atatürk'ün dinsiz olduğu iddiası

(bkz: dindar olanların ne hayrını gördük de inanca göre insanları sınıflandırıcaz.)

böylesi bir şahsiyeti eleştirmek için henüz çok toyum ve ülkemiz için onun yaptıklarının yarısını yapmış değilim. *
bundan dolayı isterse pamuk şekerine tapan biri olsun benim için önemsiz, karakteri yeter.
(bkz: medeniyetsizleştiremediklerimizdenmisiniz)
(bkz: kaçıncı yüzyıl içindeyiz hala neler konuşuyoruz)

herkesin dini kendinedir.müslüman da olabilir, hristiyan da olabilir, deist, ateist, her türlü dine sahip olabilir. canım olmayan canım ülkem, keşke insanları artık dinlerine göre yargılamayı bi bitirseniz.

neden atatürkün diniyle ilgili en ufak bir soru ve tartışmada bir anda "her insanın dini kendinedir yav ne diyorsunuz siz hadsizler" tarzı çıkış yapanlar oluyor. merak ediyorum zaten bunu yaparken onu karalama amacı olduğunu nerden çıkartıyorsunuz herkes inanç konusunda özgür değil mi? atatürkün dindar veya dinsiz olması onu daha aşağı veya daha yukarı kılmayacağı için neden bu kadar karşısınız.
bence dinsiz çünkü bazı söylemlerine bakarsanız bu rahatlıkla anlaşılıyor. dinle ilgili söylediği bir kaç olumlu şey onun teist olduğunu düşünmemizi gerektirmez ama dine karşı söylediği tek şey onun dinsiz olduğunun ispatıdır diye düşünüyorum. (not: ateistim ve atatürkçüyüm)

kesinliği yoktur. tarihsel bilgiler çelişkilidir. atatürkçüler genel olarak mustafa kemal'in inançlı ve müslüman olduğu izlenimini vermeye çalışmışlardır cumhuriyet tarihi boyunca.
hala pek çok insan mustafa kemal'in hem dinsiz hem ateist hem de müslüman olduğuna, aynı anda inanarak yaşamaktadırlar.

bir kanıt oluşturmasa da şöyle bir mustafa kemal vecizesini hatırlatayım ;

" masum ve cahil insanları, yüzlerce allah'a taptırmak veya allahları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet, bir allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir. "

bir bireyin dinsiz olup olmadığı kimi ilgilendirir. devlet ayrı özel hayat ayrı kavramlar (bu atatürk olsa da). magazinsel takılmayıp tarihi öğrendikten atatürk ne yaptı ne yapmadı bunu tartışıp sorgulayıp fikirler üretebilmeliyiz. sorgulamak her insanın her konuda yapması gereken bir şey çünkü sorgulayıp kendi filtrenizden geçirmezseniz kendiniz olmazsınız.

dinlilerin bir işe yaradığını görmediğim için zerre kadar rahatsız etmeyen iddiadır.

biz onu dinine göre sevmedik. yaptıkları nedeniyle sevdik.

asılsız bir iddia dır. atatürk devletin yönetiminde laikliği benimsenmesine rağmen dini başı boş bırakmayıp cemaatlerin islam'a verecekleri zararları tahmin edip diyanet işlerini kurmuştur ve çok başlılığı önüne gecmistir. ramazan ayında da oturduğu köşkte 24 saat boyunca hafızlar tarafından kur-an okutulduğu devlet arşivlerinde yer almaktadır merak edenler girip bakabilir.

atatürk inançsız bir adam değildir aksine inancın içinde yaşanması gerektiğini düşündüğü için camilerde poz vermek yerine ülkeyi ileri götürecek politikalar izlemeyi tercih etmiştir.

iddia edenlerin hazımsızlığı anlamak zor değil.

diyelim ki öyle dinsiz hatta dinsizin bayrak tutanı olsun fakat kimin dinini yaşamasına engel oldu ve ayrıca biz din ülkesi değiliz ki başımızdaki adamın ya da kadının din demesini önemli ya da değerli bulalım dedirtiyor başlık.

gerçek veya değil kimseyi ilgilendirmeyen iddia. bir kişinin müslümanlık hristiyanlık yahudilik vs neye inandığı kimseyi ilgilendirmediği gibi hiçbirine inanmaması da kimseyi ilgilendirmez. her işe burnunuzu sokmayınız. bir gün birine denk gelirsiniz o burnunuz dümdüz olur.

atatürk'ün müslüman olduğunun iddia edilmesi gibi bu iddia da gereksiz, atatürk'ün konuşulmaması gereken özelliklerinden biridir.

57. alay'ı hepimiz biliriz.
57. alay neden komple şehit oldu?
57. alay neden bu kadar özel bir alay oldu?
sebebi şudur;
çanakkale kuşatmasında tam 22 tümen (157 bin asker) bulunuyordu. düşman askeri ise 300 bin civarındaydı.
tüm osmanlı subayları ingilizlerin deniz yolunu takip edip boğazdan gireceğini düşünerek ona göre birliklerini boğaz kenarına konumlandırmışlardı.
fakat albay mustafa kemal, 57. alay'ı anafartalar ismindeki dağlık ve geçişi zor alana konumlandırmıştı. diğer subaylar düşmanın bu dağlık bölgeyi kullanmasının imkansız olduğunu düşünse de mustafa kemal ingilizlerin kurnazlığının farkındaydı ve 300 bin askeri sağlı sollu yerleşmiş osmanlı askerlerinin arasından geçirmeyeceğini anlamıştı.
mustafa kemal, alman von sanders paşa'nın tüm emirlere rağmen 57. alayı anafartalarda tuttu. elini kolunu sallayarak dağlık alandan girip osmanlı askerlerini şoka uğratacağını düşünen ingilizler ilk şoku kendileri yaşamış oldular.
halbuki aldıkları istihbaratta orada tek bir askerin olmaması gerekiyordu. arazi avantajını çok iyi kullanan 57. alay düşman kuvvetlerine büyük zaiyatlar verdi. kendisi de son askerine kadar eridi ancak, düşmanın 2 gün boyunca ilerlemesine engel oldu. diğer birliklerin destek için gelmelerine kadar bölgeye düşmanı sokmadı.
savaşın kaderi bu isabetli karar sayesinde osmanlı devletinin lehine döndü.
orduda binlerce subay, yüzlerce general olmasına rağmen, düşmanın nasıl hareket edeceğini tahmin ederek strateji belirleyen tek bir kişi vardı: albay mustafa kemal.
bu savaştan sonra, her ne kadar osmanlı ordusuna nazaran küçücük bir alay olsa da; 57. alay ve onun komutanı albay mustafa kemal kahraman oldu. batı cephesinin tüm komutanları ülkeyi kurtaracak yegane kişinin mustafa kemal olduğu görüşünde birleştiler. bunun üzerine mustafa kemal padişah vahdettin'in gizli talimatı ve desteği ile kuvai-milliye ordularının kurulmasına liderlik etmek üzere görevlendirildi. mustafa kemal'in samsun'a çıktığı gemi olan savarona bizzat vahdettin tarafından kiralandı. hatta tüm ihtiyaçlarının bulunduğu yerdeki birliklerden karşılanması için orduya ferman yollandı.
mustafa kemal, çektiği tüm telgraflardan ücret alındığını, bunları ödeyecek gücünün olmadığını bir telgrafla sultan vahdettin'e bildirmişti. bunun üzerine vahdettin, mustafa kemal'in çektireceği tüm telgrafların ücretsiz olması için ferman yayınladı.
sarayda düşman tarafından esir edilmiş, köşeye sıkıştırılmış olmasına rağmen, gizli gizli mustafa kemal'e yardım edebilmek için elinden geleni yaptı. hatta mareşal fevzi çakmak paşa'ya mustafa kemal'in emrine girmesi emrini de vahdettin verdi.

sonuç olarak o dar zamanda hiç kimse mustafa kemal'in dinini, milletini, cinsini, cibiliyetini, anne babasını, içki içtiğini falan sorgulamadı. ülke için en isabetli kişi budur denilip destek verildi.
o zamanda bunlar sorulmadıysa, aradan 100 yıl geçtikten sonra bu soruları bizim sorma hakkımız yok diye düşünüyorum. atatürk iyi bir savaş uzmanıydı, iyi bir liderdi. stratejik noktalarda çok isabetli kararlar verdi. biz atatürk'ü bu yönü ile bilmek ve yad etmek istiyoruz. diğer kısımlar allah ile kendi aradındaki problemlerdir

(bkz: so what)

bu iddia doğru olsa bile kimseye söz söyleme hakkı düşmez. sen inanıyorsun diye herkes seninle aynı inanca mensup olmak zorunda mı?
sana karışan yok, sen de başkalarına karışmayacaksın. nokta.

lider sıfatıyla kendisinden daha çok islam'a faydası dokunan kaç lider olduğunu kendi kendinize sorarsanız cevabı zaten bulursunuz.
bu ülkede ezanlar susmadıysa, kuran'ı herkes anlayabilecek seviyede anadilinde okuyabiliyorsa, dinini diyanetini hurafelerden değil kaynağından öğrenebiliyorsa ve hepsinden önemlisi bunu özgürce yapabiliyorsa bunun sebebi düşman tarafından ahıra çevrilen camileri kurtaran ve o hainleri defeden mustafa kemal'dir, onun önderliğindeki silah arkadaşlarıdır, şehitlerdir, gazilerdir.
öyle yazdıklarının alt metninde "o aslında şöyledir, vahdettin destek vermiştir" gibi iftiralarla gerçekleri eğip bükmeye çalışanlara tarih gerekli cevabı veriyor gerçi ama biz de yazalım kendimizce.
o birilerinin kurtuluş savaşı'na ortak etme niyetini gösterdiği 61 yaşındaki mehmed vahidüddin* sakarya savaşı'nın en sıkıntılı zamanlarında yani ülke ölüm kalım savaşındayken 5. karısı 18 yaşındaki nevzad hanımefendiyi görkemli bir düğünle nikahına almakla meşguldü.
tarih 1 eylül 1921'di.
mustafa kemal için idam fermanı çıkaran, anadolu'yu karıştırmak için elinden geleni ardına koymayan vahdettin sonunda ingilizlere sığınıp kaçtı ama sözde kurtuluş savaşına destek oldu, öyle mi?
güldürmeyin...
biraz okuyun.

dinsiz olup olmaması onun özel yaşamı ya da tercihi diyelim. (bkz: laiklik)
dindar geçinen yöneticilerle kıyaslamayacak kadar bu ülkeye faydası olmuştur. kaldı ki bu ülke onun kritik kararları ve iman dolu binlerce askeri sevk ve idaresi ile ipten kurtarılmış, sıfırdan hızlı bir yükselişe geçmiştir.

kimin dinli kimin dinsiz olduğuna yazarların karar verdiği başlık

gezegenin diğer tarafında senin benim gibi insanlar marsa indirdiği roketi canlı yayında verirken, atatürk'ün ya da başka bir kişinin diniyle uğraşmak mis gibi zeka geriliğidir.

zaten başkasının dini hakkında hüküm vermek ya da düşünmek sivrisinekleri terbiye etmeye yarayacak kadar zekaya ancak sahip senin gibi birine ait uğraş olabilirdi.

bu azıcık iq'sunla din gibi karmaşık bir yapı hakkında hüküm verebileceğini zannetmek de ne bileyim, şirk değilse beyin hasarıdır.

atatürk son nefesinde allah'ın selamını verdi, sen ne vereceksin onu düşün. onurlu ve dürüst bir hayat sürdü, zulme karşı geldi o kurtardı kendisini sen kendini nasıl kurtaracaksın onu düşün.

bütün gün otuzbir çekip sağa sola like atmaktan başka bir meşguliyetin yokken atatürk gibi bir entelektüelin ne demek istediği hakkında tek bir fikrin olmadığı cümleleri gösterip ona dinsiz deme acziyetine düşmen ne denli bir şuursuzluk içinde olduğunu gösteriyor.
(bu son cümleyi tam olarak anlayabildiysen bravo biraz uzun oldu senin için)

din allah'ın dinidir senin değil ve hüküm yine allah'ındır kimsenin değil.

.

artık insanlara aç mısın ? tok musun? diye sorulmalı. din mezhep herkesin kendine.
ölmüş insanların da artık rahat bırakılmaları gerektiğini düşünüyorum.

herkesin dini, dinsizliği kendisinedir. alkol içer kendisinedir, sigara içer kendisinedir. insanların dinini sorgulamak kimseye kalmadı.

ister mitolojik inançlı dindar olsun, ister dinsiz olsun. benim için önemli olan laiklik gibi çok büyük katkılar yapması. mitolojik inanç ile devlet işlerini ayırması bir çok kişiyi rahatsız ediyor. bu hazımsızlıkları ömür boyu devam edecek. *