5841.
yatakta çok kötüyüm.
o kadar kötüyüm ki yani yatakta yokum bile denilebilir.
o kadar kötüyüm ki yani yatakta yokum bile denilebilir.
devamını gör...
5842.
kendi notunu kendi verip, beni yormayan ve benimle aynı notu veren insana "hasretler içerisindeyim"
devamını gör...
5843.
yaşlanmaktan cok ama cok ama cok korkuyorum bu yuzden erkenden vefat etmek ıcın elımden gelen her seyı yapıyorum
devamını gör...
5844.
telefonla konuşmayı sevmediğim için çoğu aramayı cevaplamıyorum. mecbur kalmadıkça insanlarla iletişime geçmiyorum. konuşuyorsam mecburumdur haha
devamını gör...
5845.
herkese ve her şeye karşı hınç doluyum. herkesten ve her şeyden nefret ediyorum. yerde duran kazağımdan, darmadağın olmuş yatağımdan, şu günlerde aldığım kilolardan nefret ediyorum...
devamını gör...
5846.
gözümden düşenlerin, düşmelerine sebep davranışları sürdürmelerine gıcık oluyorum. o kadar düşüş ne değiştiriyor ki o zaman ?
devamını gör...
5847.
mühendis değilim ama kullandığım ekipmanların nasıl çalıştığını öğrenmeyi ve manual okumayı seviyorum. en son 10.000 dolarlık cihazı yanlış kullandığımız için 1 yıldır level monitor kullanmadan içine anam babam usulü demir çubuk sokarak seviye ölçtüğümüz kafama dank etti. sırf çubuk sokmayı unuttuğum için manual okuyup öğrendim.
düğmeye basmayın diyormuş manual. biz basıyormuşuz, o yüzden ötüyormuş.
//teknik bilgi uyarısı//
sıvı nitrojen tankının kapağındaki level monitor tankın içine belirli aralıklarla ses dalgası yollayıp ölçüyormuş. zekice. biz de motor yağı kontrol eder gibi 1 metre demir sokuyoruz her gün envai çeşit kanser hücresinin yanına. hmpfs.
düğmeye basmayın diyormuş manual. biz basıyormuşuz, o yüzden ötüyormuş.
//teknik bilgi uyarısı//
sıvı nitrojen tankının kapağındaki level monitor tankın içine belirli aralıklarla ses dalgası yollayıp ölçüyormuş. zekice. biz de motor yağı kontrol eder gibi 1 metre demir sokuyoruz her gün envai çeşit kanser hücresinin yanına. hmpfs.
devamını gör...
5848.
canım sıkıldıkça çingene kavgası açıp izliyorum. videodaki sopalı abla favorim :)
buradan
buradan
devamını gör...
5849.
ben psikolojiye olan inancımı kaybettim ela
devamını gör...
5850.
köpeği gezdirirken cebimde torba olsa da etrafta kimse yoksa kakasını almıyorum.
serbest dolaşan köpeklerin varlığı nedeniyle böyle bir sapma geliştirdim.
''herkes sokağa yapıyor benimkini neden alacakmışım?'' diye kendimi haklı kılma terbiyesizliği içindeyim.
serbest dolaşan köpeklerin varlığı nedeniyle böyle bir sapma geliştirdim.
''herkes sokağa yapıyor benimkini neden alacakmışım?'' diye kendimi haklı kılma terbiyesizliği içindeyim.
devamını gör...
5851.
çok sevdiğim bir söz var. hoşnutsuzluk bilimi denen bir şey olmalı. insanlar ruhsal kaslarını geliştirmek için zor zamanlara ve baskıya ihtiyaç duyar. şu an tam öyle bir durumdayım sözlük. böyle böyle öğrenicem.
devamını gör...
5852.
her şeyi mahvettim.
devamını gör...
5853.
kimsenin sallamadığı iğrenç yazılarımla dolu başlıklar açmayı seviyorum mis gibi oluyor.
devamını gör...
5854.
buraya, özellikle kendime çok güldüğüm komikli tanım girerken, iş arkadaslarım hep "abla yeni sevgilisiyle yazışıyor, bizi duymaz" diye arkamdan fısıldaşıyorlar.
bilmiyorlar ki bana herkes onlar gibi "abla" diyor. kocaman bir ablayim. üstelik bu hitap için yaşlarının benden küçük olmasını gozetmiyorlar. bütün türkiye'nin ablası. kainat... belki.
ayrıca böyle toksik sevgili olmaz olsun.
bilmiyorlar ki bana herkes onlar gibi "abla" diyor. kocaman bir ablayim. üstelik bu hitap için yaşlarının benden küçük olmasını gozetmiyorlar. bütün türkiye'nin ablası. kainat... belki.
ayrıca böyle toksik sevgili olmaz olsun.
devamını gör...
5855.
dün akşam kazı kazandan yüz bin çıkardım yarım saat sonra telefon geldi dükkan yanmış. allah bi kapıyı kapatıyor diğerini az aralıyor.
devamını gör...
5856.
şöyle bir kolonya vardı, evet aile evindeki tuhaf şeyler;
ben şu şekilde açıyordum;
ama aslında şu şekilde açılması gerekiyormuş;
ben şu şekilde açıyordum;
ama aslında şu şekilde açılması gerekiyormuş;
devamını gör...
5857.
ben aklımın eksik olduğunu fark ettiğimde saat sabah sekizdi. kahvemi süt yerine pişmanlıkla karıştırmış, şeker yerine ironi koymuştum. içimden “en azından düşünmeyi denemişim” dedim, çünkü bazen düşünmek bile ıq’nun üstünde fazla mesai yapmak gibi geliyor.
kendimi zeki sanmıştım bir ara, sonra markette otomatik kapı açılmadı. ben de demek ki bana küstü diye bekledim. işte orada anladım:
benim akıl, ruhsatı iptal edilmiş bir belediye otobüsü gibi. gidiyor ama nereye gittiğini bilmeden.
mizah anlayışım desen, evrende yanlış teslim edilmiş bir kargo paketi gibi. insanlar gülerken ben bunu da mı yanlış anlamışım diye düşünüyorum. birine şaka yaptım dediğimde o genelde terapiye başlıyor. mizahım o kadar iğrenç ki, güldürmekten çok iç burkuyor, tıpkı yanlışlıkla kattle'de su kaynatmak yerine makarna yapılan öğrenci evi gibi. bira şişelerinden arada eski sevgilinin ismi yazılır zaten.
kendimi bazen absürtlüğün laboratuvar faresi gibi hissediyorum. her denememde patlayan bir deneyim, her cümlemde yanlışlıkla devreye giren kara mizah. kafamda bir ses var: sen gülme, yazma oğlum, komik değilsin. o ses de bendim meğer, iç sesim bile bana tahammül edemiyor. size karşı yazma isteğimin altında sadist duygularım olabilir bilmiyorum....
bir gün neden böyleyim? diye sordum aynaya. ayna cevap vermedi ama bu bir mucizeydi, çünkü aynalar bile bana cevap vermekten bıkmış durumda. ben de kendi kendime belki de bu halimle güzelsin dedim sonra kustum, çünkü kendime söylediğim yalanlar mideye dokunuyor.
sonuç olarak ben, kendi akıl yoksunluğuyla barış imzalamış, mizahını çöpe atsa bile çöp kutusunun bile ben almayayım dediği bir adamım.
ama ne yapalım, herkesin bir işlevi var; benimki de hayatta örnek teşkil etmemek. bakara süresi 103.ayet şüphesiz ki biz onları ibret olsun diye yarattık. burada onlar dediği benim anlayım
işte böyle… aklım yok, mizahım kötü, ama en azından dürüstüm bu da bana yetmiyor, ama siz gülün bari, ben zaten kendime çoktan gülmeyi unuttum...
kendimi zeki sanmıştım bir ara, sonra markette otomatik kapı açılmadı. ben de demek ki bana küstü diye bekledim. işte orada anladım:
benim akıl, ruhsatı iptal edilmiş bir belediye otobüsü gibi. gidiyor ama nereye gittiğini bilmeden.
mizah anlayışım desen, evrende yanlış teslim edilmiş bir kargo paketi gibi. insanlar gülerken ben bunu da mı yanlış anlamışım diye düşünüyorum. birine şaka yaptım dediğimde o genelde terapiye başlıyor. mizahım o kadar iğrenç ki, güldürmekten çok iç burkuyor, tıpkı yanlışlıkla kattle'de su kaynatmak yerine makarna yapılan öğrenci evi gibi. bira şişelerinden arada eski sevgilinin ismi yazılır zaten.
kendimi bazen absürtlüğün laboratuvar faresi gibi hissediyorum. her denememde patlayan bir deneyim, her cümlemde yanlışlıkla devreye giren kara mizah. kafamda bir ses var: sen gülme, yazma oğlum, komik değilsin. o ses de bendim meğer, iç sesim bile bana tahammül edemiyor. size karşı yazma isteğimin altında sadist duygularım olabilir bilmiyorum....
bir gün neden böyleyim? diye sordum aynaya. ayna cevap vermedi ama bu bir mucizeydi, çünkü aynalar bile bana cevap vermekten bıkmış durumda. ben de kendi kendime belki de bu halimle güzelsin dedim sonra kustum, çünkü kendime söylediğim yalanlar mideye dokunuyor.
sonuç olarak ben, kendi akıl yoksunluğuyla barış imzalamış, mizahını çöpe atsa bile çöp kutusunun bile ben almayayım dediği bir adamım.
ama ne yapalım, herkesin bir işlevi var; benimki de hayatta örnek teşkil etmemek. bakara süresi 103.ayet şüphesiz ki biz onları ibret olsun diye yarattık. burada onlar dediği benim anlayım
işte böyle… aklım yok, mizahım kötü, ama en azından dürüstüm bu da bana yetmiyor, ama siz gülün bari, ben zaten kendime çoktan gülmeyi unuttum...
devamını gör...
5858.
kankacılık, dayanışma falan iyi hoşta, ama bazen bu durum işin tadını kaçırabiliyor. kimseye bir şey denmeye gelmiyor burada da. hemen bir saldırma. sen bir şey söylüyorsun hemen gelip seni kötülüyor ya da taraf oluyor; herkes kendi düşüncesini rahatça ifade edebilmeli, bunun muhatabı belliyken başkasının gelip yorum yapması veya taraf olması ise tamamen gereksiz ve saçma. ayrıca seni alakadar eden ne acaba? her şeye maydonoz olmamak gerektiğini de düşünüyorum. tabii bunu kimseyi kötülemek için söylemiyorum, belli başlı şeyler gördüğüm için bunu söylemekten geri durmadım.
devamını gör...
5860.
#3778197
valla biz basit yaratıklarız. esas zor olan sizsiniz. ne adam "seçmesini" biliyorsanız, ne de adam "sevmesini" biliyorsunuz.
sevmeyi bilmiyorsunuz, sevişmeyi asla bilmiyorsunuz ve koyun gibi yatmak zannediyorsunuz. evet konuyu hemen seks getiririz, çünkü pipimiz ve taşaklarımız var. biyoloji yani anacım ne yapalım.
biz anlaşılması makul canlılarız, esas siz sıkıntılısınız.
1 ayda 4 hafta var ;
1 hafta regl, 5 gün öncesi, 4 gün sonrası. ayın yarısı ciddi ciddi ortalıkta yoksunuz lan sağlıklı bir ruh hâliyle. kalan yarısında daha çok sağlıklı bir dünya yerine, erkekleri gömme, boklama gibi boş ve beyhude eziklik çabaları içindesiniz.
hayır bizimle neyin yarışını, neyin kavgasını veriyorsunuz anasını satayım. öz eleştiri manyağı ben bile kendimle, sizin benimle ettiğiniz kavgasının onda birini kendimle etmiyorum.
sonra da etrafta 3 tane erkeği anlamayınca, tüm erkeklere sallama modunuz açılıyor.
işte bu entry, kısasa kısas kafasında yazılmıştır. bir kısmı abartı, bir kısmı kinaye, bir kısmı tariz, bir kısmı ise gerçek düşünceleri içerir.
ayıklayabilecek kadınları beklerim ama o kadın ne bu sözlükte mevcut, ne de bu coğrafyalarda.
ama biz doğuruyoruz gibi muhteşem bir argümanı diyeni de itinayla aduketi çekerim hiç üşenmem.
salın ulan biz erkekleri. seviyorsanız sevin. sevişirseniz sevişelim.
sevmiyorsanız da gidin ötede kumda oynayın haydi anacım. dükkanın önünde kuru gürültü yapmayın. kafa kaldırmıyor belli bir yaştan sonra.
valla biz basit yaratıklarız. esas zor olan sizsiniz. ne adam "seçmesini" biliyorsanız, ne de adam "sevmesini" biliyorsunuz.
sevmeyi bilmiyorsunuz, sevişmeyi asla bilmiyorsunuz ve koyun gibi yatmak zannediyorsunuz. evet konuyu hemen seks getiririz, çünkü pipimiz ve taşaklarımız var. biyoloji yani anacım ne yapalım.
biz anlaşılması makul canlılarız, esas siz sıkıntılısınız.
1 ayda 4 hafta var ;
1 hafta regl, 5 gün öncesi, 4 gün sonrası. ayın yarısı ciddi ciddi ortalıkta yoksunuz lan sağlıklı bir ruh hâliyle. kalan yarısında daha çok sağlıklı bir dünya yerine, erkekleri gömme, boklama gibi boş ve beyhude eziklik çabaları içindesiniz.
hayır bizimle neyin yarışını, neyin kavgasını veriyorsunuz anasını satayım. öz eleştiri manyağı ben bile kendimle, sizin benimle ettiğiniz kavgasının onda birini kendimle etmiyorum.
sonra da etrafta 3 tane erkeği anlamayınca, tüm erkeklere sallama modunuz açılıyor.
işte bu entry, kısasa kısas kafasında yazılmıştır. bir kısmı abartı, bir kısmı kinaye, bir kısmı tariz, bir kısmı ise gerçek düşünceleri içerir.
ayıklayabilecek kadınları beklerim ama o kadın ne bu sözlükte mevcut, ne de bu coğrafyalarda.
ama biz doğuruyoruz gibi muhteşem bir argümanı diyeni de itinayla aduketi çekerim hiç üşenmem.
salın ulan biz erkekleri. seviyorsanız sevin. sevişirseniz sevişelim.
sevmiyorsanız da gidin ötede kumda oynayın haydi anacım. dükkanın önünde kuru gürültü yapmayın. kafa kaldırmıyor belli bir yaştan sonra.
devamını gör...