friends - pheobe'nin evlenme sahnesi. her kar yağdığında zihnimde canlanıyor ve birden o bölümü izleme isteği ile doluyorum.
devamını gör...

okul zamanlarında her dönem başında ailece keyifle yaptığımız eylemdi. kırtasiyeden kapları ve etiketleri alır, akşam hep beraber oturur kitapları ve defterleri kaplardık. daha sonra üzerlerine etiketleri yapıştırıp, yazısı en güzel olan kimse etiketleri ona yazdırırdık. güzel günlerdi.
devamını gör...

kol da benim, koldaki de.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

80/20 kuralı gereği, bir işin bitmesi için harcamamız gereken zamanın sadece %20’sini harcayarak işin %80’ini bitirebiliriz. kulağa ne kadar da güzel geliyor değil mi ? örnekleme gerekirse bu yazıyı yayına almak için 100 dakikaya ihtiyacım varsa, sadece 20 dakika yazı üzerinde çalışarak yayına yazının %80‘ini bitirebilirim.

ancak unutulmaması gereken bir konu var ki, 80/20 kuralı işin bitmesini azaltmaya yönelik çalışmıyor. sadece bize bir tespit veriyor ve bu durumu kendi lehimize kullanma imkanı tanıyor. yani sonuçta yazıyı yayınlamak için daha 80 dakika çalışmam gerekli. peki o zaman pareto ilkesi ne işimize yarayacak ki?

işleri önceliklendirme

iş hayatımız boyunca sürekli olarak zamanımızın yetmeyeceği işleri yetiştirmeye çalışıyoruz ve bu durum çok da değişecek gibi değil. dolayısıyla baktığımızda tüm işlerimizi mükemmel olarak yapmak istediğimizde herhalde haftanın 10 gün, günlerin de 30 saat olması gerekiyor. bu nokta size tanıdık gelmiştir değil mi ? siz de zaman yetmiyor, keşke daha fazla zamanımız olsa diyorsunuz? eğer siz de bu durumdaysanız zaman yönetimi ve işleri önceliklendirme konularını araştırmalısınız. 80/20 kuralı da tam bu noktada işinize yarayacak.

bu yöntem sayesinde hiçbir şeye zamanım yetmiyor psikolojinin bizi bitirip, elimizde bulunan kısıtlı süreyi de kullanamaz hale getirmesini sağlayabiliriz. evet elimizde zaman olarak kısıtlı bir kaynak var. ancak bizlerin görevi de kısıtlı kaynağı işler arasında dağıtabilmektir.

80/20 kuralı çoğu kişinin de söylediği gibi anlaması kolay, uygulaması zor bir kavramdır. ancak sonuçta bu durumun varlığından haberdar olmak kısıtlı kaynağın dağıtılması konusunda bize kolaylık sağlıyor.
--- alıntı ---

ayhankorkmaz.net/8020-kural...

--- alıntı ---
devamını gör...

çökmüş, köhnemiş, yozlaşmış fransa krallığı'nı ayağa kaldıran ideolojidir. milliyetçiliğin avantajı ülkenin yetenek havuzunu ve kaynak tabanını neredeyse maliyetsiz bir şekilde genişletmesidir. açalım;

modern devletin temelini ordu ve bu orduyu besleyecek vergi ve toprak rejimini sürdüren bürokrasi oluşturur. monarşilerde bu mekanizmaların yönetimi bir avuç aristokrat ve din adamının elindedir. örneğin ordu komutanlıkları ve subaylar aristokratlara ihale edilir, kilisenin elinde bol miktarda toprak vardır vs... halk bunun neresinde diye soracak olursanız, halkı ikiye ayırmak lazım. biri binlerce yıldır ezilen, sıfır siyasal hakka sahip yarı serf statüsündeki köylü, öbürü ise artık değişen teknoloji ve ticaret ile zenginleşen fakat yine de siyasi hakları olmayan burjuvazi. fransız devrimi dediğimiz şey aslında bir burjuva devrimidir. burjuva bu devrimi yapabilmek için halkı yanına çekmiş adına da halk devrimi demiştir. milliyetçilik bu dönemde doğmuştur.

ideolojinin ülke açısından yararı şudur: artık meşruiyeti sorgulanır durumda olan monarşi ve kilisenin yerini daha meşru bir yönetim yani cumhuriyet almıştır. meşruiyet toplumun hak ve sınıfları kendiliğinden kabullenmesi ve itiraz etmemesi demektir. artık kral için savaşmak istemeyen, kiliseye para vermek istemeyen tebaa, cumhuriyet sayesinde vatanları için vergi ödeyen, askerlik yapan yurttaşlara dönüştürülmüştür. bu öylesine büyük bir sinerji yaratmıştı ki, normalde asker bulmakta zorlanan dönem ordularına kıyasla napolyon savaşları döneminde fransa'da yaklaşık 2 milyon kişi askere alınmıştı. yani modern devletin en büyük eksiği olan para ve insan kaynağı sorunu giderilmişti. bu dönemde fransız yurttaşları coşkuyla askere yazılırken, ingilizler sağdan soldan topladıkları çapulcuları, suçluları zorla askere kaydettiriyor, ruslar köylerden topladıkları askerleri zincire vurarak götürüyordu.

ideolojinin ikinci yararı yetenek havuzunun genişlemesidir. eskiden komutan ve subay pozisyonları yeteneklerine bakılmaksızın aristokratların hakimiyetindeyken artık tamamen liyakatle dağıtılır hale gelmiştir. yani kendini kanıtlayan herkes sınırsız bir şekilde basamakları atlayabiliyordu. bunun en büyük örneği napolyon olsa da onunla sınırlı değildir. avrupa'nın bin yıllık tarihinde görülmemiş sayıda yetenekli komutan bu 15 yıllık kısacık dönemde fransa'dan çıkmıştır. sonuç: bütün avrupa'nın işgali.

ideoloji zamanla geri kalmış ulusların gelişmiş uluslarla arayı kapatmak için başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir. fin, macar, balkan ve son olarak türk milliyetçiliği hep bu model üzerine kurulmuştur. toplumda büyük bir sinerji yaratan bu girişimle cehaletin kökü kazınmış, dogmacılıkla mücadele edilmiş , eğitim ve sağlık reformları hızla yapılabilir olmuştur. mesela taşra taşra gezen idealist öğretmen figürü bu dönemde ortaya çıkmıştır. alın size düşük maliyetle kalkınma.

ikinci dünya savaşından sonra kalkınmaya dayanan pozitif milliyetçilik yerini reaksiyoner milliyetçiliğe bırakmıştır. kısaca buna popülizm diyoruz. bütün sorunları "ulusun doğal düşmanları"nda gören, soyutlayıcı bir anlayış. günümüzde neredeyse bütün dünya gittikçe kangren haline gelen bu tür bir milliyetçiliğin pençesi altında.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kıyamam üzmeyin böyle insanları.. nasıl bir baskıyla büyüdüyse, sürekli hata yaptığını düşünüyordur.
devamını gör...

kullanması güzel çıkarması eziyettir. bu eziyeti azaltmak adına ojeyi sürmeden önce parlatıcı sürmenizi öneririm.
devamını gör...

çocuk yapmak için psikolojik ve maddi yeterliliğe sahip olup olmadığınızı sorgulayın.
asgari ücretle zar zor geçinen insanlar 'çocuk rızkıyla gelir' inanışıyla bir düzine çocuk yapıyor; sonra o çocuklar sefalet içinde hayat mücadelesi veriyor.
diğer yandan türlü psikolojik sorunları olan, asla sorumluluk sahibi olamayacak insanlar ebeveyn oluyor ve sonucunda; huzursuz bir aile ortamında büyüyen, travmalarla dolu bir geçmişe sahip olacak yeni bireylerin yetişmesine sebep oluyorlar.
bunlara sebep olmamak için; önce kendinize çeki düzen verin, sonra çocuk yapın. baktınız olmuyor yapmayın çocuk falan karartmayın kimsenin hayatını.
devamını gör...

ne demek kafa izni ozgur1ey ? birkaç gün müsaade demiştin son olarak, tamam işte biz de müsaade vermiştik. habersiz gitmek olmadı ama. neyse döndüğünde bu tanımı düzenlerim ben de *.

sözlüğümüzün mozart sever, viyana ekolünden yazarına, "vallah ararın 155 'i" dayının videosunu ilk defa izlettirdiğim ve kültür şoku yaşattığım için üzgünüm, suçlu hissediyorum resmen *. özgür koş, kürtaj yapıyeh burda *.
devamını gör...

özellikle hakkında yazılan güzel yorumlar sebebiyle kitapta büyük bir dil, olağanüstü bir hikaye örgüsü bekleyenleri yanıltabilir. ancak öyle güzel öyle içten bir akışı vardır ki kitabın, sizi kendine çekmeyi başardıktan sonra kahramanımızla bir yolculuğa çıkmaya başlarsınız ve kitap bittiğinde güzel bir film biterken düştüğünüz o boşluktan düşersiniz. ben bu kitabı özellikle kitap okumak isteyen ama bir türlü başlayamayan veya bir süredir okumaya ara vermiş olup yeniden başlamakta zorlananlara öneriyorum, şu ana kadar dönüşler hep olumlu oldu.

t:sıcak, samimi bir hikayeye sahip akıcı roman.
devamını gör...

ilgi manyaklarinin yapmayi çok sevdikleri şey.
devamını gör...

evren’de kütlesi ya da enerjisi olan her şeyin , uzay-zamanı bükmesine sebep olan fenomen.

gezegenleri bir güneş sisteminde , yıldızları bir galakside hatta galaksileri bir arada tutabilirken fizikte zayıf kuvvetler olarak geçer.
devamını gör...

asıl ürünü satmak için kullanılan güzel bir taktiktir.
devamını gör...

insanlığa yararlı bir şey icat etmek.
devamını gör...

öldüğünde gıyaben cenaze namazı kılınan ilk kurgusal karakterdir.çok güzel fıkra anlatır.
devamını gör...

2- 2- 2- 2 -3 şeklinde yaptığım eylemdir.
devamını gör...

kadınlara ev ve mutfak eşyası alınınca beni bir kaşıntı tutuyor resmen.
devamını gör...

naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
sonra yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü yahudi değildim.
benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.


emil gustav friedrich martin niemöller alman bir ilahiyatçı. ve yukarıda alıntıladığım cümlesi de bu eylemsizliği çok güzel açıklıyor.

rize’nin ikizdere ilçesindeki taş ocağı çalışmalarına karşı yapışan eylemlerde bir adam şöyle bir cümle kurdu: bu ilçe %85 sana oy vermiştir, bize neden yaptın bunu? aklımda kaldığı kadarıyla alıntı yaptığım bu cümle insanların kendinlerinden uzaktaki haksızlıklara kör olduğunu gösteriyor aslında. başkalarına yapılsın ama biz zaten aynı taraftayız diyen insanlar bu eylemsizliğin sorumlusudur.
devamını gör...

günümüzde kirletilmiş bir kavramdır. reşit olmayan kızların cinselleştirildiği gerçeğini apaçık gösteren bir terim diyebilirim. ne demek istediğimi anlamak isteyenler google’a school girl ardından da school boy yazıp görselleri incelesinler. arama kısmında çıkan sonuçlar da çok şey ifade ediyor gerçi, özellikle amazon sayfası.

plan ınternational uk, bir anket çalışması sonucunda britanya’da t*cavüze uğrayan kadınların/kız çocuklarının üçte birinin t*cavüze uğradıkları zaman üstlerinde okul üniforması bulunduğu sonucuna varmış, yedide biri üstlerinde okul üniforması varken takip edilmiş, bazılarının da eteklerinin altına telefon uzatılıp fotoğrafları çekilmiş. bu konu hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isteyenler alttaki linke tıklayıp bilgilenebilir.

www.google.com.tr/amp/s/www...

peki okullu reşit olmayan kızların cinselleştirilmeleri neye dayanıyor? bunu araştırmak istedim açıkçası.

bunu okullardaki dresscode’lara yani kıyafet kısıtlamalarına bağlayanlar var ki kulağa çok da mantıksız gelmeyen bir önerme olduğunu söyleyebilirim. bu önermeyi şöyle açıklıyorlar, kıyafet kısıtlamaları bildiğiniz üzere kız çocuklarının daha örtülü giyinmeye zorlanmalarıyla alakalı oluyor genellikle. bunu da kızların kıyafetlerinin erkeklerin “dikkatlerini” dağıtacağını söyleyerek savunuyorlar ki bu bir bakıma o kızların vücutlarının provakatif ve doğal haliyle cinsel olduğunu ima etmek oluyor. yapılırken yapan kişinin niyeti iyi kötü bilemeyiz ama eylemin sonucu bu. liseli kızlar, hatta ortaokullu/ilkokullu kızlar böyle böyle cinselleştiriliyor. ayrıca çoğu okul öğrencileri büyüdükçe kıyafet kısıtlandırmasını sıkılaştırıyor, yani kız çocukları büyüdükçe daha çok cinselleştiriliyor. kendi okulumda müdür yardımcımızın bir kızı taytının üzerine uzun t-shirt giymedi diye azar yediğini ve bir daha böyle gelmemesi gerektiğini söylediğini ve hatta benim üzerimde göbeğimi birazcık gösteren bir t-shirt bulunduğu için aynı müdür yardımcısının t-shirt almaya paran yoksa sana alabilirim diye kaba imalarda bulunduğunu da çok iyi hatırlıyorum. ve eminim ki özellikle lise çağlarında çoğu kız aynı yolları geçiyor, pis zihniyetli insanlarla uğraşmak zorunda kalıyor. bu konu hakkında daha detaylı bilgi almak isteyecekler için aşağı bir link de bıraktım.

feminisminindia.com/2018/08...

kızların cinselleştirilmesindeki bir diğer etken de sosyal medya ve dizi/film/animeler/müzik klipleri. özellikle tik tok ortaya çıktığından beridir bu durum çok daha aşikar. daha reşit olmamış kızlar kamera karşısına çıkıp yaşlarına pek de uygun olmayan hareketler içeren videolar paylaşıyorlar, olduklarından büyük gözükmeye çalışıyorlar. bunu da medyaya bağlayabiliriz, kızlar küçük yaşlarından itibaren güzellik standartlarına uyayım diye uğraşırken çocukluklarını unutabiliyor. “... baby one more time” tarzı müzik video klipleri, elité tarzı diziler/filmler, anime okul kızı figürleri kızların cinselleştirildiğini apaçık gösteren örneklerden bazıları. aşağı bu konuya değinen, ayrıca reşit olmayan kızların cinsel açıdan kendilerini ifade etmelerine gerek olmadığını güzelce açıklayan bir video linki bıraktım. buradan reşit olmayan yazar arkadaşlarıma sesleniyorum, lütfen vaktinizi ayırıp şu videoyu izleyin.





bugün oturup bu konuyu araştırma sebebim bu konuda ne kadar bilinçsiz olduğumuzu fark etmem, ayrıca kızların cinselleştirilmesinden aşırı derecede rahatsız olmam ve bu durumun beni güvensiz hissettirmesi. yukarıda linkini verdiğim yazılar ve video fark etmişsinizdir ki ingilizce. türkçe kaynaklardan bu konuda gözüme çarpan hiçbir yazı/video yok. benim gözümden kaçmış yazılar/videolar varsa başlığın altına tanım olarak atabilirseniz çok sevinirim. bu yazıyı sonuna kadar okuyan herkese de teşekkür ederim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim