pandispanya
yaş pastanın olmazsa almazıdır.
ispanyolca'dan, pan yani ekmek kelimesinden türetilmiştir.
türkçe karşılığı olmayan kelimelerden biridir.
iyi bir pandispanyanın keki sünger gibi olmalıdır.
en son edindiğim, deneyip memnun kaldığım,
pandispanya tarifini de vereyim
başlığım eksiksiz olsun.
4 yumurta, 3 kahve fincanı şeker, vanilya 10 dakika kadar çırpılır.
4 kahve fincanı un, 1 kahve fincanı ılık su, 1 paket kabartma tozu eklenir. kabarmaya engel olmamak için az daha çırpılır.
önceden ısıtılmış 180 derece fırında 45 dakika pişirilir.
ılıyınca ikiye bölünür. sofrasında kişinin hayal gücüne, mevsim meyvelerine, lazım olan yere göre pasta kreması süslenir.
ispanyolca'dan, pan yani ekmek kelimesinden türetilmiştir.
türkçe karşılığı olmayan kelimelerden biridir.
iyi bir pandispanyanın keki sünger gibi olmalıdır.
en son edindiğim, deneyip memnun kaldığım,
pandispanya tarifini de vereyim
başlığım eksiksiz olsun.
4 yumurta, 3 kahve fincanı şeker, vanilya 10 dakika kadar çırpılır.
4 kahve fincanı un, 1 kahve fincanı ılık su, 1 paket kabartma tozu eklenir. kabarmaya engel olmamak için az daha çırpılır.
önceden ısıtılmış 180 derece fırında 45 dakika pişirilir.
ılıyınca ikiye bölünür. sofrasında kişinin hayal gücüne, mevsim meyvelerine, lazım olan yere göre pasta kreması süslenir.
devamını gör...
memlük devleti
1250 - 1382 yılları arasındaki türk, kıpçak kökenli yönetim zamanında devletüt türkiyye adıyla geçerken, 1382 - 1517 yılları arasında ise çerkes kökenli yönetim olmuş ve bu yüzden devletül çerakise adıyla anılmıştır.
devamını gör...
girift radyo yayını
her hafta daha da güzel olan yayındır. keşke daha çok duyabilsek sizi. süpersiniz. sevgiler efendim.
devamını gör...
1000 liralık kitap alışverişi yapan booktuberlar
böyle alışveriş videoları görünce insanların kitap alıp kitaplıklarını doldurma hevesine kapıldığını düşünüyorum (benim de zamanında böyle hissetmişliğim var.) elinizde okumadığınız kitap varken yeni kitap alamazsınız demiyorum bir anda da alınabilir, ancak normal koşullarda bir insan bu kadar parayı bir anda kitaba veremez zannımca. artık insanlar kitapları okumayı değil satın almayı sevmeye başlıyor. bunda da 'bazı' booktuber'ların etkisi büyük. bakın tüm booktuber'lardan bahsetmiyorum ancak bir oda dolusu kitabı alıp süs misali arka plan olarak kullananlardan bahsediyorum. artık kitapların da linki bırakılacak hatta belki bırakılıyordur. influencer'lığın edebiyat hali. :)
devamını gör...
normal sözlük'te gündemin nasıl belirlendiği sorunsalı
katıldığım başlık. örneğin ülkede veya dünyada gelişen günlük olaylara açılan başlıklar ilginç bir şekilde çok az ilgi görüyor ve gündeme giremiyor böyle olunca gündem isminin hakkını veremiyor.
devamını gör...
prozac
uçmalı kaçmalı etkiler yapan, histerik kahkahalar attıran, sizi dünyadaki en gamsız ve pervasız insan yapma vaadinde bulunan okb, panik atak, anksiyete ve majör depresyon tedavilerinde kullanılan antidepresan. bende hiçbir etkisi olmadı günde 2 tane alıyordum, yan etki bile hissetmedim.
devamını gör...
eleştiride üslubun önemi
bazı durumlarda eleştiriden daha önemli olan husustur.
devamını gör...
sabun olan insan
(bkz: kunek)
pkk’lı ve hdp’li barzolara sövdüğümden dolayı gelip. nick altıma bir şeyler sıçmış yazar.
altına ve ağzına bez bağlamasını tavsiye ediyorum sağa sola saçmasın pisliklerini
pkk’lı ve hdp’li barzolara sövdüğümden dolayı gelip. nick altıma bir şeyler sıçmış yazar.
altına ve ağzına bez bağlamasını tavsiye ediyorum sağa sola saçmasın pisliklerini
devamını gör...
sözlüğün durduk yere duygusala bağlaması sorunsalı
hayatta çok sıkıldığım şeylerden birisi, duygusal tema.
çok bayık, sıkıcı bunaltıcı.
yok ağlamak, yok sarılmak. bu ne kardeşim ?
sevgi pıtırcığı minnoş yazarlar olduğunuzu bu kadar belli etmeye neden ihtiyaç duyuyorsunuz. gerçek hayatta da bu kadar duygusal ve drama kraliçesi gibi yaşıyorsanız üzülmeye mahkumsunuz zaten.
silkelenin kendinize gelin, sert olun. hep duygusal hep duygusal.
aşırı sıkıcısınız gerçekten, başlıkları okuyarak bile baydım kaldı ki o tanımlarınız ne sıkıcıdır kim bilir.
çok bayık, sıkıcı bunaltıcı.
yok ağlamak, yok sarılmak. bu ne kardeşim ?
sevgi pıtırcığı minnoş yazarlar olduğunuzu bu kadar belli etmeye neden ihtiyaç duyuyorsunuz. gerçek hayatta da bu kadar duygusal ve drama kraliçesi gibi yaşıyorsanız üzülmeye mahkumsunuz zaten.
silkelenin kendinize gelin, sert olun. hep duygusal hep duygusal.
aşırı sıkıcısınız gerçekten, başlıkları okuyarak bile baydım kaldı ki o tanımlarınız ne sıkıcıdır kim bilir.
devamını gör...
yazarların en sıkıcı özelliği
filmler ve diziler üzerine fazla detaya girerek konusabiliyorum.birinin uyarması ya da sıkıldığını belli etmesi lazım.bazen kaptiriyorum kendimi.napim tabiatım böyle
devamını gör...
yazarların engellediği ilk yazar
benim de can havliyle buraya engellediğim yazarı ve bana dm'den yaptığı hakareti yazasım geldi. ama bunu yapınca sadece onun hakkında kötü bir algı oluşturacağım. belki bana bunu yaparken en iyi gününde değildi ve bu şekilde mimlenmeyi hak ettiğini düşünmüyorum. ben engelledim hepsi bu. o nedenle buraya yazar isimleri yazmayı kötü bir olay olarak gördüğüm başlıktır.
devamını gör...
batesmotelpro
tr youtube da mizah videosu üreten ilk kanallardandır. şimdilerde ayda bir video atıyorlar. sütü seven kamyoncular ve esmeralda gibi videolarla tanınırlar.
devamını gör...
ebubekir efendi
osmanlı devleti tarafından, o zamanlar ingiliz sömürgesi olan güney afrika'ya gönderilen islam alimidir. 1814'de kuzey ırak, şehrizor'da doğmuş ve 1880'de cape town'da vefat etmiştir.
1862'de cape town'a yerleştikten sonra, afrikaans denilen felemenk dilini ve ingilizceyi kısa sürede öğrenip, oradaki müslümanlar arasındaki problemleri çözmüş ve ilim öğretmiştir.
aslında işin aslı şöyle olmuş. 1650'lerde emperyalist hollanda'lılar, malezya'yı, endonezya'yı işgal etmiş, sömürüyorlar ve çin'e, hindistan'a ticaret gemileri yolluyorlarmış.
tabi yol uzun, oralara gidene kadar on kere su bitiyor. o yüzden cape town bölgesine bazı hollanda'lılar yerleşmiş, gelen giden gemilere su, erzak veriyorlarmış. sonra bu hollanda'lılar fark etmişki, cape town'ın taşı toprağı altın, bereketli yerler, tarım yapmaya başlamışlar . bu sırada malezya'da bulunan müslümanlar isyan çıkarmış bazı hollanda'lıları öldürmüş ama sonuçta yenilmişler.
hollanda bu müslümanların kimini öldürmüş, kiminide cape town bölgesine sürgün etmiş. bu müslüman malaylar iki yüz yıl hollanda yönetiminde yaşamışlar.
ama sonra emperyalist ingiliz'ler cape towna gelip, buraları hollanda'lılardan almışlar.
güney afrika'nın siyahları, hayırdır birader kimin toprağını alıp, veriyorsunuz diyecek seviyede değillermiş.
20 - 30 yıl sonra, ingiliz'ler köleliği yasaklamışlar ve çiftliklerde çalışmak için hindistan'dan ücretli işçi getirmişler. zaten ne olmuşsa bundan sonra olmuş. çünkü malaylar, şafi mezhebinden ama yeni gelen hintli müslümanlar hanefi mezhebindenmiş.
bunlar, bir zaman sonra, birbirlerine kafa göz dalmaya başlamışlar. sen yanlış yapıyorsun, ben doğru yapıyorum derken, hergün kavga kıyamet, ortalığı çarşamba pazarına çevirmişler.
sonunda ingiliz vali, kraliçe victoria'ya mektup yazmış ve demiş ki, tamam, bende biliyorum coğrafya kaderdir ama benim ne suçum var, burada hergün sıkıntı hergün dert yaşıyorum. barbados valisi, bermuda valisi, bahamavalisi deniz, kum, güneş, tangalı kızlara valilik yapsın, ben burada hollanda kökenli beyazlar, siyahlar, müslümanlar her gün olay, her gün sıkıntı var. eğer böyle devam ederse, güney afrika'dan çektir olup kanada'ya gideceğim demiş. bunun üzerine kraliçe victoria, aman beyin göçü olmasın, kafası çalışan kaçmasın diyerek, mecburen sultan abdulaziz'e mektup yazmış ve olayı anlatmış. işte ebubekir efendi, güney afrika, cape town'a böyle gönderilmiş.
1862'de cape town'a yerleştikten sonra, afrikaans denilen felemenk dilini ve ingilizceyi kısa sürede öğrenip, oradaki müslümanlar arasındaki problemleri çözmüş ve ilim öğretmiştir.
aslında işin aslı şöyle olmuş. 1650'lerde emperyalist hollanda'lılar, malezya'yı, endonezya'yı işgal etmiş, sömürüyorlar ve çin'e, hindistan'a ticaret gemileri yolluyorlarmış.
tabi yol uzun, oralara gidene kadar on kere su bitiyor. o yüzden cape town bölgesine bazı hollanda'lılar yerleşmiş, gelen giden gemilere su, erzak veriyorlarmış. sonra bu hollanda'lılar fark etmişki, cape town'ın taşı toprağı altın, bereketli yerler, tarım yapmaya başlamışlar . bu sırada malezya'da bulunan müslümanlar isyan çıkarmış bazı hollanda'lıları öldürmüş ama sonuçta yenilmişler.
hollanda bu müslümanların kimini öldürmüş, kiminide cape town bölgesine sürgün etmiş. bu müslüman malaylar iki yüz yıl hollanda yönetiminde yaşamışlar.
ama sonra emperyalist ingiliz'ler cape towna gelip, buraları hollanda'lılardan almışlar.
güney afrika'nın siyahları, hayırdır birader kimin toprağını alıp, veriyorsunuz diyecek seviyede değillermiş.
20 - 30 yıl sonra, ingiliz'ler köleliği yasaklamışlar ve çiftliklerde çalışmak için hindistan'dan ücretli işçi getirmişler. zaten ne olmuşsa bundan sonra olmuş. çünkü malaylar, şafi mezhebinden ama yeni gelen hintli müslümanlar hanefi mezhebindenmiş.
bunlar, bir zaman sonra, birbirlerine kafa göz dalmaya başlamışlar. sen yanlış yapıyorsun, ben doğru yapıyorum derken, hergün kavga kıyamet, ortalığı çarşamba pazarına çevirmişler.
sonunda ingiliz vali, kraliçe victoria'ya mektup yazmış ve demiş ki, tamam, bende biliyorum coğrafya kaderdir ama benim ne suçum var, burada hergün sıkıntı hergün dert yaşıyorum. barbados valisi, bermuda valisi, bahamavalisi deniz, kum, güneş, tangalı kızlara valilik yapsın, ben burada hollanda kökenli beyazlar, siyahlar, müslümanlar her gün olay, her gün sıkıntı var. eğer böyle devam ederse, güney afrika'dan çektir olup kanada'ya gideceğim demiş. bunun üzerine kraliçe victoria, aman beyin göçü olmasın, kafası çalışan kaçmasın diyerek, mecburen sultan abdulaziz'e mektup yazmış ve olayı anlatmış. işte ebubekir efendi, güney afrika, cape town'a böyle gönderilmiş.
devamını gör...
üniversitedeki kadınların yüzde 70’i başörtülü değilse orada özgürlük yoktur
bir konu hakkında bir fikir beyan edebilmek için herhangi bir duyu organımızdan bilgilerin alınması, kendi içinde yorumlanması ve bilgilerin karşılaştırılması gerekir. görme, işitme veya dokunma yoluyla bilgi edinme, beynin birçok alanını eş zamanlı olarak çalıştırır. fakat broca alanı, wernicke alanından iletilen düşüncelerin dışarıya aktarıldığı yerdir. eğer broca alanı tahrip olursa, kişi söylemek istediklerini bilir, buna karar da verir fakat kelimeleri seçemez. anlamlı şeyler söyleyemez ve saçma sesler çıkartır. konuşmak veya tabiri caizse fikir beyan etmek bu kadar komplike bir olgu iken, bunu dünyanın en gereksiz cümlelerini sarf etmek için kullanmak akıl tutulmasıdır.
tanım: kendisine aynı şekilde ''kadınların %70'i başörtülü ise orada özgürlük yoktur'' denildiği vakit şiddetle karşı çıkacak kişinin anlamsız, saçma, tamamiyle kendi değerleri üzerinden topluma mâl etmek istediği, şuursuzca, fütursuzca, vizyonsuzca, aptal saptal, bireysel özgürlüğü savunduğunu zannederken aslında savunmayıp bireysel dini değerlerini yücelten, ne idüğü belirsiz, arap sevici, aciz, ötekileştirici, dışlayıcı, nefret söylemleri barındıran bir fikrin maalesef ses tellerinden dile zuhur etmesi hadisesidir.
edit: eyyorlamam bu kadar zira aklıma başka kelime gelmedi, eklemek isteyen olursa portakallasın.
tanım: kendisine aynı şekilde ''kadınların %70'i başörtülü ise orada özgürlük yoktur'' denildiği vakit şiddetle karşı çıkacak kişinin anlamsız, saçma, tamamiyle kendi değerleri üzerinden topluma mâl etmek istediği, şuursuzca, fütursuzca, vizyonsuzca, aptal saptal, bireysel özgürlüğü savunduğunu zannederken aslında savunmayıp bireysel dini değerlerini yücelten, ne idüğü belirsiz, arap sevici, aciz, ötekileştirici, dışlayıcı, nefret söylemleri barındıran bir fikrin maalesef ses tellerinden dile zuhur etmesi hadisesidir.
edit: eyyorlamam bu kadar zira aklıma başka kelime gelmedi, eklemek isteyen olursa portakallasın.
devamını gör...
annabel lee
türkçedeki bilinen muhteşem çevirisini büyük şair melih cevdet anday yapmıştır. adeta benzer güçte bir esin ve ustalıkla yeniden yazmıştır. zira anday, poe düzeyinde bir şairdir.
devamını gör...
çıplak uyumak
bir deprem ülkesinde yapılmaması gereken eylem.
devamını gör...
birine geç kalmak
önce kendinize geç kalmayın bence. tecrübeyle sabittir birine geç kalmamak adına koşar da koşarsınız ne geriye ne ileriye bakmadan kendi hayatınızı hiçe sayarak durmadan onun için koşarsınız en sonunda baktığınızda görülen manzara ne ona yetişebilmişsiniz ne kendinize.. bu doğrusal bir çizgi ile düşünülürse tam olarak o sizden çok ilerde siz geridesiniz ve en önemlisi kendi hayat çizginizden tamamen sapmışsınız. bu manzarayla karşılaşmamak adına tavsiyem önce kendinize geç kalmayın çünkü bunun geri dönüşü asla olmayacaktır. ( benim için olmadı) karşınızda bulunan kişi sizinle olmak isterse emin olun zaten sizin zaman çizginize eşlik edecektir sizi mutlaka bulacaktır.
devamını gör...