kötnün iyisini seçmektir yani mantıklıdır bence.
devamını gör...
iyileşme ihtimali çok yüksek ama psikiyatriye gidecek paranız var mı bilmem.
devamını gör...
sorunu doğru anlayan birine gitmelisiniz. ben ilk doktora görünmek istediğimde ünv.gidiyordum ve devlet hastanesinde birine göründüm. boşver takma sende o zaman rahat ol dedi ( şaka değil böyle bir cümle kurdu)
umutsuzluğa düştüm uzun yıllar gitmedim kendim hallederim diye o sırada benim durum iyice kötüleşti yaklaşık 4 yıl sonra birisinin tavsiyesiyle başka bir hocaya göründüm daha 2 cümle kurmadan devamını getirdi. böyle böyle oluyor , böyle hissediyorsun dimi? dedi evet dedim. iki ilaç yazdı ve ben aylar içinde ciddi derecede kendimce normal bir hayata geçiş yaptım. ama aptallık edip çok iyiyim diyerek ilaci hocaya sormadan bıraktım.(bkz: iyi bok yemek) ama benimkisi kaygı bozukluğuydu yani çok farklı hastalık türleri var .
sizde hangisi var belki de kalıcı ve ömür boyu ilaç kullanmak lazım bunu işinin ehli biri anlayabilir doğru doktoru bulmanız dileğiyle.
devamını gör...
yarın kafama hunimi takıp gideceğim bakalım, huniyi çıkarabilecek mi?
devamını gör...
umut kırmak istemem ama öyle kolay bir süreç değil. psikiyatr da sihirli bir değnekle dürtmüyor insanı sonuçta. ama başlayınca bir placebo etkisi olmuyor değil. sonrasında da inancını yitirmeden devam etmek gerek.

e tabi sadece inançla da yürümüyor. belli bir miktar parayı ve zamanı gözden çıkartmak gerek. durumunuza göre belki ilaç verecek belki de psikoloğa yönlendirecek. periyodik olarak kontrol edecek.

uzun vadede iyi sonuçlar alındığı gerçek. ama sabırlı olmakta yarar var.

edit: bu konular öyle işkembeden sallamak ile çözülür meseleler değil. terapi, gerçek tedavidir. tabii ki rahatsızlığın boyutuna göre. ilaçlar ise genelde baskılayıcıdır. ilaç, çözümü uzun vadeye yayar ve genelde ilerlemesini önler. terapi ise kendini bulmanı, keşfetmeni ve yine rahatsızlığın boyutuna göre, senin için anormal olan bir şeyi normalleştirmeni sağlar. tabii ki uzun vadede.

bir de örnekle açıklayalım. dişin ağrıdığında ağrı kesici alır, ağrıyı önler ve kalıcı tedavi için diş hekimine gidersin. ruhen hastalandığında ise ilaç alır, baskılar, ilerlemesini önler ve sonrasında da terapi alırsın.
devamını gör...
psikolog vakit kaybından başka bir şey değil.
henüz aklınız yerindeyse psikiyatri belki ilaçla filan tedavi edebilir.

en son, önüne geleni vurma noktasına gelen, cengaver bir arkadaşım ilaçlar sayesinde şirin baba gibi geziyor ortalıkta.
devamını gör...
rahatsızlığa göre değişkenlik gösteren bir durum. kronik bir rahatsızlıksızlık ise (bipolar ve borderline) faydası olur. ancak değilse klinik psikolog eşliğinde psikoterapi daha işe yarar sonuçlar alırsınız. ama en önemlisi kişinin isteğine bağlı bu süreç uzayabilir veya kısalabilir.
devamını gör...
benimdir.
lütfen buralarda hekim / psikolog / psikoterapist kötülemeleri yapmayın arkadaşlar. bir insanın ruhsal bir sorunu var ise elbette ki gitsin çözümünü arasın. niyeti olan adama "emaaan bi b*ka yaramıyor" demeyi doğru bulmuyorum. ne bileyim kalbinde sıkıntı olan insana kalp doktoruna gitme demek gibi bir şey bu.

öte yandan bazı gerçeklerden bahsetmekte fayda var. öncelikle şunun farkında olmalıyız ki, bir şeyin hastalık / bozukluk olabilmesi için sizin sosyal yaşamınızı, günlük yaşamınızı ciddi anlamda etkilemesi gerekiyor. bu olmuyorsa siz yine bir psikologdan yardım alabilirsiniz imkanınız dahilinde, daha kaliteli bir yaşam isteyebilirsiniz, bu da yadırganacak bir şey değil. ama şöyle örneklemek isterim: hepimiz gün içerisinde, hafta içerisinde, ay içerisinde türlü çeşitli duygusal değişiklikler yaşıyoruz. çünkü insanız. üzgün, keyifsiz, neşeli ve çok mutlu zamanlarımız tabii ki olacak. eğer siz keyifsizken neşeli bir haber aldıysanız mutlu olmanızdan daha doğal bir şey olamaz. eğer ortada bir dış etken olmadan, en azından gözle görülür, mesela bir kaybınız olmadığı halde yoğun bir depresif dönem yaşıyorsanız, bir neden yokken çok mutlu oluyorsanız, daha başka davranışlarınızla birlikte (mesela sanrılar, riskli davranışlar sergileme, ani kararlar alma, tutarsızlık vs vs) hekim diyor ki "acaba bu kişide duygu durum bozukluğu olabilir mi?" veya başka bir tabloda diyor ki "bu kişide narsistik kişilik bozukluğu olabilir mi?", veya diyor ki "buna okb diyebilir miyiz?" daha sonra size gerek görüyorsa bir ilaç başlıyor. sizin halihazırda bir teşhisiniz yoksa, bir psikiyatri geçmişiniz yoksa genellikle düşük dozda bir ilaç veya bir takım ilaçlar başlıyor ve size diyor ki "15 gün sonra görüşelim." veya "1 ay sonra görüşelim." şimdi bu bana bi daha gel de senden bi daha para tırtıklayayım demek değil. neden bu kadar süre sonra görüşülüyor? çünkü bu ilaçların etki süreci var. 1 günde etki eden ilaçlar olmuyorlar, genellikle de en azından bi 10-15 gün düzenli kullanmanız gerekiyor. o yüzden bize ilk başta hiçbir işe yaramıyorlarmış gibi geliyor. ve bu süreç devam ediyor, o ilaçların dozu düşüyor, artıyor, hekim gerekli gördüğü düzenlemeleri yapıyor işte.

unutulmaması gereken başka bir şey daha var: hekiminizden veya terapistinizden memnun değilseniz değiştirebilirsiniz. özellikle maddi olanağınız varsa. anlaşılmadığınızı ve fayda görmediğinizi düşündüğünüz bir doktorla görüşmeye devam edip en sonunda da "hiçbir işe yaramadı yea" demek çok mantıklı bir yaklaşım olmuyor. her meslekte işini iyi yapan insanlar ve vasat insanlar var. bu tıp için de geçerli ne yazık ki. bu süreci yaşadığım için ve doğru hekimi bulmak senelerime mal olduğu için çok rahatça söyleyebiliyorum. tabi bu seneler içerisinde ben de "hiçbir işe yaramadı yeaa" diyerek tedaviyi bıraktım ve sonuç her şeyin daha kötüye gitmesi oldu benim durumumda. bu da demek değil ki tedaviyi bırakırsanız hayatınız illa daha kötüye gidecek. e ben zaten hastayım (bkz: bipolar bozukluk), bir de onu alkolizm ile taçlandırıyorum, tedavi görmüyorum, herhalde kötüye gidecekti yani.* bu sizin rahatsızlığınıza, alışkanlığınıza, işte sizi tetikleyen şeylerin yaşamınızda ne kadar yer kapladığına, mizacınıza, bir sürü ıbık zıbık şeye bağlı.

ancak iyi bir hekim bulduğunuzda, onunla açık bir iletişim kurduğunuzda, dediklerini de yaptığınızda işler yavaş yavaş yoluna giriyor.

bu arada bir tanımda #726977 "sizi tımarhaneye kapatmıyorlar, o işe adli psikiyatrist bakar" denmiş ama evet sizi psikiyatriste gittiğinizde kolunuzdan tutup tımarhaneye kapatmıyorlar, ama kendinize veya birilerine zarar verme ihtimaliniz varsa hekim size yatış önerebiliyor, gerekli kliniklerle irtibata geçiliyor ve yatışınız sağlanıyor. (ha bu zorla kapatma olayını belki adli psikiyatristler yapıyordur ve o kastedilmiştir, illa ki yatması lazım noktasında nası bi yol izleniyor bilmiyorum. arkadaşı b*klamayayım amacım o değil yani, yatış konusunda da ek bilgi vermek sadece.)

bu arada eğer siz çok çok ağır hastaların bir arada olduğu bir klinikte değilseniz (ki öyle bir hastane / klinik bile olsa (b: sanırım) bölümler oluyor hastaları ona göre yerleştiriyorlar) o kadar da korkunç bir şey değil. ama tabii ki işte kaç zamandır evine gitmemiş, bir takım sorunlarla boğuşan insanlarla dolu bi' yer olduğu için doğası gereği biraz depresif. bir de cennetten bir bahçe olmadığından sıkıcı da. ama gerek görülüyorsa yatıştan da çekinmeyin dünyanın en kötü şeyi değil bu.

her şeyden önemlisi kendinizi çok yargılamamanız ve etiketlememeniz. herkesin sağlık sorunları oluyor, bazıları kronik oluyor. ne bileyim böbrek yetmezliğiniz olsaydı da diyalize girecektiniz düzenli olarak? bu noktada durumu dramatize etmeyip kendinizi tanımak da size çok büyük yarar sağlar. hekimin elinde sihirli bi' değnek yok, siz kendiniz için çabalamak istemezseniz yapabilecekleri çok kısıtlı. bunu unutmamakta da fayda var.
devamını gör...
çok basit doğaya karış insanı sev,şarkı söyle ,gez toz diyecem ama ülkemde para sadece karın doyurmak için kullanılır oldu e nasıl düzeltecek psikologlar bu işi....
devamını gör...
thomas szasz'a göre psikiyatristlerin alayi yalancidir.psikiyatrinin uydurulmus bir sahtebilim olduğunu savunur.kitabinda önce hastalığı, sonra sağaltimi tanimlar ve bu tanimlarddan yola cikarak bir pseudoscience tanimi olarak psikiyatriyi ele alir.freud ve breuer'i yerden yere vururken isin ironisi de kendini belli eder ki, o da thomas szasz'in da psikiyatrist olmasidir.

psikiyatri ,cerrahi bilimlere göre biraz daha kaygan zeminde hareket gerektiren bir bilim olarak kabul edilir.hatta tip fakültelerinde yaygin bir şaka olarak 'senden cerrah olmaz,bnce psikiyatriye yönel.' gibisinden , bir doktor adayi icin agir kacabilecek cümleler bile edilir.ama reklam ve medyaya baktigimizda da dizisiydi,kitabiydi,filmiydi vd. derken psikiyatrinin kapladiği alanin gitgide genislediğini görürüz.bu sadece bizde değil,dünyada da pek yadirganmayan bir durum artik.hatta bazı psikiyatristler , etik olmamasina ,hatta bildiğim kadarıyla yasak olmasina rağmen,hastalariyla yasadiklarini isim vermeden,anonim bir sekilde kitaplarinda paylasirlar.artik psikiyatri sadece bir tıp dalı değil, dizisiyle/yaziniyla/sinemasiyla vd. kisaca tam manasiyla müstakil bir sektördür.

cogumuz h.sonu gidip iki kelime konustugumuz psikiyatristi sadece bir doktor olarak görsek (konusunca iyi oluruz ya da olmayiz,buradaki konu ondan bağımsız) de farkli perspektiflerden cok iyi kurgulanmis , devasa bir aygitin isletmeni olarak psikiyatrlar, hemen her zaman bir doktordan fazlasidir.
devamını gör...
iyileşmekten ne anlaşıldığına bakar. 2008 gibi ağır bir psikiyatrik rahatsızlık geçirdim. 3 gün kayıptım yani bayağı. psikotik atak ve 3 gün kimisini hatırladığım/bildiğim kimisi kafamda mı oldu bilemediğim çılgın maceralar yaşadım. sonra bir çift beni görüp karakola götürmüş falan.

bende denenen ilk ilaç başarılı oldu. bu %1 veya 2 oranında oluyormuş. yani antipsikotik ilacı anahtar ve rahatsızlığımı kilit olarak düşünün. ilk denenen ilaç bendeki kilidi açtı. kimisinde ömür boyu farklı ilaçlar deneniyormuş ve bazen de uygun ilaç hiç bulunamıyormuş.

bu arada rahatsızlığım tanımlanamadı.

sonra birkaç "artçı" atak geçirdim. daha hafifti onlar. 5mg alıyorum şu anda ilacımdan, uzun süredir. düşük doz. artçılardan sonra kısa süre 20 mg'ye çıktı ve kademeli olarak 5mg'ye düşürüldü.

doktorum bu ilacı bırakabileceğimi söyledi ama bu sefer de duygusal dengeleyici ilaçlar almam gerekirmiş. ben böyle devam etmeyi seçtim. aslında kullandığım ilaç normalde çok daha ağır rahatsızlıklar içinmiş ama bende "koruyucu" görevi görüyormuş.

en son birkaç ay önce psikiyatristimi gördüm ve beni çok iyi gördüğünü söyledi.

bu "iyileşmek" değil ama bence. böyle gidecek muhtemelen bundan sonra.

bir daha psikiyatristimi görür müyüm bilmem. bu ara ilacımı sigortam karşılasın diye rapor almak için gideceğim ama bunun psikoterapik bi mahiyeti olmayacak. anormal bir şeyler yaşarsam gene, yine giderim. zaten 2009-2010'dan beri bir kere işim için rahatsızlığımla ilgili bilgi gerektiğinden, bir kere de rahatsızlığım nüks ettiği için gitmiştim kendisine. hatta artık sohbet havasında geçiyor gittiğimde. o ağır dönem biteli çok oldu.
devamını gör...
ben tanıyı koyduklarında tamam diyorum ve gitmeyi bırakıyorum. sorunum belliyse bir şekilde üstesinden geleceğim salaklığına kapılıyorum kısaca.
devamını gör...
benim.
t: iyileşmiş kişilerin kendilerini yazdıkları başlık.
devamını gör...
antidepresanı bırakınca hüsrana uğramaları muhtemel kişilerdir.
devamını gör...
benim gibi gitmeyip iyileşmeyen kişilerden daha mantıklı davranan kişilerdir.

sorunlarınıza sıkıntılarınıza yönelik tedavi uygulanıyor. tıptan destek almak neden faydasız bir şey olsun ki.
doktor hanım/bey ben böyle böyle bir durumdayım iyileşeniyorum demekte yanlış, utanılacak bir şey yok.
hasta olduğumuzu kabul etmeliyiz.
ve çaresini aramalıyız.

bu konularda geri kafalılık iyi değil.
devamını gör...
psikiyatrik hastalıklar iyileşmiyor. amaç zaten iyileştirmek değil kişiyi olduğundan daha iyi duruma getirmek.

depresyon bile ki en hafifi olabilecek hastalıklardandır, kişinin kendini kötü hissettiği yeni bir dönemde tekrar yüzeye çıkabiliyor.

hafif derken azımsamak için yazmadım zira intihar eden insanların durumu hafif değil ama mesela atlatmak mümkün.

