221.
"evet, acı dalgası kabarydi, bir süre tutundu, tutundu ve düşmeye başladı, bazıları masalarına dönüp önce gizli gizli, sonra açıktan votkalari içip mezeleri ağızlarına atmaya başladı bile. dö volyay tavuk köfte ziyan mi olsun yani? mihail aleksandroviç'e nasıl yardım edebiliriz ki? aç kalarak mi? hayattayız ama biz!"
(bkz: besi)
devamını gör...
222.
sorun şu; ukalalarla züppelerin kışkırttığı kötü bir alışkanlığımız var bizim, mutluluğu aptalca bir şey gibi görüyoruz. sadece acı entelektüel, sadece kötülük ilginç geliyor bize. sanatçının ihaneti bu: kötülüğün sıradan ve acının müthiş sıkı­cı olabileceğini bir türlü kabul edememek. onlarla baş edemiyorsan onlara katıl. canını yakıyorsa yinele. oysa, acıyı yüceltmek sevinci lanetlemektir; şiddeti kucaklamak bütün diğer şeyleri elden kaçır­maktır. handiyse, hiçbir dayanağımız kalmadı; mutlu bir insanı be­timleyemiyoruz artık, neşenin değerini bilmiyoruz.

rüzgarın on iki köşesi - ursula k. le guin
devamını gör...
223.
"bir atılımda bulunarak yıldızların mekânına ayak atma gücünden yoksun, kendilerini katıksız bağımsızlıkta yaşamak için yaratılmış hisseden, ama yaşama gücünü gösteremeyerek sürekli ve korkunç acılar içinde kıvranan huzursuz, tedirgin bozkırkurtları, usları çilelerde güçlenip esneklik kazanır kazanmaz uzlaşmacı bir çıkış yolu olarak mizahı bulurlar karşılarında."
herman hesse- bozkır kurdu
devamını gör...
224.
bütünüyle altüst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık hâlidir.

- gösteri toplumu, guy debord.
devamını gör...
225.
kötü bir roldeydim: bütün gidenlerin, tıpkı nazlı gibi, bir daha dönmeyeceği esası üzerine kurmuştum maceramı. içimden, her kalkan trene ölüm katarı' gibi,karanlıklar treni' gibi isimler takıyordum.toplu bir cenaze törenine gelmiş gibi hissediyordum kendimi. fazla masraf olmasın diye, bir tren dolusu ölüye tek tören yapılıyordu.
tabut ve taşıma masrafını azaltmak için, bütün ölüler, daha tam ölmeden, daha hareket güçlerini tam kaybetmeden, kendi ayaklarıyla törene geliyorlardı. nazlı, bir tren önce gitmişti; ben de, onu uğurladıktan sonra, hazır gelmişken, diğer törenlere de katılıyordum. muhayyilesi kuvvetli bazı insanlar, sevdikleri ölülerin uzun bir yolculuğa çıktıklarını düşünmüşlerdir; bense, bütün yolculuğa çıkanların ölmüş olduğunu düşünüyordum. ne büyük bir günah, değil mi..?"

tehlikeli oyunlar / oğuz atay
devamını gör...
226.
"şiirler silahtan güçlüdür."
devamını gör...
227.
hepimizin içinde adını koyamadığımız bir şey var, işte biz oyuz.
körlük.
devamını gör...
228.
herkes hayattan bir şey almak ister. ancak ona bir şey vermek istemez. çoğu kimse hayata menfaatçi, zorba, asalak bir halde atılır. hayatın anlamını bu asalaklıkta arar.

| beyaz zambaklar ülkesinde
devamını gör...
229.
her kitabın bıraktığı iz ayrıdır, her birinin altı çizili güzel cümleleri vardır. örneğin şimdi hemen okumakta olduğum kitabı açıp altını çizdiğim herhangi bir cümleyi bırakabilirim buraya:

-en önemlisi de, kendi kendinizden bu kadar sıkılmayınız, çünkü her şey sadece ve sadece bundan kaynaklanır.
+tam evdeki gibi mi? yani doğal halimde mi? yoo, o kadarı fazla olur, hem de pek fazla ama duygulanarak kabul ediyorum. biliyor musunuz, kutsal peder, beni doğal halimde olmaya çağırmayın, kendinizi bu tehlikeye atmayın..
devamını gör...
230.
rüzgar, bize özgürlük getir.
devamını gör...
231.
"dünya hassas kalpler için cehennemdir."

f.m. dostoyevski
devamını gör...
232.
"bir katilden daha cani insanlar gördüm. umudumuzu öldürenleri gördüm."

suç ve ceza- dostoyevski
devamını gör...
233.

küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor. kolay unutulmuyor. izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.
devamını gör...
234.
gökyüzü o kadar parlak ve yıldızlıydı ki ona baktığınızda akla gelen ilk soru, "aksi ve dengesiz insanların böylesine görkemli bir gökyüzünün altında yaşaması gerçekten mümkün mü?" oluyordu.*
devamını gör...
235.
“senin mutlu olmana ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.”

(bkz: uçurtma avcısı)
devamını gör...
236.
insanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez." ne anlamlı bir söz, değil mi? yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve gün gelir suda boğulur.*
devamını gör...
237.
düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.
devamını gör...
238.
tehlikeli sayılmam artık. kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum. onu orada, beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
(bkz: ah'lar ağacı)
devamını gör...
239.
"kız çiçek kolyesini yere bıraktı... çicek ondan beklenen görevi yerine getirmişti...

... kız ona minnettardı, o gün almış olduğu övgülerin anısı ona yeterdi. çiçek, onun çekici bir insan olduğunu yeniden kanıtlamıştı. ne var ki kolyesine bu nedenle bağlanması söz konusu olamazdı...

... çiçek kuruyacak, ölecek ve humusa dönüşerek yeniden canlanmak için toprağa geri dönecekti."

(marlo morgan- bir çift yürek)
devamını gör...
240.
hallac; benzeri yaratıcı ruhlar gibi esasta bir tek hatanın veya cesaretinin kurbanı oldu; bir kalabalığa hak etmediğini vermeye kalkmak. hallac içinde yaşadığı toplumu basiretli dirayetli güvenilir sanarak aldanan ve bu şuursuz, teslimiyetçi halkın oyununa gelen tipik benliklerden biridir. yaşar nuri öztürk
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"iz bırakan kitap cümleleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim