insanı deli eden sesler
uykunun en tatlı yerinde küfredercesine çalmaya başlayan alarmın sesi.
devamını gör...
bisiklet
fransızca kökenli, iki tekerlekli anlamına gelen "bicyclette" kelimesinden meydana gelmektedir. çok kullanılmasa da eski isminin "velespit" olduğu bilinmektedir. velespit kelimesi ise anlam olarak tez ayak'tır. icadı konusunda tam bir fikir birliği bulunmamaktadır.
hemen hemen her çocuğun severek kullandığı eğlence ve ulaşım aracı olarak kullanılan bisiklet iyi bir spor aleti olarak da kullanılmaktadır. günümüzde kullanan insanlar görülse de çok tercih edilmemektedir. ancak hareket etmenin sağlıklı yaşam üzerindeki etkisi bilinmektedir.
euro exim bank ceo'su shanjay thakrar bisiklet ile ilgili şu düşüncelerini dile getirmiştir.
bisiklet, gezegenin yavaş ölümüdür. bisikletçiler ülke ekonomileri için birer felakettir. şöyle ki;
1- bisiklet kullanan kişi araba almaz.
2- bankadan asla borç almaz.
3- sigorta poliçesi ödemek zorunda kalmaz.
4- yakıt almaz.
5- periyodik bakım için sanayide para ödemez.
6- ücretli otopark kullanmaz.
7- büyük kazalara ve can kayıplarına neden olmaz.
8- çok şeritli otoyol istemez.
9- hareket ettiği için obez olmaz.
bisiklet kullanan sağlıklı insanların ekonomiye ve ihtiyacı neredeyse yoktur ve ilaç satın almazlar. hastanelere gitmez, doktorlara kendilerini muayene ettirmezler. ülkelerin gayri safi yurtiçi hasıla'sına katkıda bulunmazlar. buna karşılık her yeni lokanta ve benzeri yerler 30 yeni istihdam sağlamaktadır. 10 kardiyolog, 10 diş hekimi, 10 diyetisyen ve beslenme uzmanı. bisikletçi mi yoksa tüketiciler mi ? bu tekrar düşünmeye değer bir durumdur.
yürümekse tam bir felakettir ekonomi için, çünkü yürüyen insan bisiklet de almaz...
hemen hemen her çocuğun severek kullandığı eğlence ve ulaşım aracı olarak kullanılan bisiklet iyi bir spor aleti olarak da kullanılmaktadır. günümüzde kullanan insanlar görülse de çok tercih edilmemektedir. ancak hareket etmenin sağlıklı yaşam üzerindeki etkisi bilinmektedir.
euro exim bank ceo'su shanjay thakrar bisiklet ile ilgili şu düşüncelerini dile getirmiştir.
bisiklet, gezegenin yavaş ölümüdür. bisikletçiler ülke ekonomileri için birer felakettir. şöyle ki;
1- bisiklet kullanan kişi araba almaz.
2- bankadan asla borç almaz.
3- sigorta poliçesi ödemek zorunda kalmaz.
4- yakıt almaz.
5- periyodik bakım için sanayide para ödemez.
6- ücretli otopark kullanmaz.
7- büyük kazalara ve can kayıplarına neden olmaz.
8- çok şeritli otoyol istemez.
9- hareket ettiği için obez olmaz.
bisiklet kullanan sağlıklı insanların ekonomiye ve ihtiyacı neredeyse yoktur ve ilaç satın almazlar. hastanelere gitmez, doktorlara kendilerini muayene ettirmezler. ülkelerin gayri safi yurtiçi hasıla'sına katkıda bulunmazlar. buna karşılık her yeni lokanta ve benzeri yerler 30 yeni istihdam sağlamaktadır. 10 kardiyolog, 10 diş hekimi, 10 diyetisyen ve beslenme uzmanı. bisikletçi mi yoksa tüketiciler mi ? bu tekrar düşünmeye değer bir durumdur.
yürümekse tam bir felakettir ekonomi için, çünkü yürüyen insan bisiklet de almaz...
devamını gör...
dramaturgi
bu bir hestia ukdesidir.
türkçe de, ‘dramaturgi’ , ‘dramaturji olarak ifade edilen, dramaturgie, almancada ''yazar'' anlamına geliyor.
dramaturgi, metinlerin sahnelenmesiyle ilgili bir şey. edebiyat ve onun gösterilmesi, hatta müzikleriyle ilgili bir kavram bu.
bir edebiyat eserinin, etkili bir biçimde sahneye aktarılmasını sağlamak amacıyla, ''hangi müzik etkili olur?'', ''hangi dekor daha çarpıcı olur?'', sorularıyla birlikte edebiyat ürününün yeniden oluşturulmasıdır. psikoloji ve sosyoloji kullanarak tabi.
bütün bunlar, edebiyat eserinin politik olarak nerede duracağını, seyirci ile ilişkisini belirleyeceği, estetik olarak nasıl bir oyun olacağını belirleyeceği için önemlidir.
bir edebiyat ürünün sahnede yorumlanmasıdır.
sinemada ''yönetmenin'' önemli olmasının nedeni yönetmenin hikayeyi nasıl yorumladığı ile ilgilidir. bu ve tabi senaryo büyük ölçüde senaryoya dayanır. öyküye bağlı olan, senaryo filmin odağıdır. yönetmen senaryoya göz atmadan senaryo bitmiş olmaz.
ve dramaturgi çözümlemeleri ile birlikte film çarpıcı bir evreye taşınmış olur.
işte bu bu yorumlama edebiyat eserini sahnelerken de gerçekleşebilir.
bir şiiri herkesin farklı bir biçimde okluması yada aynı edebi eserlerin örneğin; carmen'in farklı bir şekilde önümüze gelmesinin nedenidir.
kısaca efem; dramaturgi, metne bakış ve yorum yöntemidir.
türkçe de, ‘dramaturgi’ , ‘dramaturji olarak ifade edilen, dramaturgie, almancada ''yazar'' anlamına geliyor.
dramaturgi, metinlerin sahnelenmesiyle ilgili bir şey. edebiyat ve onun gösterilmesi, hatta müzikleriyle ilgili bir kavram bu.
bir edebiyat eserinin, etkili bir biçimde sahneye aktarılmasını sağlamak amacıyla, ''hangi müzik etkili olur?'', ''hangi dekor daha çarpıcı olur?'', sorularıyla birlikte edebiyat ürününün yeniden oluşturulmasıdır. psikoloji ve sosyoloji kullanarak tabi.
bütün bunlar, edebiyat eserinin politik olarak nerede duracağını, seyirci ile ilişkisini belirleyeceği, estetik olarak nasıl bir oyun olacağını belirleyeceği için önemlidir.
bir edebiyat ürünün sahnede yorumlanmasıdır.
sinemada ''yönetmenin'' önemli olmasının nedeni yönetmenin hikayeyi nasıl yorumladığı ile ilgilidir. bu ve tabi senaryo büyük ölçüde senaryoya dayanır. öyküye bağlı olan, senaryo filmin odağıdır. yönetmen senaryoya göz atmadan senaryo bitmiş olmaz.
ve dramaturgi çözümlemeleri ile birlikte film çarpıcı bir evreye taşınmış olur.
işte bu bu yorumlama edebiyat eserini sahnelerken de gerçekleşebilir.
bir şiiri herkesin farklı bir biçimde okluması yada aynı edebi eserlerin örneğin; carmen'in farklı bir şekilde önümüze gelmesinin nedenidir.
kısaca efem; dramaturgi, metne bakış ve yorum yöntemidir.
devamını gör...
sevgiliye ithaf edilebilecek en güzel dize
şiir yazma yeteneği olmayan bizler için canım şairlerimizin yazdığı, sevgiliye ya da hoşlanılan kişiye ithaf edebileceğimiz dizelerdir.
"bir kadına söylenebilecek en güzel sözler" ya da "sevgiliye söylenecek güzel sözler" tarzındaki başlıklardan bilerek farklı olmasını istedim çünkü dizeler herhangi bir söz topluluğu değildir, azdırlar ancak çok fazla şey anlatırlar ve çok şey hissettirirler.
"seni, senin hudutlarının dışında seviyorum"
nazım hikmet
"cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün."
ilhan berk
"sen benim kara ömrüme vuran
suyumu harelendiren sevincimdin."
birhan keskin
"bir bakışın ölmem için yeter; anla rosa ben bir deliyim."
sezai karakoç
"gelişin hayata bağlıyor beni
anlıyor musun
zaman yarat ve uğra"
şükrü erbaş
"bir kadına söylenebilecek en güzel sözler" ya da "sevgiliye söylenecek güzel sözler" tarzındaki başlıklardan bilerek farklı olmasını istedim çünkü dizeler herhangi bir söz topluluğu değildir, azdırlar ancak çok fazla şey anlatırlar ve çok şey hissettirirler.
"seni, senin hudutlarının dışında seviyorum"
nazım hikmet
"cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün."
ilhan berk
"sen benim kara ömrüme vuran
suyumu harelendiren sevincimdin."
birhan keskin
"bir bakışın ölmem için yeter; anla rosa ben bir deliyim."
sezai karakoç
"gelişin hayata bağlıyor beni
anlıyor musun
zaman yarat ve uğra"
şükrü erbaş
devamını gör...
yazarların huzurlu hissettiği zamanlar
kahve ve sigaramla birlikte yeşillikte oturup gölü seyretmek.
devamını gör...
oruç tutan ateist
öğreti evrensel..
başkasının acligina ortak olmak..
niyetini bilemediğimiz şeylere karismiyoruz..
niyet edip de yemediği halt kalmayanlari da gördü bu gözler..
adı oruç olmaz da..
yokluga ortak olmak olur..
başkasının acligina ortak olmak..
niyetini bilemediğimiz şeylere karismiyoruz..
niyet edip de yemediği halt kalmayanlari da gördü bu gözler..
adı oruç olmaz da..
yokluga ortak olmak olur..
devamını gör...
büyük kafa sözlük projesi
sözlük aleminde ve ortadoğu'da kartların yeniden dağıtılmasına vesile olacak bir proje gibi duruyor. ama ben içerikten ziyade isme takıldım. ''büyük kafa sözlük projesi'' bir gönderme niteliği arz ediyor olsa da, ''koca kafa sözlük projesi'' bence daha şık durur. okurken ve söylerken daha etkili gibi. bu yüzden projenin adının ivedi olarak değiştirilmesini öneriyorum.
devamını gör...
siyahi mahallesinde nigar isimli arkadaşa seslenmek
r harfini çıkaramayan insanlar ın daha fazla sıkıntı çekeceğini düşünüyorum.
devamını gör...
lexus ls 400
lexus'un ürettiği ilk arabadır.. 1990 yılında piyasaya girmiştir..
proje aşamasındaki ismi f1 project'tir.. amerikada flagship denilen lüks segmente rakip olmak için kurulan lexus'un piyasaya güzel bir giriş yaptığı araçtır..
lexus'un tasarlarken hiç bir harcamadan kaçınmadığı, adeta açık çek verildiği, herhangi bir süre sınırlaması bile verilmediği üzerinde oldukça detaylı bir şekilde çalıştığı arabadır.. lexus toyota'nın alt markası olmasına rağmen ls 400'de hiç bir toyota parçası bulunmamaktadır.. bu markanın kurulmasındaki amaç döneminin lüks sayılan markaları mercedes-benz ve bmw ile rekabet edebilecek bir marka olmaktı.. bu sebeple ilk modelleri olan ls 400'de oldukça titiz bir çalışma yapılmıştır..

1983'de teknik olarak başlanan bu aracın geliştirilmesinde tam 60 tasarımcı, 1400 mühendisin oluşturduğu 24 ekip, 2300 teknisyen görev almış, yaklaşık 450 prototip yapılmış ve bunların maliyeti 1 milyar dolardan daha fazla paraya mâl olmuştur.. bu 450 prototip, ve 900 adet de motor prototipi, dünyanın her yerinde çöllerden avrupanın karlı buzlu yollarına, amerika'dan avusturalya'ya kadar her yerde, her türlü yol koşullarında test edilmiştir..

hatta bu araçta amerika pazarı öncelikli hedef olduğu için amerika'ya bir heyet gönderilmiş ve amerikan halkının araç seçiminde neleri göz önünde bulundurduğu, araç kullanırken nelere dikkat ettiği, nasıl araç kullandığı gibi araştırmalar yapmışlardır..
kodu 1-uz-fe olan 4 litrelik v8 motorunun ar-ge'sine 400 milyon dolar para harcanmıştır.. tabi ki de meyvelerini vermiştir, çok sağlam motordur..

üst paketlerinde piezo tems adı verilen elektronik kontrollü havalı yarı aktif süspansiyon sistemi vardır ki 1991 yılı için döneminin oldukça ötesinde bir süspansiyon sistemidir.. günümüzde muadili olarak bilinen sistem olan airmatic bile bundan tam 8 yıl sonra mercedes tarafından yapılmıştır..
lexus, bu kadar emeğinin karşılığını elbette almıştır, 2. jenerasyonu da dahil edersek piyasaya ilk çıktıktan sonraki 17 yılın 15'inde amerika'da en çok satan lüks sedan araç olmuştur.. istediği statüyü, ünü kazanmıştır, sevilmiştir, sayılmıştır..
üzerinde detaylı çalışılmış araç..
proje aşamasındaki ismi f1 project'tir.. amerikada flagship denilen lüks segmente rakip olmak için kurulan lexus'un piyasaya güzel bir giriş yaptığı araçtır..
lexus'un tasarlarken hiç bir harcamadan kaçınmadığı, adeta açık çek verildiği, herhangi bir süre sınırlaması bile verilmediği üzerinde oldukça detaylı bir şekilde çalıştığı arabadır.. lexus toyota'nın alt markası olmasına rağmen ls 400'de hiç bir toyota parçası bulunmamaktadır.. bu markanın kurulmasındaki amaç döneminin lüks sayılan markaları mercedes-benz ve bmw ile rekabet edebilecek bir marka olmaktı.. bu sebeple ilk modelleri olan ls 400'de oldukça titiz bir çalışma yapılmıştır..

1983'de teknik olarak başlanan bu aracın geliştirilmesinde tam 60 tasarımcı, 1400 mühendisin oluşturduğu 24 ekip, 2300 teknisyen görev almış, yaklaşık 450 prototip yapılmış ve bunların maliyeti 1 milyar dolardan daha fazla paraya mâl olmuştur.. bu 450 prototip, ve 900 adet de motor prototipi, dünyanın her yerinde çöllerden avrupanın karlı buzlu yollarına, amerika'dan avusturalya'ya kadar her yerde, her türlü yol koşullarında test edilmiştir..

hatta bu araçta amerika pazarı öncelikli hedef olduğu için amerika'ya bir heyet gönderilmiş ve amerikan halkının araç seçiminde neleri göz önünde bulundurduğu, araç kullanırken nelere dikkat ettiği, nasıl araç kullandığı gibi araştırmalar yapmışlardır..
kodu 1-uz-fe olan 4 litrelik v8 motorunun ar-ge'sine 400 milyon dolar para harcanmıştır.. tabi ki de meyvelerini vermiştir, çok sağlam motordur..

üst paketlerinde piezo tems adı verilen elektronik kontrollü havalı yarı aktif süspansiyon sistemi vardır ki 1991 yılı için döneminin oldukça ötesinde bir süspansiyon sistemidir.. günümüzde muadili olarak bilinen sistem olan airmatic bile bundan tam 8 yıl sonra mercedes tarafından yapılmıştır..
lexus, bu kadar emeğinin karşılığını elbette almıştır, 2. jenerasyonu da dahil edersek piyasaya ilk çıktıktan sonraki 17 yılın 15'inde amerika'da en çok satan lüks sedan araç olmuştur.. istediği statüyü, ünü kazanmıştır, sevilmiştir, sayılmıştır..
üzerinde detaylı çalışılmış araç..
devamını gör...
clytie (yazar)
düşünce tarzını ve tanımlarını sevdiğim ve bir süredir takip ettiğim tatlı, zeki yazar. umarım yazmaya da devam eder. seviliyosun.*
devamını gör...
geletofobi
bireyin herhangi bir ortamda veya durumda kendisine gülünmesinden veya dalga geçilmesinden korkması durumudur. bu fobiye sahip olan kişiler genelde bulunduğu ortamda atılan her kahkahanın kendileri hakkında olduğunu düşünür. birçok insan kendisine gülünmesini veya kendisiyle dalga geçilmesini sevmez. ama fobiye sahip olan insanların bu durumu içselleştirdiği ve bu duruma karşı fazla korku duyması dikkat çekici.
devamını gör...
meksikalı karteller
dünyanın en vahşi mafyaları, uyuşturucu kartelleri denilen ölüm şebekeleri. nato'nun verdiği raporda bu kartelleri sadece 2011 yılında 1778 kişiyi öldürmüş, 322 kişiyi yaralamış. 2012' den sonraki dönem aralarında hesaplaşmaya başlamışlar, en sonunda da ordu ile savaşmışlar.
ordunun kartellere karşı yürüttüğü ve en ünlüsü olan sinalao kartelinin el chapo lakabıyla anılan lideri joaquin guzman ile birkaç yardımcısının abd'ye teslim edilmesiyle son bulan uyuşturucu savaşı, bir bakıma nato, cia, fbi baskısıyla yapılmış bir savaştır.
dizilerde, filmlerde görülen bu karteller senaryo değil gerçek. hükümetler kurup, hükümetleri yıkan bu karteller zehir piyasasını ellerinde tutuyorlar.
ordunun kartellere karşı yürüttüğü ve en ünlüsü olan sinalao kartelinin el chapo lakabıyla anılan lideri joaquin guzman ile birkaç yardımcısının abd'ye teslim edilmesiyle son bulan uyuşturucu savaşı, bir bakıma nato, cia, fbi baskısıyla yapılmış bir savaştır.
dizilerde, filmlerde görülen bu karteller senaryo değil gerçek. hükümetler kurup, hükümetleri yıkan bu karteller zehir piyasasını ellerinde tutuyorlar.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının takipçi sayıları
92.. hepiniz benim bebeklerimsiniz.. hepinizi coook seviyorum.. sağ olun.. var olun..
devamını gör...
kâfi
yeterli, yetecek ölçüde olmak anlamına gelir. bardağına bir içecek doldurduğunuz kişinin söylediği, daha bardak dolmadan aniden durmanızı sebep olan sözcüktür. ince "a" ile telafuz edilmediğinde anlamını yitirir. kağıt derken kullandığımız "â" ile kullanmalısınız. sanırım bu kadar açıklama kâfi.
devamını gör...
kadınların hala kapalı açık olarak ayrıştırılmasının nedeni
kadın kadındır. başını kapatmak ya da kapatmamak sadece tercih durumudur.
devamını gör...
finansal balon
davranışsal finansta sürü psikolojisi de denilmektedir.
devamını gör...
sadece emoji ile gülen insana random atmak
cool insan taktiğidir. ben random atıyorum karşıdaki de bir süre sonra random atmaya başlıyor. onlar bana uysun bana ne*
devamını gör...
hz. muhammed
savaş kuralları şöyle olan peygamberimdir :
- ağaç kesmeyin
- çocukları öldürmeyin
- yaşlıları öldürmeyin
- tapınaklara saldırmayın
- binalara saldırmayın
- teslim olanları öldürmeyin
- kaçanları öldürmeyin
- kadınları öldürmeyin
- hastaları öldürmeyin
- din adamlarını öldürmeyin
- ölülere zarar vermeyin
- yemek dışında hayvan öldürmeyin
- esirlere iyi davranın ve onları doyurun
- islam'a zorlamayın
ama ne yazık ki bugün ki islam ülkelerinin islam anlayışı çok yanlıştır. ve bu ülkeler yüzünden bazı kişilerin islam'a olan bakış açısı değişiyor. insan üzülmüyor değil. evet.
- ağaç kesmeyin
- çocukları öldürmeyin
- yaşlıları öldürmeyin
- tapınaklara saldırmayın
- binalara saldırmayın
- teslim olanları öldürmeyin
- kaçanları öldürmeyin
- kadınları öldürmeyin
- hastaları öldürmeyin
- din adamlarını öldürmeyin
- ölülere zarar vermeyin
- yemek dışında hayvan öldürmeyin
- esirlere iyi davranın ve onları doyurun
- islam'a zorlamayın
ama ne yazık ki bugün ki islam ülkelerinin islam anlayışı çok yanlıştır. ve bu ülkeler yüzünden bazı kişilerin islam'a olan bakış açısı değişiyor. insan üzülmüyor değil. evet.
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
"makyajına ve yüzündeki boyalarına güvenme. yollar da güzeldir ama altından kanalizasyon geçer." tony montana/scarface.
devamını gör...
narsist kişilerle baş etme yolları
komplekslerini tespit edip hedefi buradan vurmaktır.
her şey karşıtıyla birlikte varolur. büyüklük kompleksine (narsisizm) sahip olan her insanda aynı zamanda bu denli absürt bir kibrin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan bir aşağılık kompleksi bulunur genellikle.
bütün bu narsisistik sanrılar da bu kompleksi gizlemek için onun üzerine bir savunma mekanizması olarak inşa edilir. sevgili dostlarımız uzaktan bakıldığında baş edilmez gibi görünseler de özenle sakladıkları ya da daha doğrusu saklayabildiklerini zannettikleri bu nokta onların en zayıf yönüdür.*
ve bu zaaf, onların zannettiğinin aksine aslında gülünç derecede belirgindir.
(saçma sapan bir örnek: bilmem ne derneğine gidip bir bira istersiniz ve size koca bira bardağını çekirdek külahı gibi boktan bir kese kağıdına sarıp verirler ya hani; dışardan belli olmasın diye... hah işte bu da öyle bir şey tam olarak. tam da gizlenmek istediğiniz noktadan bir işaret fişeği ateşlemeye benzer. ben buradayım ama n'olur beni görmeyin dercesine.)
bu noktada yapmanız gereken tek şey, temeli oluşturan taşı yerinden çekip alarak kulenin yıkılışını izlemektir.*
swh.
her şey karşıtıyla birlikte varolur. büyüklük kompleksine (narsisizm) sahip olan her insanda aynı zamanda bu denli absürt bir kibrin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan bir aşağılık kompleksi bulunur genellikle.
bütün bu narsisistik sanrılar da bu kompleksi gizlemek için onun üzerine bir savunma mekanizması olarak inşa edilir. sevgili dostlarımız uzaktan bakıldığında baş edilmez gibi görünseler de özenle sakladıkları ya da daha doğrusu saklayabildiklerini zannettikleri bu nokta onların en zayıf yönüdür.*
ve bu zaaf, onların zannettiğinin aksine aslında gülünç derecede belirgindir.
(saçma sapan bir örnek: bilmem ne derneğine gidip bir bira istersiniz ve size koca bira bardağını çekirdek külahı gibi boktan bir kese kağıdına sarıp verirler ya hani; dışardan belli olmasın diye... hah işte bu da öyle bir şey tam olarak. tam da gizlenmek istediğiniz noktadan bir işaret fişeği ateşlemeye benzer. ben buradayım ama n'olur beni görmeyin dercesine.)
bu noktada yapmanız gereken tek şey, temeli oluşturan taşı yerinden çekip alarak kulenin yıkılışını izlemektir.*
swh.
devamını gör...