lafımı sokup çıkayım bende madem.
whis bebeğimin dediği gibi, bunakların avında olan yaşı küçük sözlük kızlarıdır.
işni öyle profesyonel yürütür ki "bu buna yürümüş" diyemezsiniz bile. ah ah. yaş büyüyor beyin küçük kalıyor.
devamını gör...

bulundugum yerde sadece bir tane sahaf olmasi sebebiyle sahaf dükkanının sahibi efe bey ile çok iyi dost olduk. çalan anadolu rock parçaları, müthiş kitap kokusu ve eski, güzel kitapların varlığı beni evimde gibi hissettiriyor. kitaplarınızı bu güzel sahaflardan almanızı tavsiye ederim dostlar.
devamını gör...

müthiş bir kütüphanedir. müthiş bir fikirdir. bütün yazarlar elinden geldiğince destekleyecektir.
devamını gör...

suç ve ceza'yı okuyup bitirdikten sonra yıllarca başucumda tuttum. gece uyurken, sabah uyandığımda, gün içinde herhangi bir şey için beklerken vs rastgele bir sayfasını açar okurdum. böyle böyle kaç tur okudum kitabı bilmiyorum. sonra korkuyu beklerken, tutunamayanlar ve tehlikeli oyunlar ile oğuz atay katıldı bu kervana; bir sonraki adımda anna karenina da eklendi. her okuduğumda yeni çıkarımlarla destekleniyor önceki okumalarım.
bir de kayıp zamanın izinde serisinde altını çizdiğim kısımları yoklarım arada. cümle dizilişlerinden ayrı, ifade ettiklerinden ayrı keyif alıyorum proust'un.
devamını gör...

tartışma benim için bitse de onun için 1 hafta devam eder.
devamını gör...

ne teşvik etmeye, ne de küçümsemeye gerek yok. dünya bir gölge oyunuysa karagözlere de ihtiyaç var. yoksa keyfi olmaz yaşamanın.

çok da şeyapmayın yani dediğimdir.
devamını gör...

sözlüğün değerli yazarıdır. yazdıkları okunasıdır.
devamını gör...

‘’.ve şimdi şöyle dua ediyorum tanrı’ya:
olanlar oldu tanrım
bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!’’.

ne güzel demiş. her şey oldu bitti ama bana bunları kabullenmem ve mücadele etmem için güç ver.
devamını gör...

garip bir ülkede yaşıyoruz, her ay ülkede işsizlik, alım gücü, dolar kuru vs. artarken bu kampanyalar da artıyor. önceden halktan böyle para istendiğini hatırlamıyorum nedense ya da ben kaçırdım. konu x kulübü değil cidden toplumun aklıyla utanıp sıkılmadan dalga geçilecek raddeye ne ara geldiğimiz. bir ülke düşünün ki sma hastaları ya da diğer bir çok sıkıntısı yüzünden çekindiği için para isteyemeyen gerçek ihtiyaç sahipleri, bir yandan da hayatta kalma kaygısından uzak amaçlarla yapılan bu sözüm ona yardımlar. klasik dilencilik bitti artık sanal dilencilikler arttı. konu asla bu spor kulübü değil, kimseyi de salak yerine koymuyorum ama umarım bu destekler azalırve bu gibi kampanyalarda hızlıca kaybolur. kendi adıma hangisini görsem beynimi utanç kaplıyor.
devamını gör...

inanan inanmayan herkesin bayramını ayrı birinin ayrı ve çalışan emekçi insanlarımızın da bayraramını ayrı kutlarım. huzur ve mutluluk eksik olmasın yakanızdan.
devamını gör...

ilah değil önderdir. başkomutandır, başöğretmendir. bir milleti ayağa kaldırmış , o milletin asırlardır eğilmeyen başını eğdirmemiştir.
heykeli, fotoğrafları her an görülmeli ki bu millet unutmasın bugünlere nasıl geldiğini. unutmasın liderini ve onun silah arkadaşlarını.
unutmasın ve aziz hatırasına dil uzattırmasın.
devamını gör...

her zaman yaptığım şeydir. boş boş oturmaktan nefret ederim, gereksiz olduğunu düşündüğüm şeylere zaman harcamaktan nefret ederim ve son olarak boş zamanımın olmasından da nefret ederim. bu kadardı bana iş çıkarmayın ben kendime çıkarırım. teşekkürler.
devamını gör...

sözlüğün mitolojicisi hikayeyi anlatmış. ra'nın gözyaşından yaratılmış kısmına ilave olarak;
bir başka mısır yaratılış mitine göre khnum adındaki tanrı, insanları çamurdan
yaratmıştır. yunan mitolojisi ise pandora'nın kutusunda gizlemiştir yaratılışı.
devamını gör...

bilgisayarin karşısı. baska odalarda varmis eve girerken oyle dediler ama henuz hic gitmedim oralara.
devamını gör...

bugün de denizi gönlümüzce temaşa ettik.
from metrobüs
devamını gör...

tüik verilerine göre türkiye’de mutsuz olanların sayısı mutlu olanlara göre hâlâ geride olsa da geçen yıla kıyasla mutsuzların sayısı artışta. ankete göre evliler evli olmayanlara, kadınlar erkeklere, eğitimsizler eğitimlilere oranla daha mutlu. pandemi süreci ankete de yansıdı. 2020’de bireyleri en mutlu eden durum ‘sağlıklı olmak’ oldu.
www.hurriyet.com.tr/amp/yaz...
devamını gör...

sizi bilmem ama bence biz şu ana kadar gördüğüm en garip sürüyüz.
devamını gör...

istanbul moda'da sokak arasında tatlış bir ev. manço'nun evinin köşesindeki berberi ve kasabı halen hizmet veriyor. esnafla iç içe geçmiş samimi bir yaşantısı olmuş. kapısının önünde otomobili ve bahçesinde eksik olmayan domates, biber, patlıcanı mevcut.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
evin her köşesinde sizi misafirperverlikle ayakta karşılayan manço, eşsiz şarkılarıyla gezinizi şenlendirecektir.
cüzi miktarda giriş ücreti vardı en son tabii coronadan sonra açık mı değil mi bilemiyorum. barış manço hayranıysanız kadıköy'ede yolunuz düşerse bir uğrayın derim.
devamını gör...

italyan yazar franco ferrucci ‘nin türkçe’ye çevrilmiş tek kitabı. yanlış hatırlamıyorsam toplam 9 adet kitabı var; bu kitap da onlardan biri. ayrıntı yayınları’ndan, elif özsayar çevirisiyle toplam 319 sayfalık bir eser.

öncelikle farklılıkları sever misiniz? alıştığınız türlerden , başka bir bakış açısına yelken açmak ister misiniz? cevaplarınız evet ise, bu kitap size çok farklı bir bakış açısını kazandıracak. tamamen özgün ve alışılmışın dışında ve kesinlikle cesur bir kitap.

kitabın konusu aslında isminde saklı. tanrı’nın dilinden evrenin oluşumundan bu zamanlara kadar olan tüm aşamaları gözler önüne seriyor.

kitap tanrı’nın doğuşuyla başlıyor. daha bir bebek iken, oluşan evrende emekleyerek gezerken, kendine kalacak bir yer arıyor. bir kaç gezegen gezdikten sonra, dünya ile karşılaşıyor. dünyanın iklimini de ortamını da seviyor. sonrası ise yaratılış evresi başlıyor. aklındaki düşünceler, hayaller , korkular gerçek oluyor ve farklı türde canlılar ortaya çıkıyor. ama yalnız hissediyor kendini, bu yüzden yalnızlığını farklı türde canlılarla gidermeye çalışıyor. sonrasında dünyadan bir süre ayrılıyor ve döndüğünde, dünyanın kendi kendine dönüşüme girdiğini , yani evrimleştiğini farkediyor. insan ile bu dönemde karşılaşıyor.

sonrasında peygamberlerden , filozoflara, mozart’tan, mussolini’ye, ünlü şairlerden einstein’a kadar insana kendini anlatmaya daha doğrusu kendisini anlamlandırmaya çalışıyor. insanlar kendi günahları için üzülürken, aslında dünyayı kusurlu yarattığı için kendini suçluyor tanrı.

şeytan ile karşılaşmaları da bu devrede oluyor. o bölüm gerçekten çok ilginç ve akılda kalıcıydı. ‘ben senden sonra geldim dünyaya ama insanları senden daha iyi tanıyorum. ben insanların içlerinde doğdum , beni insanlar yarattı. içlerinde oluşan kötülüğü anlamdıracak bir şeye ihtiyaçları vardı; buradan da ben doğdum’ diyor şeytan. kelimesi kelimesine böyle değil tabi, sayfalarca oluşan konuşmaların özeti bu sadece.

insanların nereden geldikleri ve nereye gidiyor olduklarının merakıyla ve karşı konulmaz istekleriyle tanrıyı farklı şekilde anlamlandırması anlatılıyor aslında. tanrı da nasıl meydana geldiğini bilmiyor , onda da o merak var. sadece evrenin kendisinden olduğunu ve kendi ölümüyle evrenin öleceğinin farkında. insanlara kendini anlatmaya ve dünyada düzen oluşturmaya çalışıyor ama maalesef insanlar onu anlamıyor.

tarih boyunca bir çok şairin, filozofun ve farklı bir çok kişinin hayatından minik kesitler sunuyor. hatta içinde moby dick bile var diyeyim de heyecan artsın.

ben gerçekten severek okudum. farklı türlere ve farklı bakış açılarına her zaman hayranlık duydum. umarım , bu tanımdan sonra okursanız, siz de aynı heyecanı alırsınız.
devamını gör...

yaşayan ya da tarihten bir ünlü figürün ırkçı, homofobik vs eylemlerinden dolayı ifşa edilmesi ve bir nevi kazandığı başarılarının/ayrıcalıklarının/itibarlarının elinden alınması. bazen de benzer sebeplerle bazı sanat eserlerinin, işlerin iptal edilmesi, rafa kaldırılması. son günlerde çok tartışılan şey. güncel iki örnek:

1: joe biden'ın görevi devralma töreninde şiir okuyan genç siyahi kadın şair amanda gorman'ın şiirlerinin çevirilmesi işi hollanda'da beyaz ve nonbinary olduğunu söyleyen ancak sanırım kadın olarak nitelendirilmeyen bir çevirmene verildi, ardından bu çevirmenin görevine son verilerek yerine kadın ve siyahi bir çevirmen getirileceği söylendi. bu durum ispanya'ya da sirayet etti, yine orada da iş beyaz ve sanırım erkek çevirmenden alındı. şimdi bu burada dursun, döneceğiz.

2: winston churchill ingiltere'de bizdeki atatürk gibi görülen, ülkeyi hatta avrupa'yı hitler'den kurtaran adam gözüyle bakılan bir tarihi figür. şimdi kendisinin ırkçı ve emperyalist, kolonici mirası tartışmaya açıldı (biliyorsunuz kendisi çanakkale savaşlarında da sahnedeydi).

bu örneklere black lives matter eylemleri döneminde yıkılan, indirilen, suya atılan heykelleri vs de ekleyebilirsiniz. aynı zamanda ardından tecavüz, taciz iddiaları/gerçekleri kovalayan yazarları, sinemacıları vs (bunlar bence de cancel edilmeli)...

özellikle 1. örnek üzerinden konuşacak olursam bazıları - bütün ayrıcalıklılarını kuşanarak, bilip bilmeden - cancel culture çığrından çıktı, abartıyorlar nidaları atıyor. vay efendim o zaman uzaylı karakterin anlatıldığı kitap için de uzaylı çevirmen mi bulacakmışız bilmem ne... bir de netflix'in dizilerine eşcinsel ve siyahi oyuncu ağırlığı vermesinden rahatsız olan bir kesim var mesela ne demekse! bir de bunlar türkiye'nin eğitimli, geek kesimi olduklarını iddia ediyorlar. çevirmen olayına şu açıdan bakmak gerekiyor: hollanda da, ispanya da emperyal geçmişleri olan, siyahi meselesinde bir tarihi bagajları olan ülkeler, bunu göz ardı ediyor kararı eleştirenler. dolayısıyla böyle bir tarihi birikimi olan bu ülkelerde pek ala amanda gorman'ın kitaplarını çevirecek bir sürü siyahi kadın çevirmen olduğuna eminim. siz işi bunlara vermezseniz doğal olarak bir eşitsizlik ortaya çıkar. mesela türkiye özelinde konuşursak bu durum çok geçerli olmayabilir, çünkü ne siyahilerle ilgili böyle ciddi bir geçmiş birikimimiz var, ne de bu seviyede bir edebi çeviri yapabilecek siyahi kadın çevirmenlerimiz (vardır belki ama sonuç olarak sayısı hollanda ya da ispanya kadar olmayacaktır).

2. örneğe dönecek olursam, winston churchill bir tabu olarak görülmemeli, evet. yerden yere de vurulmalı. ama en azından kendi ülkesi için yaptığı iyi şeyleri de unutturmanın bir gereği yok. yani adamı neden tarih sahnesinden silelim ki? bu cancel culture ile ilgili genel problem savunan ve eleştiren her iki tarafın da olayları fazla siyah - beyaz görmesi. tarih ya da hiç bir olgu o kadar siyah - beyaz değildir. insanlar değişebilir ve çoğu zaman olaylarda birden fazla faktör vardır. herkes yaptığı kötülükler için bedel ödemeli, ayrıca eşitsizliği gidermek için pozitif ayrımcılık yapmak da kötü değildir. öte yandan bu çok yönlü bakış açısını da kaybetmemek gerekiyor. denge lazım yani, her şeyde olduğu gibi denge.

çok çetrefilli bir konu aslında. belki de ben de saçmaladım. işin içinden çıkması zor ancak çağımızın bir gerçeği bu konu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim