yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
başlık "cannabinol" tarafından 22.11.2020 22:09 tarihinde açılmıştır.
261.
özverisiz davranış.
o saniye soğur, ona yeni yakın arkadaşlarıyla mutluluklar dilerim.
o saniye soğur, ona yeni yakın arkadaşlarıyla mutluluklar dilerim.
devamını gör...
262.
samimiyetinden duyulmaya başlanan şüphe.. ve bununla başlayan kafa içi kurgular. sevmiyorum.
tabi sadece yakın arkadaş değil genel de diyebiliriz.
tabi sadece yakın arkadaş değil genel de diyebiliriz.
devamını gör...
263.
bazen bir milisaniyelik de olsa size nasıl baktığını görürsünüz. ortada bir sorun yoktur ama hissedersiniz işte. tam da o andır. milimlik bir bakışa, dokunuşa, gülüşe bağlı her şey.
devamını gör...
264.
benimle yakın arkadaş olması. kim benimle yakın arkadaş olur ki?
ciddiyim bu arada. zor bir insanım ve arkadaşım da yok reel hayatta.
ciddiyim bu arada. zor bir insanım ve arkadaşım da yok reel hayatta.
devamını gör...
265.
derler ya kötü gün dostu her zaman bulunur asıl iyi gün dostu bulmak zordur çünkü insanlar kötü günlerinizde iyi ki benim başıma gelmedi motivasyonu ile size destek olurlar. iş iyi günde başınıza gelen güzel şeyleri kıskanmadan sizinle mutlu olacak dostu bulmak...
kısaca; mutluluğumla mutlu olmayan arkadaştan soğurum.
kısaca; mutluluğumla mutlu olmayan arkadaştan soğurum.
devamını gör...
266.
haset etmesi. iyi gününde yanında olmaması
devamını gör...
267.
ablasının düğününe davet etti. ben de tebrik edip amcamın yoğun bakımda olduğunu, durumunun ağır olduğunu başında beklediğimiz için gelemeyeceğini söyledim.
hiçbir cevap gelmedi. "nasıl oldu?" diye bile sormadı. "geçmiş olsun" bile demedi.
amcamı kaybettik. bu durum babama ağır geldi ve hemen ardından kalp krizi geçirdi. üst üste, defalarca kez. hiç tahmin etmediğim kişiler yanımda oldu. halimi hatrımı sordu. malum şahıstan hala ses seda yok.
en son ben yazdığım için onun yazmasını bekledim. ramazan bayramı geldi yazmadı. kurban bayramı gelfi yazmadı. doğum günümde yazmadı. böylece 1,5 yıl 2 devir bayram geçti. ama yazmadı. ben de olayların akışına müdahale etmedim.
ben bu kişiyle oturup saatlerce sohbet ediyordum. güzel günlerimi, başarılarımı, başarısızlıklarımı paylaşıyordum. ne zaman bir derdi olsa koşuyordum. yaşanan bu olayla birlikte gerçek yüzünü görmüş oldum. ama yine de hayatımın şokudur. :)
sonuç? bu 13 ekim 2024'te yazdı. cevap vermedim. vermeyeceğim de...
hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim. benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak. keşke bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz.”
(bkz: sabahattin ali)
hiçbir cevap gelmedi. "nasıl oldu?" diye bile sormadı. "geçmiş olsun" bile demedi.
amcamı kaybettik. bu durum babama ağır geldi ve hemen ardından kalp krizi geçirdi. üst üste, defalarca kez. hiç tahmin etmediğim kişiler yanımda oldu. halimi hatrımı sordu. malum şahıstan hala ses seda yok.
en son ben yazdığım için onun yazmasını bekledim. ramazan bayramı geldi yazmadı. kurban bayramı gelfi yazmadı. doğum günümde yazmadı. böylece 1,5 yıl 2 devir bayram geçti. ama yazmadı. ben de olayların akışına müdahale etmedim.
ben bu kişiyle oturup saatlerce sohbet ediyordum. güzel günlerimi, başarılarımı, başarısızlıklarımı paylaşıyordum. ne zaman bir derdi olsa koşuyordum. yaşanan bu olayla birlikte gerçek yüzünü görmüş oldum. ama yine de hayatımın şokudur. :)
sonuç? bu 13 ekim 2024'te yazdı. cevap vermedim. vermeyeceğim de...
hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim. benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak. keşke bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz.”
