faşizmin 14 temel özelliği

"11. aydınların ve sanatın küçümsenmesi: faşist uluslar, yüksek öğrenim ve akademiye karşı açık bir düşmanlığı körükler ve teşvik eder. profesörlerin ve diğer akademisyenlerin sansüre uğraması, hatta tutuklanması yaygındır. sanatta ifade özgürlüğü açıkça saldırı altındadır ve hükümetler genellikle sanata bütçe ayırmayı reddeder."

***

tamer karadağlı, sınavını geçemediği devlet tiyatroları'na nasıl müdür oldu?

"altın portakal'da skandal hareketler! tamer karadağlı'dan nihal yalçın'ın arkasında garip hareketler"



"tamer karadağlı, merve dizdar'ı hedef gösterdi: cezayirli kız kardeşleri için de geçerli mi söyledikleri?

tamer karadağlı, cannes film festivali'nde ödül kazanan merve dizdar'ın konuşmasına tepki göstererek "yurt dışında böyle önemli bir ödül alıp ülkesini ilk fırsatta şikayet etmesi doğru gelmiyor" dedi."

link

***

"boykota destek veren oyunculara yönelik baskı sürüyor

oyuncu aybüke pusat, furkan andıç ve boran kuzum trt dizi kadrolarından çıkarıldı

rojda demirer ve alican yücesoy'un x hesapları erişime engellendi"

link

***

"bakın bu adamlar 1939'ların nazi partisinin hüküm sürdüğü faşist almanya'nın propaganda bakanı goebbels'in taktiklerini aynen kullanıyorlar. 1-psikolojide yansıtma denilen tekniğin aynısını uygulayarak yaptıkları tüm kötülükleri muhalefete veya rakiplerine mâl ediyorlar.

2-kendi menfaatlerine uygun ama gerçekte yalan olan bilgileri; bilerek, isteyerek ve ısrarla yüzlerce binlerce defa tekrarlıyorlar. çünkü joseph goebbels "bir yalan binlerce kez tekrar edildikten sonra doğru haline gelir" diyordu.

3- nazilerin tek suçu birçok ülkeye saldırarak ve suçsuz yüzbinleri öldürmek değildi şüphesiz, aynı zamanda kendi halkına savaş açmış kendi halkına yönelik psikolojik operasyon uygulayan bir iktidardı.

4-erdoğan'dan alt düzeydeki akp'li üyeye kadar ağızlarından çıkan her sözün yalan olduğunun bilinmesi ve halka anlatılması mücadelenin önemli ayaklarından biridir.onlar yalanı binlerce kez tekrar edecekse, biz de doğruyu ve onlarla ilgili gerçekleri onbinlerce kez tekrarlamalıyız."

link

***

"cem küçük: "sen devletin televizyonunda çalışıyorsan, cumhuriyet halk partisi'nin propagandasına destek veremezsin!

cumhuriyet halk partisi'nin çağrısına destek veriyorsan, trt'de işin yok, kovulursun, hak etti."

link

"19 mart ile başlayan süreç 'ekrem'i aldılar bitti' süreci değildir. tek tek her bir vatandaşın köleleşip, hakkını savunamayacağı bir hale gelene kadar sürdürülecek bir baskı dönemi başlamıştır. baskı çok daha artacak." link

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

link
devamını gör...

10. emek gücünün baskı altına alınması: faşist hükümete karşı tek gerçek tehdit emeğin örgütlü gücü olduğundan, işçi sendikaları ya tamamen saf dışı edilir ya da şiddetle baskı altına alınır.


faşizmin 14 temel özelliği


zonguldak’ta yanmış cesedi bulunan, kaçak ocakta çalışan afgan maden işçisi vezir mohammad nourtani’nin ölümüne ilişkin davada tüm sanıklara ödül gibi cezalar verildi. maden ocağının sahipleri hakan körnöş ve enver gideroğlu taksirle öldürme suçundan 5 yıl 8 ay, körnöş’ün kuzeni ahmet aydın delil karartma suçundan 4 yıl 6 ay ceza aldı. ocak çalışanları sercan kayabaş, eray demiro ve alaattin çayırlı ise delil karartma suçundan 2’şer yıl hapis cezası aldı. çayırlı’nın cezası 1/6 oranında indirilerek 1 yıl 8 aya düşürüldü. tüm sanıklar 3 ay sonra tahliye olabilecek


link

"kaçak madende çalıştırdığı göçmeni diri diri yakmanın cezası 5 yıl. allah bin belanızı versin pisliğinizde boğulun!!

