"değiştirebiliyorsan değiştir, uzaklaşabiliyorsan uzaklaş ya da olduğu gibi kabul et"
devamını gör...
kalbi yorar.
devamını gör...
saçları döker insanı üzer lakin çok da iyidir detaycı olmak
ayrıntılı düşünmek hata yapma riskinizi düşürür.
devamını gör...
yaptığınız ya da yapacağınız işler için o kadar düşünmeyin yorulan hücrelerinize yazık. ben de aşırı düşünüyorum kendime faydam yok diye size olmayacak diye bir şey yok. kendime faydam olmamayı söylemesem iyiydi.
devamını gör...
(bkz: the silent saboteur of happiness)
devamını gör...
geçen ameliyattan çıktım sabahına acıdan uyku tutmadı dışarı çıktım sigara içmeye asansöre afyonlu bir amcam girdi onunla topal topal hastanenin önüne gittik o da fıtık ameliyatı olmuş, sessizce karşılık tüttürürken durdu suratıma baktı sigarasindan bir fırt alıp, sen çok kafana takıyorsun oğlum her hareketinden belli,bu hayat çok yorar yapma bunu dedi bir anda durup. ben oha dedim içimden.
hayatında 5 dakika önce tanımış sadece 2-3 cümle sarf ettiğim dede beni saniyeler içinde şamarladi bıraktı.
artık bu hal insanlara bile nasıl sirayet ediyorsa sizi iki km öteden analiz edebiliyorlar.
o günden beri sürekli dedenin sözü aklıma getiriyorum ne zaman yine kısır döngüye girdiğimde.
devamını gör...
aşırılığın belki de en güzel çeşididir. eğer bunu kontrol etmeyi başarabiliyorsanız, her aşırılıktan sonra kendinizi yeni bir akışta hissedebilirsiniz. aşırı düşünmek her insana göre değildir; bazı insanların düşünceleriyle iletişim kurmaması gerekir. zihinsel bir spor olarak adlandırdığım aşırı düşünmek, herhangi bir problemi çözmek için değil, adeta o problemle alay etmekle ilgilidir. eğer aşırı düşünmeyle ilgili problem yaşıyorsanız kesinlikle kaslarınızı yoracağınız bir şeylerle meşgul olmalısınız. potansiyelinizin sunduğu gerçeklikler karşısında ısrarcı olmamalı ve kendinizi iyi hissetmek için istidâtınız doğrultusunda yola çıkmalısınız.
devamını gör...
hiç bir işe yaramaz sonunda insanı hasta eder bazı şeyler düşünerek çözümlenmez.
devamını gör...
mükemmelliyetçilik, kendini en kötüye hazırlama, nokta atışı empati yapabilme yetisi ve üstüne bir de bu aşırı düşünme sorunu en kötü kombinasyondur. eğer önlem alınmazsa bir adım dahi atamaz olursunuz. empati ve aşırı düşünme sizi andan koparır. bir ortamda kimin ne konuştuğunu, duygu durumunu, söylemlerinin arkasındaki mesajı anlar üzerine düşünürsünüz. örneğin bir şey anlatan birinin o olaydan koptuğunu ve öylesine konuşmaya başladığını anında anlarım. ya ortamda kesiştiği başka biri vardır odağı ona kaymıştır esas düşüncesi şu an nasıl göründüğü ve o kişinin ona bakıp bakmadığıdır. ya da konu pek açmamıştır, sıkılmıştır. ne bileyim bu tarz küçük şeyleri yakalamada üstüme yok. eskiden bunun herkes tarafından yapılabildiğini zannederdim ancak benim durumumu asla anlamayanları ve konuştuğumda aaa fark etmedim diyenleri gördükçe, bizlerin lanetlenmemiş insanlar olduğumuzu fark ettim.

40 ayak hikayesi vardır. bir gün 40 ayak giderken bir karıncayla karşılaşır ve karınca ona "nasıl böyle nizami yürüyorsun? hiç şaşırmıyor musun?" diye sorar. 40 ayak ne demek istediğini anlamaz iltifat olarak görür yoluna devam eder. yürürken şöyle diğer böcekleri düşünür ve oldukça az bacaklarıyla yürür hepsi. oysa kendisinin bir sürü bacağı vardır. yürürken nasıl da bir ahenk içinde dalgalandıklarını gözler bacaklarının. sonrasında her bacağını ayrı şekilde oynatabildiğini ve normal yürürken böyle düşünmeden nasıl hızlıca bu işi başarabildiğini düşünür. derken bir bakar ki yürüyemez hale gelir. yürümeyi unutmuştur artık. çok zorlar sırayla tek tek atmaya çalışır ama nafile, asla olmaz.

hayat da böyledir, akışta kalıp yaşamak aslında içimizde var ancak üstüne o kadar çok düşündük ki yaşamayı unuttuk.
devamını gör...
dünyada düşünen adam denilince aklına, bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesi, dolayısıyla "delirmek" gelen başka bir ülke, başka bir millet yoktur herhalde. ne güzel bir ironi. yoksa değil mi? her şeyin fazlasında olduğu gibi, fazla düşünmek insanı delirnenin sınırına getirebilir. özellikle bu düşüncenin odağında tek bir mesele varsa. hele ki o mesele geçmişe sıkıca bağlanmışsa. artık çözme imkanı kalmamış bir kördüğümü, ip elinde değilken üstelik, sürekli zihinde tutmak, tutuculuğun en zorudur. delirmenin sınırı oradadır işte. kendin sorup, kendin cevaplayamadığın yerde.
soru sormak bilmenin, öğrenmenin ilk adımıdır. ikinci adım bildiğinle eylem, sonrası keyfe kederdir. ama cevap yoksa ve sorular çoksa, ilk adım sonsuz tekrarlıysa. bir insan düşününüz. sınırları biçimsiz bir boşlukta ayakta duruyor. gitmek istediği bir yer var, orada bulmak istediği bir şey. hareket edip ilerleyebilmesi için kendi zihniyle bir yol açmalı kendine. nasıl? soracak, cevaplayacak. her cevap bir adım olacak. bir noktadan sonra sorgu sual yok. bilecek çünkü. sormadan bilecek artık. aradığı yön hangi yanda. şimdi ilk sorunun sorulduğu andayız. ilk cevap doğru olsun. bu arada cevabın doğruluğuna da soran karar verecek. nasıl kalbiyle dinleyecek. neyse ilk cevap doğru. sağ ayakla bir adım. ikinci yanlış. sağ ayak geri. çünkü kalp diyecek ki, ilk cevap yanlış belki. ilk soru tekrar. ileri. ikinci soru. tekrar. geri. bu halin saatlerce, günlerce, aylarca, yıllarca olduğunu düşünün. ikincisi hep yanlış ilk cevap hep şüpheli.

şüphe aklın kurdurdur. kemirir durur. kelimeleri kemirmeye başlar önce. çünkü insan kelimelerle düşünür. kelimesi kalmamış insan, onu insan yapan şeyi yitirmiş olur. bütün insanlar düşünür. se düşünemeyen insan olur mu? felsefik olarak çok tartışmaya açık bir konu gibi görünmüyor. ne diyorduk? şüphe kurdu. bu kurt sürüsünü giderek büyütür. yanına önce öfkeyi, sonra pişmanlığı, yalnızlığı, bıkkınlığı ve çoğunu hepimizin tanıdığı diğerlerini de alır. o şeyler büyür hatta çoğalır. sürü genişledikçe başetmesi imkansızlaşır. kelimeler kendini savunabilen şeyler değildir. kelimeler sessizdir. onları duyulabilir yapan anlamdır. kurtlar işini bitirdiğinde, anlamsız kalmış kelimelerin çoğu susar. bazılarıysa sağlıklı zihinlerin anlamlandıramadığı anlamlarla, garip seslere dönüşürler. ses olarak vardırlar. anlam olarak yok.

bu işte düşünmekten delirmektir. bundan zevk duyan o sınıra yaklaşıp, yerinde saymadan geri çekilmeyi bilen, üstün ruhlar, seçilmiş insanlar olabilir. sanırım onlara şair diyorlar. ben gibi sıradanlara dönecek olursak, halk araısında, yani bizim aramızda en çok başvurulan yol şudur, s!ktiret. bu yapabilene aşk olsun.

ben de çalışmıyor. denedim yani günde belki yüz tekrarla falan olmuyor. ister istemez demek isterdim ama öyle değil, düşündüğümde delirecek gibi olduğum düşüncelerimi düşünmek için yanıp tutuşuyorum. fakat delirmemem de lazım. delirirsem kelimesiz kalırım. kelimesiz kalırsam o'nsuz. bu yüzden düşünmemek için, başka şeyler düşünmeye çalışıyorum. düşünmemi sağlayan kelimelerime minnet için yazıyorum. biraz iyi oluyor. sadece biraz. biraz bazen çok az oluyor. sonuç olarak, düşünmemek mümkün değil. delirmemek belki. en iyisi siz s!ktiredin.


ben edemedim...
devamını gör...
insanı dert sahibi yapar. dert sahibi olmayanı bile dert sahibi yapabilir.
devamını gör...
psikoloji bazı ruhların sesini semptom olarak ele almayı bırakırsa gerçek bir ilerleme katedecektir. fazla düşünmek laneti de bu ruhların hem tüm gücüyle kaçmak istediği hem de her o anlarda içine daha çok gömülmek istediği durumdur. kaçınılmaz bir "olmak" aracıdır. üstelik bu araç içinde kendi olmanın biçimlerini getirdiğinden araç olmaktan çıkar tümüyle ben'e dönüşür. zor olan ve pek sık rastlanmayan da burada başlar: sanatçının doğuşu
devamını gör...
kafamı koparıp atcam o olcak
devamını gör...
beyin kardeş, müsaden olursa 2 çift laf da ben edebilir miyim?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"aşırı düşünmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim