200 tl ile sigara yakan ablalar
ahlaksızlığın, görgüsüzlüğün timsali olan yaratıklardır.
devamını gör...
şey
aslında arapça bir kelimeymiş. biz sabah akşam her şey için şey diyoruz. türkler müslüman olduktan sonra bu kelimeyi almışız, acaba eski türkler şey yerine hangi kelimeyi kullanıyorlardı.
devamını gör...
dedesi adam vurmuş normal sözlük yazarları
köyde yan komşusunu vurmuş horozu bizim kümese girmiş.
devamını gör...
arkadaşların evlenmesi sorunsalı
daha ben babamdan gelirken çikolata almasını istiyorum arkadaşlarım patır kütür evleniyor. durun yahu.
devamını gör...
güne bir türkiye yalanı bırak
ekonomimiz şahlanıyor.
devamını gör...
bu ilk çöküşüm değil
whatsapp, instagram ve facebook tarafından yapılan ilk açıklamalardır. *
devamını gör...
freddie mercury
queenin solisti ve britanyalı sanatçıdır. gerçek adı farrokh bulsara'dır.
live aid'teki bu performansı ile inanılmaz bir sesi olduğunu göstermiştir.
live aid'teki bu performansı ile inanılmaz bir sesi olduğunu göstermiştir.
devamını gör...
babaya söylemek istenip de söylenemeyenler
"seninle tanıştırmak istediğim biri var baba, bu adam benim seeııv...g " olmadı burada bile söyleyemedim arkadaş.
devamını gör...
geleceğe dair umudunu yeşertecek şey
biziz demek istediğim başlıktır. biz bilinçli olursak gelecek bilinçli olur. biz evlatlarımızı iyi yetiştirirsek gelecek güzel bir yer olur. biz inşa edeceğiz.
devamını gör...
hissettiğin yaş sorunsalı
sahip olmadığım sorunsal.
yaşsızım ben.
yaşsızım ben.
devamını gör...
normal sözlük'te etkileşimin çok az olması
günümüz sosyal medyalarında olduğu gibi takip edene takip beğeni yapana beğeni olduğu içindir.
#842029 bu entrye katılıyorum, emek veren arkadaşlara destek olunması gerektiği kanaatindeyim.
insanları mutlu etmek çok kolay, bilene..
#842029 bu entrye katılıyorum, emek veren arkadaşlara destek olunması gerektiği kanaatindeyim.
insanları mutlu etmek çok kolay, bilene..
devamını gör...
sen hiç ateşböceği gördün mü
oyununu izlemediğim için önyargısız izlediğim ve beğendiğim yılmaz erdoğan filmi.
ayrı ayrı sevdiğim oyuncuları bir arada izlemek keyifliydi.
ecem erkek adına ayrıca mutlu oldum. çünkü güldür güldür'de üzerine yapışan komedi karakteri hiç sevmiyorum ama kendisinin daha farklı bir oyunculuğu olduğunu düşünürdüm hep. beni bu konuda şaşırtmadı.
hikaye olarak çok parça parça duygular hissettirdi. ateşböceği konusunu sevemedim mesela. yani o noktada bana duygu geçmedi.
ama babasıyla olan sahneler, babasının ölümü beni çok etkiledi. sanırım bu ara babamı çok özlememin etkisi fazlaca oldu.
karakter hikayeleri derinliksiz ve çok hızlıydı. ama bu benim için tolere edilebilir bir durum oldu. sadece güzel oyuncululukları bile izlemek yetti diyebilirim.
hikayede kafasından çok hızlı işlem yapabiliyor olması ve okuldan atılması vs. durumları her insanın yaşadığı bir sıkıntıya ışık tuttu bence. çocuğun yeteneği ne olursa olsun, okulda, evde ona nasıl yaklaşılırsa çocuğun hayatı o oranda olumlu ya da olumsuz bir yola giriyor. bu yüzden nice çocuğun yeteneğinin köreldiği ve aslında yaşamında nasıl tek düzeleşip, yitip gittiği gerçeği bir kez daha üzdü beni. bana hissettirdiği buydu.
yılmaz erdoğan filmlerinin tadını seviyorum zaten, bu da listeye girdi böylece.
ayrı ayrı sevdiğim oyuncuları bir arada izlemek keyifliydi.
ecem erkek adına ayrıca mutlu oldum. çünkü güldür güldür'de üzerine yapışan komedi karakteri hiç sevmiyorum ama kendisinin daha farklı bir oyunculuğu olduğunu düşünürdüm hep. beni bu konuda şaşırtmadı.
