türk halkının cahil kalma nedeni

ya hani her şey zıttı ile var olur diye bir cümle var ya, hah, işte o hesap. cahil nasıl kalınmaz(bence) : okumak. kitap olur, dergi olur, gazete olur... her şey olur. ama her okuduğuna da inanmaktır da cahil olmak. okumuyoruz ama her okuduğumuza inanıyoruz. zaten üssel bir şekilde sorunları da çıkmaya başlıyor bu zeminde. okumuyoruz, okusak bile sorgulamıyoruz, sorgulamamaya alışıp muhakeme yeteneğimizi kaybediyoruz, daha sonra başımıza gelen her şeyi kabulleniyoruz... ohooo

cahilliğe övgünün prim yapması.

merak etmemek, körü körüne inanmak, eğitimsizlik, okumamak.

yazarsam sözlükten atılırım :) çünkü ne kadar eğitimli de olsak, cahiliz... hepimiz o riyakarlığın bir parçasıyız.

biraz coğrafya biraz da yüzyıllar boyunca ihmal edilmesi. şimdi ihmal edilmiş olan atalar kıt kaynaklarla geçiniyordu. bu da gemisini yürütenin kaptan olduğu bir sistem demektir. yani bu coğrafyada uyanık olmak, gerekirse hak yemek, mecburen güçlünün yanında yer almak zorundasın. bunları yapmayanlar doğal seleksiyona uğradı neslini aktaramadı.

demek istediğim yok merak yokmuş da yok cahilliği seviyormuşuz da falan bunlar sebep değil sonuçtur. bizim milletimiz bal gibi de meraklıdır. senin ülkende dedikodu diye bir kavram var. nasıl merak yok? türk toplumu cahil falan da değildir. en fakirinden en zenginine kadar gayet herkes de her şeyi biliyor. en fakiri 20 yerden yardım alanarak geçinir en zengini de vergiden kaçırır.

kabul edin biz kötü niyetli bir toplumuz. çünkü geçmişte böyle yapanlar neslini sürdürdü. biz onların torunlarıyız.

sizi anlıyorum. bir insan nasıl cahil kalabilir ki diye sorduğunuzda ilk aklınıza gelen kafası basmıyordur, merakı yoktur, onu cahil bırakmışlardır gibi şeyler geliyor ama öyle değil. hani insan yine de atalarına toz konduramıyor biraz da.

hadi biraz da uykusuzluğun bana verdiği yetkiye dayanarak soruyu biraz değiştirelim. elin ingilizi, almanı, amerikalısı neden bizden ilerde? çok mu zekiler? yoo emin olun değiller. yine cevap coğrafya. sen ipek yolunun üzerindeydin. fakat avrupa hindistan gibi, çin gibi ülkelere çok uzaktı. onların kaynaklara erişimi daha zordu. bu yüzden dünyanın öbür tarafını dolaşmak istediler değil mi? bunlar da bir teknoloji gerektirir. biz anadolunun ve hatta afrika ve ortadoğunun bereketli topraklarına zaten hakimdik. yeni bir şey geliştirmeye itecek bir motivasyonumuz yok yani. yoksa motivasyon olunca fatih en büyük topları da döktürmesini biliyor. demek ki isteyince yapabiliyoruz. fakat işte bu yeni yerler keşfetme, hindistan'a daha kısa yoldan ulaşma arzusu onların istemeden de olsa bilim kültürü oluşturmasını sağladı. bunun faydasını görünce de devam ettirdiler.

yok ortadoğu baskıcı toplum falan ondan gelişemedik demek biraz kolaya kaçmak olur. batı kilise ile karşı karşıya gelmedi mi? orada kadınlar bilim yapabiliyor muydu sanki? hayır onlar da bu zorluktan geçtiler. fakat dediğim gibi onların bizden önce bir şey yapmaları gerekiyordu. çünkü ipek bize atıyorum 2 altına mal oluyorsa onlara 10 altına mal oluyordu. bizim o sıralar keyfimiz yerindeydi yani.

vay efendim bizde yeni icat yapanı sevmezler falan bunlar boş laf. batıda çok mu seviyorlardı? ilk oyomobiller çıktığında atlar gibi maliyetsiz bir imkan varken neden otomobil kullanalım ki demiş adamın biri. adam demiş ki ya galiba biz evrenin merkezinde değiliz. güneşin etrafında dönen sıradan bir gezegeniz. adamı hapse mi tıkmamışlar afaroz mu etmemişler neler neler.

çok yazdım ama sözün özü neden onlar gelişti de biz cahil kaldık sorusu ne din ile ilgili ne de türk insanının zekası ile ilgili. avrupanın ve sonrasında amerikanın motivasyonu daha fazlaydı çünkü mecburlardı buna.

yoksul bırakılmış olmasıdır.

düşünmemek,arastirmamak, körü körüne duyduğuna inanmak ve din tabi ki.

cahil olduğunu asla fark edememesi

devletimizin halkın cahil kalmasını istemesidir. devlet politikasıdır yani.
cahil insan kendisine söylenen yalanlara inanır ve söyleyenden fazla savunur. cahil insan düşünmez, düşünmediği için de sorgulamaz. önüne konan ottan başkasını yemez.
köylülerin şehre gitmesini ve şehirde bir sanayi proletaryasının oluşmasını engellemek için italyan faşistlerinden apartılan köy enstitüleri, şu kemalistlerce yere göğe sığdırılmayan okullar, diyalektiğin amansız işleyişi ile kuruluş amacına aykırı bireyler üretmeye başlayınca tehlikeli görülerek kapatıldı. tabuta son çiviyi menderes çakmış görünse de kapatma işlemini bizzat chp yapmıştır. kapatıldığı tarihte enstitüler kıt öğretmenle öğrenim yapan liseler halindeydi.
ancak eğitim sistemi, elli kere sağı solu kurcalanmış olsa da halâ düşünen insan üretiyordu. okullarda kütüphaneler vardı mesela. ne büyük suç.
12 eylül öncesinin kanlı günlerinde devletin gözü, öğretmen yetiştiren okullara yönelmişti. devletin paramiliter gücü mhp'li teröristler öğretmen okullarını okulların bulunduğu bölgeleri terörize etmeye başladılar. 1978 yılına gelindiğinde, özellikle ankara beşevler yöresindeki okullar kanın en çok aktığı bölge olmuştu. sonunda devlet okulları uzun süreliğine kapattı. açıldığında yalnızca mhpli teröristler kalmıştı okullarda. onları da 15 günde mezun ettiler. (yıllar sonra, 90'ların ortasında, yirmi yıllık bir ingilizce öğretmeni bana, ingilizce bilgisinin öğretmenlik yapmaya elverişli olmadığını, bildiğim bir kurs varsa gideceğini söylemişti ki, daha sonra 30 yılda emekli oldu.)
eh şimdi öğretmenin bilgisi yok, kendisi faşist, ne öğretebilir çocuğa? hiç.
onların yetiştirdiği öğrenciler şimdi öğretmenlik yapıyor. maraş'ın antakya'nın depremde patır kütür yıkılan binaları gibi. yukarının mimarı iyi ama aşağıda kolon kesik.
akp de geldi, imam hatipleri başat ilk ve orta öğretim kurumu yaptı. tüyü de dikmiş oldu.
sonra türk halkı neden cahil kaldı. cahil değil dediğinizin de vizyonu atatürk'ten, chp'den ileri gitmiyor. işte bu nedenle.

türk ulusunun kendi dinini bilmiyor olmasından kaynaklı olan bir durumdur.

evet, çok riskli bir cümle kurdum size. " türk toplumu mensup olduğu dini inancından bir haber." dinimiz ile alakalı o kadar bilgisiz ve cahiliz ki, bilgiyi televizyona çıkan şarlatanlardan/ sapık zihniyetli tarikat başlarından ya da orada burada hesapta hocayım diye gezen tiplerden öğrenmeye çalışıyoruz. bilmediğimiz içinde, önüne gelen herkes, dini hükümleri kendisine uyarlayıp, toplumu müthiş şekilde manipule ederek, hem kendisini sevdiriyor hemde ilahlaştırıyor. 21 yıldır içinde olduğumuz siyasi rejim bunun en büyük örneğidir mesela.

ben seküler ama dindar aileden gelen bir kadınım. ailemin tamamı liberaldir. biz tarihimizi, dinimizi ve siyaseti birbirinden ayırabiliyoruz çünkü bütün aile bireyleri olarak hepimiz eğitimliyiz. okuduk, hala okuyoruz. şu an ben bu satırları yazarken, 1963 doğumlu babam salonumuzda kitap okuyor. her ay düzenli olarak eve bin ton kitap sipariş ediyoruz. aynı zamanda bende dahil olmak üzere, ailedeki çoğu kişi namaz kılıyor. yani olay tamamen dininle ilgili bilgili ve bireysel olarak aydın bir birey olmaktan geçiyor. yani liberal olmak dinsiz olmak değildir, dindar olmakta cahil olmak değildir. siyasi görüş- dünya görüşü taşımanın, tanrıya duyduğunuz bağlılık ile alakası yoktur. var olduğunu söyleyen herkes, sizi manipule edip, kullanmaya çalışan insanlar topluluğudur. atatürk'ün annesi zübeyde hanımın kapalı bir kadın olduğunu hatırlarsanız, bu yazdığım cümlelerin önemini anlarsınız.


kaldı ki, kendi ailemden devam edecek olursam; herhangi biri bizi dini kullanarak manipule etmeye çalıştığında, kulak asmak yerine; açar kutsal kitabımızda ilgili hükmü ararız. yani bizim için insanların ne dediği değil, kutsal kitabımızda yazan önemlidir. asıl hüküm o'dur. insan şaşar, beşer. dini konularda yalan söyleyebilir, hükümleri kendi çıkarı için kendisine göre uyarlayabilir ama kutsal kitap tek gerçekliktir.

öbür yandan; laiklik yani siyaset ile din, 2 ayrı kavramdır. birbiri ile bağdaştırılamaz. atatürk, inkilap tarihinin temelini atıp, yeni bir türkiye kurduğunda, oluşturduğu devlet rejimi için, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran "laiklik" inkilabını tasarladı. yani din ile devlet birbirinden ayrıdır dedi.

insanın tanrıya olan sadakati ile oy vermek için seçtiği devlet adamının birbiri ile ne bağlantısı olabilir? işte bunu anlayabilmek için dinini ve kendi kutsal kitabını bilmek gerekiyor önce. ülke kendi dini hükümlerinden bir haber olunca, her laf söyleyen kandırıyor sizi. türkiye'nin temel problemi bu. -> dinini bilmemek + cahil kalmaya karşı müthiş bir tutku duymak.


bu ikisi düzelmediği sürece, bu ülke şu ankinden daha ileriye gitmeyecek.

türk halkı için yapılan iyi şeylerin bir bahane ile kapatılıp yerine orta çağ zihniyetinde uygulamaların getirilmesi.
seçilenlerin din tuccarligi yapıp dini sömürü ile kendisine kemik bir kitle oluşturması ile gelişime ilerlemeye ket vurulması.
tarihten ders almamak.
hep aynı hataları tekrar etmek.
orta çağ zihniyetine övgü ileri medeniyetlere sövgü.
cahil kesimdeki hızlı nüfus artışı.
eğitim öğretime yeterli önem verilmemesi.
liyakate hiç önem verilmemesi.(akraba yakın eş dost kayırma ile yeterli bilgi ve beceriye sahip olmayanların hak etmedikleri kadrolarda istihdam edilmesi)
din ve devlet işlerinin birbiriyle karıştırılması.
......

şehir merkezlerindeki oturma banklarıdır.
her gün milyonlarca cahil o banklarda buluşup cahilliklerini yaymaktadırlar.
o banklar kaldırılırsa ve tek oturulacak yer okullar ve kütüphanelerde kalırsa ülkede cahillik biter.

eski kafalı olmaları ve bildikleri yanlışların doğru olduğu konusunda inat edip doğrularını asla öğrenmek istememeleri. yeni bilgilere kapalı olmaları, gelişmek istememeleri… (tamamen opsiyonel çünkü çevremdekiler bu yüzden cahil)

osmanlı denen devşirmelerin yönettiği hanedandır.

şanlı tarihlerini ikiye bölmeleri ve fanatik gibi bu düşünceleri sorgulamadan savunmaları bunun en basit sebeplerinden bir tanesi.

avrupanın dibindeyken rönesanstan, reformdan, coğrafi keşiflerden yararlanamayan ve üstelik anadolu halkını tarikatlara yem eden osmanlı denen devşirme hanedandır.

yeniliğe tamamen kapalı bir dinle idare edilmiş olması.
al işte, yapay zeka haramdır diyen tarikat hocası gördüm geçen gün.
bunlarla nereye ilerleyeceksin?

istiyorlar ki 2024 yılında, 1500 yıl öncesi gibi yaşayalım.
he, 2024 model mercedesleri hariç.
o kadar olur, ondan aşağısına binmezler.

#3041680

sebep bu olsaydı islam'ın altın çağı diye bir dönem ve o dönemin olmasını sağlayan o kadar müslüman bilim insanı olmazdı. hatta günümüzde de 1 tane bile müslüman bilim insanı olmazdı. böyle laflarla piyasaya çıkanların dinle, imanla ilgisi yok. bunların derdi başka. düşmemek gerek bu tuzaklara.

cahil kalma nedeni, siyasetçiler tarafından düzenli şekilde cehalete itiliyor olmamız. okumayan, öğrenmeyen, soruşturmayan insanlar, yanlış yapan hükûmetlere karşı ayaklanmaz çünkü. köy enstitülerini kapatırsınız, sistemi deneme tahtasına çevirirsiniz, içeriğin içini boşaltırsınız ve kaynayan sudaki kurbağa misali millet yavaş yavaş cehaletin kucağında bulur kendisini. sonra da ne olur? cehaletin getirdiği farkındalık eksikliği nedeniyle, içinde bulundukları durumdan rahatsız olacak bir kafa yapısından gittikçe uzaklaşır ve cahilliğiyle mutlu şekilde yaşamaya başlar insanlar. işte o aşamaya gelindiyse (ki gelindi) geçmiş olsun!

eskiden "okumuş adam" diyerek saygı duyarlardı aydın insanlara. şimdi çıkıp "doktor dövebiliyoruz yihu!" modunda takılabiliyorlar yahut ülkeden giden eğitimli insanlara s**tir çekiyorlar.

biz o sarı öküzü vermeyecektik.

akape.

20 yıllık mazisi var ama ben yine de sorumluyu akp olarak görüyorum. akp'den öncesini de gayet iyi biliyorum insanlar yine cahildi ama en azından bunun farkındaydı ve ona göre hareket ederdi. akp cahil sayısını arttırmakla kalmayıp onları cesaretlendirdi.

tabii buna eşlik eden bizim tembelliğimiz, peşin kabul ve sorgulamama gibi bir çok neden de sayılabilir.

gerçekten şu zamanda vahim bir haldeyiz, bağcılardaki mısır piramitlerini çalmışlar bu konu hakkındaki görüşünüz nedir sorusuna çalarlar abi burası türkiye cevabını duyduğumdan beri milletimizin büyük bir zihniyet devrimi yapabileceğine dair olan inancım yerle yeksan oldu.