an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
başlık "garavelin eltisi" tarafından 04.12.2020 22:44 tarihinde açılmıştır.
3081.
önümde tablet var, tablette maç var, seyretmiyorum ama oynanıyor.
kulaklık kulağımda, duymuyorum ama şarkılar çalıyor.
sehpanın üstünde çay var, bitsin diye gözünün içine bakıyorum ama iç iç bitmiyor.
kafamın arka planında bir kadın var, söküp söküp duvarlara fırlatıyorum, gelip tekrar kalbime yerleşiyor.
kulaklık kulağımda, duymuyorum ama şarkılar çalıyor.
sehpanın üstünde çay var, bitsin diye gözünün içine bakıyorum ama iç iç bitmiyor.
kafamın arka planında bir kadın var, söküp söküp duvarlara fırlatıyorum, gelip tekrar kalbime yerleşiyor.
devamını gör...
3082.
tanım yazıp yazdıklarıma gülüyorum. komik kadınların dramı.
devamını gör...
3083.
yatağımda yatıp hastalıkla uğraşıyorum yarın sınavım yokmuşcasına.
devamını gör...
3084.
3085.
evde salak salak rap dinliyorum. nerede olduğunun, ne yaptığının ne önemi var? ne hissediyorsun bu daha önemli gibi.
devamını gör...
3086.
uyumaya çalışıyorumm
devamını gör...
3087.
3088.
3089.
ders çalışmam lazım ama sözlük radyosu dinliyorum.
devamını gör...
3090.
3091.
hafta bitti. eve gelindi. duş alındı. yumuşacık giyinildi. yemek yendi. koltuğa geçildi. tv açıldı.
çay demlenmekte, ben dinlenmekte...
çay demlenmekte, ben dinlenmekte...
devamını gör...
3092.
zeynel abidin, musa kazım ve ali ekber ile 12 imamları tartışıyoruz. birazdan hoşgin oynayacağız.
devamını gör...
3093.
şu an evdeyim, bunları yazdıktan sonra "doppler" ı bitireceğim. on iki sayfa falan kaldı.
yaklaşık bir saat önce "perfect sense" i izledim. kadının adama "bana kendimi özel hissettir?" dedikten sonra birbirlerine işledikleri büyük günahları anlatıp kendilerine "bay ve bayan pislik" deyip sarılmaları hoşuma gitti. ama öyle şeyler yalnızca filmlerde olur :)
öğlen tatvan sanayisinde, fotoğrafta görünen viltrumlu abinin kestiği, muhtemelen türkiyedeki en iyi dönercilerden birinde (bir ankara bebesi olarak "cici piknik"le yarışacak düzeyde lezzetli) döner yedim.
sabah da edremit'te gölün kenarında küçük bir yürüyüşe çıktım. aldığım minik, berbat fotoğraf çeken fotoğraf makinemle fotoğraflar çektim. çok güzel kareler yakalayıp bu kadar dandik bir makineyle fotoğraf çekme düşüncesi hoşuma gitti. aşağıdaki fotoğraflar telefondan, makineninkini hafıza kartından almam lazım falan. bir de bazı fazla özel meseleleri düşündüm. içimde olanlar ve dışardan görünen üzerine diyebilirim. kafamda değil dışarıda yaşama çabamın getirdiği çatışmalar üzerine... "divan" romanında, yanlış hatırlamıyorsam ölümcül bir hastalığa yakalanan bir kadının terapiye gittikten sonra (kısa süreli bir terapiydi, kısa süreli, semptom odaklı terapilerin etiğinden falan bahsedilen bir bölümdü) dolu dolu birkaç sene yaşadığından bahsediyordu. doludan aklımda kalan hayatına sevgili veya arkadaş olarak birilerini alması, bazılarıyla kavga etmesi, birinden ayrılıp çokça üzülmesi falan gibi şeyler. çok kıskanmıştım kadını, ben de terapiden sonra böyle olabilecek miyim diye düşünmüştüm. fena gitmiyorum şimdilik.

yaklaşık bir saat önce "perfect sense" i izledim. kadının adama "bana kendimi özel hissettir?" dedikten sonra birbirlerine işledikleri büyük günahları anlatıp kendilerine "bay ve bayan pislik" deyip sarılmaları hoşuma gitti. ama öyle şeyler yalnızca filmlerde olur :)
öğlen tatvan sanayisinde, fotoğrafta görünen viltrumlu abinin kestiği, muhtemelen türkiyedeki en iyi dönercilerden birinde (bir ankara bebesi olarak "cici piknik"le yarışacak düzeyde lezzetli) döner yedim.
sabah da edremit'te gölün kenarında küçük bir yürüyüşe çıktım. aldığım minik, berbat fotoğraf çeken fotoğraf makinemle fotoğraflar çektim. çok güzel kareler yakalayıp bu kadar dandik bir makineyle fotoğraf çekme düşüncesi hoşuma gitti. aşağıdaki fotoğraflar telefondan, makineninkini hafıza kartından almam lazım falan. bir de bazı fazla özel meseleleri düşündüm. içimde olanlar ve dışardan görünen üzerine diyebilirim. kafamda değil dışarıda yaşama çabamın getirdiği çatışmalar üzerine... "divan" romanında, yanlış hatırlamıyorsam ölümcül bir hastalığa yakalanan bir kadının terapiye gittikten sonra (kısa süreli bir terapiydi, kısa süreli, semptom odaklı terapilerin etiğinden falan bahsedilen bir bölümdü) dolu dolu birkaç sene yaşadığından bahsediyordu. doludan aklımda kalan hayatına sevgili veya arkadaş olarak birilerini alması, bazılarıyla kavga etmesi, birinden ayrılıp çokça üzülmesi falan gibi şeyler. çok kıskanmıştım kadını, ben de terapiden sonra böyle olabilecek miyim diye düşünmüştüm. fena gitmiyorum şimdilik.


devamını gör...
3094.
devamını gör...
3095.
tebdili mekanda ferahlık vardır diyenlerin bir bildiği vardır dedik hem tanıdık, artık hem de yabancı yerlere merhaba dedik bugün..
eski zamanlara nazaran ıssız bir gar.. yıllar öncesine yolculuk.. o zamanlar daha mı güzeldi diyor insan içinden..

bir köşeden 17 yaşıma bakıyorum..
telaşlı, meraklı, iyimser ve mutlu.. üniversite ilk sene.. ayrılıyoruz olduğumuz yerden.. caddeleri tanıdık.. bazı mekanlar hâlâ aynı yerinde.. yayın yaptığımız radyo istasyonu bile aynı yerinde.. arkasına dönüp gülümsüyor 17 yaşım.. usulca takip ediyorum arkasından..
koku hafızası diye bir şey var ki engel olamıyorsun.. caddeler boyu beni içine alan portakal ve turunç kokuları arasında üst üste hafızaya düşen anılar, kahkahalar, ağlamalar, güzel günler..

bak diyor hadi bahar şenlikleri başladı seni bekliyoruz...
diğeri geliyor karga akşama hazır ol pankartlar senden diyor..
ve birden geçiyor yıllar.. zaman geçiyor.. insanlar geçiyor..
güzelliği diyorsun "o an"daymış.. içinde yaşarken.. arkaya dönüp gülümsüyorsun 17 yaşını orada bırakırken.. tüm deliliğin ve asiliğinle orada öyle güzelsin sen..
şimdilik hoşcakal..
eski zamanlara nazaran ıssız bir gar.. yıllar öncesine yolculuk.. o zamanlar daha mı güzeldi diyor insan içinden..

bir köşeden 17 yaşıma bakıyorum..
telaşlı, meraklı, iyimser ve mutlu.. üniversite ilk sene.. ayrılıyoruz olduğumuz yerden.. caddeleri tanıdık.. bazı mekanlar hâlâ aynı yerinde.. yayın yaptığımız radyo istasyonu bile aynı yerinde.. arkasına dönüp gülümsüyor 17 yaşım.. usulca takip ediyorum arkasından..
koku hafızası diye bir şey var ki engel olamıyorsun.. caddeler boyu beni içine alan portakal ve turunç kokuları arasında üst üste hafızaya düşen anılar, kahkahalar, ağlamalar, güzel günler..

bak diyor hadi bahar şenlikleri başladı seni bekliyoruz...
diğeri geliyor karga akşama hazır ol pankartlar senden diyor..
ve birden geçiyor yıllar.. zaman geçiyor.. insanlar geçiyor..
güzelliği diyorsun "o an"daymış.. içinde yaşarken.. arkaya dönüp gülümsüyorsun 17 yaşını orada bırakırken.. tüm deliliğin ve asiliğinle orada öyle güzelsin sen..
şimdilik hoşcakal..
devamını gör...
3096.
3097.
3098.
çay kahve içip gezenlere inat iş yerimde çalışıyorum :/
devamını gör...
3099.
3100.
hacettepe beytepe kampüsünde arabada oturmuş oğlumun yüzme kursundan çıkmasını bekliyorum. bir yandan da evden getirdiğim çayı içiyorum. ayrıca yıllar sonra haylayf yedim. baska bir şey daha yaparsam editlerim.*
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160