eşkıya dünyaya hükümdar olmaz
sıklıkla hatalı bir şekilde sabahattin ali'ye ithaf edilen şiir bilinenin aksine ona ait değildir. mesam taramasında müellifi belirsiz olarak geçen türkü aslında anonimdir.
kaynak
kaynak
devamını gör...
polisin evli çifti sosyal mesafe kuralı sebebiyle ayırması
kibar feyzo filmindeki, bilo'nun ağa'nın emriyle,gülo ve feyzonun bekçiliğini yaptığı sahne aklıma geldi.
hatırlayanlar gülsün.
hatırlayanlar gülsün.
devamını gör...
türk kahvesinin yanına en çok yakışan şey
sade türk kahvesi ve sade soda
devamını gör...
9 ocak 2021 şırnak kömür ocağında göçük meydana gelmesi
şırtak'ta yaşanan üzücü hadise.
görümlü beldesi cudi dağı eteklerinde bir kömür ocağında göçük meydana gelmesi sonucu 3 işçi toprak altında kaldı. 2 işçi kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
gelen haberlere göre bir içinin de kurtarılması faaliyeti devam ediyor.
iyi haberler gelmesini temenni ediyorum.
kaynak
görümlü beldesi cudi dağı eteklerinde bir kömür ocağında göçük meydana gelmesi sonucu 3 işçi toprak altında kaldı. 2 işçi kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
gelen haberlere göre bir içinin de kurtarılması faaliyeti devam ediyor.
iyi haberler gelmesini temenni ediyorum.
kaynak
devamını gör...
geçmişe not
geçmiş ama bitmemiş. bitseydi gelip buraya yazarak , onun vermiş olduğu ruhani darlığı azaltmaya çalışmazdın. oysa sen dediklerinden ve yaptıklarından pişman değilsin ama hissettiklerin... keşke demiyorsun lakin olmasa daha iyi olurmuş. hssetmesen daha iyi olabilirmiş.
devamını gör...
fleabag
kara mizah ve "mockumentary" severlerin kaçırmaması gerektiğini düşündüğüm, kendisini bir çırpıda izleten, adeta şeytan tüyüne sahip dizi.
künyesini pas geçiyorum. ne hakkında olduğuna dair sağda solda bir şeyler okumadan, direkt olarak balıklama dalınması gereken bir dizi bence fleabag. bunun birkaç sebebi var. ilki, derdini daha ilk birkaç dakikadan anlatabiliyor. olayların ve diyalogların akıcılığı kadar, izleyici olarak bizleri de birer karakter haline getirmesinden kaynaklı bence bu. dizi boyunca gerçek adını asla duymadığımız fleabag, kendisini sürekli takip eden izleyiciye olanı biteni anlatmak, kameraya ara sıra haylaz bakışlar atmak ya da hiçbir kelimesine gerek kalmadan ne hissettiğini anlamamızı sağlayacak şekilde mimikler kullanmak suretiyle bizi dizinin içine çekiyor. adeta orada olan ama fleabag hariç kimsenin bunu bilmediği bir avatar gibi dolanıyoruz etrafta.
ikinci sebep ise, sadece bir ya da birkaç konuya saplanıp kalmaması yahut gerçek hayata bir ya da birkaç konuyla özetlenemeyecek kadar fazla kökle bağlanmış olması. 12 bölüm boyunca kendimizi aşkı, seksi, aileyi, sanatı, kariyeri, dini, felsefeyi, sosyolojiyi, ekonomiyi, psikolojiyi aynı zaman parçacıklarında anlamlandırmaya, bunlara dair zincirleme sorgular yapmaya dalmışken buluyoruz. her bir karakter o kadar incelikli ve duyarlı yazılmış ki, sahnelerin birçoğu en az iki karakterin herhangi bir sebeple kutuplaşması üzerine kurulu olsa da, bir haklı ya da haksız atayamıyoruz çünkü her iki tarafı da anlayabiliyor, özümseyebiliyoruz. dizinin kurgusu ve mimarisi buna izin veriyor. başarılması çok zor bir şey bu: bir kurgu içinde gerçek hayatı, gerçek hayatı yaşayan birilerine anlatmak. hissetmesini, merak etmesini, düşünmesini, sorgulamasını, empati yapmasını sağlamak. özellikle bir mini dizi için, harikulade bir başarı.
birçok detay var hoşuma giden ama, fleabag ve claire arasındaki abla-kardeş ilişkisinde her iki tarafın da kendilerinden en beklenmedik anlarda özverili davranabilmesi, dizi boyunca herkesin elinden geçen heykelin fleabag'in karakter gelişimini yansıtır şekilde oradan oraya savrulması ve aslında fleabag'in annesinden esinlenilmesi, fleabag'in bizimle konuştuğunu bir tek aşık olduğu rahibin duyması çünkü fleabag'i gerçekten can kulağıyla dinleyen tek karakterin o olması, kredi başvurusu için mülakata girdiği bankacıyla sürdürdükleri sessiz sakin ama samimi dostluk sanırım hafızamda kalıcı yer edinenlerden.
künyesini pas geçiyorum. ne hakkında olduğuna dair sağda solda bir şeyler okumadan, direkt olarak balıklama dalınması gereken bir dizi bence fleabag. bunun birkaç sebebi var. ilki, derdini daha ilk birkaç dakikadan anlatabiliyor. olayların ve diyalogların akıcılığı kadar, izleyici olarak bizleri de birer karakter haline getirmesinden kaynaklı bence bu. dizi boyunca gerçek adını asla duymadığımız fleabag, kendisini sürekli takip eden izleyiciye olanı biteni anlatmak, kameraya ara sıra haylaz bakışlar atmak ya da hiçbir kelimesine gerek kalmadan ne hissettiğini anlamamızı sağlayacak şekilde mimikler kullanmak suretiyle bizi dizinin içine çekiyor. adeta orada olan ama fleabag hariç kimsenin bunu bilmediği bir avatar gibi dolanıyoruz etrafta.
ikinci sebep ise, sadece bir ya da birkaç konuya saplanıp kalmaması yahut gerçek hayata bir ya da birkaç konuyla özetlenemeyecek kadar fazla kökle bağlanmış olması. 12 bölüm boyunca kendimizi aşkı, seksi, aileyi, sanatı, kariyeri, dini, felsefeyi, sosyolojiyi, ekonomiyi, psikolojiyi aynı zaman parçacıklarında anlamlandırmaya, bunlara dair zincirleme sorgular yapmaya dalmışken buluyoruz. her bir karakter o kadar incelikli ve duyarlı yazılmış ki, sahnelerin birçoğu en az iki karakterin herhangi bir sebeple kutuplaşması üzerine kurulu olsa da, bir haklı ya da haksız atayamıyoruz çünkü her iki tarafı da anlayabiliyor, özümseyebiliyoruz. dizinin kurgusu ve mimarisi buna izin veriyor. başarılması çok zor bir şey bu: bir kurgu içinde gerçek hayatı, gerçek hayatı yaşayan birilerine anlatmak. hissetmesini, merak etmesini, düşünmesini, sorgulamasını, empati yapmasını sağlamak. özellikle bir mini dizi için, harikulade bir başarı.
birçok detay var hoşuma giden ama, fleabag ve claire arasındaki abla-kardeş ilişkisinde her iki tarafın da kendilerinden en beklenmedik anlarda özverili davranabilmesi, dizi boyunca herkesin elinden geçen heykelin fleabag'in karakter gelişimini yansıtır şekilde oradan oraya savrulması ve aslında fleabag'in annesinden esinlenilmesi, fleabag'in bizimle konuştuğunu bir tek aşık olduğu rahibin duyması çünkü fleabag'i gerçekten can kulağıyla dinleyen tek karakterin o olması, kredi başvurusu için mülakata girdiği bankacıyla sürdürdükleri sessiz sakin ama samimi dostluk sanırım hafızamda kalıcı yer edinenlerden.
devamını gör...
dinle
şebnem paker'in 1997 yılında eurovision 3.lüğünü kazanmış güzel bir şarkısı.
devamını gör...
jackson carey frank
1960'lı yıllarda çıkış yapmış zamanında kitlelere ulaşamamış amerikan folk müzisyeni, kariyeri de hayatı gibi trajik. on bir yaşındayken okulda çıkan bir yangında çocukluk aşkı da dahil olmak üzere 10'dan fazla arkadaşını kaybeder. aynı yangında vücudunun büyük bölümü yanar ve hastanede yatarken müzik öğretmeni tarafından hediye edilen gitar ile müzikle tanışır. yaşadığı travma ve taşıdığı yanık izleri sebebiyle son derece içe kapanık ve utangaç bir karaktere sahiptir.
ev arkadaşı paul simon'ın desteği ile ingiltere'deyken ilk albümünü çıkarır. kısa süreli bir başarının ardından yaşadığı kişisel bunalımlar, çocukluk travmaları ile birlikte psikolojisi iyice bozulur ve kariyerine ara vermek zorunda kalır. bir kaç yıl sonra evlenir ancak oğlunun kistik fibrozis sebebiyle ölmesi onu tamamen yıkar ve akıl hastanesine kaldırılır.
sonrasında eski arkadaşı paul simon'a ulaşmak için new york'a gider ancak bir türlü ulaşamaz ve sokaklarda yaşamaya başlar. 90'lı yıllarda bir kendisini sokaklardan kurtarabilecek bir arkadaşına ulaşır, arkadaşı onu ailesinin evine götürmeye ikna eder, yolculuğa çıkacağı gün parkta beklerken havalı tüfek ile sol gözünden vurulur. polisin tahmini çevrede oynayan çocuklar tarafından vurulduğudur, gözünü kaybeder. arkadaşının yardımı ile sonrasında eski parçalarına ait yeni demo kayıtları alınır, 99' da zatürreden ölür.
efenim kendisi nick drake, jason molina gibi acıların çocuğu tadında güzel eserler bırakmıştır. akustik gitar, folk veya depresif şarkılardan hoşlanıyorsanız kendisi bu konularda ilahlar arasındadır.
blues runs the game
milk and honey
i want to be alone
marlene
my name is carnival
ev arkadaşı paul simon'ın desteği ile ingiltere'deyken ilk albümünü çıkarır. kısa süreli bir başarının ardından yaşadığı kişisel bunalımlar, çocukluk travmaları ile birlikte psikolojisi iyice bozulur ve kariyerine ara vermek zorunda kalır. bir kaç yıl sonra evlenir ancak oğlunun kistik fibrozis sebebiyle ölmesi onu tamamen yıkar ve akıl hastanesine kaldırılır.
sonrasında eski arkadaşı paul simon'a ulaşmak için new york'a gider ancak bir türlü ulaşamaz ve sokaklarda yaşamaya başlar. 90'lı yıllarda bir kendisini sokaklardan kurtarabilecek bir arkadaşına ulaşır, arkadaşı onu ailesinin evine götürmeye ikna eder, yolculuğa çıkacağı gün parkta beklerken havalı tüfek ile sol gözünden vurulur. polisin tahmini çevrede oynayan çocuklar tarafından vurulduğudur, gözünü kaybeder. arkadaşının yardımı ile sonrasında eski parçalarına ait yeni demo kayıtları alınır, 99' da zatürreden ölür.
efenim kendisi nick drake, jason molina gibi acıların çocuğu tadında güzel eserler bırakmıştır. akustik gitar, folk veya depresif şarkılardan hoşlanıyorsanız kendisi bu konularda ilahlar arasındadır.
blues runs the game
milk and honey
i want to be alone
marlene
my name is carnival
devamını gör...
branşlarına göre öğretmen tipleri
fizik: eğer gerçekten branşına hakimse biraz çatlak olurlar ve bu onlaı çok sevimli yapar. eğer değilse çok sıkıcı insanlardır.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
adam yıldızlara basa basa yürüdü
çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.
çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.
devamını gör...
orta kafa gol radyo yayını
sözlükte futbol konuşulmuyor dedik, bu seviyede konuşuluyordu da biz mi istemedik *
sevgili gomercan hocam, ali koç'un en büyük hatası aykut kocaman'ı göndermesi miydi ?
değerli yorumlarınızı beklemedeyim.
sevgili gomercan hocam, ali koç'un en büyük hatası aykut kocaman'ı göndermesi miydi ?
değerli yorumlarınızı beklemedeyim.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
o minik geleceğin yazarı, güzel yanaklarından öpüyorum seni.
keyiften kudurmak diye bir deyim varsa şuan onu yaşıyorum dostlar..
mahlası duyamadığım için üzgünüm. buradan çok çok teşekkür ediyorum sevgili yazarımıza..
keyiften kudurmak diye bir deyim varsa şuan onu yaşıyorum dostlar..
mahlası duyamadığım için üzgünüm. buradan çok çok teşekkür ediyorum sevgili yazarımıza..
devamını gör...
yunanların bizim lezzetlerimizi çalması
yüzyıllarca birlikte yaşamış iki toplum olarak neyin kime ait olduğu konusu muammadır. biz onlardan almışızdır, onlar bizden almıştır.
devamını gör...
kısa şiirler
ama senin- cemal süreya
daha nen olayım isterdin,
onursuzunum senin!
daha nen olayım isterdin,
onursuzunum senin!
devamını gör...
türkiye'de tarımın bitmesinin nedenleri
verimli topraklar, 4 farklı mevsim, 3 tarafı denizler çevrili bir ülkede oluyorsa tek nedeni politik bir tercihtir.
devamını gör...
the sixth sense
plot-twist film izlemeyen kesim tarafından "başyapıt" olarak tanımlanır. filmi 10.dakikasında çözmüştüm. yönetmen her şeyi açık açık gösteriyor zaten.
--! spoiler !--
bruce wills ölüymüş! filmin ilk sahnesinde bruce wills'in vurulması ve film boyunca bruce wills'in çocuk dışında hiç kimseyle ikili diyaloğa girememesi filmin sonunu direkt olarak gösteriyor zaten. adam sevgilisiyle konuşmaya gidiyor ama sevgilisi bunu hiç görmüyor. suratına bile bakmıyor.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
bruce wills ölüymüş! filmin ilk sahnesinde bruce wills'in vurulması ve film boyunca bruce wills'in çocuk dışında hiç kimseyle ikili diyaloğa girememesi filmin sonunu direkt olarak gösteriyor zaten. adam sevgilisiyle konuşmaya gidiyor ama sevgilisi bunu hiç görmüyor. suratına bile bakmıyor.
--! spoiler !--
devamını gör...
duman
çocukken kaan tangöze'nin adının duman olduğunu sanırdım. sonradan öğrendim ki duman grubun adı*. şarkıları insana dokunan, kaan tangöze'nin farklı yorumuyla şahlanan şahane grup.
ergenlik zamanlarımda en çok dinlediğim parça ise;
ergenlik zamanlarımda en çok dinlediğim parça ise;
devamını gör...
radyonun yerinde duramaması
bu harika yayını ve enerjiyi kaçırsam üzülürmüşüm. neyden mahrum kaldığımı bilmesem dahi üzülürmüşüm, öyle güzelsiniz. böyle yayın olur mu? aaa, onlar nasıl güzel kahkahalar!
devamını gör...
gereksiz yere pahalı olan şeyler
bisiklet.
devamını gör...