161.
geldiği nokta dünyanın gördüğü en büyük ustalardan, kasparov ile beraber en meşhur oyuncusu olan bobby fischer'a "satrançtan nefret ediyorum" dedirtmiştir.

fischer açılış teorilerinin ve bilgisayar analizlerinin işi otistik bir ezber yarışına döndürdüğünü ve yaratıcılığı listede en altlara ittiğini söylerek öldü. yığınla ezberin arasındamikroskopik açıkları arama yarışını hiç sevmemiş.

ben kahvede hesabına oynuyorum, karşımda yukarıdaki tanıma uygun rakip zaten yok.
devamını gör...
162.
üniversite üçüncü sınıftayken bir öğrenci için hatırı sayılır miktarda para kazanmama neden olan oyun.
devamını gör...
163.
ilkokul 4'te, okul gezisinde/pikniğinde öğretmenimle berabere kaldığım ve neticesinde biraz hava attığım oyun. valla sonra üzerine eğilmedim pek zira atari ve bilgisayar oyunları bana daha cazip geliyordu. stefan zweig'ın satranç isimli kitabını çok beğenmiştim bir de (ingilizcesini okumuştum).
devamını gör...
164.
oynayan varsa vs atabiliriz.
devamını gör...
165.
eskiden cok sevdiğim ve üzerinde baya zaman harcadiğim made in india oyun. ne zaman ki kart oyunlarina sardim satranci çöpe attim.
devamını gör...
166.
insan aklının özgün bir sanatıydı. bir askere göre çağlayan kan seylaplarını, kaderlerin belirlendiği harp meydanlarını çağrıştıran, bir yöneticiye göre uzun soluklu, ileri görüşlü stratejilerle büyük sarsıntı ve yıkımların arasından nasıl asgari sıyrıklarla çıkıp gücünü tazeleyebileceği konusunda ilhâmlar veren bir simülasyon, ulu tepelere bağdaş kurmuş, kendi dinginliğinde kuşbakışı etrafı seyredip varlık hakkında derin düşüncelere dalmış bir filozofa göre ise bu can pazarında menfaatlerin, kırk kat bohçalar altında gizli, bilinmedik-görülmedik ne hileli yollarla kendine çıkış aradığını, merhametsiz ellerin tuttuğu kılıçların altında akla aykırı hareket edenlerin budanan kanlı bedenlerini gördüğü, duygusallığın burada ölüm demek olduğunu haykıran akıl davulunun velvelelerini dinlediği ibretli bir oyundu.

halbuki yapay zekâ, satrancı öngörülemezlikten çıkarıp insanın bu hoş oyuncağını elinden alıverdi. şimdi, hamleler çok önceden bellidir, gâlipler, mağlûblar zâten bilinmektedir. oynanmayan bir karşılaşmada, hangi hamlelerin yapılacağı, o hamlelere ne cevaplar verileceği yapay zekânın belleğinde halledilmiştir, oyun orada oynanmış ve bitmiştir.

satrancın o karizmatik efsunu duman olup uçmuş, kendini satranç tahtasında piyon yerine koyan askerlerin, oradan ilhâmlar devşirip aklın mârifetlerini hayranlıkla seyreden idarecilerin ve aklın birbirinden farklı ve renkli tarzda sergilediği, kimi tutarlı, kimi tutarsız binbir oyunun aslında sapasağlam bir uyum, âhenk ve denge için bir araya gelerek ne hârika bir bütünlük, ne muhteşem bir estetik ortaya koyduğunu görerek mutlu olan filozofların romantikliği artık kalmamıştır.
devamını gör...
167.
sayesinde; iş yerinde iki aydır bedava dondurma yediğim, iki adet uçak bileti kazandığım çok eski bir dostumdur.
devamını gör...
168.
#2611886 büyük handikaplardan biridir bu düşünce. hatta gerçektir de. ancak hayata da bir satranç gözüyle baktığımızda, milyonlarca ihtimal söz konusudur. bu yüzden belki de satranç insana, birçok farklı fraksiyon ve yolun mümkün olduğunu ve bunun, sadece ekran başında, yapay zekaca bilindiğini ancak gerçek yaşamın, ta tarihsel boyutunu da göz önüne aldığımızda, mümkünlüğünü ortaya koyar. bence satranç, gemileri karadan yürütmek kadar öngörülemezliği de aşılayan yapay zekadan kısmen bağımsız bir oyundur. keza başka fraksiyonları da öyle...*

(bkz: satranc-ı urefa)
(bkz: viking satrancı)
devamını gör...
169.
dünyanın en güzel oyunlarından biridir.
2 kişi ile oynanır, stratejik düşünmeyi sağlar, yaptığın tek bir hamleyi uzun uzun düşünmen gerekir, öngörü ister, o taşı oraya koydun ama sonrasını da bilmen gerekir. bu yüzden sabır da ister.

bilgisayar ile de oynanabilmektedir. ama bilgisayarlar insanlardan daha üstün oynayabilir mi, tartışılır.

satrancın çok eski tarihlerde de oynandığı bilinmektedir, m.ö 2000'li yıllarda oynandığına dair emareler vardır. ünü avrupa'ya yayılmış, kraliyet oyunu olarak isimlendirilmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

oyun rakibini mat etmeyi amaçlar.
çoğu piyon olmak üzere 32 taş vardır.
vezir, at, fil, kale ve şah en önemli taşlardandır. piyonlar ise öne sürülmüş ve kaybedilmesi acı vermeyen taşlardır.

oyunun belli başlı kuralları vardır ve dışına çıkılamaz.
mat olduğunda oyun biter.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
170.
berrak bir zihin, yoğun konsantrasyon ve sessiz bir ortama ihtiyaç duyulan zeka oyunu.
devamını gör...
171.
ortaokulda turnuvalarına katıldığım oyundu. zevkli ama iyi oynayabilmek için bilmekte gerekiyor. ben o kadar bildim hayır, sonradan da üzerine gitmedim...
lise sonda okulca pikniğe giderken abimi de benle götürmüştüm. ve sınıfta matematik dehası olduğunu düşündüğüm arkadaş satrancı çıkarırken kendine rakip arıyordu. sürekli bana bakarken "kesin şimdi gelip onunla oynamamı rica edecek." diye düşünüp kaçmaya hazırlanırken abi terörü "asra oynamayı biliyor, çoktan beri oynamadı hem tazeleme yapar." dedi ona "tam bir g.tsun." bakışlarımı atmıştım. "yoo, bilmiyorum. hem oynamak istemiyorum. yürüyüş yapacağım ben." deyip ayaklanırken bu gıcık olduğum arkadaş matematik öğretmenine dönüp "hocam ben rakip buldum gelmenize gerek yok." dedi. ben de etrafa bakarken farklı kimseyi göremedim. öğretmen de "oo kimi buldun, dişine göre bir rakip mi?" diyordu ben uzaklaşırken. sonrasını duymadım. gidip nehrin aktığı yere oturdum. bu demin deha olduğunu düşündüğüm ama şu an salaklık yapan arkadaşım satrancı toplayıp peşimden gelmişti. birkaç adım uzakta durdu. sinir bozucu ve gıcık olduğum birisi o yüzden oynamak istemiyorum. ve oynarken kalabalığın da üzerimize çekileceği belli yani. "seninle oynamak istiyorum." deyince ona "demin bu konu hakkındaki görüşümü gayet açık ve net belirttiğimi sanıyordum? ayrıca kalabalık içinde bu davranışın hiç hoş değil. söylenti olursa ağzına edeceğimi biliyorsun değil mi? uzaklaş yanımdan."
"anladım ve biliyorum ben sıkıntı etmiyorum onu. sen yenilmekten korkuyorsun." deyip beni gaza getirmeye çalışmıştı. "gaza getirebilecek kadar başarılı veya gaza gelecek kadar aptal olabileceğimi düşünmen çok komik. ayrıca bencilliğin yetmiyor bir de beni yerimden ediyorsun. iyi kal, nehirle oynarsın."
ben giderken "bekle, bir şey söylemem lazım. ben seni ikna edebileceğimi düşünüp öğretmene senle oynayacağımı söyledim. ve etkinlik saatinde müzikten sonra satranç düellosunda ikinci sıraya bizi aldığını duyurdu." der demez bir hışımla ona dönüp "ne yaptın ne yaptın?! kendini kendini suda boğmak yerine elimden ölmek mi istedin?! bu hadsizliğinin bedelini kalabalık içinde yenilerek ödeyeceksin! arkandan "matematik dehası ama satranç ahmağıymış." dedirteceğim. o saat gelene kadar def ol! dehaymış hasta! hadsiz! saygısız! bencil g.ttt."
ben konuşurken sonlara doğru gülerken en son kahkaha atmıştı.
güzel vakit geçiriyordum içine ettiler pikniğimin. hepsinden nefret etmiştim o gün.
ve 5-6 oyundan en uzun süren bizimkiydi. ben sinirle öyle konuştum ama çoğu şeyi hatırlamıyordum. o yüzden internetten baktım biraz.
oyun ortalarında "seni yenersem her an üstüme saldıracak gibisin. eminim kafamın ezildiğini görmeden tahtayı vurmayı da bırakmazsın." diye sessizce konuşup alttan alta gülüyordu. "oyunu bıraktığını hissettiğim anda bitirmeden aynısını yaparım. hünerlerini göster. yenersen ve yenilmeye layık bir oyun göremezsem bunun da hıncını çıkarırım."
40-45 dk süren oyunda sonlara doğru kazanırken bir yanlış hamleden ötürü yenildim. hamlemi fırsatlandırması iyiydi. hakkıyla tebrik ettim ama sinirliyim.
yenileceğim yüksek ihtimaldi yine de onu korkutmak istemiştim. en son ortaokulda oynamıştım yani. ki o satranç kulübündeydi ve yine turnuvalara gidiyordu galiba tam hatırlamıyorum. tebrik edince "kazanmaktan daha çok yenildim aslında." deyip saçma sapan bir şekilde bakıyordu. "kazanmaya alışık değilsin galiba, iyice mallaştın şu an. kendine gel." deyip gittim. ve lanet piknik bitene kadar öğretmenin dediği " düşmana karşı attığım bakışlarım" yüzüme yapışmış gibiydi. yemek yeneceği zaman sınıfça oturuyorduk. sıra bize gelince kalabalık dağılsın diye beklemiştim o sürede kendisi bana da yemek almıştı. "sinirden baya yorulmuşsundur yerine aldım buyur." deyip uzatmıştı sakin bir şekilde. "sen şaka mısın olumm, beni düşünmek sana mı kaldı? başkasına ver, el sürdüğün hiçbir şeyi istemiyorum. ve bu son uyarım. bir daha aşırıya kaçarsan evine sarsaklayan adımlarla ve patlamış bir suratla gidersin. iştahımı da kaçırdın. afiyet olsun (!)." deyip gittim.
abim var ya o hep benden kaçtı. evde yakalamış tartaklamış ve 1 hafta eziyet eder şekilde davranmıştım.
o cinse bakmak bile çoğu zaman dövme isteği uyandırırken bir de böyle tavırları beni iyice sinir ediyordu. tam böyle değil ama buna benzer tavırlar içine giren 2-3 kişi daha vardı. ben sonradan fark ettim ve teneffüste kapı eşiğinde duruyor ya da dışarıda tam kapı karşında durup
onlardan biri içeri girmeye yeltendiğinde geçirmiyormuş. "bu sınıfta işin yok kardeşim haydi kendi sınıfına. sınıftakiler çalışıyor rahatsızlık veriyorsunuz. sınav öğrencisiyiz biz laklaklık etmeye vakti olan 9'lar değil." vs. duyunca sinirden gülmüştüm. biri de hiç "o halde sen burada durup gezineceğine neden çalışmıyorsun acaba?" dememiş.
9-10'lardan beni çok seven çocuklar vardı. kulüplerde sorularını çözer veya konu özeti anlatırdım. bazen sınıfa kadar gelirlerdi kız/ erkek.
erkek gelince "ben o konuyu ondan daha iyi biliyorum gel ben sana sorunu çözüp iyi bir şekilde öğretirim." diyordu. ben o zamanlar gıcıklık olsun diye yaptığını sanıyordum öylesine yani.
sınıfta da onunla rekabet halindeyiz ama benim notlarım daha yüksekti. sınavlarda da onun netleri bazen beni geçiyordu o da sırf matematikle. 30-35'e yakın net yapıyordu daha konuları tam işlemeden. hainn! kimya ya da biyolojisi kötüydü. onda da temeli yokmuş diyordu. öğretmende beni öğretmeni yapmıştı. bir sıraya birimiz ya ters oturuyordu oturamadığı zamanlarda da bir sıra daha çekip onu oraya oturtuyordum. bir buçuk kişi ortamızda kalsın. ben severim geniş alan.
bir dönem kaldı sonra disiplinden gitti. sebebi de çalışamadığı bir sınavda kopya hazırlayacak kadar zeki olmasının yanında yakalanması bir de müdüre. üzüldüm ama bir yandan da iyi ki dedim. zeki olduğunun bilincinde olarak bazen kendini beğenmiş ve gevşek tavırları vardı. iki karakterli gibi tuhaftı. ve kopya kağıtlarını çantamla kapattığı için beni de kendiyle yakıyordu. böyle bir şeye izin vermeyeceğimi bildiği için sorma zahmetine bile girmemiş. ve hazırladığı kopyalarda başka bir arkadaşımın. onu da yakıyordu...
devamını gör...
172.
müthiş bir masa oyunudur. çoğu insan tavlaya benzetse de, alakası bile yoktur. tavla şansa dayalı iken, satranç hesaba dayalıdır. satranç taş haraket ettirmekten daha fazlasıdır, tanımımı sonuna kadar okursanız anlayacaksınız. türkiyede satranç kültürü pek fazla yok, satrançta sadece taş hareketini bilip trollüne oynayanlar, 2-3 açılış tuzağı ezberleyip kendini tal sananlar, sadece keyfine 1+0 bullet oynayanlar çok fazla, kimse ciddi anlamda kıymet vermiyor şu oyuna. eğer satranç öğrenmek, çalışmak istiyorsanız elinize bir satranç kitabı alın ve okuyun, oyunsonu, taktik vb. çalışın. öyle 2-3 youtube videosuyla olmuyor bu işler.
buraya kadar içimi döktüm, şimdi cidden satranç hakkında bazı temel bilgiler vereceğim. o zaman başlayalım:

satrançta ilk olarak öğrenilmesi gereken bilgi taşların hareketi, taşların dizilişi ve notasyondur. taşların hareketi için bu makaleyi, notasyon için bu makaleyi okuyabilirsin.

taşların dizilişi ise tam olarak şöyledir:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

satranç açılış, oyunortası ve oyunsonu olmakla 3 kısıma ayrılır. gelin hepsi hakkında bilgi vereyim:

1) açılış. açılış oyunun ilk 10-15 hamlesine verilen isimdir. merkeze piyon getir, hafif taşlarını, yani at ve fillerini çık, şahını güvenlik altına al, vezirini erken oyuna çıkma gibi belirli temel açılış prensipleri vardır. çok üst düzey seviyelerde bu prensiplerden bazıları ihlal edilebiliyor. mesela, aron nimzowitsch'in hipermodern satranç anlayışında merkeze piyon getirmek yerine, iki filin kanatlardan çıkıldığı çift fianchetto kurulumu vb. tercih edilir. ama siz unvanlı oyuncu, üst düzey oyuncu vb. değilseniz prensipleri ihlal edip kaşınmayın, mutlaka e veya d hattındaki piyonlarınızdan birini merkeze getirin, rakip izin veriyorsa ikisini de getirin. bazı açılış hamleleri ilk defa oynandığı bölge, veya ilk defa oynayan oyuncu, veya ünlü eden oyuncu ile isimlendirilip satranç terminolojisine dahil olabiliyor. meraklısına en çok oynayan açılışlar, sıralama keyfidir:

1. italyan açılışı. 1.e4 e5 2. af3 ac6 3. fc4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2. ispanyol açılışı. 1.e4 e5 2. af3 ac6 3. fb5 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

3. şah gambiti. 1.e4 e5 2.f4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

4. pirc savunması. 1.e4 d6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

5. caro-kann savunması. 1.e4 c6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

6. fransız savunması. 1.e4 e6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

7. modern savunma. 1.e4 g6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

8. danimarka gambiti. 1.e4 e5 2.d4 exd4 3. c3 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

9. alekhine savunması. 1. e4 af6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

10. sicilya savunması: najdorf varyantı. 1. e4 c5 2. af3 d6 3. d4 cxd4 4. axd4 af6 5. ac3 a6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

11. sicilya savunması: dragon varyantı. 1. e4 c5 2. af3 d6 3. d4 cxd4 4. axd4 af6 5. ac3 g6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

12. sicilya savunması: schveningen varyantı. 1. e4 c5 2. af3 d6 3. d4 cxd4 4. axd4 af6 5. ac3 e6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

13. vezir gambiti. 1.d4 d5 2. c4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

14. reti açılışı. 1. af3 d5 2. c4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

15. katalan açılışı. 1. d4 af6 2.c4 e6 3. af3 d5 4.g3 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

16. şah-hint savunması. 1. d4 af6 2. c4 g6 3. ac3 fg7 4. e4 d6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

17. nimzo-hint savunması. 1. d4 af6 2.c4 e6 3.ac3 fb4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

18. nimzo-larsen atak. 1. b3 hamlesiyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

19. macar açılışı. 1. g3 hamlesiyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

20. ingiliz açılışı. 1. c4 hamlesiyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

21. dört at açılışı. 1. e4 e5 2. af3 ac6 3. ac3 af6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

22. hollanda açılışı. 1. d4 f5 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

23. iskandinav açılışı. 1. e4 d5 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

24. fil açılışı. 1. e4 e5 2. fc4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

25. philidor açılışı. 1.e4 e5 2.af3 d6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

26. viyana açılışı. 1.e4 e5 2. ac3 af6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

27. benoni açılışı. 1. d4 af6 2. c4 c5 3. d4 e6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

28. london sistemi. 1.d4 af6 2. ff4 d5 3. af3 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

29. iskoç açılışı. 1.e4 e5 2. af3 ac6 3. d4 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

30. rus açılışı. 1. e4 e5 2. af3 af6 hamleleriyle başlıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2. oyunortası. oyunun bu kısmında artık stratejiler, taşları manevra etmek, taktik hamleler, planlar vb. var. oyunun bu kısmını benim size öğretmem mümkün değil, kitapla öğrenmeniz gerek.

3. oyunsonu. adından da görüldüğü gibi oyunun son kısmıdır. bu kısımda artık üçgenleme, yarma harekatı, uzak geçer, bağlı geçer vb. gibi terimleri uygulamaya dökmek lazım, bunları da bir oyunsonu kitabı temin ederek öğrenmeniz gerekiyor. ben size sadece oyunsonu türlerini öğreteceğim:

1. fil oyunsonu - rakibin fil ve piyonlarına karşı bizim fil ve piyonlarımızın bulunduğu oyunsonlarıdır. eğer tüm piyonlar tahtadan kalkarsa teorik beraberedir. teorik sözünü vurguluyorum, çünki eğer sadece 16 istisnai durumda mat olabiliyorsunuz. örnek bir fil oyunsonu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


2. at oyunsonu - rakibin at ve piyonlarına karşı bizim at ve piyonlarımızın bulunduğu oyunsonlarıdır. eğer tüm piyonlar tahtadan kalkarsa teorik beraberedir. bu defa da teorik sözünü vurguluyorum, çünki sadece 8 istisnai durumda mat olabiliyorsunuz. örnek bir at oyunsonu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


3. kale oyunsonu - rakibin kale ve piyonlarına karşı bizim kle ve piyonlarımızın bulunduğu oyunsonlarıdır. eğer tüm piyonlar tahtadan kalkarsa teorik beraberedir. yine teorik sözünü vurguluyorum, çünki saymaya üşendiğim kadar durumda mat olabiliyorsunuz. örnek bir kale oyunsonu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


4. vezir oyunsonu - rakibin vezir ve piyonlarına karşı bizim vezir ve piyonlarımızın bulunduğu oyunsonlarıdır. eğer tüm piyonlar tahtadan kalkarsa teorik beraberedir. yine teorik dedim, çok fazla durumda mat olabiliyorsunuz. örnek bir vezir oyunsonu:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


şimdi geçelim satranç oyuncularına, kendi döneminin en iyi satranç oyuncusu olan, yani dünya satranç şampiyonu ünvanına layık görülmüş satranççıları derledim:

1) wilhelm steinitz (1886-1894)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2) emanuel lasker (1894-1921)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

3) jose raul capablanca (1921-1927)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

4) alexander alekhine (1927-35, 1937-1946)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

5) max euwe (1935-1937)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

6) mikhail botvinnik (1948-1957) , (1958-1960), 1961-1963)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

7) vasily smyslov (1957-1958)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

8) mikhail tal (1960-1961)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

9) tigran petrosian (1963-1969)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

10) boris spassky (1969-1972)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

11) bobby fischer (1972-1975)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

12) anatoly karpov (1975-1985)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

13) garry kasparov (1985-2000)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

14) vladimir kramnik (2000-2007)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

15) viswanathan anand (2007-2013)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

16) magnus carlsen (2013-2023)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

17) ding liren (2023-günümüz)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

son olarak size fidenin elolara, yani reytinge göre verdiği unvanları anlatayım:

1. büyük usta (gm). dünya şampiyonu unvanından sonra en prestijli unvandır. bir kere kazanıldığında ömür boyu oyuncunun elinde kalıyor. 2500 elodan sonra bu unvanı kazanabilirler. viswanathan anand, garry kasparov, vladimir kramnik gibi 2700 elo reytingini aşan satranç oyuncularına süper gm deniyordu ancak bu unvan resmi değil. şu anda dünya çapında 48 satranç oyuncusu 2700'den fazla eloya sahip. sergey karjakin 12 yıl 7 aylıkken gm olarak, gm unvanını kazanan en genç satranç oyuncusudur.

2. uluslararası usta (im). 1950'den beri kullanılan bir unvandır. elosu 2400-2500 olan oyuncular im olabilirler. ama bu sizi yanıltmasın, 2500+ elo ratingi olan ve im olan oyuncular da var. larry christiansen, wang hao, anish giri ve vladimir kramnik im unvanını almadan doğrudan gm olan oyunculardır. bobby fischer, 1958'de im olmuştur ve sadece birkaç ay sonra 1959'da gm unvanını kazanmıştır.

3. fide master (fm). 1978'den beri kullanılmaktadır. 2300+ elo olanlar bu unvanı alabilirler.

4. aday usta (cm). 2002'den beri kullanılmaktadır. 2200+ eloya sahip satranç oyuncuları bu unvanı kazanabilir.

not: çok uzun bir entry olduğu için bazı yerlerde bilgi hatası, veya yazım hatası olabilir. eğer böyle bir şey bulursanız lütfen bana mesaj atın ve hatamı bildirin, sonuçta insanlara yanlış bilgi vermek istemem.
devamını gör...
173.
hayat saçma oyununun özetlenmişidir,
top nedir at nedir, toplumda kimler attır kimler vezirdir, kimler se piyon
devamını gör...
174.
boş beleş bir oyundur vakit kaybı full getirisi de yok eğlenceli bile değil
devamını gör...
175.
gerçek hayatta hiçbir işinize yaramayacak satranca kafa yoracağınıza gerçek hayatın her noktasında işe yarayan oyun teorisine kafa yorun...
devamını gör...
176.
bana göre olmayan oyundur. sanırım bu işte usta olmak fotoğrafik hafıza ve yüksek alan farkındalığı gerektirmektedir.
zekam yüksek olmasına rağmen tezat olarak dikkatim dağınıktır.
bu nedenle çoğu arkadaşımı satrançta yensemde aldığım oyunu kaçırdığım bir ayrıntı yada hamlede verebilirim.
devamını gör...
177.
@mikhail talin sigarası adlı yazara #2713718 entrisi için teşekkür ederim.
satranç için bir ansiklopedide bulunabilecek başlangıç bilgilerini buraya yazmış. böyle entrilerin artması sözlüğün değerini artıracaktır.
not: okuyun arkadaşlar. bir şey yitirmezsiniz okumakla. satranç oynamayan ben bile okudum.
devamını gör...
178.
açılış ezberlemeyin ama prensiplerine hakim olun.

