61.
"gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. aklımda gözlerin varken, sen buna gitmek mi diyorsun?" sözünün sahibi.
devamını gör...
62.
kim özlerdi avuç içlerinin kokusunu
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.
dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.
yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.
su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!
devamını gör...
63.
anamın ipiyle indim gökdelen damınızdan
kelebek gibi girdim kelebek camınızdan
taksinize mülkünüze dairenize...
heceleyerek üzerinde ayak ve el uçlarımın
belledim seyyarenizi ve kelimelerinizi...
gözlerinize baktım, mukaddes ciltlerinize, büfelerinize
vesairenize...
şiir fenerimle de baktım, son çığlık!
aşk yokmuş sizde beş paralık!
gidiyorum ben boşçakallar
sıçmışım ortalık yerinize
kıçımın fosforuyla aydınlanın siz artık
hakikat dolu dizelerin sahibidir.
devamını gör...
64.
biz de ele el göte göt diyoruz ama kimse bizi sevmedigi gibi elestiriyor da can baba.
t : cok sevilen türk şair.
t : cok sevilen türk şair.
devamını gör...
65.
bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik... anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.
- can yücel
- can yücel
devamını gör...
66.
yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kâr sayma:
yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
işte budur hayat!
işte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
sevdiğin kadar sevilirsin...
can yücel | her şey sende gizli
kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kâr sayma:
yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün..
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,
sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
işte budur hayat!
işte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
sevdiğin kadar sevilirsin...
can yücel | her şey sende gizli
devamını gör...
67.
68.
davudi sesi, çenesini yaya yaya konuşmasını sevdiğim, şahsına münhasır bir insan.
eleştirir, kızar, söver, şaka yapar ve duygusaldır, bu ülkenin can abisidir.
ben hayatta en çok babamı sevdim şiiriyle birkaç sefer ağlamışlığım, bir yudum insan yapımındaki belgeseli defalarca izlemişliğim vardır.
bir şairden de öte, mahallede yürürken selamımı esirgemediğim, güzel yürekli mahalle abisi gibidir benim için.
eleştirir, kızar, söver, şaka yapar ve duygusaldır, bu ülkenin can abisidir.
ben hayatta en çok babamı sevdim şiiriyle birkaç sefer ağlamışlığım, bir yudum insan yapımındaki belgeseli defalarca izlemişliğim vardır.
bir şairden de öte, mahallede yürürken selamımı esirgemediğim, güzel yürekli mahalle abisi gibidir benim için.
devamını gör...
69.
bir gün can yücel şiir okumak için çıktığı sahneden hiç küfür etmeden iner. seyirci şaşırır. ilk defa küfür etmeden sahneden inmiştir.
yavaş yavaş sahneye tekrar çıkar. "gece gece sizin de kafanızı s*ikt*m " diyip iner.
#küfürsüz olmaz #
yavaş yavaş sahneye tekrar çıkar. "gece gece sizin de kafanızı s*ikt*m " diyip iner.
#küfürsüz olmaz #
devamını gör...
70.
gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. aklımda gözlerin varken, sen buna gitmek mi diyorsun?
dıkşınnn! vuruldum.
ne ka güzel demişşşş.
dıkşınnn! vuruldum.
ne ka güzel demişşşş.
devamını gör...
71.
bugün aramızdan ayrılalı 23 yıl oluyor. ancak bizimle şiirleri ile birlikte yaşamaya devam ediyor. ne demiş aynı zamanda:"gittin mi büyük gideceksin..."
devamını gör...
72.
bağlanmayacaksın isimli şiir ile anılan şair.
fakat bu şiir can yücel'e değil perihan özcan'a aittir.
fakat bu şiir can yücel'e değil perihan özcan'a aittir.
devamını gör...
73.
duygu asena nazım hikmet’e kartpostal şairi denince canlı yayına bağlanıp "kart sensin postalda sana girsin" ifadesini kullanıp herkesi zekasına hayran bırakan şairdir.
devamını gör...
74.
bugün doğum günü olan şairmiş. iyi ki doğmuş.
devamını gör...
75.
delinin biri şairmiş..
devamını gör...
76.
william shakespeare'in 66. sonesini çevirerek, aslında yeniden yaratarak , türkçe çeviri şiir birikimine bir baş yapıt bırakmıştır.
66. sone
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen' e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
66. sone
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen' e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
devamını gör...
77.
bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz
bir gün ben, çadır bezi bir perdeden
günlerin toz-toprak şarkısını çırparken
can evimin önünden geçersen,
bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı
bir gün şayet saman çöpü bir sokak dişlerim arasında
canevinin önünden geçersem
anlatırım nasıl nerede
bir ulu çınara takılı bir kuyruklu yıldız
bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız
anlatırım nasıl nerde...
sonra eğilir kulağına derim: bekle
çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin
hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere,
hele ürksün fincancı katırları!
bir gün ben, çadır bezi bir perdeden
günlerin toz-toprak şarkısını çırparken
can evimin önünden geçersen,
bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı
bir gün şayet saman çöpü bir sokak dişlerim arasında
canevinin önünden geçersem
anlatırım nasıl nerede
bir ulu çınara takılı bir kuyruklu yıldız
bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız
anlatırım nasıl nerde...
sonra eğilir kulağına derim: bekle
çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin
hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere,
hele ürksün fincancı katırları!
devamını gör...
78.
başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..
bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince
nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..
can yücel
bir de buradan
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..
bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince
nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..
can yücel
bir de buradan
devamını gör...
79.
(bkz: william shakespeare) (bkz: brect) gibi ünlü yazarlardan çeviriler yaptı. her ne kadar metnin asıllarına sadık kalmasa da çevirileri başarılı olmuştur. w. shakespeare’nin (bkz: to be or not to be) sözünü “ bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?” şeklinde çevirmiştir.
şiirlerinde argo, müstehcen sözlere yer verse de bazı şiirlerinde toplumsal eleştiriyi, kullandığı argo ve küfür ile harmalamıştır.
şiirlerinde argo, müstehcen sözlere yer verse de bazı şiirlerinde toplumsal eleştiriyi, kullandığı argo ve küfür ile harmalamıştır.
devamını gör...
80.
sevgi duvarı şiirini hangi kafayla yazdıgını merak ettiğim ustaların ustasıdır.
devamını gör...