maden ocağının sahipleri; eski mhp gelik belde başkanı hakan körnöş ve enver gideroğlu taksirle öldürme suçundan 5 yıl 8 ay..." link

***

"akp’li başkan veysel tiryaki, işçiye "şerefsiz" deyip yumruk attı. hızını alamayan tiryaki, işçi çadırını yıkmaya çalıştı

-- altındağ belediye başkanı akp’li veysel tiryaki’nin işçilerin haklarını aramak için belediyenin yanına kurduğu direniş çadırıyla dalga geçmesinin ardından bugün de çadırda eylem yapan işçilere saldırdı. hızını alamayan tiryaki, işçilerin direniş çadırlarını yıkmaya çalıştı." link

***

tek kelimeyle özetlemek zorunda kaldığınızda bu kelime "şiddet" olur ancak. faşizmi diğer her şeyden ayıran temel özelliği şiddeti amaç edinmesidir. bazı insanlar her devleti faşist olarak değerlendirir ama bu yanlıştır. devletlerin zor kullanma tekelini elinde bulundurması ve bunu başka yapılarla paylaşmaması (mafya, terör örgütleri, paramiliter yapılar, özel güvenlik) o devletlerin temel özelliklerindendir. bu özelliğini yitirdiğinde ortaya haiti gibi tatsız örnekler çıkıyor.
devamını gör...
linkteki videoda yaşananlar, türkiye tarafından desteklenen şeriatçı colani rejiminin militanları tarafından suriye'nin hama ilinin maharda ilçesinde yapılıyor. suriye'deki iç savaştan önce nüfusu 25 bine yakın olan ve sakinlerinin büyük çoğunluğu hristiyan olan maharda'nın şu anki nüfusu 15 binin üzerinde. videoda aşağılanan, şiddete uğrayan, burnu kırılan ve saçı aşağılanma amaçlı kazınan iki genç de hristiyan. ikisi de üniversite öğrencisi ve iki suçları var: birisi, hristiyan olmaları. ikincisi de kadın üniversite arkadaşlarıyla kamusal alanda sohbet etmeleri.

görüntü ve içerik ne kadar da nazi almanyası'na benziyor değil mi? şu yaşananları körü körüne destekleyecek olan müslüman teröristler, herhangi bir batı ülkesinde kendilerinden gördükleri parazitlere benzeri yapılsa ortalığı ayağa kaldırırlar.

aynı zamanda türkiye'de de aslında bunları ve daha fazlasını seküler kentli kesimlere uygulamak istiyorlar. son aylarda türkiye'de yaşananların suriye'deki vahşetle paralelliği dikkat çekici.
devamını gör...

zizek’e göre çağdaş otoriter-popülist liderlerin gücü, utancı ortadan kaldırma biçimlerinde yatıyor. utanmazlık artık bir ahlaki düşüklük değil, “halka yakınlık” ve “samimiyet” göstergesi. böylece siyaset, ahlaki normları değil, teşhiri ödüllendiren bir rejime dönüşüyor diyor.

utanç, toplumsal normların içselleştirilmesiyle oluşur. birey, başkalarının bakışıyla kendi davranışını sınırlar. ama bugünün politik atmosferinde, normları çiğneyen pervasızca tutumlar “özgür” ve “güçlü” addediliyor. utanmazlık, bir tür halkla özdeşleşme stratejisine dönüşüyor.

zizek bu durumu “utançsızlıkta zevk bulmak” olarak tanımlıyor. sadece kendi sınırlarını değil, toplumun tüm ahlaki dayanaklarını da çiğneyerek bir tür haz üreten bir siyaset tarzı. pervasızlık ve utanmazlık artık marjinal değil çok merkezi bir siyasal performansa dönüşüyor diyor.

bu tür grupların ve liderlerinin başvurduğu stratejik utanmazlık, geleneksel denetim mekanizmalarını (ifşa, eleştiri, kamuoyu baskısı) etkisizleştiriyor. eee ne var yani gibi bir tavırla, her skandalı siyasal güç gösterisine çeviriyor. hesap vermek değil, meydan okumak kazanıyor.

zizek’in uyarısı: utancın kaybı, yalnızca ahlaki bir çöküş değil, yeni tür bir faşizmin habercisi. yumuşak bir faşizm çünkü rıza ile işliyor. tümüyle faşizan değil çünkü sahte bir özgürlük duygusu sunuyor. ama tam bu nedenle, en güçlü denetim biçimi olabilme riskine sahip diyor.

yani utanmazlık, bugün bu tür grupların ideolojik motoru. bu yalnızca bu grupları değil, geniş toplumu da dönüştürür. halk zamanla yalnızca yalanlara değil, açık pervasızlığa da alışır. utanma duygusunu kaybetmiş toplumlar da en radikal yozlaşmalara bile tepki veremez hale gelir.

