ilginç etimolojik bağlantılar
başlık "ışıkhüzmesindegezendoga" tarafından 09.11.2020 00:21 tarihinde açılmıştır.
201.
o halde ben de yazayım, sevgili finarfin başlangıcı yaptıysa.*
halk arasında "her kuşun eti yenmez" diye söylenegelen sözün doğrusu aslında "harguşun eti yenmez" şeklindedir.
'har' farsça eşek, 'guş' da kulak demek. harguş eşek kulaklı manasında tavşan anlamına gelen kelime.
bizim şiiler ve caferilerden gördüğümüz üzere bazı inançlarda tavşan eti yenmediği için böyle bir söz söylenmiş fakat söylene söylene şu anki bildiğimiz hale, yanlış haline gelmiş. hepimiz de bu şekilde kullanmaya devam ediyoruz; çünkü “galat-ı meşhur, lügat-i fasihten evladır.”
halk arasında "her kuşun eti yenmez" diye söylenegelen sözün doğrusu aslında "harguşun eti yenmez" şeklindedir.
'har' farsça eşek, 'guş' da kulak demek. harguş eşek kulaklı manasında tavşan anlamına gelen kelime.
bizim şiiler ve caferilerden gördüğümüz üzere bazı inançlarda tavşan eti yenmediği için böyle bir söz söylenmiş fakat söylene söylene şu anki bildiğimiz hale, yanlış haline gelmiş. hepimiz de bu şekilde kullanmaya devam ediyoruz; çünkü “galat-ı meşhur, lügat-i fasihten evladır.”
devamını gör...
202.
#3300740 no'lu tanıma binaen.
her kuşun eti yenmez deyimi doğrudur, harguş yorumlaması halk etimolojisidir. atasözünün dengi farsçada da vardır ve mevlananın mesnevisinde 2762 başka baktığım bir yayımda ise 2803 no'lu beyitte geçmektedir;

mevlânâ mesnevisinde geçen atasözleri üzerine yapılan akademik bir çalışmada yine bu deyime değinilmekte ve deyimin bizde olan karşılığı verilmektedir;

57 no'lu işaretlenmiş dipnot;

belirtildiği üzere atasözünün tam hali "kuş var eti yenir, kuş var et yedirilir; her kuşun eti yenmez" şeklindedir. aksoy'un atasözü ve deyimler sözlüğünün ilk cildinin 381'inci sayfasında da aynı şekilde geçmektedir.
mevzubahis çalışmanın linkini bırakıyorum meraklısı için; isamveri.org
aynı zamanda makedonya'da kullanılan türk atasözleri adlı bir çalışmada ilgi çekici bir çok öbek arasında bu söz de mevcuttur;

ek olarak kaşkay atasözlerinin türkiye türkçesi ve kıbrıs atasözleriyle karşılaştırıldığı bir çalışmada da aynı bağlamda atasözüne rastlanır;
her kuşun eti yenmez deyimi doğrudur, harguş yorumlaması halk etimolojisidir. atasözünün dengi farsçada da vardır ve mevlananın mesnevisinde 2762 başka baktığım bir yayımda ise 2803 no'lu beyitte geçmektedir;

mevlânâ mesnevisinde geçen atasözleri üzerine yapılan akademik bir çalışmada yine bu deyime değinilmekte ve deyimin bizde olan karşılığı verilmektedir;

57 no'lu işaretlenmiş dipnot;

belirtildiği üzere atasözünün tam hali "kuş var eti yenir, kuş var et yedirilir; her kuşun eti yenmez" şeklindedir. aksoy'un atasözü ve deyimler sözlüğünün ilk cildinin 381'inci sayfasında da aynı şekilde geçmektedir.
mevzubahis çalışmanın linkini bırakıyorum meraklısı için; isamveri.org
aynı zamanda makedonya'da kullanılan türk atasözleri adlı bir çalışmada ilgi çekici bir çok öbek arasında bu söz de mevcuttur;

ek olarak kaşkay atasözlerinin türkiye türkçesi ve kıbrıs atasözleriyle karşılaştırıldığı bir çalışmada da aynı bağlamda atasözüne rastlanır;

