gelmiş geçmiş en büyük devrimci
bir mustafa kemal atatürktür. türkiye'de yarım kalan modernizmin kurucusu jöntürk.
ıkincisi bolivya'da cesedi parçalara bölünen yakışıklı doktor che dır.
üç gandhi dır. tuz yürüyüşü ile bir kurşun atmadan hindistana özgürlüğünü getiren avukat.
ıkincisi bolivya'da cesedi parçalara bölünen yakışıklı doktor che dır.
üç gandhi dır. tuz yürüyüşü ile bir kurşun atmadan hindistana özgürlüğünü getiren avukat.
devamını gör...
karşı cinsi çekici kılan detaylar
beyin kıvrım sayısı ortalamadan fazla olmalı.
gerisi bi süreden sonra bayıyor.
gerisi bi süreden sonra bayıyor.
devamını gör...
internetten hastalık araştırmak
siberkondri... bir sonrası da okuduğun tüm belirtileri kendine var olmuş gibi hissetme. okuduğu belirtiler sonucu mide kanseri olduğu tanısını kendine koyan bir tanıdığım endoskopi sonrası sağlam olduğunu öğrendiğinde tüm belirtiler kaybolmuş(!) ve buz gibi kola içmişti...
devamını gör...
kütüphanede ders çalışmak
pandemi döneminde açık ara en özlediğim aktivitedir. ortaokulun başından beri yaşadığım şehirlerde evimden sonra en çok kütüphanede vakit geçirmişimdir. bu sebeple edindiğim tecrübeleri ve analizlerimi aşağı bırakıyorum:
fakültem, yurdum ve üniversite kütüphanesi 3-4-5 üçgeni gibi bir arada olduğundan dersler hariç vaktimin çoğu kütüphanede geçer. genel olarak süreç şöyle işler:
kütüphaneye girersiniz, girişte gözler kısılır ve salon taranır. isteğinize en uygun masa seçilir ve tehlike analizi* yapılır. uygun görülmüşse hedef masaya gidilir; görülmemişse uygun bir masa bulana kadar döngü işler. hedef masaya varıldığında önce yayılmacı politika* uygulanır. sonra etraf dikizlenir. öyle bir ortamdır ki bura, normalde asla bağlantınızın olmayacağı tipler ön ya da yan masanızda oturacağından çok eğlenceli olur ve değişik analizler yapabilirsiniz. farklı düşünce tarzındaki kişilere saygı duymayı öğrenebileceğiniz en güzel ortamlardan biri burası bence. neyse, analizleri de yaptıktan sonraki süreç artık çalışayım* süreci. bu aşama en kritik aşamadır. eğer derhal defter, kitap açıp çalışmaya başlarsanız fiziki bir ihtiyacınız ya da uyaranlarınız* olmadığı sürece let's study* modunda olursunuz ve bu enfes bir durumdur. amaaa o kritik anda çalışmaya başlamayıp, çaprazdaki değişik giyimli kişiye gözünüz çarptığı an geçmiş olsun kardeş moduna bağlamış olursunuz ve artık ders çalışmak sizin için ankaragücü'nün şampiyon olması gibi bir şey olur. yani imkansız değildir ama çok çalışmanız gerekir.
-tehlike analizi: çalışmak için oturacağınız masanın etrafındaki insanlara ve çevre şartlarına dair yapılan analizdir. mesela kulaklığı takılı olan kişilere dikkat edin. kalitesiz kulaklıkta çok yüksek seste dinleyenlerin sayısı oldukça çoktur ve o ses olduğu gibi dışarı çıkar. diğer taraftan, grup şeklinde oturan kişilerden saat 11 yönünde kaçın. her türlü ses, küfür, gereksiz kahkahalar çok fazla olur. ders çalışmasanız bile bu sesler irite etmeye yeterli olur. fiziki koşul olarak da, masanın ve sandalyenin ayakları çok önemli. eğer sallanıyorsa çin işkencesi gibi bi şey olur. bir de ortamın sıcaklığına göre peteğe ya da cama yakın masayı seçmeniz çok önemli. son olarak ihtiyacınız dahilinde kullanmanız için prizlere yakın olmak ya da en azından konumlarını bilmek işinize yarayabilir.
- yayılmacı politika: burası önemli arkadaşlar. defteriniz, kitabınız masanın üstünde öyle bi duracak ki “vay be, ne de güzel çalışıyor” desinler. şaka tabi. bize ne başkası bizim hakkımızda ne demiş. işimize bakalım. çantanızı sandalyeye, montunuzu ya katlayıp sıranın altına ya da askılıklara asıyorsunuz. çok da bi mevzusu yok. kimi dağınık çalışır, kimi derli toplu. ama molaya çıkarken masanızı toplamayı tavsiye ederim. aksi takdirde eşyalarınızdan bazılarını* yerinde bulamayabilirsiniz.
-artık çalışayım: öncelikle sorumluluklarınızı bilip neye çalışmanız gerektiğini bilmelisiniz. “ya bi gideyim de, çalışacak bir şeyler bulurum” düşüncesinin sonu elde kağıt bardakla kapı önünde ya sohbetle ya da telefona bakmakla biter. düzgünce çalışma planınızı oluşturup kütüphaneye öyle giderseniz bahsi geçen evreyi daha rahat geçersiniz. psikolojide de bu “hedefi olan kişilerin yürüdükleri yoldan çıkma ihtimali daha azdır” şeklinde geçer. tabi özeti bu, merak eden araştırabilir.
-fiziki ihtiyaç ya da uyaranlar: vücut sağlığınız için ortalama 35-40 dakikada bir kalkın turlayın. ama hemen geri gelin. mola dediysek cılkını çıkartmayın. beyin ve zihin sağlığınız içinse 15-20 dakikada bir 1-2 dakika gözlerini kapatın, 1-2 dakika bakabildiğiniz en uzak mesafeye bakın. dikkatinizi toplamada yardımcı olacaktır. uyaranlar ise, üstte bahsettiğim tehlike analizindeki yanına yaklaşmamanız gereken durumlar ve telefondur. zırt pırt gelen bildirimler yüzünden odak noktanız devamlı değişir. kapatma şansınız yoksa en azından “rahatsız etme” moduna alın. faydasını görürsünüz.
buraya kadar okuyan sayın yazarım, teşekkür ederim. hepimize sevdiğimiz alanlarda emek verebileceğimiz güzel günler dilerim.
fakültem, yurdum ve üniversite kütüphanesi 3-4-5 üçgeni gibi bir arada olduğundan dersler hariç vaktimin çoğu kütüphanede geçer. genel olarak süreç şöyle işler:
kütüphaneye girersiniz, girişte gözler kısılır ve salon taranır. isteğinize en uygun masa seçilir ve tehlike analizi* yapılır. uygun görülmüşse hedef masaya gidilir; görülmemişse uygun bir masa bulana kadar döngü işler. hedef masaya varıldığında önce yayılmacı politika* uygulanır. sonra etraf dikizlenir. öyle bir ortamdır ki bura, normalde asla bağlantınızın olmayacağı tipler ön ya da yan masanızda oturacağından çok eğlenceli olur ve değişik analizler yapabilirsiniz. farklı düşünce tarzındaki kişilere saygı duymayı öğrenebileceğiniz en güzel ortamlardan biri burası bence. neyse, analizleri de yaptıktan sonraki süreç artık çalışayım* süreci. bu aşama en kritik aşamadır. eğer derhal defter, kitap açıp çalışmaya başlarsanız fiziki bir ihtiyacınız ya da uyaranlarınız* olmadığı sürece let's study* modunda olursunuz ve bu enfes bir durumdur. amaaa o kritik anda çalışmaya başlamayıp, çaprazdaki değişik giyimli kişiye gözünüz çarptığı an geçmiş olsun kardeş moduna bağlamış olursunuz ve artık ders çalışmak sizin için ankaragücü'nün şampiyon olması gibi bir şey olur. yani imkansız değildir ama çok çalışmanız gerekir.
-tehlike analizi: çalışmak için oturacağınız masanın etrafındaki insanlara ve çevre şartlarına dair yapılan analizdir. mesela kulaklığı takılı olan kişilere dikkat edin. kalitesiz kulaklıkta çok yüksek seste dinleyenlerin sayısı oldukça çoktur ve o ses olduğu gibi dışarı çıkar. diğer taraftan, grup şeklinde oturan kişilerden saat 11 yönünde kaçın. her türlü ses, küfür, gereksiz kahkahalar çok fazla olur. ders çalışmasanız bile bu sesler irite etmeye yeterli olur. fiziki koşul olarak da, masanın ve sandalyenin ayakları çok önemli. eğer sallanıyorsa çin işkencesi gibi bi şey olur. bir de ortamın sıcaklığına göre peteğe ya da cama yakın masayı seçmeniz çok önemli. son olarak ihtiyacınız dahilinde kullanmanız için prizlere yakın olmak ya da en azından konumlarını bilmek işinize yarayabilir.
- yayılmacı politika: burası önemli arkadaşlar. defteriniz, kitabınız masanın üstünde öyle bi duracak ki “vay be, ne de güzel çalışıyor” desinler. şaka tabi. bize ne başkası bizim hakkımızda ne demiş. işimize bakalım. çantanızı sandalyeye, montunuzu ya katlayıp sıranın altına ya da askılıklara asıyorsunuz. çok da bi mevzusu yok. kimi dağınık çalışır, kimi derli toplu. ama molaya çıkarken masanızı toplamayı tavsiye ederim. aksi takdirde eşyalarınızdan bazılarını* yerinde bulamayabilirsiniz.
-artık çalışayım: öncelikle sorumluluklarınızı bilip neye çalışmanız gerektiğini bilmelisiniz. “ya bi gideyim de, çalışacak bir şeyler bulurum” düşüncesinin sonu elde kağıt bardakla kapı önünde ya sohbetle ya da telefona bakmakla biter. düzgünce çalışma planınızı oluşturup kütüphaneye öyle giderseniz bahsi geçen evreyi daha rahat geçersiniz. psikolojide de bu “hedefi olan kişilerin yürüdükleri yoldan çıkma ihtimali daha azdır” şeklinde geçer. tabi özeti bu, merak eden araştırabilir.
-fiziki ihtiyaç ya da uyaranlar: vücut sağlığınız için ortalama 35-40 dakikada bir kalkın turlayın. ama hemen geri gelin. mola dediysek cılkını çıkartmayın. beyin ve zihin sağlığınız içinse 15-20 dakikada bir 1-2 dakika gözlerini kapatın, 1-2 dakika bakabildiğiniz en uzak mesafeye bakın. dikkatinizi toplamada yardımcı olacaktır. uyaranlar ise, üstte bahsettiğim tehlike analizindeki yanına yaklaşmamanız gereken durumlar ve telefondur. zırt pırt gelen bildirimler yüzünden odak noktanız devamlı değişir. kapatma şansınız yoksa en azından “rahatsız etme” moduna alın. faydasını görürsünüz.
buraya kadar okuyan sayın yazarım, teşekkür ederim. hepimize sevdiğimiz alanlarda emek verebileceğimiz güzel günler dilerim.
devamını gör...
genç werther'in acıları
gerçek bir aşk hikayesi. johann wolfgang von goethe tarafından 1700'lü yıllarda yazılmış bir dünya klasiği. kitap harika bir roman olmasının yanında yayınlandığı yıllarda almanya başta olmak üzere avrupanın bir çok ülkesinde intihar salgınına yol açması ile de meşhurdur. baş kahraman werther'in karşılıksız aşkı sonunda intihara sürüklenmesi ve geothe'nin bunu şiirsel bir dille aktarması sonucu bir çok genç karşılıksız aşklarının sonucunda intihara sürüklenmiştir.
kitaba dönecek olursak; werther büyük şehirden kasabaya yerleşen genç ve başarılı bir avukattır. yerleştiği kasabada soylu bir aileden gelen güzeller güzeli lotte'ye görür görmez aşık olur. ancak bir sorun vardır lotte nişanlıdır ve yakın zamanda evlenecektir. buna rağmen genç werther aşkını lotte'ye ilan eder ancak karşılık bulamaz. uzunca süren mektuplar sonunda lotte bir daha werther'in kednisini görmemesi gerektiğini söyler ve bu durum werther'in intiharına kadar gider.
kitabı okurken werther'le özdeşlik kurabiliyor ve onunla aynı acıları çekiyorsunuz.kitap ince bir kitap olmasına rağmen bence hemen bir oturuşta bitmiyor ya da bitirmeyin derim. her cümlesinde çok ayrı anlamlar ve duygular var. sindire sindire okumakta fayda var. yakın zamanda aşk acısı çektiyseniz veya çekiyorsanız özdeşlik kurmayı abartmayın. hiç bir acı intihar etmeye değmez.
kitaba dönecek olursak; werther büyük şehirden kasabaya yerleşen genç ve başarılı bir avukattır. yerleştiği kasabada soylu bir aileden gelen güzeller güzeli lotte'ye görür görmez aşık olur. ancak bir sorun vardır lotte nişanlıdır ve yakın zamanda evlenecektir. buna rağmen genç werther aşkını lotte'ye ilan eder ancak karşılık bulamaz. uzunca süren mektuplar sonunda lotte bir daha werther'in kednisini görmemesi gerektiğini söyler ve bu durum werther'in intiharına kadar gider.
kitabı okurken werther'le özdeşlik kurabiliyor ve onunla aynı acıları çekiyorsunuz.kitap ince bir kitap olmasına rağmen bence hemen bir oturuşta bitmiyor ya da bitirmeyin derim. her cümlesinde çok ayrı anlamlar ve duygular var. sindire sindire okumakta fayda var. yakın zamanda aşk acısı çektiyseniz veya çekiyorsanız özdeşlik kurmayı abartmayın. hiç bir acı intihar etmeye değmez.
devamını gör...
mika
beyrut doğumlu, çok yetenekli bir ingiliz müzik sanatçısı. grace kelly adlı hit şarkısının bulunduğu "relax, take it easy" albümüyle başlayıp on yılı aşkın zamandır devam eden müzik kariyerinde hayli akılda kalıcı parçalar üretmiş, sosyal sorunları ise özellikle vurgulamıştır.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
ibrahim tatlıses'in kötü şanını devralmak istemem.
devamını gör...
domestic hıyar
ceza almış olma nedenini benim de merak ettiğim yazar. zira kendi de bilmiyor.
sayılı gün çabuk geçer derler, geçmiş olsun diyelim ne diyelim?
püff neysem.
sayılı gün çabuk geçer derler, geçmiş olsun diyelim ne diyelim?
püff neysem.
devamını gör...
jane maryam
nazanine maryam” veya “gole maryam” olarak da bilinen ünlü farsça aşk şarkılarından biridir. pek güzeldir.
kim tarafından,kime yazıldığına dair farklı hikayeler bulunsa da bir rivayete göre sözlerinin, ertesi sabah idam olacağını bilen bir subayın, uyuyan kızı için yazdığı söylenir.
bir başka rivayete göreyse, maryam adıyla sembolize edilen bir sevgiliye yazılmış.
farsça versiyonu
buradan
ve benim en çok sevdiğim evgeny grinko piyano versiyonu
buradan
kim tarafından,kime yazıldığına dair farklı hikayeler bulunsa da bir rivayete göre sözlerinin, ertesi sabah idam olacağını bilen bir subayın, uyuyan kızı için yazdığı söylenir.
bir başka rivayete göreyse, maryam adıyla sembolize edilen bir sevgiliye yazılmış.
farsça versiyonu
buradan
ve benim en çok sevdiğim evgeny grinko piyano versiyonu
buradan
devamını gör...
çiroz salatası
istanbul'da bizans'tan miras kaldığı söylenen, rumların yaptığı, meyhanelerde akşamcıların sevdiği salatadır. eskiden ortaköy'de rumların ikamet ettiği evlerin arasına gerilen çamaşır iplerinde çiroz balıkları kurutulurmuş, bu yüzden de sokaklarda yoğun bir çiroz kokusu yayılırmış.
bugün ise bu salatayı yapacak rum vatandaşı da kalmadı. zaten denizin kirlilik yüzünden can çekişmeye başlaması da tuz biber ekmiş oldu.
bugün ise bu salatayı yapacak rum vatandaşı da kalmadı. zaten denizin kirlilik yüzünden can çekişmeye başlaması da tuz biber ekmiş oldu.
devamını gör...
lokman hekim
bir takım yıldızıdır. yılancı takım yıldızı olarak ta geçer.
değerli yazar nastenkaolsam'ın üstteki yazısında belirttiği üzere, kilikya bölgesinde şahmeran efsanesine dayandırılan lokman hekimin hikayesi, eski yunan mitolojisinde ise göre şöyledir:
apollon'un oğlu olan asklepius bir gün bir yılan öldürür. ölmüş yılanı ikinci bir yılan gelir ve bitkilerle tedavi eder. bu olayla bitkilerin gücünü öğrenen asklepius tıbbi yeteneklerini geliştirir. hatta ölüleri bile diriltmeyi bile başarır.
ancak ölüler tanrısı hades, müşterilerinin sayısı azaldığından bu olaya çok sinirlenir.
hades zeus'a gidere, dükkanın battığını ölüler diyarına kimselerin gelmediğini söyleyerek, asklepius'u durdurmasını ister.
bunun üzerine zeus, tıp konusunda ki becerileri nedeniyle, kendisine yılanları ile birlikte, gökyüzünde bir yer bahşeder.
asklepius islam coğrafyanında lokman hekim, olarak anılmaktadır.
hipokrat ise, asklepius'un torunudur.
aşağıda iki resim göreceksiniz.
___birinci resim uluğ beyin, yılancı takım yıldızı çizimidir.
___ikinci resim ise; 1825 yılında urania's mirrorisimli astronomi kitabıdaki lokman hekim ve yılanlarının gösterildiği çizimdir. bu resimde yer alan ineğin, şu anda gök haritalarında bulunmadığının altını çizelim.
''
''
''
''
değerli yazar nastenkaolsam'ın üstteki yazısında belirttiği üzere, kilikya bölgesinde şahmeran efsanesine dayandırılan lokman hekimin hikayesi, eski yunan mitolojisinde ise göre şöyledir:
apollon'un oğlu olan asklepius bir gün bir yılan öldürür. ölmüş yılanı ikinci bir yılan gelir ve bitkilerle tedavi eder. bu olayla bitkilerin gücünü öğrenen asklepius tıbbi yeteneklerini geliştirir. hatta ölüleri bile diriltmeyi bile başarır.
ancak ölüler tanrısı hades, müşterilerinin sayısı azaldığından bu olaya çok sinirlenir.
hades zeus'a gidere, dükkanın battığını ölüler diyarına kimselerin gelmediğini söyleyerek, asklepius'u durdurmasını ister.
bunun üzerine zeus, tıp konusunda ki becerileri nedeniyle, kendisine yılanları ile birlikte, gökyüzünde bir yer bahşeder.
asklepius islam coğrafyanında lokman hekim, olarak anılmaktadır.
hipokrat ise, asklepius'un torunudur.
aşağıda iki resim göreceksiniz.
___birinci resim uluğ beyin, yılancı takım yıldızı çizimidir.
___ikinci resim ise; 1825 yılında urania's mirrorisimli astronomi kitabıdaki lokman hekim ve yılanlarının gösterildiği çizimdir. bu resimde yer alan ineğin, şu anda gök haritalarında bulunmadığının altını çizelim.
''

''

devamını gör...
canlı yayın açılış programı
kendimi aşırı derecede saçma ve anlamsız tanıttığım programdır.* utanıyorum sözlük, çok utanıyorum.*
akşam 22'yi sabırsızlıkla bekliyoruz efendim!*
akşam 22'yi sabırsızlıkla bekliyoruz efendim!*
devamını gör...
ev reklamı vs araba reklamı
muhteşem çekimler, muhteşem hikayeler, muhteşem arabalar, muhteşem oyuncular ile kesinlikle araba reklamı diyorum.
onları izler izler sıkılmam.
ev reklamı ise her türlü ofsayt.
imrendirmeyi bile beceremiyorlar.
onları izler izler sıkılmam.
ev reklamı ise her türlü ofsayt.
imrendirmeyi bile beceremiyorlar.
devamını gör...
yazarların kendileri hakkındaki düşünceleri
bu dünya'da bir yerim olmadığına, bir yararım olmadığına yıllar yıllar önce kanaat getirmiştim de bunu tasdik etmenin vaktini geldiğini yeni yeni anlıyorum.
devamını gör...
köylü kadınların libidosunun daha fazla olması
dil uzatmadığınız bir köylü kadınlar kalmıştı onlarada el attınız. ben okurken ar ediyorum da bu başlığı açarken, yazarken ar duymamalarını da zihnim almıyor. başka bir kadının mahremine kadar dil uzatmak arsızlığın en beteridir. görmekten iğrendiğim tanım ve başlık.
devamını gör...
takip edilesi sözlük yazarları
devamını gör...
akrabasız bayram
en temizidir. saçma sapan sorulardan kurtulduk. telefonum da uçak modunda.
devamını gör...
yoldaş bakkal rozet önerileri
dizi isteklerim:
westworld
mr. robot
person of interest
the office
oyun isteklerim:
tesv: skyrim
portal
assassin's creed
film isteklerim:
interstellar
bi tanecik film isteğim var.
anime olarak da death note. düz adamım.
edit: bi akıllı benmişim gibi istek için başlık açmıştım. taşınınca düzeltmek farz oldu.
westworld
mr. robot
person of interest
the office
oyun isteklerim:
tesv: skyrim
portal
assassin's creed
film isteklerim:
interstellar
bi tanecik film isteğim var.
anime olarak da death note. düz adamım.
edit: bi akıllı benmişim gibi istek için başlık açmıştım. taşınınca düzeltmek farz oldu.
devamını gör...
güne bir siyasetçi yalanı bırak
benim tek servetim bu yüzüktür .
devamını gör...