en yakınlarının acısı bile zamanla geçerken; tipik platonik ergen önermesi.
devamını gör...
biraz saçını ağartır ama geçer. hem de öyle bir unutursun ki sen bile kendi haline şaşırırsın. hiçbir acı kalıcı değil dostum. evlat acısından başka.
devamını gör...
oyle yada boyle geciyor dedigim sorunsal. gozlemledigim kadariyla ilk bir haftalik surec bir hayli zorlu geciyor, on besinci gunden sonra ayriligi kabullenme durumu olusuyor, birinci ayi doldugunda ise hayat normal akisiyla devam ediyor. tabi alisma sureci esten yada sevgiliden ayrilma, iliskinin suresi, ayrilan kisiye duyulan sevgiye gore de degiskenlik gostermektedir. kisisel olarak dusuncem ise insanin canini acitan yollarin ayrilmasi falan degildir, asil can acitan bir zamanlar cok sevilen kisinin aci bir deneyim, yada hayal kirikligi olmasidir. bu ayrilik acisindan daha zordur.
devamını gör...
geçip geçmemesi kişinin arzusuna bağlı bence. eğer durmadan besleyip büyütürsen geçmez. ayrılığın acısını unutma arzusu birinci şart, ikincisi de yardım almaktan kaçmamak. öyle profesyonel bir yardım değil kast ettiğim arkadaşlar, dostlar mesela. üçüncüsü de şuna inanmak, beni kaybettiğine o üzülsün, benim perişan olduğumu görüp sevinemesin.
zaman ilaçtır, neler geçmiyor ki bu geçmesin, yeter ki içindeki gücün farkında ol kardeşim.
devamını gör...
geçmiyor sankim, yerisini bir başkası doldurana kadar.

bu kişinin günlük yoğunluğuyla da alakalı ama düşünecek zaman varsa öyle kolay gitmiyor. insan ister istemez onunla mı olmalıydım, o harika biriydi diye düşünüyor. tekrar o kadar iyi biriyle karşılaşabilir misin bilemiyorsun.

bir ilişkide olmanıza/olmaya devam etmenize çok net uymayan durumlar olsa bile özlüyorsunuz işte. kişiliğinize bağlı olarak da geriye kalan anılar farklılık gösterebiliyor. bende iyi anılar kalmış mesela. özlemle doldukça birlikte olduğumuz dönemde bana verdiği konfor ve güç için teşekkür edip o anının gitmesine izin veriyorum. geri geliyor yine. zihimi rahat bırakmıyor. keşke o kapıyı bu kadar sert kapatmasaydım diyorum. ama o kapıyı kapatmamın sebebini de çok iyi biliyorum, doğru olan buydu.

kısa süreli bir şeydi ama ne olursa olsun onu hep iyi hatırlayacağım. içten içe bir yerlerde tekrar karşılaşmayı umuyorum, ummamalıyım biliyorum. zihnimdeki varlığını serbest bırakmalıyım artık. çünkü ben onun zihninde hissetmiyorum kendimi. yalnız bir şekilde seviyorum.*

o kadar yoğun değildi ama bu bana forrest gump'ın en güzel sahnesini hatırlattı. film kesiti spoiler!

jenny: i wish i could have been there with you.
forrest: you were.

enerjimi artık bitmiş bir şeye harcamamalıyım.
devamını gör...
kanaatimce aşk acısı bir anlatım bozukluğudur. zira aşkın her daim güzelliği ayrılığın esaslı acısı olur. sevdiceğinizin saçının telinin kokusu sizi öyle bir hale getirir ki, birisi toprağımda yürüyorsun dese, ben yürümüyorum ki, uçuyorum ulann dersiniz.

ben bugün sevdiğim kadından ayrıldım. tüm anne babalardan özür dileyerek bunu ancak evlat acısı gibi bir acıyla mukayese edebiliyorum.

bir ay önce öz abimi kaybettim. henüz 48 yaşında annemin kolları arasında kalp krizinden can vermiş. biz siyasi bir kavgadan ötürü 6 yıldır küstük konuşmuyorduk. daha 60 sene de geçse kendisiyle barışmazdık sanırım. olay olduğunda da şehir dışındaydım. tabii ki üzüldüm lakin ona pek yas tuttuğum söylenemez. şimdi söyleyeceklerimi aklımdan geçirince bile kendimi dünyada yaşamış en günahkar ve utanmaz insan gibi hissediyorum. tüm anne babalardan özür dileyerek söylemeliyim ama. bugün yanan etim, kalbim, içim dışım, abimi ilk toprağa gömdüğü gündeki annemin her yeri gibi geliyor. o gün annemi gördüğümde gördüğüm kişi yaşayan en çok acı çeken kişiydi. şu anki halimi annemden daha fena ve korkunç olarak tanımlıyorum.

annem oğlunun toprağa inişini gördü. duasını okudu. artık gelecek mi gibi bir umudu yok. ama ben daha en az 3 sene gelen her telefon ve mesaj sesinde o sanacağım. benim kirpiğimden sakındığım insanı kırdılar mı, üzdüler mi, başını bir yere çarptı mı diye kendimi kemirerek geçireceğim.

çok zorrr. ama çok zor. geçer mi? bilsem böyle utanmazca kendimi rezil etmezdim buralarda.

bu satırları yazarken bir yandan erdal erzincan bağlamasını her yerime sokmakta.

o yar benden küsüp gitmiş...

yara bende yara bende
sel sel olmuş akar bende
feryat ettim dağa taşa
dağ dayanmaz yara bende
felek derdim demem sana
desem fayda gelmez bana

sözüm yok haldan bilmeze
ben ağlarım yana yana...
devamını gör...
ayrılık acısı bana göre evlilik, boşanma, askerlik, gurbete gitmek vs. gibi hayatın dönüm noktalarından biri. alışma sürecine girildiğinde buna "bir tecrübeydi" gözüyle bakılmalı ki, en azından süreç içinde avunulacak mantıklı bir sebep olsun.

ayrıca bana göre ayrılınan kimseyle ne sebeple olursa olsun, tekrar bir birliktelik söz konusu bile olmamalı, bu durumda duygular değil mantık konuşmalı. gereksiz romantizm bittikten sonra geriye yaşanan gerçekler kalıyor zira.
devamını gör...
eğer duygular gerçek değilse hayatına yeni biri girdiğinde hemen eskisi unutulur. ama duygular gerçekse yarım kalmışlık hissi devam eder.
devamını gör...
ayrılık acısı diye bişi yok gereksiz duygusallık yapmayın. herşey geçiyor bu da geçer yak bir sigara.
devamını gör...
"geçer, geçer
daha öncekiler gibi bu da geçer
neler neler geçmedi ki"

buradan
devamını gör...
gündüzleri çok acı çekiyorum. geceleri biraz diniyor acım. bu sefer sabah olmasından çok korkuyorum. zira mutlaka rüyamda seni görmüş oluyor ve aramak için içimde durdurulamaz bir savaş çıkıyor. en tahrip gücü yüksek acılı, kanlı iç savaşlarla mukayese kaldırmaz bir savaş oluyor bu. kahvem piştikten sonra rasyonalite kuvvetleri kontrolü ele alıyor. alıyor da duygu güçlerine başlıyorlar işkenceye. her türlü can çekişen ben oluyorum.

onu en son görmemin üzerinden 2 hafta geçti. asla aramayacağımda. bebekleri sevemiyorum artık. zira hepsi sanki sadece onu taklit etmeye çalışan uzaylılar gibi. endemik çiçeklerden bile güzel ve eşsiz olsa da onu aramayacağım.

yaşadığım acı evlat acısından beter. bebeğimi kaybetmediğimi kimse inandıramaz bana. evlatlar ölür. bebeklerin bile öldüğü zalim bir dünya bu. lakin anne babalar evlatları öldükten sonra her mesaj sesi ve telefon çığlığında mezardan bir ses duyacaklarını sanmıyorlar.

bebekleri bile öldüren zalim bir dünya bu. o güzel varlıklara kıyabilen ucube dünya bize daha beterleri reva görebiliyor.

geçer mi? bilmiyorum. bilsem buralarda kendimi rezil etmezdim.
devamını gör...
bu noktada gecmiyor dediğim başlık.
devamını gör...
geçer, ben çekdiğim acıya ayrılık acısı diyemesem de istenilmemezlik acısı diyebilirim veya tercih edilmeme acısı.
o günün üzerinden tam 9 ay geçmişti ve tekrar sevebileceğimi hissetmiştim. içimde hala çok büyük bir acı vardı. günün yarısında çok büyük umutlarla yaşıyordum ama diğer yarısında acım artarak büyüyordu, hem de bu kadar zaman geçmesine rağmen.
aradan 17 ay geçtiğinde kesinlikle tekrar sevdiğimin farkına vardım ama bu sevgilerin güçleri eşit değildi, bunu da biliyordum. o acının kaynağı olan sevgi koşmak ise, ondan sonra hissettiklerim anca emeklemek kadar olabilirdi.
aradan 24 ay geçti, hala onu sevdiğimden fazla seveceğim, beni heyecandan tir tir titretecek birisi karşıma çıkmadı.

son olarak bi söz bırakmak istiyorum;
"bu daima böyledir. hadiseler kendiliğinden unutulmaz. onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir."

saatleri ayarlama enstitüsü
ahmet hamdi tanpınar
devamını gör...
yani bence her şeyin bir sonu oluyor.
yaşadığımız hayatın bile bir sonu varken ayrılık acısı geçmez diyerek neyi kimi kandırıyoruz.
tamam en acı çekilse çekelim ama illaki o acıya merhem olan kişiyi buluruz bulamazsak kendi ayağımız üzerinde durmayı daha güçlü olmayı öğrenir daha dimdik dururuz hayata karşı bu da gayet güzel bir durum
devamını gör...
bazen geçmez diye cevaplayacağım sorunsal. yani şöyle geçmez, eskisi kadar özlemeyebilirsin ama içinde her zaman yaşayabilir.
devamını gör...
yahu niye geçmesin?
neler neler geçmiyor ki? araba yolculuğuna çıkmadan önce kesin olarak kaza yapıp yapmayacağımızı biliyor muyuz?
hayır. ilişkide de karşıdaki insanın bizi ne kadar seveceğini kestiremeyiz, bitip bitmeyeceğini de bilemeyiz.
ilişkiler başlar, bitedebilir, kimse bir diğerinin yokluğunda ölmez.
tek yapmanız gereken kabullenmek, acı çekmekse çekin, ağlamaksa ağlayın ama sonra kendinize gelin. çünkü kendinize en çok siz lazımsınız.
devamını gör...
geçer.
devamını gör...
tabiki de geçer sevgili başlığı açan yazar. akışına bırakın, yeni bir kitap alın mesela ona başlayın, izlememiş olduğunuz yüzlerce diziden birini keşfedin ve izleyin, farklı hobiler edinin, alışkanlıklarınızı değiştirin. süreci tamamladığınızda çok daha huzurlu ve mutlu bir insan olacaksınız.
devamını gör...
geçer geçer niye geçmesin ama bir süre ayrılıklarda sevdaya dahil diye diye gezdirir de haberiniz olsun. yalnız o gezmelerin sonu öyle güzel rahatlık ki sevda mı varmış ortada ben niye göremiyorum bile dedirtir.
devamını gör...
dellendim yine. ulan bir tek ölüme çare yok. tamam benzer aforizmaları bende yaşadım ama olgun bir armut olmaktan da şahsım adına gurur duyuyorum.

yok aynı şehirde iki farklı nefes , ferdi tayfurdan batan güneş. geç bunları işin son hikayesinde sen yine teksin zaten.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ayrılık acısı geçer mi sorunsalı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim