101.
"vurun ulan,
vurun,
ben kolay ölmem.
ocakta küllenmiş közüm,
karnımda sözüm var
haldan bilene.
babam gözlerini verdi urfa önünde
üç de kardaşını
üç nazlı selvi,
ömrüne doymamış üç dağ parçası.
burçlardan, tepelerden, minarelerden
kirve, hısım, dağların çocukları
fransız kuşatmasına karşı koyanda
bıyıkları yeni terlemiş daha
benim küçük dayım nazif
yakışıklı,
hafif,
iyi süvari
vurun kardaş demiş
namus günüdür
ve şaha kaldırmış atını.
kirvem hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki"
-33 kurşun
vurun,
ben kolay ölmem.
ocakta küllenmiş közüm,
karnımda sözüm var
haldan bilene.
babam gözlerini verdi urfa önünde
üç de kardaşını
üç nazlı selvi,
ömrüne doymamış üç dağ parçası.
burçlardan, tepelerden, minarelerden
kirve, hısım, dağların çocukları
fransız kuşatmasına karşı koyanda
bıyıkları yeni terlemiş daha
benim küçük dayım nazif
yakışıklı,
hafif,
iyi süvari
vurun kardaş demiş
namus günüdür
ve şaha kaldırmış atını.
kirvem hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki"
-33 kurşun
devamını gör...
102.
sana gitme demeyeceğim .
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.
sana gitme demeyeceğim.
gene de sen bilirsin.
yalanlar istiyorsanyalanlar söyleyeyim,
incinirsin.
sana gitme demeyeceğim,
ama gitme,
lavinia.
adını gizleyecegim,
sen de bilme ,
lavinia.
üşüyorsun ceketimi al.
günün en güzel saatleri bunlar.
yanımda kal.
sana gitme demeyeceğim.
gene de sen bilirsin.
yalanlar istiyorsanyalanlar söyleyeyim,
incinirsin.
sana gitme demeyeceğim,
ama gitme,
lavinia.
adını gizleyecegim,
sen de bilme ,
lavinia.
devamını gör...
103.
sesinin kuşları susunca
öyle yorgun düşmüşüm ki
acının mavzerini taşımaktan
bulanık sular basıyor birden
bütün mevzilerimi
sonra çöle kesiyor içim
bu alaturka şarkılarda
fena kanıtıyor bazen
anıların ve acıların kabuğunu
gagalıyor kanatırcasına yarayı
susamış bir kerkenez
sesimin pınarı kuruyor
susunca sesinin kuşları
uzayıp giden bir bozkır
kesiliyor dudaklarım
kavruluyor yalım yalım
sesini ver bana dinle
su verir gibi yaralı bir hayvana
sesinin bütün gözlerini
çevir dudaklarımın bozkırına
yoksa dilim dilim edecek acılar beni
acının her gözeneğinden
hüznün ilmiklerini geçirip
dokudum şiirin kilimini
şimdi nakışlamak istiyorum
yanlızlığın dört duvarında sesini
ahmet telli
öyle yorgun düşmüşüm ki
acının mavzerini taşımaktan
bulanık sular basıyor birden
bütün mevzilerimi
sonra çöle kesiyor içim
bu alaturka şarkılarda
fena kanıtıyor bazen
anıların ve acıların kabuğunu
gagalıyor kanatırcasına yarayı
susamış bir kerkenez
sesimin pınarı kuruyor
susunca sesinin kuşları
uzayıp giden bir bozkır
kesiliyor dudaklarım
kavruluyor yalım yalım
sesini ver bana dinle
su verir gibi yaralı bir hayvana
sesinin bütün gözlerini
çevir dudaklarımın bozkırına
yoksa dilim dilim edecek acılar beni
acının her gözeneğinden
hüznün ilmiklerini geçirip
dokudum şiirin kilimini
şimdi nakışlamak istiyorum
yanlızlığın dört duvarında sesini
ahmet telli
devamını gör...
104.
konuşsam dilim yanar, sussam kalbim
önce duruyorum… sonra susuyorum…
içimden çıkan lafların etrafı ,yangın yerine çevireceğini düşününce kilit vuruyorum dilime..
sonra yan! diyorum içime! .sadece sen yan!
ve dayan! diyorum gönlüme!
dayan be gönlüm! dayan ki , elbet birgün görecektir sevgili arşa yükselen alevlerini…
dayan ki, elbet bir gün sende açan alev kırmızısı güllerin kokusu yâre ulaşacaktır…
dayan ki bir gün alevlerin, sevgilinin gözyaşıyla buluşacaktır…
dayan gönlüm! seni de elbet bir anlayan olacaktır!…
dayan be gönlüm! içine akıttığın gözyaşınla bile sitem etme sevgiliye!
derdini başına tac et “sevgiliden geldi.” diye…
ve dayan, sorma “içime bu yangını salıp da nereye gitti?” diye!
sen sevgine sadık ol, o seni sevmese bile!
dayan be gönlüm! bîçâre değilsin yaradan sana yâr…
kimsesiz değilsin, yanında “kimsesizler kimsesi” var!
biliyorum! sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla, dünya sana dar!
ama dayan gönlüm! dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var!
dayan be gönlüm!…içindeki aleve attığın tohumları gözyaşınla yeşert!
dayan ki her şey bitecek bir gün, kalmayacak ne gam ne dert!…
alev kırmızısı güllerden der demet demet…
bil ki! bil ki bir gün mutlaka bitecek bu hasret!
mevlana celaleddin rumi
önce duruyorum… sonra susuyorum…
içimden çıkan lafların etrafı ,yangın yerine çevireceğini düşününce kilit vuruyorum dilime..
sonra yan! diyorum içime! .sadece sen yan!
ve dayan! diyorum gönlüme!
dayan be gönlüm! dayan ki , elbet birgün görecektir sevgili arşa yükselen alevlerini…
dayan ki, elbet bir gün sende açan alev kırmızısı güllerin kokusu yâre ulaşacaktır…
dayan ki bir gün alevlerin, sevgilinin gözyaşıyla buluşacaktır…
dayan gönlüm! seni de elbet bir anlayan olacaktır!…
dayan be gönlüm! içine akıttığın gözyaşınla bile sitem etme sevgiliye!
derdini başına tac et “sevgiliden geldi.” diye…
ve dayan, sorma “içime bu yangını salıp da nereye gitti?” diye!
sen sevgine sadık ol, o seni sevmese bile!
dayan be gönlüm! bîçâre değilsin yaradan sana yâr…
kimsesiz değilsin, yanında “kimsesizler kimsesi” var!
biliyorum! sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla, dünya sana dar!
ama dayan gönlüm! dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var!
dayan be gönlüm!…içindeki aleve attığın tohumları gözyaşınla yeşert!
dayan ki her şey bitecek bir gün, kalmayacak ne gam ne dert!…
alev kırmızısı güllerden der demet demet…
bil ki! bil ki bir gün mutlaka bitecek bu hasret!
mevlana celaleddin rumi
devamını gör...
105.
her şey biliyor her şey
sen biliyor musun bakalım
seni nice sevdiğimi?
üstüne titrediğimi?
geldiğimi?
gittiğimi?
-cemal süreyya
devamını gör...
106.
ne hasta bekler sabahı
ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar
geçti istemem gelmeni
yokluğunda buldum seni
bırak vehmimde gölgeni
gelme artık neye yarar
necip fazıl kısakürek
ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar
geçti istemem gelmeni
yokluğunda buldum seni
bırak vehmimde gölgeni
gelme artık neye yarar
necip fazıl kısakürek
devamını gör...
107.
yolun bile tanımadığı bir yolcu akıyor şehrin damarlarından,
bir balerin gibi parmak uçlarında gecenin.
zincire vurulmuş bir köstekli saatin kapağının altında gizlice yaşlanıyor zaman.
göğsünde filizlenmekte yasadışı bir cenin.
paslı bir yarayı diker gibi adımlanıyor tren yolu.
ve vahşice ısırıyor çakıl taşları, öper gibi basıyor olsa da çıplak ayakları.
zincire vurulsa da, bir köstekli saatin kapağının altında sinsice akıyor zaman.
yolun yüksünmeden sırtlandığı bir yolcu, yalınayak geçiyor yaşamın şahdamarından.
{zamiri}
devamını gör...
108.
"kimse kimseye, göz göze nasıl bakar bilmezken
o benim gözlerime niye öyle,
neden öyle,
hangi öyle bakmıştı ki,
ben sağ elimle kalbimi yoklamıştım."
birhan keskin
o benim gözlerime niye öyle,
neden öyle,
hangi öyle bakmıştı ki,
ben sağ elimle kalbimi yoklamıştım."
birhan keskin
devamını gör...
109.
kayıp aranıyor ilanı vermeli gönlüne
altına imzasını atmamalı
isimsiz mısraları olmalı insanın
sevgiye adanmış mısraları
anonim sansın sevgiyi okuduğunda
her okuduğunda onu andığını bilmemeli
kalemine sağlık hocam
altına imzasını atmamalı
isimsiz mısraları olmalı insanın
sevgiye adanmış mısraları
anonim sansın sevgiyi okuduğunda
her okuduğunda onu andığını bilmemeli
kalemine sağlık hocam
devamını gör...
110.
ben bu hayata asiydim,
öyle değildim.
bir yıldız kaydı ömrümden,
ben değildim.
işte her şeye sırtımı dönüp koşuyorum...
sarı güller kahrolsun,
ıslak gözler,
beyaz mendil kahrolsun.
kahrolsun bu kaldırım,
bu nezaket,
mutluluk dilekleri,
canım yanıyor, canım!
bildiğin gibi değil,
bildiğin gibi değil.
bildiğin gibi değil..
hiç bildiğin gibi değil...
devamını gör...
111.
beni senin gibi birde annem terk etmişti ki,
göbeğinde durur o'nun yokluğundan bana kalan
çukur.
sunay akın.
göbeğinde durur o'nun yokluğundan bana kalan
çukur.
sunay akın.
devamını gör...
112.
“ben bıraktım siz konuşun,
yoruldum ben siz koşun.
ıskartaya ayırın beni
bütün ayrılıklardan…..
küsmedim kardayım yediğim dayaktan
şimdi yalnız, sari saman kağıt kokulu günlerde
türkçeye çeviriyorum ayrılık acısını
beni bırakın
ben meçhul oldum
gizli özneyim
vatansız cümlelerde
ben yandım.
kalbim kül oldu
eski bir kütüphane yangınında.”
yoruldum ben siz koşun.
ıskartaya ayırın beni
bütün ayrılıklardan…..
küsmedim kardayım yediğim dayaktan
şimdi yalnız, sari saman kağıt kokulu günlerde
türkçeye çeviriyorum ayrılık acısını
beni bırakın
ben meçhul oldum
gizli özneyim
vatansız cümlelerde
ben yandım.
kalbim kül oldu
eski bir kütüphane yangınında.”
devamını gör...
113.
bir kadın ölürse saksıda çiçek ölür
mutfakta tencere,
kapıda süpürge
balkonda gölge ölür
bir kadın ölürse
sobada ateş,
sofrada yemek,
teknede hamur ölür
bir kadın ölürse
güle güle git diyen,
akşam yolunu gözleyen
gece üstünü örten,
seninle ağlayan,
seninle gülen ölür
bir anne ölürse,
bir yuva ölür ...
mutfakta tencere,
kapıda süpürge
balkonda gölge ölür
bir kadın ölürse
sobada ateş,
sofrada yemek,
teknede hamur ölür
bir kadın ölürse
güle güle git diyen,
akşam yolunu gözleyen
gece üstünü örten,
seninle ağlayan,
seninle gülen ölür
bir anne ölürse,
bir yuva ölür ...
devamını gör...
114.

kendi duvarımın arkasındaydı,
gördüm, sakindi ova.
köyler şehirler nehirler içinden geçtim
yaban toprağa değdim
başka sular içtim.
yolları yarları yılları geçtim
bir anafordu içim, eksiğimle
ters döndüm taştım düştüm.
yollar tamamlar mı beni?
uzakta solgun yüzlüm, hasreti sakinim
dağ gibi sever beni, dağ gibi suskunum
bu yüzden ben en çok dağlara baktım,
tamamlanmadım
tamamlanmadım
*
devamını gör...
115.
yardan yara almışsa can,
merhemidir yaradan.
çekilsin kibrin aradan,
incinsende incitme..
{zamiri}
devamını gör...
116.
bayrak açtım adalete karşı
aldım başımı kaçtım
ey büyücüler ey bahtsızlık hazinem size emanet
azmettim söndürdüm içerimde insan ümidi adına ne varsa
bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci
aldım başımı kaçtım
ey büyücüler ey bahtsızlık hazinem size emanet
azmettim söndürdüm içerimde insan ümidi adına ne varsa
bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci
devamını gör...
117.
yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
kavim göçlerinden bu yana ağlayan
ve durmadan
cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
çalan, çaldıran, yakalatan
adı bende gizli bir kadındı istanbul
şehre bir yağmur yağdı
ben ağladım
sevilirken ayrılmak mı kaldı bizanstan
yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden
bir şehre yağmur yağdı
ben ağladım
kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
hangisi talandı demli öpücüklerin
ve buğularda yitirilen kimin adıydı
bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
soyulur muydu kabuğu hayatın
yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
yağmur şehre bir yağdı
ben ağladım
ben ençok seni götürdüm giderken
aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
ben...
yağmur...
ağladım...
|yılmaz erdoğan
kavim göçlerinden bu yana ağlayan
ve durmadan
cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
çalan, çaldıran, yakalatan
adı bende gizli bir kadındı istanbul
şehre bir yağmur yağdı
ben ağladım
sevilirken ayrılmak mı kaldı bizanstan
yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden
bir şehre yağmur yağdı
ben ağladım
kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
hangisi talandı demli öpücüklerin
ve buğularda yitirilen kimin adıydı
bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
soyulur muydu kabuğu hayatın
yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
yağmur şehre bir yağdı
ben ağladım
ben ençok seni götürdüm giderken
aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
ben...
yağmur...
ağladım...
|yılmaz erdoğan
devamını gör...
118.
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.
devamını gör...
119.
sevmek sevildiğini bile fark etmeden
yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi
sevmek zehir zemberek ve yürekten
gecikerek de olsa vuruşur gibi
sevmek için geç ölmek için erken
#1564530
yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi
sevmek zehir zemberek ve yürekten
gecikerek de olsa vuruşur gibi
sevmek için geç ölmek için erken
#1564530
devamını gör...
120.
susmak istiyorum konuşmadan yaşamak
akıllıca olurdu ve derlerdi delirdi
kasa başında düşürdün samimiyetini
çiçeklerde bir telaş var yağmur gecikti
akıllıca olurdu ve derlerdi delirdi
kasa başında düşürdün samimiyetini
çiçeklerde bir telaş var yağmur gecikti
devamını gör...
"şiir alıntıları" ile benzer başlıklar
kitap alıntıları
2048