61.
yeşil ya da mavi renkte olan, kafeste yaşan kuştur.
devamını gör...
62.
henüz yeni kaybettiğim minik oğlumun cinsi.
bu bebeğimden önce de kuş bakmıştım ama en çok cinoş'umla yakınlaşmıştık,tahmin edersiniz ki bu yüzden en çok onun kaybı zor geldi.ağladım,ağladım,ağladım.o kadar tatlı ve o kadar sevgi dolu bir kuştu ki üzülmemek elde deģil.dahası hayatımızın o kadar içine girmişti ki her şeyde aklıma geliyor.salonda ailemle sohbet ederken gidecekken dönüp kafese bakıyorum,gitmeden seveyim diye ama minik oğlum artık orada yok.yemek yerken "şimdi burada olsaydı her şeyden yemeye çalışırdı,biz de zararlı deyip onu uzak tutmaya çalışırdık,"diye düşünüyorum;boğazıma bir yumru oturuyor.aklıma ilk kelimesini söylediği,ilk üzerime konduğu an geliyor;o günleri özlüyorum.muhabbet kuşlarına has ama onun olan o ses tonunu hatırlıyorum;bir daha o sesi duyamayacağımı fark ediyorum ve bunu nasıl kabul edebildiğimi bilmiyorum.masanın üzerinde en mutlu olduğu zamanlarda yaptığı hoplayıp zıplama hareketini hatırlıyorum ve başka bir kuşum olsa dahi niyeyse o kuştan bu hareketi göremeyecekmiş gibi hissediyorum.o sevgi kelebeģi halini,hiç tanımadığı insanlara bile anında ısınmasını,onları dahi hiç çekinmeden öpmesini hatırlıyorum ve onun kadar sevgi dolu,güven dolu,neşe dolu bir başka kuş var mıdır merak ediyorum.son zamanlarında kendine has o neşesini,saf mutluluğunu kaybettiğini hatırlayıp kötü oluyorum;içimde bir şeyler acıyor.elimde kalan birkaç tane fotoğrafına bakıyorum;daha çok olmadığı için üzülüyorum.vicdan azabı çekiyorum.ama her şeye rağmen bir başka kuş edinmek için araştırma yapıyorum;onun da ömrünün biz insanlara göre çok uzun olmayacağını ve o öldüğünde de canımın yanacağını bile bile.çünkü sevgisi,acısından büyük.yokluğu,aynı acıyı yaşama ihtimalini kabul ettirecek kadar güçlü.minik oğluma,biricik cinoş'uma fiziksel olarak çok benzeyen bir kuş buldum;bunun evimize ve ailemize yeni katılacak o kuşa haksızlık olacağını bilsem de bu fiziksel benzerliğin o kuşa garip bir sevgi hissetmeme neden olduğunu saklayacak değilim.fiziksel olarak benzese de cino olmayacak.belki cino'nun neşesini,saf mutluluğunu,sevgi dolu hallerini o kuşta hiç göremeyeceğim.bu düşünce bile içimi acıtıyor ama gerçek bu.bu düşünceye alışmak ve o kuşu cino'dan bağımsız olarak sevmek lazım;umarım bunu başarabilirim.birkaç gün içinde büyük ihtimalle yeni kuşumuz evine gelecek,dilerim o da cino gibi mutlu ve sevgi dolu bir kuş olur.
cinoş'um;canım bebeğim,minik oğlum,dünyanın en tatlı,en mutlu kuşu.senin ölümün henüz yeniyken başka bir kuş edinme çabalarına girdigim,büyük ihtimalle birkaç gün içinde o kuşu evimize,senin evine getireceğim için kızma bana.seni sevmediğim için değil;asla değil.ben kısa süreli baktigim kedimden ayrılırken bile bu kadar kötü olmamıştım be minik aşkım;sen bizi bırakıp gittin diye ağlamalara doyamadım.şu cümleleri yazarken bile göğsüme binen ağırlıģı hissediyorum,seni düşünmek çok zor.ama düşünmemek de imkansız.dedim ya;öyle girmişsin ki hayatımıza,şimdi her köşede senin eksikliğin hissediliyor.bu eksikliğe,yokluğuna;evimize kattığın neşeden,mutluluktan,sevgiden mahrum kalmaya dayanamadığım için bir başka arkadaşına sığınmaya çalışıyorum.evet;o sen olmayacak.bunu garip bir şekilde çok iyi biliyorum.dıştan sana çok benziyor;bir görsen,bir ton koyun sadece.ama o sen olmayacak.bunu hissediyorum.ama yine de onu da seveceğimizi,onun da bizi seveceğini ve evimize bir parça bile olsa sevgi katacağını ümit ediyorum.onun da kendine has bir karakteri olacak;senin kendine has bir karakterin olduğu gibi ve o da kendi karakterine uygun biçimde bizi sevecek,evimize aydınlık katacak diye umut ediyorum.seni sevdiğimiz gibi değil-çünkü diyorum ya;o sen olmayacak.o başka bir kuş.-ama bizim de onu seveceğimizi ümit ediyorum.sen her zaman benim en sevdiğim muhabbet kuşum olarak kalacaksın;hatta sadece benim değil,tüm ev halkının.ama şimdi sana vermek isteyip de veremediğimiz sevgiyi,şefkati ve merhameti bir başka arkadaşına aktarmak bence bize iyi gelecek;o arkadaşının da sevgimiz sayesinde mutlu bir hayat süreceğini,yani bunun ona da iyi geleceğini ümit ediyorum.seni çoook seviyorum benim minik sevgi kelebeğim;senin deyiminle "aşk kuş."boğazımdaki yumruyu yine geri ittim az önce,hissettin mi?henüz çok yeni sen gideli,özlemimin ve acımın beni ele geçirmesine izin vermeden seni düşünemiyorum ama daha şimdiden aynı-ya da benzer-bir acıyı yaşama ihtimalini kabul etmeyi yokluğundan daha katlanılır bulan ben; günü geldiğinde seni en çok ama en çok sevginle,neşenle düşüneceğimden eminim.seni çok çok çok ama çok çok seviyorum;cino.
