çok pahalı olduğu için psikoloğa gidememek
ruh sağlığı için sağlık ocakları gibi devlet destekli kurumlar açılmalı kanımca. sadece ihtiyacı olanlar dışında evlenecek çiftlerden istenen sağlık raporunun yanı sıra psikoloji raporu da istenmeli ki pedofili, zoofili ve bilimum psikopatların önüne geçilsin. kadınlar, hayvanlar, çocuklar olası vahşelerden korunabilsin.
devamını gör...
hıçkırık
diyafram kasının ani ve istemsizce kasılması sonucu oluşan, vücudumuzun bizimle oyun oynama şekli olan komik durum.
çok güldüğümüzde ya da hızlı yemek yediğimizde denk geliriz genelde bu arkadaşa, bir saatten fazla devam ederse insanı hayattan soğutur. beynimizin bize "yemeğini doğru düzgün yesene yahu, bak kafam karıştı şimdi bu gırtlağındaki kapakçığı zamansız açıp kapatayım da gör gününü." demesiyle başlıyor süreç de.
kendilerinin geçmesi için en bilinen yöntem nefes tutmak olsa da bence bir tatlı kaşığı limon suyu içince hemen geçiyor. bir de bu zamana dek kayıtlara geçmiş en uzun süreli hıçkırık 68 sene sürmüş, felaket bir şey.
çok güldüğümüzde ya da hızlı yemek yediğimizde denk geliriz genelde bu arkadaşa, bir saatten fazla devam ederse insanı hayattan soğutur. beynimizin bize "yemeğini doğru düzgün yesene yahu, bak kafam karıştı şimdi bu gırtlağındaki kapakçığı zamansız açıp kapatayım da gör gününü." demesiyle başlıyor süreç de.
kendilerinin geçmesi için en bilinen yöntem nefes tutmak olsa da bence bir tatlı kaşığı limon suyu içince hemen geçiyor. bir de bu zamana dek kayıtlara geçmiş en uzun süreli hıçkırık 68 sene sürmüş, felaket bir şey.
devamını gör...
homofobik bireylerin homofobik olduklarını kabul etmemesi
herhangi bir şekilde ayrımcılık yapan insanların bir çoğu için geçerli önerme.
özellikle "... değilim ama" şeklinde devam eden cümlelerin sahipleri için geçerli bu durum.
özellikle "... değilim ama" şeklinde devam eden cümlelerin sahipleri için geçerli bu durum.
devamını gör...
istanbul yeme içme rehberi
bence sözlüğün ihtiyacı olan bir liste. gözleme için ömerli'de (bkz: ayşe abla), karadeniz yemeği çekmeköy'de (bkz: nur abla), döner için kavacık'ta (bkz: bayramoğlu döner) ya da size en yakın(bkz: dönerci celal usta), tatlı için (bkz: karaköy güllüoğlu) tantuni için taksim'de (bkz: suat usta tantuni), dürüm kebap için nuriosmaniye'de (bkz: dürümcü mustafa), kahvaltı yapacağım ama ben kendi hazırladığımı yiyeyim gelen sıcak çayları da yanında içeyim diyorsanız çengelköy'de (bkz: tarihi çınaraltı aile çay bahçesi) uğramanız gereken yerlerdir.
devamını gör...
isimlerin kişiliğe etkisi
isminin anlamlarından biri dalgalı
ruh halim dengesizdir.
ayrıca resim yapmayı severim.
ruh halim dengesizdir.
ayrıca resim yapmayı severim.
devamını gör...
mama
anne anlamına da gelen kelime.
devamını gör...
lise arkadaşlığı vs üniversite arkadaşlığı
seçim yapamayacağım kıyaslama. çünkü liseden sadece bir arkadaşım vardı onu da ne ünidekilerle ne iştekilerle kıyaslarım.
edit: tam şu an mesaj atti kalbimiz bile bir dostumla lol
edit: tam şu an mesaj atti kalbimiz bile bir dostumla lol
devamını gör...
seri artı oy veren yazarın amacı
bir başlık altında kaç girdi hoşunuza gidiyor? başlıktan başlığa değişiyor ama benim genelde 20 entryden 1-2 tanesi. hoşuma giden bir entry'ye denk gelme olasılığım 1/20, 1/10.
artıladığım yazarın profiline girip geçmişine bakmak, daha kaliteli girdilere ve başlıklara ulaşmanın olasılığını arttırıyor. bu sırada da hoşuma gidenleri artılayınca seri artı olmuş oluyor.
girdiği çoğu entry hoşuma giderse de takip'e basıyorum.
edit: aynı şey beni artılayan yazarlar için de geçerli
artıladığım yazarın profiline girip geçmişine bakmak, daha kaliteli girdilere ve başlıklara ulaşmanın olasılığını arttırıyor. bu sırada da hoşuma gidenleri artılayınca seri artı olmuş oluyor.
girdiği çoğu entry hoşuma giderse de takip'e basıyorum.
edit: aynı şey beni artılayan yazarlar için de geçerli
devamını gör...
sevgili olmayalım ama yine de konuşalım
arkadaş olmayı bilmeyenlere söylenmez.
devamını gör...
boğaziçili kelepçeyi yatakta sever
bir boğaziçi öğrencisinin açtığı saçma sapan pankart. ahlak ve namus bekçiliği yapacak değilim lakin düpedüz saçma sapan pankart.

buradan

buradan
devamını gör...
annem eteğimi vermedi
bir cenk'in arka bahçesi uktesi. bir self/recursive ukte dolması.
bir padme şarkısı, punkgillerden. 2016 ağustosunda bir nefret cinayeti kurbanı olan transseksüel kadın, aktivist hande kader'in anısına yazılmış.
bir padme şarkısı, punkgillerden. 2016 ağustosunda bir nefret cinayeti kurbanı olan transseksüel kadın, aktivist hande kader'in anısına yazılmış.
devamını gör...
en sinir bozucu dil
kesinlikle arapçadır.
devamını gör...
en iyi haber kanalı ödülünü a haber'in kazanması
twitter.com/Ahaber/status/1...
ödülü dünya'nın en adil, en tarafsız kanalı almıştır.hak etmiştir (!)
ödülü dünya'nın en adil, en tarafsız kanalı almıştır.hak etmiştir (!)
devamını gör...
horizon zero dawn
zamanında ps4 exclusive olan bir oyundur ancak sonraları bilgisayara da çıkmıştır. şimdi spoiler vakti.
--! spoiler !--
bu oyunun konusu, insanlar ile makinelerin çarpışmasıdır. makineler insanları yenmiştir, ki beklenen de budur zaten. sen kim köpeksin de ölmek umrunda olmayan ve üretilmesi sadece malzeme gerektiren makineleri kendi organik halinle yenebileceğini sanıyorsun ha? neyse, bilim insanları makineler insanları mahvedince insanlık ölmesin diye bir plan kurmuşlardır. bu plan, makineler insanları yok ettikten sonra, yapay zeka modülleri kullanılarak insanlığın yeniden canlandırılmasıdır. bu modüller, tam hatırlamıyorum ama farklı amaçlara hizmet ederler. mesela birisi insanlığın o zamana kadar sahip olduğu bilgi birikimini muhafaza eder, bir diğeri havayı uygun hale getirir falan. bilim adamları bilir ki bir deney her zaman istenen sonucu vermeyebilir, hele böylesine büyük çaplı ve hiç denenmemiş bir deneyse bu oran daha da çoktur. bu yüzden bir de hades eklerler. bu hades, eğer diğer modüller insanlığı geri getiremezse tüm ilerlemeleri silecektir. böylelikle modüller insanlığı geri getirmeye baştan başlayabileceklerdir. sıkıntı ise şudur: bu sefer hades, insanlık geri geldiği halde tüm ilerlemeyi yok etmek istemektedir. biz, ana karakter olarak hades'e dalar ve kendisini keseriz. bu arada modülün ismi hades olmayabilir tam emin değilim oynayalı baya oldu. neyse, bu makine insan savaşından dolayı etrafta inekler gibi hayvanlar vardır ama bu hayvanlar aslında makinedir. yani gerçek inek değil robotik inek. insanlar bunlara alışmıştırlar. ayrıca, bazı eskiden kalma teknolojiler hala hayattadır ve bunlar hakkında ses kaydı veya yazı toplayarak insan makine savaşını ve buna giden yolu öğrenebiliriz. oyunun bence en ilginç kısmı ise, bizim kabilemizdeki kekoların eski teknolojiyi tanrı sanması ve ona tapmasıdır. yani mesela bir kapı var, bu kapı lazerle önünde dikileni tarıyor ve dna uyuşmazsa izin verilmedi gibi bir şey diyor. yani kendisi kapı siri'si. bizim keko kabile ise bunu tanrı sanıyor, gariplerim nereden bilsin tabi kapıdan ses çıkabileceğini? daha komiği ise bu lafı vahiy sanıp yorumluyorlar, bilmiyorlar ki aslında şişko gözlüklü bir yazılımcı if 0 printf("invalid") gibisinden bir şey yazdı. tabi bizim dna uyuşuyor. haliyle, oyunda böyle bir kapı varsa ve biz ana karaktersek uyuşacak tabi. sonra bizi dışlayan tüm bu keko kabile biz kapıya girince bizi tanrısal peygamberimsi bir yere koyuyor ve ben de noldu lan beni dışlıyodunuz diyorum ama ne yazık ki ana karakter bunu demiyor. el ele tutuşup robotları dövüyoruz.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
bu oyunun konusu, insanlar ile makinelerin çarpışmasıdır. makineler insanları yenmiştir, ki beklenen de budur zaten. sen kim köpeksin de ölmek umrunda olmayan ve üretilmesi sadece malzeme gerektiren makineleri kendi organik halinle yenebileceğini sanıyorsun ha? neyse, bilim insanları makineler insanları mahvedince insanlık ölmesin diye bir plan kurmuşlardır. bu plan, makineler insanları yok ettikten sonra, yapay zeka modülleri kullanılarak insanlığın yeniden canlandırılmasıdır. bu modüller, tam hatırlamıyorum ama farklı amaçlara hizmet ederler. mesela birisi insanlığın o zamana kadar sahip olduğu bilgi birikimini muhafaza eder, bir diğeri havayı uygun hale getirir falan. bilim adamları bilir ki bir deney her zaman istenen sonucu vermeyebilir, hele böylesine büyük çaplı ve hiç denenmemiş bir deneyse bu oran daha da çoktur. bu yüzden bir de hades eklerler. bu hades, eğer diğer modüller insanlığı geri getiremezse tüm ilerlemeleri silecektir. böylelikle modüller insanlığı geri getirmeye baştan başlayabileceklerdir. sıkıntı ise şudur: bu sefer hades, insanlık geri geldiği halde tüm ilerlemeyi yok etmek istemektedir. biz, ana karakter olarak hades'e dalar ve kendisini keseriz. bu arada modülün ismi hades olmayabilir tam emin değilim oynayalı baya oldu. neyse, bu makine insan savaşından dolayı etrafta inekler gibi hayvanlar vardır ama bu hayvanlar aslında makinedir. yani gerçek inek değil robotik inek. insanlar bunlara alışmıştırlar. ayrıca, bazı eskiden kalma teknolojiler hala hayattadır ve bunlar hakkında ses kaydı veya yazı toplayarak insan makine savaşını ve buna giden yolu öğrenebiliriz. oyunun bence en ilginç kısmı ise, bizim kabilemizdeki kekoların eski teknolojiyi tanrı sanması ve ona tapmasıdır. yani mesela bir kapı var, bu kapı lazerle önünde dikileni tarıyor ve dna uyuşmazsa izin verilmedi gibi bir şey diyor. yani kendisi kapı siri'si. bizim keko kabile ise bunu tanrı sanıyor, gariplerim nereden bilsin tabi kapıdan ses çıkabileceğini? daha komiği ise bu lafı vahiy sanıp yorumluyorlar, bilmiyorlar ki aslında şişko gözlüklü bir yazılımcı if 0 printf("invalid") gibisinden bir şey yazdı. tabi bizim dna uyuşuyor. haliyle, oyunda böyle bir kapı varsa ve biz ana karaktersek uyuşacak tabi. sonra bizi dışlayan tüm bu keko kabile biz kapıya girince bizi tanrısal peygamberimsi bir yere koyuyor ve ben de noldu lan beni dışlıyodunuz diyorum ama ne yazık ki ana karakter bunu demiyor. el ele tutuşup robotları dövüyoruz.
--! spoiler !--
devamını gör...
güne iyi başlatan şeyler
kahve ve temiz hava..
devamını gör...
normal sözlük’ün ilk 2000 site içerisine girmesi
kafa sözlüğün türkiye'de alexada ilk 2000 site içerisine girmesi durumudur. kısa sürede korkunç bir büyümedir. bu sırayla türkiye'de sözlükler arasında 3. sıraya yerleşmiştir.
ilk 5 ise şöyle
ekşi sözlük alexada 17. sırada www.alexa.com/siteinfo/eksi...
uludağ sözlük alexada 426. sırada www.alexa.com/siteinfo/ulud...
kafa sözlük alexada 1,977. sırada www.alexa.com/siteinfo/kafa...
ınstela 3,166. sırada www.alexa.com/siteinfo/inst...
dünya sözlük 3,232. sırada www.alexa.com/siteinfo/duny...
şimdi şu yukarıdaki sözlüklerin hepsi 10 yaşından büyük kafa sözlük ise 2 aylık nerden bakarsanız bakın çok büyük başarı.
ilk 5 ise şöyle
ekşi sözlük alexada 17. sırada www.alexa.com/siteinfo/eksi...
uludağ sözlük alexada 426. sırada www.alexa.com/siteinfo/ulud...
kafa sözlük alexada 1,977. sırada www.alexa.com/siteinfo/kafa...
ınstela 3,166. sırada www.alexa.com/siteinfo/inst...
dünya sözlük 3,232. sırada www.alexa.com/siteinfo/duny...
şimdi şu yukarıdaki sözlüklerin hepsi 10 yaşından büyük kafa sözlük ise 2 aylık nerden bakarsanız bakın çok büyük başarı.
devamını gör...
hezarfen ahmed çelebi
osmanlı devleti'nde yapay kanat takıp uçuş denemesi yapan ilk insandır. galata kulesi'den üsküdar'a kadar uçmuştur.
devamını gör...
tomris uyar
4 şair tarafından uğruna şiirler yazılmış kadın: tomris uyar
kolej aşkı: ülkü tamer
kolejden mezun olur olmaz evlendiler. tomris uyar ilk çevirisi olan tagore’den “şekerden bebek”i bu yıllarda tamer soyadı ile tamamladı. birbirini çok iyi tamamlayamayan bu çiftin evliliği trajik bir şekilde sonlandı. evlilikten “ekin” adında dünyaya gelen çocukları birkaç haftalıkken sütten boğularak hayata veda etti, büyük sarsıntı yaşayan çift, kısa bir süre içinde boşandı.
cemal süreya
ankara’daki sanatseverler derneği lokali’nde tesadüfen aynı masada rakı içerken tanıştılar. tanıştıklarında ikisi de evliydi, bazı rivayetlere göre birlikte olabilmek için eşlerinden boşandılar.
cemal süreya onun için bu dizeleri yazdı:
“ay ışığında oturduk
bileğinden öptüm seni
sonra ayakta öptüm
dudağından öptüm seni
..."
her akşam işten çıkar çıkmaz eve dönen cemal süreya’ya bir gün tomris uyar, “biraz gez dolaş, arkadaşlarınla buluş, vakit geçir” dedi. ertesi gün on dakika geç geldi cemal süreya, bir sonraki gün on beş, daha sonra yarım saat. bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan tomris’in apartmanın girişinde oturan cemal’i görmesiyle gerçek ortaya çıktı. her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup “gecikiyordu” süreya. tomris uyar bu duruma “şahsiyet rötarı” adını koydu.
bu aşk da tükendi.
üç yılın sonunda tükenen bu tutkulu aşk, dostluğa evrildi.
ayrılığın ardından tomris uyar, “beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı” dedi. cemal süreya ise tomris uyar’a şu sözleri söyledi: “senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak” ve o günden sonra hiçbir şey yazmadı.
uzun soluklu aşk: turgut uyar
tomris uyar, turgut uyar ile tanışmalarını şöyle anlatır:
“1966 yılında ben zaten cemal süreya’dan ayrılmak üzereydim. o da eşinden ayrılmıştı. istanbul’a gelmişti çocuklarıyla. burada tanıştık. asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.
hâlâ duruyor bende. genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu”
ankara’da tanışan ikilinin şiir üzerine başlayan ilişkisi aşka doğru sürüklendi. 7 yıldır şiir yazmayan turgut’a, tomris esin perisi oldu. 1969’da evlendiler ve bu evlilikten turgut adında bir çocukları oldu. turgut uyar’ın tomris’i kaygıyla, kaybetme korkusuyla sevmesini tomris şu sözlerle anlatıyor: “turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”
tomris’in en uzun soluklu ilişkisi, 1985’te turgut uyar’ın hayatını kaybetmesiyle son buldu. geriye “bozuk saat” adlı şiir kaldı:
"herkes seni sen zanneder.
senin sen olmadığını bile bilmeden,
sen bile..
seni ben geçerken,
derim ki,
saati sorduklarında;
onu “o” geçiyordur.
kimse anlam veremez.
tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
ettirmek istiyor musun demezler.
bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur
..."
edip cansever
fazla şiirden ölen edip cansever
fazla şiirden öldü, doğru, aynı zamanda platonik aşkından da öldü. “tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” yazmıştı peçeteye, tomris ile baş başa oturdukları bir rakı masasında.
diğer şairler arasında en şanssızıydı, tomris’i kendine âşık edemedi. turgut uyar’ın en samimi arkadaşlarından biriydi. tomris’e karşı saklayamadığı bir sevgi ve hayranlık besliyordu. cansever, her 15 mart’ta, tomris uyar’ın doğum gününde, yeni bir şiir yazıp yayımlayarak aşkını tekrar tekrar ilan ediyordu.
"bir adın vardı senin, tomris uyar’dı
adını yenile bu yıl, ama bak tomris uyar olsun gene
..."
tomris uyar, edip cansever için şunları söylemişti: “sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu edip cansever öğretti bana.”
kolej aşkı: ülkü tamer
kolejden mezun olur olmaz evlendiler. tomris uyar ilk çevirisi olan tagore’den “şekerden bebek”i bu yıllarda tamer soyadı ile tamamladı. birbirini çok iyi tamamlayamayan bu çiftin evliliği trajik bir şekilde sonlandı. evlilikten “ekin” adında dünyaya gelen çocukları birkaç haftalıkken sütten boğularak hayata veda etti, büyük sarsıntı yaşayan çift, kısa bir süre içinde boşandı.
cemal süreya
ankara’daki sanatseverler derneği lokali’nde tesadüfen aynı masada rakı içerken tanıştılar. tanıştıklarında ikisi de evliydi, bazı rivayetlere göre birlikte olabilmek için eşlerinden boşandılar.
cemal süreya onun için bu dizeleri yazdı:
“ay ışığında oturduk
bileğinden öptüm seni
sonra ayakta öptüm
dudağından öptüm seni
..."
her akşam işten çıkar çıkmaz eve dönen cemal süreya’ya bir gün tomris uyar, “biraz gez dolaş, arkadaşlarınla buluş, vakit geçir” dedi. ertesi gün on dakika geç geldi cemal süreya, bir sonraki gün on beş, daha sonra yarım saat. bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan tomris’in apartmanın girişinde oturan cemal’i görmesiyle gerçek ortaya çıktı. her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup “gecikiyordu” süreya. tomris uyar bu duruma “şahsiyet rötarı” adını koydu.
bu aşk da tükendi.
üç yılın sonunda tükenen bu tutkulu aşk, dostluğa evrildi.
ayrılığın ardından tomris uyar, “beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı” dedi. cemal süreya ise tomris uyar’a şu sözleri söyledi: “senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak” ve o günden sonra hiçbir şey yazmadı.
uzun soluklu aşk: turgut uyar
tomris uyar, turgut uyar ile tanışmalarını şöyle anlatır:
“1966 yılında ben zaten cemal süreya’dan ayrılmak üzereydim. o da eşinden ayrılmıştı. istanbul’a gelmişti çocuklarıyla. burada tanıştık. asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.
hâlâ duruyor bende. genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu”
ankara’da tanışan ikilinin şiir üzerine başlayan ilişkisi aşka doğru sürüklendi. 7 yıldır şiir yazmayan turgut’a, tomris esin perisi oldu. 1969’da evlendiler ve bu evlilikten turgut adında bir çocukları oldu. turgut uyar’ın tomris’i kaygıyla, kaybetme korkusuyla sevmesini tomris şu sözlerle anlatıyor: “turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”
tomris’in en uzun soluklu ilişkisi, 1985’te turgut uyar’ın hayatını kaybetmesiyle son buldu. geriye “bozuk saat” adlı şiir kaldı:
"herkes seni sen zanneder.
senin sen olmadığını bile bilmeden,
sen bile..
seni ben geçerken,
derim ki,
saati sorduklarında;
onu “o” geçiyordur.
kimse anlam veremez.
tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
ettirmek istiyor musun demezler.
bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur
..."
edip cansever
fazla şiirden ölen edip cansever
fazla şiirden öldü, doğru, aynı zamanda platonik aşkından da öldü. “tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” yazmıştı peçeteye, tomris ile baş başa oturdukları bir rakı masasında.
diğer şairler arasında en şanssızıydı, tomris’i kendine âşık edemedi. turgut uyar’ın en samimi arkadaşlarından biriydi. tomris’e karşı saklayamadığı bir sevgi ve hayranlık besliyordu. cansever, her 15 mart’ta, tomris uyar’ın doğum gününde, yeni bir şiir yazıp yayımlayarak aşkını tekrar tekrar ilan ediyordu.
"bir adın vardı senin, tomris uyar’dı
adını yenile bu yıl, ama bak tomris uyar olsun gene
..."
tomris uyar, edip cansever için şunları söylemişti: “sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu edip cansever öğretti bana.”
devamını gör...