lima sendromu
lima sendromu, adını 1996 yılında peru’nun lima kentinde, japon büyükelçiliği’ndeki bir kaçırma olayından almıştır. bir grup militan, yüzlerce insanı elçilikteki bir kutlama sırasında rehin almıştır. birkaç saat içinde ise kaçıranlar, rehinelerin çoğunu onlara duydukları sempati sebebiyle serbest bırakmışlardır.
lima sendromunda tutsak alan kişi/kişiler, rehineye karşı olumlu duygular besler.
(bkz: hırsızlarında merhameti vardır)*
lima sendromunda tutsak alan kişi/kişiler, rehineye karşı olumlu duygular besler.
(bkz: hırsızlarında merhameti vardır)*
devamını gör...
tıraş
umut_yazar isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
sözlükte ''sakal, bıyık gibi kıl topluluklarını dibinden kesmek, kazımak eylemi'' anlamına gelen sözcüktür.
sık sık ''traş'' şeklinde yanlış yazılır.
sözlükte ''sakal, bıyık gibi kıl topluluklarını dibinden kesmek, kazımak eylemi'' anlamına gelen sözcüktür.
sık sık ''traş'' şeklinde yanlış yazılır.
devamını gör...
en son edilen iltifat
(bkz: en son alınan iltifat) görüyorum ki herkes almanın peşinde birazda verin be kardeşim.
" tanrının evreni yaratması 6 gün sürmüş.
emin değilim ama sizi yaratmak için daha fazla zaman harcamıştır."
buna düşmeyen de ne bileyim yani
" tanrının evreni yaratması 6 gün sürmüş.
emin değilim ama sizi yaratmak için daha fazla zaman harcamıştır."
buna düşmeyen de ne bileyim yani
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
kornete 7 tl verdim salak gibi iştahım kaçtı sözlükte takılıyorum dondurma yalayarak...
devamını gör...
diferansiyel denklemler
zordur. uzun bir süre maruz kalınca beynin devrelerini yakar.
devamını gör...
amasya bolu ve trabzon yaylalarının yayla vasfının kaldırılması
acaba nedendir diye düşündürüyor insanı. zararin neresinden dönersek kardır ama malesef batti balık yan gider zihniyetinden kurtulamiyoruz.
ama saka maka kırsal kesimden bu şekilde çok oy topluyorlar. 2 yıl önce türkiye'ye döndüğümde köye gittim, ege taraflarinda. normalde çam ormani olan yerler bicilmis kömür madeni acmislar, kömür taşıyan kamyonlar vizir vizir dag köyü yollarından geçiyor, arada birde freni patlayan oluyor, tabiki sonu kaza. denetim pek yok yani.
normalde köylü bu bolgeden çam fıstığı hasadi yapıyordu ama maden acilacak dendiğinde çok sevindiler, tarlalar degerlenecek diye. tabiki degerlenen birsey olmadi.
sonuç olarak, hasat aldıkları bir kısım alan ellerinden gitti, dağlık yollarda sürekli gecen kamyonlar büyük tehlike oluşturuyor, madenin köylülere tek bir faydasi olmadı, tarla fiyatları hala ayni, belkide ucuzladi.
ama yinede akp diyor herkes.
şimdi karadeniz'de bazı yaylaların yayla vasfı kalkmış, emin olun civar koylerde insanlar seviniyordur aynı şekilde (bkz: uzungöl). birçoğumuz için anlamasi zor ama hayatin gerçekleri boyle.
buarada 5 buyuklerden kim alir dersiniz?
buradan
ama saka maka kırsal kesimden bu şekilde çok oy topluyorlar. 2 yıl önce türkiye'ye döndüğümde köye gittim, ege taraflarinda. normalde çam ormani olan yerler bicilmis kömür madeni acmislar, kömür taşıyan kamyonlar vizir vizir dag köyü yollarından geçiyor, arada birde freni patlayan oluyor, tabiki sonu kaza. denetim pek yok yani.
normalde köylü bu bolgeden çam fıstığı hasadi yapıyordu ama maden acilacak dendiğinde çok sevindiler, tarlalar degerlenecek diye. tabiki degerlenen birsey olmadi.
sonuç olarak, hasat aldıkları bir kısım alan ellerinden gitti, dağlık yollarda sürekli gecen kamyonlar büyük tehlike oluşturuyor, madenin köylülere tek bir faydasi olmadı, tarla fiyatları hala ayni, belkide ucuzladi.
ama yinede akp diyor herkes.
