pame radyo yayını
pame'de bu hafta isimler var, hem de türkçe.
bunca yıl yan yana yaşamış iki halkın alışkanlıkları, hikayeleri, klişeleri ve de isimleri birbirinin yaşamına, kültürüne, şarkılarına geçmeseydi olmazdı elbette. bu nedenle yunanca şarkılar içinde, özellikle halk şarkılarında ve popüler müzikte farklı bağlamlarda yer almış türkçe isimler. kimi sanatçıların azıcık aksanlı yunanca sözleriyle, kimisinin de baştan sona türkçe seslendirdiği eskiden yeniye şarkılar yer alacak bu haftaki pame radyo yayınında. yine her zamanki gibi hareketli bir tempoda başlayıp sonlara doğru efkâra bağlayabiliriz, hazırlıklı olun efendim. *
yunan müziği temalı programınız pame, saat 22:30'da sözlük radyosu'nda. bekliyoruz!
radyo.kafasozluk.com
programda çalınan şarkıların listesi için: youtube.com/playlist?list=P...
bunca yıl yan yana yaşamış iki halkın alışkanlıkları, hikayeleri, klişeleri ve de isimleri birbirinin yaşamına, kültürüne, şarkılarına geçmeseydi olmazdı elbette. bu nedenle yunanca şarkılar içinde, özellikle halk şarkılarında ve popüler müzikte farklı bağlamlarda yer almış türkçe isimler. kimi sanatçıların azıcık aksanlı yunanca sözleriyle, kimisinin de baştan sona türkçe seslendirdiği eskiden yeniye şarkılar yer alacak bu haftaki pame radyo yayınında. yine her zamanki gibi hareketli bir tempoda başlayıp sonlara doğru efkâra bağlayabiliriz, hazırlıklı olun efendim. *
yunan müziği temalı programınız pame, saat 22:30'da sözlük radyosu'nda. bekliyoruz!
radyo.kafasozluk.com
programda çalınan şarkıların listesi için: youtube.com/playlist?list=P...
devamını gör...
evlilik müessesesi
her düğün haberinde heveslenilen, her boşanma haberinde korkutan ortaklık. eskiden evlenirsen ya çok mutlu olursun ya da çok mutsuz, ama bekarsan stabil kalırsın." diye düşünürdüm. sonra işin öyle olmadığını anlıyorsunuz bir şekilde. yirmili yaşlarınızın ortalarına geldiğinizde toplum bekarlar ve evliler olarak ikiye ayrılıyor, özellikle bekar kadınlara gizli bir acımayla bakılıyor. boşanmış kadına da acımayla bakılıyor. evliliğinde mutsuz kadına diğerlerine göre daha hafif bir acımayla bakılıyor, boşanmayla sonuçlanırsa bakıştaki acıma artıyor. her ihtimal bir acıyan bakışı yanında getiriyor. bakışlar çok rahatsız ediyor.
devamını gör...
değiştirmek istediğiniz tarihi bir olay
düzeltmek istemezdim ama kennedy gerçekten nasıl öldü izlemek isterdim.grassy noll'den ateş edildiğine inanıyorum.
devamını gör...
cannibalism
türkçeye kanibalizm olarak yansıtılabilen cannibalism, canlının kendi türünden olanını yemesini ya da yeme alışkanlığını ifade eder. doğada pek çok biçimine rastlanır. (bkz: seksüel yamyamlık)
genel olarak yamyamlığın günümüz "ilkel olmayan" * insanı üzerindeki etkisini merak etmekteyim.
freud bu konuda uğranılacak kaynaklardan birisidir ayrıca. (bkz: güç) (bkz: cinsellik) (bkz: yamyamlık)
genel olarak yamyamlığın günümüz "ilkel olmayan" * insanı üzerindeki etkisini merak etmekteyim.
freud bu konuda uğranılacak kaynaklardan birisidir ayrıca. (bkz: güç) (bkz: cinsellik) (bkz: yamyamlık)
devamını gör...
mahlaslardan meslek tahmin etmek
spawn profesyonel dedektif.yenilikçi yöntemlerle iz sürüp bir yerde 24 saat beklemişliği vardır. şu sıralar bir ifşa üzerinde çalışıyor. yakın zamanda ekibini toplayıp dedektiflik bürosu açacağı söylenenler arasında. bu sefer ben yakaladım.
devamını gör...
seven sisters
türkçeye "yedi kız kardeş" olarak çevrilen petrol firmalarıdır. 1950' lerde italyan devlet petrol şirketi eni' nin başkanı olan işadamı enrico mattei tarafından ilk kez kullanılmıştır. 2. dünya savaşından sonra 1970' lere kadar dünya çapında petrol endüstrisini yöneten yedi dev petrol şirketi için yapılan bir tanımlamadır.
adını yunan mitolojisinde titan olan atlas' ın "yedi kız çocuğu" ndan alır. 1973 petrol krizinden önce, bu yedi şirket dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 85' ini kontrol ediyordu.
bahsi geçen yedi kız kardeş:
1. anglo-iranian oil company (şimdi bp çatısı altında),
2. royal dutch shell,
3. standard oil company of california (şimdi chevron çatısı altında),
4. gulf oil (şimdi chevron çatısı altında),
5. texaco (şimdi chevron çatısı altında),
6. standard oil company of new jersey (şimdi exxonmobil çatısı altında),
7. standard oil company of new york (şimdi exxonmobil çatısı altında).
görüleceği üzere yukarıdaki listede 3.-4. ve 5. maddedekiler şuanda chevron, 6. ve 7. maddekiler ise exxonmobil çatısı altındadır.
1951' de iran şahı , daha önce anglo-ıranian oil company (şimdi bp) tarafından kontrol edilen petrol endüstrisini devletleştirdi bunun üzerine iran petrolü uluslararası bir ambargoya maruz kaldı. iran petrol üretimini uluslararası pazarlara geri getirme çabasıyla abd dışişleri bakanlığı, birçoğu john d. rockefeller'ın orijinal standard oil tekelinin yan şirketleri olan büyük petrol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyum oluşturulmasını önerdi ve buna "iran konsorsiyumu dendi.
işte bu ortamda italyan devlet petrol şirketinin başkanı enrico mattei, bu konsorsiyuma katılmak için başvurur ama dünya savaşından sonra ortadoğu' nun petrol üretimini büyük ölçüde kontrol eden "yedi kızkardeş" amerikan ve ingiliz petrol şirketleri tarafından reddedilir.
2007 yılında financial times gazetesi aşağıdaki firmaları yeni yedi kızkardeş olarak adlandırmıştır:
1. saudi aramco (suudi arabistan),
2. gazprom (rusya),
3. china national petroleum corporation (çin),
4. national iranian oil company (iran),
5. pdvsa (venezuela),
6. petrobras (brezilya),
7. petronas (malezya).
konu ile ilgili ayrıca bkz: #175313
adını yunan mitolojisinde titan olan atlas' ın "yedi kız çocuğu" ndan alır. 1973 petrol krizinden önce, bu yedi şirket dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 85' ini kontrol ediyordu.
bahsi geçen yedi kız kardeş:
1. anglo-iranian oil company (şimdi bp çatısı altında),
2. royal dutch shell,
3. standard oil company of california (şimdi chevron çatısı altında),
4. gulf oil (şimdi chevron çatısı altında),
5. texaco (şimdi chevron çatısı altında),
6. standard oil company of new jersey (şimdi exxonmobil çatısı altında),
7. standard oil company of new york (şimdi exxonmobil çatısı altında).
görüleceği üzere yukarıdaki listede 3.-4. ve 5. maddedekiler şuanda chevron, 6. ve 7. maddekiler ise exxonmobil çatısı altındadır.
1951' de iran şahı , daha önce anglo-ıranian oil company (şimdi bp) tarafından kontrol edilen petrol endüstrisini devletleştirdi bunun üzerine iran petrolü uluslararası bir ambargoya maruz kaldı. iran petrol üretimini uluslararası pazarlara geri getirme çabasıyla abd dışişleri bakanlığı, birçoğu john d. rockefeller'ın orijinal standard oil tekelinin yan şirketleri olan büyük petrol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyum oluşturulmasını önerdi ve buna "iran konsorsiyumu dendi.
işte bu ortamda italyan devlet petrol şirketinin başkanı enrico mattei, bu konsorsiyuma katılmak için başvurur ama dünya savaşından sonra ortadoğu' nun petrol üretimini büyük ölçüde kontrol eden "yedi kızkardeş" amerikan ve ingiliz petrol şirketleri tarafından reddedilir.
2007 yılında financial times gazetesi aşağıdaki firmaları yeni yedi kızkardeş olarak adlandırmıştır:
1. saudi aramco (suudi arabistan),
2. gazprom (rusya),
3. china national petroleum corporation (çin),
4. national iranian oil company (iran),
5. pdvsa (venezuela),
6. petrobras (brezilya),
7. petronas (malezya).
konu ile ilgili ayrıca bkz: #175313
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
eski sevgilimle ayrılık aşamasındaydık. uzun bir yazı yazdım o yazıyı gönderir göndermez, okuma tevazusunu bile göstemeyip bana "destan yazsanda değişmicek" demişti. o ana kadar kendisine beslediğim sevgi tek bir cümlesiyle yok oldu. sen kırmaya korkarsın karşı taraf seni cam misali parçalara ayırır..
devamını gör...
kanije seferi
sadrazam damad ibrahim paşa ve budin beylerbeyi tiryaki hasan paşanın 14 ağustos - 30 kasım 1600 tarihleri arasında süren seferidir.
ibrahim paşa 3 ay 17 gün sürecek kanije seferi için belgrad'dan ayrıldı. 22 ağustosta essek'e geldi. aynı gün budin beylerbeyi tiryaki hasan paşa emrindeki birliklerle orduya katıldı. hasan paşa, peç yakınlarında baranyavar'da bir alman ordusunu yok etmişti.
essek'te toplanan harp divanında hasan paşa kanijenin üzerine yürünmesini teklif etti. kendinden daha tecrübeli bir asker olan hasan paşanın sözünü dinleyen ibrahim paşa bu teklifi kabul etti.
ibahim paşa ve ordusu kanije üzerine yürürken karşılarına çıkan babofca kalesini 3 günlük bir muhasarnın ardından aldı. drava boyundaki bu kale birkaç sene evvel almanların eline geçmişti. tiryaki hasan paşa babofça da ordudan ayrıldı. ibrahim paşa onu budin beylerbeyi tayin etmişti. aynı zamanda rumeli beylerbeyi olan ve gelecekte sadrazam olacak olan lala mehmet paşa budin'den ayrıldı ve ibrahim paşanın ordusuna katıldı. kanijeye gelirken sınırdaki iki kaleyi daha kuşattı ve fethetti. ardından 10 gün sonra orduy-ı hümayun 10 eylül günü kanijeye ulaştılar ve 40 gün sürecek olan kanije muhasarası başladı.
türklerin "kanije", macarların "nagy-kanisza" almanların "gross-kanisa" dedikleri bu son derece müsthkem kalesiyle meşhur mühim şehir, balaton gölü ile drava nehri arasındadır. vaktiyle türkler'de iken almanların eline geçmiştir.
muhasaranın 13. gününde, 24 eylülde kanije barut mahzeninin havaya uçurulması, kalenin fethine giden yolda en önemli olaydır diyebiliriz. bu hadise türk milletinin kahramanlık destanları arasında yerini almıştır. şöyle ki: kanije'de esir tutalan 170 türk vardı. bunların içinde türk kadın ve çocuklar da bulunuyordu. almanlar, muhasara başlayınca bunları barut mahzeninin yanına toplu bir şekilde hapsetmiş ve kalede herhangi bir sabotaj ihtimalinin önüne geçmek istemişlerdir. tabi bunu yaparken doğal olarak türklerin, kendi hayatlarını ve çocuklarının hayatını dahi düşünmeden baruthaneyi patlatabileceklerini hesap etmemişlerdi.
fakat akla getirilmeyen hiç getirilmeyen o ihtimal vuku buldu. türkler mahzeni ateşe verip havaya uçurdular, tabi içlerinde kendileri de havaya uçtular. almanlar bu olayın neticesinde barutsuz kaldılar ve bütün alman topları sustu. yalnızca tüfek ateşiyle karşılık vermeye başladılar. fakat 7 ekimde 100 top taşıyan 40 bin kişilik bir alman ordusunun kanijeye gelmesi, türklerin durumunu sarstı ve kanijenin fethini geciktirdi. lorraine dukası prens emmanuel mercouer'ün kumanda ettiği bu ordu, türklere karşı taarruza geçti. yeniçeriler kaçıştılar fakat tımarlı sipahiler ve budin birlikleri şiddetle karşı koydular ve prens ağır zayiat vererek kanijeyi kaderine terk ederek kendi canını zor kurtardı.
22 ekimde kanije, teslim olmaya karar verdi. teslim şartlarına göre kalede bulunan 76 top haricinde herşeyi alabileceklerdi. alman tarihçi hammer'ın aktardığına göre almanlar, çocuk beşiklerine ve tavuk kafeslerine kadar her şeylerini aldılar ve sukunetle kendilerini seyreden türk ordusunun arasından geçip gittilerç yine hammer'a göre türkler eşyalarını taşıyabilsinler diye almanlar'a birkaç tane deve hediye ettiler.
kanijenin düşmesi üzerine civardaki birkaç kale de kendiliğinden teslim oldu. bu suretle almanlardan eğri ve kanije gibi iki kale fethedilmiş fakat estergon ve yanık gibi iki mühim kale de kaybedilmişti. ibrahm paşa kanijeyi eyalet merkezi yaptı. peç, sigetvar, osiek ve sikloş sancakları, budin eyaletinden alınıp, kanije eyaletine bağlandı. köstendil sancak beyi arnavut hasan bey ilk kanije beylerbeyi oldu. kanije'ye 5 bin askerden oluşan bir garnizon tahsis edildi. daha sonra ibrahim paşa bu eyalete daha tecrübeli birini getirmek istedi ve budin beylerbeyi tiryaki hasan paşa kanije beylerbeyi olarak buraya verildi.
kanije'de büyük bir camii inşa edildi. bu mühim fetih, istanbul'da ve diğer eyaletlerde üç gün üç gece şenlik yapılarak kutlandı.
ibrahim paşa 3 ay 17 gün sürecek kanije seferi için belgrad'dan ayrıldı. 22 ağustosta essek'e geldi. aynı gün budin beylerbeyi tiryaki hasan paşa emrindeki birliklerle orduya katıldı. hasan paşa, peç yakınlarında baranyavar'da bir alman ordusunu yok etmişti.
essek'te toplanan harp divanında hasan paşa kanijenin üzerine yürünmesini teklif etti. kendinden daha tecrübeli bir asker olan hasan paşanın sözünü dinleyen ibrahim paşa bu teklifi kabul etti.
ibahim paşa ve ordusu kanije üzerine yürürken karşılarına çıkan babofca kalesini 3 günlük bir muhasarnın ardından aldı. drava boyundaki bu kale birkaç sene evvel almanların eline geçmişti. tiryaki hasan paşa babofça da ordudan ayrıldı. ibrahim paşa onu budin beylerbeyi tayin etmişti. aynı zamanda rumeli beylerbeyi olan ve gelecekte sadrazam olacak olan lala mehmet paşa budin'den ayrıldı ve ibrahim paşanın ordusuna katıldı. kanijeye gelirken sınırdaki iki kaleyi daha kuşattı ve fethetti. ardından 10 gün sonra orduy-ı hümayun 10 eylül günü kanijeye ulaştılar ve 40 gün sürecek olan kanije muhasarası başladı.
türklerin "kanije", macarların "nagy-kanisza" almanların "gross-kanisa" dedikleri bu son derece müsthkem kalesiyle meşhur mühim şehir, balaton gölü ile drava nehri arasındadır. vaktiyle türkler'de iken almanların eline geçmiştir.
muhasaranın 13. gününde, 24 eylülde kanije barut mahzeninin havaya uçurulması, kalenin fethine giden yolda en önemli olaydır diyebiliriz. bu hadise türk milletinin kahramanlık destanları arasında yerini almıştır. şöyle ki: kanije'de esir tutalan 170 türk vardı. bunların içinde türk kadın ve çocuklar da bulunuyordu. almanlar, muhasara başlayınca bunları barut mahzeninin yanına toplu bir şekilde hapsetmiş ve kalede herhangi bir sabotaj ihtimalinin önüne geçmek istemişlerdir. tabi bunu yaparken doğal olarak türklerin, kendi hayatlarını ve çocuklarının hayatını dahi düşünmeden baruthaneyi patlatabileceklerini hesap etmemişlerdi.
fakat akla getirilmeyen hiç getirilmeyen o ihtimal vuku buldu. türkler mahzeni ateşe verip havaya uçurdular, tabi içlerinde kendileri de havaya uçtular. almanlar bu olayın neticesinde barutsuz kaldılar ve bütün alman topları sustu. yalnızca tüfek ateşiyle karşılık vermeye başladılar. fakat 7 ekimde 100 top taşıyan 40 bin kişilik bir alman ordusunun kanijeye gelmesi, türklerin durumunu sarstı ve kanijenin fethini geciktirdi. lorraine dukası prens emmanuel mercouer'ün kumanda ettiği bu ordu, türklere karşı taarruza geçti. yeniçeriler kaçıştılar fakat tımarlı sipahiler ve budin birlikleri şiddetle karşı koydular ve prens ağır zayiat vererek kanijeyi kaderine terk ederek kendi canını zor kurtardı.
22 ekimde kanije, teslim olmaya karar verdi. teslim şartlarına göre kalede bulunan 76 top haricinde herşeyi alabileceklerdi. alman tarihçi hammer'ın aktardığına göre almanlar, çocuk beşiklerine ve tavuk kafeslerine kadar her şeylerini aldılar ve sukunetle kendilerini seyreden türk ordusunun arasından geçip gittilerç yine hammer'a göre türkler eşyalarını taşıyabilsinler diye almanlar'a birkaç tane deve hediye ettiler.
kanijenin düşmesi üzerine civardaki birkaç kale de kendiliğinden teslim oldu. bu suretle almanlardan eğri ve kanije gibi iki kale fethedilmiş fakat estergon ve yanık gibi iki mühim kale de kaybedilmişti. ibrahm paşa kanijeyi eyalet merkezi yaptı. peç, sigetvar, osiek ve sikloş sancakları, budin eyaletinden alınıp, kanije eyaletine bağlandı. köstendil sancak beyi arnavut hasan bey ilk kanije beylerbeyi oldu. kanije'ye 5 bin askerden oluşan bir garnizon tahsis edildi. daha sonra ibrahim paşa bu eyalete daha tecrübeli birini getirmek istedi ve budin beylerbeyi tiryaki hasan paşa kanije beylerbeyi olarak buraya verildi.
kanije'de büyük bir camii inşa edildi. bu mühim fetih, istanbul'da ve diğer eyaletlerde üç gün üç gece şenlik yapılarak kutlandı.
devamını gör...
veshya
çok fazla tanım yazmamış olsa da şimdiye kadar yazdıklarını beğenip takibe aldığım yazar arkadaşımızdır.
hoş geldiniz sayın yazar, nice güzel tanımlara..
hoş geldiniz sayın yazar, nice güzel tanımlara..
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
almanya'nın dresden kentinde bulunan bu binanın adı neustadt kunsthofpassage.
binanın tasarımı annette paul, christoph robner ve andré tempel'e ait.
binayı diğer binalardan ayıran özelliği ise bir mühendislik harikası olması. dış kısmında gördüğünüz su boruları ve huniler ile yağmur yağdığında çevreye bir müzik ziyafeti çekiyor.
bu bina bir sanat eseri değil de nedir, sorarım size..
binanın tasarımı annette paul, christoph robner ve andré tempel'e ait.
binayı diğer binalardan ayıran özelliği ise bir mühendislik harikası olması. dış kısmında gördüğünüz su boruları ve huniler ile yağmur yağdığında çevreye bir müzik ziyafeti çekiyor.
bu bina bir sanat eseri değil de nedir, sorarım size..

devamını gör...
mustafa kemal atatürk
türkiye cumhuriyeti'nin kurucusudur. liderlik özelliği doğuştan gelmekte. zeka ve çalışkanlığı birleştirip ülkenin küllerinden doğmasını sağlamıştır.
devamını gör...
erkek terinin kadında afrodizyak etkisi yaratması
lütfen dur artık abdulseyidbincabbar zira tanımlarını engellesem de başlıkların peşimi bırakmıyor. burnuma ekşi ekşi kokular getiriyor.
devamını gör...
yeni anayasada 1921 ruhu
twitter'da yakın tarih hakkında çözümlemeleri ve doğru çıkarımlarıyla siyasi hamleleri yorumlayan con sinov, saray ittifakının yeni anayasa projesine hdp'nin niçin yeşil ışık yaktığını anlatmış. bilgiselini aşağıdadır;
"yeni anayasa tartışmalarından hemen sonra bakan "1921 ruhuyla taçlandıracağız" diyor akabinde hdp genel başkanı "1921 ilham alınabilir diye cevap veriyor. başka bir iktidar mensubu "herkesle oturur konuşuruz" diye pas veriyor.
bu 1921'in sırrı nedir? anlatayım.
1* iktidar ve hdp'nin 1921 anayasasına ilgi duymasının birbirinden farklı sebepleri var. fakat o konuya sonra geleceğim. önce 1921'in ne olduğunu öğrenmek gerekiyor.
atatürk, milli mücadele'ye başladığında en büyük hedefi ülkedeki tüm güçleri birleştirmekti.
2* atatürk bu nedenle devletin geleceğine yönelik fikirlerini açıklayarak farklı fikirlerdeki insanların kopup gitmesini istemedi. hatta cumhuriyet fikrini bile uzun süre dile getirmedi. çünkü milli mücadele'nin içinde saltanat yanlıları da vardı.
3* milli mücadele'nin içinde saltanatçılar, şeriatçılar, adem-i merkeziyetçiler, liberaller, türkçüler, sosyalistler hatta mandacılar bile vardı.
atatürk, tüm bu grupları, memleketin kurtarılması adına çevresinde tutmaya çalıştı. bu yüzden devleti şekillendirici adımlar atmadı.
4* atatürk bu politikasını o kadar katı uyguladı ki saltanatı, savaş sona erdikten sonra kaldırmak için harekete geçti. cumhuriyet'in ilanı için lozan'ın sona ermesini bekledi.
5* askeri mücadele bitinceye dek devleti şekillendirici ve yeniden dizayn edici adımlar atmayan atatürk, bu süreci "geçici bir yöntem" ile sürdürdü.
mesela, meclisin başkanı vardı ama bir devlet başkanı seçilmemişti.
6* işte, 1921'de kabul edilen teşkilat-ı esasiye kanunu, "devleti şekillendirme konusunda kapsamlı hükümler bulundurmuyordu.
23 maddelik anayasanın 14 maddesinde, yerel yönetimleri ve taşra teşkilatlarını düzenlenirken bakanların nasıl seçileceği konusu düzenlenmemişti.
7* 1921 anayasasının yerel yönetimleri güçlü tutması atatürk'ün geçici dönem için uygun gördüğü bir stratejiydi. bu sayede yerel yönetimler istanbul'a sıkı sıkıya bağlı olmadan ankara'ya tabi olacak yetkiye sahip oluyordu.
böylece ankara, anadolu'yu yanında tutabilecekti.
8* anayasa metnine baktığımızda yerel yönetimler için "muhtariyet" sözcüğünün geçtiğini görürüz ki hdp'yi amiyane tabirle "tav" eden nokta burasıdır.
hdp, "muhtariyet" kavramını yerel özerklik olarak yorumluyor ve 1921 anayasası'na göz kırpıyor.
9* devletlerin merkezi yönetimi kuvvetli oldukça yerel yönetimleri merkeze bağlı olur. fakat yerel yönetimlere verilen güç arttıkça artık adem-i merkeziyetten söz edilir.
hdp'nin temel hedefi türkiye'nin merkeziyetçi yapısının değiştirilmesidir. yerel özerkliktir.
10* haliyle hdp için 1921 anayasası demek, adem-i merkeziyetçilik demektir. yerel özerklik demektir.
devamında yerel yönetimlerin başkentten mümkün olduğunca bağımsız hareket etmek, kendi idari yapılanmalarını, meclislerini, bayraklarını hatta mümkünse ordularını oluşturmaktır.
11* özetlemek gerekirse, atatürk'ün 1921'de, dönemin şartlarında geçici olarak uyguladığı stratejik bir hamle, hdp için nihai ve kalıcı bir hedeftir.
hdp'nin 1921 anayasası söyleminden hemen sonra yeşil ışık yakması hiç şaşırtıcı olmadı.
12* hdp'nin niyeti amacı belli, peki iktidar neden 1921 anayasası söylemini kullandı?
işin orasını anlayabilmek için tarihe geri dönüp hikayeyi ileriye sarmak gerekiyor.
13* atatürk, milli mücadele'nin askeri ve diplomatik safhası sona erdikten sonra yukarıda bahsettiğim geçici dönemi sona erdirdi. ve devleti dizayn etmeye başladı.
cumhurbaşkanlığı getirildi. merkezi yönetim güçlendirildi. sıkı bir üniter devlet oluşturuldu.
14* devamında hilafet kaldırıldı. inkılaplar başladı. tarikatların faaliyetlerine son verildi. eğitim kurumları birleştirildi. dini işleri idare eden başkanlık kuruldu. ve devamında laiklik politikaları uygulanmaya başlandı.
türk milliyetçisi bir devlet dizayn edildi.
15* işte, iktidarın 1921 söyleminin ardında bu inkılapların yokluğu yatıyor. iktidar, söz konusu inkılapların yer almadığı, devletin henüz kemalist esaslara göre dizayn edilmediği bir anayasayı makbul kabul ediyor.
16* 1921 anayasasında kemalizm yoktur. inkılaplar yoktur. iktidarın 1921 söyleminin nedeni budur.
1921 anayasasında güçlü merkezi yönetim yoktur. kısmi adem-i merkeziyetçilik vardır. hdp'nin 1921 söyleminin nedeni budur.
17* hem iktidar hem hdp, yeni anayasayı devletin yeniden şekillendirilmesi ama "kendi istedikleri yönde" şekillendirilmesi için sürpriz sayılabilecek bir ortak payda buluverdi. böylece her haliyle ilginç bir paslaşmaya tanık olduk.
18* şimdi buradan herkese soruyorum:
iktidar, devleti yeniden şekillendirmek istiyor.
hdp, tüm stratejisini yerel özerklik için üzerine kuruyor.
peki, bu ülkenin milliyetçileri ve atatürkçüleri ne yapıyor? hedefleri nelerdir? programları nelerdir? çözümleri nelerdir?
bazı teknik kavramları detaya inip boğmamak adına, herkesin anlayabileceği yüzeysellikte yazmak durumunda kaldım.
politika çukurunda boğulup bir hdp'linin bir atatürkçü'ye atatürkçülük taslaması gibi saçmalıklara itibar edilmeyen günler dilerim.
bilgisel sona ermiştir."
"yeni anayasa tartışmalarından hemen sonra bakan "1921 ruhuyla taçlandıracağız" diyor akabinde hdp genel başkanı "1921 ilham alınabilir diye cevap veriyor. başka bir iktidar mensubu "herkesle oturur konuşuruz" diye pas veriyor.
bu 1921'in sırrı nedir? anlatayım.
1* iktidar ve hdp'nin 1921 anayasasına ilgi duymasının birbirinden farklı sebepleri var. fakat o konuya sonra geleceğim. önce 1921'in ne olduğunu öğrenmek gerekiyor.
atatürk, milli mücadele'ye başladığında en büyük hedefi ülkedeki tüm güçleri birleştirmekti.
2* atatürk bu nedenle devletin geleceğine yönelik fikirlerini açıklayarak farklı fikirlerdeki insanların kopup gitmesini istemedi. hatta cumhuriyet fikrini bile uzun süre dile getirmedi. çünkü milli mücadele'nin içinde saltanat yanlıları da vardı.
3* milli mücadele'nin içinde saltanatçılar, şeriatçılar, adem-i merkeziyetçiler, liberaller, türkçüler, sosyalistler hatta mandacılar bile vardı.
atatürk, tüm bu grupları, memleketin kurtarılması adına çevresinde tutmaya çalıştı. bu yüzden devleti şekillendirici adımlar atmadı.
4* atatürk bu politikasını o kadar katı uyguladı ki saltanatı, savaş sona erdikten sonra kaldırmak için harekete geçti. cumhuriyet'in ilanı için lozan'ın sona ermesini bekledi.
5* askeri mücadele bitinceye dek devleti şekillendirici ve yeniden dizayn edici adımlar atmayan atatürk, bu süreci "geçici bir yöntem" ile sürdürdü.
mesela, meclisin başkanı vardı ama bir devlet başkanı seçilmemişti.
6* işte, 1921'de kabul edilen teşkilat-ı esasiye kanunu, "devleti şekillendirme konusunda kapsamlı hükümler bulundurmuyordu.
23 maddelik anayasanın 14 maddesinde, yerel yönetimleri ve taşra teşkilatlarını düzenlenirken bakanların nasıl seçileceği konusu düzenlenmemişti.
7* 1921 anayasasının yerel yönetimleri güçlü tutması atatürk'ün geçici dönem için uygun gördüğü bir stratejiydi. bu sayede yerel yönetimler istanbul'a sıkı sıkıya bağlı olmadan ankara'ya tabi olacak yetkiye sahip oluyordu.
böylece ankara, anadolu'yu yanında tutabilecekti.
8* anayasa metnine baktığımızda yerel yönetimler için "muhtariyet" sözcüğünün geçtiğini görürüz ki hdp'yi amiyane tabirle "tav" eden nokta burasıdır.
hdp, "muhtariyet" kavramını yerel özerklik olarak yorumluyor ve 1921 anayasası'na göz kırpıyor.
9* devletlerin merkezi yönetimi kuvvetli oldukça yerel yönetimleri merkeze bağlı olur. fakat yerel yönetimlere verilen güç arttıkça artık adem-i merkeziyetten söz edilir.
hdp'nin temel hedefi türkiye'nin merkeziyetçi yapısının değiştirilmesidir. yerel özerkliktir.
10* haliyle hdp için 1921 anayasası demek, adem-i merkeziyetçilik demektir. yerel özerklik demektir.
devamında yerel yönetimlerin başkentten mümkün olduğunca bağımsız hareket etmek, kendi idari yapılanmalarını, meclislerini, bayraklarını hatta mümkünse ordularını oluşturmaktır.
11* özetlemek gerekirse, atatürk'ün 1921'de, dönemin şartlarında geçici olarak uyguladığı stratejik bir hamle, hdp için nihai ve kalıcı bir hedeftir.
hdp'nin 1921 anayasası söyleminden hemen sonra yeşil ışık yakması hiç şaşırtıcı olmadı.
12* hdp'nin niyeti amacı belli, peki iktidar neden 1921 anayasası söylemini kullandı?
işin orasını anlayabilmek için tarihe geri dönüp hikayeyi ileriye sarmak gerekiyor.
13* atatürk, milli mücadele'nin askeri ve diplomatik safhası sona erdikten sonra yukarıda bahsettiğim geçici dönemi sona erdirdi. ve devleti dizayn etmeye başladı.
cumhurbaşkanlığı getirildi. merkezi yönetim güçlendirildi. sıkı bir üniter devlet oluşturuldu.
14* devamında hilafet kaldırıldı. inkılaplar başladı. tarikatların faaliyetlerine son verildi. eğitim kurumları birleştirildi. dini işleri idare eden başkanlık kuruldu. ve devamında laiklik politikaları uygulanmaya başlandı.
türk milliyetçisi bir devlet dizayn edildi.
15* işte, iktidarın 1921 söyleminin ardında bu inkılapların yokluğu yatıyor. iktidar, söz konusu inkılapların yer almadığı, devletin henüz kemalist esaslara göre dizayn edilmediği bir anayasayı makbul kabul ediyor.
16* 1921 anayasasında kemalizm yoktur. inkılaplar yoktur. iktidarın 1921 söyleminin nedeni budur.
1921 anayasasında güçlü merkezi yönetim yoktur. kısmi adem-i merkeziyetçilik vardır. hdp'nin 1921 söyleminin nedeni budur.
17* hem iktidar hem hdp, yeni anayasayı devletin yeniden şekillendirilmesi ama "kendi istedikleri yönde" şekillendirilmesi için sürpriz sayılabilecek bir ortak payda buluverdi. böylece her haliyle ilginç bir paslaşmaya tanık olduk.
18* şimdi buradan herkese soruyorum:
iktidar, devleti yeniden şekillendirmek istiyor.
hdp, tüm stratejisini yerel özerklik için üzerine kuruyor.
peki, bu ülkenin milliyetçileri ve atatürkçüleri ne yapıyor? hedefleri nelerdir? programları nelerdir? çözümleri nelerdir?
bazı teknik kavramları detaya inip boğmamak adına, herkesin anlayabileceği yüzeysellikte yazmak durumunda kaldım.
politika çukurunda boğulup bir hdp'linin bir atatürkçü'ye atatürkçülük taslaması gibi saçmalıklara itibar edilmeyen günler dilerim.
bilgisel sona ermiştir."
devamını gör...
birini olduğu gibi kabul etmek
olduğu kişi benim kişiliğime, kararlarıma, yaşamıma müdahele etmediği, çevresine zarar vermediği sürece olduğu gibi kabul ederim insanları. bunda bir beis yok, olmamalı da.
devamını gör...
likya yolu
içerisinde binlerce yıllık tarihi barındırıyor olması nedeniyle tamamını yürüyerek keşfetmek gibi bir hayalimin olduğu, türkiye’nin en önemli turizm değerlerinden birisi olduğunu düşündüğüm doğa harikası bir yürüyüş yolu.
fethiye’den başlayarak antalya sınırlarında sona eren, yaklaşık 535 km. uzunluğunda, yolun tamamının yürünmesi ortalama 29-30 gün süren ve türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olarak kabul edilen yürüyüş rotası. likya yolu, aynı zamanda dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotalarından birisi olarak da kabul ediliyor.
yolu ülkemize kazandıran ve gönüllü ekibiyle birlikte parkurun tamamını ilk kez işaretleyen ingiliz asıllı türk vatandaşı kate clow* olmuştur.

(likya yolu’nun fethiye tarafından başlangıç noktası)
likya yolu'nu bu kadar önemli ve özel kılan şey yalnızca eşsiz deniz ve doğa manzaralarıyla dolu olması değil elbette. yol, 3 bin yıldan daha eski geçmişiyle, antik likya uygarlığı'nın hepsi birbirinden özel 23 antik şehrini ve dolayısı ile tarihi, kültürü ve geçmiş medeniyetleri de içinde barındırıyor.
yol üzerindeki en önemli antik kentlerden birisi, geçtiğimiz 2020 yılına da adını veren patara antik kenti. burası ayrıca dünyanın bilinen ilk meclis binasına da ev sahipliği yapıyor. gitmişken aynı bölgede yer alan xanthos ve letoon antik kentlerini de ziyaret edebilirsiniz.

(likya yolu haritası)
umarım bir gün hayalimi gerçeğe dönüştürür ve bu başlıkta kendime ait deneyimleri de paylaşabilirim.
**
edit: sadece likya yolu’nu değil, st. paul yolu gibi birçok yürüyüş parkurunu ülkemize kazandıran kate clow ile antalya kadın müzesi tarafından yapılan kısa söyleşinin linkini de, okumak isteyenler için buraya bırakıyorum.
fethiye’den başlayarak antalya sınırlarında sona eren, yaklaşık 535 km. uzunluğunda, yolun tamamının yürünmesi ortalama 29-30 gün süren ve türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olarak kabul edilen yürüyüş rotası. likya yolu, aynı zamanda dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotalarından birisi olarak da kabul ediliyor.
yolu ülkemize kazandıran ve gönüllü ekibiyle birlikte parkurun tamamını ilk kez işaretleyen ingiliz asıllı türk vatandaşı kate clow* olmuştur.

(likya yolu’nun fethiye tarafından başlangıç noktası)
likya yolu'nu bu kadar önemli ve özel kılan şey yalnızca eşsiz deniz ve doğa manzaralarıyla dolu olması değil elbette. yol, 3 bin yıldan daha eski geçmişiyle, antik likya uygarlığı'nın hepsi birbirinden özel 23 antik şehrini ve dolayısı ile tarihi, kültürü ve geçmiş medeniyetleri de içinde barındırıyor.
yol üzerindeki en önemli antik kentlerden birisi, geçtiğimiz 2020 yılına da adını veren patara antik kenti. burası ayrıca dünyanın bilinen ilk meclis binasına da ev sahipliği yapıyor. gitmişken aynı bölgede yer alan xanthos ve letoon antik kentlerini de ziyaret edebilirsiniz.

(likya yolu haritası)
umarım bir gün hayalimi gerçeğe dönüştürür ve bu başlıkta kendime ait deneyimleri de paylaşabilirim.
**
edit: sadece likya yolu’nu değil, st. paul yolu gibi birçok yürüyüş parkurunu ülkemize kazandıran kate clow ile antalya kadın müzesi tarafından yapılan kısa söyleşinin linkini de, okumak isteyenler için buraya bırakıyorum.
devamını gör...
normal sözlük övgü kulübü
(bkz: romada roman okuyan roman'ın son entry'sinin güzelliği)
(bkz: ıvanmılınskı'nin profilindeki dedenin çekiciliği)
gibi başlıklarımla ermolettin'den sonraki ikinci başkan olmaya hak kazandığımı düşündüğüm kulüp.
yaz beni meriç avcısı.
(bkz: ıvanmılınskı'nin profilindeki dedenin çekiciliği)
gibi başlıklarımla ermolettin'den sonraki ikinci başkan olmaya hak kazandığımı düşündüğüm kulüp.
yaz beni meriç avcısı.
devamını gör...
tanımlarını okuyarak bir yazara aşık olmak
kafada oluşturulan mükemmel kişiye kıyafet giydirmekten başka bir şey değil.
bir insan hiç görmediği, tanımadığı, huyunu suyunu bilmediği birine nasıl aşık olur lan. aşk dediğin, sevdiğinin çayı kaç şekerli içtiğini bilmektir.
bir insan hiç görmediği, tanımadığı, huyunu suyunu bilmediği birine nasıl aşık olur lan. aşk dediğin, sevdiğinin çayı kaç şekerli içtiğini bilmektir.
devamını gör...
mutsuzken ders çalışmak
hayran olduğum insanlar. bu insanlar canım sıkkın ,moralim bozuk, sevgilimden ayrıldım, biraz hasta gibiyim diye sorumluluklarını bırakmazlar ,kazanan olurlar. onlardan biri miyim? malesef yanlarindan gecemem. ben battaniyesini ustune çekip acısını yücelten asalak tayfadanim. aşırı tebrik ediyorum böyle insanlari .
devamını gör...