bu bebeğimden önce de kuş bakmıştım ama en çok cinoş'umla yakınlaşmıştık,tahmin edersiniz ki bu yüzden en çok onun kaybı zor geldi.ağladım,ağladım,ağladım.o kadar tatlı ve o kadar sevgi dolu bir kuştu ki üzülmemek elde deģil.dahası hayatımızın o kadar içine girmişti ki her şeyde aklıma geliyor.salonda ailemle sohbet ederken gidecekken dönüp kafese bakıyorum,gitmeden seveyim diye ama minik oğlum artık orada yok.yemek yerken "şimdi burada olsaydı her şeyden yemeye çalışırdı,biz de zararlı deyip onu uzak tutmaya çalışırdık,"diye düşünüyorum;boğazıma bir yumru oturuyor.aklıma ilk kelimesini söylediği,ilk üzerime konduğu an geliyor;o günleri özlüyorum.muhabbet kuşlarına has ama onun olan o ses tonunu hatırlıyorum;bir daha o sesi duyamayacağımı fark ediyorum ve bunu nasıl kabul edebildiğimi bilmiyorum.masanın üzerinde en mutlu olduğu zamanlarda yaptığı hoplayıp zıplama hareketini hatırlıyorum ve başka bir kuşum olsa dahi niyeyse o kuştan bu hareketi göremeyecekmiş gibi hissediyorum.o sevgi kelebeģi halini,hiç tanımadığı insanlara bile anında ısınmasını,onları dahi hiç çekinmeden öpmesini hatırlıyorum ve onun kadar sevgi dolu,güven dolu,neşe dolu bir başka kuş var mıdır merak ediyorum.son zamanlarında kendine has o neşesini,saf mutluluğunu kaybettiğini hatırlayıp kötü oluyorum;içimde bir şeyler acıyor.elimde kalan birkaç tane fotoğrafına bakıyorum;daha çok olmadığı için üzülüyorum.vicdan azabı çekiyorum.ama her şeye rağmen bir başka kuş edinmek için araştırma yapıyorum;onun da ömrünün biz insanlara göre çok uzun olmayacağını ve o öldüğünde de canımın yanacağını bile bile.çünkü sevgisi,acısından büyük.yokluğu,aynı acıyı yaşama ihtimalini kabul ettirecek kadar güçlü.minik oğluma,biricik cinoş'uma fiziksel olarak çok benzeyen bir kuş buldum;bunun evimize ve ailemize yeni katılacak o kuşa haksızlık olacağını bilsem de bu fiziksel benzerliğin o kuşa garip bir sevgi hissetmeme neden olduğunu saklayacak değilim.fiziksel olarak benzese de cino olmayacak.belki cino'nun neşesini,saf mutluluğunu,sevgi dolu hallerini o kuşta hiç göremeyeceğim.bu düşünce bile içimi acıtıyor ama gerçek bu.bu düşünceye alışmak ve o kuşu cino'dan bağımsız olarak sevmek lazım;umarım bunu başarabilirim.birkaç gün içinde büyük ihtimalle yeni kuşumuz evine gelecek,dilerim o da cino gibi mutlu ve sevgi dolu bir kuş olur.
cinoş'um;canım bebeğim,minik oğlum,dünyanın en tatlı,en mutlu kuşu.senin ölümün henüz yeniyken başka bir kuş edinme çabalarına girdigim,büyük ihtimalle birkaç gün içinde o kuşu evimize,senin evine getireceğim için kızma bana.seni sevmediğim için değil;asla değil.ben kısa süreli baktigim kedimden ayrılırken bile bu kadar kötü olmamıştım be minik aşkım;sen bizi bırakıp gittin diye ağlamalara doyamadım.şu cümleleri yazarken bile göğsüme binen ağırlıģı hissediyorum,seni düşünmek çok zor.ama düşünmemek de imkansız.dedim ya;öyle girmişsin ki hayatımıza,şimdi her köşede senin eksikliğin hissediliyor.bu eksikliğe,yokluğuna;evimize kattığın neşeden,mutluluktan,sevgiden mahrum kalmaya dayanamadığım için bir başka arkadaşına sığınmaya çalışıyorum.evet;o sen olmayacak.bunu garip bir şekilde çok iyi biliyorum.dıştan sana çok benziyor;bir görsen,bir ton koyun sadece.ama o sen olmayacak.bunu hissediyorum.ama yine de onu da seveceğimizi,onun da bizi seveceğini ve evimize bir parça bile olsa sevgi katacağını ümit ediyorum.onun da kendine has bir karakteri olacak;senin kendine has bir karakterin olduğu gibi ve o da kendi karakterine uygun biçimde bizi sevecek,evimize aydınlık katacak diye umut ediyorum.seni sevdiğimiz gibi değil-çünkü diyorum ya;o sen olmayacak.o başka bir kuş.-ama bizim de onu seveceğimizi ümit ediyorum.sen her zaman benim en sevdiğim muhabbet kuşum olarak kalacaksın;hatta sadece benim değil,tüm ev halkının.ama şimdi sana vermek isteyip de veremediğimiz sevgiyi,şefkati ve merhameti bir başka arkadaşına aktarmak bence bize iyi gelecek;o arkadaşının da sevgimiz sayesinde mutlu bir hayat süreceğini,yani bunun ona da iyi geleceğini ümit ediyorum.seni çoook seviyorum benim minik sevgi kelebeğim;senin deyiminle "aşk kuş."boğazımdaki yumruyu yine geri ittim az önce,hissettin mi?henüz çok yeni sen gideli,özlemimin ve acımın beni ele geçirmesine izin vermeden seni düşünemiyorum ama daha şimdiden aynı-ya da benzer-bir acıyı yaşama ihtimalini kabul etmeyi yokluğundan daha katlanılır bulan ben; günü geldiğinde seni en çok ama en çok sevginle,neşenle düşüneceğimden eminim.seni çok çok çok ama çok çok seviyorum;cino.
devamını gör...
63.
yeryüzündeki en aptal kuşlardan biri olsa da kaybı insanı çok üzebilir. sonuçta alışkanlık var.
en gerizekalı kuşlar sıralamasında kumru birinci sıradaysa muhabbet kuşları da 3. sıradadır.
ikincilik koltuğuna güvercinler oturuyor.
ekleme: ölen kuşun ismi cinoşmuş sahibinin acısını elbette anlıyorum ama edineceği 2. kuşa cinoş jr. ismini koyabilir. hatırasını yataşatacaktır inanınız. onun kafesinde onun suluğunda, onun parmaklarının dokunduğu çubuklarda cinoşu yaşatacak. üzülmeyin artık. cinoş, cinoş jr. ile yaşayacak sevgili dostum.
en gerizekalı kuşlar sıralamasında kumru birinci sıradaysa muhabbet kuşları da 3. sıradadır.
ikincilik koltuğuna güvercinler oturuyor.
ekleme: ölen kuşun ismi cinoşmuş sahibinin acısını elbette anlıyorum ama edineceği 2. kuşa cinoş jr. ismini koyabilir. hatırasını yataşatacaktır inanınız. onun kafesinde onun suluğunda, onun parmaklarının dokunduğu çubuklarda cinoşu yaşatacak. üzülmeyin artık. cinoş, cinoş jr. ile yaşayacak sevgili dostum.
devamını gör...
64.
bonibonlar. kaybı zor, varlığı neşe.
devamını gör...
65.
benimkini yakışıklı bir fotisini atacaktım, bu kadar acı haberden sonra vazgeçtim. başınız sağ olsun, anlıyorum.
devamını gör...
66.
vakti zamanında dershanemin karşısındaki pet shop dışarıya birkaç kafes koymuştu. içinde 7-8 tane yavru tavşan vardı. hepsi o soğukta birbirine sarılmışken bir tanesi uzakta duruyordu. hayır yanlış başlıkta değilim, konuyu bağlayacağım. neyse işte ben bunu görünce içim parçalandı ve tavşanı "üşüdüm abla gel beni al" dediğinde pet shopçuların elinden kurtardım!
eve gittim ama evdeki hiç kimse onu istemedi. küçücük tavşanın evdeki her şeyi kemireceğinden korktular. direndim! ama akşama doğru halıya tuvaletini yapınca mecburen bahçeli evi olan bir tanıdığımıza gitti. tabii ben depresyona girdim. biricik tavşanım elimden alındı diye nasıl ağlıyorum.
birkaç gün sonra abim iki muhabbet kuşuyla geldi. ilk başta çok sevindim, bir nebze de olsa sevgiyi onlarda bulacağım sanmıştım. ama şunu söyleyebilirim ki; bu iki kuş tam 2 yıl boyunca bize duydukları nefretle yaşadı arkadaşlar. yemden çok nefretle, öfkeyle ve ölümcül gaga darbeleriyle beslendiler. denemediğimiz yol kalmadı ama bir türlü sevmediler bizi. daha yaklaştığımız an kafesi devirecek kadar şiddetli sarsıntılar oluşturdular kanat çırpışlarıyla. iki yıl ya iki yıl! ulan hiç mi kanınız kaynamadı? hiç mi sempatik bulmadınız bizi?
eve gittim ama evdeki hiç kimse onu istemedi. küçücük tavşanın evdeki her şeyi kemireceğinden korktular. direndim! ama akşama doğru halıya tuvaletini yapınca mecburen bahçeli evi olan bir tanıdığımıza gitti. tabii ben depresyona girdim. biricik tavşanım elimden alındı diye nasıl ağlıyorum.
birkaç gün sonra abim iki muhabbet kuşuyla geldi. ilk başta çok sevindim, bir nebze de olsa sevgiyi onlarda bulacağım sanmıştım. ama şunu söyleyebilirim ki; bu iki kuş tam 2 yıl boyunca bize duydukları nefretle yaşadı arkadaşlar. yemden çok nefretle, öfkeyle ve ölümcül gaga darbeleriyle beslendiler. denemediğimiz yol kalmadı ama bir türlü sevmediler bizi. daha yaklaştığımız an kafesi devirecek kadar şiddetli sarsıntılar oluşturdular kanat çırpışlarıyla. iki yıl ya iki yıl! ulan hiç mi kanınız kaynamadı? hiç mi sempatik bulmadınız bizi?
devamını gör...
67.
(bkz: mikroskobik terörist)*
devamını gör...
68.
çift olarak beslediğim hayvan. tanıdığım biri çocuğuna almış ancak iyi bakamamışlar. ne yapacağız diye düşünürken dedim ver bana. bu sebepten olacak ki yabaniler. kafesin dışına çıkmazlar.
geçenlerde yuvalık alıp kafeslerine taktım. sağını solunu kemirip girip girip çıkmaya başladılar. üzerinden çok geçmedi ama garip garip hareketler var. dişiye yemek yedirmeler filan. bugün yuvalığın kapağını açıp bir baktım ki amanınn iki tane minik yumurta. ne ara oldu. öğrendiğime göre daha da yumurta olabilirmiş. yeni bebişler olacak.
geçenlerde yuvalık alıp kafeslerine taktım. sağını solunu kemirip girip girip çıkmaya başladılar. üzerinden çok geçmedi ama garip garip hareketler var. dişiye yemek yedirmeler filan. bugün yuvalığın kapağını açıp bir baktım ki amanınn iki tane minik yumurta. ne ara oldu. öğrendiğime göre daha da yumurta olabilirmiş. yeni bebişler olacak.
devamını gör...
69.
t:papağan türleri içerisinde yer alan, evcil bir kuş türüdür ki benim de ilk evcil hayvanımdı.
adını can koymuştum. 1,5 sene kalabilmişti benimle. çok akıllı bir kuştu. sobadan uzak durur, yabancıya yanaşmaz ve sadece benim ismimi söylerdi. bir sabah kafesinin içinde ölü buldum can'ımı. başladım ağlamaya. yeri göğü inletiyorum. neyse dayakçı annem geldi #1664612 . "üzülme whis gel can'a bir mezar yapalım" dedi. gittik bahçede küçücük bir alanı kazdık. kazdığımız yere gömmeden önce bi ben öptüm can'ı bir de yürüyen darp raporu annem.
güzelce gömdük, başında duamızı ettik. uzaklaştık ordan. merdivene geçtik oturduk.
can'ın mezarını izleyip izleyip ağlıyoruz annemle. o sırada nerden çıktı bilmiyorum bi kedi geldi. meğersem bizi uzaktan izliyormuş sinsi mırmır. biz uzaklaşınca bizim can'ı gömdüğümüz yeri kazdı bir çırpıda can'ı kapıp götürdü. her şey bi 10 saniye içinde oldu. annemle şoka girdik. cenazelerde ağlaması için parayla tutulan 45 yaş üstü teyzeler gibi böğüre böğüre ağladık.
adını can koymuştum. 1,5 sene kalabilmişti benimle. çok akıllı bir kuştu. sobadan uzak durur, yabancıya yanaşmaz ve sadece benim ismimi söylerdi. bir sabah kafesinin içinde ölü buldum can'ımı. başladım ağlamaya. yeri göğü inletiyorum. neyse dayakçı annem geldi #1664612 . "üzülme whis gel can'a bir mezar yapalım" dedi. gittik bahçede küçücük bir alanı kazdık. kazdığımız yere gömmeden önce bi ben öptüm can'ı bir de yürüyen darp raporu annem.
güzelce gömdük, başında duamızı ettik. uzaklaştık ordan. merdivene geçtik oturduk.
can'ın mezarını izleyip izleyip ağlıyoruz annemle. o sırada nerden çıktı bilmiyorum bi kedi geldi. meğersem bizi uzaktan izliyormuş sinsi mırmır. biz uzaklaşınca bizim can'ı gömdüğümüz yeri kazdı bir çırpıda can'ı kapıp götürdü. her şey bi 10 saniye içinde oldu. annemle şoka girdik. cenazelerde ağlaması için parayla tutulan 45 yaş üstü teyzeler gibi böğüre böğüre ağladık.
devamını gör...
70.
cidden neyin kafasını yaşadıklarına anlam veremediğim hayvanlar. benim kuşum yıllar önce öldü. 9 sene yaşamıştı, bir 9 sene daha yaşardı ya neyse...
birincisi yeşil görünce kafayı yiyor bunlar. maydonozdu, maruldu, ıspanaktı falan görünce direkt içine dalıp kayboluyorlar. tamam çok seviyorsun anladık da niye içine giriyorsun o yeşil öbeğin?
yüksekten bir nesneyi aşağı atmaya bayılıyorlar. sapıkça bir zevk veriyor bu onlara. sabah uykumdan kaç kere masamdan aşağı atılan bilumum nesnenin korkunç gürültüsüyle uyandım bir ben bilirim.
inanılmaz bir konuşma ve taklit merakı var. mesela benimki tuhaf bir ses çıkardığımı duyduğunda hemen üstüme yapışır, gagasını dudaklarıma dayar ve öylece dinlerdi. ertesi gün de çıkardığım sesi tonlamasına kadar bire bir duyardım.
sapıklık derecesinde kapı zili taklit yetenekleri var. lan bir taklit bu kadar mı mükemmel olur? her defasında kapıya gidiyorum ama kimse yok!
inanılmaz kıskanç hayvanlar. herhangi bir şeyi sevdiğinizi gördüklerinde deliriyorlar ve ona saldırıyorlar.
ayrıca sinirli hayvanlar. artist artist bağırıp çağırırsanız aynı şekilde karşılık veriyorlar. komik bir görüntü aslında. lan 10 gramlık şeysin neyin artistliğini yapıyorsun?
pilav, yumurta hatta yamyamlık olacak ama tavuğun hastası bunlar. bir kere tadını alınca bir daha asla yemlere dönüp bakmazlar. anca çok aç kalırsa yerler. onunla birlikte kahvaltı bir farzdır artık.
