641.
"ben acaba kaç kez diktatör oldum? kaç kez bir engizisyon yargıcı, bir sansürcü ya da bir gardiyan? kaç kez, en sevdiğim insanlara konuşmayı ve özgürlüğü yasak ettim? kaç kişinin sahibi hissettim kendimi? bana benzememe suçundan kaç kişiyi mahkum ettim? kendimi tüketim toplumunun dışında sanan ben, kaç insanı birden kullandım acaba? başarıda kendini bulan ben, başkalarının çökmesini gizlice kutlamadım ya da istemedim mi? bu dünyada kim başarının peşinde koşmuyor sanki? kim öz kardeşiyle rakibini, ya da sevdiği kadınla kendi gölgesini karıştırmıyor? "
eduardo galeano - aşkın ve savaşın gündüz ve geceleri
eduardo galeano - aşkın ve savaşın gündüz ve geceleri
devamını gör...
642.
nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ..
devamını gör...
643.
devamını gör...
644.
“etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.”
yeraltından notlar - fyodor mihayloviç dostoyevski
yeraltından notlar - fyodor mihayloviç dostoyevski
devamını gör...
645.
hoca vaaz vermek istediği salona girmiş. salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. konuşup konuşmama konusunda düşünen hoca sonunda seyise sormuş: "buradaki tek kişi sensin. sana göre mi konuşmalı, yoksa konuşmamalı mıyım?"
seyis cevap vermiş: "hoca, ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."
bu sözlere hak veren hoca başlamış. iki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, duadan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de vaazın çok iyi olduğunu onaylamasını isteyerek sormuş: “vaazımı nasıl buldun?" seyis cevap vermiş: "sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. yine de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim ama yemin hepsini ona vermezdim."
doğu hikayeleriyle psikoterapi, nossrat peseschkian.
seyis cevap vermiş: "hoca, ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."
bu sözlere hak veren hoca başlamış. iki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, duadan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de vaazın çok iyi olduğunu onaylamasını isteyerek sormuş: “vaazımı nasıl buldun?" seyis cevap vermiş: "sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. yine de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim ama yemin hepsini ona vermezdim."
doğu hikayeleriyle psikoterapi, nossrat peseschkian.
devamını gör...
646.
"sözgelimi öğleden sonra saat dörtte gelecek olsan ben saat üçte mutlu olmaya başlarım."
- küçük prens
- küçük prens
devamını gör...
647.
şimdiye kadar öğrendiğim tek şey hiçbir şey öğrenemeyeceğim oldu. inanıyorum ki bizim ‘öğrenme’ dediğimiz şey gerçekte yok.
siddhartha - hermann hesse
siddhartha - hermann hesse
devamını gör...
648.
“insan kendisi için bile şeffaf değildir.“
byung-chul han
şeffaflık toplumu
byung-chul han
şeffaflık toplumu
devamını gör...
649.
*her kalp atışı bir evren dolusu olasılıkla doludur.*
gregory david roberts/shantaram
gregory david roberts/shantaram
devamını gör...
650.
"göründükleri gibi olmalıdır insanlar,
eğer değillerse göründükleri gibi,
insan değil, şeytandırlar."
william shakespeare/othello
eğer değillerse göründükleri gibi,
insan değil, şeytandırlar."
william shakespeare/othello
devamını gör...
651.
devamını gör...
652.
''aşk da öğrenilir.''
tanım için az önce elime almıştım. kırmızı pazartesi'nden. öğreneli çok oldu ama yine de teşekkürler g.g.m.
tanım için az önce elime almıştım. kırmızı pazartesi'nden. öğreneli çok oldu ama yine de teşekkürler g.g.m.
devamını gör...
653.
tanrı, hazımsızlığı midelere ders vermekle görevlendirmiştir. şunu aklınızdan çıkarmayınız : ihtiraslarınızın her birinin, hatta aşkın bile bir midesi vardır ve bunu çok doldurmaya gelmez. her şeye tam zamanında son kelimesini yazmak gerek; insan kendini tutmalı, acil bir durumda iştahın üstüne sürgüyü çekmeli, heveslerini hapsetmeli, kendi kendisini karakola götürmelidir. bilge kişi,sırası geldiğinde kendi kendisini tutuklamasını bilen kişidir.
sefiller, victor hugo
sefiller, victor hugo
devamını gör...
654.
belki bir gün kalbimi yormayan birine denk gelirim diye yaşıyorum...
çalıkuşu / reşat nuri güntekin
çalıkuşu / reşat nuri güntekin
devamını gör...
655.
ne desem bilemediğim başlık. uzun zamandır bu başlığa bakıp dururum, ufka dalmış bir antilop gibi. yazsam ne yazardım deyü düşünüp dururum. haddinden fazla kitap okumuş biri değilim ama iyi, etkileyici kitaplardan öyle çok okudum ki, çocuk yaşta ilk okuduğum kitap sefillerdi diyeyim, gerisini siz düşünün.
şu sözlükte yıl oldu, düşündüm düşündüm ve :
dünyanın bütün işçileri birleşin,
sözünden başka aklımda etkileyici bir söz kalmadığı için çok mahçup hissettim kendimi sizlere karşı. *
şu sözlükte yıl oldu, düşündüm düşündüm ve :
dünyanın bütün işçileri birleşin,
sözünden başka aklımda etkileyici bir söz kalmadığı için çok mahçup hissettim kendimi sizlere karşı. *
devamını gör...
656.
"içimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı." kürk mantolu madonna, sabahattin ali.
devamını gör...
657.
birisi kitap okuyor otobüste, ilk durakta vuracaklar onu, dizlerinin üstüne çöken bir zürafa gibi kalakalacak o.
birisi kitap okuyor otobüste
ikinci durakta bir daha vuracaklar!
ahmet telli.
birisi kitap okuyor otobüste
ikinci durakta bir daha vuracaklar!
ahmet telli.
devamını gör...
658.
bütün kadınlar yalnızca dudaklardan oluşur, yalnızca dudaklardan.. dudaklar. birinin dudakları dolgun, yuvarlak, pembe, tüm dünyaya karşı zarif. ama bunlar: bir saniye önce yoktu; şimdiyse... bir bıçak yarığı, tatlı kan damlayacakmış gibi kıpkırmızı.
yaklaştı, omzunu bana yasladı; tek bir beden gibiydik. onu içimde hissediyordum; biliyordum, her şey olması gerektiği gibiydi. bunu, tüm sinir uçlarımda, saçımın her telinde, yüreğimin her vuruşunda duyuyordum. acıya yakın bir zevk. olması gerekene teslim olmak zevki! demir, kendisini mıknatısa çeken bu kesin, kaçınılmaz yasaya boyun eğdiğinde böyle bir zevk duyuyor olmalı. ya da yukarıya fırlatılan bir taş, bir an durakladıktan sonra toprağa düşerken ya da bir adam uzun ıstıraplardan sonra son bir derin nefes alıp ölürken...
-yevgeni zamyatin, biz
yaklaştı, omzunu bana yasladı; tek bir beden gibiydik. onu içimde hissediyordum; biliyordum, her şey olması gerektiği gibiydi. bunu, tüm sinir uçlarımda, saçımın her telinde, yüreğimin her vuruşunda duyuyordum. acıya yakın bir zevk. olması gerekene teslim olmak zevki! demir, kendisini mıknatısa çeken bu kesin, kaçınılmaz yasaya boyun eğdiğinde böyle bir zevk duyuyor olmalı. ya da yukarıya fırlatılan bir taş, bir an durakladıktan sonra toprağa düşerken ya da bir adam uzun ıstıraplardan sonra son bir derin nefes alıp ölürken...
-yevgeni zamyatin, biz
devamını gör...
659.
660.
"aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı." jose saromago
devamını gör...