hikaye olarak çok parça parça duygular hissettirdi. ateşböceği konusunu sevemedim mesela. yani o noktada bana duygu geçmedi.
ama babasıyla olan sahneler, babasının ölümü beni çok etkiledi. sanırım bu ara babamı çok özlememin etkisi fazlaca oldu.
karakter hikayeleri derinliksiz ve çok hızlıydı. ama bu benim için tolere edilebilir bir durum oldu. sadece güzel oyuncululukları bile izlemek yetti diyebilirim.
hikayede kafasından çok hızlı işlem yapabiliyor olması ve okuldan atılması vs. durumları her insanın yaşadığı bir sıkıntıya ışık tuttu bence. çocuğun yeteneği ne olursa olsun, okulda, evde ona nasıl yaklaşılırsa çocuğun hayatı o oranda olumlu ya da olumsuz bir yola giriyor. bu yüzden nice çocuğun yeteneğinin köreldiği ve aslında yaşamında nasıl tek düzeleşip, yitip gittiği gerçeği bir kez daha üzdü beni. bana hissettirdiği buydu.
yılmaz erdoğan filmlerinin tadını seviyorum zaten, bu da listeye girdi böylece.
devamını gör...
wigan iskelesi yolu
bir george orwell eseridir diyerek başlayalım. bu kitabı diğer kitaplarından biraz farklı. roman değil bir kere. siyasi romanlarıyla tanırız kendisini,ama bu sefer siyasi kitabın kendisini yazmıştır.bu kitap, george orwell’ın ingiltere’deki sanayi kesimin ve işçi yaşamını araştırması için gönderilmesine dayanır. orwell bu süreçteki yolculuğunu,işçilerin gelirlerini(özellikle maden işçilerinin),yaşadığı koşulları en ince ayrıntısına kadar kapsamlı şekilde araştırıp raporlaştırmıştır. bu sadece gözleme dayanan araştırma değildir. orwell’dan zaten kenarda durup not almasını bekleyemeyiz, ona haksızlık olur bu. işçilerin farklı koşullarındaki ,wc olmayan, küflü, bir odada 4/5 kişinin kaldığı evlerde onlarla birlikte yaşamış, maden işçilerinin çalışma koşulları için madenlere girmiş( ki o zaman daracık koridorlardan eğilerek bir mil ve daha fazlası gidilerek kazı alanına ulaşılırmış; gidiş-dönüş 3/4 saate ulaşırmış, evet sadece gidiş-dönüş) ve bunu tek bir kömür madeninde değil, bir çok madende yapmıştır. kitabın ilk bölümü bu raporu, kendi kişisel görüşleri ve yaşama koşullarının fotoğraflarından oluşmaktadır.
2.bölüm ise bir nevi otobiyografidir. görüşlerinin yıllar boyu nasıl değiştiğini(bir nevi ırkçıymış ilk zamanlar, ayrıca fakirleri de hor ve pis olarak görürmüş), burma’da yaşadıklarında bahseder. meşhur ve en sevdiğim kitaplarından olan ‘paris ve londra’da beş parasız’ adlı kitabının doğuş hikayesini anlatmış( bu kitabı okuduğumda hayal ürünü mü yoksa gerçekten yaşadıklarını mı anlattığından emin olamamıştım; zira o fakirliği ancak yaşayan birinin bu kadar güzel anlatabileceğini düşünmüştüm. bu kitapla ilgili ayrı başlık açacağım,o yüzden burda kesiyorum).
3.bölümde ise zamanın komünist,sosyalist kitaplarını ve görüşlerini eleştirmiş( bilindiği üzere kendisi aynı zamanda eleştirmendir). son olarak da makineleşme ve ileriki zamanlar için olabilecek sorunlar hakkında çıkarımlarda bulunmuş( etkilendiği yazarlardan yola çıkarak… wells, huxley).
yazarın zaten yazın diline hayranım. kitapta eleştirirken yine acımasız davranmış(hatta kendini eleştirirken bile). sade,örneklerle bezenmiş,akıcı ve esprili dille yazılmış bu kitap, aslında orwell’ı tam olarak anlatmaktadır.
2.bölüm ise bir nevi otobiyografidir. görüşlerinin yıllar boyu nasıl değiştiğini(bir nevi ırkçıymış ilk zamanlar, ayrıca fakirleri de hor ve pis olarak görürmüş), burma’da yaşadıklarında bahseder. meşhur ve en sevdiğim kitaplarından olan ‘paris ve londra’da beş parasız’ adlı kitabının doğuş hikayesini anlatmış( bu kitabı okuduğumda hayal ürünü mü yoksa gerçekten yaşadıklarını mı anlattığından emin olamamıştım; zira o fakirliği ancak yaşayan birinin bu kadar güzel anlatabileceğini düşünmüştüm. bu kitapla ilgili ayrı başlık açacağım,o yüzden burda kesiyorum).
3.bölümde ise zamanın komünist,sosyalist kitaplarını ve görüşlerini eleştirmiş( bilindiği üzere kendisi aynı zamanda eleştirmendir). son olarak da makineleşme ve ileriki zamanlar için olabilecek sorunlar hakkında çıkarımlarda bulunmuş( etkilendiği yazarlardan yola çıkarak… wells, huxley).
yazarın zaten yazın diline hayranım. kitapta eleştirirken yine acımasız davranmış(hatta kendini eleştirirken bile). sade,örneklerle bezenmiş,akıcı ve esprili dille yazılmış bu kitap, aslında orwell’ı tam olarak anlatmaktadır.
devamını gör...
eşinin genital bölgesine demir çubuk sokarak öldüren adam
o.ç.
devamını gör...
amerika'da pahalı olup türkiye'de ucuz olan şeyler
sağlık hizmeti.
devamını gör...
judas priest
metal müziğin tanrıları olarak anılan, 1968'de kurulan, solistliğini rob halford'ın yaptığı ingiliz heavy metal müzik grubudur. metal müziğe deri kıyafetler giyme alışkanlığını öğreten gruptur.
en sevilen şarkıları breaking the law, living after midnight, painkiller'dır. ama benim favorim her zaman hellrider'dan yana olmuştur.
en sevilen şarkıları breaking the law, living after midnight, painkiller'dır. ama benim favorim her zaman hellrider'dan yana olmuştur.
devamını gör...
kanser olduğunu öğrenmek
bir yazarın başına gelmiş diye korkarak girdiğim ama altında olmak istediğini söyleyen akıl fukarası yazarlar gördüğüm başlık.
annemi akciğer kanserinden kaybettim. arkasından yengemi. ve şu an iki kuzenim kanser. biri üçüncü evre meme, biri dördüncü evre akciğer. kanserden ölen yengem, şu an dördüncü evre akciğer kanseri olan kuzenimin de annesiydi. ve öyle zor ki şu an onun için, bu hastalıkla mücadele etmek. yukarda ailesine istediklerini yaptırmak için kanser olmak isteyen yazarın yazdıkları benim bile canımı bu kadar yakmışken, şu an kanserle mücadele eden birinin bu şımarıklığı okuduğu zaman hissedeceklerini düşünemiyorum bile.
burada annemin dokuz ay süren hastalığı sürecinde neler yaşadığımı, gördüğümü kanser hastası veya yakını olanların okuma ihtimali olmasından dolayı yazamayacağım. her birine sonsuz sabır ve şifa diliyorum. çok zorlu bir mücadele çok.
kanser olmak isteyen zavallı meraklılara da biraz akıl, biraz empati, biraz da vicdan diliyorum.
annemi akciğer kanserinden kaybettim. arkasından yengemi. ve şu an iki kuzenim kanser. biri üçüncü evre meme, biri dördüncü evre akciğer. kanserden ölen yengem, şu an dördüncü evre akciğer kanseri olan kuzenimin de annesiydi. ve öyle zor ki şu an onun için, bu hastalıkla mücadele etmek. yukarda ailesine istediklerini yaptırmak için kanser olmak isteyen yazarın yazdıkları benim bile canımı bu kadar yakmışken, şu an kanserle mücadele eden birinin bu şımarıklığı okuduğu zaman hissedeceklerini düşünemiyorum bile.
burada annemin dokuz ay süren hastalığı sürecinde neler yaşadığımı, gördüğümü kanser hastası veya yakını olanların okuma ihtimali olmasından dolayı yazamayacağım. her birine sonsuz sabır ve şifa diliyorum. çok zorlu bir mücadele çok.
kanser olmak isteyen zavallı meraklılara da biraz akıl, biraz empati, biraz da vicdan diliyorum.
devamını gör...
irritasyon
ingilizce irritation'den türkçeye geçip tahriş anlamına gelen kelime. tahriş eden maddeye ise irritan denir.
