insanı strese sokan mesajlar
moderatörden gelen mesajlardır.
devamını gör...
anlatabiliyomuyum
konuşma esnasında bir şeyler dile getirirken anladın mı ? sorusu yerine anlatabildim mi ? sorusu ile birlikte kullanması daha sağlıklı ve etkili olan soru öbeğidir.
kişinin kendi bilgilerini ne kadar aktif bir şekilde ibraz edebildiğini de sorgulayan bir sorudur.
aynı zamanda bir yazarmış. keyifli sözlükler.
kişinin kendi bilgilerini ne kadar aktif bir şekilde ibraz edebildiğini de sorgulayan bir sorudur.
aynı zamanda bir yazarmış. keyifli sözlükler.
devamını gör...
yazarların en çok özlemini duyduğu şey
(bkz: akıl ve ruh sağlığı)
devamını gör...
zıpkın ile balık avcılığı

iki yıldır uğraşmama rağmen hala gözle görülür bir gelişme kaydedemediğim avcılık türüdür.* ama oldukça zor olduğundan çok da şaşırmıyorsunuz. bunun sebebi, ilk olarak bu işe en azından başlangıç için 2000-3000 tl arası bir bütçe ayırmanız gerek. bunlar ise sadece hayati malzemeleri alabilmek için. bunun avcılık türü için gereken kondisyon ve tecrübeden bahsetmiyorum bile. şöyle ki:
-zıpkın: düzgün bir zıpkın için en az 700-800 tl ayırmanızı öneririm. dandik bir şey alıp zıpkınınızın çabucak bozulmasını, veya daha kötüsü sizi yaralamasını istemezsiniz. başlangıç için 75-80 cm arası, maksimum 90 cm bir zıpkın ile başlamanız önerilir. ayrıca ilk zıpkınınız tek lastikli olsun. ahşap zıpkın topuna ise başta hiç girmeyin derim. zıpkın şişi için endişelenmeyin çünkü büyük ihtimalle zıpkın ile birlikte verilecektir. ayrıca kimisi başlangıç için kapalı kafa zıpkınları önerse de, ben direkt olarak açık kafadan başlayın derim. ben ilk olarak kapalı kullandım ve insanların neden açık kullandığını artık çok iyi anlıyorum. kurması ve misinasını sarması biraz daha zor olsa da, kapalıya göre sağladığı yüksek isabet oranı bile açığı tercih etmeniz için yeterlidir. beni dinleyin derim, pişman olmayacaksınız...
- zıpkın elbisesi: adam akıllı bir elbise en az 500 tl civarıdır. kalitesiz bir elbise aldığınız takdirde zıpkının içi çabucak deforme olacaktır. zıpkını çekebilmek ve soğuktan donmamak için bu elbise şart. sakın ola çıplak vücutla zıpkına gitmeyin. zıpkını çekerken kaburgalarınızı bile kırabilirsiniz. ilk başladığımda ben bu hatayı yapmıştım ve bu hata bana 1 haftalık yoğun bir göğüs ağrısına mâl oldu.
- şnorkel ve gözlük: bunun için de en azından bir 300-400 tl ayırın derim. bilindik markalardan olması ise şiddetli tavsiye edilir (örn. apnea, cressi, pathos vs.) eğer benim gibi gözleriniz bozuksa numaralı cama +1000 tl daha bayılmayı göze alabilirsiniz. ama ben şahsen camları kendim alıp, gözlüğe monte ederek o parayı vermekten kaçındım. siz de öyle yapın derim.
-ağırlık kemeri ve kurşunlar: bu da yaklaşık 100-300 lira civarı tutmalı. kilonuza göre farklı miktarlarda ağırlık almanız gerektiği için bu rakam biraz oynayabilir.
- bıçak: bu oldukça önemli bir detay. yine de 100 tl'ye alabileceğiniz kaliteli dalış bıçakları var ve onları alabilirsiniz. bu bıçakların iki yüzü ve ağırlık kemerine takmak için ayrı aparatları bulunduğu için bunları tercih etmek mantıklı olacaktır. ama belinizden düşmeyeceği ve suda paslanmayacağı sürece mutfağınızdaki ekmek bıçağını bile kullanabilirsiniz. yeter ki bir bıçağınız olsun en az. bıçağın önemi ise şu; balıkçıların atık ağlarına takılmak su altında çok tehlikeli olduğundan bu ağları kesmek için bu bıçağa ihtiyacınız var. ya da büyük bir balığı yakaladıktan sonra hem daha fazla direnmesini ve kaçma ihtimalini, hem de balığın acısına son vermek için bu bıçağa ihtiyacınız var.
-palet: bu da çok önemli. sakın ola migros'ta satılan 20-30 liralık dandik paletlerden almayın. en az 200 tl'yi de kaliteli bir çift palet almak için ayırın. suya dalabilmek ve kıyafet ile ağırlıkların altında yorgunluktan ölmemek için palet almanız şart.
-dalış eldiveni ve çorabı: özellikle eldiveni zıpkını çekerken yaralanmamak için almanız şart. çorap illa gerekmez ama ayaklarınızın üşümemesini ve palete daha rahat girmesini istiyorsanız almanızı tavsiye ederim. bunların ikisine de en az 100 tl civarı bir harcama yapın derim.
bonus:
- bir adet su altında kullanabileceğiniz, su geçirmez bir dalış saati. bu da 100 tl civarı olmalı en azından. suyun altında nefesinizi kronometre ile tutabilmek ve dalış yaptığınız partneriniz ile denizde birbirinizi kaybetmemek için, belli lokasyonlarda belli saatlerde anlaşarak buluşmalısınız. bunun için de pekala bir saate ihtiyacınız olacak.
bir adet balık teli. avladığınız balıkları şişe dizebilmek için. yoksa sürekli kıyıya yüzüp balıkları bırakmanız gerekecektir.
- ilk yazdığım maddeye eğer bir tekneniz var ise ihtiyacınız olmayacaktır. çünkü bu avcılık çeşidi aslında tekne yardımı ile yapılmalı. sırayla dalışlar gerçekleştirilirken, sizin veya arkadaşınızın başına bir aksilik gelmesi halinde onu gözleyen birinin olması her zaman daha iyidir.
- son olarak bir adet şamandıra edinebilirsiniz. eğer gemilerin geçtiği bir yerde avlanıyorsanız bu şamandıra sayesinde bulunduğunuz konumun yakınından geçen gemiler sizin üstünüze gelmeyecektir. ne var ki, bazen ters de tepebiliyor. çünkü bazen de insanımız "bu neymiş lan diyip?" bakmaya da gelebiliyor. onun için tercihi size bırakıyorum bu konuda.
temel olarak edinmeniz gereken ve bilmeniz gerekenler bunlardır efenim. son olarak şunları söylemeliyim, insanların yüzdüğü herhangi bir yerde kesinlikle avlanmayın. insanların olduğu yerden en az 100 metre uzakta olmanız hayati önem taşımaktadır. mümkünse tekne ile halkın erişemeyeceği sığ koyları ve kayalıkları tercih edin, ve tabii ki de avladığınız her deniz canlısına saygı gösterin. onu zıpkınla vurduğunuz gibi acısına son vererek, ona zulmetmeden hayatına son verin. ayrıca yüzerken rastladığınız ağlara takılmış balıklar olursa, onları lütfen kurtarın. denize atılmış çöpleri, iğneleri ve ağları da dönmeden önce mümkünse toplayarak çöpe atın.
ve olarak şunu mottonuz yapın "asla yalnız dalma ve hırs yapma". şimdiden iyi dalışlar eyy ahali.
devamını gör...
kitap alıntıları
gözlerime güneş doluyor sandım,yüzüne bakınca
bir delinin hatıra defteri-gogol
bir delinin hatıra defteri-gogol
devamını gör...
türk tipi sosyoloji
"kadın dediğin... erkek dediğin..." temalı cümleler. doğmadan önce cinsiyetimize göre hepimize bazı roller biçilmiş, uymamız bekleniyor. uymamamız durumunda da eleştiriliyoruz, kınanıyoruz, dışlanıyoruz.
devamını gör...
van gogh'un kulağını kesmesi
van gogh, resim konusunda ile ilgili bir tartışma sonrasında gauguin ile arkadaşlıklarının bozulmasına çok üzülmüş ve kötüleşen ruh sağlığının da etkisiyle kulağını bir usturayla kendisi kesmiştir. diğer bir rivayet ise, kulağı istediği şekilde resmedemeyen gogh, incelemek amacıyla kulak memesi hariç kulağının hepsini keser. yaşadığı bu hadiseden sonra "kulağı sargılı otoporte" adlı resmini çizer. böylece kendisine resim dünyası tarafından "deli ressam" lakabı verilir.
buradan
buradan
devamını gör...
miyamoto musashi
hayatını anlatan çizgi roman için (bkz: vagabond)
hikayesi ve çizimleri (bkz: takehiko inoue)'ye ait manga. 1998-2015 yılları arasında toplamda 327 bölüm (37 cilt) çıkmıştır ve hikaye çok heyecanlı bir noktada kalmıştır, ara vermiştir.

aksiyon, seinen, macera, dram, tarihi, samuray türlerine ait manga, 16. yüzyıl japonya'sında shinmen takezou adında vahşi ve agresif bir genç adamın güç arayışını anlatır.
hikaye, kendilerine isim yapmak amacıyla köyünden ayrılan takezou ve yakın arkadaşı matahachi'nin katıldığı ve canlarını zar zor kurtarabildikleri bir savaş sahnesiyle başlar. sonrasında ikilinin yolları ayrılır, köye geri dönen takezou arkadaşının katili olarak suçlanır ve bir ağaca asılarak ölüme terk edilir. şiddete eğilimli geçmişi sebebiyle şeytanın çocuğu olarak da adlandırılan takezou'ya acıyan gezgin bir keşiş ise onu gizlice serbest bırakır ve ona miyamoto musashi adını verir.
vagabond tarihin en büyük kılıç ustalarından biri olan ve "kılıç bilgini" (bkz: kensei) ünvanını alan miyamoto musashi'nin hayatını anlatır. güneşin altında yenilmez olmak için yolculuğuna başlayan musashi, yenilmezliğin gerçek anlamını sorgulayacaktır.

-kimi iddialara göre mangakanın sağlık sorunlarından ötürü- 2015 mayıs ayından beri yeni bölüm çıkmamıştır. beklemekteyiz.
çok güçlü ve derin bir hikayesi vardır. çizimleri başlı başına sanat eseridir. okunması şiddetle tavsiye edilir. buradan
görsel şölen:




hikayesi ve çizimleri (bkz: takehiko inoue)'ye ait manga. 1998-2015 yılları arasında toplamda 327 bölüm (37 cilt) çıkmıştır ve hikaye çok heyecanlı bir noktada kalmıştır, ara vermiştir.

aksiyon, seinen, macera, dram, tarihi, samuray türlerine ait manga, 16. yüzyıl japonya'sında shinmen takezou adında vahşi ve agresif bir genç adamın güç arayışını anlatır.
hikaye, kendilerine isim yapmak amacıyla köyünden ayrılan takezou ve yakın arkadaşı matahachi'nin katıldığı ve canlarını zar zor kurtarabildikleri bir savaş sahnesiyle başlar. sonrasında ikilinin yolları ayrılır, köye geri dönen takezou arkadaşının katili olarak suçlanır ve bir ağaca asılarak ölüme terk edilir. şiddete eğilimli geçmişi sebebiyle şeytanın çocuğu olarak da adlandırılan takezou'ya acıyan gezgin bir keşiş ise onu gizlice serbest bırakır ve ona miyamoto musashi adını verir.
vagabond tarihin en büyük kılıç ustalarından biri olan ve "kılıç bilgini" (bkz: kensei) ünvanını alan miyamoto musashi'nin hayatını anlatır. güneşin altında yenilmez olmak için yolculuğuna başlayan musashi, yenilmezliğin gerçek anlamını sorgulayacaktır.

-kimi iddialara göre mangakanın sağlık sorunlarından ötürü- 2015 mayıs ayından beri yeni bölüm çıkmamıştır. beklemekteyiz.
çok güçlü ve derin bir hikayesi vardır. çizimleri başlı başına sanat eseridir. okunması şiddetle tavsiye edilir. buradan
görsel şölen:




devamını gör...
yazarların en son okuduğu kitap
engels- ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni
devamını gör...
soğuma akımı
galaksiler oluştuktan sonra, iç ve dış bölgelerindeki maddelerin enerji kaybındaki miktar farkı nedeniyle ortaya çıkan soğuma hızının oluşturduğu durum. buna göre iç kısım yoğunluk farkı nedeniyle çok daha hızlı bir şekilde enerji kaybederek daha çabuk soğur ve dış kısım iç kısmın üzerine çöker çünkü iç kısmın soğuması, dış bölgeye sağlanan termal desteğin azalması anlamına gelir.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
sis- haydar ergülen-
iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
devamını gör...
sucuk isteyen çocuk
yanaklarını ısırmak istiyorum.
devamını gör...
detaylı arama
akıllara (bkz: işte feraset işte fazilet işte adam gibi adamlık) cümlesini getiren sözlük'ü geliştirecek bir buton.
teşekkür ediyor; klavyesine uzun ömür, parmaklarına sağlık diyoruz.
teşekkür ediyor; klavyesine uzun ömür, parmaklarına sağlık diyoruz.
devamını gör...
zamanın çok hızlı geçmesi
zaman allı pullu bir kuşak. kuşanmadan parıltısına aldanıp akmak var, hızla giden bir araçtan ışıklı reklam panolarını izler gibi. zamanın içinde yeni bir zaman yaratmak var, başını o sudan hiç kaldırmadan, hep daha derine giderek.
zamanın sürati ölçüsüyle sabit değil.
zamanın sürati ölçüsüyle sabit değil.
devamını gör...
mahur beste
müjgan'ın kirpik demek olduğunu öğrendikten sonra daha da anlamlı gelen şiirdir. şarkısı da şiiri gibi kaliteli.
devamını gör...
oliver twist
kapkaranlık bir atmosfer. sefalet içindeki insanlar.darağaçlarının gıcırtısı. pislik içinde sokaklar. açlıkla terbiye edilen ezilmişler. onlar ezdikçe, kendi ezilmişliklerini unutan, yok sayan diğerleri. işte böyle bir dünyaya doğar oliver twist.
ismi alfabetik sıraya göre konulur düşkünlerevinde. ancak sanki isim dickens tarafından “kaderin bir cilvesi” olarak verilmiştir küçük oliver’a. oliver düşkünlerevinde çektikleri yetmezmiş gibi bir cenaze levazımatçısının yanına çırak verilir. burda da aynı şeyler vardır. onu ezmek için bekleyen ezilmişler. öyle bir durum hüküm sürmektedir ki haklıysanız ve güçsüzseniz bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmektedir. oliver buraya fazla dayanamayarak kaçar ve londra’ya doğru taban tepmeye başlar ve burda da onu hırsızlar, yankesiciler ve dolandırıcılar beklemektedir. ama oliver’ın hamurunda dürüstlük olduğu için onlarına arasında barınamaz. charles dickens’ın kurduğu labirentte tesadüflerin da yardımıyla büyük güçlükler yaşayarak çıkış yoluna doğru yönelir oliver. asıl ailesinin kimler olduğunu öğrenir. neden bir hırsız olması için insanların onu zorladığının farkına varır. çok iyi kalpli insanlarla karşılaşır ki bunların tamamı zengin ve asildir.
hırsızlık yapmak için zorla sokulduğu bir evde vurulur oliver ve hayatı değişmeye başlar. bu olayla birlikte sanki londra üzerindeki sis ağır ağır dağılır. aydınlık orataya çıkmaz elbette ama tam karanlık da sayılmaz londra. insanın ruhunun temiz olması durumunda şartların onu kötü yola sürükleyemeyeceğinin bir örneğidir oliver twist. baskısı hiç bitmeyen kitapların yazarı charles dickens’in gözünden bir londra panaroması ve ezilmiş ve aşağılanmışların resmi geçididir. sonu mutlu biten roman yine de gotik diyebileceğimiz bir kasvet havasındadır. o hava bazen dağılır gibi olur ama asla tam olarak kaybolmaz.
2005 yılında roman polanski tarafından sinemaya aktarılır oliver twist ve başarılı bir uyarlamadır bu. kitapta verilmeye çalışılan hava filmde ele tutulur bir hal alır. roman polanski’nin başarılı yönetmenliği ile charles dickens’in gözlerinden londra’yı ve londra’nın ara sokaklarını, en tenha köşelerini, kötülüğe meykleden ya da kötülükten kaçmaya çabalayan insanlarını izleyebiliriz.
roman polanski’nin bu başarılı çalışmasında 36 sene önce ise yeşilçam olaya el atmış ve daha önce pollyanna‘da da bahsettiğimiz gibi zeynep değirmencioğlu’nu oliver twist rolüyle karşımıza çıkarmıştır. filmde charles dickens’dan izler bulmak elbette ki mümkün değildir. derinliği olmayan salya sümük bir film çevrilmiş olan bu filmin yönetmeni orhan aksoy, senaristi(!) ise hamdi değirmencioğlu’dur. cik’lerle acı dozu artırılan filmi ismi ise ayşecik ile ömercik’tir.
oliver twist, okudukça sizi farklı katmanlarda dolaştıran, bazen sinir bozucu derecede karanlık ama dickens’in büyüleyici üslubuyla kendinizi kaptırmaktan kaçınamayacağınız bir roman.
ismi alfabetik sıraya göre konulur düşkünlerevinde. ancak sanki isim dickens tarafından “kaderin bir cilvesi” olarak verilmiştir küçük oliver’a. oliver düşkünlerevinde çektikleri yetmezmiş gibi bir cenaze levazımatçısının yanına çırak verilir. burda da aynı şeyler vardır. onu ezmek için bekleyen ezilmişler. öyle bir durum hüküm sürmektedir ki haklıysanız ve güçsüzseniz bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmektedir. oliver buraya fazla dayanamayarak kaçar ve londra’ya doğru taban tepmeye başlar ve burda da onu hırsızlar, yankesiciler ve dolandırıcılar beklemektedir. ama oliver’ın hamurunda dürüstlük olduğu için onlarına arasında barınamaz. charles dickens’ın kurduğu labirentte tesadüflerin da yardımıyla büyük güçlükler yaşayarak çıkış yoluna doğru yönelir oliver. asıl ailesinin kimler olduğunu öğrenir. neden bir hırsız olması için insanların onu zorladığının farkına varır. çok iyi kalpli insanlarla karşılaşır ki bunların tamamı zengin ve asildir.
hırsızlık yapmak için zorla sokulduğu bir evde vurulur oliver ve hayatı değişmeye başlar. bu olayla birlikte sanki londra üzerindeki sis ağır ağır dağılır. aydınlık orataya çıkmaz elbette ama tam karanlık da sayılmaz londra. insanın ruhunun temiz olması durumunda şartların onu kötü yola sürükleyemeyeceğinin bir örneğidir oliver twist. baskısı hiç bitmeyen kitapların yazarı charles dickens’in gözünden bir londra panaroması ve ezilmiş ve aşağılanmışların resmi geçididir. sonu mutlu biten roman yine de gotik diyebileceğimiz bir kasvet havasındadır. o hava bazen dağılır gibi olur ama asla tam olarak kaybolmaz.
2005 yılında roman polanski tarafından sinemaya aktarılır oliver twist ve başarılı bir uyarlamadır bu. kitapta verilmeye çalışılan hava filmde ele tutulur bir hal alır. roman polanski’nin başarılı yönetmenliği ile charles dickens’in gözlerinden londra’yı ve londra’nın ara sokaklarını, en tenha köşelerini, kötülüğe meykleden ya da kötülükten kaçmaya çabalayan insanlarını izleyebiliriz.
roman polanski’nin bu başarılı çalışmasında 36 sene önce ise yeşilçam olaya el atmış ve daha önce pollyanna‘da da bahsettiğimiz gibi zeynep değirmencioğlu’nu oliver twist rolüyle karşımıza çıkarmıştır. filmde charles dickens’dan izler bulmak elbette ki mümkün değildir. derinliği olmayan salya sümük bir film çevrilmiş olan bu filmin yönetmeni orhan aksoy, senaristi(!) ise hamdi değirmencioğlu’dur. cik’lerle acı dozu artırılan filmi ismi ise ayşecik ile ömercik’tir.
oliver twist, okudukça sizi farklı katmanlarda dolaştıran, bazen sinir bozucu derecede karanlık ama dickens’in büyüleyici üslubuyla kendinizi kaptırmaktan kaçınamayacağınız bir roman.
devamını gör...
evli sözlük yazarlarının sözlükte neden yazdığı sorunsalı
evliler de yazar. evli insanların da yazma hakkı vardır. gereksiz bir sorunsal oluşturulmuş, böyle arayışların varsa başka kapıya genç.
devamını gör...
köylerdeki komik lakaplar
illa ki bir sebebi ve hikayesi olan lakaplardır, öyle durduk yere takılmaz.
mesela bizim köyde vaktiyle ibrahim adında şaşı bir adam varmış. herifin ismi '' yangöz ibraam'' kalmış.
mesela bizim köyde vaktiyle ibrahim adında şaşı bir adam varmış. herifin ismi '' yangöz ibraam'' kalmış.
devamını gör...
