pivot santrafor
futbolda sırtı kaleye dönük oynayabilen, yanında oynayan diğer santrafor ya da kendine yakın oynayan kenar forvetlere pozisyon hazırlayabilen, genel olarak 1,80 cm ve üstü boya sahip ileri uç oyuncularına verilen isim. yakın zaman için en büyük örneklerinden biri şuan çin de oynayan solomon rondon'dur. bu tip futbolcular halen gelişen futbolda kendilerine rahatça yer bulabiliyor yani hiç değilse benim gözlemlerim o şekilde. misal salomon rondon'un newcastle yıllarından örnekleyecek olursak: newcastle unitied 5-4-1 taktiğini aşırı derecede defansif oynayan bir takımdı ve ileri uç oyuncusu olan rondon'un bu oyunda rolü gerçekten çok büyüktü.
şöyle ki: kontra ataklarda ileriye top atıldığı zamanlarda sprinter kanat oyuncuları rakibin en ölü noktalarına doğru koşu atarken rondon insanüstü bir mücadele ile topu ayağında sırtı kaleye dönük şekilde saklıyor ve servisi yapması gerektiği anda kanat yada geriden gelen merkez orta sahaya topu aktarıp ceza sahasına doğru koşu atıyordu. newcastle bu şekilde epey maç kazanarak 2018-2019 sezonunda ligde orta sıralarda kalmayı başarmıştı.
bu performansa 32 maçta 11 gol ve 7 asist yapan rondon en önemli katkıyı sağlamıştı. ve bu sezonun sonunda bonservisini elinde bulunduran west bromwich albion takımına 17 milyon sterlin gibi bir para kazandırarak çin'e trasfer olmuştu.
şöyle ki: kontra ataklarda ileriye top atıldığı zamanlarda sprinter kanat oyuncuları rakibin en ölü noktalarına doğru koşu atarken rondon insanüstü bir mücadele ile topu ayağında sırtı kaleye dönük şekilde saklıyor ve servisi yapması gerektiği anda kanat yada geriden gelen merkez orta sahaya topu aktarıp ceza sahasına doğru koşu atıyordu. newcastle bu şekilde epey maç kazanarak 2018-2019 sezonunda ligde orta sıralarda kalmayı başarmıştı.
bu performansa 32 maçta 11 gol ve 7 asist yapan rondon en önemli katkıyı sağlamıştı. ve bu sezonun sonunda bonservisini elinde bulunduran west bromwich albion takımına 17 milyon sterlin gibi bir para kazandırarak çin'e trasfer olmuştu.
devamını gör...
kadın dediğin erkek dediğin diye başlanan cümleler
dünyanın en saçma cümleleridir. nedir bu kriter merakı anlamıyorum. iyi insan olsun, değer versin, beraber mutlu olun bitti gitti.
devamını gör...
2023'te ankara'ya deniz gelir mi sorunsalı
deniz seki esprisinden sonra kesin geleceğini düşündüğüm başlıktır.
devamını gör...
anavatan çağırıyor
rusya toprakları içinde bulunan zamanının en büyük heykeli, şimdiki zamanın ise en büyük kadın heykelidir.

ikinci dünya savaşı esnasında gerçekleşen stalingrad muharebesi anısına muharebenin gerçekleştiği tepeye inşa edilen heykel görkemi ile büyülemektedir. bir sanat harikası olduğunu düşündüğüm heykel güzelliğine yakından şahit olanlarda stendhal sendromuna neden olabilir. sembolik öneminin, vermeye çalıştığı mesajın yanı sıra bu yönü de göz önünde bulundurulmalıdır. belki sembolik öneminden daha bile dikkate değerdir sanatsal yanı.
ülkemde yapılan sinan şamil sam heykeli ve ünlü türk büyüğü optimus prime heykelinin tarihsel ve sanatsal değerine alıştırıldığımız günümüz türkiye’sinde heykel yapmanın bir sanat olduğunu hatırlatmak için güzel bir araç olabileceğini düşündüğüm bu başlık ve tanımın.
heykelde bir elinde kılıç tutarak diğer eliyle arkasından gelenleri anavatanı nazilere karşı savunmaya davet eden bir kadın görüyoruz. ve hangi açıdan değerlendirirsek değerlendirelim heykel görenlerde yaşanılan o dönemin duygularını canlandırma yeterliliğine sahip.
heykel nikolay nikitin ve (bkz: yengeniy vuçetiç) işbirliği ile yapılmış ve mamayev kurgan tepesine konuşlandırılmıştır.

ikinci dünya savaşı esnasında gerçekleşen stalingrad muharebesi anısına muharebenin gerçekleştiği tepeye inşa edilen heykel görkemi ile büyülemektedir. bir sanat harikası olduğunu düşündüğüm heykel güzelliğine yakından şahit olanlarda stendhal sendromuna neden olabilir. sembolik öneminin, vermeye çalıştığı mesajın yanı sıra bu yönü de göz önünde bulundurulmalıdır. belki sembolik öneminden daha bile dikkate değerdir sanatsal yanı.
ülkemde yapılan sinan şamil sam heykeli ve ünlü türk büyüğü optimus prime heykelinin tarihsel ve sanatsal değerine alıştırıldığımız günümüz türkiye’sinde heykel yapmanın bir sanat olduğunu hatırlatmak için güzel bir araç olabileceğini düşündüğüm bu başlık ve tanımın.
heykelde bir elinde kılıç tutarak diğer eliyle arkasından gelenleri anavatanı nazilere karşı savunmaya davet eden bir kadın görüyoruz. ve hangi açıdan değerlendirirsek değerlendirelim heykel görenlerde yaşanılan o dönemin duygularını canlandırma yeterliliğine sahip.
heykel nikolay nikitin ve (bkz: yengeniy vuçetiç) işbirliği ile yapılmış ve mamayev kurgan tepesine konuşlandırılmıştır.
devamını gör...
soul
2020 yapımı mükemmel animasyon film. bence yılın en iyi bir kaç filminden biri. filmde kahramanımız joe gardner bir müzisyendir ve jazz aşığıdır. hayali ve yaşam amacı iyi bir jazz piyanisti olmaktır. ve bir gün tam bu istediği hayale ve yaşam amacına kavuşacakken new york sokaklarında bir kanalizasyon çukuruna düşer. ve sonrasında bizlere film 1 saat 40 dakika boyunca mükemmel bir varoluşçu felsefe dersi verir. animasyon deyip geçilecek bir film değil. varoluşçu felsefe ve varoluşçuluk insanlara nasıl anlatılabilir diye sorsanız, ya da nedir bu anlam dediğiniz şey, hayatın anlamı yaşamın amacı nedir diye sorsanız gelin hep beraber soul izleyelim oradan hareketle anlatayım derim sizlere.
jean paul sartre'ın varoluşçuluğu anlatırken söylediği "varoluş özden önce gelir" cümlesinin sinema yoluyla vücut bulmuş hali denilebilir. anlam bazen bir müzik sesinde, bazen yere düşen bir yaprakta, bazen bir insanı dinlemek ve anlamakta, bazen ailenle geçirdiğin güzel bir anda, bazen rüzgarın tenini okşamasında... yeter ki sen onu bulmak iste. peşinden koşmakla olmuyor. onu sen yaratıyorsun. iki şeyi çok iyi biliyoruz: birisidoğduk diğeri de öleceğiz. bu ikisinin arasında nasıl, ne için, hangi amaçlka y aşadığımız değil mi tek gerçek olan? bu da kendi özgür irademizle yapacağımız tercihler ve tercihlerimizin sorumluluğunu alarak olur.
soul bu konuları anlatan mükemmel bir animasyon film.
jean paul sartre'ın varoluşçuluğu anlatırken söylediği "varoluş özden önce gelir" cümlesinin sinema yoluyla vücut bulmuş hali denilebilir. anlam bazen bir müzik sesinde, bazen yere düşen bir yaprakta, bazen bir insanı dinlemek ve anlamakta, bazen ailenle geçirdiğin güzel bir anda, bazen rüzgarın tenini okşamasında... yeter ki sen onu bulmak iste. peşinden koşmakla olmuyor. onu sen yaratıyorsun. iki şeyi çok iyi biliyoruz: birisidoğduk diğeri de öleceğiz. bu ikisinin arasında nasıl, ne için, hangi amaçlka y aşadığımız değil mi tek gerçek olan? bu da kendi özgür irademizle yapacağımız tercihler ve tercihlerimizin sorumluluğunu alarak olur.
soul bu konuları anlatan mükemmel bir animasyon film.
devamını gör...
kör saatçi
(bkz: kör saatçi) dawkins'in bu kitabı yazış amacı; darwinci dünya görüşünün yalnızca doğru değil, varoluşumuzun gizemini çözebilecek tek kuram olduğunu okuyucuya göstermektir. evrimi herkesin anlayabileceği yalın bir dille anlatırken ayrıca evrim karşıtı görüşlere de cevap niteliğinde yazılan bu eser, ismini 18. yüzyıl tanrı bilimcisi paley'in iyi bilinen bir savından alır. paley'in 1802'de yayınlanan natural theology or evidences of the existence and attributes of the deity adlı eseri, tanrı savının bilinen en iyi açıklamalarındandır.
diyelim ki, ormanda yürürken ayağınız taşa takıldı ve taşın oraya nasıl geldiği sorusuyla karşı karşıya kaldınız. aklımıza gelecek yanıtlardan biri, ya taşın ezelden beri orada olduğu yada bu yanıtın saçmalığını göstermek çok kolay olacaktır. fakat diyelim ki yerde bir saat buldum ve saatin nasıl olup da orada olduğunu sorguluyorum. biraz önceki yanıt yani taşın ezelden beri orada olduğu yanıtı, saat için aklımdan geçmeyecektir.
paley, doğal fiziksel nesneler ile tasarlanmış üretilmiş nesnelerin farkını gösterir. buradan da şu sonuca çıkar. nasıl ki doğada saat benzeri bir nesne bulduğumuzda bunun doğruluğu ve tasarımındaki giriftlik bizi bu saatin bir yapımcısı olduğunu, insan elinden çıkması gerektiğini düşünmeye zorluyorsa, insanın mükemmelliğine bakarak onunda bir tasarımcısı, yaratanı olmak zorundadır.
hatta sık sık ortaya koyduğu insan gözü örneğiyle bu sonuca ulaşır. gözü, teleskop benzeri tasarlanmış bir aletle kıyaslar ve sonunda nasıl ki teleskopun görmeye yardım etmesi için bir tasarımcısı olmak zorundaysa, insan gözü içinde bunun olması gerekliliğini savunur.
dawkins akıllı tasarım argümanına cevap olarak, evrim mekanizmalarının aklı ve düş gücü olmadığını, geleceği planlayamayıp, ön göremeyeceğini ve eğer her şeyi tasarlayan bir saatçi (tanrı) varsa bu saatçinin kör olduğunu, yada başka bir deyişle böyle bir saatçi olmadığını, gösterir.
- en yalın biçimiyle doğal seçilim, çevrenin türe zorla kabul ettirildiğini ve bu çevreye en iyi uyum sağlayan genetik çeşitlemelerin hayatta kalabileceğini varsayar. zorla kabul ettirilen çevredir, türde bu çevreye uymak üzerine evrilir. sy400
- hemen hemen tüm halkların kendi yaratılış söylenceleri vardır. kutsal kitaptaki öyküde orta doğu'da çobanlık yapan bir kabilenin benimsediği öyküdür yalnızca. bir batı afrika kabilesinin dünyanın karıncaların dışkısından yaratıldığını söyleyen inancından daha özel bir konumda değildir. tüm bu söylencelerin ortak özelliği, bir çeşit doğaüstü varlığın kasıtlı niyetlerine bağlı olmasıdır.
ilk bakışta, "anlık yaratılış" ve " yönlendirilmiş evrim" diyebileceğimiz iki görüş arasında önemli bir ayrım var. günümüz tanrıbilimcileri anlık yaratılışa inanmaktan vazgeçtiler. bir tür evrim olduğunun kanıtları çok fazla. fakat kendilerine evrimci diyen bir çok tanrıbilimci -örneğin, 2.bölümde alıntı yaptığımız birmingham piskoposu - tanrı'yı arka kapıdan içeri sokmaya çalışıyor. evrimin izlediği yolda tanrı'nın bir çeşit gözetmenlik görevi üstlenmesine izin veriyorlar. tanrı, ya insanın evrimsel tarihinin kilit noktalarını (elbette ki, insanın evrimsel tarihinin) ya da evrimsel değişime götüren günlük olayları etkiliyor.
böylesi inançların aksini kanıtlayamayız; özellikle de, tanrı'nın, müdahalelerinde doğal seçilim sonucu gerçekleşen evrimden beklenenleri yakından taklit etmeye özen gösterdiği varsayılırsa... böylesi inançlar için söyleyebileceğimiz birinci şey, gereksiz oldukları; ikinci şey de bizim açıklamak istediğimiz örgütlü karmaşıklığı zaten varsaydıklarıdır.
evrimi bu denli düzenli kuram yapan şeylerden biri de, örgütlü karmaşıklığın ilksel yalınlıktan nasıl ortaya çıktığını açıklayabilmesidir. sy 402-403
diyelim ki, ormanda yürürken ayağınız taşa takıldı ve taşın oraya nasıl geldiği sorusuyla karşı karşıya kaldınız. aklımıza gelecek yanıtlardan biri, ya taşın ezelden beri orada olduğu yada bu yanıtın saçmalığını göstermek çok kolay olacaktır. fakat diyelim ki yerde bir saat buldum ve saatin nasıl olup da orada olduğunu sorguluyorum. biraz önceki yanıt yani taşın ezelden beri orada olduğu yanıtı, saat için aklımdan geçmeyecektir.
paley, doğal fiziksel nesneler ile tasarlanmış üretilmiş nesnelerin farkını gösterir. buradan da şu sonuca çıkar. nasıl ki doğada saat benzeri bir nesne bulduğumuzda bunun doğruluğu ve tasarımındaki giriftlik bizi bu saatin bir yapımcısı olduğunu, insan elinden çıkması gerektiğini düşünmeye zorluyorsa, insanın mükemmelliğine bakarak onunda bir tasarımcısı, yaratanı olmak zorundadır.
hatta sık sık ortaya koyduğu insan gözü örneğiyle bu sonuca ulaşır. gözü, teleskop benzeri tasarlanmış bir aletle kıyaslar ve sonunda nasıl ki teleskopun görmeye yardım etmesi için bir tasarımcısı olmak zorundaysa, insan gözü içinde bunun olması gerekliliğini savunur.
dawkins akıllı tasarım argümanına cevap olarak, evrim mekanizmalarının aklı ve düş gücü olmadığını, geleceği planlayamayıp, ön göremeyeceğini ve eğer her şeyi tasarlayan bir saatçi (tanrı) varsa bu saatçinin kör olduğunu, yada başka bir deyişle böyle bir saatçi olmadığını, gösterir.
- en yalın biçimiyle doğal seçilim, çevrenin türe zorla kabul ettirildiğini ve bu çevreye en iyi uyum sağlayan genetik çeşitlemelerin hayatta kalabileceğini varsayar. zorla kabul ettirilen çevredir, türde bu çevreye uymak üzerine evrilir. sy400
- hemen hemen tüm halkların kendi yaratılış söylenceleri vardır. kutsal kitaptaki öyküde orta doğu'da çobanlık yapan bir kabilenin benimsediği öyküdür yalnızca. bir batı afrika kabilesinin dünyanın karıncaların dışkısından yaratıldığını söyleyen inancından daha özel bir konumda değildir. tüm bu söylencelerin ortak özelliği, bir çeşit doğaüstü varlığın kasıtlı niyetlerine bağlı olmasıdır.
ilk bakışta, "anlık yaratılış" ve " yönlendirilmiş evrim" diyebileceğimiz iki görüş arasında önemli bir ayrım var. günümüz tanrıbilimcileri anlık yaratılışa inanmaktan vazgeçtiler. bir tür evrim olduğunun kanıtları çok fazla. fakat kendilerine evrimci diyen bir çok tanrıbilimci -örneğin, 2.bölümde alıntı yaptığımız birmingham piskoposu - tanrı'yı arka kapıdan içeri sokmaya çalışıyor. evrimin izlediği yolda tanrı'nın bir çeşit gözetmenlik görevi üstlenmesine izin veriyorlar. tanrı, ya insanın evrimsel tarihinin kilit noktalarını (elbette ki, insanın evrimsel tarihinin) ya da evrimsel değişime götüren günlük olayları etkiliyor.
böylesi inançların aksini kanıtlayamayız; özellikle de, tanrı'nın, müdahalelerinde doğal seçilim sonucu gerçekleşen evrimden beklenenleri yakından taklit etmeye özen gösterdiği varsayılırsa... böylesi inançlar için söyleyebileceğimiz birinci şey, gereksiz oldukları; ikinci şey de bizim açıklamak istediğimiz örgütlü karmaşıklığı zaten varsaydıklarıdır.
evrimi bu denli düzenli kuram yapan şeylerden biri de, örgütlü karmaşıklığın ilksel yalınlıktan nasıl ortaya çıktığını açıklayabilmesidir. sy 402-403
devamını gör...
kadınlar hakkında başlık açan erkekler
kafa sözlük platformunda dikkatimi çeken, erkeklerin kadınlarla iletişime geçmek için, spotlayabilmek için yaptığını düşündüğüm insan modelleri.
arkadaşlar yapmayın artık. sizin uzuv meseleleriniz bizim okumak, paylaşmak istediklerimizin içerisinde değil.
edit: öncelikle dediğim şey fikirlerinizi kendinize saklamanız tabii ki değil, tabii ki de paylaşacaksınız. sürekli kadın araştırması yaptığını düşündüğüm, takip ettiğim birkaç yazar gıyabında açtığım bir tanım. sağ olsunlar beni yanıltmayıp sapla samanı yine ayıramayıp buraya turunculadılar hemen. ayrıca ben erkeğim, profilimde duruyor orada şey gibi. ama yine gidip densiz şekilde kadınlara vurmanız başlığı gösteren (bkz: kadınlar hakkında başlık açan erkekler), kendini doğrulayan bir sonuç.
arkadaşlar yapmayın artık. sizin uzuv meseleleriniz bizim okumak, paylaşmak istediklerimizin içerisinde değil.
edit: öncelikle dediğim şey fikirlerinizi kendinize saklamanız tabii ki değil, tabii ki de paylaşacaksınız. sürekli kadın araştırması yaptığını düşündüğüm, takip ettiğim birkaç yazar gıyabında açtığım bir tanım. sağ olsunlar beni yanıltmayıp sapla samanı yine ayıramayıp buraya turunculadılar hemen. ayrıca ben erkeğim, profilimde duruyor orada şey gibi. ama yine gidip densiz şekilde kadınlara vurmanız başlığı gösteren (bkz: kadınlar hakkında başlık açan erkekler), kendini doğrulayan bir sonuç.
devamını gör...
bir daha asla sevemeyeceğini düşünmek
bu hale nasıl geldim çok şaşkınım. uzun süredir böyleyim ve bu durum beni çok yormaya başladı. hüzünlü şarkılar dinlerken boşluğa doğru sadece bakıyorum aklımdan hiç kimse geçmiyor. korkmaya başladım desem yeridir. o heyecanlı hisleri tükettim mi diye kendimi iyice deli deli yaptım. çok üzgünüm.
devamını gör...
eğitim hayatında alınmış en düşük sınav notu
sıfır, zero, нуль.
devamını gör...
kitap okuyoruz
mükemmel düşünülmüş, harikulade bir etkinlik.
zaten uzun zamandır aklımdaydı bülbülü öldürmek. okunacak tarih kitapları, girilecek sınavlar, bilmemneler derken bir türlü rast gelmemişti. vesileyle artık (bir zahmet!) okuyayım, tartışmaya naçizane katkıda bulunayım ben de. çok iyi denk geldi hakikaten.
yukarıda arolium sağ olsun e-kitap olarak paylaşmış ama pek de sevmiyorum öylesini, gözümü yoruyor. elbet çeşitli sebeplerden benim gibi düşünenler de vardır. o yüzden ateist kaplumbağa'nın düşüncesine hak vermiş olayım ve tedarik süresini de hesaba katarak sürenin 2 haftaya çıkartılması yönünde görüşümü paylaşayım. mesela d&r tahmini teslim süresini en geç 9 mart olarak gösteriyor. çok büyük bir dert değil ama yavaş yavaş, sindire sindire okumayı sevenler de vardır herhalde.
helal olsun!
(bkz: sahalarda görmek istediğimiz hareketler)
zaten uzun zamandır aklımdaydı bülbülü öldürmek. okunacak tarih kitapları, girilecek sınavlar, bilmemneler derken bir türlü rast gelmemişti. vesileyle artık (bir zahmet!) okuyayım, tartışmaya naçizane katkıda bulunayım ben de. çok iyi denk geldi hakikaten.
yukarıda arolium sağ olsun e-kitap olarak paylaşmış ama pek de sevmiyorum öylesini, gözümü yoruyor. elbet çeşitli sebeplerden benim gibi düşünenler de vardır. o yüzden ateist kaplumbağa'nın düşüncesine hak vermiş olayım ve tedarik süresini de hesaba katarak sürenin 2 haftaya çıkartılması yönünde görüşümü paylaşayım. mesela d&r tahmini teslim süresini en geç 9 mart olarak gösteriyor. çok büyük bir dert değil ama yavaş yavaş, sindire sindire okumayı sevenler de vardır herhalde.
helal olsun!
(bkz: sahalarda görmek istediğimiz hareketler)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarından aforizmalar
insan için hareketsizlik diye bir kavram söz konusu değildir, eğer ilerleyemediğini düşünüyorsan bunun sebebi geriliyor olmandır.
devamını gör...
şeker portakalı
insanları ne kadar etkilediği, her sözlükte mutlaka bir zeze bulunmasından da anlaşılabilecek otobiyografik roman. jose mauro de vasconcelos'un otobiyografik üç kitaplık serisinin birinci -ve bence- en başarılı kitabıdır. diğer ikisi delifişek ve güneşi uyandıralım'dır.
devamını gör...
pnömotoraks
plevral efüzyonun sulu değil havalı olanı. viseral plevra ile parietal plevra arasına aşırı miktarda hava girerse tıpkı su fazlalığında olduğu gibi akciğere baskı yapar ve sıkıştırır. o da şöyle görünür.

belirtiler yine benzer, nefes darlığı ve göğüs ağrısı kesin var ama bu tablo daha ciddi olabilir. akciğerleriniz delinse viseral plevra ile parietal plevra arasına su kaçağı olmaz, ama hava kaçağı olur. ki pnömotoraksın en büyük sebeplerinden biri akciğer yırtıklarıdır. başka sebeplerle de olabilir tabi ama akciğer yırtıkları ciddi sorunlardır, şakaya gelmez.
şimdi burada bir fikir yürütüp topu siz değerli okuyucularıma atacağım. sigara bildiğiniz gibi akciğerin en büyük düşmanı. alveolar formasyonu bozup bu odacıkların birbirine kaynaşmasına ve daha büyük odacıklar oluşmasına neden oluyor, bu da nefes darlığına sebep oluyor. sigaranın akciğer üstünde böyle bir etkisinin olduğunu bildiğimize göre (odacıklar arası duvarları eritme yeteneği) bunu neden dış duvarlara da uygulayamasın? akciğer dış duvarını (viseral plevra) delen sigara, akciğerden göğüs boşluğuna hava kaçağına sebep olamaz mı? bal gibi de olur bence. zaten yaralanma, kavga, darbe vs gibi bir sebep yokken durduk yere olan akut pnömotoraksın sebebi ne, ben bilmiyorum. bence bu yani, sigara. hık diye gidiverirsiniz. boş da atmıyorum hani, bakın bilim de benim yanımda.
dipnot: bu bir nastenka isteğiydi. zorla yazdırılan entry no: #xj19, case closed.

belirtiler yine benzer, nefes darlığı ve göğüs ağrısı kesin var ama bu tablo daha ciddi olabilir. akciğerleriniz delinse viseral plevra ile parietal plevra arasına su kaçağı olmaz, ama hava kaçağı olur. ki pnömotoraksın en büyük sebeplerinden biri akciğer yırtıklarıdır. başka sebeplerle de olabilir tabi ama akciğer yırtıkları ciddi sorunlardır, şakaya gelmez.
şimdi burada bir fikir yürütüp topu siz değerli okuyucularıma atacağım. sigara bildiğiniz gibi akciğerin en büyük düşmanı. alveolar formasyonu bozup bu odacıkların birbirine kaynaşmasına ve daha büyük odacıklar oluşmasına neden oluyor, bu da nefes darlığına sebep oluyor. sigaranın akciğer üstünde böyle bir etkisinin olduğunu bildiğimize göre (odacıklar arası duvarları eritme yeteneği) bunu neden dış duvarlara da uygulayamasın? akciğer dış duvarını (viseral plevra) delen sigara, akciğerden göğüs boşluğuna hava kaçağına sebep olamaz mı? bal gibi de olur bence. zaten yaralanma, kavga, darbe vs gibi bir sebep yokken durduk yere olan akut pnömotoraksın sebebi ne, ben bilmiyorum. bence bu yani, sigara. hık diye gidiverirsiniz. boş da atmıyorum hani, bakın bilim de benim yanımda.
dipnot: bu bir nastenka isteğiydi. zorla yazdırılan entry no: #xj19, case closed.
devamını gör...
güne bir almancı sözü bırak
devamını gör...
korkutucu mekanlar
neden kimse geceleri mezarlık dememiş ki?
devamını gör...
atatürk ne yaptıysa doğrudur ve asla sorgulanamaz
atatürk ne yaptıysa doğrudur ve asla sorgulamam.
sorgulayamam yüzüm kızarır.
bugün bi iran bi ırak bi afkanistan değilsek onun sayesinde.
bu bir borçtur.
bu borcu da vatanıma, onun ilke ve inkılapları ışığında iyi bir birey olarak ödeyeceğim.
kısacası bu toprakları sömürgecilerden kurtaran, gecesini gündüzünü türk milletine adayan bir kişiyi ben sorgulayamam utanırım.
sorgulayamam yüzüm kızarır.
bugün bi iran bi ırak bi afkanistan değilsek onun sayesinde.
bu bir borçtur.
bu borcu da vatanıma, onun ilke ve inkılapları ışığında iyi bir birey olarak ödeyeceğim.
kısacası bu toprakları sömürgecilerden kurtaran, gecesini gündüzünü türk milletine adayan bir kişiyi ben sorgulayamam utanırım.
devamını gör...
yazılımcıyla sevgili olmak istemeyen insan
yazılanları okudum. çok önyargılısınız arkadaşlar, yazılımcılar hep asosyal değildir misal ben çok sosyal bir insanım demek isterdim ama dibine kadar içedönük ve asosyal bir insanım. kendimi ittire ittire sosyal ortamlara sokuyorum. bugün de önyargıları yıkamadık*. başlığa gelirsek, bizi istemeyeni biz hiç istemeyiz. zaten çoğumuzun da pek vakti yok*.
devamını gör...
normal sözlük'ün kadın yazarları
ekşiye inat sayica burada daha ustunuz gibi. o yuzden akilli olun, fazla elestirici basliklar acmayin,taciz ederiz!
devamını gör...
dahi olan insanların melankolik olması
dahi olduğumu öğrendiğim başlık.
devamını gör...
zülfü livaneli'nin twitter’da paylaştığı yarı çıplak poz
"nude atmakta zülfü livaneli gibi ol" deyimini güzel türkçemize kazandırmış harekettir.
devamını gör...