yıkıcılık mazisi
cafer modarres sadeghi’nin iki öykülük öykü kitabına ismini veren ben sabaha kadar uyanığım öyküsünde geçen bir sözdür.
artık aldığınız yaşlar alacağınız yaşlardan daha fazla olmaya başladığında dönüp geçmişe bir göz atma ihtiyacı hissedersiniz. nostaljik bir yenilenme ve hatırlama hesabından çok; bir hesap çıkarma, olup biteni anlamlandırma çabasıdır bu geri dönüşün bir arpa boyu uzanan halsizliği.
ben de geri dönüp baktığımda az gidip uz gittiğimden ve dere tepe düz gittiğimden emin olduktan sonra gökten düşen üç elmadan sadece birini yerden alıp kafamı şöyle bir ovuşturup acıdan kurtularak düşünmeye başladım.
ve benim de bir yıkıcılık mazim olduğu ortaya çıktı geçmişimi daha iyi görebilmek için kullandığım kozmik gözlerimin nedenini açıklamaya çalışırken.
sanki belli bir yaş aralığında dokunduğum her şeyi yerle yeksan etmişim ve işin en kötü yanı ise bunun farkına varmayacak kadar iyi niyetli bir kötü adammışım. ne kadar çok insana zarar vermişim, ne kadar çok umudu yıkıp geçmişim, ne kadar hayal kırıklığı yaratmışım.
mazimde kalmasını umduğum yıkıcılığa kesin olarak bir son verme isteğindeyim. bir sonraki yaşım bir dönüm noktası olacak, bunun sözünü aldım. yıkılcılık mazisi kaybolup gider belki. enkazın altında sapasağlam çıkarım.
artık aldığınız yaşlar alacağınız yaşlardan daha fazla olmaya başladığında dönüp geçmişe bir göz atma ihtiyacı hissedersiniz. nostaljik bir yenilenme ve hatırlama hesabından çok; bir hesap çıkarma, olup biteni anlamlandırma çabasıdır bu geri dönüşün bir arpa boyu uzanan halsizliği.
ben de geri dönüp baktığımda az gidip uz gittiğimden ve dere tepe düz gittiğimden emin olduktan sonra gökten düşen üç elmadan sadece birini yerden alıp kafamı şöyle bir ovuşturup acıdan kurtularak düşünmeye başladım.
ve benim de bir yıkıcılık mazim olduğu ortaya çıktı geçmişimi daha iyi görebilmek için kullandığım kozmik gözlerimin nedenini açıklamaya çalışırken.
sanki belli bir yaş aralığında dokunduğum her şeyi yerle yeksan etmişim ve işin en kötü yanı ise bunun farkına varmayacak kadar iyi niyetli bir kötü adammışım. ne kadar çok insana zarar vermişim, ne kadar çok umudu yıkıp geçmişim, ne kadar hayal kırıklığı yaratmışım.
mazimde kalmasını umduğum yıkıcılığa kesin olarak bir son verme isteğindeyim. bir sonraki yaşım bir dönüm noktası olacak, bunun sözünü aldım. yıkılcılık mazisi kaybolup gider belki. enkazın altında sapasağlam çıkarım.
devamını gör...
tanrıya söylenmek istenen tek kelime
araftayım.
devamını gör...
gece uyurken sabah yenecek yemeği düşünmek
hemen hemen her akşam yaptığım eylemdir.
hatta babamdan da azar işitiyorum bazen.
hatta babamdan da azar işitiyorum bazen.
devamını gör...
berserk (manga)
ilk animesi(97 yılındaki) ve mangasına min +24 yaş sınırı getirilmesi gereken bir yapım öyle bir yapim ki ambiyans ve karakterleri ve o insana tarifsiz hisler yaşatan her tarafınizi çaresizlik ve korku ile saran o müzikleriyle izlediğim yüzlerce animenin arasında benim için çok farklı bir yerdedir.
berserk i ilk izlediğim zaman 17 yaşındaydım bir gecede bitirmiştim ve bir hafta etkisinden kurtulamadim heralde bir görsel yapımda travmatik etki bırakan tek yapımdır berserk. öyle bir final yapar ki aradan 12 yıl geçmiş olduğu hâlde düşündüğüm zaman halen kasvet basar.
öyle bir finaldir ki boğazınıza yumruğu vurur hiç bir şekilde çekmeden öylece bitirir.
çizim yeteneği bu dünyadan olmayan kentura miura nin 1989 da başladığı mangasidir. halen devam etmekle olup manga hikayesini bir finale baglamamasindan yapılan animesi hikayenin bir kısmını barındırır. bünyesinde kaotik şekilde cinsellik ve şiddet unsurları barındıran berserk i miura nin nasıl bir ruhsal durumda oluşturduğunu halen aklım almıyor.
berserk i ilk izlediğim zaman 17 yaşındaydım bir gecede bitirmiştim ve bir hafta etkisinden kurtulamadim heralde bir görsel yapımda travmatik etki bırakan tek yapımdır berserk. öyle bir final yapar ki aradan 12 yıl geçmiş olduğu hâlde düşündüğüm zaman halen kasvet basar.
öyle bir finaldir ki boğazınıza yumruğu vurur hiç bir şekilde çekmeden öylece bitirir.
çizim yeteneği bu dünyadan olmayan kentura miura nin 1989 da başladığı mangasidir. halen devam etmekle olup manga hikayesini bir finale baglamamasindan yapılan animesi hikayenin bir kısmını barındırır. bünyesinde kaotik şekilde cinsellik ve şiddet unsurları barındıran berserk i miura nin nasıl bir ruhsal durumda oluşturduğunu halen aklım almıyor.
devamını gör...
vatandaş
tahsin yücel romanıdır.
“dünyanın en döküntü ismine sahiptir şaban baş…”
insanlardan çekinerek yürür yollarda, hep sırtını dayayacağı bir duvar vardır sanki peşi sıra yürüyen… senin gibi biridir o ama, bir haksızlıkla karşılaştığında bir değişiklik olur ki onda, dışarıdan bakınca anlayamazsın belki ama içten içe patlamaya hazırlanan, ilk parti lavları dilinin yardımıyla ağzının içinde dolaştıran bir volkan bulunur bedeninde ve birden o artık bir telefon kulübesine ihtiyacı olmayan bir kahramana dönüşür.
telefon kulübesine ihtiyacı yoktur ama yine de benzer bir ortama ihtiyaç duyar, ordan çıktığı anda yapması gerkeni yapmıştır artık. umumi tuvaletler onun dönüşümünü sağladığı yerlerdir. hela duvalarına kapılarına yazılarını yazmaya başlar ve daha az kötü kokmayan köşelerine sinmiş yazı yazmakta olan köşe yazarlarından daha etkili olmaya başlar vatandaş volkan baş, ya da şaban baş.
bir isyan hareketidir vatandaş’ın yaptığı ve bunnu tüm içtenliğiyle bir meslektaşına anlatır. vatandaş hem sözü dinlenen, yazdıkları merak edilen, hela ücretlerine zam yapılmasına neden olabilecek kadar popüler bir adam olurken bir yandan da sakıncalı bir yazara dönüşür.
tahsin yücel’in 5 yaprağa sığdırmayı umduğu bu öykü, zamanla kendi kalıplarını kırarak bir romana dönüşmeyi başarmıştır. ben hala bu romanın öyküsünün tahsin yücel’e yazımının ise vatandaş’a ait olduğuna inanıyorum. şimdi bu yazıyı okuduktan sonra, çalıştığın yerin tuvaletine gidip vatandaş imzalı bir yazı arayabilirsin, bir umumi tuvalete gidip 50 kuruşa müthiş bir eleştiri yazısı okumayı umabilirsin ya da gider kitabı alırsın ve vatandaş’la tanışırsın. sonra, yani bu kitabı okuduktan sonra tuvalet kapılarındaki yazılara bakışın değişecektir…
“dünyanın en döküntü ismine sahiptir şaban baş…”
insanlardan çekinerek yürür yollarda, hep sırtını dayayacağı bir duvar vardır sanki peşi sıra yürüyen… senin gibi biridir o ama, bir haksızlıkla karşılaştığında bir değişiklik olur ki onda, dışarıdan bakınca anlayamazsın belki ama içten içe patlamaya hazırlanan, ilk parti lavları dilinin yardımıyla ağzının içinde dolaştıran bir volkan bulunur bedeninde ve birden o artık bir telefon kulübesine ihtiyacı olmayan bir kahramana dönüşür.
telefon kulübesine ihtiyacı yoktur ama yine de benzer bir ortama ihtiyaç duyar, ordan çıktığı anda yapması gerkeni yapmıştır artık. umumi tuvaletler onun dönüşümünü sağladığı yerlerdir. hela duvalarına kapılarına yazılarını yazmaya başlar ve daha az kötü kokmayan köşelerine sinmiş yazı yazmakta olan köşe yazarlarından daha etkili olmaya başlar vatandaş volkan baş, ya da şaban baş.
bir isyan hareketidir vatandaş’ın yaptığı ve bunnu tüm içtenliğiyle bir meslektaşına anlatır. vatandaş hem sözü dinlenen, yazdıkları merak edilen, hela ücretlerine zam yapılmasına neden olabilecek kadar popüler bir adam olurken bir yandan da sakıncalı bir yazara dönüşür.
tahsin yücel’in 5 yaprağa sığdırmayı umduğu bu öykü, zamanla kendi kalıplarını kırarak bir romana dönüşmeyi başarmıştır. ben hala bu romanın öyküsünün tahsin yücel’e yazımının ise vatandaş’a ait olduğuna inanıyorum. şimdi bu yazıyı okuduktan sonra, çalıştığın yerin tuvaletine gidip vatandaş imzalı bir yazı arayabilirsin, bir umumi tuvalete gidip 50 kuruşa müthiş bir eleştiri yazısı okumayı umabilirsin ya da gider kitabı alırsın ve vatandaş’la tanışırsın. sonra, yani bu kitabı okuduktan sonra tuvalet kapılarındaki yazılara bakışın değişecektir…
devamını gör...
kaderin cilvesi
sen istiyor duj, verecek bej dolar daha. turkia çok güzel raki şij kebab harika.
devamını gör...
yazılımcımızdan ne istiyoruz
devamını gör...
sergen yalçın
üzüntü verici ama takımın başında çıktığı her maç artık zarar yazan hocamız . bu sene ne hatalar yaptığının kendi bile farkında değildir. lig zaten gitmiş, şampiyonlar liginde sıfır puan almamak için bari tam kadro çıkta en azından tarihe geçirme koca camiayı. ama yok kendi başını yiyecek olan welinton ,kenan , topal hala adamın 11 oyuncusu. çok yazık.
devamını gör...
ezberlenen en saçma şey
araba plakaları. eşin, dostun, akrabanın, komşunun araba plakalarını ezberliyorum saçma bir şekilde. neden yaptığım ve ne işime yarayacağı hakkında ise bir fikrim yok.
devamını gör...
güldünya tören
güldünya tören yirmi iki yaşındaydı iki bin dört yılında. ve güldünya içinde bulunduğumuz bu yılda hala yirmi iki yaşında. ben otuz dokuz yaşıma geldim aynı sene doğduğum güldünya’nın mezar taşında yazan yaşı hiç değişmediği halde.
kim güldünya tören? bunu herkese, sözlük ahalisine hatırlatmak hep aklımdaydı. bugün karar verdim bunu yapmaya. güldünya töre adı altında öldürülen bir kadın. koca bir ülke onu koruyamayarak başladık kadınların cehennemini inşa etmeye.
güldünya bir akrabasının tecavüzüne uğrayıp hamile kalınca aşiret toplanıp onu başka bir adama kuma olarak verip beyazötesi namuslarını muhafaza etmeye karar verir. çünkü belli ki suçlu olan ona tecavüz eden ilkel yaşam formu değildir.
güldünya karakter sahibi bir insan olduğu ya da sadece insan olduğu için bunu kabul etmez. bir akrabasına sığınır, çocuğunu doğurur ve evlatlık verir.
ama ailenin abdesti kaçmıştır bir kere. kardeşleri güldünya’yı sokak ortasında kurşunlar. ölmez yaşıtım. hayatta kalır, çünkü haklıdır, çünkü masumdur, çünkü insandır. ama insan olmak doğanın ve devletin gözünde hayatta kalmak için yeterli değildir. kardeşlerinden biri hastaneye gelir. koruma altında olan kadını hastanede vurup öldürür. güldünya’yı herkes yalnız bırakmıştır çünkü.
güldünya bedeninde kurşun delikleri ile yatarken bir cani tarafından kurşunlanır yeniden. ben hissettim bütün acılarını bedenimde. bu haberi izlediğimde kendimi tutamadığımı, ne kadar aciz bir insan olduğumu, ne kadar zavallı olduğumu düşündüm. hüngür hüngür ağladım. güldünya’yı öldürenler arasında ben de vardım. belki bu konuyla hiç ilgim yok, belki benden kilometrelerce uzakta işlendi bu cinayet ama ben de sorumlu hissettim yaşıtıma karşı.
sonra güldünya unutuldu. birkaç cinayet daha işlendi bu konuda. önce tecavüzcü güldünya’nın babası tarafından vuruldu, sonra güldünya’yı öldüren kardeşi öldü hapishanede.
güldünya’nın cenaze namazı dokuz yıl sonra ben artık otuzlu yaşlarıma adım atmışken, o hala yirmi iki yaşındayken kılındı. çünkü aileler bir konferans salonunda öpüşüp barışmış ve töre cinayetlerine bir son vermeye karar vermişti.
güldünya, bir erkek tarafından ölüme sürüklendi, bir erkek tarafından mahkum edildi, kapıda bekleyen üniformalı erkekler tarafından ihmal edildi, bir erkek tarafından öldürüldü ve birbirinin sırtını sıvazlayıp barışan erkekler tarafından affedildi.
güldünya’yı unuttukça da bize hatırlattılar başka isimler altında. biz unuttukça hatırlatmaya devam edecekler. tarihe not düşüyorum. unutturmayacağım.
kim güldünya tören? bunu herkese, sözlük ahalisine hatırlatmak hep aklımdaydı. bugün karar verdim bunu yapmaya. güldünya töre adı altında öldürülen bir kadın. koca bir ülke onu koruyamayarak başladık kadınların cehennemini inşa etmeye.
güldünya bir akrabasının tecavüzüne uğrayıp hamile kalınca aşiret toplanıp onu başka bir adama kuma olarak verip beyazötesi namuslarını muhafaza etmeye karar verir. çünkü belli ki suçlu olan ona tecavüz eden ilkel yaşam formu değildir.
güldünya karakter sahibi bir insan olduğu ya da sadece insan olduğu için bunu kabul etmez. bir akrabasına sığınır, çocuğunu doğurur ve evlatlık verir.
ama ailenin abdesti kaçmıştır bir kere. kardeşleri güldünya’yı sokak ortasında kurşunlar. ölmez yaşıtım. hayatta kalır, çünkü haklıdır, çünkü masumdur, çünkü insandır. ama insan olmak doğanın ve devletin gözünde hayatta kalmak için yeterli değildir. kardeşlerinden biri hastaneye gelir. koruma altında olan kadını hastanede vurup öldürür. güldünya’yı herkes yalnız bırakmıştır çünkü.
güldünya bedeninde kurşun delikleri ile yatarken bir cani tarafından kurşunlanır yeniden. ben hissettim bütün acılarını bedenimde. bu haberi izlediğimde kendimi tutamadığımı, ne kadar aciz bir insan olduğumu, ne kadar zavallı olduğumu düşündüm. hüngür hüngür ağladım. güldünya’yı öldürenler arasında ben de vardım. belki bu konuyla hiç ilgim yok, belki benden kilometrelerce uzakta işlendi bu cinayet ama ben de sorumlu hissettim yaşıtıma karşı.
sonra güldünya unutuldu. birkaç cinayet daha işlendi bu konuda. önce tecavüzcü güldünya’nın babası tarafından vuruldu, sonra güldünya’yı öldüren kardeşi öldü hapishanede.
güldünya’nın cenaze namazı dokuz yıl sonra ben artık otuzlu yaşlarıma adım atmışken, o hala yirmi iki yaşındayken kılındı. çünkü aileler bir konferans salonunda öpüşüp barışmış ve töre cinayetlerine bir son vermeye karar vermişti.
güldünya, bir erkek tarafından ölüme sürüklendi, bir erkek tarafından mahkum edildi, kapıda bekleyen üniformalı erkekler tarafından ihmal edildi, bir erkek tarafından öldürüldü ve birbirinin sırtını sıvazlayıp barışan erkekler tarafından affedildi.
güldünya’yı unuttukça da bize hatırlattılar başka isimler altında. biz unuttukça hatırlatmaya devam edecekler. tarihe not düşüyorum. unutturmayacağım.
devamını gör...
hologram sevgili
özellikle beyaz yakalı 30 yaşlarında yalnız yaşayan paralı japon erkekleri hedefleyen gatebox isimli bir firmanın dünyamıza dahil ettiği kavram.
efenim kavonazda yaşayan hologram bir anime kızı size günaydın, iyi geceler diliyor, siz işteyken telefonunuza "özledim aşqım çabuk gel" minvalinde mesaj atıyor, anladığım kadarıyla ışıkları açıp kapıyor falan.
tanıtım için şöyle bir videoları var:
video
hayır arkadaş gerçek sevgilim bana "bil bakalım bugün ne diye" sorsa, ilişkiye başlamanın üçüncü ayı olduğu aklıma kabotaj bayramından sonra 352. sırada falan gelebilir. hem o kadar (yaklaşık 20 bin tl) para ver üzerine ilişkinin üçüncü ayını unuttum diye trip ye. yemin ederim patlatırım o kazanozu!
manyaklara bak. çinliler bunun yarı fiyatına sixpacklı sex robotu yapıyor be!
efenim kavonazda yaşayan hologram bir anime kızı size günaydın, iyi geceler diliyor, siz işteyken telefonunuza "özledim aşqım çabuk gel" minvalinde mesaj atıyor, anladığım kadarıyla ışıkları açıp kapıyor falan.
tanıtım için şöyle bir videoları var:
video
hayır arkadaş gerçek sevgilim bana "bil bakalım bugün ne diye" sorsa, ilişkiye başlamanın üçüncü ayı olduğu aklıma kabotaj bayramından sonra 352. sırada falan gelebilir. hem o kadar (yaklaşık 20 bin tl) para ver üzerine ilişkinin üçüncü ayını unuttum diye trip ye. yemin ederim patlatırım o kazanozu!
manyaklara bak. çinliler bunun yarı fiyatına sixpacklı sex robotu yapıyor be!
devamını gör...
sessiz sessiz solup gitmek
sessiz sessiz solup gidersin
kimse görmez seni
kimse duymaz içindekileri
içindeki yalnız ve çaresiz seni
anlatmak istersin derdini
anlatırsın içindeki seni
haykırırsın bütün her şeyi
yine de kimse anlamaz seni
çekip gitmek istersin
nereyi gideceğini bilemezsin
sadece beklersin
sessiz sessiz solup gidersin
şu an da yazdığım bir sessizlik, sesi. sessiz olanların sesi olması dileğiyle...
kimse görmez seni
kimse duymaz içindekileri
içindeki yalnız ve çaresiz seni
anlatmak istersin derdini
anlatırsın içindeki seni
haykırırsın bütün her şeyi
yine de kimse anlamaz seni
çekip gitmek istersin
nereyi gideceğini bilemezsin
sadece beklersin
sessiz sessiz solup gidersin
şu an da yazdığım bir sessizlik, sesi. sessiz olanların sesi olması dileğiyle...
devamını gör...
yemek yaparken sürekli tadına bakan insan
ekmeğin kıyısından koparıp yemeğe bandırmayan bizden değildir.
devamını gör...
gelmiş geçmiş en felsefi söz
bildiğim birşey varsa oda hiç birşey bilmediğimdir.
(bkz: sokrates)
(bkz: sokrates)
devamını gör...
yoldaş benjamin ile mum eşliğinde yemek yemek
pandemiden sonra yapacağımız zirvede yenebilecek yemektir.
yüzümde kafa sözlük logolu maske ile orada olacağım.
yüzümde kafa sözlük logolu maske ile orada olacağım.
devamını gör...
sözlükte troll olma çabası
gerçekten büyük yetenek ister. bir konuyu eğlenceli hale getirmek için o sözlüğün ve o konunun hassas noktalarını, noktalara uygulanacak şiddet ve bu şiddetin zamanını bilmek gerekir.
yoksa "memme, sekis, gadın, zuahhaha, xdxd" diyerek troll değil aksine geldi yine zevzek dedikleri insanlar olur.
yoksa "memme, sekis, gadın, zuahhaha, xdxd" diyerek troll değil aksine geldi yine zevzek dedikleri insanlar olur.
devamını gör...
çaykahvesevmemdurunvurmayın
ben sevdim kendisini ama muhtemelen ikinci hesabı filandır bu. gayet aşina çünkü sözlüğe, mevzulara. nerden mi biliyorum çümkü ben de öyleydim. hadi eyv.
devamını gör...
aşkı anlatan en güçlü söz
"boşluk" olarak düşünülebilecek; sırrı herkesin kendi "boşluğunda" betimlenmiş olan, telaffuzu da çoğu zaman mümkün olmayan sözdür.
devamını gör...