ilginç etimolojik bağlantılar
başlık "ışıkhüzmesindegezendoga" tarafından 09.11.2020 00:21 tarihinde açılmıştır.
41.
en ilginçlerinden biri ırgat olabilir.
yunanca ırgatis‘in farklı bir hikayesi var.
yunanca bedenen çalışmak demek olan ergasia osmanlı’ya ırgat olarak geçmiş, sonra osmanlıca’dan yunanca’ya e(ı)rgatis (köylü/işçi) olarak evrilmiştir.
eylem olarak gelip isim olarak dönmüş kısaca.
yunanca ırgatis‘in farklı bir hikayesi var.
yunanca bedenen çalışmak demek olan ergasia osmanlı’ya ırgat olarak geçmiş, sonra osmanlıca’dan yunanca’ya e(ı)rgatis (köylü/işçi) olarak evrilmiştir.
eylem olarak gelip isim olarak dönmüş kısaca.
devamını gör...
42.
43.
günümüzde kullandığımız tanrı sözü, orhun yazıtları'nda ilk okunan kelime olan tengri'den gelir. aynı zamanda bu kelime çin kaynaklarında da geçen en eski türkçe kelimelerdendir. kökenine inecek olursak teng- / dön- ve tengir-/döndür- fiilinden geldiği düşünülüyor. sondaki nazal n sesinin önündeki e sesini etkileyerek ö şekline getirmesi olağan bir durum. ayrıca anadolu' da ipi sarma işleminde kullanılan aletin adının tengirek olması ve dönerek işlevini yerine getirmesi gibi pek çok örnek var. türkler evrendeki her şeyin döngüsünün farkında olarak, bu döngünün sebebi olduğunu düşündükleri yaratıcıya "döndüren" yani tengri demekte ne kadar da güzel etmişler.
devamını gör...
44.
geoffrey chaucer, canterbury hikayeleri (orijinali: canterbury tales) adlı eserinde, "escape" sözcüğünü ingiliz edebiyatında ilk defa kullanan yazardır. elliot engel, 'oscar wilde nasıl oldu? & ve diğer edebiyatçıların okulda öğrenemediğiniz yaşamları' (sel yayıncılık, istanbul) kitabında 'escape' kelimesinin ortaya çıkışını şöyle anlatır:
"hac sırasında bütün hacıların kapüşonlu bol pelerin giydikleri belirtilir. haydudun biri bir hacıyı yakalamaya çalışsa bile pelerin o kadar boldur ki, kurban kolayca kurtulup kaçabilirdi. chaucer'ın hacılarından günümüze ulaşan bir ingilizce sözcük vardır: "escape". escape ex (dışında) ve capus (pelerin) sözcüklerinin oluşturduğu bir sözcüktür. yani pelerinin dışına çıkmak anlamına gelir."
"hac sırasında bütün hacıların kapüşonlu bol pelerin giydikleri belirtilir. haydudun biri bir hacıyı yakalamaya çalışsa bile pelerin o kadar boldur ki, kurban kolayca kurtulup kaçabilirdi. chaucer'ın hacılarından günümüze ulaşan bir ingilizce sözcük vardır: "escape". escape ex (dışında) ve capus (pelerin) sözcüklerinin oluşturduğu bir sözcüktür. yani pelerinin dışına çıkmak anlamına gelir."
devamını gör...
45.
çay ve tea. hemen hemen bütün dillerde aynı şekilde telaffuz edilir ve aynı anlama gelir.
çayın anavatanı çin'dir. mandarin lehçesinde ç'a, amoy lehçesinde t'e olarak kullanılır.
çayın ipek yolu üzerinden ulaştığı ülkelerde çay vb. kelimeler kullanılırken, deniz yoluyla ulaştığı ülkelerde tea vb. kelimeler kullanılmıştır. hollanda doğu hindistan şirketi (the dutch east ındia company), çin'den avrupa’ya ilk çay ihracatını yapan şirket olarak biliniyordu. böylelikle avrupalılar bu bitkiyi daha çok tea ismiyle tanıdı. aşağıda ülkelere göre söylenişini görebilirsiniz.
afrikaans : tee
arnavutça : caj (telaffuz edilen chai)
arapça : chai veya şeytan
ermenice : te
azerice : caj (telaffuz edilen chai)
bask : çay
belarusça : harbatu
bengalce / bangla : cha
bulgarca : chai
katalanca : té
çince (kanton) : cha
çince (mandarin) : cha (ikinci ton / yükselen bir tonda "a" ile telaffuz edilir)
hırvatça : caj (telaffuz edilen chai)
çek : caj (telaffuz edilen cha-i)
danca : te
hollandaca : thee
ingilizce : tea
esperanto : teo
filipinli / tagalog : tsaa
fince : tee
fransızca : le thé (erkeksi)
galiçya : té
gürcüce : chai
almanca : der tee
yunanca : tsai
haiti kreol : té
ibranice : teh
hintçe : chai
macarca : çay (çoğul: tik ağacı)
irlandalı : tae
italyanca : te (telaffuz)
izlandaca : te
endonezya dili: teh
japonca : o-cha
korece : cha
letonca : teja (telaffuz edilen tay-ya)
lüksemburgca : téi
makedonca : chaj (telaffuz edilen chai)
malay dili : teh
malta dili : te
norveççe : te
farsça : chay (çoğu bölgede belirgin chai)
lehçe : herbata
portekizce : cha (brezilya aksanıyla telaffuz edilen shah)
romence : ceai
rusça : chai
sırp : caj (telaffuz edilen chai)
slovakça : caj (telaffuz edilen chai)
slovence : caj (telaffuz edilen chai)
somali : şaah
ispanyolca : el té (erkeksi; telaffuz edilen tay)
svahili : chai (telaffuz edilen cha-i)
isveççe : te
taiwanese : de
tamilce ( sri lanka ) : çay
tayland : chah (chah yen tay buzlu çay anlamına gelir)
tibet : cha veya ja
türkçe : çay
ukraynaca : chaj (telaffuz edilen chay)
urduca : chai
(kuzey) vietnam dili: che
(güney) vietnamlı : tra (bazen telaffuz edilen cha veya ja)
galce : te
yidiş : tey
zulu : itiye
kaynak
kaynak
çayın anavatanı çin'dir. mandarin lehçesinde ç'a, amoy lehçesinde t'e olarak kullanılır.
çayın ipek yolu üzerinden ulaştığı ülkelerde çay vb. kelimeler kullanılırken, deniz yoluyla ulaştığı ülkelerde tea vb. kelimeler kullanılmıştır. hollanda doğu hindistan şirketi (the dutch east ındia company), çin'den avrupa’ya ilk çay ihracatını yapan şirket olarak biliniyordu. böylelikle avrupalılar bu bitkiyi daha çok tea ismiyle tanıdı. aşağıda ülkelere göre söylenişini görebilirsiniz.
afrikaans : tee
arnavutça : caj (telaffuz edilen chai)
arapça : chai veya şeytan
ermenice : te
azerice : caj (telaffuz edilen chai)
bask : çay
belarusça : harbatu
bengalce / bangla : cha
bulgarca : chai
katalanca : té
çince (kanton) : cha
çince (mandarin) : cha (ikinci ton / yükselen bir tonda "a" ile telaffuz edilir)
hırvatça : caj (telaffuz edilen chai)
çek : caj (telaffuz edilen cha-i)
danca : te
hollandaca : thee
ingilizce : tea
esperanto : teo
filipinli / tagalog : tsaa
fince : tee
fransızca : le thé (erkeksi)
galiçya : té
gürcüce : chai
almanca : der tee
yunanca : tsai
haiti kreol : té
ibranice : teh
hintçe : chai
macarca : çay (çoğul: tik ağacı)
irlandalı : tae
italyanca : te (telaffuz)
izlandaca : te
endonezya dili: teh
japonca : o-cha
korece : cha
letonca : teja (telaffuz edilen tay-ya)
lüksemburgca : téi
makedonca : chaj (telaffuz edilen chai)
malay dili : teh
malta dili : te
norveççe : te
farsça : chay (çoğu bölgede belirgin chai)
lehçe : herbata
portekizce : cha (brezilya aksanıyla telaffuz edilen shah)
romence : ceai
rusça : chai
sırp : caj (telaffuz edilen chai)
slovakça : caj (telaffuz edilen chai)
slovence : caj (telaffuz edilen chai)
somali : şaah
ispanyolca : el té (erkeksi; telaffuz edilen tay)
svahili : chai (telaffuz edilen cha-i)
isveççe : te
taiwanese : de
tamilce ( sri lanka ) : çay
tayland : chah (chah yen tay buzlu çay anlamına gelir)
tibet : cha veya ja
türkçe : çay
ukraynaca : chaj (telaffuz edilen chay)
urduca : chai
(kuzey) vietnam dili: che
(güney) vietnamlı : tra (bazen telaffuz edilen cha veya ja)
galce : te
yidiş : tey
zulu : itiye
kaynak
kaynak
devamını gör...
46.
dudak sözcüğü eski metinlerde tutak şekliyle kullanılmıştır. bu haliyle 'gaga' anlamında kullanılmış olan sözcük zaman içerisinde şekil değiştirerek 'dudak' halini almıştır.
devamını gör...
47.
arapçada zeytin zeytun
kelimeyi ikiye ayırıp gerisini attığınızda elinizde zeyd kalır ki bu da yağ demek.
ingilizce ve almancada da aynı: olive kelimenin posasını atın, geriye ingilizce oil, almanca öl kalıyor. yani yağ.
zeytin de öyledir. zeytini posasından ayırdığınızda elinizde yağ kalır.
kelimeyi ikiye ayırıp gerisini attığınızda elinizde zeyd kalır ki bu da yağ demek.
ingilizce ve almancada da aynı: olive kelimenin posasını atın, geriye ingilizce oil, almanca öl kalıyor. yani yağ.
zeytin de öyledir. zeytini posasından ayırdığınızda elinizde yağ kalır.
devamını gör...
48.
ingilizce'de yamyamlık anlamına gelen 'cannibal" kelimesi "baal rahibi" anlamına gelen "cani baal" dan gelir.
maya kültüründe bu rahipler insanları tanrılara kurban edip ardından ruhlarını övmek ve yüceltmek adına ciğerlerini yerlerdi.
maya kültüründe bu rahipler insanları tanrılara kurban edip ardından ruhlarını övmek ve yüceltmek adına ciğerlerini yerlerdi.
devamını gör...
49.
varoşluk ve varoluşçuluk.. ikisinin de kökü aynıdır. aynı zamanda bütün varoluşçular varoştur..
devamını gör...
50.
etimolojiye bayılırım. en ilginç bulduğum bir örneği paylaşmak istiyorum.
rusçada yoldaş anlamına gelen tovariş (товарищ) kelimesi. tovariş kelimesinin kökü товар yani tovar'dır ve bu kelime eski türkçedeki tavar sözcüğünden geçmiştir.
tavar mal anlamına gelir. (dîvânü lugâti’t-türk dizini (tdk) tavar- mal, davar·ı, 79, 234, 235, 238, 264, 265, 300. 303, 362;ııı, 310, 334, 338, 419, 420, 445, 447 bkz> tawar)
sonuç olarak tovariş(товарищ)ler devlet malıdır, bireysellik yoktur fjkghjjh
rusçada yoldaş anlamına gelen tovariş (товарищ) kelimesi. tovariş kelimesinin kökü товар yani tovar'dır ve bu kelime eski türkçedeki tavar sözcüğünden geçmiştir.
tavar mal anlamına gelir. (dîvânü lugâti’t-türk dizini (tdk) tavar- mal, davar·ı, 79, 234, 235, 238, 264, 265, 300. 303, 362;ııı, 310, 334, 338, 419, 420, 445, 447 bkz> tawar)
sonuç olarak tovariş(товарищ)ler devlet malıdır, bireysellik yoktur fjkghjjh
devamını gör...
51.
konsomatris kelimesinin kökeni fransızca'ya dayanmaktadır. bu kelimenin fransızcası ise consommatrice idir. fransızca'daki anlamı ise "dişi tüketici"dir. bildiğiniz üzere fransızca'da pek çok kelimenin hem dişi hem de erkek versiyonları mevcuttur. consommatrice kelimesinin erkek versiyonu ise consommateur'dur.
aslında konsomatris kelimesinin orjinalinin bizde kullanıldığı şekli ile hiçbir alakası yoktur.
aslında konsomatris kelimesinin orjinalinin bizde kullanıldığı şekli ile hiçbir alakası yoktur.
devamını gör...
52.
ahmak, sıfat ve isim olarak kullanılan ve arapça humk - hamakat sözcüğünden türetilen akıl noksanlığı, kalın kafalılık, bönlük, budalalık, akılsızlık anlamındaki sözcüktür.
arapça el hamaka sözcüğü çarşıda kesata uğradı ibaresinden türemiştir. ahmak kişinin, akıl ve düşüncesi, kesata uğramıştır. kendisine danışılmaz ve görüşlerine riayet edilmez. aptal, bön, budala manasına gelen bu sözcük, hakaret anlamında da kullanılıyor.
arapça el hamaka sözcüğü çarşıda kesata uğradı ibaresinden türemiştir. ahmak kişinin, akıl ve düşüncesi, kesata uğramıştır. kendisine danışılmaz ve görüşlerine riayet edilmez. aptal, bön, budala manasına gelen bu sözcük, hakaret anlamında da kullanılıyor.
devamını gör...
53.
yıldız tilbe'nin tilbe'si ve deli:
uygur metinlerden itibaren "tilwe" olarak geçmektedir. hatta erzurum ağzında tilbe, tilve şekilleri hâlâ mevcutmuş. anlamı aynı, pek bir değişikliğe uğramamış. kaşgarlı abimiz "telü oğuzcadır" demiş, tilwe'yi belirttikten sonra. dede korkut'ta da "delü" şeklindedir. bkz. delü dumrul
uygur metinlerden itibaren "tilwe" olarak geçmektedir. hatta erzurum ağzında tilbe, tilve şekilleri hâlâ mevcutmuş. anlamı aynı, pek bir değişikliğe uğramamış. kaşgarlı abimiz "telü oğuzcadır" demiş, tilwe'yi belirttikten sonra. dede korkut'ta da "delü" şeklindedir. bkz. delü dumrul
devamını gör...
54.
ingilizce first olan sözcük, almanca da först. proto almanca dilinde de furista. sözcükler ingilizce'ye geçmeden önce genelde almancadırlar. bu furista'nın farsça karşılığı da firişta. anlamı da birinci, önde giden demek. yani firişta'dan çıkıp first'e doğru yol almış. iran'dan çıkıp abd'ye kadar uçmuş. tabi türkçe'ye uğramayı da ihmal etmemiş. yani feriştah! birinci, önde gelen.
devamını gör...
55.
ingilizce april anlamına gelen nisan ayının trabzon'da da april ayı olması.
devamını gör...
56.
57.
"itimat" kelimesi arapça olup aslında "amut" kökünden gelmektedir.
amut, bildiğimiz "amuda kalkmak" fiilinin somut hali; "sütun", "direk" anlamındadır.
dolayısıyla itimat demek de; dayanaklı, güvenli, güvenilir demektir.
hatta buradan "mutemet" kelimesi de türemiştir. eskiden şirketlerdeki maaş ödemelerini siyah büyük çantaları ile alan amcaları hatırlatır.
(bkz: namuslu)
(bkz: mutemet ali rıza bey)
amut, bildiğimiz "amuda kalkmak" fiilinin somut hali; "sütun", "direk" anlamındadır.
dolayısıyla itimat demek de; dayanaklı, güvenli, güvenilir demektir.
hatta buradan "mutemet" kelimesi de türemiştir. eskiden şirketlerdeki maaş ödemelerini siyah büyük çantaları ile alan amcaları hatırlatır.
(bkz: namuslu)
(bkz: mutemet ali rıza bey)
devamını gör...
58.
arapça "medine", "şehir" demektir.* "medeniyet" kelimesi de bu kelimeyle aynı kökten gelir. yani "şehirli insan, medeni insandır" demişler.
medeniyet kelimesinin ingilizcedeki karşılığı olan civilization'ın kökeni, civitas, yine "şehir" demektir. yani zamanında şehir surlarının içinde yaşayan, barbar olmayan insan; civilized insanmış. arapça muadiliyle neredeyse birebir aynı anlamda süregelmiş.
bitti mi? bitmedi.
bu kavram için cumhuriyetin dil devrimi sırasında türettiğimiz "uygarlık" kelimesi bile benzer bir ayrım gözetir. bu kelime basbayağı uygurlar'dan gelir ve bilindiği üzere uygurlar konargöçer hayatı bırakıp yerleşik hayata geçen, tarımla uğraşmaya başlayan ve bu yüzden şehirler inşa eden ilk türk kavmidir.
ateistler bunu da açıklasın.
medeniyet kelimesinin ingilizcedeki karşılığı olan civilization'ın kökeni, civitas, yine "şehir" demektir. yani zamanında şehir surlarının içinde yaşayan, barbar olmayan insan; civilized insanmış. arapça muadiliyle neredeyse birebir aynı anlamda süregelmiş.
bitti mi? bitmedi.
bu kavram için cumhuriyetin dil devrimi sırasında türettiğimiz "uygarlık" kelimesi bile benzer bir ayrım gözetir. bu kelime basbayağı uygurlar'dan gelir ve bilindiği üzere uygurlar konargöçer hayatı bırakıp yerleşik hayata geçen, tarımla uğraşmaya başlayan ve bu yüzden şehirler inşa eden ilk türk kavmidir.
ateistler bunu da açıklasın.
devamını gör...
59.
güneş sözcüğünün ingilizce karşılığı sun. pazar günü de sunday oluyor. güneş'in almanca karşılığı sonne. pazar günü de doğal olarak sonntag. ay sözcüğünün ingilizce karşılığı moon. bu sözcüğün ingilizcesi moonday. yani kısalmış haliyle monday. o da pazartesi günü anlamına geliyor. ay'ın fransızca karşılığı ise lune. pazartesinin de bu nedenle fransızca karşılığı lundi.
satürn'ün günü anlamındaki
satur(n)day ise cumartesi günü oluyor.
ingilizce'de yok fakat fransızca'da mars var. o sebeple de salı gününün karşılığı mardi oluyor.
satürn'ün günü anlamındaki
satur(n)day ise cumartesi günü oluyor.
ingilizce'de yok fakat fransızca'da mars var. o sebeple de salı gününün karşılığı mardi oluyor.
devamını gör...
60.
eski topluluklar kandaş topluluklardı. aynı kökten gelen aile, akraba, akraba-ı talukat ve sonunda oba şeklinde genişleyen bir topluluk halinde yaşıyorlardı. bunlar kandaştılar. başka insanları görmediklerinden, insan olarak kendilerini kabul ediyorlardı. birçok kavmin adı bu sebeple insandır.
örnek: afrika'da çok geniş bir sahaya yayılmış olan bantular'da bantu insan demektir. almanlar kendilerine deutsche derler o da halk, insan anlamına geliyor. çingeneler kendilerine roma diyorlar. roma da çingene dilinde insan demektir. kuzey kutup dairesinde yaşayan eskimoların asıl adı kendilerine verdikleri asıl ad inuit. o da insan demek. atalarımız kendilerine hun diyorlardı o da insan anlamına geliyor.*
örnek: afrika'da çok geniş bir sahaya yayılmış olan bantular'da bantu insan demektir. almanlar kendilerine deutsche derler o da halk, insan anlamına geliyor. çingeneler kendilerine roma diyorlar. roma da çingene dilinde insan demektir. kuzey kutup dairesinde yaşayan eskimoların asıl adı kendilerine verdikleri asıl ad inuit. o da insan demek. atalarımız kendilerine hun diyorlardı o da insan anlamına geliyor.*
devamını gör...