kırmızı oda dizisindeki sadık karakteri
yemek yemekten başka işe yaramayan, eşinin kısalan saçlarını bile fark etmeyen, 2 çift lafı esirgeyen sinir bozucu karakter
devamını gör...
hes kodunu ezberlemek
gerek olduğunu düşünmüyorum. zaten bir yere girerken karekod ile giriş yapılıyor. seyahat için tc kimlik numarası yazınca çıkıyor. ezberlemek boş iş.
devamını gör...
zakkum
doksanlı yılların sonunda kurulmuş olup ilk albümleri zehr-i zakkum 2007 yılında piyasaya çıkmıştır. teomanla düet yaptıkları albüme de ismini veren şarkılarıyla ilk tanımıştım kendilerini...
.....
"kırgın
bıkkın
dargın
yakarışların
lunaparkta unutulan bir çocuk sanki".......
.....
"kırgın
bıkkın
dargın
yakarışların
lunaparkta unutulan bir çocuk sanki".......
devamını gör...
kader alacak intikamını
bi’ şarkıdan esinlendim. bu günlerde neredeyse inanacağım şu söze. ne kitaplar okudum, ne filmler izledim. ufkum genişledi, zekamın eskisi kadar kıvrak olmadığı anları fark ettim. şaşırmamaya alıştım sanarken hala şaşırtan hayat… ah ulan. ah demişken, kimseye etmedim ne eyvallah ne de ah. ne bir nefret, ne bir kin duygusu gütmedim. olanı biteni sessizce sindirdim, içime kapandım acı çektiğim an’larda.
bir kere demedim, intikam alayım. öfkemden kudurmadım mı? kudurdum. evimde, tek başıma. gel zaman, git zaman pireler berber veya tellal iken… off saptık. dur.
tanıyan bilir, inançlı birisi değilim. kadere de inanmıyorum ama karma kesinlikle var. evet.
dandik bir boşanmayı “aman tanrım dünyanın sonu. nasıl böyle bir şey yapılabilir? hahah gördünmü boşanıyor, ben demiştim.” diye gözünde büyütüp, tüm şehirde hunharca dalga geçen akrabamın birinin seks skandalları ortaya çıktı ve şimdi benle dalga geçmesinin belli bir zaman sonunda kendisi boşanıyor. umarım boşanmanın olağan bir durum olup, herkesin tercih edebileceği/ maruz kalabileceği bir durum olduğunu anlamıştır artık.
bir diğer vaka ise eski eşimin bana çektirdiği onca ızdıraba rağmen, boşandıktan sonra edindiği çevresine rağmen, en dipteyken yine beni arayıp, yardım istemesidir. vijdanıma ve merhametime yenik düşüp yardım edecek kadar ezik değilim. insafımı suistimal etmelerine dur diyeli çok oldu. kusura baksınlar. ben o dipsiz kuyularda boğulurken, onca acıda kıvranırken… ah etmiyorum ulan. görünen tablo ortada. vasat ve rezilsiniz.
hal böyleyken ya kader aldı intikamını ya da karma denen bir şey var ve dengesi muazzam bir şey.
bir kere demedim, intikam alayım. öfkemden kudurmadım mı? kudurdum. evimde, tek başıma. gel zaman, git zaman pireler berber veya tellal iken… off saptık. dur.
tanıyan bilir, inançlı birisi değilim. kadere de inanmıyorum ama karma kesinlikle var. evet.
dandik bir boşanmayı “aman tanrım dünyanın sonu. nasıl böyle bir şey yapılabilir? hahah gördünmü boşanıyor, ben demiştim.” diye gözünde büyütüp, tüm şehirde hunharca dalga geçen akrabamın birinin seks skandalları ortaya çıktı ve şimdi benle dalga geçmesinin belli bir zaman sonunda kendisi boşanıyor. umarım boşanmanın olağan bir durum olup, herkesin tercih edebileceği/ maruz kalabileceği bir durum olduğunu anlamıştır artık.
bir diğer vaka ise eski eşimin bana çektirdiği onca ızdıraba rağmen, boşandıktan sonra edindiği çevresine rağmen, en dipteyken yine beni arayıp, yardım istemesidir. vijdanıma ve merhametime yenik düşüp yardım edecek kadar ezik değilim. insafımı suistimal etmelerine dur diyeli çok oldu. kusura baksınlar. ben o dipsiz kuyularda boğulurken, onca acıda kıvranırken… ah etmiyorum ulan. görünen tablo ortada. vasat ve rezilsiniz.
hal böyleyken ya kader aldı intikamını ya da karma denen bir şey var ve dengesi muazzam bir şey.
devamını gör...
sizi neden işe alalım sorusu
seni zamanında neden işe aldılarsa beni de o yüzden al kardeşim .
devamını gör...
başlık açıp başlığı tanımlamadan entry girmek
sırf başlık açmış olmak için başlık açanlarda görülen yetersizlik. bir başlık açıyor iseniz, o başlığı tanımlayın. ilk entry size ait çünkü.
devamını gör...
annelerin çöp diye attığı muhteşem şeyler
eski monitör ve kasayı kullanmıyoruz diye hurdacıya satmıştı.
üstteki yazarımızın annesi ile aynı düşüncede: kalabalık yapıyormuş.
3 tl vermiş hurdacı da...
üstteki yazarımızın annesi ile aynı düşüncede: kalabalık yapıyormuş.
3 tl vermiş hurdacı da...
devamını gör...
sevgiliye kitap hediye etmek
ya da kitap gibi ol, seni okumaya doyamasın, her sayfanda ayrı bir kitapla karşılaşsın.
devamını gör...
kızların espri yapmayı becerememesi
yine bir genellemeye kurban gittik.
devamını gör...
rapidshare
(bkz: lost) dizisini ilk yayımlandığı zamanlarda burdan neredeyse eş zamanlı indirir cd lere yükler seri seri izlerdik. emekçi bir programdı.
devamını gör...
didem madak sözleri
yapıştırsam da parçalarını hayatımın, su sızdırıyordu çatlaklarından.
devamını gör...
v60
bir filtre kahve demleme aparatı. bu aparatı ve chemex'i kullanarak yaptığınız kahvenin demleme metodu ise pour over.
v60 konik bir cam ya da seramik aparat. en bilinen markası hario. hario çok ünlü bir cam eşya üreticisi firma olmakla birlikte üst segment kahve aparatları üretmesiyle de ayrıca meşhur olan bir japon markası.

pour over, konik bir cam ya da seramik yapısı olan v60 aparatına ısıtılmış filtre kağıdı ve kalın çekilmiş (bir fincan için -kahvesine göre tabi ki değişir ama- ortalama 15 gr.) kahve eklemek ve üzerine dairesel hareketlerle sicim gibi* sıcak suyu (ısısı ortalama 95 santigrat) vermek, kahveyi köpürtmek, yaklaşık 30 saniye beklemek ve ardından yine aynı yöntemle suyu eklemek prensibiyle çalışan bir yöntem.
yani 3. nesil kahvecilerde işin tekniğini çok biliyormuş gibi "ben bugün chemex içmeyeyim, bi' v60 rica ediyorum" diye caka satmak dışında pek hayatımda yoktu açıkçası son döneme kadar. sonradan geldi, fena da olmadı. ama hala chemex seviyorum kahvemi ateş üzerinde pişirmeyeceksem. ilk tercihimse her zaman moka pot ya da percolator. böyleyken böyle. neyse bir arkadaş fikir verdi, kendi ukdemi doldurayım dedim yazdım, maksat iş görülsün. hayırlı sözlükler.
v60 konik bir cam ya da seramik aparat. en bilinen markası hario. hario çok ünlü bir cam eşya üreticisi firma olmakla birlikte üst segment kahve aparatları üretmesiyle de ayrıca meşhur olan bir japon markası.

pour over, konik bir cam ya da seramik yapısı olan v60 aparatına ısıtılmış filtre kağıdı ve kalın çekilmiş (bir fincan için -kahvesine göre tabi ki değişir ama- ortalama 15 gr.) kahve eklemek ve üzerine dairesel hareketlerle sicim gibi* sıcak suyu (ısısı ortalama 95 santigrat) vermek, kahveyi köpürtmek, yaklaşık 30 saniye beklemek ve ardından yine aynı yöntemle suyu eklemek prensibiyle çalışan bir yöntem.
yani 3. nesil kahvecilerde işin tekniğini çok biliyormuş gibi "ben bugün chemex içmeyeyim, bi' v60 rica ediyorum" diye caka satmak dışında pek hayatımda yoktu açıkçası son döneme kadar. sonradan geldi, fena da olmadı. ama hala chemex seviyorum kahvemi ateş üzerinde pişirmeyeceksem. ilk tercihimse her zaman moka pot ya da percolator. böyleyken böyle. neyse bir arkadaş fikir verdi, kendi ukdemi doldurayım dedim yazdım, maksat iş görülsün. hayırlı sözlükler.
devamını gör...
ivan pavlov
kalabalık bir ailenin çocuğu olarak 1849'da rusya’nın ryazan kentinde dünyaya geldi.
1860 yılında papazlığa hazırlanmak için, ryazan ilahiyat okulu’na gitti.
1864 yılında bu okuldan mezun oldu ve ryazan ilahiyat yüksek okulu’na başladı.
kilise tarihi ve öğretisi, rus ve dünya tarihi, edebiyat, mantık, doğabilimleri, dil, ve felsefe ile ilgili birkaç dersten oluşan bir eğitimi tamamladı.
teoloji eğitiminden fizyoloji bilimine yönelmesinde claude bernard etkili oldu.
refleksler üzerine çalıştı. 1870 yılında st. petersburg üniversitesi’ne girdi. burada mendeleyev, beketov ve seçenov’dan ders aldı.
uzmanlık olarak hayvan psikolojisini seçti.
st. petersburg’da aldığı eğitimden sonra askeri tıp akademisine girdi. 1879 yılında ortak arkadaşları aracılığı ile tanıştığı serafima ile 1881 yılında evlendi.
1883 yılında tezini yayınladı. yayınladığı tezinde, kalbin merkezden dağılan sinirleri üzerine yaptığı çalışmalarla zamanın bilim insanlarının ilgisini çekti.
1890 yılında st. petersburg’da askeri tıp akademisinde farmakoloji profesörlüğü görevine getirilene dek yoksulluk içinde yaşadı.
pavlov, köpeklerde salgı bezlerini incelemiş, bu bulgulardan elde ettiği sonuçlarla insan ve hayvan davranışlarıyla ilgili genel yasalara ulaşmıştır.
pavlov, köpeklerle yaptığı çalışmalar sonucunda, temel tepkileri üç şekilde açıkladı: birincisi, çevreden gelen her uyaran harekete geçirme veya engellemeye sebep oluyordu. ikincisi, harekete geçirme ve engellemeyle ilgili sinirlerle alakalı olan süreçler, beyinde bazı kurallara göre etkileşime giriyordu. üçüncüsü, sinir sistemlerinde doğuştan bireysel farklılık olduğuydu.
pavlov, yaptığı çalışmalardan ötürü 1904 yılında nobel fizyoloji ve tıp ödülü'nü kazandı.
1914 yılı ve sonrasında ülkesinde yaşananlar pavlov'un hayatını da etkiledi. rusya'daki millî felaketten ,kıtlıktan o da fazlasıyla etkilendi.yeni bolşevik yönetimi, ona ödül olarak verilen paraya dahi el koydu.çocuklarının biri öldü biri sürgün edildi.
27 şubat 1936'da yakalandığı zatürre nöbetini atlatamayarak öldü.
1860 yılında papazlığa hazırlanmak için, ryazan ilahiyat okulu’na gitti.
1864 yılında bu okuldan mezun oldu ve ryazan ilahiyat yüksek okulu’na başladı.
kilise tarihi ve öğretisi, rus ve dünya tarihi, edebiyat, mantık, doğabilimleri, dil, ve felsefe ile ilgili birkaç dersten oluşan bir eğitimi tamamladı.
teoloji eğitiminden fizyoloji bilimine yönelmesinde claude bernard etkili oldu.
refleksler üzerine çalıştı. 1870 yılında st. petersburg üniversitesi’ne girdi. burada mendeleyev, beketov ve seçenov’dan ders aldı.
uzmanlık olarak hayvan psikolojisini seçti.
st. petersburg’da aldığı eğitimden sonra askeri tıp akademisine girdi. 1879 yılında ortak arkadaşları aracılığı ile tanıştığı serafima ile 1881 yılında evlendi.
1883 yılında tezini yayınladı. yayınladığı tezinde, kalbin merkezden dağılan sinirleri üzerine yaptığı çalışmalarla zamanın bilim insanlarının ilgisini çekti.
1890 yılında st. petersburg’da askeri tıp akademisinde farmakoloji profesörlüğü görevine getirilene dek yoksulluk içinde yaşadı.
pavlov, köpeklerde salgı bezlerini incelemiş, bu bulgulardan elde ettiği sonuçlarla insan ve hayvan davranışlarıyla ilgili genel yasalara ulaşmıştır.
pavlov, köpeklerle yaptığı çalışmalar sonucunda, temel tepkileri üç şekilde açıkladı: birincisi, çevreden gelen her uyaran harekete geçirme veya engellemeye sebep oluyordu. ikincisi, harekete geçirme ve engellemeyle ilgili sinirlerle alakalı olan süreçler, beyinde bazı kurallara göre etkileşime giriyordu. üçüncüsü, sinir sistemlerinde doğuştan bireysel farklılık olduğuydu.
pavlov, yaptığı çalışmalardan ötürü 1904 yılında nobel fizyoloji ve tıp ödülü'nü kazandı.
1914 yılı ve sonrasında ülkesinde yaşananlar pavlov'un hayatını da etkiledi. rusya'daki millî felaketten ,kıtlıktan o da fazlasıyla etkilendi.yeni bolşevik yönetimi, ona ödül olarak verilen paraya dahi el koydu.çocuklarının biri öldü biri sürgün edildi.
27 şubat 1936'da yakalandığı zatürre nöbetini atlatamayarak öldü.
devamını gör...
pernigotti
1860 yılında stefano pernigotti tarafından küçük bir yerde başlayan üretim daha sonra dünyanın en ünlü çikolata markalarından biri haline gelmiş.. şuan ordu merkezli sanset firması tarafından satın alınmış bir marka aynı zamanda. tadelle'nin üretildiği firmada üretim devam ediyor. kaliteyi epey bozduklarını söylemek mümkün.
devamını gör...
mor yazma
yey, ilkim.
en güzel türkçe şarkılardan biri. türkçe şarkılar pek dinlemem, ama bu şarkı başka bir alem. yıllardır dinliyorum ve hiç sıkılmadım. şarkıyla aramda başka bir bağ var resmen.
dinleyin, dinlettirin.
en güzel türkçe şarkılardan biri. türkçe şarkılar pek dinlemem, ama bu şarkı başka bir alem. yıllardır dinliyorum ve hiç sıkılmadım. şarkıyla aramda başka bir bağ var resmen.
dinleyin, dinlettirin.
devamını gör...
siyasilerin unutulmayan sözleri
yazdığım kaba ifade için kusura bakmayın ama şu söz çok hoşuma gider;
bu meclisin yarısı hıyardır!.. sözümü geri alıyorum. bu meclisin yarısı hıyar değildir...
| osman yüksel serdengeçti
bu meclisin yarısı hıyardır!.. sözümü geri alıyorum. bu meclisin yarısı hıyar değildir...
| osman yüksel serdengeçti
devamını gör...
kadın kadın kadın kadınn kadın kadın kadın kadınn
beynin ön frontal lobunda sebebi belirsiz bir hasar sonucu bireyin diline kadın sözcüğünün her konuda pelesenk olması durumu. henüz herhangi bir tedavisi bulunamamıştır. enteresan şekilde hepimizin şap diye bildiği kimyasalın semptomları biraz hafiflettiği gözlemlenmiştir.
devamını gör...