollarının hepsinde durmadan konu edinilip işlenen ve işlendikçe değişen mythos'lar ne kadar ozan, yazar, sanatçı varsa, o kadar biçim almış, bu nedenle hiçbir zaman belli bir dinin tek kitabı halinde toplanamamıştır. böyle bir çeşitlilik, böylesine öğreti ve yöntem yokluğu, bu tür başıboşluk, özgürlük ve özerklik başka hiçbir din ve efsanelerinde görülmemiştir. ilkçağ mythos'u layiktir, din adamının değil, sanatçının uğraşıdır, onun anlamı, yön ve biçimi din alanında verilmez, sanat alanında verilir. asıl yaratıcısı da sözdür ve söz ustasıdır. asıl gerçek insan sözünün içinde, özünde, şiirindedir. bunu anladığı içindir ki, ilkçağ insanı sözle birbirinden renkli, büyüleyici ve inandırıcı yapıtlar yaratabilmiş ve sözün bir kitap içinde donmasını önleyerek, çağdan çağa, insan kanı gibi sıcak sıcak akmasını, böylece canlılığını sonsuzluğa dek aktarmasını sağlamıştır.
devamını gör...
gereksiz abartılan şeyler
askerlik anıları.
%95'i yalan abartı.
%95'i yalan abartı.
devamını gör...
moderasyonluk teklifini reddetmek
devamını gör...
normal sözlük'e eksileme butonu gelsin kampanyası
çok maruz kalacağımı düşündüğüm başlık
devamını gör...
türkler aşıyı bulsa adı ne olurdu sorunsalı
-kor ona,
-kov it
-son yarasa bükücü.
-kov it
-son yarasa bükücü.
devamını gör...
ateist ahlakı
şimdi tarifini yapardım ama, biz ateistlerin ahlak reklamı yapmak ve ahlak satmak gibi anlamsız alışkanlıkları yoktur.
devamını gör...