gençlerde işsizlik diye bir kaygının bulunmaması
başlık "bekirçavuş" tarafından 25.01.2021 09:09 tarihinde açılmıştır.
101.
hangi ülkeden bahsediyoruz? türkiye'de işsizlik kaygısı yaşamayan genç çok azdır ya ailesi fazlasıyla zengindir arkasından holdingler bırakacaktır ya da malum partilidir onun dışında her genç işsiz
devamını gör...
102.
halimizden haberdar değilsiniz iki gülüyoruz çok mutluyuz zannediyorsunuz... daha lise öğrencisiyim ben bile işsizlik kaygısı çekiyorum şimdiden çünkü istediğim bölümü kazansam bile iş bulmam her şekilde zor. neden empatiden bu kadar uzaksınız, neden bu kadar katısınız?
devamını gör...
103.
belki de işsiz kalacakları garanti olduğu için böyle bi kaygı sahibi değillerdir. zaten daha üniversiteye adım atmadan önce işsiz kalacaklarını göze alarak okuyorlar, bi ihtimal iş bulabilirsem ya da kendime yatırım yapmış olurum şansımı deniyim diyerek atılıyorlar hayata. siz emin olduğunuz bi durum hakkında yine de kaygı duyar mıydınız? bi de böyle düşünün isterseniz.
devamını gör...
104.
hangi gençler?
devamını gör...
105.
eğer bu gençlikten kasıt tiktok veya reddit vb. platformlarda boş boş takılan tiplerse doğru argümandır aksi takdirde değildir.
devamını gör...
106.
hadi canım, sen de!
devamını gör...
107.
akp çocukları için doğrudur. geri kalan için, küfür gibi sözdür. neyse..
devamını gör...
108.
boomer yazar söylemidir.
ne güzel ya işsizliğin bu kadar yüksek oranda olmadığı dönemde iş bulup sonra millete ahkam kesmek. yahu gençler geliştirin kendinizi biraz kod yazmayı öğrenin de denecek mi? ınfluencer, gamer falan olmak istiyorlarmış. neden acaba? belki de normal şartlarda günde 10 saat çalıştırılıp meyve suyu bile alırken düşünecekleri için olabilir mi? herkeste “babam bana bakar” düşüncesi varmış. sanki herkesin babası para basıyor da millet ona güveniyor. 15-24 yaş arasının oranı verilmiş çalışmıyorlar okumuyorlar da ne yapıyorlar o zaman denmiş. hiç neden okumuyorlar denmemiş ama. neden iş yok denmemiş. siz hala devam edin kurbanı suçlamaya.
ne güzel ya işsizliğin bu kadar yüksek oranda olmadığı dönemde iş bulup sonra millete ahkam kesmek. yahu gençler geliştirin kendinizi biraz kod yazmayı öğrenin de denecek mi? ınfluencer, gamer falan olmak istiyorlarmış. neden acaba? belki de normal şartlarda günde 10 saat çalıştırılıp meyve suyu bile alırken düşünecekleri için olabilir mi? herkeste “babam bana bakar” düşüncesi varmış. sanki herkesin babası para basıyor da millet ona güveniyor. 15-24 yaş arasının oranı verilmiş çalışmıyorlar okumuyorlar da ne yapıyorlar o zaman denmiş. hiç neden okumuyorlar denmemiş ama. neden iş yok denmemiş. siz hala devam edin kurbanı suçlamaya.
devamını gör...
109.
yani hayatta kalabilme kaygısı iş kaygısından daha baskın geldiğinden işsizlik gibi bir kaygımız olmayabilir. bu açıdan bakıyor olmalılar. öyleyse doğru çünkü.
devamını gör...
110.
işin şovuna girmeden meslek seçmek gerekiyor. ismini söylemek fiyakalı diye o mesleği seçenler bile var. öyle bir sığlık. ülkenin en büyük sorunu gerçekliği asla derinlemesine kavrayamamak. bir baraj var ve az sonra yıkılacak. önündeyiz ve diyoruz ki; "hayır, ben inanıyorum ki o baraj yıkılmayacak." o baraj yıkılıyor. "aman canım daha vakit çok" dediğiniz tüm günlerin geldiğini göreceksiniz kardeşlerim. bizim ülkece durmaya, beklemeye, hatta vazgeçmeye hakkımız yok. şansımız da yok. batmamak için debeleniyoruz. tek sorunun devlet yönetiminde olduğunu sanıyoruz. halk olarak müthiş problemlerimiz var. tembeliz, işin kolayına kaçıyoruz, üşengeçlik neredeyse karizmatik bir halmiş gibi algılanıyor, çalışkan insanı; "acaba neyi gizlemeye çalışıyor" diyerek ezik biriymiş gibi lanse ediyoruz. çocukken neyi nasıl yaptırmayı öğrenmişsek büyüyünce de aynı pratikleri kullanıyoruz ve işe yaramayınca zırlıyoruz. başımız okşanmadıkça, teselli edilmedikçe, birilerinin arkasına sığınmadıkça mutlu olamıyoruz. derdimiz hep başkası. başkasının hayatı. başkasının yapıp ettikleri. hataları çok seviyoruz ama başkası yapınca. oysa hata bir nimettir. hayatın sana geri bildirimidir. "seni gördüm ve yanlış yaptın" deme şeklidir. "geri dön" demektir. "yeniden düşün" demektir. algılayamıyoruz. bir akış olduğunu asla umursamıyoruz. instagram ve diğerleri sadece görünerek bizi tatmin olabilir kıldı. aslında müthiş işler çıkartabilecek insanlar internetteki beğeni için genel kabulü sürekli tasdik eden sapkınca paylaşımlarda bulunuyor ve kendilerini yok ediyorlar. farkında olmamak, durup düşünmemek, aslında ne olduğunu sorgulamamak, ilk akla gelenle sürekli günü geçirmek bizi gerçekten çıkışsız bir kuyuya atacak. düşmek üzereyiz. inanılmaz bir korkumuz var hayata karşı çünkü içimizdeki o şevkin kırılmasına müsaade ettik.
şovu kesmek lazım. eğitim sistemimizdeki problemler ortada mıdır? evet. öyleyse kişi bir diplomayla yetinmektense kişisel olarak da gelişmeli. "yapan nasıl yapıyor?" sorusu önemli. buna verilen cevap daha önemli. insanlar çeşit çeşit ve biz ortalama insandan bahsediyoruz. en alt grup çaresizler, sürüklenenler, türün sırtındaki yüklerdir onlar konunun dışında. en üst grupsa, alfalar konuya dahil değil. onlar neyi nasıl yapmaları gerektiğini zaten biliyorlar. yetenekleriyle yetinmiyorlar, çalışıyorlar, sanarak, mış gibi yaparak yaşamıyorlar, acıtıcı bir netliği kabullenmişler ve yollarına devam ediyorlar. "hayat bu kadardır ama bu değiştirilebilir" diyorlar ve düşe kalka yürüyorlar.
asıl sorun ortalama insandadır. ortalama insan sen ve ben yani. biz. ne nasıl yapılır henüz idrak edememiş olanlar. bilmeyenler. cehaletini kabullenemeyenler. asıl sorun biziz. biz uyanır ve zırlamaya başlarız. hiçbir idealimiz, hiçbir planımız, yarına dair hiçbir amacımız yoktur ve sıkıntı hissetmeyiz bundan. özgürlük diye diye yıllarımız geçer ama en ufak bir sıkıntıda devleti yardıma çağırır sorunu çözemeyiz. hep birileri başımızı okşamalıdır. hep bizi övmeli, hep bizi desteklemeli, hep ama hep sığıntı olduğumuzu asla anmadan bize bir sığıntının ihtiyaç duyduğu şeyleri sunmalıdır. eğer anar, bize gerçek kimliğimizi söylerse kırılırız ama çok değil. çıkarlarımızı korumak için çok kırılamayız. asıl problem hakikaten biziz. biz çok yalancıyız. çok riyakarız. riya döngüsünden çıkmaya asla cesaret edemiyoruz. dışarısı, dışarıdaki hayatta bu afilli cümleler bir işe yaramaz. bunu görmekten çok korkuyoruz.
azim işe yarar, umrumuzda değil. modern dünyada doğruyu yapan herkese kalabalığın bir etiketi vardır. işkolik der, hasta der, içsel olarak bir şeyleri aşamamış o da ideallerine odaklanmış yazık der, olmayacak işlere inanıyor zaman kaybediyor zavallı der. der de der. ama dış dünyada, yani o dev sistemin hala çalışan kısmında çaba işe yarar, öğrenme isteği işe yarar, deneme, paylaşma, destekleme, öne çıkarma, yüceltme, gerçeği tüm netliğiyle kabullenme işe yarar, bilmiyoruz. biz hakikaten ortalama insanlar olarak kötülük dolu, çok sapkın, çok riyakar, çok çirkiniz.
işsizlik genel olarak mesele bile değil. amaç paraysa limon sat. yine açlıktan ölmez, belli bir seviyede sürdürürsün hayatını. iyileştirene kadar işe yarar. ama bir neslin tüm hayali memur olmak olabilir mi? bir koca nesil masabaşından kalkmadan bütün gün elinde kahvesiyle poz kesmek için bu kadar hırsla bekler mi? mahmut emminin küçük oğlu, dün yer sofrasında bulgur kaşıklayan, sovan kıran, kövündeki emine'ye yanık o tip ne ara kentin hayhuyundan, ah o iç kapatıcı boğuculuğundan bahseder oldu pahalı ceketindeki tozu eliyle pıtı pıtı üzerinden atarken? kahve içmeden ayılamayan bir nesli hangi gerçek ayıltabilir bilmiyorum ama eşeğe bile hallenilen, onun bile talibinin muhakkak bulunduğu bir coğrafyada herhangi bir resmi niteliği, belirgin bir yeteneği, onu diğerlerinden kendi iddiası dışında ayıran hiçbir özelliği olmayan ecrin naz, yağlı saçlı başı okşanmadığında dellenip ne ara bize atarlanır, ne yapmamız gerektiğini söyler oldu? ne değişti? neden haddimizi bilmiyoruz?
gençlerden çok şey beklenmiyor. beklenen tek şey vakitleri varken bir yol bulup kendilerini orada temsil edecek donanımı kazanmalarıydı. her şeyleri var. en önemlisi dedim ya vakit vardı. her şey yapılabilirdi o vakitle. çok çalışabilirlerdi. çok düşünebilirlerdi. çok deneyebilirlerdi. yapılması gerekenlerin hiçbiri yapılmadığında herkesin yaşadığı sorunları yaşamak kaçınılmaz olacaktı zaten.
o yüzden bir nesil daha kayboluyorken en azından bir sonrakiler için şunu söylemeden edemeyeceğim; sevgili kardeşim sen her şeyi aşmış ve artık detaylarla ilgilenen bir milletin evladı değilsin. sen henüz temel problemlerini bile çözemeyen ve çözmek için kılını kıpırdatmayan milyonlarca insanın arasında yaşamaya çalışan birisin. yapman gereken o rezil cümleciği ve türevlerini reddederek kendi yolunda gitmek. bal tutan parmağını yalamayıversin. adam gibi otur çalış. kendini yetiştir. plan program yap. sporunu yap. iyi dostlar edinmeye çalış. yemin ederim herkes bigün gider. gerçekten gider. o saatlerini ayırdığın, aylarca acısını dinlediğin, belki kahrını çektiğin arkadaşların sorun olmasa bile sıkılacaklar senden bigün. derinden bağ kurmadığın sınayıp hakkındaki kararı veremediğin kimseye yatırım yapma. kişi refikinden azar diye eşsiz aman allahım eşsiz bir cümle var. güzelliğe bakar mısın; "kişi refikinden azar." diplomanla yetinme. randevusuz içeri girilemeyen butiklerin senelerdir peşinden koştuğu kişi üç çocuk annesi eğitimsiz ama çocukluktan beri aynı işi yapan yetenekli bir kadın. baya böyle örtülü, evinden işine işinden evine giden, evine girdiğinde bi de yetinmeyip çocuklarının yemeğini yapan, onları okutan biri. senin mezuniyetinden en az on yıl sonra alacağın maaşı yalvarırcasına teklif ediyorlar kadına. peşinde köpek oluyorlar. telefonları susmuyor. "yalvarırcasına" diyorum. rica değil. kadını yalvarırcasına istiyorlar. bütün şartlarını kabul ediyorlar. girdiği an oranın kraliçesi olacak. hiyerarşide en tepede duracak. kabul etmiyor. salak değil. sadece garip bi vefası var.
yani uzatmıyım. ayrıkotu gibi ol. bilinen yol herkesin gittiği yol. orası artık öldü. farkında değiller. sen kendini yarat. kendini eğit. kendinle yetinme. "ben şuyum ben buyum" demeyi kes. cehaletini onu değiştirmek için kabullen. bu ayıp değil. günah değil. işe yaramadığını hissederek yaşamaya kimse müstahak değil. işlerimiz bizden büyük değil. çalış. köpek gibi ama. insan gibi değil. köpek gibi. aşka meşke, hiçbir manası olmayan o saçma muhabbetlerde zaman öldürme. çünkü ister inan ister inanma ama otuzuna geleceksin bigün. o andan sonrası yokuş aşağı. o ana kadar ne yaptıysan onu yapmaya devam edeceksin. o ilk kırılımı sağ karşıla. direnmiş ol. "elimden geleni yaptım" diyebil. ama bunun için ellerin önce çok yorulduklarını ve yorulmak için yaratıldıklarını iyice anlasınlar. mış gibi yapma. sanarak yaşama. kibar ol.
şovu kesmek lazım. eğitim sistemimizdeki problemler ortada mıdır? evet. öyleyse kişi bir diplomayla yetinmektense kişisel olarak da gelişmeli. "yapan nasıl yapıyor?" sorusu önemli. buna verilen cevap daha önemli. insanlar çeşit çeşit ve biz ortalama insandan bahsediyoruz. en alt grup çaresizler, sürüklenenler, türün sırtındaki yüklerdir onlar konunun dışında. en üst grupsa, alfalar konuya dahil değil. onlar neyi nasıl yapmaları gerektiğini zaten biliyorlar. yetenekleriyle yetinmiyorlar, çalışıyorlar, sanarak, mış gibi yaparak yaşamıyorlar, acıtıcı bir netliği kabullenmişler ve yollarına devam ediyorlar. "hayat bu kadardır ama bu değiştirilebilir" diyorlar ve düşe kalka yürüyorlar.
asıl sorun ortalama insandadır. ortalama insan sen ve ben yani. biz. ne nasıl yapılır henüz idrak edememiş olanlar. bilmeyenler. cehaletini kabullenemeyenler. asıl sorun biziz. biz uyanır ve zırlamaya başlarız. hiçbir idealimiz, hiçbir planımız, yarına dair hiçbir amacımız yoktur ve sıkıntı hissetmeyiz bundan. özgürlük diye diye yıllarımız geçer ama en ufak bir sıkıntıda devleti yardıma çağırır sorunu çözemeyiz. hep birileri başımızı okşamalıdır. hep bizi övmeli, hep bizi desteklemeli, hep ama hep sığıntı olduğumuzu asla anmadan bize bir sığıntının ihtiyaç duyduğu şeyleri sunmalıdır. eğer anar, bize gerçek kimliğimizi söylerse kırılırız ama çok değil. çıkarlarımızı korumak için çok kırılamayız. asıl problem hakikaten biziz. biz çok yalancıyız. çok riyakarız. riya döngüsünden çıkmaya asla cesaret edemiyoruz. dışarısı, dışarıdaki hayatta bu afilli cümleler bir işe yaramaz. bunu görmekten çok korkuyoruz.
azim işe yarar, umrumuzda değil. modern dünyada doğruyu yapan herkese kalabalığın bir etiketi vardır. işkolik der, hasta der, içsel olarak bir şeyleri aşamamış o da ideallerine odaklanmış yazık der, olmayacak işlere inanıyor zaman kaybediyor zavallı der. der de der. ama dış dünyada, yani o dev sistemin hala çalışan kısmında çaba işe yarar, öğrenme isteği işe yarar, deneme, paylaşma, destekleme, öne çıkarma, yüceltme, gerçeği tüm netliğiyle kabullenme işe yarar, bilmiyoruz. biz hakikaten ortalama insanlar olarak kötülük dolu, çok sapkın, çok riyakar, çok çirkiniz.
işsizlik genel olarak mesele bile değil. amaç paraysa limon sat. yine açlıktan ölmez, belli bir seviyede sürdürürsün hayatını. iyileştirene kadar işe yarar. ama bir neslin tüm hayali memur olmak olabilir mi? bir koca nesil masabaşından kalkmadan bütün gün elinde kahvesiyle poz kesmek için bu kadar hırsla bekler mi? mahmut emminin küçük oğlu, dün yer sofrasında bulgur kaşıklayan, sovan kıran, kövündeki emine'ye yanık o tip ne ara kentin hayhuyundan, ah o iç kapatıcı boğuculuğundan bahseder oldu pahalı ceketindeki tozu eliyle pıtı pıtı üzerinden atarken? kahve içmeden ayılamayan bir nesli hangi gerçek ayıltabilir bilmiyorum ama eşeğe bile hallenilen, onun bile talibinin muhakkak bulunduğu bir coğrafyada herhangi bir resmi niteliği, belirgin bir yeteneği, onu diğerlerinden kendi iddiası dışında ayıran hiçbir özelliği olmayan ecrin naz, yağlı saçlı başı okşanmadığında dellenip ne ara bize atarlanır, ne yapmamız gerektiğini söyler oldu? ne değişti? neden haddimizi bilmiyoruz?
gençlerden çok şey beklenmiyor. beklenen tek şey vakitleri varken bir yol bulup kendilerini orada temsil edecek donanımı kazanmalarıydı. her şeyleri var. en önemlisi dedim ya vakit vardı. her şey yapılabilirdi o vakitle. çok çalışabilirlerdi. çok düşünebilirlerdi. çok deneyebilirlerdi. yapılması gerekenlerin hiçbiri yapılmadığında herkesin yaşadığı sorunları yaşamak kaçınılmaz olacaktı zaten.
o yüzden bir nesil daha kayboluyorken en azından bir sonrakiler için şunu söylemeden edemeyeceğim; sevgili kardeşim sen her şeyi aşmış ve artık detaylarla ilgilenen bir milletin evladı değilsin. sen henüz temel problemlerini bile çözemeyen ve çözmek için kılını kıpırdatmayan milyonlarca insanın arasında yaşamaya çalışan birisin. yapman gereken o rezil cümleciği ve türevlerini reddederek kendi yolunda gitmek. bal tutan parmağını yalamayıversin. adam gibi otur çalış. kendini yetiştir. plan program yap. sporunu yap. iyi dostlar edinmeye çalış. yemin ederim herkes bigün gider. gerçekten gider. o saatlerini ayırdığın, aylarca acısını dinlediğin, belki kahrını çektiğin arkadaşların sorun olmasa bile sıkılacaklar senden bigün. derinden bağ kurmadığın sınayıp hakkındaki kararı veremediğin kimseye yatırım yapma. kişi refikinden azar diye eşsiz aman allahım eşsiz bir cümle var. güzelliğe bakar mısın; "kişi refikinden azar." diplomanla yetinme. randevusuz içeri girilemeyen butiklerin senelerdir peşinden koştuğu kişi üç çocuk annesi eğitimsiz ama çocukluktan beri aynı işi yapan yetenekli bir kadın. baya böyle örtülü, evinden işine işinden evine giden, evine girdiğinde bi de yetinmeyip çocuklarının yemeğini yapan, onları okutan biri. senin mezuniyetinden en az on yıl sonra alacağın maaşı yalvarırcasına teklif ediyorlar kadına. peşinde köpek oluyorlar. telefonları susmuyor. "yalvarırcasına" diyorum. rica değil. kadını yalvarırcasına istiyorlar. bütün şartlarını kabul ediyorlar. girdiği an oranın kraliçesi olacak. hiyerarşide en tepede duracak. kabul etmiyor. salak değil. sadece garip bi vefası var.
yani uzatmıyım. ayrıkotu gibi ol. bilinen yol herkesin gittiği yol. orası artık öldü. farkında değiller. sen kendini yarat. kendini eğit. kendinle yetinme. "ben şuyum ben buyum" demeyi kes. cehaletini onu değiştirmek için kabullen. bu ayıp değil. günah değil. işe yaramadığını hissederek yaşamaya kimse müstahak değil. işlerimiz bizden büyük değil. çalış. köpek gibi ama. insan gibi değil. köpek gibi. aşka meşke, hiçbir manası olmayan o saçma muhabbetlerde zaman öldürme. çünkü ister inan ister inanma ama otuzuna geleceksin bigün. o andan sonrası yokuş aşağı. o ana kadar ne yaptıysan onu yapmaya devam edeceksin. o ilk kırılımı sağ karşıla. direnmiş ol. "elimden geleni yaptım" diyebil. ama bunun için ellerin önce çok yorulduklarını ve yorulmak için yaratıldıklarını iyice anlasınlar. mış gibi yapma. sanarak yaşama. kibar ol.
devamını gör...
111.
gençliğimiz mi elimizden alındı yoksa? yoksa benim bildiğim gençlerde bu kaygı var.
devamını gör...
112.
ben bunu ( başlığı) yanlış buluyorum.bence tamamen bu her ergen- genç insanda olan “ kişisel savunma mekanizması”. kişi, kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı “ iş bulamadığı “ durumda eğer bunu kafasına cok takarsa , depresyona hatta bunalıma girebilir.televizyonlarda gördüğümüz üzere bu intihar eğilimi hatta başarılı olmuş bir intihar ile sonuçlanabilir.
dolayısıyla böyle bir ekonomik düzen içerisinde, sizin cocugunuza bu konuyu böylesine açıp, tabiri caizse “ eşeğin aklına karpuz kapugunu düşürmemeniz “ gerekiyor.sonra her yerde yüksek sesli “ neden bu cocuk böyle oldu? yemek yemiyor, kimseyle konusmuyor, odasından çıkmıyor” gibi söylemlerle yakınıyorsunuz.
kimse kusura bakmasın ama türk insani anne-baba olmayı bilmiyor.bir kere cocuk yetiştirebilmek için, önce “ insan psikolojisini” bilmek gerekiyor.siz cocugunuza lönk diye böyle bir cümle söylerseniz, acaba ona ne hissettiriyorsunuz düşünüyor musunuz? ya da uzun vade de bu durum onda ne oluşturabilir? - yetersizlik hissi, hayat kaygısı, kişisel yetersizlik korkusu vb?
kendisine olan özgüveni sıfırlanabilir, mesleğine olan güveni kaybolabilir en önemlisi bunalıma girip uzun süre toplumdan izole kalabilir.
kimse yeniden kusura bakmasın ama yüzyıllar boyunca bu toplumdaki herkesin basının etini yediniz. “ elin ekmek tutsun, sgk olsun, yok evleneceksin masrafları var, sana kim böyle kız versin vb” zaten insanları yıllardır baskılıyorsunuz, psikolojik baskı yüzünden belkide hiç mutlu olmadıkları meslek gruplarında çalışma nedenleri oluyorsunuz.
bunlar siizin evlatlarınız.anne baba olarak başlarınızdasınız.sağlığınıza , ailenize şükür edeceğinize insanları kırıp- döküyorsunuz.
değer mi? evlat bunlar evlat.
dolayısıyla böyle bir ekonomik düzen içerisinde, sizin cocugunuza bu konuyu böylesine açıp, tabiri caizse “ eşeğin aklına karpuz kapugunu düşürmemeniz “ gerekiyor.sonra her yerde yüksek sesli “ neden bu cocuk böyle oldu? yemek yemiyor, kimseyle konusmuyor, odasından çıkmıyor” gibi söylemlerle yakınıyorsunuz.
kimse kusura bakmasın ama türk insani anne-baba olmayı bilmiyor.bir kere cocuk yetiştirebilmek için, önce “ insan psikolojisini” bilmek gerekiyor.siz cocugunuza lönk diye böyle bir cümle söylerseniz, acaba ona ne hissettiriyorsunuz düşünüyor musunuz? ya da uzun vade de bu durum onda ne oluşturabilir? - yetersizlik hissi, hayat kaygısı, kişisel yetersizlik korkusu vb?
kendisine olan özgüveni sıfırlanabilir, mesleğine olan güveni kaybolabilir en önemlisi bunalıma girip uzun süre toplumdan izole kalabilir.
kimse yeniden kusura bakmasın ama yüzyıllar boyunca bu toplumdaki herkesin basının etini yediniz. “ elin ekmek tutsun, sgk olsun, yok evleneceksin masrafları var, sana kim böyle kız versin vb” zaten insanları yıllardır baskılıyorsunuz, psikolojik baskı yüzünden belkide hiç mutlu olmadıkları meslek gruplarında çalışma nedenleri oluyorsunuz.
bunlar siizin evlatlarınız.anne baba olarak başlarınızdasınız.sağlığınıza , ailenize şükür edeceğinize insanları kırıp- döküyorsunuz.
değer mi? evlat bunlar evlat.
devamını gör...
113.
çevremde 3-5 tane 17-22 yaş arası genç var.
gelecek bunlarsa biz bir şeylere oturduk arkadaşlar.
umarım hepsi böyle değildir ya, dinamik, vizyoner, sorumluluk sahibi ve çalışkan gençler de vardır inş
gelecek bunlarsa biz bir şeylere oturduk arkadaşlar.
umarım hepsi böyle değildir ya, dinamik, vizyoner, sorumluluk sahibi ve çalışkan gençler de vardır inş
devamını gör...
114.
gençler şu noktada çok şanslı hissediyorlar kendilerini; çağa ayak uydurma!
"tüm teknolojik gelişmelere hakimiz biz bro!"
olay bu.
sadece bu yeteneklerini kullanarak, sokakta, mahallede, okulda... hayatın her alanında kendilerini, bir adım önde görüyorlar.
daha şıklar, dünya ile daha adaptasyon halindeler.
üst bir versiyon gibi görüyorlar kendilerini.
hal böyleyken, birçok konuda kaygı da azalıyor haliyle.
hal ve hareketlere bile yansıyor bu durum.
"tüm teknolojik gelişmelere hakimiz biz bro!"
olay bu.
sadece bu yeteneklerini kullanarak, sokakta, mahallede, okulda... hayatın her alanında kendilerini, bir adım önde görüyorlar.
daha şıklar, dünya ile daha adaptasyon halindeler.
üst bir versiyon gibi görüyorlar kendilerini.
hal böyleyken, birçok konuda kaygı da azalıyor haliyle.
hal ve hareketlere bile yansıyor bu durum.
devamını gör...
115.
birçoğunun kafasında yurt dışına kaçma fikri olduğundan pek de yadırgamadığım kaygı.
devamını gör...
116.
ancak genç olmayanların ya da onlarla yeterli vakit geçirmeyenlerin düşünebileceği şeydir.
gençlerin arasından bildiriyorum;liseye başlandığı andan itibaren işsizlik çoğunun en büyük kaygısı ve benim gibi pek çok genç sırf iş imkanı daha fazla diye istediği mesleklerden vazgeçip başka mesleklere yöneliyor.dolasıyla uzaktan bakıp ahkam kesmeniz oldukça komik duruyor çünkü işsizlik şu an gençlerin en büyük derdi.gördügünuz bir iki örneği genele yaymanız bence çok gülünç.zaten şu yaşlıların ya da orta yaşlıların gençlere ahkam kesmelerine aşırı gıcık oluyorum.gençlere miras bırakılan dünya bu kadar korkunç haldeyken onları küçük görmeniz değil,ancak onlara miras bıraktığınız bu korkunç dünyadan,bu akıl almaz ülke şartlarından utanmanız gerekir.
gençlerin arasından bildiriyorum;liseye başlandığı andan itibaren işsizlik çoğunun en büyük kaygısı ve benim gibi pek çok genç sırf iş imkanı daha fazla diye istediği mesleklerden vazgeçip başka mesleklere yöneliyor.dolasıyla uzaktan bakıp ahkam kesmeniz oldukça komik duruyor çünkü işsizlik şu an gençlerin en büyük derdi.gördügünuz bir iki örneği genele yaymanız bence çok gülünç.zaten şu yaşlıların ya da orta yaşlıların gençlere ahkam kesmelerine aşırı gıcık oluyorum.gençlere miras bırakılan dünya bu kadar korkunç haldeyken onları küçük görmeniz değil,ancak onlara miras bıraktığınız bu korkunç dünyadan,bu akıl almaz ülke şartlarından utanmanız gerekir.
devamını gör...
117.
zaten mezun olunca kaygının zirve yapacağını bildiğimizden en azından üniversite hayatımızı yaşayabilelim diyoruz. onu da çok görmeyin bize n'olur. neden mi böyleyiz?
çünkü yemek içmek bir yana nefes almanın dahi zorlaştığı bu dünyada endişe kendine çifte acı yaşatmaktan başka bir işe yaramaz. umursamazlık bir yere kadar ihtiyaç oldu artık. biliyorum bazılarının elinde değil endişelenmemek ama (bkz: istenilen şey için çabalamaya devam etmekle beraber) daha az kaygılanmaya çalışın, rahatlayacaksınız. iyi geceler. hayırlı ramazanlar herkese.
çünkü yemek içmek bir yana nefes almanın dahi zorlaştığı bu dünyada endişe kendine çifte acı yaşatmaktan başka bir işe yaramaz. umursamazlık bir yere kadar ihtiyaç oldu artık. biliyorum bazılarının elinde değil endişelenmemek ama (bkz: istenilen şey için çabalamaya devam etmekle beraber) daha az kaygılanmaya çalışın, rahatlayacaksınız. iyi geceler. hayırlı ramazanlar herkese.
devamını gör...
118.
borçlarım için dom*ldım bekliyorum.
hiç kaygılı değilim evet.
hiç kaygılı değilim evet.
devamını gör...
119.
geçen gittiğim iş görüşmesinde konu maaş beklentisine geldikten sonra net bir rakam söylemek yerine daha profesyonelce bir cevap vereyim diyerek, benim için öncelik iş tatminidir bununla beraber ülkenin ekonomik koşullarını göz önüne alarak adil bir maaş bekliyorum özetinde bir konuşma yapmıştım. ikinci mülakattı ve genel müdür dedikleri şahıs ne varmış ülkenin ekonomik koşullarında bana kalırsa sizin jenerasyon her şeyin kolayına alışmış diyince işsizlik kaygımı kenara bırakıp tartışmaya girdim. evet bazen işsizlik kaygısı olmuyor. öfke ağır basıyor. geldiğiniz için teşekkür ederiz diyip kapıyı gösterdiler.
devamını gör...
120.
aa olur mu öyle şey gençler iş beğenmiyo tabii canım.. sonuçta illa para mı kazanacaklar sucuk ekmek yerler karınları doyar gece gündüz çalışırlar sigortasız yani bize böyle bi şans gelecekti de biz kabul etmeyecektik aaa tü tü tü...
devamını gör...