zizek’e göre utanç duygusu, bu tür grupların gözünde yalnızca bir zayıflık değil, bir tehlikedir de. yandaşın kamusal alandaki görevi de her gün yeni bir ahlaki eşiği aşarak topluma “bak bunu bile yaptık, hiçbir şey olmadı” demektir, böylece toplumun bağışıklığı sıfırlanır diyor.

işte bu yüzden zizek bugün demokrasiye sahip çıkmanın yolunun utanca yeniden sahip çıkmaktan geçtiğini savunuyor. günümüzde utanma kapasitesini korumak yalnızca bireysel ahlak değil, kolektif direnişin de temelidir diyor. çünkü utanmayanlar değil, utanabilenler dur diyebilirler.

not: zizek tabii ki çağdaş otoriter-popülist rejimlerin doğasını tek bir nedene indirgemiyor. ancak utanç ve utanmazlık temalarının, bu rejimlerin liderlik tarzı, siyasal söylemi ve yandaş pratiği açısından ne denli kurucu bir rol oynadığını güçlü biçimde ortaya koyma derdinde.



kemal büyükyüksel


utanma ve mahcubiyet

uygarlaşma süreci için örneğin, güdü bütçesinin, bizim "utanma" ve "mahcubiyet hissi" olarak adlandırageldiğimiz kendine özgü biçimlenişi de "rasyonelleşme"den daha az karakteristik değildir. gerek güçlü rasyonelleşme dalgası, gerek özellikle 16. yüzyıldan itibaren batı insanlarının habitusunda gittikçe daha fazla hissedilir hale gelen utanma ve mahcubiyet dalgasının hiç de daha hafif olmayan ilerleyişi, ikisi de aynı ruhsal dönüşümün çeşitli yönleridir.

utanma hissi, belirli vesilelerle tekil insanın içinde otomatik ve alışkanlığa dayalı olarak kendini yeniden üreten özgül bir heyecan, bir tür korkudur. yüzeysel olarak bakıldığında, sosyal alçalmadan duyulan korkudur ya da daha genel söylersek, başkalarının üstünlük taslayan jestlerinden duyulan korkudur; ama hoşnutsuzluğun ya da korkunun, yenik düşmekten korkması gereken insanın bu tehlikeyi ne dolaysız bir bedensel saldırıyla, ne de başka herhangi bir türüyle saldırı bertaraf edebileceği zaman ortaya çıkan ve karakteristiği bu olan bir biçimidir. başkalarının üstünlüğü karşısındaki bu savunmasızlık, tamamen onların insafına terk edilmişlik, elbette fiziksel zorlamalara, çocuğun onu biçimlendirenler karşısındaki bedensel zayıflığına dayansa da, başkalarının bedensel üstünlüğü tarafından dolaysızca tehdit edilmekten kaynaklanmaz. yetişkinde ise bu savunmasızlık, savunmasız ve korku içinde olanın kendi üst-beniyle, vaktiyle bağımlı olduğu ve bu yüzden onun karşısında belirli derecede erk ve üstünlüğe sahip olan başkaları tarafından bireyin içinde geliştirilmiş olan kendini zorlama aygıtı ile üstünlük jestlerinden korkulan insanların örtüşmesinden gelir. bizim "utanç" dediğimiz korkunun, başkalarının gözüne görünüşü itibariyle yüksek oranda ılımlılaştırılmış olması buna uygun düşer; ne kadar güçlü olursa olsun, dolaysızca, yüksek sesli jestlerde ifade bulmaz. utanma heyecanına özel rengini kazandıran şey, bu heyecanı yaşayan kişinin, şu ya da bu biçimde halen ya da daha önce bir bağ içerisinde bulunduğu insanlarla ve kendisiyle, bilincinin kendini kontrol etmesinin aracı olan kısmıyla, çelişki içerisine düştüğü bir şey yapmış ya da yapmak üzere olmasıdır; utanma korkusuyla kendini ifade eden çatışma yalnızca bireyin egemen toplumsal kanaat ile çatışması değildir, bireyin davranışının kendi içinde bu toplumsal kanaati temsil eden bir parçasıyla karşı karşıya gelmesine neden olan bir çatışmadır; kendi ruh bütçesinin bir çatışmasıdır; kendi kendini yenik saymaktadır. sevgi ve saygısına önem verdiği ya da önem vermiş olduğu başkalarının sevgi ya da saygısını kaybetmekten korkmaktadır. onların tutumu kendi içinde, otomatik olarak kendine karşı benimsediği bir tutum halinde pekişmiştir. başkalarının bir bakıma kendi içindeki bu otomatik işleyişi gerçeğe dönüştüren üstünlük jestleri karşısında onu böylesine savunmasız bırakan budur.


uygarlık süreci cilt 2 - norbert elias
devamını gör...
"4. ordunun ve militarizmin yüceltilmesi: yaygın yerel sorunlar olduğunda bile, orduya hükümet bütçesinden aşırı miktarda pay verilir ve yerel gündemler göz ardı edilir. askerler ve ordu hizmetleri alabildiğini yüceltilir.

8. din ve yönetimin içiçe geçmesi: faşist ulus hükümetleri, ulus içindeki en yaygın dini, kamuoyunu manipüle etmek için bir araç olarak kullanır. dini retorik ve terminoloji, dinin ana doktrinlerinin hükümet politikalarına veya eylemlerine tamamen karşıt olduğu durumlarda dahi, hükümet liderleri tarafından yaygın olarak kullanılır."

faşizmin 14 temel özelliği:

liberal olduğunu iddia eden ancak islamofaşist olan serbestiyet:

"türkiye’nin askeri-endüstriyel kompleksi başta kürtler ve türkler, bütün müslümanlar için bir başarı hikayesidir. iç siyasetin mide bulantılarıyla bu konuya bakanların göremeyeceği kadar önemli bir gelişmedir."

link

"iç siyasetin mide bulantılarıyla bakanlar göremiyor" derken, onay alamadığı kentli seküler kesimi aşağılamaya çalışıyor ruh hastası faşist. fiziksel şiddet uygulayamadıkları zaman daima psikolojik harp taktikleriyle nefret kusarak şiddetin bu yöntemini kullanırlar.
devamını gör...
en büyük handikapı saldırgan eğilimli bir ideoloji olmasıdır. o yüzden bir gün siyasi bir kitap yazarsam bu ideojinin revize edilmiş halini yazarım.

liberalizm bireyi, sosyalizm sınıfı baz alirken faşizm ulusu baz alır. bu yüzden tüm kurumlar ve bireyler belirli bir harmoni icinde tıpkı bir karınca kolonisi gibi hareket eder. bireyin boşta kalması, işsiz ve eğitimsiz olması istenmez. ani bir savaş durumu için çocukluktan itibaren spor ve temel atıcılık eğitimi verilir.

faşizm de öz devlettir. her şey devlet içindir. ve devletin başı vardır. lider. lidere mutlak itaat vardır. güçler ayriligi ilkesi yoktur. işte tam da bu noktanın reforme edilmesi gerekiyor.

ve faşizm tabandan gelen bir halk tepkisi olduğu için mutlak bir düşmana ihtiyaç duyar. bu da sıkıntılı bir konu çünkü bu görüş sebebiyle faşizmi kabul etmiş her devlet sürekli bir savaş ve sosyal baskı egilimi taşır. faşist devletlerde temel düşman yahudilerken komünist ülkelerde halk düşmanı adı verilen işlerine gelmeyen her kesim düşmandır.

fakat artısı nedir ? çok çabuk ekonomik toparlanma ve ekonomide stabilite sağlar. orduyu dinamik hale getirmekle beraber halkın genç bireylerini daha sağlıklı hale getirir. (mecburi spor)

ayrıca oldukça teknokrat bir sistemdir. fakat en başta bahsettiğim handikap yüzünden tutmamıştır.

ha unutmadan ayrıca işine gelmeyen herkese vurulan bir solcu yaftasıdır.
devamını gör...
seni mahvedeceğiz. aileni tutuklayacağız. çoluğundan çocuğundan yıllarca ayrı bırakacağız. gel, iftira at, kurtul

“bu cümleler o karanlık odalarda yankılanıyor.

segbis kayıtlarında, kamera görüntülerinde, tanıklıklarda duruyor.

bunları kimse bilmiyor, bunlar gizlenecek sanmayın”

kaynak

devamını gör...
bildiğini söyleme değil söylememe mecburiyetidir.

bir gün kızılmeydanda resmi geçit töreninde bir yurttaş diktatöre ölüm… diktatöre ölüüüüüm! diye bağırmaktadır! polisler yurttaşı yaka paça gözaltına alır! bu arbede stalinin de dikkatini çeker, hadise nedir diye merak edip sorar, yurttaş ben hitleri kastediyordum efendim der, bunun üzerine stalin polislere dönererk merakla sorar;

-yoldaş komiser peki sen kimi kastediyordun?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"faşizm" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim