beklemek
etrafında sevgi yoktur, beklersin
yakınında yüreğini paylaşan yoktur, beklersin
belki bir çift laf etmek istersin, beklersin
istersin ki seni duysun, yüreğinin feryadını işitsin, beklersin
beklersin ama bir türlü bu yalnızlık yükü kalkmaz üstünden, ama yine de beklersin.
her şeye rağmen bekleyenlerden olmak istersin.
belki gelir, belki tekrar gönül alev alev olsun istersin.
hiç bir umut olmadığını bile bile yine de beklersin...
yakınında yüreğini paylaşan yoktur, beklersin
belki bir çift laf etmek istersin, beklersin
istersin ki seni duysun, yüreğinin feryadını işitsin, beklersin
beklersin ama bir türlü bu yalnızlık yükü kalkmaz üstünden, ama yine de beklersin.
her şeye rağmen bekleyenlerden olmak istersin.
belki gelir, belki tekrar gönül alev alev olsun istersin.
hiç bir umut olmadığını bile bile yine de beklersin...
devamını gör...
aşık olunan kişi reddederse alınacak pozisyon
bir kere baştan mal olmayın. karşınızdaki kişi açık sinyaller vermiyorsa açılmayın. hadi mal değilsiniz de bir mallık ettiniz açıldınız. onurunuzu koruyun. onunkini de koruyun. önemli bir süre mesafinize dikkat edin. karşınızdaki kişi mallaşacak ve karışık sinyaller yollamaya başlayacak. siz yine mal olmayın bunu yemeyin. bunu yerseniz onurunuzla birlikte aklınızın önemli bir bölümünden de olursunuz. yapmayın bunu, bunu yapmayın işte. aşık hortlaklar sürüsü sizi. biliyorum beni dinleyemeyeceksiniz. ne haliniz varsa görün. o zaten size bunu tersten gösterecektir
devamını gör...
küfretme isteği doğuran anlar
son dakika ortaya çıkan işler.
devamını gör...
garip fobiler
çok yakın arkadaş edinmek. yani çok arkadaşım var ama nerdeyse hepsiyle samimiyetim aynı orta şeker. biriyle biraz fazla samimileşsem hemen arama mesafe koyuyorum. ciddi ciddi best friend edinmekten korkuyorum.
devamını gör...
arada sırada radyo yayını
yayın yankı yapıyor çünkü lucifer hem trollere oynuyor hem entellere.
devamını gör...
zamanın rengi
değişkendir. tıpkı zaman gibi. şu an mesela turkuazdır. ay geçti fil dişi beyaz oldu. yok yok dur. bildiğin siyah bu.
devamını gör...
ilber ortaylı’nın canlı yayında cansu canan’a yürümesi
bir kadın olarak beni çok rahatsız etti açıkçası. he şimdi şey diyenleriniz vardır '' beğenmiş ne var bunda?'' iyi de efendim beğeninin söyleniş tarzı çok önemlidir. cümlesi ve söyleyiş tarzı çok itici ve rahatsız edici. kendisini çok seviyordum ve bundan sonra bir anda tüm sevgim söndü. söylemek var söylemek var. cansu canan'a güzel olduğunu daha güzel bir dille söyleyebilirdi. o kadar bilgili, tarihçi, akademisyen biri de sokak arası tacizcileri gibi de kadının arkasından ''maşallah şuna bak'' dememeli bence. kullandığı kelimeler bile hoş değil, lütfen.
devamını gör...
apifobi
t: küçükken yuvalarını oymam hasebiyle*, biri kulağımı biri de çenemi ısırmıştı, o gün bugündür sahip olduğum fobi.
ayı gördüm; bozuntuya vermedim, yılan gördüm; kaçmadım, domuz sürüsü gördüm; korkmadım, köpekler tarafından istiklal caddesi'nde kovalandım; umursamadım, bu tırışka mahluku gördüğüm an koşarak türkiye turu atabilirim. yeter ki benden uzak dursun. saygımdan bal yemiyorum, gelip beni bulmayın sevgili arılar.
ayı gördüm; bozuntuya vermedim, yılan gördüm; kaçmadım, domuz sürüsü gördüm; korkmadım, köpekler tarafından istiklal caddesi'nde kovalandım; umursamadım, bu tırışka mahluku gördüğüm an koşarak türkiye turu atabilirim. yeter ki benden uzak dursun. saygımdan bal yemiyorum, gelip beni bulmayın sevgili arılar.
devamını gör...
bazı kadınların yemek yapmayı hizmetçilik olarak görmesi
eğer yemek yapmayı seven bir kadınsa, hizmetçilik olarak görmez ama, erkeğin onu hizmetçi gibi görmesini kabullenemez. yapmak zorundasın, bu senin görevin gibi davranan erkeği, o yaptığı yemeğin tenceresine koyup pişirmek ister. bir de üstüne, yaptığı yemeği her türlü eleştirip, bi eline sağlık demeyi bile beceremeyen erkeği sofraya tuzluk niyetine koymak ister.
sorun yapılan iş değil, üslup.
sorun yapılan iş değil, üslup.
devamını gör...
gameforge
bir zamanların kanser oyunu ogame de dahil olmak üzere birçok web tabanlı oyunu bünyesinde bulunduran alman oyun şirketi. küçükken her türk genci gibi saatlerini ogame başında harcamış bir oyuncu olarak şunu diyebilirim ki, "forum takımına piknik yapmaları için 500 dolar bile göndermiyorlardı". adamlar acayip cimri. koskoca türkiye takımı yıllık motivasyon için yılda bir kez, sadece bir kez, masrafları şirket tarafından karşılanan bir organizasyon istiyor da gameforge kırk yıl ayak diriyordu. ne zaman sonra parayı verdiler ama vermeseler de olur. coma (community manager) dışındaki bütün takım yapılanması gönüllülük ve bedava üzerine kurulu bir sistemden bahsediyoruz. herkes birbirinin üstüne basıyordu takıma girebilmek için. aç pirana gibiler, karın tokluğuna bile çalışmıyorlar, ama gelin görün ki sanal payeler uğruna fanatikçe iş yapıyorlardı.
ben gameforge olsam ben de bunlara para vermem. kuru ekmek yesinler *
p.s gladiatus forumunda bir dönem moderator olarak takılmıştım, o yüzden iç işleyişi biraz biraz bilirim. skypetan toplancaz çok önemli diye ağlayan bi yöneticileri vardı, abuk subuk şeylere katılmam ben dedim diye takımdan atmıştı * karıya kıza yürüme ayağına benim vaktimi hiç edemezsiniz bayım, kendinize başka undercover operasyon bulun *
ben gameforge olsam ben de bunlara para vermem. kuru ekmek yesinler *
p.s gladiatus forumunda bir dönem moderator olarak takılmıştım, o yüzden iç işleyişi biraz biraz bilirim. skypetan toplancaz çok önemli diye ağlayan bi yöneticileri vardı, abuk subuk şeylere katılmam ben dedim diye takımdan atmıştı * karıya kıza yürüme ayağına benim vaktimi hiç edemezsiniz bayım, kendinize başka undercover operasyon bulun *
devamını gör...
en sevilen ressam ve eseri
gustav klimt - the kiss (1907-1908)

tamamen kişisel zevk.
pieter brueghel - the peasant wedding (1567)

bu resmi mükemmel olan kompozisyonu için seviyorum. ressam, resimde nereye hangi sırayla bakmamız gerektiğini kontrol ediyor adeta.
jan van eyck - the arnolfini portrait (1434)
bu resmin detaylarının incelenmesi gerektiği için direkt national gallery'nin site linkini bırakıyorum.
buradan
kuzey resminin büyük ustalarından van eyck. arnolfini'lerin portresi'nde de inanılmaz ayrıntılar var.
ekleme: brueghel ve van eyck'a ait olan resimlere arkasında yatan teknik bilgi ve birikimler için hayranım. zira ikisi de sanat tarihi açısından önemli eserler.

tamamen kişisel zevk.
pieter brueghel - the peasant wedding (1567)

bu resmi mükemmel olan kompozisyonu için seviyorum. ressam, resimde nereye hangi sırayla bakmamız gerektiğini kontrol ediyor adeta.
jan van eyck - the arnolfini portrait (1434)
bu resmin detaylarının incelenmesi gerektiği için direkt national gallery'nin site linkini bırakıyorum.
buradan
kuzey resminin büyük ustalarından van eyck. arnolfini'lerin portresi'nde de inanılmaz ayrıntılar var.
ekleme: brueghel ve van eyck'a ait olan resimlere arkasında yatan teknik bilgi ve birikimler için hayranım. zira ikisi de sanat tarihi açısından önemli eserler.
devamını gör...
boşanmış bir kadınla evlenmek
bir insanla evlenmektir.
kişilere yüklediğimiz sıfatların kaynağı kendi çöplüğümüzün en pis noktalarından biridir.
biz ne dersek diyelim karşıdakinin insan olduğu* gerçeğini değiştirmez!
kişilere yüklediğimiz sıfatların kaynağı kendi çöplüğümüzün en pis noktalarından biridir.
biz ne dersek diyelim karşıdakinin insan olduğu* gerçeğini değiştirmez!
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
çevremdeki insanlarla konuşmanın beni kesmemesi.
devamını gör...
arctic monkeys
fena şarkı sözleriyle yeri geldiğinde şiir okuyormuşsunuz hissi veren, yeri geldiğinde "ulan evet ya benim de aklımdan geçiyordu bu" dedirten ingiliz rock grubu. bambaşka kültürlere sahip olmamıza rağmen bazen anlattıkları hayatı öyle ince bir yerden tutuyor ki, evet, diyorsun; kime sorsan bilir herhalde bu hissi.
mesela birkaç örnek paylaşalım:
"last night, what we talked about; it made so much sense but now the haze has ascended it don't make no sense anymore." from the ritz to the rubble. (bkz: hep böyle olur zaten...)
"baby, we both know that the nights were mainly made for saying things that you can't say tomorrow day." do i wanna know. (bkz: bu ve bir üstteki sözü ilişki içerisinde görmeden edemeyeceğim)
"when she walks her footsteps sing a reckless serenade." reckless serenade. (bkz: benzetmenin güzelliği desem kaç kişi beğenir)
"somebody told the stars you're not coming out tonight and so they found a place to hide." black treacle. (bkz: tecahülüarif)
"as she walked away, well, her shoes were untied and the eyes were all red, you could see that we'd cried. and i watched and i waited till she was inside, forcing a smile and waving goodbye." do me a favour. (bkz: gözünüzün önünde canlanan veda sahnesinin hüznü...)
mesela birkaç örnek paylaşalım:
"last night, what we talked about; it made so much sense but now the haze has ascended it don't make no sense anymore." from the ritz to the rubble. (bkz: hep böyle olur zaten...)
"baby, we both know that the nights were mainly made for saying things that you can't say tomorrow day." do i wanna know. (bkz: bu ve bir üstteki sözü ilişki içerisinde görmeden edemeyeceğim)
"when she walks her footsteps sing a reckless serenade." reckless serenade. (bkz: benzetmenin güzelliği desem kaç kişi beğenir)
"somebody told the stars you're not coming out tonight and so they found a place to hide." black treacle. (bkz: tecahülüarif)
"as she walked away, well, her shoes were untied and the eyes were all red, you could see that we'd cried. and i watched and i waited till she was inside, forcing a smile and waving goodbye." do me a favour. (bkz: gözünüzün önünde canlanan veda sahnesinin hüznü...)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
toprak ana ağlıyor
nefesi kesiliyor
tanriçalar susuyor
tanrılar doğuyor
nefesi kesiliyor
tanriçalar susuyor
tanrılar doğuyor
devamını gör...
tatbilir
türk dil kurumunun yabancı bir kelime için uydurduğu kelime. tahmin edebilirsiniz belki, tatmayı seven, tat bilen adama ne denir, tabii ki gurme denir. gurme kelimesi için uydurulmuş ve tdk sözlüğüne girmiş bir kelimedir.
devamını gör...
pizza (yazar)
çok güzel tanımları olan arkadaşımızdır kendileri.
keyifle takip ediyorum. en kısa zamanda yazar olacaktır eminim.
takipteyiz efendim.
keyifle takip ediyorum. en kısa zamanda yazar olacaktır eminim.
takipteyiz efendim.
devamını gör...
theseus'nun gemisi
theseus'nun gemisi paradoksuna ilk kez antik yunan filozofu plutarkhos'un yazılarında rastlanır. plutarkhos, theseus'un uzun bir deniz yolculuğundan dönüşünü anlatır. yolculuk boyunca, geminin yapılmış olduğu ahşap tahtaların eskiyenleri, çürüyenleri denize atılıp yeni, sağlam tahtalarla değiştirilmiş.
en sonunda yolculuktan geri döndükleri zaman, geminin yapılmış olduğu ahşap tahtaların tamamı yenilenmiş durumdaymış. dolayısıyla, şöyle bir soru akıllara takılır; farklı ahşap kısımları tamamen yenilenmiş olsa bile, gemi aynı gemi midir?
edit:
uzun olmasın diye yazmamıştım ama içimde kalmasın bunu da yazayım; paradoksta sorulan soru aslında şu, "karakterimiz devamlı değişse bile, aynı insan mıyız?" biliyoruz ki, vücudumuz, kemiklerimiz, kanımız hep yenilenir. buna kişiliği de dahil etsek... demek ki, beş yıl önce olduğumuz insandan eser yok şuan.
en sonunda yolculuktan geri döndükleri zaman, geminin yapılmış olduğu ahşap tahtaların tamamı yenilenmiş durumdaymış. dolayısıyla, şöyle bir soru akıllara takılır; farklı ahşap kısımları tamamen yenilenmiş olsa bile, gemi aynı gemi midir?
edit:
uzun olmasın diye yazmamıştım ama içimde kalmasın bunu da yazayım; paradoksta sorulan soru aslında şu, "karakterimiz devamlı değişse bile, aynı insan mıyız?" biliyoruz ki, vücudumuz, kemiklerimiz, kanımız hep yenilenir. buna kişiliği de dahil etsek... demek ki, beş yıl önce olduğumuz insandan eser yok şuan.
devamını gör...