61.
faşizmin 14 temel özelliği
"11. aydınların ve sanatın küçümsenmesi: faşist uluslar, yüksek öğrenim ve akademiye karşı açık bir düşmanlığı körükler ve teşvik eder. profesörlerin ve diğer akademisyenlerin sansüre uğraması, hatta tutuklanması yaygındır. sanatta ifade özgürlüğü açıkça saldırı altındadır ve hükümetler genellikle sanata bütçe ayırmayı reddeder."
***
tamer karadağlı, sınavını geçemediği devlet tiyatroları'na nasıl müdür oldu?
"altın portakal'da skandal hareketler! tamer karadağlı'dan nihal yalçın'ın arkasında garip hareketler"
"tamer karadağlı, merve dizdar'ı hedef gösterdi: cezayirli kız kardeşleri için de geçerli mi söyledikleri?
tamer karadağlı, cannes film festivali'nde ödül kazanan merve dizdar'ın konuşmasına tepki göstererek "yurt dışında böyle önemli bir ödül alıp ülkesini ilk fırsatta şikayet etmesi doğru gelmiyor" dedi."
link
***
"boykota destek veren oyunculara yönelik baskı sürüyor
oyuncu aybüke pusat, furkan andıç ve boran kuzum trt dizi kadrolarından çıkarıldı
rojda demirer ve alican yücesoy'un x hesapları erişime engellendi"
link
***
"bakın bu adamlar 1939'ların nazi partisinin hüküm sürdüğü faşist almanya'nın propaganda bakanı goebbels'in taktiklerini aynen kullanıyorlar. 1-psikolojide yansıtma denilen tekniğin aynısını uygulayarak yaptıkları tüm kötülükleri muhalefete veya rakiplerine mâl ediyorlar.
2-kendi menfaatlerine uygun ama gerçekte yalan olan bilgileri; bilerek, isteyerek ve ısrarla yüzlerce binlerce defa tekrarlıyorlar. çünkü joseph goebbels "bir yalan binlerce kez tekrar edildikten sonra doğru haline gelir" diyordu.
3- nazilerin tek suçu birçok ülkeye saldırarak ve suçsuz yüzbinleri öldürmek değildi şüphesiz, aynı zamanda kendi halkına savaş açmış kendi halkına yönelik psikolojik operasyon uygulayan bir iktidardı.
4-erdoğan'dan alt düzeydeki akp'li üyeye kadar ağızlarından çıkan her sözün yalan olduğunun bilinmesi ve halka anlatılması mücadelenin önemli ayaklarından biridir.onlar yalanı binlerce kez tekrar edecekse, biz de doğruyu ve onlarla ilgili gerçekleri onbinlerce kez tekrarlamalıyız."
link
***
"cem küçük: "sen devletin televizyonunda çalışıyorsan, cumhuriyet halk partisi'nin propagandasına destek veremezsin!
cumhuriyet halk partisi'nin çağrısına destek veriyorsan, trt'de işin yok, kovulursun, hak etti."
link
"19 mart ile başlayan süreç 'ekrem'i aldılar bitti' süreci değildir. tek tek her bir vatandaşın köleleşip, hakkını savunamayacağı bir hale gelene kadar sürdürülecek bir baskı dönemi başlamıştır. baskı çok daha artacak." link

link
"11. aydınların ve sanatın küçümsenmesi: faşist uluslar, yüksek öğrenim ve akademiye karşı açık bir düşmanlığı körükler ve teşvik eder. profesörlerin ve diğer akademisyenlerin sansüre uğraması, hatta tutuklanması yaygındır. sanatta ifade özgürlüğü açıkça saldırı altındadır ve hükümetler genellikle sanata bütçe ayırmayı reddeder."
***
tamer karadağlı, sınavını geçemediği devlet tiyatroları'na nasıl müdür oldu?
"altın portakal'da skandal hareketler! tamer karadağlı'dan nihal yalçın'ın arkasında garip hareketler"
"tamer karadağlı, merve dizdar'ı hedef gösterdi: cezayirli kız kardeşleri için de geçerli mi söyledikleri?
tamer karadağlı, cannes film festivali'nde ödül kazanan merve dizdar'ın konuşmasına tepki göstererek "yurt dışında böyle önemli bir ödül alıp ülkesini ilk fırsatta şikayet etmesi doğru gelmiyor" dedi."
link
***
"boykota destek veren oyunculara yönelik baskı sürüyor
oyuncu aybüke pusat, furkan andıç ve boran kuzum trt dizi kadrolarından çıkarıldı
rojda demirer ve alican yücesoy'un x hesapları erişime engellendi"
link
***
"bakın bu adamlar 1939'ların nazi partisinin hüküm sürdüğü faşist almanya'nın propaganda bakanı goebbels'in taktiklerini aynen kullanıyorlar. 1-psikolojide yansıtma denilen tekniğin aynısını uygulayarak yaptıkları tüm kötülükleri muhalefete veya rakiplerine mâl ediyorlar.
2-kendi menfaatlerine uygun ama gerçekte yalan olan bilgileri; bilerek, isteyerek ve ısrarla yüzlerce binlerce defa tekrarlıyorlar. çünkü joseph goebbels "bir yalan binlerce kez tekrar edildikten sonra doğru haline gelir" diyordu.
3- nazilerin tek suçu birçok ülkeye saldırarak ve suçsuz yüzbinleri öldürmek değildi şüphesiz, aynı zamanda kendi halkına savaş açmış kendi halkına yönelik psikolojik operasyon uygulayan bir iktidardı.
4-erdoğan'dan alt düzeydeki akp'li üyeye kadar ağızlarından çıkan her sözün yalan olduğunun bilinmesi ve halka anlatılması mücadelenin önemli ayaklarından biridir.onlar yalanı binlerce kez tekrar edecekse, biz de doğruyu ve onlarla ilgili gerçekleri onbinlerce kez tekrarlamalıyız."
link
***
"cem küçük: "sen devletin televizyonunda çalışıyorsan, cumhuriyet halk partisi'nin propagandasına destek veremezsin!
cumhuriyet halk partisi'nin çağrısına destek veriyorsan, trt'de işin yok, kovulursun, hak etti."
link
"19 mart ile başlayan süreç 'ekrem'i aldılar bitti' süreci değildir. tek tek her bir vatandaşın köleleşip, hakkını savunamayacağı bir hale gelene kadar sürdürülecek bir baskı dönemi başlamıştır. baskı çok daha artacak." link

link
devamını gör...
62.
10. emek gücünün baskı altına alınması: faşist hükümete karşı tek gerçek tehdit emeğin örgütlü gücü olduğundan, işçi sendikaları ya tamamen saf dışı edilir ya da şiddetle baskı altına alınır.
faşizmin 14 temel özelliği
zonguldak’ta yanmış cesedi bulunan, kaçak ocakta çalışan afgan maden işçisi vezir mohammad nourtani’nin ölümüne ilişkin davada tüm sanıklara ödül gibi cezalar verildi. maden ocağının sahipleri hakan körnöş ve enver gideroğlu taksirle öldürme suçundan 5 yıl 8 ay, körnöş’ün kuzeni ahmet aydın delil karartma suçundan 4 yıl 6 ay ceza aldı. ocak çalışanları sercan kayabaş, eray demiro ve alaattin çayırlı ise delil karartma suçundan 2’şer yıl hapis cezası aldı. çayırlı’nın cezası 1/6 oranında indirilerek 1 yıl 8 aya düşürüldü. tüm sanıklar 3 ay sonra tahliye olabilecek
link
"kaçak madende çalıştırdığı göçmeni diri diri yakmanın cezası 5 yıl. allah bin belanızı versin pisliğinizde boğulun!!
maden ocağının sahipleri; eski mhp gelik belde başkanı hakan körnöş ve enver gideroğlu taksirle öldürme suçundan 5 yıl 8 ay..." link
***
"akp’li başkan veysel tiryaki, işçiye "şerefsiz" deyip yumruk attı. hızını alamayan tiryaki, işçi çadırını yıkmaya çalıştı
-- altındağ belediye başkanı akp’li veysel tiryaki’nin işçilerin haklarını aramak için belediyenin yanına kurduğu direniş çadırıyla dalga geçmesinin ardından bugün de çadırda eylem yapan işçilere saldırdı. hızını alamayan tiryaki, işçilerin direniş çadırlarını yıkmaya çalıştı." link
***
tek kelimeyle özetlemek zorunda kaldığınızda bu kelime "şiddet" olur ancak. faşizmi diğer her şeyden ayıran temel özelliği şiddeti amaç edinmesidir. bazı insanlar her devleti faşist olarak değerlendirir ama bu yanlıştır. devletlerin zor kullanma tekelini elinde bulundurması ve bunu başka yapılarla paylaşmaması (mafya, terör örgütleri, paramiliter yapılar, özel güvenlik) o devletlerin temel özelliklerindendir. bu özelliğini yitirdiğinde ortaya haiti gibi tatsız örnekler çıkıyor.
devamını gör...
63.
linkteki videoda yaşananlar, türkiye tarafından desteklenen şeriatçı colani rejiminin militanları tarafından suriye'nin hama ilinin maharda ilçesinde yapılıyor. suriye'deki iç savaştan önce nüfusu 25 bine yakın olan ve sakinlerinin büyük çoğunluğu hristiyan olan maharda'nın şu anki nüfusu 15 binin üzerinde. videoda aşağılanan, şiddete uğrayan, burnu kırılan ve saçı aşağılanma amaçlı kazınan iki genç de hristiyan. ikisi de üniversite öğrencisi ve iki suçları var: birisi, hristiyan olmaları. ikincisi de kadın üniversite arkadaşlarıyla kamusal alanda sohbet etmeleri.
görüntü ve içerik ne kadar da nazi almanyası'na benziyor değil mi? şu yaşananları körü körüne destekleyecek olan müslüman teröristler, herhangi bir batı ülkesinde kendilerinden gördükleri parazitlere benzeri yapılsa ortalığı ayağa kaldırırlar.
aynı zamanda türkiye'de de aslında bunları ve daha fazlasını seküler kentli kesimlere uygulamak istiyorlar. son aylarda türkiye'de yaşananların suriye'deki vahşetle paralelliği dikkat çekici.
görüntü ve içerik ne kadar da nazi almanyası'na benziyor değil mi? şu yaşananları körü körüne destekleyecek olan müslüman teröristler, herhangi bir batı ülkesinde kendilerinden gördükleri parazitlere benzeri yapılsa ortalığı ayağa kaldırırlar.
aynı zamanda türkiye'de de aslında bunları ve daha fazlasını seküler kentli kesimlere uygulamak istiyorlar. son aylarda türkiye'de yaşananların suriye'deki vahşetle paralelliği dikkat çekici.
devamını gör...
64.
zizek’e göre çağdaş otoriter-popülist liderlerin gücü, utancı ortadan kaldırma biçimlerinde yatıyor. utanmazlık artık bir ahlaki düşüklük değil, “halka yakınlık” ve “samimiyet” göstergesi. böylece siyaset, ahlaki normları değil, teşhiri ödüllendiren bir rejime dönüşüyor diyor.
utanç, toplumsal normların içselleştirilmesiyle oluşur. birey, başkalarının bakışıyla kendi davranışını sınırlar. ama bugünün politik atmosferinde, normları çiğneyen pervasızca tutumlar “özgür” ve “güçlü” addediliyor. utanmazlık, bir tür halkla özdeşleşme stratejisine dönüşüyor.
zizek bu durumu “utançsızlıkta zevk bulmak” olarak tanımlıyor. sadece kendi sınırlarını değil, toplumun tüm ahlaki dayanaklarını da çiğneyerek bir tür haz üreten bir siyaset tarzı. pervasızlık ve utanmazlık artık marjinal değil çok merkezi bir siyasal performansa dönüşüyor diyor.
bu tür grupların ve liderlerinin başvurduğu stratejik utanmazlık, geleneksel denetim mekanizmalarını (ifşa, eleştiri, kamuoyu baskısı) etkisizleştiriyor. eee ne var yani gibi bir tavırla, her skandalı siyasal güç gösterisine çeviriyor. hesap vermek değil, meydan okumak kazanıyor.
zizek’in uyarısı: utancın kaybı, yalnızca ahlaki bir çöküş değil, yeni tür bir faşizmin habercisi. yumuşak bir faşizm çünkü rıza ile işliyor. tümüyle faşizan değil çünkü sahte bir özgürlük duygusu sunuyor. ama tam bu nedenle, en güçlü denetim biçimi olabilme riskine sahip diyor.
yani utanmazlık, bugün bu tür grupların ideolojik motoru. bu yalnızca bu grupları değil, geniş toplumu da dönüştürür. halk zamanla yalnızca yalanlara değil, açık pervasızlığa da alışır. utanma duygusunu kaybetmiş toplumlar da en radikal yozlaşmalara bile tepki veremez hale gelir.
zizek’e göre utanç duygusu, bu tür grupların gözünde yalnızca bir zayıflık değil, bir tehlikedir de. yandaşın kamusal alandaki görevi de her gün yeni bir ahlaki eşiği aşarak topluma “bak bunu bile yaptık, hiçbir şey olmadı” demektir, böylece toplumun bağışıklığı sıfırlanır diyor.
işte bu yüzden zizek bugün demokrasiye sahip çıkmanın yolunun utanca yeniden sahip çıkmaktan geçtiğini savunuyor. günümüzde utanma kapasitesini korumak yalnızca bireysel ahlak değil, kolektif direnişin de temelidir diyor. çünkü utanmayanlar değil, utanabilenler dur diyebilirler.
not: zizek tabii ki çağdaş otoriter-popülist rejimlerin doğasını tek bir nedene indirgemiyor. ancak utanç ve utanmazlık temalarının, bu rejimlerin liderlik tarzı, siyasal söylemi ve yandaş pratiği açısından ne denli kurucu bir rol oynadığını güçlü biçimde ortaya koyma derdinde.
kemal büyükyüksel
utanma ve mahcubiyet
uygarlaşma süreci için örneğin, güdü bütçesinin, bizim "utanma" ve "mahcubiyet hissi" olarak adlandırageldiğimiz kendine özgü biçimlenişi de "rasyonelleşme"den daha az karakteristik değildir. gerek güçlü rasyonelleşme dalgası, gerek özellikle 16. yüzyıldan itibaren batı insanlarının habitusunda gittikçe daha fazla hissedilir hale gelen utanma ve mahcubiyet dalgasının hiç de daha hafif olmayan ilerleyişi, ikisi de aynı ruhsal dönüşümün çeşitli yönleridir.
utanma hissi, belirli vesilelerle tekil insanın içinde otomatik ve alışkanlığa dayalı olarak kendini yeniden üreten özgül bir heyecan, bir tür korkudur. yüzeysel olarak bakıldığında, sosyal alçalmadan duyulan korkudur ya da daha genel söylersek, başkalarının üstünlük taslayan jestlerinden duyulan korkudur; ama hoşnutsuzluğun ya da korkunun, yenik düşmekten korkması gereken insanın bu tehlikeyi ne dolaysız bir bedensel saldırıyla, ne de başka herhangi bir türüyle saldırı bertaraf edebileceği zaman ortaya çıkan ve karakteristiği bu olan bir biçimidir. başkalarının üstünlüğü karşısındaki bu savunmasızlık, tamamen onların insafına terk edilmişlik, elbette fiziksel zorlamalara, çocuğun onu biçimlendirenler karşısındaki bedensel zayıflığına dayansa da, başkalarının bedensel üstünlüğü tarafından dolaysızca tehdit edilmekten kaynaklanmaz. yetişkinde ise bu savunmasızlık, savunmasız ve korku içinde olanın kendi üst-beniyle, vaktiyle bağımlı olduğu ve bu yüzden onun karşısında belirli derecede erk ve üstünlüğe sahip olan başkaları tarafından bireyin içinde geliştirilmiş olan kendini zorlama aygıtı ile üstünlük jestlerinden korkulan insanların örtüşmesinden gelir. bizim "utanç" dediğimiz korkunun, başkalarının gözüne görünüşü itibariyle yüksek oranda ılımlılaştırılmış olması buna uygun düşer; ne kadar güçlü olursa olsun, dolaysızca, yüksek sesli jestlerde ifade bulmaz. utanma heyecanına özel rengini kazandıran şey, bu heyecanı yaşayan kişinin, şu ya da bu biçimde halen ya da daha önce bir bağ içerisinde bulunduğu insanlarla ve kendisiyle, bilincinin kendini kontrol etmesinin aracı olan kısmıyla, çelişki içerisine düştüğü bir şey yapmış ya da yapmak üzere olmasıdır; utanma korkusuyla kendini ifade eden çatışma yalnızca bireyin egemen toplumsal kanaat ile çatışması değildir, bireyin davranışının kendi içinde bu toplumsal kanaati temsil eden bir parçasıyla karşı karşıya gelmesine neden olan bir çatışmadır; kendi ruh bütçesinin bir çatışmasıdır; kendi kendini yenik saymaktadır. sevgi ve saygısına önem verdiği ya da önem vermiş olduğu başkalarının sevgi ya da saygısını kaybetmekten korkmaktadır. onların tutumu kendi içinde, otomatik olarak kendine karşı benimsediği bir tutum halinde pekişmiştir. başkalarının bir bakıma kendi içindeki bu otomatik işleyişi gerçeğe dönüştüren üstünlük jestleri karşısında onu böylesine savunmasız bırakan budur.
uygarlık süreci cilt 2 - norbert elias
devamını gör...
65.
"4. ordunun ve militarizmin yüceltilmesi: yaygın yerel sorunlar olduğunda bile, orduya hükümet bütçesinden aşırı miktarda pay verilir ve yerel gündemler göz ardı edilir. askerler ve ordu hizmetleri alabildiğini yüceltilir.
8. din ve yönetimin içiçe geçmesi: faşist ulus hükümetleri, ulus içindeki en yaygın dini, kamuoyunu manipüle etmek için bir araç olarak kullanır. dini retorik ve terminoloji, dinin ana doktrinlerinin hükümet politikalarına veya eylemlerine tamamen karşıt olduğu durumlarda dahi, hükümet liderleri tarafından yaygın olarak kullanılır."
faşizmin 14 temel özelliği:
liberal olduğunu iddia eden ancak islamofaşist olan serbestiyet:
"türkiye’nin askeri-endüstriyel kompleksi başta kürtler ve türkler, bütün müslümanlar için bir başarı hikayesidir. iç siyasetin mide bulantılarıyla bu konuya bakanların göremeyeceği kadar önemli bir gelişmedir."
link
"iç siyasetin mide bulantılarıyla bakanlar göremiyor" derken, onay alamadığı kentli seküler kesimi aşağılamaya çalışıyor ruh hastası faşist. fiziksel şiddet uygulayamadıkları zaman daima psikolojik harp taktikleriyle nefret kusarak şiddetin bu yöntemini kullanırlar.
8. din ve yönetimin içiçe geçmesi: faşist ulus hükümetleri, ulus içindeki en yaygın dini, kamuoyunu manipüle etmek için bir araç olarak kullanır. dini retorik ve terminoloji, dinin ana doktrinlerinin hükümet politikalarına veya eylemlerine tamamen karşıt olduğu durumlarda dahi, hükümet liderleri tarafından yaygın olarak kullanılır."
faşizmin 14 temel özelliği:
liberal olduğunu iddia eden ancak islamofaşist olan serbestiyet:
"türkiye’nin askeri-endüstriyel kompleksi başta kürtler ve türkler, bütün müslümanlar için bir başarı hikayesidir. iç siyasetin mide bulantılarıyla bu konuya bakanların göremeyeceği kadar önemli bir gelişmedir."
link
"iç siyasetin mide bulantılarıyla bakanlar göremiyor" derken, onay alamadığı kentli seküler kesimi aşağılamaya çalışıyor ruh hastası faşist. fiziksel şiddet uygulayamadıkları zaman daima psikolojik harp taktikleriyle nefret kusarak şiddetin bu yöntemini kullanırlar.
devamını gör...
66.
en büyük handikapı saldırgan eğilimli bir ideoloji olmasıdır. o yüzden bir gün siyasi bir kitap yazarsam bu ideojinin revize edilmiş halini yazarım.
liberalizm bireyi, sosyalizm sınıfı baz alirken faşizm ulusu baz alır. bu yüzden tüm kurumlar ve bireyler belirli bir harmoni icinde tıpkı bir karınca kolonisi gibi hareket eder. bireyin boşta kalması, işsiz ve eğitimsiz olması istenmez. ani bir savaş durumu için çocukluktan itibaren spor ve temel atıcılık eğitimi verilir.
faşizm de öz devlettir. her şey devlet içindir. ve devletin başı vardır. lider. lidere mutlak itaat vardır. güçler ayriligi ilkesi yoktur. işte tam da bu noktanın reforme edilmesi gerekiyor.
ve faşizm tabandan gelen bir halk tepkisi olduğu için mutlak bir düşmana ihtiyaç duyar. bu da sıkıntılı bir konu çünkü bu görüş sebebiyle faşizmi kabul etmiş her devlet sürekli bir savaş ve sosyal baskı egilimi taşır. faşist devletlerde temel düşman yahudilerken komünist ülkelerde halk düşmanı adı verilen işlerine gelmeyen her kesim düşmandır.
fakat artısı nedir ? çok çabuk ekonomik toparlanma ve ekonomide stabilite sağlar. orduyu dinamik hale getirmekle beraber halkın genç bireylerini daha sağlıklı hale getirir. (mecburi spor)
ayrıca oldukça teknokrat bir sistemdir. fakat en başta bahsettiğim handikap yüzünden tutmamıştır.
ha unutmadan ayrıca işine gelmeyen herkese vurulan bir solcu yaftasıdır.
liberalizm bireyi, sosyalizm sınıfı baz alirken faşizm ulusu baz alır. bu yüzden tüm kurumlar ve bireyler belirli bir harmoni icinde tıpkı bir karınca kolonisi gibi hareket eder. bireyin boşta kalması, işsiz ve eğitimsiz olması istenmez. ani bir savaş durumu için çocukluktan itibaren spor ve temel atıcılık eğitimi verilir.
faşizm de öz devlettir. her şey devlet içindir. ve devletin başı vardır. lider. lidere mutlak itaat vardır. güçler ayriligi ilkesi yoktur. işte tam da bu noktanın reforme edilmesi gerekiyor.
ve faşizm tabandan gelen bir halk tepkisi olduğu için mutlak bir düşmana ihtiyaç duyar. bu da sıkıntılı bir konu çünkü bu görüş sebebiyle faşizmi kabul etmiş her devlet sürekli bir savaş ve sosyal baskı egilimi taşır. faşist devletlerde temel düşman yahudilerken komünist ülkelerde halk düşmanı adı verilen işlerine gelmeyen her kesim düşmandır.
fakat artısı nedir ? çok çabuk ekonomik toparlanma ve ekonomide stabilite sağlar. orduyu dinamik hale getirmekle beraber halkın genç bireylerini daha sağlıklı hale getirir. (mecburi spor)
ayrıca oldukça teknokrat bir sistemdir. fakat en başta bahsettiğim handikap yüzünden tutmamıştır.
ha unutmadan ayrıca işine gelmeyen herkese vurulan bir solcu yaftasıdır.
devamını gör...
67.
❝ seni mahvedeceğiz. aileni tutuklayacağız. çoluğundan çocuğundan yıllarca ayrı bırakacağız. gel, iftira at, kurtul ❞
“bu cümleler o karanlık odalarda yankılanıyor.
segbis kayıtlarında, kamera görüntülerinde, tanıklıklarda duruyor.
bunları kimse bilmiyor, bunlar gizlenecek sanmayın”
kaynak
“bu cümleler o karanlık odalarda yankılanıyor.
segbis kayıtlarında, kamera görüntülerinde, tanıklıklarda duruyor.
bunları kimse bilmiyor, bunlar gizlenecek sanmayın”
kaynak
devamını gör...
68.
bildiğini söyleme değil söylememe mecburiyetidir.
bir gün kızılmeydanda resmi geçit töreninde bir yurttaş diktatöre ölüm… diktatöre ölüüüüüm! diye bağırmaktadır! polisler yurttaşı yaka paça gözaltına alır! bu arbede stalinin de dikkatini çeker, hadise nedir diye merak edip sorar, yurttaş ben hitleri kastediyordum efendim der, bunun üzerine stalin polislere dönererk merakla sorar;
-yoldaş komiser peki sen kimi kastediyordun?
bir gün kızılmeydanda resmi geçit töreninde bir yurttaş diktatöre ölüm… diktatöre ölüüüüüm! diye bağırmaktadır! polisler yurttaşı yaka paça gözaltına alır! bu arbede stalinin de dikkatini çeker, hadise nedir diye merak edip sorar, yurttaş ben hitleri kastediyordum efendim der, bunun üzerine stalin polislere dönererk merakla sorar;
-yoldaş komiser peki sen kimi kastediyordun?
devamını gör...
69.
11. aydınların ve sanatın küçümsenmesi: faşist uluslar, yüksek öğrenim ve akademiye karşı açık bir düşmanlığı körükler ve teşvik eder. profesörlerin ve diğer akademisyenlerin sansüre uğraması, hatta tutuklanması yaygındır. sanatta ifade özgürlüğü açıkça saldırı altındadır ve hükümetler genellikle sanata bütçe ayırmayı reddeder.
kaynak
hacettepe üniversitesi ankara devlet konservatuvarı’ndaki 12 hocanın görevine tamer karadağlı’nın “bunlar muhalif” şikâyeti üzerine son verildi. eğitim, 90 yıl sonra ilk kez sahne sanatçıları olmadan başladı.
tiyatro bölümünde yıllardır ders veren 12 hocanın görevine, herhangi bir akademik gerekçe gösterilmeden son verildi. hocaların ilişiğinin kesilme nedeninin devlet tiyatroları genel müdürü tamer karadağlı’nın ilgili kadroyu kendisine muhalif olduğu gerekçesiyle rektöre şikâyet olduğu iddia edildi.
akademisyen ve oyuncu murat atak konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"rektörlükten talimat gelerek bunca hocanın okulla ilişiğinin kesilmesi türk sanatına vurulan en büyük darbelerden biri. son dönemde sanata karşı yapılan engellemeler, sansürler, gözaltına almalar akademiye de yansımaya başladı. yavaş yavaş klasik sanatlara da sıra gelmeye başladı popüler sanatlardan sonra.
birgün - tuğçe çelik
(bkz: türkiye’nin taliban’ın inancıyla ters bir yanı yok)
devamını gör...
70.
sadece türkler için var olduğunu düşünüyorum. mesela bir kürt türk aşağılar ya da kendi ırkıyla ilgili bir övücülük yaparsa "oyyyiiii çok tatlı" ama bir türk sadece türk'üm dese pis faşik...
faşizm bile ırktan ırka değişiyorsa demek diye ibretle gözlemliyorum.
faşizm bile ırktan ırka değişiyorsa demek diye ibretle gözlemliyorum.
devamını gör...
71.
yani türk-islam sentezinin mazlum öznesi, içinde farklı sembolik, siyasal ve toplumsal momentlerin kesiştiği tarihsel bir üründür. bu nedenle kutsal sentezin bilinçdışı sadece dil gibi değil, uluslararası rekabet koşullarının biçimlendirdiği doğrultuda ve “kapitalizmin sürati” biçiminde yapılanmıştır. içinde “iktidar istemini”, “azgelişmiş ülke ulusçuluğunun popülist çağrışımlarını” ve “ortadoğu dinlerinin teslimiyet ve feda olma söylemini” eklemlemeye çalışmaktadır. bütün bu tarihsel söylemleri de ezik yığınların, beklentileri hayal kırıklığına uğrama eşiğinde olan yığınların can havliyle ortaya çıkardıkları enerji yardımıyla gerçekleştirir. bu varoluş biçimiyle de adorno’nun (1990) almanya’da nasyonal sosyalistlerin yükselişi üzerine yaptığı analize benzer biçimde konumlanır:
“kitleleri rasyonel nedenlere dayanarak kazanmak elinde olmadığından faşizm, propagandasını ister istemez rasyonel düşünceden uzaklaştırıp onun yerine psikolojik temellere dayandırıyor, böylece irrasyonel, bilinçaltı, geriye-yönelik süreçleri seferber etmeye çalışıyor. bu eğilim, anlamsız vaatler altında acı çeken ve bu yüzden de ezik-büzük bir irrasyonel zihniyete kapılan bütün toplum katlarının ruhsal koşulları sayesinde güçleniyor.”
20. yüzyılda faşist ideolojilerin, kitlelerin “hayal kırıklığını” “mazlumluk söylemleri” aracılığıyla başkalarını ezen bir siyasal aygıta dönüştürmesi ancak bu sayede mümkün olabilmişti. kitlelerin ezikliğini, daha trajik bir eziklik yaratmak için, başkalarının mazlumluğunu hazırlamak için kullanmıştı. göring, “benim vicdanım yok, benim vicdanım führer” derken, kollektif bilinçdışını çepeçevre saran bir nevrotik hayalkırıklığını dile getiriyordu. ulusunu, emperyal rekabetin ortasında, gururu ayaklar altına alınmış ve tarihsel haksızlıklara uğratılmış; “düşmanlarla”, “yahudilerle”, “komünistlerle”, “kozmopolit expresyonistlerle” ve “emperyalistlerle” çevrilmiş bir “mazlum halk” olarak kurguluyordu kapitalist rekabetin körüklediği bir uluslararası sistem içinde. alman halkının sözde mazlumluğu,* milyonlarca insana karşı inşa edilecek bir “imha aygıtının” da meşrulaştırılmasına yaramıştı.
kutsal mazlumluğun psikopatolojisi - fethi açıkel, 1996
*** *** ***
"değişim-dönüşüm süreçlerine o esnada katılamayan, bu sürecin bir parçası olamayan, geç kapitalistleşen ve geç modernleşen, yapılması gerektiğini düşündüğünü yapsa da yapamasa da hep daha fazlasını yapması gerektiğine ve pek çoğu için geç kaldığına inanan toplumlarda ortaya çıkar böyle çarpıklıklar. almanya ve italya öncüsü olmuştu, japonya da dahil. iran'daki molla rejiminin faşistliği de türkiye dahil tüm islam ülkelerindeki vahşi-barbar-faşist hareketlerin temeli de tek bir adrese çıkar ve orası roma ya da bağdat değildir: geç kalmışlıktır. daryuş şayegan "yaralı bilinç" diye kitabını da yazmıştır, farkında olmadan.
günümüzde batı toplumlarında, özellkle abd'de beyaz avrupalı kökenlere sahip olmayanların bu akımın öncüleri olması bununla alakalıdır. islamcıların dahil olması hatta ortada woke yokken islamcılığın faşist bir tepki olarak ortaya çıkması, batı ile islam dünyası arasında makas açıldıkça radikalliğin ve şiddetin dozunun artması da bununla bağlantılıdır ve her yol geç kalmışlık ve bununla başa çıkamama problemine götürür bizi.
beyaz adam/insan kötüdür; sömürgeci, emperyalist, kolonyalist, ırkçı, bilmem ne fobik olduğu için değil. bağğzıları, onun ve alt soylarının sürdürdüğü düzen ile rekabet edemeyeceklerini fark ettikleri için öyledir. o zaman hepsini yok edelim!!!"
woke culture, 9 haziran 2024

devamını gör...
72.
#3758220
(bkz: la dottrina del fascismo)
şu kitabı okumadan istirham ediyorum saçma salak yazıp çizmeyin.
arkasından da meera lavecha nın faşizm isimli benito mussolini nin hayatını anlattığı kitabını okuyun.
ideolojinin yaratıcısını ve doktrinlerini bilmeden nazilerle bağdaştırmayın ki doğrusunu öğrenin.
faşizmin türk islam sentezi alakası sosyalistlerin hitlere oy vermesi gibi bir şey.
şu konuda da benden ayar yemezsin kardeşim.
(bkz: la dottrina del fascismo)
şu kitabı okumadan istirham ediyorum saçma salak yazıp çizmeyin.
arkasından da meera lavecha nın faşizm isimli benito mussolini nin hayatını anlattığı kitabını okuyun.
ideolojinin yaratıcısını ve doktrinlerini bilmeden nazilerle bağdaştırmayın ki doğrusunu öğrenin.
faşizmin türk islam sentezi alakası sosyalistlerin hitlere oy vermesi gibi bir şey.
şu konuda da benden ayar yemezsin kardeşim.
devamını gör...
73.
önce nazilerle masaya otur ve almanya ve avrupa'da yaşayan "beyinleri" abd'ye gönder. einstein gibi. sonra nazilerin kalan yahudileri kesmesine izin ver. bunlar bakkal, kasap, berber, öğretmen vesaire yerine konulması çok kolay sıradan insanlar. naziler bunları siyonistlerin de yardımıyla en aşağılık yöntemlerle kırsın. hepsini değil. biraz kalacak ki anlatsınlar sonra. naziler nasıl bir üçkaada geldiklerini anladıklarında çok şaşırmış olmalılar. bu arada soykırım sözcüğünün tanımını yeniden yaptır ve belli bir tarihten sonraya işaretle. ardından holokaust diye bir terim çıkart. sanki nazilerin katlettiği insanlar sadece yahudilermiş gibi holokaustu yahudi kırımına endeksle. 600binden fazla çingene 10 milyondan fazla slav ölmüş, sadece leningrat'ta 1 milyon kişiyi açlığa mahkum etmemişler gibi onları hiç sayma.
bu toz duman arasında çıfıt terör örgütü devletini ilan et. devleti ilan eder etmez o toprakların gerçek sahibi filistinlileri oradan sür. deir yassin'de 500'den fazla köylüyü yok et. bir haftada 750 bin filistinliyi sür. (nabka) kamplarda yaşamaya mecbur et. kamplardaki hayat nazilerin toplama kamplarına eşdeğer. naziler gibi arada askerlerini sok makul bir miktarını katlet. sen katledemiyorsan lübnanlı faşistlere katlettir. şabra ve şatilla katliamı...
filistinliler direnmeye başlayınca da terörist diye işaretle.
bu kendinde olan kötü bir özelliği başkasında aramaya psikolojide yansıtma, projeksiyon deniyor.
ama çtö yapınca adı huur çocukluğu oluyor. bunları yap sonra filistinlilere faşist de. ananıza yandan mı girdi filistinliler.
faşizm çıfıt terör örgütünün politikasıdır. mavi beyaz ortasında davut yıldızı olan tuvalet kağıdının (kullanılmış elbette) ortasındaki davut yıldızı aslında gamalı gaçtır. dikkatle bakın.
bu toz duman arasında çıfıt terör örgütü devletini ilan et. devleti ilan eder etmez o toprakların gerçek sahibi filistinlileri oradan sür. deir yassin'de 500'den fazla köylüyü yok et. bir haftada 750 bin filistinliyi sür. (nabka) kamplarda yaşamaya mecbur et. kamplardaki hayat nazilerin toplama kamplarına eşdeğer. naziler gibi arada askerlerini sok makul bir miktarını katlet. sen katledemiyorsan lübnanlı faşistlere katlettir. şabra ve şatilla katliamı...
filistinliler direnmeye başlayınca da terörist diye işaretle.
bu kendinde olan kötü bir özelliği başkasında aramaya psikolojide yansıtma, projeksiyon deniyor.
ama çtö yapınca adı huur çocukluğu oluyor. bunları yap sonra filistinlilere faşist de. ananıza yandan mı girdi filistinliler.
faşizm çıfıt terör örgütünün politikasıdır. mavi beyaz ortasında davut yıldızı olan tuvalet kağıdının (kullanılmış elbette) ortasındaki davut yıldızı aslında gamalı gaçtır. dikkatle bakın.

devamını gör...
74.
ben ilkokuldayken, nazilerin öldürdüğü yahudi sayısı 600-800.000 civarıydı. aradan 35 sene geçti, ölü sayısı 5.000.000'a çıktı.
devamını gör...
75.
faşizm ile en çok karıştırılan kavram nasyonel sosyalizmdir .faşizm asla ve kat'a bir nasyonel sosyalizm değildir. faşizmin en yakın olduğu ideoloji sosyalizmdir. her ikisi de ortak dil, din, tarih ve kültür etrafında birleşen insanların adil yönetme hakkı olduğunu savunur.
çok değil bundan 100 yıl öncesine 1920 li yıllara gittiğinizde tüm dünyada " ben naziyim" demek yani nasyonel sosyalizm ideolojisine inanmak gayet doğal bir şeydi. ırk ve kan bağı üstünlüğü ile ari ırk olduğunu iddia edip çok rahat bir şekilde toplumda sosyal statü elde edebilirdiniz.
bunu da tüm dünyada en çok kullanan yahudiler olmuştur. zaten onbinlerce yıldır her gittiği yerde fitne fesat çıkardığı için toplumdan dışlanmış, sürülmüş bir milletti yahudiler. gidip ben "ben ari ve seçilmiş bir insanım yahudiyim devlette bana görev verin herkes kurtulsun" falan desen kimse şeyine bile takmazdı yahudiyi. tarihin hiçbir evresinde asla kamuda görev alamadılar zaten.
ama bu ari ırk mevzusu ile bir çok devlette yönetimde görev aldılar. özellikle italya ve türkiye'de. yahudi olduklarını gizleyip saf ve ari bir türk olduklarını iddia edip devlet kademelerini ele geçirdiler. hala daha aynı terane ile devam ediyorlar yollarına. özellikle ırkçı türkleri hafif kazıyın altından yahudi çıkar.
çok değil bundan 100 yıl öncesine 1920 li yıllara gittiğinizde tüm dünyada " ben naziyim" demek yani nasyonel sosyalizm ideolojisine inanmak gayet doğal bir şeydi. ırk ve kan bağı üstünlüğü ile ari ırk olduğunu iddia edip çok rahat bir şekilde toplumda sosyal statü elde edebilirdiniz.
bunu da tüm dünyada en çok kullanan yahudiler olmuştur. zaten onbinlerce yıldır her gittiği yerde fitne fesat çıkardığı için toplumdan dışlanmış, sürülmüş bir milletti yahudiler. gidip ben "ben ari ve seçilmiş bir insanım yahudiyim devlette bana görev verin herkes kurtulsun" falan desen kimse şeyine bile takmazdı yahudiyi. tarihin hiçbir evresinde asla kamuda görev alamadılar zaten.
ama bu ari ırk mevzusu ile bir çok devlette yönetimde görev aldılar. özellikle italya ve türkiye'de. yahudi olduklarını gizleyip saf ve ari bir türk olduklarını iddia edip devlet kademelerini ele geçirdiler. hala daha aynı terane ile devam ediyorlar yollarına. özellikle ırkçı türkleri hafif kazıyın altından yahudi çıkar.
devamını gör...
76.
(bkz: molotov–ribbentrop paktı) vardı. stalin in hitler sevgisi. sovyetler polonya yı nazilerle paylaşmışlardı.
1944 ağustos ayında savaşırken yine varşovalıların katliamına ortaktılar.
1944 ağustos ayında savaşırken yine varşovalıların katliamına ortaktılar.
devamını gör...
77.
stalin'in hitler'le ittifak kurması nedeniyle, sosyalizmin faşizmle kardeş olduğu fikrine ulaşıyorsak; aynı stalin'in daha sonra kapitalistlerle ittifak kurup, tarihin en güçlü faşist devletini ortadan kaldırması sonrasında, sosyalizmin kapitalizmle kardeş olduğu fikrine varabilir miyiz?
devamını gör...
78.
79.
o değil de bu mussolini'nin kafasında hep bi "büyük roma imparatorluğu" ideali yok mu? bu adam aslında o vizyona ulaşmak istemiyor mu? bu doktrine ettiği ideolojide, ırkçılık yapması onun hedeflediği bu vizyonla çelişmez mi? bu roma homojen bir imparatorluk değildi ki.
devamını gör...