devamını gör...
203.
avokado: ingilizcesi avocado olan bu kelime, aztek dilinde testis anlamına gelen "ahuacatl" kelimesinden gelir. aslında şeklinin benzerliğinin yanı sıra avakado, cinsel dürtüyü uyaran yiyeceklerden biridir de yani `afrodizyak`tır.
sandiviç: ingilizcesi sandwich olan bu kelimenin kökeni yaklaşık 250 yıl öncesine dayanır. 18. yüzyıl aristokratlarından 4. sandwich kontu ( 4th earl of sandwich) john montagu, uşağından iki dilim ekmek arasında sığır eti koyarak servis etmesini istermiş. bu yemeği kart oyunları oynarken yemeyi çok severmiş çünkü ellerinin etten yağlanmasını engelleyip kartların bozulmamasını sağlarmış.
onu gözlemleyen montagu'nun arkadaşları ''sandwich'inkinin aynısından'' diye istemeye başlamışlar ve böylece ingiltere'nin en çok yenilen öğle yemeği olan sandviç, isim olarak doğmuş. insanlar peynirli ekmek veya etli ekmek yerine sandviç demeye başlamışlar. bu arada ''earl of sandwich'' o ailenin ünvanıdır.
handikap: ingilizcesi handicap olan bu kelime, 17. yüzyıl ingiliz ticaret oyunu “hand-in-cap” ten gelir yani ''el şapkada''. oyun iki kişi ile oynanır ve hakem bulunur. oyuncular takas etmek istedikleri iki eşyayı sunarlar. hakem daha sonra eşyaların eşit değerde olup olmadığına karar verir. daha az değerli nesnenin sahibi aradaki farkı para olarak şapkaya koyar ve hepsi bir elini şapkanın içine koyar. iki oyuncu hakemin değerlendirmesiyle aynı fikirdeyse, avuç içi açık olarak ellerini şapkadan çıkarırlar. eğer aynı fikirde değillerse, yumruk şeklinde ellerini çekerler. her ikisi de kabul ederse veya karşı çıkarsa, hakem kaybedilen parayı alırken, biri kabul edip diğeri kabul etmezse, işlemi onaylayan oyuncu kaybedilen parayı alır.
trajedi: ingilizcesi tragedy olan bu kelime yunancada "keçi şarkısı" anlamına gelen ''tragodia'' kelimesinden gelir. bu ilginç kökeni açıklamak için öne sürülen fikirlerden birisi de; keçilerin atina oyun yarışmalarının sonunda tanrılara kurban edilmesi sırasında çığlıklarının yunan trajedileriyle ilişkilendirilmesidir.
boykot: ingilizcesi boycott olan bu kelime kökenini yüzbaşı charles c. boycott'tan alır. 1880'lerdeki irlanda arazi savaşları sırasında, boycott, hepsi kiracı çiftçilerin hakları için savaşan irlanda arazi birliği ve destekçileri ile bir dava açar. dava ünlenir ve boycott tüm dillere yayılarak kullanılmaya başlanır.
sandiviç: ingilizcesi sandwich olan bu kelimenin kökeni yaklaşık 250 yıl öncesine dayanır. 18. yüzyıl aristokratlarından 4. sandwich kontu ( 4th earl of sandwich) john montagu, uşağından iki dilim ekmek arasında sığır eti koyarak servis etmesini istermiş. bu yemeği kart oyunları oynarken yemeyi çok severmiş çünkü ellerinin etten yağlanmasını engelleyip kartların bozulmamasını sağlarmış.
onu gözlemleyen montagu'nun arkadaşları ''sandwich'inkinin aynısından'' diye istemeye başlamışlar ve böylece ingiltere'nin en çok yenilen öğle yemeği olan sandviç, isim olarak doğmuş. insanlar peynirli ekmek veya etli ekmek yerine sandviç demeye başlamışlar. bu arada ''earl of sandwich'' o ailenin ünvanıdır.
handikap: ingilizcesi handicap olan bu kelime, 17. yüzyıl ingiliz ticaret oyunu “hand-in-cap” ten gelir yani ''el şapkada''. oyun iki kişi ile oynanır ve hakem bulunur. oyuncular takas etmek istedikleri iki eşyayı sunarlar. hakem daha sonra eşyaların eşit değerde olup olmadığına karar verir. daha az değerli nesnenin sahibi aradaki farkı para olarak şapkaya koyar ve hepsi bir elini şapkanın içine koyar. iki oyuncu hakemin değerlendirmesiyle aynı fikirdeyse, avuç içi açık olarak ellerini şapkadan çıkarırlar. eğer aynı fikirde değillerse, yumruk şeklinde ellerini çekerler. her ikisi de kabul ederse veya karşı çıkarsa, hakem kaybedilen parayı alırken, biri kabul edip diğeri kabul etmezse, işlemi onaylayan oyuncu kaybedilen parayı alır.
trajedi: ingilizcesi tragedy olan bu kelime yunancada "keçi şarkısı" anlamına gelen ''tragodia'' kelimesinden gelir. bu ilginç kökeni açıklamak için öne sürülen fikirlerden birisi de; keçilerin atina oyun yarışmalarının sonunda tanrılara kurban edilmesi sırasında çığlıklarının yunan trajedileriyle ilişkilendirilmesidir.
boykot: ingilizcesi boycott olan bu kelime kökenini yüzbaşı charles c. boycott'tan alır. 1880'lerdeki irlanda arazi savaşları sırasında, boycott, hepsi kiracı çiftçilerin hakları için savaşan irlanda arazi birliği ve destekçileri ile bir dava açar. dava ünlenir ve boycott tüm dillere yayılarak kullanılmaya başlanır.
devamını gör...