banyo yapmaya bayılıyorlar. bardağa su mu doldurdunuz? anında içmeniz lazım. yoksa gelip içine giriyor. lavaboda yüzünüzü mü yıkayacaksınız? yo dostum önce o gelip banyosunu yapacak.
ayrıca kafese tıkmazsanız müthiş atletik uçucular olduklarını göreceksiniz. havada o manevraları nasıl yapabildiğini aklım almıyor gerçekten. muhabbet değil adeta atmaca. kafese kapatılan kuşlar ise zamanla uçmayı bile unutuyor bunu yapmayın. kafeste tutacaksanız zaten almayın.
ha unutmuşum. bunlar bazen uçmayı bırakıp evin içinde yürümeyi tercih edebiliyor. olum sen kuşsun uçarak gidebilirsin? yok illa yürüyecek. aman diyim üstüne basmayın. *
son olarak, unutmayın ki bir zamanlar bunlar dinazordu. ayağınızı denk alın yani.
birincisi yeşil görünce kafayı yiyor bunlar. maydonozdu, maruldu, ıspanaktı falan görünce direkt içine dalıp kayboluyorlar. tamam çok seviyorsun anladık da niye içine giriyorsun o yeşil öbeğin?
yüksekten bir nesneyi aşağı atmaya bayılıyorlar. sapıkça bir zevk veriyor bu onlara. sabah uykumdan kaç kere masamdan aşağı atılan bilumum nesnenin korkunç gürültüsüyle uyandım bir ben bilirim.
inanılmaz bir konuşma ve taklit merakı var. mesela benimki tuhaf bir ses çıkardığımı duyduğunda hemen üstüme yapışır, gagasını dudaklarıma dayar ve öylece dinlerdi. ertesi gün de çıkardığım sesi tonlamasına kadar bire bir duyardım.
sapıklık derecesinde kapı zili taklit yetenekleri var. lan bir taklit bu kadar mı mükemmel olur? her defasında kapıya gidiyorum ama kimse yok!
inanılmaz kıskanç hayvanlar. herhangi bir şeyi sevdiğinizi gördüklerinde deliriyorlar ve ona saldırıyorlar.
ayrıca sinirli hayvanlar. artist artist bağırıp çağırırsanız aynı şekilde karşılık veriyorlar. komik bir görüntü aslında. lan 10 gramlık şeysin neyin artistliğini yapıyorsun?
pilav, yumurta hatta yamyamlık olacak ama tavuğun hastası bunlar. bir kere tadını alınca bir daha asla yemlere dönüp bakmazlar. anca çok aç kalırsa yerler. onunla birlikte kahvaltı bir farzdır artık.
banyo yapmaya bayılıyorlar. bardağa su mu doldurdunuz? anında içmeniz lazım. yoksa gelip içine giriyor. lavaboda yüzünüzü mü yıkayacaksınız? yo dostum önce o gelip banyosunu yapacak.
ayrıca kafese tıkmazsanız müthiş atletik uçucular olduklarını göreceksiniz. havada o manevraları nasıl yapabildiğini aklım almıyor gerçekten. muhabbet değil adeta atmaca. kafese kapatılan kuşlar ise zamanla uçmayı bile unutuyor bunu yapmayın. kafeste tutacaksanız zaten almayın.
ha unutmuşum. bunlar bazen uçmayı bırakıp evin içinde yürümeyi tercih edebiliyor. olum sen kuşsun uçarak gidebilirsin? yok illa yürüyecek. aman diyim üstüne basmayın. *
son olarak, unutmayın ki bir zamanlar bunlar dinazordu. ayağınızı denk alın yani.
devamını gör...
71.
benim canımdir. iki yıl önce kuzenimden aldığım paşam vardı. aylar sonra öğrendim ki disi ama adını degistirmedim. evimizin bir ferdi oldu ancak talihsiz bir şekilde kaçırdım o kadar aramama rağmen bulamadım ailecek aradık sorduk ama uçtu paşam çok ağladım üzüldüm ne yapıyor diye her gece. sağolsun kuşçu bir abi yavru al bir tane daha o sana iyi gelecek dedi. aldım kırk günlüktü aldığımda adı alex canım benim çok oyuncu evin içinde bizle gezer aynı olayı yaşamamak için tel yaptırdım pencerelere. kafese canı isterse girer özgür kuş. şehir dışına da gitsek bizimle gelir telefirige binen belki de ilk muhabbet kusudur benimm canım alex'im. tüyü kadar ömürleri olsun inşallah her hayvanın güzel yaşamaya bizim olduğu kadar onlarında hakkı var .
devamını gör...
72.
mutlu oldukları zaman ayaklarının altı sıcacık oluyor.
devamını gör...
73.
ilk defa 1800'lü yılların sonuna doğru avustralya'da evcilleştirilmiş bir kuş cinsidir. erken dönemde alıştırılırsa çok sayıda kelime öğrenebilir. insan canlısıdır. sanırım insanları kendi sürüsündeki
büyük kuşlar olarak değerlendiriyor.
büyük kuşlar olarak değerlendiriyor.
devamını gör...
74.
şu aralar üreticileri sıkıntıda olan kafes kuşu. malum zamlar falan filan. çoğu zaten hobi diye yapıyordu. üretimi de masraflarını çıkarsın diye yapılıyordu ama yem ve takviye fiyatları uçtu gitti.
muhabbet kuşu üretmek ilginç bir hobi. piyasa olarak ölücüler 30 lira gibi tekliflerle geliyor. toptan satışı 60-80 arası idi en son. perakende satış 120 lira gibiydi ama artmıştır tahminimce.
peki muhabbet kuşu nasıl üretilir? önce nasıl üretilmez diye cevaplarsam daha iyi sanırım.
ender durumlar hariç dişi 1 yaş altında erkek 6 aylık altında ise üretilmez.
hasta kuş üretilmez.
formda olmayan kuş üretilmez.
tüye girmiş kuş üretilmez.
çift yapılmak istenen kuşlar birbiriyle anlaşamıyorsa üretilmez.
yumurtasını kıran, yavru bakmayan, huysuz, az yumurta yapan, çok eş secici gibi olan kuş üretilmez.
en önemlisi soy hattı belli olmayan kuş üretilmez. kuşun soyu bakıcı değilse yumurtası olsa bile kırar eder deli ederler. güvenilir bir üretici iyidir bu konuda.
hele hele petshopa gidip "bana ordan 1 erkek 1 dişi yetişkin kuş ver" diye siparişle kuş üretilmez. zaten petshoplardaki yetişkin kuşlar, üretimhanelerden verimsiz diye elden çıkarılan kuşlardır. yavru alıp elinizde büyütün.
evde üretmek istiyorsanız genelde üretimhaneden getirilecek bir kuş üretilmez. alışamaz genelde ortama. böyle bir niyetiniz varsa bir evde doğmuş muhabbet kuşu alın.
sezon harici kuş üretilmez. genel olarak 19-21 derece arası ısı ve 55-65 arası nemde üretim olur. siz yazın 35 derece sıcakta kuşa yumurta yaptırsanız bile o yumurta cılk olur. nem çok olursa cılk olurken, nem çok az olursa yavru kabuğu kıramaz.
havalandırma olmayan yerde kuş üretilmez. bu konu kuş sayısı arttıkça çok gerekli oluyor. havalandırması olmayan yerde hastalıklar baş gösterir. daha bunun kuşlardan çıkan tozlar kısmı var.
kuşlar kızıştırılarak üretilmez. kuşlar sağlıkları yerindeyse, eşini beğendiyse, yaşı geldiyse ürer. sağda solda duyduğunuz nijer, keten, kenevir tohumlarını anlaşmayan ya da yavru kuşa verirseniz anca çeneye vurur bol bol öter.
tabi üretimde beslenme konusu çok mühim. fakat burda bazkı yanlış inanışlar var. şöyle ki türk milletinde beslenme=vitamin diye bir olgu var. vitaminler evet önemli düzenleyicilerdir fakat daha bunun karbonhidratı var proteini var, yağı var.
ilkokul 4 fen bilgisiyle başlayalım. metabolizma için gerekenler protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler.
protein: canlının yapıtaşıdır. kandaki hemoglobin dediğimiz şey bile bir proteindir derler. proteinler 22 adet aminoasitten oluşurlar. ama her proteinde her aminoasit bulunmaz. bu 22 aminoasitin 8 tanesi esansiyel aminoasittir. yani dışardan alınması gerekir. vücut sentezleyemez. bunlar lisin, vanilin, metiyonin, triptofan ve adını hatırlayamadığım diğerleridir. biz genelde niyeyse kuşa multivitamin verince bütün ihtiyaçlarını karşıladık zannederiz. oysaki yumurta mamaları, filizlendirilmiş tohumlar, çeşitli sağlık tohumları, yeşillikler ile protein desteği şarttır. daha doğrusu bazı aminoasitler için bu gereklidir.
karbonhidrat: vücuda gereken enerjidir malum. fazlası yağa çevrilir. tohumlar genellikle karbonhidrat zenginidir. fakat protein zengini tohumlar daha iyi olmakla birlikte zengin proteinli tohumları da çok vermek zararlıdır. bu yüzden örneğin kenevir, nijer, yulaf gibi tohumlar protein zengini olmasına rağmen sık verilmez. ak darı karbonhidrat zengini, aspur protein zengini ise 50-50 karıştırılır örneğin.
vitamin: vitamin kullanımı en bilinen yanlış kullanımların başında gelir. vitamin zararlı değil tabii ki ama yeterli de değildir. hatta o küçük 25 ml gibi aldığınız çoğu multivitamin bir şeye derman olmayan şeylerdir. iu denilen birim bakımından bakınca tırışkadır ve aminoasit olmayınca çok da bir işe yaramaz. aşağıda sebeplerini yazacağım.
b vitamini: b vitaminin çok çeşidi var tabi. genel olarak tüye giren kuşa b vitamini verilir. ama aminoasit de vermek gerekir. neden? proteinler için yapıtaşı ve onarım işlerini yapar demiştik değil mi? yeni tüylerin oluşabilmesi için vitamin ile birlikte aminoasit bulunduran ürün lazım. burda firma ismi veremem tabi. kaliteli bir b vitamini kompleksi aminoasitleri de içerir.
e vitamini: meşhur kuşları kızıştırmak için kullanılan şey. hani üreticiler için "basıyorlar hormonu basıyorlar hormonu" diyorlar ya. heh işte o hormon dedikleri şey bu e vitamini. :) sizin de evde "aman iyi beslensin bana yavru yapsın" dediğinizde yaptığınız şeyle aynı. ama bunu üreticiler daha çok kızışsın diye değilde yumurta doluluk oranı artsın diye verirler. yoksa ellerindeki kuşlar zaten kızışmış oluyor genelde. e vitamini ile birlikte selenyum vermek vaciptir.
a ve k vitaminleri: detaya girmeyeyim, kas ve iskelet yapısı için gereklidir.
c vitamini: klasik bağışıklık güçlendiricidir.
d vitamini: yumurta sayısını arttırır.
bu yüzden karbonhidratlar için zengin ve çeşitli tohumlar, protein için yumurta maması, vitamin için aminoasit zengini kaliteli multivitaminler gereklidir. ya da iyidir diyelim.
piyasada bu yüzden bir sürüüüü takviye malzemesi bulunur. hepsini almaya kalksanız 100 liralık kuşa 1500 liralık takviye almak zorunda kalırsınız. ben size birkaç tanesini sayayım. bunların çoğunu küçük petshoplarda bulamazsınız.
probiyotik: malum insanlarda probiyotiğin önemi son yıllarda çok arttı. kuşlar için bile probiyotik çeşitleri var. bilmeyenler için probiyotik, bağırsaklardaki faydalı bakterilerin arttırılmasıdır. bağışıklığı kuvvetlendirir, stresi azaltır, dışkıyı toparlar, yenilen gıdalardan daha çok faydalanılmasını sağlar, zararlı patojen, bakteri, virüs, mantarları baskılar. bunlar öyle teorik bilgi de değildir. birebir gözlemlerim. hastalık sonrası da çok verilir toparlanabilmesi için.
bira mayası: b vitamini kompleksidir. ishali anında keser, gıdalardan daha çok faydalanılmasını sağlar, stresi azaltır. bunu alamayanlar bildiğimiz kuru maya ile de (aynı şey) yaparlar ama evdeki kuru mayalar çeşitlilik bakımından fakirdir.
elektrolit: bildiğimiz eser elementlerdir. magnezyum, çinko falan işte. özellikle yazın su kaybı ile birlikte daha çok ihtiyaç olur. yine buna para veremeyenler maden suyunu seyreltip verirler. uygulamasını internetten araştırıp bakabilirsiniz.
dezenfektan: genelde muhabbet kuşu besliyorsanız elma sirkesini sıklıkla duyarsınız. fakat ne yazık ki elma sirkesinin yok ettiği tek şey candida mantarıdır. gerçektende elma sirkesinin olduğu yerde candida mantarı barınamaz. candida ne diye merak ediyorsanız hanımların vajinasının leş kokmasına sebep olan, ayak mantarı dediğimiz şeyin sorumlusu olan mantar türüdür:) aslında bu mantar vücutta zaten olan bir şey ama bazen hakimimyeti ele geçirebiliyor. her neyse piyasada sadece candida değil, spektrumu çok geniş olan ve mantar, virüs, bakteri ne varsa hyok eden dezenfektanlar var.
a ve k vitamini kompleksi: bunlar ayrıca toz halinde satılıyor:
b vitamini kompleksi: tüy dökümlerinde içinde gerekli aminoasitleri de bulunduran kompleks vitamindir.
multivitamin: petshoplardaki dandik 25 ml olan genelde sadece 3 vitamin barındıran multivitaminler aslında çok yetersizdir. ismini vermeyeyim ama 18 vitamin barındıran ve biotin gibi kritik aminoasit bulunduran multivitaminler var.
daldarı: aslında bunu ek olarak yazmak istedim. kızıl darı tercih edin. ak daldarıdan 10 kat fazla protein içerir.
sipurilina: bu da az bilinen bir takviyedir. aslında bu doğal bir yosun (alg) türüdür. fakat 22 aminoaasitin tamamını barındıran, vitamin ve eser element bakımından falan aşırı zengin olan bir yosun. yani şunu diyebilirim ki gezegendeki en faydalı yiyecek nedir sorusunun cevabı açık ara sipurilinadır. astronotlara bile bunu veriyorlar siz hesap edin. kırmızı etten yüzde 30 protein içeriyorsa bu yüzde 68 gibi bir rakam olması lazım. eczanelerde bile insanlar için satıyorlar. çok acayip bir şey.
birde üretimde sezona başlamadan önce iç parazit ve dış parazit ilaçları verilir ki bu tartışmalı bir konudur. çünkü bazı üreticiler kanser olmayan insana kanser ilacı vermiyorsak bu da gereksizdir bir yüklemedir diye düşünür. bazı üreticiletr ise riske atmamak için bu ilaçları hasta-sağlam dinlemeden verir.
karaciğer koruyucuları: kuşlara o da olsun bu da olsun, şu tohumu da yesin bundan da eksik kalmasın diye yüklendiğinizde ilk yorulan organ karaciğerdir. bu yüzden üreticiler karaciğer koruyucu da kullanırlar. siz de kuşları yormayacak şekilde beslerseniz iyi olur. nasıl ki siz bir oturuşta 5 tepsi baklava yemiyorsanız kuşlardan da her şeyi yemesini beklemeyin. ya da bir sürü kimyasal dayatırken dikkatli olun. örneğin bir gün takviye veriyorsanız suyuna ertesi gün taze su verin. vitaminleri 1 hafta suda bekletmeyin mesela.
muhabbet kuşu üretmek ilginç bir hobi. piyasa olarak ölücüler 30 lira gibi tekliflerle geliyor. toptan satışı 60-80 arası idi en son. perakende satış 120 lira gibiydi ama artmıştır tahminimce.
peki muhabbet kuşu nasıl üretilir? önce nasıl üretilmez diye cevaplarsam daha iyi sanırım.
ender durumlar hariç dişi 1 yaş altında erkek 6 aylık altında ise üretilmez.
hasta kuş üretilmez.
formda olmayan kuş üretilmez.
tüye girmiş kuş üretilmez.
çift yapılmak istenen kuşlar birbiriyle anlaşamıyorsa üretilmez.
yumurtasını kıran, yavru bakmayan, huysuz, az yumurta yapan, çok eş secici gibi olan kuş üretilmez.
en önemlisi soy hattı belli olmayan kuş üretilmez. kuşun soyu bakıcı değilse yumurtası olsa bile kırar eder deli ederler. güvenilir bir üretici iyidir bu konuda.
hele hele petshopa gidip "bana ordan 1 erkek 1 dişi yetişkin kuş ver" diye siparişle kuş üretilmez. zaten petshoplardaki yetişkin kuşlar, üretimhanelerden verimsiz diye elden çıkarılan kuşlardır. yavru alıp elinizde büyütün.
evde üretmek istiyorsanız genelde üretimhaneden getirilecek bir kuş üretilmez. alışamaz genelde ortama. böyle bir niyetiniz varsa bir evde doğmuş muhabbet kuşu alın.
sezon harici kuş üretilmez. genel olarak 19-21 derece arası ısı ve 55-65 arası nemde üretim olur. siz yazın 35 derece sıcakta kuşa yumurta yaptırsanız bile o yumurta cılk olur. nem çok olursa cılk olurken, nem çok az olursa yavru kabuğu kıramaz.
havalandırma olmayan yerde kuş üretilmez. bu konu kuş sayısı arttıkça çok gerekli oluyor. havalandırması olmayan yerde hastalıklar baş gösterir. daha bunun kuşlardan çıkan tozlar kısmı var.
kuşlar kızıştırılarak üretilmez. kuşlar sağlıkları yerindeyse, eşini beğendiyse, yaşı geldiyse ürer. sağda solda duyduğunuz nijer, keten, kenevir tohumlarını anlaşmayan ya da yavru kuşa verirseniz anca çeneye vurur bol bol öter.
tabi üretimde beslenme konusu çok mühim. fakat burda bazkı yanlış inanışlar var. şöyle ki türk milletinde beslenme=vitamin diye bir olgu var. vitaminler evet önemli düzenleyicilerdir fakat daha bunun karbonhidratı var proteini var, yağı var.
ilkokul 4 fen bilgisiyle başlayalım. metabolizma için gerekenler protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler.
protein: canlının yapıtaşıdır. kandaki hemoglobin dediğimiz şey bile bir proteindir derler. proteinler 22 adet aminoasitten oluşurlar. ama her proteinde her aminoasit bulunmaz. bu 22 aminoasitin 8 tanesi esansiyel aminoasittir. yani dışardan alınması gerekir. vücut sentezleyemez. bunlar lisin, vanilin, metiyonin, triptofan ve adını hatırlayamadığım diğerleridir. biz genelde niyeyse kuşa multivitamin verince bütün ihtiyaçlarını karşıladık zannederiz. oysaki yumurta mamaları, filizlendirilmiş tohumlar, çeşitli sağlık tohumları, yeşillikler ile protein desteği şarttır. daha doğrusu bazı aminoasitler için bu gereklidir.
karbonhidrat: vücuda gereken enerjidir malum. fazlası yağa çevrilir. tohumlar genellikle karbonhidrat zenginidir. fakat protein zengini tohumlar daha iyi olmakla birlikte zengin proteinli tohumları da çok vermek zararlıdır. bu yüzden örneğin kenevir, nijer, yulaf gibi tohumlar protein zengini olmasına rağmen sık verilmez. ak darı karbonhidrat zengini, aspur protein zengini ise 50-50 karıştırılır örneğin.
vitamin: vitamin kullanımı en bilinen yanlış kullanımların başında gelir. vitamin zararlı değil tabii ki ama yeterli de değildir. hatta o küçük 25 ml gibi aldığınız çoğu multivitamin bir şeye derman olmayan şeylerdir. iu denilen birim bakımından bakınca tırışkadır ve aminoasit olmayınca çok da bir işe yaramaz. aşağıda sebeplerini yazacağım.
b vitamini: b vitaminin çok çeşidi var tabi. genel olarak tüye giren kuşa b vitamini verilir. ama aminoasit de vermek gerekir. neden? proteinler için yapıtaşı ve onarım işlerini yapar demiştik değil mi? yeni tüylerin oluşabilmesi için vitamin ile birlikte aminoasit bulunduran ürün lazım. burda firma ismi veremem tabi. kaliteli bir b vitamini kompleksi aminoasitleri de içerir.
e vitamini: meşhur kuşları kızıştırmak için kullanılan şey. hani üreticiler için "basıyorlar hormonu basıyorlar hormonu" diyorlar ya. heh işte o hormon dedikleri şey bu e vitamini. :) sizin de evde "aman iyi beslensin bana yavru yapsın" dediğinizde yaptığınız şeyle aynı. ama bunu üreticiler daha çok kızışsın diye değilde yumurta doluluk oranı artsın diye verirler. yoksa ellerindeki kuşlar zaten kızışmış oluyor genelde. e vitamini ile birlikte selenyum vermek vaciptir.
a ve k vitaminleri: detaya girmeyeyim, kas ve iskelet yapısı için gereklidir.
c vitamini: klasik bağışıklık güçlendiricidir.
d vitamini: yumurta sayısını arttırır.
bu yüzden karbonhidratlar için zengin ve çeşitli tohumlar, protein için yumurta maması, vitamin için aminoasit zengini kaliteli multivitaminler gereklidir. ya da iyidir diyelim.
piyasada bu yüzden bir sürüüüü takviye malzemesi bulunur. hepsini almaya kalksanız 100 liralık kuşa 1500 liralık takviye almak zorunda kalırsınız. ben size birkaç tanesini sayayım. bunların çoğunu küçük petshoplarda bulamazsınız.
probiyotik: malum insanlarda probiyotiğin önemi son yıllarda çok arttı. kuşlar için bile probiyotik çeşitleri var. bilmeyenler için probiyotik, bağırsaklardaki faydalı bakterilerin arttırılmasıdır. bağışıklığı kuvvetlendirir, stresi azaltır, dışkıyı toparlar, yenilen gıdalardan daha çok faydalanılmasını sağlar, zararlı patojen, bakteri, virüs, mantarları baskılar. bunlar öyle teorik bilgi de değildir. birebir gözlemlerim. hastalık sonrası da çok verilir toparlanabilmesi için.
bira mayası: b vitamini kompleksidir. ishali anında keser, gıdalardan daha çok faydalanılmasını sağlar, stresi azaltır. bunu alamayanlar bildiğimiz kuru maya ile de (aynı şey) yaparlar ama evdeki kuru mayalar çeşitlilik bakımından fakirdir.
elektrolit: bildiğimiz eser elementlerdir. magnezyum, çinko falan işte. özellikle yazın su kaybı ile birlikte daha çok ihtiyaç olur. yine buna para veremeyenler maden suyunu seyreltip verirler. uygulamasını internetten araştırıp bakabilirsiniz.
dezenfektan: genelde muhabbet kuşu besliyorsanız elma sirkesini sıklıkla duyarsınız. fakat ne yazık ki elma sirkesinin yok ettiği tek şey candida mantarıdır. gerçektende elma sirkesinin olduğu yerde candida mantarı barınamaz. candida ne diye merak ediyorsanız hanımların vajinasının leş kokmasına sebep olan, ayak mantarı dediğimiz şeyin sorumlusu olan mantar türüdür:) aslında bu mantar vücutta zaten olan bir şey ama bazen hakimimyeti ele geçirebiliyor. her neyse piyasada sadece candida değil, spektrumu çok geniş olan ve mantar, virüs, bakteri ne varsa hyok eden dezenfektanlar var.
a ve k vitamini kompleksi: bunlar ayrıca toz halinde satılıyor:
b vitamini kompleksi: tüy dökümlerinde içinde gerekli aminoasitleri de bulunduran kompleks vitamindir.
multivitamin: petshoplardaki dandik 25 ml olan genelde sadece 3 vitamin barındıran multivitaminler aslında çok yetersizdir. ismini vermeyeyim ama 18 vitamin barındıran ve biotin gibi kritik aminoasit bulunduran multivitaminler var.
daldarı: aslında bunu ek olarak yazmak istedim. kızıl darı tercih edin. ak daldarıdan 10 kat fazla protein içerir.
sipurilina: bu da az bilinen bir takviyedir. aslında bu doğal bir yosun (alg) türüdür. fakat 22 aminoaasitin tamamını barındıran, vitamin ve eser element bakımından falan aşırı zengin olan bir yosun. yani şunu diyebilirim ki gezegendeki en faydalı yiyecek nedir sorusunun cevabı açık ara sipurilinadır. astronotlara bile bunu veriyorlar siz hesap edin. kırmızı etten yüzde 30 protein içeriyorsa bu yüzde 68 gibi bir rakam olması lazım. eczanelerde bile insanlar için satıyorlar. çok acayip bir şey.
birde üretimde sezona başlamadan önce iç parazit ve dış parazit ilaçları verilir ki bu tartışmalı bir konudur. çünkü bazı üreticiler kanser olmayan insana kanser ilacı vermiyorsak bu da gereksizdir bir yüklemedir diye düşünür. bazı üreticiletr ise riske atmamak için bu ilaçları hasta-sağlam dinlemeden verir.
karaciğer koruyucuları: kuşlara o da olsun bu da olsun, şu tohumu da yesin bundan da eksik kalmasın diye yüklendiğinizde ilk yorulan organ karaciğerdir. bu yüzden üreticiler karaciğer koruyucu da kullanırlar. siz de kuşları yormayacak şekilde beslerseniz iyi olur. nasıl ki siz bir oturuşta 5 tepsi baklava yemiyorsanız kuşlardan da her şeyi yemesini beklemeyin. ya da bir sürü kimyasal dayatırken dikkatli olun. örneğin bir gün takviye veriyorsanız suyuna ertesi gün taze su verin. vitaminleri 1 hafta suda bekletmeyin mesela.
devamını gör...
75.
sevdiğim ve beslediğim bir hayvan.
devamını gör...
76.
5 yaşında bir oğlum var, ele-kola geliyor, masada beraber yiyoruz neredeyse fakat bir türlü sevdirmiyor kerata.
devamını gör...
77.
kafasını sallaması, bir sürü kelime ve sesi öğrenip konuşabilmesi ile ünlü sıcakkanlı kuş. vatanı avustralya'dır.
devamını gör...
78.
bende 6 adet var bunlardan.
mary cure ve faraday çifti
sezar ve mihrimah çifti
iki adet de ayrıca dişi var. birinin adı hürrem diğerinin adı serçe.
hepsinin ayrı karakteri var. mary cure ve faraday ihtiyar aslında. üretimhaneden gelmiş kuşlar. emekliliklerini bende yaşıyorlar. sezar ile mihrimah ise genç bir çift. mihrimah epey küçük. sezar hele bi yanaşsın ona kediyi veririm vallahi onu. neyseki ikisi de küçük de bi cacık yiyemez sezar mihrimah'a. hürrem ise fatma girik'in boş beşik filmini çeviriyor. bir tane boş yumurtası var ona yatar durur. serçe ise çok geçimsiz bir kuştur. çirkefir biraz. serçenin bir erkekle yapabileceğine inanmıyorum ben. (bkz: swh) ha birde hangi kaşar yaptı bilmiyorum ama birisi kafesin tabanına kabuksuz yumurtlamış.
geçen bunları ayrı ayrı ofisime çağırıp konuştum. (bunu gerçekten yaptım) dedim böyleyken böyle, yem ve takviye fiyatları iyice arttı. artık yavru yapın da yem alalım yolumuza bakalım. ikna çabalarım sonuç verdi lakin boş yumurta yaptı salak.
neyse goygoyu bir kenara bırakırsak muhabbet kuşu beslemede yapılan en çok hatalar şunlardır.
yetersiz besleme: gençler bu kuşlar yemden çok daha fazla şeyle beslenirler. brokoliden haşlanmış yumurtaya, havuçtan kırmızı pancara kadar yelpaze geniş.
bulunduğu odayı havalandırmamak: biliyorum hepinize kuş ceryanda ve soğukta kalırsa ölür diye öğretildi. ama maması, buğday çimlendirmesi, probiyotiği, vitamini eksik olmayan kuş eğer 1 ay boyunca soğuklara adapte edilirse o kuş soğukta da yaşar merak etmeyin. geçen gün sabah açık unutup uyumuşum camı. akşama kadar da açık kalmış. bi halt olmadı. ama dediğim gibi adaotosyonu sağlanmış ve iyi beslenen bir kuş için geçerli bu durum. sadece yemle besliyorsanız bile camları günlük 5-10 dakika açın. havalandırılmayan oda nemi ve bakteri üretmeye müsait hale gelir.
pislik içinde ekipmanlar: suluğu haftada bir değiştirirseniz elinize kaygan gelir yıkarken. işte o bakterisinden mantarına oluştuğu nokta. günlük değiştirin sulukları.
yalnız bakılan kuş: o da bir canlı la. eş alın şu kuşa.
küçük kafesler: yok ebesinin nikahı.
plastik tünek: tahta olmalı.
kuş kumu, mineral blok, kalamar kemiği eksikliği: özellikle kuş kumu en çok bilinmeyen şey. beyler bayanlar bu kuşlarda taşlık diye bir bölge var bildin mi? uzun vadede sindirim sorunu olmaması için kuş kumu alın.
takviye eksikliği: bunun sonu yok. bütçeniz kadar takviye alabilirsiniz. elektrolit, probiyotik, bira mayası, a ve k vitaminleri, kaliteli multivitaminler, karaciğer koruyucular, b vitamini kompleksleri diye saymakla bitmez. alabildiğinizi alın alamadığınızı başka yollardan karşılarsınız. örneğin elektrolit yerine seyreltilmiş maden suyu gibi. hiç bütçeniz yoksa da zengin beslemeye bakın. hiç paranız yoksa haftada bir yapacağınız 15-20 dakika haşlanmış bir yumurta ona çok iyi gelir.
vitamin mi protein mi? genel olarak muhabbet kuş beslemek deyince aklımıza takviye olarak hemen multivitamin gelir. lakin vitamin denilen şey daha çok bir düzenleyici gibidir. size asıl lazım olan şey proteindir. vitamin o kadar elzem bir şey olsa sporcular proteine değil vitamine abanırlardı. vitamin de tabii ki gerekli ama türkiye'de abartılmış bir konu. zaten sizin o petshoptan 10 liraya aldığınız vitaminler tırışka. tırışka derken gerçekten tırışka.
tüy tımarı nedir bilmemek: özellikle yaşlanan kuşlar tüyünü döküp yeni tüy çıkaramayabiliyor. bu yüzden bazen elimizle alırız dökülmeyen tüyleri. görüntüler vahşet gibi olsada kuşunuzun hayatını kurtarır. internetten araştırın.
mary cure ve faraday çifti
sezar ve mihrimah çifti
iki adet de ayrıca dişi var. birinin adı hürrem diğerinin adı serçe.
hepsinin ayrı karakteri var. mary cure ve faraday ihtiyar aslında. üretimhaneden gelmiş kuşlar. emekliliklerini bende yaşıyorlar. sezar ile mihrimah ise genç bir çift. mihrimah epey küçük. sezar hele bi yanaşsın ona kediyi veririm vallahi onu. neyseki ikisi de küçük de bi cacık yiyemez sezar mihrimah'a. hürrem ise fatma girik'in boş beşik filmini çeviriyor. bir tane boş yumurtası var ona yatar durur. serçe ise çok geçimsiz bir kuştur. çirkefir biraz. serçenin bir erkekle yapabileceğine inanmıyorum ben. (bkz: swh) ha birde hangi kaşar yaptı bilmiyorum ama birisi kafesin tabanına kabuksuz yumurtlamış.
geçen bunları ayrı ayrı ofisime çağırıp konuştum. (bunu gerçekten yaptım) dedim böyleyken böyle, yem ve takviye fiyatları iyice arttı. artık yavru yapın da yem alalım yolumuza bakalım. ikna çabalarım sonuç verdi lakin boş yumurta yaptı salak.
neyse goygoyu bir kenara bırakırsak muhabbet kuşu beslemede yapılan en çok hatalar şunlardır.
yetersiz besleme: gençler bu kuşlar yemden çok daha fazla şeyle beslenirler. brokoliden haşlanmış yumurtaya, havuçtan kırmızı pancara kadar yelpaze geniş.
bulunduğu odayı havalandırmamak: biliyorum hepinize kuş ceryanda ve soğukta kalırsa ölür diye öğretildi. ama maması, buğday çimlendirmesi, probiyotiği, vitamini eksik olmayan kuş eğer 1 ay boyunca soğuklara adapte edilirse o kuş soğukta da yaşar merak etmeyin. geçen gün sabah açık unutup uyumuşum camı. akşama kadar da açık kalmış. bi halt olmadı. ama dediğim gibi adaotosyonu sağlanmış ve iyi beslenen bir kuş için geçerli bu durum. sadece yemle besliyorsanız bile camları günlük 5-10 dakika açın. havalandırılmayan oda nemi ve bakteri üretmeye müsait hale gelir.
pislik içinde ekipmanlar: suluğu haftada bir değiştirirseniz elinize kaygan gelir yıkarken. işte o bakterisinden mantarına oluştuğu nokta. günlük değiştirin sulukları.
yalnız bakılan kuş: o da bir canlı la. eş alın şu kuşa.
küçük kafesler: yok ebesinin nikahı.
plastik tünek: tahta olmalı.
kuş kumu, mineral blok, kalamar kemiği eksikliği: özellikle kuş kumu en çok bilinmeyen şey. beyler bayanlar bu kuşlarda taşlık diye bir bölge var bildin mi? uzun vadede sindirim sorunu olmaması için kuş kumu alın.
takviye eksikliği: bunun sonu yok. bütçeniz kadar takviye alabilirsiniz. elektrolit, probiyotik, bira mayası, a ve k vitaminleri, kaliteli multivitaminler, karaciğer koruyucular, b vitamini kompleksleri diye saymakla bitmez. alabildiğinizi alın alamadığınızı başka yollardan karşılarsınız. örneğin elektrolit yerine seyreltilmiş maden suyu gibi. hiç bütçeniz yoksa da zengin beslemeye bakın. hiç paranız yoksa haftada bir yapacağınız 15-20 dakika haşlanmış bir yumurta ona çok iyi gelir.
vitamin mi protein mi? genel olarak muhabbet kuş beslemek deyince aklımıza takviye olarak hemen multivitamin gelir. lakin vitamin denilen şey daha çok bir düzenleyici gibidir. size asıl lazım olan şey proteindir. vitamin o kadar elzem bir şey olsa sporcular proteine değil vitamine abanırlardı. vitamin de tabii ki gerekli ama türkiye'de abartılmış bir konu. zaten sizin o petshoptan 10 liraya aldığınız vitaminler tırışka. tırışka derken gerçekten tırışka.
tüy tımarı nedir bilmemek: özellikle yaşlanan kuşlar tüyünü döküp yeni tüy çıkaramayabiliyor. bu yüzden bazen elimizle alırız dökülmeyen tüyleri. görüntüler vahşet gibi olsada kuşunuzun hayatını kurtarır. internetten araştırın.
devamını gör...
79.
petshoplarda satılması çok saçma olan kuş. travmadan travmaya sürükleniyorlar yazık. 3-4 petshop birleşip kasayla getirtiyor yurtdışından. ölenler ölüyor tabi. üreticilerden direkt alın bu kuşları. çok iyi besleyerek, gözü gibi bakarak üretim yapan çok değerli üreticilerimiz var. siz falan bakamazsınız öyle kuşlara. millet sanıyor ki üretici kötü üretici kaka. evet sadece para için kuş üreten üreticiler de var yok değil. ama onlar da zaten verim alamıyor kuşlardan zarar ediyor, bir süre sonra üretimhaneyi elden çıkarıyor.
devamını gör...
80.
hiçbir şey yapmasa bile oturup saatlerce izleyebileceğim canlı. yani leonardo da vinci kediler için dünyanın sekizinci harikası der bence muhabbet kuşu sekizinci harika.
devamını gör...