hayata dair iç burkan detaylar
başlık "villa rabidus" tarafından 03.12.2020 14:50 tarihinde açılmıştır.
61.
senin çalıştığın yere gelen müşterinin senin maaş miktarında bir tutarı hiç düşünmeden tek bir ürüne verip gitmesi.
devamını gör...
62.
sevdiğiniz birinin çok hasta olması. kuytu köşede ağlanır, onun dışında full pozitif bir tavır takınmak zorundasınızdır. öğrendiğiniz andan itibaren içinize bir öküz oturur, ne zaman kalkar bilmiyorum.
devamını gör...
63.
bugün yanındaki insan, canlı kanlı tüm benliğiyle yanında olan, sana gülen, bıdı bıdı konuşan hatta belki bağıran insan yarın toprakta oluyor. heleki bu sevdiğinse, bilemiyorum daha buruk bir detay var mı albayım?
devamını gör...
64.
okul müdürünün öğrencilere ayakkabı almak için haftasonu inşaatta çalıştığını okudum.
devamını gör...
65.
bazılarımız 365 gün ders çalışırken bazılarımız 365 dakika bile ders çalışmadan atanıyor... hayat güzeldir diyoruz, çünkü güzel olanı seviyoruz, güzel olmasa bile güzeldir diyoruz. oysa ki hayat güzel değildir. kendimizi kandırmayalım.
devamını gör...
66.
67.
yazın bitmesi benim için çok yeterli bir detay. büyük bir detay. aslında detay olamayacak kadar büyük bir mesele. keşke hep yaz olsa ve hunharca bronzlaşsak.
devamını gör...
68.
69.
altı delik olan çorabın deliği görünmesin diye misafirlikte ayak tabanını daima yerde tutmaya çalışmaktır.
arkadaşlarla mekana gidildiğinde "evde yiyip gelmiş olmak" ve çayla geçiştirmektir.
gidilemeyen tiyatroya giden arkadaşların köyde minibüse binmelerini izlemek, bu sırada görünmemeye çalışmak ve minibüsün arkasından bakakalmaktır.
naylon bir topu verecek para bulamamaktır.
arkadaşlarla mekana gidildiğinde "evde yiyip gelmiş olmak" ve çayla geçiştirmektir.
gidilemeyen tiyatroya giden arkadaşların köyde minibüse binmelerini izlemek, bu sırada görünmemeye çalışmak ve minibüsün arkasından bakakalmaktır.
naylon bir topu verecek para bulamamaktır.
devamını gör...
70.
parası olmayan erkeği sadece annesi sever. zırhları portmantoya asıp bu gerçeği artık itiraf edelim hanımlar. değil mi ?
aşk... sevgi... ilişki ? geçiniz efendim. geçiniz. filmlerde var öyle şeyler. reel dünya öyle değil.
aşk... sevgi... ilişki ? geçiniz efendim. geçiniz. filmlerde var öyle şeyler. reel dünya öyle değil.
devamını gör...
71.
72.
yarım kalmışlık hayatın özüdür, telafi edilemez.
devamını gör...
73.
yemek yerken gelen ağlama hissi.. nedense yemek yerken ağlamak beni çok üzüyor, farklı bir drama veriyor bana.
devamını gör...
74.
insanın, hastayken kendisini çok yalnız hissetmesi.
devamını gör...
75.
76.
sevginin beklediğiniz yerden gelmemesi.
devamını gör...
77.
ölmüş birisinin helvasını yerken mutlu olmak. mutlu oldukça ulan adam/kadın ölmüş ama helvası da lezzetli olmuş arasındaki duygu karmaşası.
devamını gör...
78.
şimdi size iç burkan bir sürü duygu ve düşünceyi barındıran kısa bir hikayemi anlatacağım.
dün öğle saatinde olan feribot seferini kaçırdım ben. evet. yapacağım bir sürü iş vardı ve yetiştiremedim. halbuki erken de kalkmıştım. ve sonra ailevi sorunlar ve eşimle de tartışmayla moral bozukluğumun üstüne iyice çökünce bütün gün yattım. sonra da bir şekilde bana güç veren ve destek olan eşim sayesinde ertesi gün için bilet aldım. saat üçe aldım. çok uygundu hem hazırlanırdım yetişebilirdim de. aldım gitti çok incelemedim bile. bugün de yarım saat önce geldim ben feribota baktım kimseler yok. sordum bugün üçe feribot yok saat yedi son sefer deyince bir şok yaşadım. nasıl yani. ama aldım ben diyorum. gişelere yönlendirdi. ha, bu arada bir bavul sırtımda diğeriyse önümde 15-20 kilo ekstra bir yük ve kendimi zor taşıyorum yalpalayarak yürüyorum falan yani ağladım ağlayacağım. gişeye geldiğimde kadın kontrol etti ve tam tersi yönden almışım. buraya dönüş olarak almışım yani gideceğim yerden. yıkıldım. gerçekten yıkıldım yığılacağım yani. eşimi aradım durumu anlattım. sağ olsun öyle güzel kaldırmaya çalışıyor ki ayağa. canın sağ olsun diyor olsun diyor, sen çok şey yaşadın son birkaç gün bakma dalgınlıgına gelmiştir falan ama biraz düşünsem yığılacağım yere. sonra o cümleyi duydum. bırakma kendini.
evet dedim bırakmamam lazım çok az kaldı. ama gelmişim bir de ido'ya napacagım burada. cafe'de 5 saat nasıl oturayım eve dönsem git gel ekstra para ve de az bir miktar da değil. içerledim, üzüldüm, kızdım. zaten bir de taksiciyle kavga etmişim gerçi o da ayrı bir konu ama anlatmak isterim kısaca.
taksiye aynı şekilde yürüyüp binerken arkamdan cantamı almaya calısırken bırakır mısınız lütfen diyorum o esnada diğer bavulu koyuyorum yandaki taksiciler de abi bırak bırak dur bi binsin diyorlar hadi dedim tamam olabilir yardım etmek istedi.. ben daha biner binmez bana çantada ne var diye sordu. neden diyorum ne var ki çantada ağır o çanta diyor. cevap vermiyorum bana şunu soruyor :
+çadır var mı çadır?
- ....
+kampa mı gidiyorsun? hehehe..hani kamp yaparlar ya açılır kapanır çadırlar vardır..
- offff!!!!
+ağır sana o çanta
neyse geçtim.. inerken kartla ödeyeceğim bana kartımı alıp üstüne bakıyor. geri aldım hemen. sonra kartı okumadı diyor bi daha çekmem lazım diyor. ne geveliyorsun onaylandı dedin diyorum yok diyor dibime girdi agzımın içine düşecek.
sana ekstra para mı vericem şimdi ne biçim taksicisin sen diye başladım.
ben sizinle uğraşmak zorunda mıyım şu şehirden defolup gideyim artık bu ne laubalilik sordugun sorulara bak yok cantanda ne var. terbiyesizlik yapamazsın bana falan. yok öyle değil falan derken yabancı müşteri gördün heyy heloo falan yapıyor. çantamı almaya çalışırken daha. lanet olsun sizin gibi taksiciye dedim ve giderken de bence binmeyin bu adam ruh hastası dedim ama bindiler, kendileri bilir. şimdi o taksi durağını arayıp şikayet etsem ne olur etmesem ne olur.
hayatımızı böyle böyle iğrenç insanlara harcıyoruz.
yazıklar olsun bu şehre de insanlarına da.. yıllardır bi kadın olarak neler yaşadım evden çıkmıyordum sırf bu yüzden.
böyle insanların da allah belasını versin şuan da uçan böceklerin istilası altındayım birkaçı çantamın içine girdi belli ki şehir değiştirecek benimle müthiş. bu kadar şanssız olamaz bi insan ya. gerçekten yerin dibine girmek istiyorum öleyim de kurtulayım dediğim anlardayım be.
dün öğle saatinde olan feribot seferini kaçırdım ben. evet. yapacağım bir sürü iş vardı ve yetiştiremedim. halbuki erken de kalkmıştım. ve sonra ailevi sorunlar ve eşimle de tartışmayla moral bozukluğumun üstüne iyice çökünce bütün gün yattım. sonra da bir şekilde bana güç veren ve destek olan eşim sayesinde ertesi gün için bilet aldım. saat üçe aldım. çok uygundu hem hazırlanırdım yetişebilirdim de. aldım gitti çok incelemedim bile. bugün de yarım saat önce geldim ben feribota baktım kimseler yok. sordum bugün üçe feribot yok saat yedi son sefer deyince bir şok yaşadım. nasıl yani. ama aldım ben diyorum. gişelere yönlendirdi. ha, bu arada bir bavul sırtımda diğeriyse önümde 15-20 kilo ekstra bir yük ve kendimi zor taşıyorum yalpalayarak yürüyorum falan yani ağladım ağlayacağım. gişeye geldiğimde kadın kontrol etti ve tam tersi yönden almışım. buraya dönüş olarak almışım yani gideceğim yerden. yıkıldım. gerçekten yıkıldım yığılacağım yani. eşimi aradım durumu anlattım. sağ olsun öyle güzel kaldırmaya çalışıyor ki ayağa. canın sağ olsun diyor olsun diyor, sen çok şey yaşadın son birkaç gün bakma dalgınlıgına gelmiştir falan ama biraz düşünsem yığılacağım yere. sonra o cümleyi duydum. bırakma kendini.
evet dedim bırakmamam lazım çok az kaldı. ama gelmişim bir de ido'ya napacagım burada. cafe'de 5 saat nasıl oturayım eve dönsem git gel ekstra para ve de az bir miktar da değil. içerledim, üzüldüm, kızdım. zaten bir de taksiciyle kavga etmişim gerçi o da ayrı bir konu ama anlatmak isterim kısaca.
taksiye aynı şekilde yürüyüp binerken arkamdan cantamı almaya calısırken bırakır mısınız lütfen diyorum o esnada diğer bavulu koyuyorum yandaki taksiciler de abi bırak bırak dur bi binsin diyorlar hadi dedim tamam olabilir yardım etmek istedi.. ben daha biner binmez bana çantada ne var diye sordu. neden diyorum ne var ki çantada ağır o çanta diyor. cevap vermiyorum bana şunu soruyor :
+çadır var mı çadır?
- ....
+kampa mı gidiyorsun? hehehe..hani kamp yaparlar ya açılır kapanır çadırlar vardır..
- offff!!!!
+ağır sana o çanta
neyse geçtim.. inerken kartla ödeyeceğim bana kartımı alıp üstüne bakıyor. geri aldım hemen. sonra kartı okumadı diyor bi daha çekmem lazım diyor. ne geveliyorsun onaylandı dedin diyorum yok diyor dibime girdi agzımın içine düşecek.
sana ekstra para mı vericem şimdi ne biçim taksicisin sen diye başladım.
ben sizinle uğraşmak zorunda mıyım şu şehirden defolup gideyim artık bu ne laubalilik sordugun sorulara bak yok cantanda ne var. terbiyesizlik yapamazsın bana falan. yok öyle değil falan derken yabancı müşteri gördün heyy heloo falan yapıyor. çantamı almaya çalışırken daha. lanet olsun sizin gibi taksiciye dedim ve giderken de bence binmeyin bu adam ruh hastası dedim ama bindiler, kendileri bilir. şimdi o taksi durağını arayıp şikayet etsem ne olur etmesem ne olur.
hayatımızı böyle böyle iğrenç insanlara harcıyoruz.
yazıklar olsun bu şehre de insanlarına da.. yıllardır bi kadın olarak neler yaşadım evden çıkmıyordum sırf bu yüzden.
böyle insanların da allah belasını versin şuan da uçan böceklerin istilası altındayım birkaçı çantamın içine girdi belli ki şehir değiştirecek benimle müthiş. bu kadar şanssız olamaz bi insan ya. gerçekten yerin dibine girmek istiyorum öleyim de kurtulayım dediğim anlardayım be.
devamını gör...
79.
güzel bir hemşireye idrar dolu kabı uzatmak. bu hayatımda bir kere başıma geldi (2010) ama travması hala devam ediyor. kan tahliliyle birlikte idrar tahlili de istenmişti 11 yıl önce. kanı verdik sonra tuvalete gidip kaba işedim, sonra da elimdeki kabı victoria secret mankenlerinden hallice hemşireye uzattım. sanki kahve veriyormuşum gibi. ayağım takılsa bir yere... hooop kızın üstüne işicem offf!
devamını gör...
80.
sanırım hiçbir şey hayallerimizde olduğu kadar güzel hissettirmeyecek. hayat gerçekten bir kutu çikolata gibi. kutuyu açana kadar bir sürü hayallerimiz ve umutlarımız var. lakin kutunun içinden her zaman bambaşka bir şey çıkıyor. bazen bu beklenmedik şeyler bizi mutlu edebiliyor belki ama hiçbir zaman, hiçbir şey hayallermizdeki kadar güzel olamıyor. bunlar hayatın gerçekleri tabii ki ve hiçbir zaman hayallerde yaşamamak gerek kesinlikle. lakin insan kendini hayal etmekten alı koyamaz. yoksa hayvanlardan pek bir farkımız kalmazdı değil mi? hayatı kendi yaratıcılığımızın etkisi olmadan olduğu gibi yaşasaydık, halen insan olur muyduk gerçekten? insan, gerçeklik ve hayal arasında sıkışmış bir varlık. ve hayatın hiçbir zaman hayallerimiz kadar kusursuz olmayacağı gerçeği iç burkucu.
devamını gör...