(bkz: sabahattin ali)
devamını gör...
268.
2 kere aradığım halde telefonu açmaması, geri dönüş yapmaması.
devamını gör...
269.
kendi etrafındaki herkese sulanan bir tip olması. senin etrafına da sulanacak, senin yanındaki kişiye de elbette. güven duyamazsın, soğursun, uzaklaşırsın.
devamını gör...
270.
fikirlerini çalıp, kendi düşünmüş gibi satması
allah onu kendi kurnazligiyla sınasın
allah onu kendi kurnazligiyla sınasın
devamını gör...
271.
beni banka olarak görmesi.
devamını gör...
272.
akp ye oy vermesi.
başka türlü zor.
başka türlü zor.
devamını gör...
273.
her konuda akıl verir şekilde konuşması. tersleşip durması. bir arkadaşımla sırf benimle hep bu şekilde konuştuğu için artık hep didişir haldeyiz.
devamını gör...
274.
yakın arkadaşım sandığım insanın başka bir yakın arkadaşı olması?? az önce öğrendim sandığım kadar yakın değilmişiz. soğudum bir anda. garip bir andı.
devamını gör...
275.
başka yakın arkadaşının olması.
devamını gör...
276.
tam soğuduğum an başlık sol frame'e düşmüş... vardır bir hayır. yazayım bari.
ilk soğuma anım şöyle olmuştu ben, yakın arkadaşım ve onun başka bir arkadaşı üçümüz kütüphaneye gittik. ders çalışıyoruz, konuşuyoruz, gırgır şamata yani. dersle pek alakamız olmadı aslında. kütüphaneden çıktık, bir anda yemek yeme planı yaptılar. (not: en yakın arkadaşınız bu arada, dost da diyebiliriz.) benim yanımda yemek yiyecek kadar param yoktu. o sıra hamburger yiyelim diye bir ortak paydada buluştu ikisi bende şey dedim "tamam kanka sen al ikili hamburger bir tanesini bana veririsin bari" dedim. bu beni nasıl tersledi görmeniz lazım, asla beklemiyordum. "abartma, ısırık veririm. bir hamburgeri de sana vermem. belki patatesten yersin..." şu cümlesi hâlâ aklımdadır. kaç yıl geçti asla unutmam. onlar yemek yedi, bende karşılarında oturdum öylece. eve gidince de hem söylediğim için utandım hemde o durumda kaldığım için...
yani en en en yakın arkadaşım bunu yaptı ya... ya bunu söylemek istemiyorum ama zamanında bende sana neler neler ısmarladım, aldım. allah aşkına iki kişi yemek yiyor ve bir taneniz yanınızda duruyor öylece. bu kadar iğrenç bir durum olamaz. ben yemezdim mesela. utanırdım yemeye. o an kalkıp da gidemedim oradan... berbat ve rezil bir durum. kirk kat yabancı bile olsa ekmeğimizden veririz biz ya... neyse. bu olayın üstüne birkaç hafta sonra üçümüz tekrar buluştuk bu sefer de diğer arkadaşımızın parası yoktu. benim o en yakın diye bahsettiğim kankam "seninkini ben alırım. biz yicez sen bakacak misin" dedi ve ona da yemeğinden vermedi tamamen bir menü söyledi. ben yorum yapmıyorum, size bıraktım.
bu olay soğumam için birinci nedendi. diğerleri ise; aşırı alıngan olması, alıngan insan gerçekten bezdiriyor. alınganlık yaptığı zaman da hemen sizi yaşayıp da sevmediğiniz ya da laf söyleyebilecek bir olayınızdan vuruyor. buluşmalara asla saatinde gelmiyor, sorumluluk almıyor, aynı anda sürekli birden fazla insanla konuşması (beni ilgilendirmez evet, ama sonuçta bunu dışardan bir insan yapsa özellikle erkek yapsa hemen iyyy miyy diye söyleniriz. yakın arkadaşım da yapınca onun için de çok mantıklı ve olumlu bir olaymış gibi bakmıyorum tabiki.)
vay be. konuştum da konuştum... ne kadar içerlendiysem artık...
ilk soğuma anım şöyle olmuştu ben, yakın arkadaşım ve onun başka bir arkadaşı üçümüz kütüphaneye gittik. ders çalışıyoruz, konuşuyoruz, gırgır şamata yani. dersle pek alakamız olmadı aslında. kütüphaneden çıktık, bir anda yemek yeme planı yaptılar. (not: en yakın arkadaşınız bu arada, dost da diyebiliriz.) benim yanımda yemek yiyecek kadar param yoktu. o sıra hamburger yiyelim diye bir ortak paydada buluştu ikisi bende şey dedim "tamam kanka sen al ikili hamburger bir tanesini bana veririsin bari" dedim. bu beni nasıl tersledi görmeniz lazım, asla beklemiyordum. "abartma, ısırık veririm. bir hamburgeri de sana vermem. belki patatesten yersin..." şu cümlesi hâlâ aklımdadır. kaç yıl geçti asla unutmam. onlar yemek yedi, bende karşılarında oturdum öylece. eve gidince de hem söylediğim için utandım hemde o durumda kaldığım için...
yani en en en yakın arkadaşım bunu yaptı ya... ya bunu söylemek istemiyorum ama zamanında bende sana neler neler ısmarladım, aldım. allah aşkına iki kişi yemek yiyor ve bir taneniz yanınızda duruyor öylece. bu kadar iğrenç bir durum olamaz. ben yemezdim mesela. utanırdım yemeye. o an kalkıp da gidemedim oradan... berbat ve rezil bir durum. kirk kat yabancı bile olsa ekmeğimizden veririz biz ya... neyse. bu olayın üstüne birkaç hafta sonra üçümüz tekrar buluştuk bu sefer de diğer arkadaşımızın parası yoktu. benim o en yakın diye bahsettiğim kankam "seninkini ben alırım. biz yicez sen bakacak misin" dedi ve ona da yemeğinden vermedi tamamen bir menü söyledi. ben yorum yapmıyorum, size bıraktım.
bu olay soğumam için birinci nedendi. diğerleri ise; aşırı alıngan olması, alıngan insan gerçekten bezdiriyor. alınganlık yaptığı zaman da hemen sizi yaşayıp da sevmediğiniz ya da laf söyleyebilecek bir olayınızdan vuruyor. buluşmalara asla saatinde gelmiyor, sorumluluk almıyor, aynı anda sürekli birden fazla insanla konuşması (beni ilgilendirmez evet, ama sonuçta bunu dışardan bir insan yapsa özellikle erkek yapsa hemen iyyy miyy diye söyleniriz. yakın arkadaşım da yapınca onun için de çok mantıklı ve olumlu bir olaymış gibi bakmıyorum tabiki.)
vay be. konuştum da konuştum... ne kadar içerlendiysem artık...
devamını gör...
277.
sana karşı tavırlarında ve sözlerinde dürüst olmaması. gözünün içine baka baka yalan söylemesi ve gereksiz trip yapması. zaten dostluktan beklediğimiz en önemli husus samimiyet ve dürüstlük bunu da göremeyeceksek ne anlamı kaldı.
devamını gör...
278.
hiçbir ilişki hemen bitmez. bunun zemini hazırlanır o zemin sağlam olmadığı için bir noktada yıkılır.
zaman ayırmıyorsa, seninle ilgilenmiyorsa, kıskanıyorsa, yalan söylüyor iki yüzlü davranıyorsa, umursamıyorsa ve sayamayacağım birçok sebep varsa zaten bitmiştir.
zaman ayırmıyorsa, seninle ilgilenmiyorsa, kıskanıyorsa, yalan söylüyor iki yüzlü davranıyorsa, umursamıyorsa ve sayamayacağım birçok sebep varsa zaten bitmiştir.
devamını gör...
279.
sanırım yetişkin olmanın getirdiği bir takım "defolar" var. öncesine göre artık kesinlikle toleranslı bir insan değilim ve kendi menfaatimi herkesin ötesinde tutuyorum.
şimdi bu husus "narsist olmak" ile karıştırılmamalı. kabalık olmaması adına, istemeden yaptığımız her şeyin önünü kestiğimi ifade etmek istiyorum. başkalarına kabalık olmasın diye yaptığım her davranış, kendime saygısızlıktı aslında. günün sonunda kendimden daha fazla yüceltiyormuşçasına, sırf ayıp olmasın diye istemediğim şeyleri yaptığım insanlar başıma tavırları- kelimeleri ile hep dert oldular.
bir kere insanlar aşırı yüzsüz ve yapıları gereği inanılmaz kompleksliler. sizin inceliğiniz, onların üstünüzde garip bir cüretkarlık geliştirebileceğine inanmalarına sebep oluyor. gereksiz bir talepkarlık, burnu büyüklük ile karşılaşabiliyorsunuz. "aman ayıp olmasın! bu seferlik yapayım" dediğiniz hiç bir şeyin dikkat edin sonu gelmiyor. akrabalık ilişkilerinizden tutun, arkadaşlık ilişkileriniz hatta kendi duygusal ilişkilerinize kadar.. bu yüzden sınırlar koymayı bilmeniz gerekiyor. sınır koymak kabalık değil, bireysel iradenizin korunması adına bir zorunluluktur. bunun anlamını çok sonradan anladım fakat " hayır demek gerçekten bir sanattır."
bu girişi konuya girmeden sağlamam gerekiyordu çünkü tam olarak bu düşüncem sebebiyle arkadaşlık ilişkilerimde ciddi bir sistematik geliştirdim. bir çok arkadaşımı var olan karakteri sebebiyle hayatımdan çıkarttım. karakteri sürekli almaya meyilli olan insanlarla sağlıklı iletişim kuramazsınız çünkü size gelme amaçları sadece çıkardır. hep çalmak/ sizden almak için gelirler. bu herhangi bir ilişkinin doğası değildir. fıtratı kusurlu insanlar size ancak huzursuzluk verirler.
arkadaşlık ilişkilerimde artık eskisi kadar hassas değilim çünkü bu çok kullanıldı. istemediğim telefonları açmam, istemediğim aktivitelere( çağırıldığım halde) gitmem, istemediğim ortamlarda bir bardak çay bile içmem. kendi huzurumu ve kendi isteklerimi ön plana koyuyorum. benim sorumluluğum kendimi mutlu etmek ve korumak. kimsenin isteklerini tatmin etmek - hayatını yoluna koymak için var edilmedim. bu yüzden,
sürekli hayatını anlatmak isteyen, sürekli derdi kendisi olan, sürekli kendi hayatını konuşmak isteyen insanlar,
narsistler veya narsistik eğilimi olanlar,
ukala- kibirli- egolu hatta aşağılık kompleksi olan tipler,
sınıf ayrımına müptela, kendisini bir şey sanan insancıklar,
dedikoducular, sırlarınızı satanlar, riyakarlar, liyakatsizler...
kıskanç ve haset olanlar,
kaba, sürekli küfür eden, şiddete meyili olan ya da bunu savunanlar,
bağnaz olup, körü körüne ataerkilliği savunanlar,
farklı kültürlere- inançlara saygısı olmayanlar,
( konu fark etmeksizin) yargılayıcı, aşağılayıcı tavır takınanlar,
red edilmekten anlamayanlar ( ısrarcı, takıntılı tipler),
şımarıklar, ilgi delileri, sürekli trip atanlar,
gereksiz kırılgan, her şeyi sorun haline getirip küsen insanlar,
artık dünyamda yoklar.
şu yukarıdakilerin kokusunu bile alsam, bırakın soğumayı o kişiyi/ kişileri direkt hayatımın dışına atıyorum. bu tarz bir durumda, o kişilerle asla görüşmem, her taleplerine bir bahane yaratırım. ansızın dünyanın en yoğun insanı olur çıkarım. hiç bir aramalarına -hayat rutinimi ön plana koyarak- geri dönüt vermem hatta denleşsek dahi aynı masada oturmam. böylelikle siler atarım hayatımdan. hani açıklama yapma gereği bile duymam. davranışlarımla kapının önüne koyduğumu sezdirir, yoluma bakarım.
şimdi bu husus "narsist olmak" ile karıştırılmamalı. kabalık olmaması adına, istemeden yaptığımız her şeyin önünü kestiğimi ifade etmek istiyorum. başkalarına kabalık olmasın diye yaptığım her davranış, kendime saygısızlıktı aslında. günün sonunda kendimden daha fazla yüceltiyormuşçasına, sırf ayıp olmasın diye istemediğim şeyleri yaptığım insanlar başıma tavırları- kelimeleri ile hep dert oldular.
bir kere insanlar aşırı yüzsüz ve yapıları gereği inanılmaz kompleksliler. sizin inceliğiniz, onların üstünüzde garip bir cüretkarlık geliştirebileceğine inanmalarına sebep oluyor. gereksiz bir talepkarlık, burnu büyüklük ile karşılaşabiliyorsunuz. "aman ayıp olmasın! bu seferlik yapayım" dediğiniz hiç bir şeyin dikkat edin sonu gelmiyor. akrabalık ilişkilerinizden tutun, arkadaşlık ilişkileriniz hatta kendi duygusal ilişkilerinize kadar.. bu yüzden sınırlar koymayı bilmeniz gerekiyor. sınır koymak kabalık değil, bireysel iradenizin korunması adına bir zorunluluktur. bunun anlamını çok sonradan anladım fakat " hayır demek gerçekten bir sanattır."
bu girişi konuya girmeden sağlamam gerekiyordu çünkü tam olarak bu düşüncem sebebiyle arkadaşlık ilişkilerimde ciddi bir sistematik geliştirdim. bir çok arkadaşımı var olan karakteri sebebiyle hayatımdan çıkarttım. karakteri sürekli almaya meyilli olan insanlarla sağlıklı iletişim kuramazsınız çünkü size gelme amaçları sadece çıkardır. hep çalmak/ sizden almak için gelirler. bu herhangi bir ilişkinin doğası değildir. fıtratı kusurlu insanlar size ancak huzursuzluk verirler.
arkadaşlık ilişkilerimde artık eskisi kadar hassas değilim çünkü bu çok kullanıldı. istemediğim telefonları açmam, istemediğim aktivitelere( çağırıldığım halde) gitmem, istemediğim ortamlarda bir bardak çay bile içmem. kendi huzurumu ve kendi isteklerimi ön plana koyuyorum. benim sorumluluğum kendimi mutlu etmek ve korumak. kimsenin isteklerini tatmin etmek - hayatını yoluna koymak için var edilmedim. bu yüzden,
sürekli hayatını anlatmak isteyen, sürekli derdi kendisi olan, sürekli kendi hayatını konuşmak isteyen insanlar,
narsistler veya narsistik eğilimi olanlar,
ukala- kibirli- egolu hatta aşağılık kompleksi olan tipler,
sınıf ayrımına müptela, kendisini bir şey sanan insancıklar,
dedikoducular, sırlarınızı satanlar, riyakarlar, liyakatsizler...
kıskanç ve haset olanlar,
kaba, sürekli küfür eden, şiddete meyili olan ya da bunu savunanlar,
bağnaz olup, körü körüne ataerkilliği savunanlar,
farklı kültürlere- inançlara saygısı olmayanlar,
( konu fark etmeksizin) yargılayıcı, aşağılayıcı tavır takınanlar,
red edilmekten anlamayanlar ( ısrarcı, takıntılı tipler),
şımarıklar, ilgi delileri, sürekli trip atanlar,
gereksiz kırılgan, her şeyi sorun haline getirip küsen insanlar,
artık dünyamda yoklar.
şu yukarıdakilerin kokusunu bile alsam, bırakın soğumayı o kişiyi/ kişileri direkt hayatımın dışına atıyorum. bu tarz bir durumda, o kişilerle asla görüşmem, her taleplerine bir bahane yaratırım. ansızın dünyanın en yoğun insanı olur çıkarım. hiç bir aramalarına -hayat rutinimi ön plana koyarak- geri dönüt vermem hatta denleşsek dahi aynı masada oturmam. böylelikle siler atarım hayatımdan. hani açıklama yapma gereği bile duymam. davranışlarımla kapının önüne koyduğumu sezdirir, yoluma bakarım.
devamını gör...