şizofreni gibi değil zira beynin anatomik olarak etkilenmesi durumunda bazı şeyleri geriye çevirmek teknik olarak çok mümkün değil.
devamını gör...
6 yıl aradan sonra geçtiğimiz hafta tekrar müşerref oldum psikiyatri kliniğiyle. zira artık aklımdan geçmemesi gerekenler rutinime dönüşmüş ve nasıl dünya'dan ceketimi alır çıkarım diye planlar yapmaya başlamıştım.

evet doktorların elinde sihirli değnek yok ama bu kadar umutsuzluğun içinde tutunacağım tek dal sığınacağım tek liman o klinikte geçen zaman.
devamını gör...
kapıdan prototip olarak çıkmazlar diye umduğum insanlardır.
devamını gör...
benim bu.

epileptik kişilik bozukluğu, major depresyon, anksiyete bozukluğu, saldırgan tavır tanı ve belirtileriyle gittiğim psikiyatrist seansları sosyal hayata adapte geri dönüşümle son buldu. iki sefer hastaneye yatırılmam teklif edildi. doktora, deli önlüğü giydirip zorla yatırmadığın sürece kendi isteğimle o kliniğe yatmayacağım dediğimi hatırlıyorum. salakmışım keşke yatıp kafa dinleseymişim.

ha hayatımın şu evresindeki sorunlar o evresindeki sorunların belki onlarca katı daha ağır. ama öğrendik artık bişeyleri halledebiliyoruz.

korkmayın psikiyatristler öcü değil. o ilaçlar da zehir değil.
devamını gör...
ender gorulecek insanlardir diye tahmin ediyorum zira teoride bu biraz ihtimal disi gibi. psikiyatris rahatsizlarin buyuk cogunlugunun aslinda temel nedeni norolojik sorunlardir. yani ruhsal durumumuz aslinda beyin kimyamizla iliskilidir. ornegin; serotonin dusuklugu panik atagin, okb'nin, surekliligini koruyan mutsuzluk ve mod dusuklugunun en temel sebeplerinden biridir. hatta cok basitce gorulen bir b12 vitamini eksikligi bile major depresyonun nedenlerindendir.
bipolar, anksiyate, sizofreni, borderline kisilik bozuklugu ve turevlerindenki rahatsizliklar psikolijiden ote nöropsikoloji'nin alanindaki rahatsizliklardir. dolayisiyla bir psikologa gitmekle is bitmez. buyuk buyuk ihtimalle bitmez.

norolojik sorunlar disinda ruhsal sikintilarin bir diger nedeni de genetiktir. bilim psikolojik hastaliklarin da tipki biyolojik hastaliklar gibi genetik gecislerle, ebeveynden cocuga aktarildigini henuz yeni yeni cozumlemekte. bu demek oluyor ki sorun siz ve sizinle ilgili olmaya da bilir.

bunlarin disinda psikolojik rahatsizliklarin bir diger nedeni de cevredir arkadaslar. hatta en yaygin nedeni cevredir.
travmatik anlarinizin musebbibi kisilerle ayni ortamda bulunmanizla ya da sizi kotu hissettiren neyse hala hayatinizin icinde yer almasiyla sorunlariniz, alacaginiz terapi/ilaclar fark etmeksizin du zel mezz!! iyilesmek icin once bir cevreyi yoklamak, duzeltmek, olmadi uzaklasmak gerek. yani is yine sozum ona psikologun iyilestirmesi disinda...

psikologlar yasadiginiz rahatsizligin alt tabanindaki nedeni teshis eder ve sizin de fark etmenize yardimci olmaya calisir. sonrasinda buz dagin altindaki sebebi onarmaya yonelik cesitli psikoterapi yontemlerini izleyerek, hastasinin deyim yerindeyse silkelenmesine yardimci olur. yani psikolog dusene sadece yolu gosterir, kalkip yolu takip etmek hastanin isidir.
sozun ozu hasta psikologa gittigi icin iyilesmez esasen, bunu istedigi, buna yonelik bir caba gosterdigi icin iyilesir. farkindalik olustugu icin ya da. tabi kendi elinde olan kadariyla ancak...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"psikiyatriste gidip iyileşen kişiler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim