yazarları bugün mutlu eden olaylar

dostlarla içmek.

kendi evime döndüm, güzel bir uykudan sonra kahvaltı ardından işimi halledip kazakistanda dünya bilek güreşi şampiyonasina giden antrenman arkadaşımı canlı yayından izleyip gururlandim gubardım ardından kendi rutin antrenmanlarima döndüm ve 7 saat kadar antrenman yaptım.
nasıl çalıştığımi bir ben bir allah bilir inşallah bunun meyvelerini alacağız.

yeni birini tanıma fırsatı bulmam. çok ama çok memnun oldum efenim.

bugün beni mutlu eden hiç bir olay gerçekleşmedi, hala gün bitmedi, acaba son 3 saatte bir şeyler olur mu?

öğleden sonrayı çocukluk arkadaşlarımla buluşup bir kaç el king oynadık. birazdan galatasaray maçı var ve evde 50 lik beylerbeyi göbek rakısı.
daha ne olsun...

herhangi bir şey bizi sonsuza kadar mutlu etmeye yeter mi bilmem. bir film açıyorsun, çok güzel bir kızla çok güzel bir oğlanın aşk meşk meselesiyle hayatlarını mutlu mesut yaşamalarına tanıklık ediyorsun. çok maruz kaldık bu türden hikayelere.

çocuğun altındaki lüks arabanın benzin parası, kızın kuaför masrafı. herif bir işte çalışıyor ama zannedersin 1-2 saat iş makinası tutup, evine dönüyor kovboy çizmeleriyle, elde viski falan. hiçbir gerçekliğe atfedebileceğin, yorabileceğin durum yok.

her şey aşk için. kız çok güzel çünkü, oğlan da yandan yandan gülüyor kaymak gibi yüzüyle. gece evinin önüne gidiyor, türlü haylazlıklar falan çünkü yarın sabahın köründe iş yok.

ödenecek faturalar, kira, enflasyon falan yok tabe.

müzik var, gülücük var, nanik yapan kızın tatlı babaaanesi falan var. hep neşe dolu ortam. süper.

her saniye mutluyuz. nasıl olmayalım dimi.

öğleden sonra koca bir dilim lotus chesecake ile filtre kahve gömdüm. dönüşte eski bir arkadaşımı gördüm. onunla da bir şeyler içip, sohbet ettik. red dead redemption 2'de 2 saat vakit geçirdim. az önce de bir kadeh viski doldurdum kendime.

*hiçbir şey

bir bebeği sevmek. uzun zaman olmuş o mis kokuyu almayalı.

sinsiroz halam sözde kendi yaptığı (ama bize yaptırıp pişirttiği) tatlı için bizden tabakları aldı.
sonra dışarıda dayım ona" niye içeriden tabakları alıyorsun ki, burada yok mu?" dedi. o da "var ama içeride makine var oraya atılıyor diye oradan aldım." dedi.
halbuki makine doluydu, tezgahta dolu. bunu yaparken ya da tepsi pişmeye yakınken gelince açık olan makine kapağını da göremediyse diyecek bir şeyim yok. ama görmezden geldi büyük ihtimalle çünkü hep bu tarz şeyler yapar.
(tabakları ya kırar ya da bir yere gönderip kaybettirir.)
yemekteyken dizesim gelmedi. sonra baktım burada bir işler peşinde "dizmeyeceğim makineyi. o kadar kişinin bulaşığını çoğu zaman elimizde yıkıyoruz. kendi de yıkayabilir. zaten yorulmadı yorduğu kadar." diye anneme karşı çıktım.
geldi burada paşa paşa (!) yıkadı gitti. yikadıklarını kontrol ettim çünkü bazen sabun bulunmamış gibi davranıyor. ki haklı da çıktım tepsi de kalıntı vardı.
ben kuzenime "gördün değil mi biliyordum böyle yapacağını. pasaklı!" derken nenem kapıda göründü. "ne oldu?" dedi.
"hiç, yıkanmış (!)tepsiye bakıyordum. öyle bir yıkamış ki, insan 'bir dilim daha ister misin?'diye sormak istiyor." deyip güldüm. sonra halam geldi. ben çıktım. nenem ortaya (!) "bu tepsiyi kim yıkamış bilmiyorum ama tekrar yıkayın. böyle yıkamayı kim öğretti size?" dedi. sonra konuştular vs.
nenem, gelinin bu titiz(!) ve özenli(!) tavırlarına deli oluyor. tabaklarını da kontrol ettim. baktım yine kalıntı vardı.
kızı bardakları geçirince dedim ki " annen bunların kirlesini çıkarmış sadece. bardaklarla sabunlayarak yıkarsan sevinirim..."
işten kaçan kızına da iş kilitledim. o yüzden keyfim yerinde. b.k kafaları.
tertemiz alıyorsun öyle bırakacaksın...

schengen vizemin onaylandığını öğrenmem

minicik biricik yeğenime kavuştum. bıcır bıcır konuştu bütün gece. şu yaşıma kadar yeğenini bu denli sevenleri abartılı bulduğum için affet allahım. ben bunu hiç yaşamadığımdan anlamıyormuşum meğer. gerçekten çok farklı bir duyguymuş.

1 saat önce uyanmış olmamız

dolapta dondurma buldum hehe.

pazarın sessizliği var üzerimde ama mutluyum. film izlemek ve çalışmak güzel ikisi birlikte daha da güzel.

babamı ziyarete geldim bugün.saç ve sakalını kestim yıkadım.kürt böreği al demişti gelirken sabah ben biraz geç kalınca benim gelmemi beklemeden yemiş birşeyler. baba ben geldim dediğim de.
felçli olduğu için zor konuşuyor.
eşoğlu eşek nerede kaldın?
dedi.
çok güldük...

bıcı bıcı yaptım.
çok keyifliyim.
yatağa uzandım sözlüğe bakıyorum.
off. müthiş bir his.

kayıp ettiğimiz, 4 gündür aranan telefonun bulunması oldu.

öğlen hamsi yedim yanında da bira içtim. keh keh gülüp göbeğimi kaşıdım.

sadece düne göre daha iyi hissediyorum. yeterli