kadınları en güzel olan ülkeler
kuzey ülkerinin erkekleride kadinlarıda güzel oluyor kanımca. sarı saç, mavi göz bende algıda seçicilik yaratıyor.
devamını gör...
durumumuz yoktu sevisemedik
beni güldüren yazarlardan biri.* bu ara çok aktif değil. özletiyor kendini.*
devamını gör...
hayalet titreşim sendromu
telefon titremediği halde titrediği sanısına kapılma durumuna "hayalet titreşim sendromu" adı verilmektedir ve bu durum, insanların %68'inde görülmektedir.sessize alın telefonu sonra hayaletlerle uğraşmayın derim.
devamını gör...
lokum
özellikle kahvenin yanında daha kolay ve yaygın ikram seçeneği. boğazdan kayıp giden rahatlatıcı bir özelliği olan bir şekerleme türü. bilen bilir, eskiden lokuma rahat lokum denirmiş. o da arapça rahat-ül hulkum , yani boğazdan rahat geçen anlamına geliyor.
devamını gör...
ben sana emanet ettiydim oğlumu
ateş düştüğü yeri yakıyor. siyasiler de şov peşinde koşmaya devam etsin.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
ön edit: ses kayıtlarını discord ya da mail üzerinden gönderebilirsiniz sevgili yıldızlar, hangisi size uygunsa oradan alabilirim.
ön edit iki: "kayıtta nasıl seslenebilirim?" diye soranlar için şu formatı bırakayım, farklı seslenmek isterseniz onu da yapabilirsiniz.
"merhaba kafa sözlük ailesi, ben (burada mahlasınız) sıradaki şarkıyı ya da seçtiğiniz şarkının ismini söyleyerek şu yazara ya da tüm sözlüğe armağan ediyorum."
merhabalar sevgili portakallar!
hep birlikte yaptığımız 90'lar türkçe pop yayınından sonra sıra geldi önümüzdeki haftanın konseptine!
şu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin umut olduğunu düşündüm. bu nedenle dinlediğimizde bize umut veren, bizi mutlu eden ve içimizi kıpır kıpır eden şarkıları hep birlikte dinleyelim ve yayın bitince içimiz umutla dolsun, kalbimizde bahar telaşı yaşansın istedim.
işte tam da bu yüzden önümüzdeki hafta yayın konseptimiz "içimizde bahar telaşı uyandıran, hayatımızı umutla dolduran, bize umut veren şarkılar"!
bu kez belli bir dönem kısıtlamamız yok, istediğiniz dönem ve türden şarkı seçimi yapabiliyorsunuz. tek şartımız "umut ve mutluluk" temalı olması.
işte yapmamız gerekenler;
1- isterseniz size umut veren, içinizde bahar telaşı yaşatan şarkıları bir ses kaydı ile istek yaparak bana ulaştırabilirsiniz.
2-"ses kaydı atmaya çekiniyorum, isteklerimi buradan yazmak istiyorum" derseniz de başlık altına temaya uygun şarkı isteğinde bulunabilirsiniz.
haftanın yıldızları afişimizde yer almak, yayına ses kaydınız ile ortak olmak istemez misiniz? haydi pamuk sesler kayıtlara! beklemedeyim efendim!
gelsin afişimiz!

ps: afiş için sevgili gomercan, on yüz milyon kez teşekkür!
ön edit iki: "kayıtta nasıl seslenebilirim?" diye soranlar için şu formatı bırakayım, farklı seslenmek isterseniz onu da yapabilirsiniz.
"merhaba kafa sözlük ailesi, ben (burada mahlasınız) sıradaki şarkıyı ya da seçtiğiniz şarkının ismini söyleyerek şu yazara ya da tüm sözlüğe armağan ediyorum."
merhabalar sevgili portakallar!
hep birlikte yaptığımız 90'lar türkçe pop yayınından sonra sıra geldi önümüzdeki haftanın konseptine!
şu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin umut olduğunu düşündüm. bu nedenle dinlediğimizde bize umut veren, bizi mutlu eden ve içimizi kıpır kıpır eden şarkıları hep birlikte dinleyelim ve yayın bitince içimiz umutla dolsun, kalbimizde bahar telaşı yaşansın istedim.
işte tam da bu yüzden önümüzdeki hafta yayın konseptimiz "içimizde bahar telaşı uyandıran, hayatımızı umutla dolduran, bize umut veren şarkılar"!
bu kez belli bir dönem kısıtlamamız yok, istediğiniz dönem ve türden şarkı seçimi yapabiliyorsunuz. tek şartımız "umut ve mutluluk" temalı olması.
işte yapmamız gerekenler;
1- isterseniz size umut veren, içinizde bahar telaşı yaşatan şarkıları bir ses kaydı ile istek yaparak bana ulaştırabilirsiniz.
2-"ses kaydı atmaya çekiniyorum, isteklerimi buradan yazmak istiyorum" derseniz de başlık altına temaya uygun şarkı isteğinde bulunabilirsiniz.
haftanın yıldızları afişimizde yer almak, yayına ses kaydınız ile ortak olmak istemez misiniz? haydi pamuk sesler kayıtlara! beklemedeyim efendim!
gelsin afişimiz!

ps: afiş için sevgili gomercan, on yüz milyon kez teşekkür!
devamını gör...
caillou
internette caillou lösemili diye bir yalan var.
gerçeği şöyle:
dizideki caillou karakterinin saçı yoktur. dizinin yapımcıları bu konu hakkındaki soruları resmî sitesinde şöyle yanıtlamışlardır: kitaptaki caillou karakterinin yaşı, çizgi dizidekinden daha küçüktür ve bebeklerin saçları gür değildir. diziye yapılan uyarlamada da aslı bozulmamış ve bu yüzden yaşı büyümesine karşın caillou karakteri televizyona saçsız olarak aktarılmıştır.
kaynak:
tr.m.wikipedia.org/wiki/Cai...
arkadaşlar, ne de olsa yalanların sonu gelmez doğrusu ne demedikçe...
gerçeği şöyle:
dizideki caillou karakterinin saçı yoktur. dizinin yapımcıları bu konu hakkındaki soruları resmî sitesinde şöyle yanıtlamışlardır: kitaptaki caillou karakterinin yaşı, çizgi dizidekinden daha küçüktür ve bebeklerin saçları gür değildir. diziye yapılan uyarlamada da aslı bozulmamış ve bu yüzden yaşı büyümesine karşın caillou karakteri televizyona saçsız olarak aktarılmıştır.
kaynak:
tr.m.wikipedia.org/wiki/Cai...
arkadaşlar, ne de olsa yalanların sonu gelmez doğrusu ne demedikçe...
devamını gör...
artı oy vermede cömert olan yazarlar
en sevdiğim yazarlardır kendileri.
devamını gör...
yazarların zor zamanlarında sığındığı kişiler
yalnızlığımdır. 10 yıldır annem hayatımda olmadığından kendi yalnızlığıma sığınmayı öğrendim.
devamını gör...
türkiye’de üniversite mezunu olmak
sudan çıkmış balık gibi olmak.boş boş etrafa bakarsın.bu bilgi bana yüklendi ama kimsede takmıyor beni,mesele okumak degildi de neydi diye genç yaşta bağlarsın sokratese.
devamını gör...
tenet
az önce izleyip bitirdiğim nolan filmidir.
epik bir film diyemem. muhteşem de diyemem. ama gerçekten sağlam film. nolan mantık hatalarını gidermek için elinden geleni yapmış ama halen birkaç mantık hatası mevcut. ters akan bir entropide hiçbir canlının sağ kalması mümkün değil. her ne kadar zamanı tekil ve öznel olarak filmde ayırmışlarsa da, zamandaki akış özneldir bence. ya da okuduklarıma göre. yani ters akan bir zamanda düz ilerlemek, filmde denildiği gibi "rüzgara işemek" ile aynı şey. ters esen rüzgar, yaralanmasanız bile sizi param parça eder.
ama sağlam film tekrar diyorum. nolan güzel bir iş çıkartmış. daha güzel sahneler bekliyordum ayrıca. durum hikayelerine çok fazla dalmış nolan bu sefer. yani konuyu ve gidişatı anlatması zaten 1,5 saat sürdü.
edit: ayrıca filmdeki ana hikayenin en büyük kusuru da şudur. eğer geçmişte olacak bir şeyi biliyorsanız ve müdahale edebiliyorsanız, başka şeylere de edebilirsiniz. yani bu film hiç olmamalıydı. bu konu hiç yaşanmamalıydı. demek istediğimi anlarsınız filmi izleyince.
epik bir film diyemem. muhteşem de diyemem. ama gerçekten sağlam film. nolan mantık hatalarını gidermek için elinden geleni yapmış ama halen birkaç mantık hatası mevcut. ters akan bir entropide hiçbir canlının sağ kalması mümkün değil. her ne kadar zamanı tekil ve öznel olarak filmde ayırmışlarsa da, zamandaki akış özneldir bence. ya da okuduklarıma göre. yani ters akan bir zamanda düz ilerlemek, filmde denildiği gibi "rüzgara işemek" ile aynı şey. ters esen rüzgar, yaralanmasanız bile sizi param parça eder.
ama sağlam film tekrar diyorum. nolan güzel bir iş çıkartmış. daha güzel sahneler bekliyordum ayrıca. durum hikayelerine çok fazla dalmış nolan bu sefer. yani konuyu ve gidişatı anlatması zaten 1,5 saat sürdü.
edit: ayrıca filmdeki ana hikayenin en büyük kusuru da şudur. eğer geçmişte olacak bir şeyi biliyorsanız ve müdahale edebiliyorsanız, başka şeylere de edebilirsiniz. yani bu film hiç olmamalıydı. bu konu hiç yaşanmamalıydı. demek istediğimi anlarsınız filmi izleyince.
devamını gör...
güneş (yazar)
sözlüge günes gibi dogmus yazar yazdiklarini takip ediyorum, okurken çok zevk aliyorum.
devamını gör...
ecce homo
nietzsche'nin kendi hayatından da kesitler bulunan eseridir. hastalık dönemlerinden bahsederken bu bağlamda iklim ve beslenme konularına girer. hastayken bazı eserlerini nasıl bir anda yazıverdiğini anlatır. eserde sık sık zerdüşt'ten alıntılar vardır. olağanüstü şiirsel dilini takip etmek bazen zor olsa da genel olarak keyiflidir. ecce homo'nun bence en önemli taraflarından biri binlerce yıllık yalanlar olarak tanımladığı ideallere olan saldırısıdır. idealler yani yalanlar, der, nietzsche. hıristiyanlıkla olan meselesi de tam olarak budur aslında. ideallerin hakikati gizlemek için uydurulduğunu söyler. insanları hakikatten uzak tutabilmek için yapılmış girişimlerdir onun derdi. hıristiyanlık ise bunun en büyük sebebidir nietzsche açısından. hıristiyan ahlakı âdeta onun midesini bulandırır. insan bedenini hiçe sayan, dünyasal olan her şeye karşı olan, uydurduğu ideallerle insanları olmayan bir öteki dünyaya hazırlayan bir anlayıştır bu nietzsche için. ayrıca merhamet gibi duygular insanı zayıflattıkları için saldırıya uğrar. nietzsche kendisini "ilk ahlak karşıtı" olarak tanımlar. özellikle zerdüşt'ünde gördüğümüz o tanrısal/ilahi dil burda da karşımıza çıkar. konuşan âdeta bir tanrı veya peygamber gibidir, nietzsche her ne kadar zerdüşt(yani kendisi) bir peygamber değildir dese de. muhteşem bir kibir metnin başından sonuna hâkimdir. bunun yakıştığı başka bir insan ben henüz okumadım, çünkü nietzsche dehâ ve delilik sınırları arasında yaşamış ve sonunda delilik tarafına geçmiş bir insandır. kitapta nietzsche'nin polonya kökenlerine duyduğu kıvanç vardır. bunun yanında alman olan her şeyden(wagner hâriç) duyduğu nefret görülür. açıkçası ben nietzsche okurken ne zaman wagner meselesi karşıma çıksa acayip sıkılırım. wagner aşağı wagner yukarı patlayacak gibi olurum. ama ecce homo'da aslında ona yönelik alaycı saldırılar var. almanlara olan nefreti kuşkusuz hastalıklı bir şeydi. müthiş bir alman kültürü, sanatı, felsefesi(burası kimilerine göre hâlâ tartışmalı olsa da) , edebiyatı vardı nietzsche yaşarken. kendisinden önce de vardı o yaşarken de vardı. ama o bunun böyle olmadığını ve hatta bir alman'a dokunduğunda ellerini yıkadığı söyler. nietzsche aslında wagner veya schopenhauer'dan bahsederken bile kendisinden bahsettiğini söylemektedir. veya onlarda kendisini gördüğünü, tabii ki onlara üstün bir konumda onları temâşa ettiğini imâ eder. aslında ecce homo'nun yapısıyla da uyumlu bir bakış açısıdır bu. çünkü nietzsche kendisinden bahseder zaten, her şey bir yönüyle nietzsche'dir. kitabın kısımları "neden bir yazgıyım ben", "neden böyle iyi kitaplar yazıyorum ben" gibi başlıklardan oluşur. nietzsche insanın öfkeden, kızgınlıktan, intikam hırsından arınması gerektiğini söyler. bunları da aslında bir bakıma put olarak görür. tıpkı idealler gibi. yıkılması gereken putlardır bunlar.
devamını gör...
bu aşk burada biter
ataol behramoğlu'nun 1965 yılında yazdığı nadide şiiri.
ayrılıklarda acıyı hafiflemek için haluk levent'in yorumunu dinleyebilirsiniz.
pek hoştur vesselam.
ayrılıklarda acıyı hafiflemek için haluk levent'in yorumunu dinleyebilirsiniz.
pek hoştur vesselam.
devamını gör...
intihar eden gençlere yapıştırılan damga
-değer miydi bir kız/ erkek için canına kıymaya.. (halbuki sevgilisi yoktur vefat edenin)
- o kadar aciz miydi, yazzııkkkk... (intiharın acziyetle uzaktan yakından alakası yoktur)
- ne var canım, ekmek elden su gölden yaşıyordu, rahat battı... (kişinin içinde bulunduğu ruh halinden bihaberlerdir.)
aslında o kadar çok yaftalama var ki.. bunları yazarken aklıma intihar eden arkadaşım geldi.. vefat ettiği gecenin sabahına almıştım korkunç haberini.. gözlerimden yaşlar akıyordu dolmuşta. hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.. dolmuştan inip evlerine doğru giderken, 2 kadının "ayyy, şurda bir çocuk intihar etmiş, boşu boşuna öldü zavallı" demelerinin üstüne patladım ve "ne biliyorsunuz da konuşuyorsunuz arkadaşım hakkında" dedim, ve yüzsüzlüğe bakın ki, aldığım cevap "ayyy, sen o kendini asan çocuğun arkadaşı mısınnnn"...... "kendini asan.." hayatımda, canımı acıtan anlardan bir tanesidir bu.. yutkunamadım.. ağlayamadım.. içimden siz ne anlarsınız dedim.. ve işte "damnant quod non intelligunt" sözü her şeyi açıklar oldu.. anlamadıklarını kınarlar.. halbuki bizler onlara "zavallılar" der geçeriz..
- o kadar aciz miydi, yazzııkkkk... (intiharın acziyetle uzaktan yakından alakası yoktur)
- ne var canım, ekmek elden su gölden yaşıyordu, rahat battı... (kişinin içinde bulunduğu ruh halinden bihaberlerdir.)
aslında o kadar çok yaftalama var ki.. bunları yazarken aklıma intihar eden arkadaşım geldi.. vefat ettiği gecenin sabahına almıştım korkunç haberini.. gözlerimden yaşlar akıyordu dolmuşta. hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.. dolmuştan inip evlerine doğru giderken, 2 kadının "ayyy, şurda bir çocuk intihar etmiş, boşu boşuna öldü zavallı" demelerinin üstüne patladım ve "ne biliyorsunuz da konuşuyorsunuz arkadaşım hakkında" dedim, ve yüzsüzlüğe bakın ki, aldığım cevap "ayyy, sen o kendini asan çocuğun arkadaşı mısınnnn"...... "kendini asan.." hayatımda, canımı acıtan anlardan bir tanesidir bu.. yutkunamadım.. ağlayamadım.. içimden siz ne anlarsınız dedim.. ve işte "damnant quod non intelligunt" sözü her şeyi açıklar oldu.. anlamadıklarını kınarlar.. halbuki bizler onlara "zavallılar" der geçeriz..
devamını gör...
sözlük yazarlarının sözlük hesaplarının şifresi
trollükten hackerlığa adım adım..
devamını gör...
kitap okuma aşkını kazandıran kitabın ismi
jules verne-esrarlı ada
devamını gör...
mete yarar
sayın yarar. mete yarar.
devamını gör...

