matematik

(bkz: allah onun belasını versin)

lise sona kadar en sevdiğim dersti, üniversiteye geçince hayatımdan çıktı.

temel bilgilerinin öğrenilmesi gerektiğini düşündüğüm, her şeyin yemeli olan bir bilimdir. ancak ülkemizde ve dünyada pek sevilmez. nedeni tartışılmaktadır. (bkz: ülkemizde matematiğin sevilmeme nedeni).

sayılırla haşir neşir olup temeli hesap yapmaya dayanan bence bilim. şimdi kendilerine fazla ihtiyacım vardır. mesele matematik değil mesele cootie meselesi.

aslında hayatımızın her alanında yer alan bir bilimdir. biz ne kadar kaçmaya çalışsak da o bizi yine bulur.

'matematik bir yabancı dildir' derdi dershane hocamız.

ülkemizde pek sevilmeyen bir derstir ama. nedenleri de açıktır.

isterseniz (bkz: ülkemizde matematiğin sevilmeme nedeni) başlığından bu nedenlere bakabilirsiniz.

ilk akla gelen 'zor bir derstir' tanımlarının aksine matematik; ortaya çıkışında, gelişiminde kültür ve değerlerin önemli bir yere sahip olduğu bir düşünce sistemidir.
"mathema": bilgi edinmek, anlamak, açıklamak
"tics": yöntem ve teknikler

matematik bence evrensel bir dildir dünyanın iki ucunda iki farklı profesörü bir araya getirin ortak konuştukları bir dil olamasın yine de çalışmalar yapabilirler. bence bu büyüleyici bir şey.

başarı oranı en düşük ders.

(bkz: riyaziye) *

yazılım öğren zorbalığının bir öncesi. hakikatli bir sözelci olan ben için bu illetle mücadele etmek bile yeterince zor iken şimdi bunun bir üstü ile sınanıyorum.

bırak peşimi istemiyorum seni :')

lisede üniversiteye hazırlanırken çözemediğimiz bir soruyu, branşı felsefe olan ve matematikten anlamayan öğretmenimizin sistemli düşünüp bize sorular sorarak adeta soruyu bize çözdürttüğünü görünce vardığım kanı, matematiğin, beyinin bazı loblarının kesinlikle aktif bir şekilde kullanılmasını gerektiren bir bilim dalı olduğudur. anlamak neredeyse tamamen özneye kalmıştır ve anlatıcının etkisi, biraz abartırsak, denizde bir dalga gibidir. ilgilenilecekse zihnin tembellikten arındırılması ve sistemli, eleştirel düşünceye sahip olunması zorunludur.

düşmanın bedduasıdır. baya, düşmanın bedduası bu yani. bence biz asırlar önce yaşamış bir adamın soyundan geliyoruz. bu adamın düşmanları varmış. düşmanları, umarım, umarım ki soyuna öyle bir bela gelir ki, hiç kurtulamazlar diye beddua etmişler bu adama. e biz de adamın soyu değil miyiz, bedduadan nasibimizi almışız. ha geriye kalan matematikçiler noolacak derseniz, onlar da, adamın düşmanlarının soyundandır herhalde.

edit: an itibarıyla beni hayattan soğutmuştur kendileri..

birçok şeyde olduğu gibi; kendinden vermeden almanın mümkün olmadığı alandır.
bir kitap tavsiyesi bırakayım; “matematik sanatı.”

bazı konuları sıçramayla oturur akla. şunu demek istiyorum: günlerce çalışır bir arpa boyu yol alamazsınız, sonra "heee anlaadııım" şeklinde bir aydınlanma olur ve artık köfteyi çakmışsınızdır.

matematik; tıpkı türkçe, ingilizce, fransızca vs. gibi bir dildir. evreni ve doğayı anlamamızı, anlamlandırmamızı sağlar. dünya üzerindeki en kıymetli dillerden biridir.

insanların bu kıymetli hazineye büyük bir nefret ve baş belası olarak bakmasının temelinde, eğitiminin düzgün verilememiş olması olduğuna inanıyorum. nitekim matematik, kavram olarak çok soyuttur. bunu somutlaştırmak ve temellendirmek yerine, işlemlerde pratikleşmemizi önceleyen bir eğitim sistemimiz var maalesef. bu durumda da aynı işlemleri tekrar tekrar çözmek istemeyen öğrenciler de pratikleşemediği için bu sistemin önünde başarısız olarak görülüyorlar. başarısız olarak görülen insan ise, başaramadığına inandırıldığı konseptten de doğal olarak nefret eder.

ayrıca fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimlerden bahsedildiği an insanların aklına bir disiplin oldukları değil, bir ders oldukları gelmesi sinirlerimi bozan bir durum. bu da aslında gösteriyor ki eğitim sistemimiz bilim öğretmiyor, ödev yapmayı öğretiyor.

dünyanın sırrını içinde barındıran şey. cumlemi 'şey' ile bitirdim çünkü matematiğe ne desem yetmiyor sanki.

matematik soyuttur, içinde fiziksel bir ifade barındıramaz. bu sebeple doğada varlığından bahsedilemez. matematiksel ifadeler ise; onu yazan ya da söyleyen kişinin soyut tanımlarıdır.

bu kavramları tanımlama zorunluluğu yoktur. eğer tanım yapmazsa bilinen ifadeleri kullandığı düşünülür, bilinen ifadenin 2 ayrı tanımı varsa(1:1 değilse) orada matematikten bahsedilemez.

mesela uzaydan bahseden bir matematikçi, bu uzayın hangi küme elamanlarından oluştuğunu, uzayın içeriğini ve ona ait metrikleri vs tanımlamazsa, matematik yapmıyordur zaten. ama öncesinde "hilbert seri uzayında" diye bir ifade verirse, hilbert uzayını bilmek zorundasınızdır. ama kesinlikle uzay diyince aklınıza gelen ifadeyi kullanmıyordur.

eski yunanda matematik müzik ve astrolojiyi de kapsayan bilim dalıdır.
'matematik' antik yunancadan türemiştir. eğitim konusu anlamına gelmektedir.
kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Yunan...

ortaokuldan sonra kendisine mesafeli yaklaştığım bilim dalı, çok yüz göz olmaya gerek yok bence.

(bkz: sözel candır)

seveni yoktur.