161.
en buyuk hayal kirikligi, hz. muhammed'in, amcasi ebu talib vefat ederken, ona sehadet getir ki sana sefaat edebileyim dedigi zaman ebu talib'in, atalarimin dinini birakamam dedigi an yasanmistir.
devamını gör...
162.
hayal kırıklığı hissiyatına kapılıyor olmaya sebebiyet verebilecek onlarca faktör mevcutken bunlardan yalnızca bir tanesi olan beklenti kavramı üzerinde duracağım. insanoğlunun geleceğe dönük projeksiyonlar üretmeye meyilli yapısı gereği mevcut verileri idealize ederek gelecek senaryolar oluşturma konusunda üstüne başka hiçbir canlı yok, beklenti olarak adlandırılan kavram da bir önceki yaptığım tanıma çok yakın aslında. ikisini birbirinden ayıran o ince çizgi birisini yalın ve saf haliyle “beklenti” olarak adlandırabiliyorken diğeriniyse “bireyin ürettiği senaryolara dayalı olan beklentiler” olarak adlandırmamız gerekliliğinden geçiyor. belki hayatta kalmak, belki hayatı anlamlandırmak, belki de hayata karşı adaptasyonumuzu sağlayabilmek adına beynimiz; bizim bilgimiz dahilinde olmadan duygularımızla başa çıkabilmek adına bazı stratejiler geliştiriyor. savunma mekanizmaları, içgüdüsel mekanizmalar, algısal filtreleme mekanizmaları gibi beynimizin geliştirmekte olduğu bir sürü mekanizma ve strateji varken “beklenti” oluşturma gerekliliğini bize hissettiren mekanizma aslında temelde bir tahmin mekanizması olmuş oluyor. bizden habersiz seyralan bu mekanizma mevcut verileri kullanarak gelecek durumları öngörmek adına sürekli olarak tahlillerde bulunuyor lakin geleceği öngörmeye çalışıyor olmak her ne kadar güzel bir şeymiş gibi gözükse de insan zihni kontrol edemeyeceği değişkenleri kontrol edebileceğini varsaydığı için “ideal olmayan” ve “gerçek olan” durumla yüzleşmek durumunda kaldığında kaçınılmaz bir iç çatışma haliyle baş başa kalıyor. en basitinden, yapılması gereken bir işin bile ne kadar süreceği hakkında tahminlerde bulunulurken karşılaşılabilecek potansiyel engeller ve gecikmeler sistematik bir şekilde göz ardı ediliyor. maalesef ki insan beyni sürekli olarak belirsizliği minimuma indirme eğiliminde ve bu eğilim kompleks gerçekliği basitleştirirken aynı zamanda ideal olana yakınlaştırma ihtiyacından kaynaklanıyor. “kompleks” ve “gerçek” olan durum, “kompleks” ve “gerçek” olmayan bir duruma yaklaşmış oluyor, neticede beklentilerimiz gerçekliğin karmaşık doğasını kapsamakta yetersiz kalıyor, beklentilerimiz karşılanmamış bir şekilde yarım kalıyor, sadece beklentiler değil birey de kendisini yarım hissediyor, nihayetinde hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor.. bu bağlamda hayal kırıklığını bir öğrenme mekanizması olarak değerlendiriyor olmak, hayal kırıklığının uğrattığı o büyük hüsranı yapıcı bir şekilde ele alma konusunda doğru bir yaklaşım olur zira bu mekanizma gerçek olan durum ile beklenti arasındaki sapmayı tespit ederek kendisini kalibre ediyor, beynimiz negatif deneyimleri pozitif deneyimlerden daha güçlü bir şekilde kodladığından dolayı ortaya çıkan bu asimetrik kodlama gelecek beklentilerimizin oluşumunu şekillendirmiş oluyor. ufak bir matematiksel formülle bu yazımı taçlandırmak istiyorum:
h = b x (1-r),
h = hayal kırıklığı seviyesi | h ∈ [0,100]
b = beklentinin büyüklüğü | b ∈ [0,100]
r = gerçekleşme oranı | r ∈ [0,1]
kişi gecesini gündüzüne katarak uğraştığı hayali bir işten güzel sonuçlar almayı ümit ediyor.
h= 90x(1-0,2)= 72.
h=72.
kişi rutin olarak görüştüğü bir arkadaşıyla kahve içmek üzere sözleşiyor.
h= 20x(1-0,9)= 2.
h=2.
bu kadar basit aslında. olaylara karşı olan beklentin arttıkça potansiyel hayal kırıklığının etkisi de artıyor, gerçekleşme ihtimali arttığı zamanlarda da yaşayabileceğin hayal kırıklığının etkisi azalıyor. fark etmesek de hayatın her yerinde karşımıza çıkan idealizm-realizm çatışması burada da karşımıza çıkıyor..
h = b x (1-r),
h = hayal kırıklığı seviyesi | h ∈ [0,100]
b = beklentinin büyüklüğü | b ∈ [0,100]
r = gerçekleşme oranı | r ∈ [0,1]
kişi gecesini gündüzüne katarak uğraştığı hayali bir işten güzel sonuçlar almayı ümit ediyor.
h= 90x(1-0,2)= 72.
h=72.
kişi rutin olarak görüştüğü bir arkadaşıyla kahve içmek üzere sözleşiyor.
h= 20x(1-0,9)= 2.
h=2.
bu kadar basit aslında. olaylara karşı olan beklentin arttıkça potansiyel hayal kırıklığının etkisi de artıyor, gerçekleşme ihtimali arttığı zamanlarda da yaşayabileceğin hayal kırıklığının etkisi azalıyor. fark etmesek de hayatın her yerinde karşımıza çıkan idealizm-realizm çatışması burada da karşımıza çıkıyor..
devamını gör...
163.
bu sefer başka olacak deyip her şeyin daha kötü olması.
devamını gör...
164.
bütün dünya yıkılmış altında kalmışsın gibi. çok ağır bir duygu başa çıkması gerçekten sağlam bir sinir sistemi gerektiriyor gibi benim için. zor. çok zor.
devamını gör...
165.
sen oyle sana benzeyen her sey gibi...
dans etmeye benzedik kirik hayallerden yapilmis ruhumuzun aynasinin ustunde.
dans etmeye benzedik kirik hayallerden yapilmis ruhumuzun aynasinin ustunde.
devamını gör...
166.
hikayenin sonunda sarışın çocuğun sapık olduğunu öğrendik. niyse milting verilmiş sadakan varmış. mekanı bi öğrensem gidicem ben de şu sarışın sapığa dikicem gözümü rahatsız edicem bakışlarımla sonra bi daha da o mekana gelemeyecek. pis sapık.
devamını gör...
167.
hani rüya gibidir ya, en güzeli o'dur, en kusursuz o'dur ya. ama nedense her gün bir direk devrilir, kara bulutlar artar, soğur ya rüzgârlar.
sen düzeltmeye çalışırsın, elinden geleni yetersiz bulursun da imkansızı da bir kenara atıp mucize peşine düşersin ya.
meğer sırt çeviren, yıkan, yakan o'ymuş ya.
işte yürekteki izi ölene dek geçmeyecek bir hayal kırıklığı...
sen düzeltmeye çalışırsın, elinden geleni yetersiz bulursun da imkansızı da bir kenara atıp mucize peşine düşersin ya.
meğer sırt çeviren, yıkan, yakan o'ymuş ya.
işte yürekteki izi ölene dek geçmeyecek bir hayal kırıklığı...
devamını gör...
168.
zamaninda ugrardim. simdi herkesi tiye aliyorum. evet.
devamını gör...
169.
"büyük konuşmuşum" cümlesini duyduğumda hissettiğim duygu. nefesin kesilmiş gibi bir histir. binbir hevesle başladığın şeyin olmayışı yıkar.
devamını gör...
170.
birgün herkes kaybettiği şeylerin değerini anlayacak.
bir günün
bir gönlün
bir ömrün...
bir günün
bir gönlün
bir ömrün...
devamını gör...
171.
bu çocuk tam bir hayal kırıklı denilen çocuk olmak,
şpagat mı açacaktım,
seni sevmekten başka ne yapabilirdim,
dünyanın en mantıklı girisini yazsam ne değişecekti,
uzaya giden gemi yapsam, tam olarak ne yapacaktın,
savaşta bir komutan olup sevmediklerini mi öldürmeliydim,
söyle ha söyle
şpagat mı açacaktım,
seni sevmekten başka ne yapabilirdim,
dünyanın en mantıklı girisini yazsam ne değişecekti,
uzaya giden gemi yapsam, tam olarak ne yapacaktın,
savaşta bir komutan olup sevmediklerini mi öldürmeliydim,
söyle ha söyle
devamını gör...
172.
aradı;” tatlı alıyım mı kız?” dedi. “olur valla” dedim. kafamda; kazandibi, sütlaç, muhallebili kadayıf tatlısı, keşkül gibi şeyler canlandı. koştum kapıya, açtım poşeti. aşağıdaki şey çıktı.

“kerhaneye gidiyorum ben, geliyor musun enişte?” dedim kızdı. ne dedim ki şimdi ben ya. bunu yiyen oraya koşmuyor muydu!

“kerhaneye gidiyorum ben, geliyor musun enişte?” dedim kızdı. ne dedim ki şimdi ben ya. bunu yiyen oraya koşmuyor muydu!
devamını gör...
173.
bazılarını gözümüzde çok büyüttük.
her şeyin önüne koyduk. yetmedi baş tacı yaptık..
hazmedemediler yerlerini..
her şeyin önüne koyduk. yetmedi baş tacı yaptık..
hazmedemediler yerlerini..
devamını gör...
174.
devamını gör...
175.
bundan 8-9 ay önce bir salı akşamı başıma geldi. ben öyle kendimle ilgili meseleleri pek takan bi adam değilim. normalde bu olayı da takmaz olmadı der geçerdim fakat olacak olan şeyle ilgili çok ümitli ve umutluydum. olmayınca da bi tık sıkıntı oldu. dışarıya ilk gece hariç pek bir şey hissettirmesem de 2-3 hafta epey sıkıntılıydı.
ümit kötü şey.
ümit kötü şey.
devamını gör...
176.
hoşlanılan normal sözlük kızının "ben deri ceket ve ince siyah külotlu çorap giymeyi sevmem" demesi halinde bünyeme çökmesi muhtemel bir hissiyat.
umarım böyle bir şey yaşamam.*
umarım böyle bir şey yaşamam.*
devamını gör...