anime önerileri
mahou shoujo madoka magica.
bu sabah bitirdiğim, kısacık olsa da gözümdeki yaşları tüketmeme neden olan anime.
bu sabah bitirdiğim, kısacık olsa da gözümdeki yaşları tüketmeme neden olan anime.
devamını gör...
lir
aynı zamanda telli bir enstrümandır. sesi kulakları mest eder.
devamını gör...
kansas
eyaletin ismi, kızılderili sioux dilinde güney rüzgarı anlamındaki kansa kabilesinin isminden geliyor.
devamını gör...
görüntülü arama terörü
en sevimsiz iletişim şekli.
sadece 1.derece yakınlarım ile yaparım.
sadece 1.derece yakınlarım ile yaparım.
devamını gör...
özlemek
bir yerde yazı okumuştum özlemek ile alakalı.
geçmişte, yaşadığımız olaylara, aşık olduğumuz kişilere, mutlu olduğumuz anlara özlem duymuyoruz aslında, özlem duyduğumuz şey bunları yaşarken, içimizde yaşadığımız hislerdir, temalı bir yazıydı. herkes için farklı bir tanımı vardır gerçi.
geçmişte, yaşadığımız olaylara, aşık olduğumuz kişilere, mutlu olduğumuz anlara özlem duymuyoruz aslında, özlem duyduğumuz şey bunları yaşarken, içimizde yaşadığımız hislerdir, temalı bir yazıydı. herkes için farklı bir tanımı vardır gerçi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
sevdiğimi düşünüyorum ve düşündükçe gülücüklere boğuyor beni.
sevdiğim, şimdi sen uykudasın, uyurken yüzünde hayatın hiçbir stresi yoktur diye tahmin ediyorum. seninle hayaller kuruyorum. hayallerin bu denli güzel olduğunu bir kez daha anlıyorum.
senle yapmayı planladığım çok güzel şeyler var. ne mi onlar? yapınca güzel yüzündeki gülümseme bana en güzel hediye olacak biliyorum.
sana saatlerce bakmak istiyorum, uyurken konuşurken... güzel gözlerine gözlerimin değmesi ne hoş olur. ellerini iki elimle tutmak ve onları sıkıca sarmak istiyorum. yaz kış fark etmez bir ömür kenetli kalmalı ellerimiz ve ikimiz için atan yüreğimiz.
her şeye rağmen mutlu olmanı istiyorum.
ne olursa olsun hatta senle üzüldüğüm senin beni, benim seni üzdüğüm ve birlikte bu denli mesafeye rağmen gülüşlerimiz için teşekkür ederim.
sevdiğim, şimdi sen uykudasın, uyurken yüzünde hayatın hiçbir stresi yoktur diye tahmin ediyorum. seninle hayaller kuruyorum. hayallerin bu denli güzel olduğunu bir kez daha anlıyorum.
senle yapmayı planladığım çok güzel şeyler var. ne mi onlar? yapınca güzel yüzündeki gülümseme bana en güzel hediye olacak biliyorum.
sana saatlerce bakmak istiyorum, uyurken konuşurken... güzel gözlerine gözlerimin değmesi ne hoş olur. ellerini iki elimle tutmak ve onları sıkıca sarmak istiyorum. yaz kış fark etmez bir ömür kenetli kalmalı ellerimiz ve ikimiz için atan yüreğimiz.
her şeye rağmen mutlu olmanı istiyorum.
ne olursa olsun hatta senle üzüldüğüm senin beni, benim seni üzdüğüm ve birlikte bu denli mesafeye rağmen gülüşlerimiz için teşekkür ederim.
devamını gör...
ilgi çekmek için efor sarf eden insan
sıkıntılı bir çocukluk geçirmiş olması muhtemel insan. büyük ihtimal fazlası ile ihmal edilmiş, sesi kesilmiş veya dinlenmemiş, kısacası yeterince ilgi görmemiş.
yada tam tersi sürekli el üstünde tutulup herhangi bir vasıf sergilemediği halde ilgiye boğulmuş insan.
her iki şekilde de sorunlu bir çocukluğun sonucudur. sağlıksız bireydir.
kafa açar.
yada tam tersi
yada tam tersi sürekli el üstünde tutulup herhangi bir vasıf sergilemediği halde ilgiye boğulmuş insan.
her iki şekilde de sorunlu bir çocukluğun sonucudur. sağlıksız bireydir.
kafa açar.
yada tam tersi
devamını gör...
eleştiri ve hakaret arasındaki fark
eleştiri iyi niyetle karşındakinin fikrini geliştirmek ya da kendi fikrini belirtmek amacıyla yapılır, hakaret ise kendini ifade etmeyi bilmeyenlerin eleştri adı altında başkalarını sözleri ile aşağılamaya çalışmalarıdır. genelde eleştirenler gözlerde yücelirken hakaret edenler gözden düşer.*
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
bence şimdi sen de herkes gibisin .
devamını gör...
kristal saray
sanayi devrimi’nden sonra ortaya çıkan teknolojik gelişmelerin sergilenmesi amacıyla; 1. dünya sergisi için tasarlanan ve yaklaşık altı ay içerisinde tamamlanan yapıdır. londra’daki crystal palace’dan esinlenilerek mimar ricardo velázquez bosco tarafından tasarlanmış ve 1887'de inşa edilmiştir.
binayı özel kılan özelliği tamamen demir taşıyıcılar ve bu taşıyıcıların arasına yerleştirilmiş cam levhalardan oluşmasıdır. dönemin teknolojisi çok gelişmediği için bu levhalar arasındaki çubukların uzunluğu 1,25 m'dir. binanın sadece cam ve demirden oluşması onu özel kılmış ve yapıyı dünyanın ilk seralarından biri yapmıştır; ilk zamanlarda egzotik bitki ve hayvan türleri sergilenmiştir. dünya çapında büyük ilgi gören sergi milyonlarca insan tarafından ziyaret edilmiştir. yapı, sonraki dönemlere mimari açıdan öncülük etmiş ve sonrasında yapılan sergilerde bu oluşumun izleri görülmüştür. adından çok söz ettiren kristal saray, yaratıcısına sir ünvanını kazandırmıştır.
şimdilerde ise büyük sergilerin yer aldığı, etrafta tavus kuşlarının serbestçe dolaştığı bir sanat galerisi görevi görüyor.
kristal saray'ın tarihi ve yapım süreci hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki kaynakları inceleyebilirler:
kaynak:kristal saraya gider
kristal saraya gideer
binayı özel kılan özelliği tamamen demir taşıyıcılar ve bu taşıyıcıların arasına yerleştirilmiş cam levhalardan oluşmasıdır. dönemin teknolojisi çok gelişmediği için bu levhalar arasındaki çubukların uzunluğu 1,25 m'dir. binanın sadece cam ve demirden oluşması onu özel kılmış ve yapıyı dünyanın ilk seralarından biri yapmıştır; ilk zamanlarda egzotik bitki ve hayvan türleri sergilenmiştir. dünya çapında büyük ilgi gören sergi milyonlarca insan tarafından ziyaret edilmiştir. yapı, sonraki dönemlere mimari açıdan öncülük etmiş ve sonrasında yapılan sergilerde bu oluşumun izleri görülmüştür. adından çok söz ettiren kristal saray, yaratıcısına sir ünvanını kazandırmıştır.
şimdilerde ise büyük sergilerin yer aldığı, etrafta tavus kuşlarının serbestçe dolaştığı bir sanat galerisi görevi görüyor.
kristal saray'ın tarihi ve yapım süreci hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki kaynakları inceleyebilirler:
kaynak:kristal saraya gider
kristal saraya gideer
devamını gör...
harf devrimi
genç türkiye cumhuriyeti'nde 1 kasım 1928'de gerçekleşen türk alfabesinin kabulü* ve ardından başlatılan okuma yazma seferberliğine verilen isim. atatürk devrimlerinin herhalde en önemlilerinden biridir. buna göre, türkçe'nin fonetiğine kesinlikle uymayan osmanlı alfabesinin* yerini özellikle kolay öğrenilebilecek bir çeşit latin alfabesi modifikasyonu* almıştır.
esasında alfabenin değiştirilmesi gerektiği meselesi çok daha önceden beri gündemdeydi. 19. yüzyılın osmanlı'sının çıkarabildiği yüksek zümre, osmanlı elitleri; halihazırda alfabe reformu üzerine kafa yoruyorlardı. fakat mevzubahis alfabe reformu; araya giren savaşlar, 19. yüzyılın sonlarının osmanlı'ya getirdiği siyasi hareketlilik ve özellikle dini çevrelerin alfabe değişikliğini bir "islami köklerden kopma" olarak değerlendirmesi sebepleriyle osmanlı zamanında gerçekleştirilememişti.
peki neden bir alfabe değişikliği yapılmak zorundaydı?
dedenizin mezar taşını okuyamayın diy... yok yok, tam aksine, insanlar okuyabilsin diye. kullanılan alfabe halkın diliyle o kadar alakasız ve öğrenmesi de o kadar zordu ki, zaten okuma yazmanın bu denli önemsenmediği bir toplumda kimsenin bu meşgalelerle uğraşmamasına sebep oluyordu. böylece devamlı süregelen bir cehalet kısır döngüsü yaratıyor, insanlar "okumak yerine karın doyuran şeylerle" ilgileniyorlardı.
1923'te cumhuriyet'in ilanı ile birlikte yapılan rejim değişikliği ve memleketin rotasını batıya çevirmesiyle birlikte devrim yolundaki gerekli zemin sağlanmış oldu. birbiri ardına yapılan modernist ve başarılı devrimler; zaten osmanlı zamanından beri alfabe ve dil reformlarını destekleyen yeni cumhuriyet elitlerinin yanında, kamuoyunun da desteğinin alınmasını sağladı. böylece devrimin önündeki en büyük olası sorun da çözülmüş oldu. artık yüzyıllarca bu toprakları tutsak etmiş cehalet esareti sonlandırılacak, türk toplumu da bilginin engin hazinesine muvaffak olabilecekti.
öncelikle bir dil komisyonu kuruldu. yalnızca türkiye'den de değil, bütün türk dünyasından dil bilimcilerin ve edebiyatçıların fikirleri alındı. çalışmalar tamamlandı, yeni türk alfabesi kararlaştırıldı. işbu giride ve zamanının devrimcileri tarafından ısrarla "latin alfabesi" yerine "türk alfabesi" ifadesinin kullanılması boşuna değildir. zira süreç ciddi bir modifikasyonu beraberinde getirmiştir. türkçe'nin ifadesine ve yazımına uygun olmayan harfler (örneğin q, w, x) dahil edilmemiş, gerekli durumlar için yeni harfler (ğ, ı, ş, büyük i) bizzat türetilmiş ya da hazırdaki özel harfler (ç, ö, ü) kullanılmıştır.
dil bilimcilerin aylar ve hatta yıllarla zaman biçtikleri devrime atatürk tarafından 3 ay zaman verilir. her ne yapılacaksa 3 ay içinde yapılmalı, bu denli kökten bir değişimin sebep olacağı sarsıntı olabildiğince çabuk atlatılmalıdır. nitekim öyle de olacaktır. önce kanunun çıkarılmasından hemen bir ay sonra, 1 aralık 1928'de her türlü gazete, dergi, ilan, afiş ve benzerinin yeni harflerle basılması emri verilir. 1 ocak 1929'dan itibaren ise kitaplar da bu emre dahil edilir. ayrıca bütün resmi dairelerin ve diğer kurum ve kuruluşların yapacakları bütün yazışmaları yeni alfabeyle yapmaları zorunlu tutulur.
hızlıca bir eğitim öğretim seferberliği başlatılır. atatürk memleketin her bir köşesini gezerek insanlara yeni alfabeyi tanıtır. zaten başöğretmen unvanını da faraziden değil, bizzat halkın öğretmeni olduğu için alacaktır.

o meşhur fotoğraf. atatürk diyar diyar gezip insanlara alfabeyi bizzat kendisi öğretiyor.
seferberlik atatürk'le de kalmayacak, açılan okuma yazma kursları ve hatta akşam okulları aracılığıyla cumhuriyetin idealist öğretmenleri tarafından devam ettirilecektir. bu sayede cumhuriyet kurulduğunda %5'leri bulmayan okuma yazma oranı, devrimin 10. yıl dönümünde %25'lere kadar gelmiş olacak ve o tarihten sonra da sürekli olarak, muhteşem bir ivmeyle artacaktır.
bugün hala daha birtakım çevrelerin eleştirisi altındaki harf devrimi; işte böylesine bir sürecin ürünü olarak, bir nebze de olsa eğitimli bir toplum olmamızın en büyük nedenidir. bugün harf devrimi'nin ve bizzat bizim alfabemizin, türk alfabesinin başarısı sayesinde okuyup yazabilen* insanlar, varsın durmaksızın yersinler onu. çünkü onun başarısı, cumhuriyetin çıkardığı ve birtakım insanlara rağmen çıkarmakta olduğu harikulade nesillerde saklıdır.
esasında alfabenin değiştirilmesi gerektiği meselesi çok daha önceden beri gündemdeydi. 19. yüzyılın osmanlı'sının çıkarabildiği yüksek zümre, osmanlı elitleri; halihazırda alfabe reformu üzerine kafa yoruyorlardı. fakat mevzubahis alfabe reformu; araya giren savaşlar, 19. yüzyılın sonlarının osmanlı'ya getirdiği siyasi hareketlilik ve özellikle dini çevrelerin alfabe değişikliğini bir "islami köklerden kopma" olarak değerlendirmesi sebepleriyle osmanlı zamanında gerçekleştirilememişti.
peki neden bir alfabe değişikliği yapılmak zorundaydı?
dedenizin mezar taşını okuyamayın diy... yok yok, tam aksine, insanlar okuyabilsin diye. kullanılan alfabe halkın diliyle o kadar alakasız ve öğrenmesi de o kadar zordu ki, zaten okuma yazmanın bu denli önemsenmediği bir toplumda kimsenin bu meşgalelerle uğraşmamasına sebep oluyordu. böylece devamlı süregelen bir cehalet kısır döngüsü yaratıyor, insanlar "okumak yerine karın doyuran şeylerle" ilgileniyorlardı.
1923'te cumhuriyet'in ilanı ile birlikte yapılan rejim değişikliği ve memleketin rotasını batıya çevirmesiyle birlikte devrim yolundaki gerekli zemin sağlanmış oldu. birbiri ardına yapılan modernist ve başarılı devrimler; zaten osmanlı zamanından beri alfabe ve dil reformlarını destekleyen yeni cumhuriyet elitlerinin yanında, kamuoyunun da desteğinin alınmasını sağladı. böylece devrimin önündeki en büyük olası sorun da çözülmüş oldu. artık yüzyıllarca bu toprakları tutsak etmiş cehalet esareti sonlandırılacak, türk toplumu da bilginin engin hazinesine muvaffak olabilecekti.
öncelikle bir dil komisyonu kuruldu. yalnızca türkiye'den de değil, bütün türk dünyasından dil bilimcilerin ve edebiyatçıların fikirleri alındı. çalışmalar tamamlandı, yeni türk alfabesi kararlaştırıldı. işbu giride ve zamanının devrimcileri tarafından ısrarla "latin alfabesi" yerine "türk alfabesi" ifadesinin kullanılması boşuna değildir. zira süreç ciddi bir modifikasyonu beraberinde getirmiştir. türkçe'nin ifadesine ve yazımına uygun olmayan harfler (örneğin q, w, x) dahil edilmemiş, gerekli durumlar için yeni harfler (ğ, ı, ş, büyük i) bizzat türetilmiş ya da hazırdaki özel harfler (ç, ö, ü) kullanılmıştır.
dil bilimcilerin aylar ve hatta yıllarla zaman biçtikleri devrime atatürk tarafından 3 ay zaman verilir. her ne yapılacaksa 3 ay içinde yapılmalı, bu denli kökten bir değişimin sebep olacağı sarsıntı olabildiğince çabuk atlatılmalıdır. nitekim öyle de olacaktır. önce kanunun çıkarılmasından hemen bir ay sonra, 1 aralık 1928'de her türlü gazete, dergi, ilan, afiş ve benzerinin yeni harflerle basılması emri verilir. 1 ocak 1929'dan itibaren ise kitaplar da bu emre dahil edilir. ayrıca bütün resmi dairelerin ve diğer kurum ve kuruluşların yapacakları bütün yazışmaları yeni alfabeyle yapmaları zorunlu tutulur.
hızlıca bir eğitim öğretim seferberliği başlatılır. atatürk memleketin her bir köşesini gezerek insanlara yeni alfabeyi tanıtır. zaten başöğretmen unvanını da faraziden değil, bizzat halkın öğretmeni olduğu için alacaktır.

o meşhur fotoğraf. atatürk diyar diyar gezip insanlara alfabeyi bizzat kendisi öğretiyor.
seferberlik atatürk'le de kalmayacak, açılan okuma yazma kursları ve hatta akşam okulları aracılığıyla cumhuriyetin idealist öğretmenleri tarafından devam ettirilecektir. bu sayede cumhuriyet kurulduğunda %5'leri bulmayan okuma yazma oranı, devrimin 10. yıl dönümünde %25'lere kadar gelmiş olacak ve o tarihten sonra da sürekli olarak, muhteşem bir ivmeyle artacaktır.
bugün hala daha birtakım çevrelerin eleştirisi altındaki harf devrimi; işte böylesine bir sürecin ürünü olarak, bir nebze de olsa eğitimli bir toplum olmamızın en büyük nedenidir. bugün harf devrimi'nin ve bizzat bizim alfabemizin, türk alfabesinin başarısı sayesinde okuyup yazabilen* insanlar, varsın durmaksızın yersinler onu. çünkü onun başarısı, cumhuriyetin çıkardığı ve birtakım insanlara rağmen çıkarmakta olduğu harikulade nesillerde saklıdır.
devamını gör...
nohutun yakıştığı yemekler
kesinlikle pirinç pilavı.
devamını gör...
insanlığa karşı suçlar
sivil halka karşı işlenen kitlesel suçlardandır. bu suçlar içerisinde bir insan grubunun katledilmesi ilk sırada zikredilebilecek suçlardandır.
ancak insanlığa karşı suçlar, soykırım suçundan daha geniş kapsamlıdır. çünkü, soykırım belli bir gruba karşı işlenmiş olan suçları kapsarken, insanlık aleyhine suçlarda fiilin sivil halka yönelik olması yeterlidir. bu açıdan soykırım suçu kapsamına girmeyen siyasi veya diğer gruplara yönelik fiiller insanlığa karşı suç teşkil edebilir.
bu suçların tanımı ilk defa nürnberg uluslararası askeri mahkemesi statüsü’nde yapılmıştır.
statüsünün 7. maddesinin 1. fıkrasında insanlığa karşı suçların tanımı yapılmakta ve insanlığa karşı suç oluşturan fiiller sayılmaktadır. maddenin 2. fıkrasında ise, bu fiillerin tanımına yer verilmiştir. madde. 7. fıkra 1: “bu statü’ye göre “insanlığa karşı suçlar”, herhangi bir sivil halka karşı yapılan yaygın veya sistematik bir saldırının parçasını oluşturan ve saldırının varlığı bilinerek işlenen aşağıdaki fiillerden her biri anlamındadır:
a) kasten öldürme,
b) imha,
c) köleleştirme,
d) sürgün veya halkın zorla nakli,
e) uluslararası hukukun temel kurallarına aykırı olarak hapis veya bedensel özgürlükten diğer ağır mahrumiyetler,
f) işkence,
g) ırza geçme, cinsel kölelik, fuhşa zorlama, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya bunlara benzer ağırlıkta diğer herhangi bir cinsel şiddet şeklini işlemek,
h) belirlenebilen bir grup veya topluluğa karşı, bu fıkrada belirtilen fiillerden veya mahkeme’nin yargı yetkisine giren suçlardan herhangi birisi ile bağlantılı olarak, siyasi, ırki, ulusal, etnik, kültürel veya dini nedenlere ya da bu maddenin 3. paragrafı anlamındaki cinsiyete dayanan nedenlere veya uluslararası hukukta evrensel olarak müsaade edilmeyen diğer nedenlere dayanan zulüm (persecution, kovuşturma).
i) kişilerin zorla kaybedilmeleri (enforced disappearaance of persons),
j) ırk ayrımcılığı suçu,
k) büyük acılara veya vücut bütünlüğünde veya ruhi veya fiziki sağlıkta ciddi zararlara kasten neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı fiiller.”
ancak insanlığa karşı suçlar, soykırım suçundan daha geniş kapsamlıdır. çünkü, soykırım belli bir gruba karşı işlenmiş olan suçları kapsarken, insanlık aleyhine suçlarda fiilin sivil halka yönelik olması yeterlidir. bu açıdan soykırım suçu kapsamına girmeyen siyasi veya diğer gruplara yönelik fiiller insanlığa karşı suç teşkil edebilir.
bu suçların tanımı ilk defa nürnberg uluslararası askeri mahkemesi statüsü’nde yapılmıştır.
statüsünün 7. maddesinin 1. fıkrasında insanlığa karşı suçların tanımı yapılmakta ve insanlığa karşı suç oluşturan fiiller sayılmaktadır. maddenin 2. fıkrasında ise, bu fiillerin tanımına yer verilmiştir. madde. 7. fıkra 1: “bu statü’ye göre “insanlığa karşı suçlar”, herhangi bir sivil halka karşı yapılan yaygın veya sistematik bir saldırının parçasını oluşturan ve saldırının varlığı bilinerek işlenen aşağıdaki fiillerden her biri anlamındadır:
a) kasten öldürme,
b) imha,
c) köleleştirme,
d) sürgün veya halkın zorla nakli,
e) uluslararası hukukun temel kurallarına aykırı olarak hapis veya bedensel özgürlükten diğer ağır mahrumiyetler,
f) işkence,
g) ırza geçme, cinsel kölelik, fuhşa zorlama, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya bunlara benzer ağırlıkta diğer herhangi bir cinsel şiddet şeklini işlemek,
h) belirlenebilen bir grup veya topluluğa karşı, bu fıkrada belirtilen fiillerden veya mahkeme’nin yargı yetkisine giren suçlardan herhangi birisi ile bağlantılı olarak, siyasi, ırki, ulusal, etnik, kültürel veya dini nedenlere ya da bu maddenin 3. paragrafı anlamındaki cinsiyete dayanan nedenlere veya uluslararası hukukta evrensel olarak müsaade edilmeyen diğer nedenlere dayanan zulüm (persecution, kovuşturma).
i) kişilerin zorla kaybedilmeleri (enforced disappearaance of persons),
j) ırk ayrımcılığı suçu,
k) büyük acılara veya vücut bütünlüğünde veya ruhi veya fiziki sağlıkta ciddi zararlara kasten neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı fiiller.”
devamını gör...
canlı yayın açılış programı
burdan neneme selamlarımı iletiyorum. bayramda gelicez kısmetse.*
devamını gör...
keşke anlatacak kelime olsa
kelimelerin kifayetsiz kalma durumudur. benim için kötü bir şeydir genelde. insanlara bir şey anlatmaya mecalim kalmadığında ya da anlatmakla bir şey olmayacağını fark ettiğimde kullanırım.
devamını gör...
ziya paşa
ne günlere kaldık ey gâzi hünkâr, katır mühürdâr oldu, eşek defterdâr.
kalkın ey fellah-ı vatan dediler, kalktık; herkes oturdu biz ayakta kaldık.
âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi, âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi. (adama adam gerekir, adam etsin adamı. adam, adam olmayınca, adam ne yapsın adamı?")
âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. (kişinin aynası yaptığı işlerdir, laflarına bakılmaz; çünkü kişinin aklının seviyesi ancak yaptığı işlerle ortaya çıkar.)
bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez; bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan (gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez)
sûde olam dersen eğer gelme cihana; meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan (eğer mutlu ve rahat olmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen ızdırap verici dertlerden kurtulamaz.)
dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde; insan bırakır hepsini hîn-i seferinde (dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk olabilir ki? insanlar o kaçınılmaz son yolculuğa çıkarken zaten bunların hepsini geride bırakır.)
bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma; zer-dûz palan vursan da eşek yine eşektir ( kötü yaradılışlı birine üniforma ya da gösterişli, pahalı giysiler soyluluk verilirr mi hiç; eşeğe altın işlemeli semer vursan da eşek yine eşektir.)
nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir. tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. (nasihat ile uslanmayanı azarlamalı, azarlama ile uslanmayanı pataklamalı)
ve birçok anlamlı beyitleri ile tanıdığımız ziya paşa, abdülhamid ziyâeddin (1829- 1880) osmanlı imparatorluğu'nda 19'uncu yüzyılın en önemli devlet adamlarından birisidir. tanzimat devri devlet ve fikir adamı, yazar, gazeteci ve şairdir.
şinasi ve namık kemal ile birlikte “batılılaşma” kavramını ilk defa ortaya atan osmanlı aydınları arasında yer alır.
şairlikte ve sadaret kalemi’ndeki başarılarını takdir eden sadrazam mustafa reşit paşa'nın aracılığıyla 1855'te sarayda mâbeyn-i hümâyun katipliği'ne atandı. molière'in tartuffe adlı eserini “tartüf yahut riyanın encamı” adı ile çevirerek türk edebiyatının ilk manzum tercüme piyesini ortaya koydu.
louis viardot’un “endülüs tarihi”, cheruel ve lavelle adlı yazarların “engizisyon tarihi” adlı eserlerini fransızcadan türkçeye çevirdi.
“terci-i bend” şiiri ile ilk defa edebiyat alanında ün sağladı. 132 beyit uzunluğunda, divan tarzında bir eser olan bu şiirde kainat ve dünyayı yeni bir bakışla kavrama çabası görülür ve devrin hükümeti üstü örtük olarak eleştirilir.
atina elçiliğinde görevlendirilen ziya paşa, 1861'de kıbrıs mutasarrıfı oldu ve "paşa" unvanını aldı; 1863'te amasya, 1865’te canik mutasarrıfı oldu. yönetime muhalif olan ittihak-ı hamiyet cemiyeti'nin (sonraki adıyla yeni osmanlılar) üyesi olan ziya paşa, diyarbekirli filip efendi’nin çıkardığı "muhbir" gazetesindeki hükûmeti eleştiren yazılar yayımladı.
yeni osmanlılar cemiyeti, abdülaziz’in seyahatinden sonra çalışma programını oluşturdular; bu programa göre namık kemal ve ziya paşa’nın "hürriyet" adlı bir gazete çıkarması kararlaştırıldı.
abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve yerine ıı. abdülhamit’in tahta çıkarılmasından sonra kurulan anayasa komisyonunda yer aldı. bu sırada maarif müsteşarlığı görevinde idi ancak müsteşarlığın işlerinden ziyade anayasa hazırlıkları ile uğraştı. anayasanın 23 aralık 1876’da ilan edilmesinden sonra genç osmanlılar’ı tutuklama ve sürgünlerle çevresinden uzaklaştıran padişah abdülhamit, ziya paşa’yı istanbul’dan uzaklaştırmak için suriye’ye vali olarak gönderdi.
üç buçuk ay süren suriye valiliğinden sonra konya’da bir yıl valilik yapan ve eğitimle ilgili çalışmalar gerçekleştiren ziya paşa son olarak 1878 yılında adana’ya vali olarak atandı.
1874-1875'te arap, fars ve türk şairlerin şiirlerini “harâbât” adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı. antoloji için yazdığı manzum önsöz, “mukaddeime-i harabat”, ayrı bir eser olarak da basılmıştır.
ziya paşa, şiir dışında siyasi konular üzerine küçük kitaplar kaleme aldı. “rüya”, “veraset-i saltanat-ı seniyye”, “ziya paşa’nın arzuhali” bu eserlerdendir.
kalkın ey fellah-ı vatan dediler, kalktık; herkes oturdu biz ayakta kaldık.
âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi, âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi. (adama adam gerekir, adam etsin adamı. adam, adam olmayınca, adam ne yapsın adamı?")
âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. (kişinin aynası yaptığı işlerdir, laflarına bakılmaz; çünkü kişinin aklının seviyesi ancak yaptığı işlerle ortaya çıkar.)
bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez; bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan (gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez)
sûde olam dersen eğer gelme cihana; meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan (eğer mutlu ve rahat olmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen ızdırap verici dertlerden kurtulamaz.)
dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde; insan bırakır hepsini hîn-i seferinde (dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk olabilir ki? insanlar o kaçınılmaz son yolculuğa çıkarken zaten bunların hepsini geride bırakır.)
bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma; zer-dûz palan vursan da eşek yine eşektir ( kötü yaradılışlı birine üniforma ya da gösterişli, pahalı giysiler soyluluk verilirr mi hiç; eşeğe altın işlemeli semer vursan da eşek yine eşektir.)
nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir. tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. (nasihat ile uslanmayanı azarlamalı, azarlama ile uslanmayanı pataklamalı)
ve birçok anlamlı beyitleri ile tanıdığımız ziya paşa, abdülhamid ziyâeddin (1829- 1880) osmanlı imparatorluğu'nda 19'uncu yüzyılın en önemli devlet adamlarından birisidir. tanzimat devri devlet ve fikir adamı, yazar, gazeteci ve şairdir.
şinasi ve namık kemal ile birlikte “batılılaşma” kavramını ilk defa ortaya atan osmanlı aydınları arasında yer alır.
şairlikte ve sadaret kalemi’ndeki başarılarını takdir eden sadrazam mustafa reşit paşa'nın aracılığıyla 1855'te sarayda mâbeyn-i hümâyun katipliği'ne atandı. molière'in tartuffe adlı eserini “tartüf yahut riyanın encamı” adı ile çevirerek türk edebiyatının ilk manzum tercüme piyesini ortaya koydu.
louis viardot’un “endülüs tarihi”, cheruel ve lavelle adlı yazarların “engizisyon tarihi” adlı eserlerini fransızcadan türkçeye çevirdi.
“terci-i bend” şiiri ile ilk defa edebiyat alanında ün sağladı. 132 beyit uzunluğunda, divan tarzında bir eser olan bu şiirde kainat ve dünyayı yeni bir bakışla kavrama çabası görülür ve devrin hükümeti üstü örtük olarak eleştirilir.
atina elçiliğinde görevlendirilen ziya paşa, 1861'de kıbrıs mutasarrıfı oldu ve "paşa" unvanını aldı; 1863'te amasya, 1865’te canik mutasarrıfı oldu. yönetime muhalif olan ittihak-ı hamiyet cemiyeti'nin (sonraki adıyla yeni osmanlılar) üyesi olan ziya paşa, diyarbekirli filip efendi’nin çıkardığı "muhbir" gazetesindeki hükûmeti eleştiren yazılar yayımladı.
yeni osmanlılar cemiyeti, abdülaziz’in seyahatinden sonra çalışma programını oluşturdular; bu programa göre namık kemal ve ziya paşa’nın "hürriyet" adlı bir gazete çıkarması kararlaştırıldı.
abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve yerine ıı. abdülhamit’in tahta çıkarılmasından sonra kurulan anayasa komisyonunda yer aldı. bu sırada maarif müsteşarlığı görevinde idi ancak müsteşarlığın işlerinden ziyade anayasa hazırlıkları ile uğraştı. anayasanın 23 aralık 1876’da ilan edilmesinden sonra genç osmanlılar’ı tutuklama ve sürgünlerle çevresinden uzaklaştıran padişah abdülhamit, ziya paşa’yı istanbul’dan uzaklaştırmak için suriye’ye vali olarak gönderdi.
üç buçuk ay süren suriye valiliğinden sonra konya’da bir yıl valilik yapan ve eğitimle ilgili çalışmalar gerçekleştiren ziya paşa son olarak 1878 yılında adana’ya vali olarak atandı.
1874-1875'te arap, fars ve türk şairlerin şiirlerini “harâbât” adlı 3 ciltlik ansiklopedide topladı. antoloji için yazdığı manzum önsöz, “mukaddeime-i harabat”, ayrı bir eser olarak da basılmıştır.
ziya paşa, şiir dışında siyasi konular üzerine küçük kitaplar kaleme aldı. “rüya”, “veraset-i saltanat-ı seniyye”, “ziya paşa’nın arzuhali” bu eserlerdendir.
devamını gör...
ateist kaplumbağa
kafa sözlüğün olmazsa olmazlarındandır. tanımlarını seve seve okuduğum kafa sözlük yazarıdır. tecrübeleri ve bilgilerini bizlerin önüne sermekten çekinmez. binbir emekle uğraşıp faydalanacağımız tanımlar girer. ilerleyen zamanda daha da çok tanım girmesi dileğiyle.*
kafa sözlük online satranç turnuvası hakkında kafa sözlük haber ajansına yazdığı tanımları için kendisine çokça teşekkür ediyorum. hem güldürüp hem destek olmuştu.
turnuva zamanı ben insanlarla cebelleşirken bana moral verişini asla unutmam. güzel kalpli bir insan. çokça teşekkür ediyorum. önce saygılar sonra sevgiler efenim. iyi ki varsınız.*
bu şarkı da benden size gelsin.*
kafa sözlük online satranç turnuvası hakkında kafa sözlük haber ajansına yazdığı tanımları için kendisine çokça teşekkür ediyorum. hem güldürüp hem destek olmuştu.
turnuva zamanı ben insanlarla cebelleşirken bana moral verişini asla unutmam. güzel kalpli bir insan. çokça teşekkür ediyorum. önce saygılar sonra sevgiler efenim. iyi ki varsınız.*
bu şarkı da benden size gelsin.*
devamını gör...
tanınmak için seri beğeni atan yazar
ulan daha ne tanınacam geçen minibüs şöferi abi sen kaymak değil misin dedi! (bkz: sısısısı) keyif için okuyup beğeniyorum sefam olsun.
devamını gör...
günaydın mesajı
günaydın yitik şehrin kayıp çocukları.
devamını gör...
don't fuck with cats
tam adı kedilere bulaşmayın : internette katil avı olan netflix yapımı belgeseldir.
kanadalı katil luka magnotta'nın nasıl bir manyak olduğunu anlatan 3 bölümden oluşan harika bir belgesel. izlerken çok keyif aldım. güzel bir belgesel güzel bir yapım olmuş.
belgesel 2019 yılında yayınlanıyor ve yönetmenliğini mark lewis üstleniyor.
izlerken acayip ürperdim. heyecanlanarak izledim. böyle bir olayın gerçekte yaşandığını hiç duymamıştım ve çok şaşırdım.
luka magnotta denen eleman internete kedi öldürüp video atıyor. bunu gören kesim internette grup kurup aramaya başlıyorlar. bu süreci gerçek kişilerle birlikte anlatmaya çalışmış bir yapım izliyoruz. tek eksik tarafı bazı kısımların gereksiz uzatılmasıydı. 2 bölüm olsa veya 2 saatlik bir tek bölüm olsaydı daha doyurucu olabilirmiş.
belgesel aslında bize sadece bir katili anlatmıyor sosyal medyanın yeri geldiğinde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. günümüzde adaleti twitterdan bulduğumuz için izlerken üzüldüm. ve kediler için o kadar endişelenen araştırma yapan kişileri görünce dünyaya dair umutlarım çoğaldı.
belgeselde izlediğimiz her şeyin gerçek olması seyirciyi ürpertiyor. korktum küfür ettim falan bazı yerlerde insanın içi kaldırmıyor.
ayrıca hayvanlara işkence yapanların ceza almasının ne kadar gerekli olduğu anlatılmış.
insan psikolojisi ve travmalar güzel anlatılmış. seyirciye sorular sorulmuş. özellikle belgesel biterken son sorulan soru çok önemliydi.
ayrıca belgeselde bir türk var. kritik bir yerde bir türk ortaya çıkıyor. ilginçti.
gerçek olay olduğu için spoiler olduğunu düşünmüyorum. ama bazı yazdıklarımın inatla spoiler olduğunu düşünecek kişiler vardır. portakal atabilirler.
tavsiye edebileceğim güzel bir belgesel. tavsiye ederim.
kanadalı katil luka magnotta'nın nasıl bir manyak olduğunu anlatan 3 bölümden oluşan harika bir belgesel. izlerken çok keyif aldım. güzel bir belgesel güzel bir yapım olmuş.
belgesel 2019 yılında yayınlanıyor ve yönetmenliğini mark lewis üstleniyor.
izlerken acayip ürperdim. heyecanlanarak izledim. böyle bir olayın gerçekte yaşandığını hiç duymamıştım ve çok şaşırdım.
luka magnotta denen eleman internete kedi öldürüp video atıyor. bunu gören kesim internette grup kurup aramaya başlıyorlar. bu süreci gerçek kişilerle birlikte anlatmaya çalışmış bir yapım izliyoruz. tek eksik tarafı bazı kısımların gereksiz uzatılmasıydı. 2 bölüm olsa veya 2 saatlik bir tek bölüm olsaydı daha doyurucu olabilirmiş.
belgesel aslında bize sadece bir katili anlatmıyor sosyal medyanın yeri geldiğinde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. günümüzde adaleti twitterdan bulduğumuz için izlerken üzüldüm. ve kediler için o kadar endişelenen araştırma yapan kişileri görünce dünyaya dair umutlarım çoğaldı.
belgeselde izlediğimiz her şeyin gerçek olması seyirciyi ürpertiyor. korktum küfür ettim falan bazı yerlerde insanın içi kaldırmıyor.
ayrıca hayvanlara işkence yapanların ceza almasının ne kadar gerekli olduğu anlatılmış.
insan psikolojisi ve travmalar güzel anlatılmış. seyirciye sorular sorulmuş. özellikle belgesel biterken son sorulan soru çok önemliydi.
ayrıca belgeselde bir türk var. kritik bir yerde bir türk ortaya çıkıyor. ilginçti.
gerçek olay olduğu için spoiler olduğunu düşünmüyorum. ama bazı yazdıklarımın inatla spoiler olduğunu düşünecek kişiler vardır. portakal atabilirler.
tavsiye edebileceğim güzel bir belgesel. tavsiye ederim.
devamını gör...