şimdi karadeniz'de bazı yaylaların yayla vasfı kalkmış, emin olun civar koylerde insanlar seviniyordur aynı şekilde (bkz: uzungöl). birçoğumuz için anlamasi zor ama hayatin gerçekleri boyle.
buarada 5 buyuklerden kim alir dersiniz?
buradan
devamını gör...
direkt yerine direk yazan insan
belki de 'direk' kelimesini kasteden kişidir.
devamını gör...
sahaftan alınan 2. el kitaba eski sahibinin not iliştirmiş olması
insanı çok farklı duygulara savunabilecek bir tesadüftür.
bununla ilgili yaşadığım iki özel anım ve bir de hayalim var aslında.
anılarımdan biri şöyle; mabedim gibi gördüğüm gerçek sahaflardan birinden çok eski bir kitap satın almıştım. hala var mı bilmiyorum ama galatasaray lisesinin hemen yan duvarının önüne konmuş iskemlelerden oluşan bir yerde bir çay söyleyip bu kitabı ve tabii ki aldığım diğer kitapları incelerken kitabın içinden bir mektup düştü. uzun bir dikdörtgen kağıda yazılmıştı mektup. kötü bir el yazısı ile ama tamamen iyi niyetlerle yazılmıştı.
bir adam asker arkadaşına yazmıştı bu yazıyı. çok duygu dolu bir yazıydı. eşiyle ilgili sorunları anlatıyor, arkadaşının kardeşini soruyordu. sonunda da bir telefon numarası vardı ama telefon numaraları tamamen değiştiği için numarayı bir türlü bulamadım. bulsam da ne yapacaktım bilmiyorum tabii. çünkü mektup 1965 tarihli idi. hala aklımdadır o ama ve asker arkadaşı.
ikinci anım ise şöyle; nasıl oldu bilmiyorum ama kütüphanemde olması gereken kitaplarımdan birinin fotoğrafını hiç tanımadığım biri bana o zamanlar kullandığım instagram üzerinde yollayıp “ bu siz misiniz?” diye sordu. huyumdur, kitapların ilk sayfasına adımı soyadımı ve kitabı aldığım yeri ve tarihi yazarım her zaman. bir süre konuştuk bana ulaşan kişi ile ama sonra sosyal medyada her zaman olduğu gibi sönüp gitti arkadaşlığımız.
hayalim ise şöyle; bir gün ön yüzünde bahsettiğim bilgilerin yazılı olduğu altı binden fazla kitabımı türkiye’nin her yerindeki sahaflara dağıtmak istiyorum ve bir gün birinin o kitaplar aracılığıyla benim izimi sürüp bulmasını bekleyeceğim. sonunda bir kahve içerek bu saçma anı kutlamak için. kitaplar 10 bini bulunca yapacağım sanırım bunu.
bununla ilgili yaşadığım iki özel anım ve bir de hayalim var aslında.
anılarımdan biri şöyle; mabedim gibi gördüğüm gerçek sahaflardan birinden çok eski bir kitap satın almıştım. hala var mı bilmiyorum ama galatasaray lisesinin hemen yan duvarının önüne konmuş iskemlelerden oluşan bir yerde bir çay söyleyip bu kitabı ve tabii ki aldığım diğer kitapları incelerken kitabın içinden bir mektup düştü. uzun bir dikdörtgen kağıda yazılmıştı mektup. kötü bir el yazısı ile ama tamamen iyi niyetlerle yazılmıştı.
bir adam asker arkadaşına yazmıştı bu yazıyı. çok duygu dolu bir yazıydı. eşiyle ilgili sorunları anlatıyor, arkadaşının kardeşini soruyordu. sonunda da bir telefon numarası vardı ama telefon numaraları tamamen değiştiği için numarayı bir türlü bulamadım. bulsam da ne yapacaktım bilmiyorum tabii. çünkü mektup 1965 tarihli idi. hala aklımdadır o ama ve asker arkadaşı.
ikinci anım ise şöyle; nasıl oldu bilmiyorum ama kütüphanemde olması gereken kitaplarımdan birinin fotoğrafını hiç tanımadığım biri bana o zamanlar kullandığım instagram üzerinde yollayıp “ bu siz misiniz?” diye sordu. huyumdur, kitapların ilk sayfasına adımı soyadımı ve kitabı aldığım yeri ve tarihi yazarım her zaman. bir süre konuştuk bana ulaşan kişi ile ama sonra sosyal medyada her zaman olduğu gibi sönüp gitti arkadaşlığımız.
hayalim ise şöyle; bir gün ön yüzünde bahsettiğim bilgilerin yazılı olduğu altı binden fazla kitabımı türkiye’nin her yerindeki sahaflara dağıtmak istiyorum ve bir gün birinin o kitaplar aracılığıyla benim izimi sürüp bulmasını bekleyeceğim. sonunda bir kahve içerek bu saçma anı kutlamak için. kitaplar 10 bini bulunca yapacağım sanırım bunu.
devamını gör...
mahir çayan
türkiye halk kurtuluş partisi-cephesi'nin lideri olan türk marksist-leninist devrimci. 30 mart 1972 tarihinde, tokat'ın niksar ilçesine bağlı kızıldere köyünde dokuz arkadaşıyla birlikte öldürüldü.
nasıl da gülmüşsün hayata, öldüğünden haberi yok fotoğraflarının.
nasıl da gülmüşsün hayata, öldüğünden haberi yok fotoğraflarının.
devamını gör...
yazarların koleksiyonunu yaptığı şeyler
plak.
devamını gör...
farid farjad
"acı diyorum efendim,
o da evrensel olmalı;
bir çocuğun eline diken batsa;
insanoğlu yanmalı.
(bkz: farid farjad)
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin kafa iznine çıktıktan sonra sözlüğün daha huzurlu bir yer olması
(bkz: hocca kalın gidiyom ben)
devamını gör...
medeni bir hayat için tunceli'ye taşınmak
tunceli ile ilgili komünist başkan sayesinde yanlış bir algı oluştu, tunceli`nin diğer doğu anadolu illerinden hiç bir farkı yok, komünist başkanın öncesinde de sonrasında da çok gittim, değişiklikler sadece belediyenin çalışma zihniyeti olup bölgeyi daha verimli hale getirmiştir,ücretsiz toplu taşıma, ucuz su, yaşlı ve engellilere yardım gibi bir çok konuda sosyal bir belediye olduğunu kanıtlamıştır.
ama tunceli`de homofobiğin ağababasını görürsünüz, hadi çık gez bakalım eşcinsel olarak sevgilinle el ele dolaşmayı, komşuna bile eşcinsel olduğunu söyleyemezsin, asfalttan kazırlar seni. eğitimli oldukları da yalan bi belediye başkanı geldi diye kimsenin eğitim seviyesi yükselmedi, ama belediye çocukların okumasıyla ilgili her türlü girişimde bulunuyor o başka konu.belediye başkanı onca işinin arasında aileleri çocuklarını okula gitmesi için ikna etmeye çalışıyor, helal olsun... nüfusun çoğu kısmı hala aşiret düzenini istiyor ve kendi aralarında o kurallara göre yaşıyorlar. istatisliklere göre çocuk evlenme oranının en düşük olduğu doğu bölgesi tunceli ama bunlar sadece kayıtlara geçmiş rakamlar,ildeki nüfusa oranına bakınca yine de yüksek. kayıtlara geçmeyen ya da 18 yaşını doldurunca zorla evlendirilen bir çok kız çocuğu var hala.
bir ili medeni diye tanımlamak yanlış olur, illeri karşılaştıracaksak bu konuda medeniyet konularında tunceli`ye 10 basacak 10 tane daha il sayabilirim.sessizlik kısmı doğru olabilir, topu topu ne kadar bi nüfusu var ki gürültülü bi şehir olsun. gece hayatı yok bi kere.
manzara konusuna da gelirsek kişisel tercihdir elbette ama ben bozkır manzarasına çok da bayılmıyorum, ankaranın bir köyünde de ucuza arsa alıp evi kondurabilirim aynı manzaraya burda da sahip olurum.
ama tunceli`de homofobiğin ağababasını görürsünüz, hadi çık gez bakalım eşcinsel olarak sevgilinle el ele dolaşmayı, komşuna bile eşcinsel olduğunu söyleyemezsin, asfalttan kazırlar seni. eğitimli oldukları da yalan bi belediye başkanı geldi diye kimsenin eğitim seviyesi yükselmedi, ama belediye çocukların okumasıyla ilgili her türlü girişimde bulunuyor o başka konu.belediye başkanı onca işinin arasında aileleri çocuklarını okula gitmesi için ikna etmeye çalışıyor, helal olsun... nüfusun çoğu kısmı hala aşiret düzenini istiyor ve kendi aralarında o kurallara göre yaşıyorlar. istatisliklere göre çocuk evlenme oranının en düşük olduğu doğu bölgesi tunceli ama bunlar sadece kayıtlara geçmiş rakamlar,ildeki nüfusa oranına bakınca yine de yüksek. kayıtlara geçmeyen ya da 18 yaşını doldurunca zorla evlendirilen bir çok kız çocuğu var hala.
bir ili medeni diye tanımlamak yanlış olur, illeri karşılaştıracaksak bu konuda medeniyet konularında tunceli`ye 10 basacak 10 tane daha il sayabilirim.sessizlik kısmı doğru olabilir, topu topu ne kadar bi nüfusu var ki gürültülü bi şehir olsun. gece hayatı yok bi kere.
manzara konusuna da gelirsek kişisel tercihdir elbette ama ben bozkır manzarasına çok da bayılmıyorum, ankaranın bir köyünde de ucuza arsa alıp evi kondurabilirim aynı manzaraya burda da sahip olurum.
devamını gör...
akıldan geçeni bulamamak
nickim gibi bir şeydir. bu durum o kadar üzüyor ki beni. yahu ben o şeyi binbir emekle öğrenmişim, sen neden onu gidip zihnimin arka köşelerine saklıyorsun. evet sana söylüyorum beynim, bu sitemim sana!
devamını gör...
dünyanın en mutlu ülkeleri listesi'nde türkiye'nin gerilemesi
ama haksızlık yapiyorsunuz !!
adamlar dünyanın demişler, bizim ülke yöneticileri ,halkının bu dünya için değil, ahiretimiz için çalışıyor , biz ahirette en mutlu halk olarak seçileceğiz, açlıkla terbiye ediyorlar, yoklukla terbiye ediyorlar, içki ve sigara kullanmayalım diye vergi üstüne vergi koyup günaha girmemizi engeliyorlar, imam-hatip okullarına mecburi kayıt yaptırıp, ahirette doğrudan gecmemizi sağlıyorlar, kısaca ne yapıyorlarsa bu fani dünya için değil ahiretimiz için yapıyorlar, öbür dünyada lideriz üzmeyin kendinizi.
adamlar dünyanın demişler, bizim ülke yöneticileri ,halkının bu dünya için değil, ahiretimiz için çalışıyor , biz ahirette en mutlu halk olarak seçileceğiz, açlıkla terbiye ediyorlar, yoklukla terbiye ediyorlar, içki ve sigara kullanmayalım diye vergi üstüne vergi koyup günaha girmemizi engeliyorlar, imam-hatip okullarına mecburi kayıt yaptırıp, ahirette doğrudan gecmemizi sağlıyorlar, kısaca ne yapıyorlarsa bu fani dünya için değil ahiretimiz için yapıyorlar, öbür dünyada lideriz üzmeyin kendinizi.
devamını gör...
bekara boşanmak kolay
günümüzde realite anlamı olarak düşünüldüğünde manasını yitirmiş sözdür. zira artık boşanmak bir imzalık iştir.
devamını gör...
başarıyı engelleyen faktörler
(bkz: gerizekalı olmak)
devamını gör...