savunurken taş değişiminden korkmayın.

saldırırken mümkünse taş değişmemeye çalışın.

piyon nasılsa diye umursamadığınız o ufaklıklar bağlı geçer olarak 6. yataya geldiklerinde strese sokar, 7. yataya geldiklerinde ağzınıza sıçar benden demesi. siz siz olun piyon diye küçümsemeyin.
devamını gör...
179.
bu oyunla ilgili ilgimi çeken tek şey şu hikayedir...

satrancı icat edenin bir çin’li rahip olduğu söylenir ve ona ait şu öykü anlatılır. kral, satranç oyununun methini duyar ve rahibi çağırarak oyunu kendisine öğretmesini ister. rahip isteneni yapar. oyundan çok memnun kalan kral, rahibe,

“bana güzel bir oyun öğrettin. seni memnun etmek isterim. dile benden ne dilersen!”

der. rahip,

“sağlığınızı diliyorum, haşmetmeap!”

diyerek yanıt verir. ama kral bir şey istemesi için çok ısrar edince, rahip krala hınzırca bir oyun oynamak ister ve der ki,

“haşmetlim, bu satranç tahtasının 64 karesi vardır. 1 nci kareye 1 pirinç tanesi, 2 nci kareye birincinin iki katını, 3 ncü kareye 2 ncinin iki katını,…, genel kural olarak, (n+1)-inci kareye n- yinci karedekinin iki katı kadar pirinç koymalarını emrediniz.”

der. kendisine güzel bir oyun öğreten adamı cömertçe ödüllendirme fırsatı vermediğini düşünerek, kral, rahibin bu isteğine çok içerler. veziri çağırarak,

“ayağına gelen talihi tepen bu sefili karşımdan alın! götürün ambara, satranç tahtasına istediği bir avuç pirinci koyup saraydan atın!..”

buyruğunu verir. rahibi pirinç ambarına indirirler. saatler geçtikten sonra, vezir telaşla içeri girer ve

“haşmetlim, depodaki pirinç rahibe yetmedi!”

der. kral bu sefer vezire kızar:

“bre vezir olacak adam, bir avuç pirinç kalmayana kadar boşaldıysa ambarı neden önceden doldurmadın? sarayı nasıl tehlikeye atarsın?”

vezir kendisini savunur:

“haşmetlim, ambar ağzına kadar zaten doluydu, ama rahibin istediği daha fazla çıktı.”

yanıtını verir. vezirin yanlış hesap yaptığını düşünen kral, sarayın bütün saymanlarına doğru bir hesap çıkarmaları emrini verir. günlerce hesap yapan saymanlar, sonunda başsaymanı kralın huzuruna gönderirler. başsayman, çekinerek krala durumu söyler:

“haşmetlim, emriniz üzerine günlerdir gece-gündüz durmadan hesap yaptık. hesabı bitiremedik. ama şu ana kadar çıkan sayılara göre veziriniz haklı çıktı. ambardaki pirinç yetmeyeceği gibi, çindeki bütün ambarları versek, hatta gelecek yıllarda yetişecek pirinçleri de versek, gene de rahibin istediğini karşılayamıyor!”

9 milyar 220 milyon ton....
devamını gör...
180.
oynamak isteyen sözlük arkadaşı arıyorum
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"satranç" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim