hayatım kayarken yapmaya bayılıyorum denilen şeyler
ayna karşısında çingenem dinlerken kendime iş atmak.
devamını gör...
belçika'da cinsel ilişki rıza yaşının 14 olması
dikkat edilirse 14 yaşındaki birey kendinden en fazla 5 yaş büyük biriyle birlikte olabiliyor. bu şekilde istismarın önüne geçilmiş oluyor.
ne olursa olsun 14 yaş küçük diyenler şuna dikkat etmeli. haberde yasa değişikliği önerisini veren cinsel sağlık merkezi yetkilisi mevcut 16 yaş sınırı için 'gerçekçi değil' ifadesini kullanıyor. yani orada hali hazırda birçok genç 14-15 yaşında cinselliği yaşamaya başlıyor. toplumda mevcut bir realiteye göre düzenleme yapılmış oluyor böylece.
mantıken düşündüğünüz zaman cinsel olgunluğa erişmiş bir bireyin kendi yaşıtlarıyla cinsellik yaşaması bir probleme neden olmayacaktır. adamlarda cinselliğin bir tabu olmadığını unutmayalım. çocuklara cinselliğin eğitimini, korunma yöntemlerini ve önemini anlatıyorlar. böylece istenmeyen durumların da önüne geçilmiş oluyor.
biraz radikal bir adım gibi görünüyor fakat kanuni düzenleme olmasa da zaten batılı ülkelerde ilk defa karşılıklı cinsel birlikteliği yaşama yaşı aşağı yukarı 14-15 civarına denk geliyor. gençler birbirini tanıyor, birbirlerinden utanıp çekinmeden büyüyorlar. hal böyleyken bizim gibi ülkelerle kıyaslandığında kimin kadın-erkek ilişkileri daha sağlıklı diye sormamız gerekiyor. cevap açık sanırım.
ne olursa olsun 14 yaş küçük diyenler şuna dikkat etmeli. haberde yasa değişikliği önerisini veren cinsel sağlık merkezi yetkilisi mevcut 16 yaş sınırı için 'gerçekçi değil' ifadesini kullanıyor. yani orada hali hazırda birçok genç 14-15 yaşında cinselliği yaşamaya başlıyor. toplumda mevcut bir realiteye göre düzenleme yapılmış oluyor böylece.
mantıken düşündüğünüz zaman cinsel olgunluğa erişmiş bir bireyin kendi yaşıtlarıyla cinsellik yaşaması bir probleme neden olmayacaktır. adamlarda cinselliğin bir tabu olmadığını unutmayalım. çocuklara cinselliğin eğitimini, korunma yöntemlerini ve önemini anlatıyorlar. böylece istenmeyen durumların da önüne geçilmiş oluyor.
biraz radikal bir adım gibi görünüyor fakat kanuni düzenleme olmasa da zaten batılı ülkelerde ilk defa karşılıklı cinsel birlikteliği yaşama yaşı aşağı yukarı 14-15 civarına denk geliyor. gençler birbirini tanıyor, birbirlerinden utanıp çekinmeden büyüyorlar. hal böyleyken bizim gibi ülkelerle kıyaslandığında kimin kadın-erkek ilişkileri daha sağlıklı diye sormamız gerekiyor. cevap açık sanırım.
devamını gör...
winston
ingiltere tarihinin en önemli siyasetçilerinden birisi olan, 2. dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill'in ön adıdır. (bkz: winston churchill)
devamını gör...
fatih kısaparmak
özellikle lise yıllarımda harçlık biriktirerek birçok kasetini satın aldığım sanatçıdır. türkü formundaki özgün besteleri ile 90'lı yıllarda haklı bir şöhret yakalamıştı. eşi haber spikeri şebnem hanım, ozan ve kaan isimli iki oğluyla örnek bir aile babasıdır.
- bu adam benim babam,
- bir kere sevdaya tutulmaya gör,
- güneşi biz uyandırdık,
- bekle küçüğüm,
- portakal çiçeği,
- haydi abbas,
- üzüm karası gözlerin vb.
onlarca daha güzel eseri dillere dolanmış sevdiğim takip ettiğim bir sanat adamdır.
- bu adam benim babam,
- bir kere sevdaya tutulmaya gör,
- güneşi biz uyandırdık,
- bekle küçüğüm,
- portakal çiçeği,
- haydi abbas,
- üzüm karası gözlerin vb.
onlarca daha güzel eseri dillere dolanmış sevdiğim takip ettiğim bir sanat adamdır.
devamını gör...
çocukken alındığına en çok sevinilmiş şey
küçükken ailemin maddi durumu iyi değildi. kış için alınan botu kış geçince de giymek zorunda kalmıştım. sınıfta dalga geçenler bile olmuştu. sonunda mevsimine uygun okul ayakkabısı alındığında çok sevinmiştim. ilk işim o dalga geçenlere ayakkabımı göstermek olmuştu.
devamını gör...
yazarların takipçilerine söylemek istedikleri
açtığım başlık kadar takipçim olmuş. burayı görürseniz hepinize kıymetli vaktinizden bi parça bana ayırdığınız için teşekkür ediyorum. ben de sizleri okuyorum, yetişmeye çalışıyorum en azından ve son olarak herkese benden çay. *
devamını gör...
1 milyon euro verseler sevgilini terk eder misin
etmem guzum..
yiğidim aslanımı dünyalara değişmem..
yiğidim aslanımı dünyalara değişmem..
devamını gör...
yemek yapabilen erkek
ben de aşçı olarak yıllarca çalıştım, şimdi evde yemek yapıyorum. yemek yapmayı çok seviyorum.
devamını gör...
film repliklerini sözlüğe uyarla
bilemiyorum sözlük, bilemiyorum!
devamını gör...
annenin en iyi olduğu konu
terlik atmak ve para biriktirmek.
geçen günlerden çarşamba yine yoğun bir iş temposu, kendi evime gitmeyi gözüm kesmedi. basit ve kolaya kaçıp konum olarak en yakın olan lokasyona yani annemlerin evi geçtim. gecenin bir saatinde geldim.
annem terlik bir karşılama yaptı.b
bu saatte mi gelinir ?
hotel mi burası hayvan herif ?
felan fistan sabah on numara kahvaltı ardından tam çıkarken. kadıncağız çıkarmış cebime bir şeyler iliştiriyor.
dur demeye kalmadan kıçıma bir tepik.kapının kilitlenmesi sesi.
mission completed !
cebime bozukluk kağıt para ne bulduysa sıkıştırmış.
ah ah anne başka bir şey dostum.
geçen günlerden çarşamba yine yoğun bir iş temposu, kendi evime gitmeyi gözüm kesmedi. basit ve kolaya kaçıp konum olarak en yakın olan lokasyona yani annemlerin evi geçtim. gecenin bir saatinde geldim.
annem terlik bir karşılama yaptı.b
bu saatte mi gelinir ?
hotel mi burası hayvan herif ?
felan fistan sabah on numara kahvaltı ardından tam çıkarken. kadıncağız çıkarmış cebime bir şeyler iliştiriyor.
dur demeye kalmadan kıçıma bir tepik.kapının kilitlenmesi sesi.
mission completed !
cebime bozukluk kağıt para ne bulduysa sıkıştırmış.
ah ah anne başka bir şey dostum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
karalayalım hadi defteri.
kalktım sofradan, adıma yaşıma kurulmuş sofradan, çünkü neden olmasın?
yeter bana, adam olana çok bile.
çok güzel, çok neşeli, çok hüzünlü bir gündü benim için, yok; yaş alma, yaşlanma vs derdim bile değil, o işleri bırakalı çok oldu.
şurada, şu sözlükte geçirdiğim bilmem kaç ay boyunca ne güzel insanlar tanımışım, ne güzel insanlar bana dokunmuş onu gördüm. açık açık yazanlar kadar bir de özel mesaj ile yazanlar oldu, inanın çok şaşırdım, çok mutlu oldum, çok utandım. benim doğum günüm çocukluğumda bile unutulan bir tarihti, alışık değildim, sadece bir kadın hiç unutmazdı, onu da ben hıyarlığım yüzünden kaybettim, her nerede ise mutlu olsun, hep mutlu olsun.
her ne ise, hepinize teşekkür ederim, eyvallah!
efharisto para poli!
kalkın oynucaz!
kalktım sofradan, adıma yaşıma kurulmuş sofradan, çünkü neden olmasın?
yeter bana, adam olana çok bile.
çok güzel, çok neşeli, çok hüzünlü bir gündü benim için, yok; yaş alma, yaşlanma vs derdim bile değil, o işleri bırakalı çok oldu.
şurada, şu sözlükte geçirdiğim bilmem kaç ay boyunca ne güzel insanlar tanımışım, ne güzel insanlar bana dokunmuş onu gördüm. açık açık yazanlar kadar bir de özel mesaj ile yazanlar oldu, inanın çok şaşırdım, çok mutlu oldum, çok utandım. benim doğum günüm çocukluğumda bile unutulan bir tarihti, alışık değildim, sadece bir kadın hiç unutmazdı, onu da ben hıyarlığım yüzünden kaybettim, her nerede ise mutlu olsun, hep mutlu olsun.
her ne ise, hepinize teşekkür ederim, eyvallah!
efharisto para poli!
kalkın oynucaz!
devamını gör...
mostar
2018 temmuzunun ilk haftasında gittiğimiz balkan turunda uğradığımız şehir. saraybosna kadar olmasa da hazin bir yerdi. genel olarak seyahatimizin beşinci günü hep savaş acıları içinde geçtiğinden altıncı günkü güzelim şehrin* havasını soluyamadık bile...
en son dubrovnik'te duran kafilemiz, poçitel köyünde dandik bir motelde geceyi geçirmişti. sabah kalkıp kahvaltımızı edince (ki yol boyunca kahvaltılar yumurta ve kornfleksten, akşam yemekleri de tavuktan ibaret fiks menü, rehberimiz turlarda türklerin "ay şu domuz mudur" "ay bu yenir mi" gibi şikayetlerinden bıkan otelcilerin ortak bir menü çıkardığını söylüyor, iyi ki kahvaltıda cornflex yeme alışkanlığımız var da aç kalmıyorum ama çaysızlık kötü bir şey, kahveye abanıyoruz el mecbur) önce köyü ziyaret ettik. dağın eteğinde kurulu köy, bir kale, kilise ve cami barındırıyordu. zamanında yeniçerilerin hudut karakolu olarak kullandığı kaleye çıkamadık, herkes köyde çay aradı bugün. bizimkiler de dik yokuşları çıkamadılar, sadece ben camiye kadar çıktım.
kale:
saat kulesi:
molayı müteakiben mostar'a vardık. şehrin hırvat yakasında durduk, boşnak mahallelerine geçmek üzere ünlü köprüye gelesiye evvela köprü altındaki kahvede oturduk. yapılalı daha 14 yıl olmasına rağmen köprü şimdiden renk değiştirmiş. zamanında mostarlı delikanlıların kızlara kendini kanıtlamak için yaptıkları köprüden atlama geleneği, artık turistik bir şov olarak sürüyor. gençler atlıyor, ama bahşişi bulamazsa yok. ben "atla, atla, atlamayan çetnik" diye boğazımı yırtsam da atlamadı çünkü eleman. tam "senden adam olmaz" derken cumburlop.


köprü manzarası, sağ taraf hırvat sol taraf boşnak semti. ayrıca köprüden ihtiyar kafilemiz zar zor geçti, bayağı dikti çünkü.
tepede görünen haçtan üsküp'te de görmüştük. hıristiyan adeti herhalde, şehrin en yüksek noktasına dikmek. ayrıca o tepe, 1993'te köprüyü havaya uçuran hırvat tabyasının da konuşlandığı yer.
köprü dışında şehrin boşnak yakasındaki çarşıyı da gezdik, tika'nın onardığı diğer osmanlı yapılarını gördük. türkiye burada iyi yatırım yapmış, keza çarşı içinde bir de konsolosluğuuz var. belki de bu sebepten, balkanlarda
recep tayyip erdoğan atatürk kadar seviliyor (hatta kendisi de selanikli olan atatürk'ten fazla seviliyor). ola ki yolunuz düştü (euro 11 lirayken nasıl olacak bilmiyorum gerçi), size reis övgüsü yapan bir boşnağa "lan bi sus, ondan kaçıp geldik buraya" demeyin. dayağı yiyebilirsiniz... neyse, işte restore ettiğimiz camilerden köski mehmet paşa.

bu çarşıda dolanırken köfte ve börek kokuları geniz yakıyor. kebabcici dedikleri bir köfte yemeği ve börekleri ünlü olan boşnaklar, bunların yanında titovka denilen yugoslav partizan şapkasından da satıyorlar. bir şapka ve iki merminin birbirine kaynatıldığı bir kalem aldık.
öğlen yola koyulduk, varış yerimiz geceyi de geçireceğimiz saraybosna idi. yolda bir de hava kapandı, yağmur başladı... neyse ki otobüsten inince durmuştu artık.
en son dubrovnik'te duran kafilemiz, poçitel köyünde dandik bir motelde geceyi geçirmişti. sabah kalkıp kahvaltımızı edince (ki yol boyunca kahvaltılar yumurta ve kornfleksten, akşam yemekleri de tavuktan ibaret fiks menü, rehberimiz turlarda türklerin "ay şu domuz mudur" "ay bu yenir mi" gibi şikayetlerinden bıkan otelcilerin ortak bir menü çıkardığını söylüyor, iyi ki kahvaltıda cornflex yeme alışkanlığımız var da aç kalmıyorum ama çaysızlık kötü bir şey, kahveye abanıyoruz el mecbur) önce köyü ziyaret ettik. dağın eteğinde kurulu köy, bir kale, kilise ve cami barındırıyordu. zamanında yeniçerilerin hudut karakolu olarak kullandığı kaleye çıkamadık, herkes köyde çay aradı bugün. bizimkiler de dik yokuşları çıkamadılar, sadece ben camiye kadar çıktım.
kale:

saat kulesi:

molayı müteakiben mostar'a vardık. şehrin hırvat yakasında durduk, boşnak mahallelerine geçmek üzere ünlü köprüye gelesiye evvela köprü altındaki kahvede oturduk. yapılalı daha 14 yıl olmasına rağmen köprü şimdiden renk değiştirmiş. zamanında mostarlı delikanlıların kızlara kendini kanıtlamak için yaptıkları köprüden atlama geleneği, artık turistik bir şov olarak sürüyor. gençler atlıyor, ama bahşişi bulamazsa yok. ben "atla, atla, atlamayan çetnik" diye boğazımı yırtsam da atlamadı çünkü eleman. tam "senden adam olmaz" derken cumburlop.




köprü dışında şehrin boşnak yakasındaki çarşıyı da gezdik, tika'nın onardığı diğer osmanlı yapılarını gördük. türkiye burada iyi yatırım yapmış, keza çarşı içinde bir de konsolosluğuuz var. belki de bu sebepten, balkanlarda
recep tayyip erdoğan atatürk kadar seviliyor (hatta kendisi de selanikli olan atatürk'ten fazla seviliyor). ola ki yolunuz düştü (euro 11 lirayken nasıl olacak bilmiyorum gerçi), size reis övgüsü yapan bir boşnağa "lan bi sus, ondan kaçıp geldik buraya" demeyin. dayağı yiyebilirsiniz... neyse, işte restore ettiğimiz camilerden köski mehmet paşa.


bu çarşıda dolanırken köfte ve börek kokuları geniz yakıyor. kebabcici dedikleri bir köfte yemeği ve börekleri ünlü olan boşnaklar, bunların yanında titovka denilen yugoslav partizan şapkasından da satıyorlar. bir şapka ve iki merminin birbirine kaynatıldığı bir kalem aldık.
öğlen yola koyulduk, varış yerimiz geceyi de geçireceğimiz saraybosna idi. yolda bir de hava kapandı, yağmur başladı... neyse ki otobüsten inince durmuştu artık.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarından tavsiyeler
kimsenin canı sıkıldığında yazacağı biri olmayın..
devamını gör...
dance w ur ghost
tanımlarını oldukça beğendiğim ve artılarını esirgemeyen yazar arkadaşımızdır.
takipteyiz efendim.
takipteyiz efendim.
devamını gör...
anlatamadığın şeylerle yaşamak
beynin sürekli dolduramadığın boşluklarla doludur. bu sebeple bugünün yanında geçmişinde gelir. gelecek ise hiç düşünülmemiştir.
devamını gör...