devamını gör...
ayak uyuşması
tek ya da iki ayakta birden oluşabilen genelde sinir hasarları, kan dolaşımı bozuklukları, ayağa alınan darbeler, enfeksiyon ve hatta vücutta bulunan tümörlerin bile neden olduğu bir hastalık.
bazen bir hastalık olarak bazende bir belirti olarak çıkıyor karşımıza kendileri.
son yıllarda beni çok rahatsız eden bir durum. nedenini bulamadık. ben aldığım kilolar kaynaklı olduğunu düşünüyorum. aslında son zamanlarda çok hareket etmeyişimle de bağlantılı olabilir. yani zaten bunlar birbirini tetikleyen durumlar değil mi?
hareketsiz yaşam ve devamında alınan kilolar. sonra bu yaşam tarzına devam etme ve kiloların iyice yerleşmesi ve bu kilolardan dolayı daha hareketli bir yaşama devam edememe. doktorun dediğine göre henüz bir rahatsızlığım yok. fakat bünyemin alışkın olduğu kiloya geri dönmeliyim yoksa bununla birlikte bir çok hastalığa davetiye çıkaracağım. ee malum hastalıkların kapıyı tekmeleme yaşlarına minik minik yaklaşıyorum püff canım sıkıldı şimdi.
bazen oturduğum yerden uyuşukluk nedeniyle kalkamıyorum. ayrıca sadece ayaklarda değil bacaklardada olabiliyor. en son doktor psikolojik olabilir dedi ve ben yok artık arkadaş dedim. tabi içimden hahah. hangi nedenle gitsem hastaneye ucu kesin psikolojiye dayanıyor. aslında işin esprisi bir yana zaten bende bir çok hastalığın psikoloji ve özellikle beynin işleyişiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. beyni çok yoğun stres altında bıraktığımız için beyin vücudu koruma kollamayı teftişi bırakıp sürekli dışatn gelecek saldırıya karşı savaş modunda duruyor. ve bu süre uzadıkça hem beyin fazlasıyla yoruluyor hemde vücut denetimi yapılmadığından hastalıklar baş gösteriyor. en kaba tabirle bu şekilde ifade edebilirim. bende yoğun bir stres döneminden çıktım. ee çıkacak tabi üç beş sıkıntı.
neyse efem çok derinlere inmeyeyim ki siz de ne diyor be bu değişik demeyin. ya da deyin hahah selamlar.
bazen bir hastalık olarak bazende bir belirti olarak çıkıyor karşımıza kendileri.
son yıllarda beni çok rahatsız eden bir durum. nedenini bulamadık. ben aldığım kilolar kaynaklı olduğunu düşünüyorum. aslında son zamanlarda çok hareket etmeyişimle de bağlantılı olabilir. yani zaten bunlar birbirini tetikleyen durumlar değil mi?
hareketsiz yaşam ve devamında alınan kilolar. sonra bu yaşam tarzına devam etme ve kiloların iyice yerleşmesi ve bu kilolardan dolayı daha hareketli bir yaşama devam edememe. doktorun dediğine göre henüz bir rahatsızlığım yok. fakat bünyemin alışkın olduğu kiloya geri dönmeliyim yoksa bununla birlikte bir çok hastalığa davetiye çıkaracağım. ee malum hastalıkların kapıyı tekmeleme yaşlarına minik minik yaklaşıyorum püff canım sıkıldı şimdi.
bazen oturduğum yerden uyuşukluk nedeniyle kalkamıyorum. ayrıca sadece ayaklarda değil bacaklardada olabiliyor. en son doktor psikolojik olabilir dedi ve ben yok artık arkadaş dedim. tabi içimden hahah. hangi nedenle gitsem hastaneye ucu kesin psikolojiye dayanıyor. aslında işin esprisi bir yana zaten bende bir çok hastalığın psikoloji ve özellikle beynin işleyişiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. beyni çok yoğun stres altında bıraktığımız için beyin vücudu koruma kollamayı teftişi bırakıp sürekli dışatn gelecek saldırıya karşı savaş modunda duruyor. ve bu süre uzadıkça hem beyin fazlasıyla yoruluyor hemde vücut denetimi yapılmadığından hastalıklar baş gösteriyor. en kaba tabirle bu şekilde ifade edebilirim. bende yoğun bir stres döneminden çıktım. ee çıkacak tabi üç beş sıkıntı.
neyse efem çok derinlere inmeyeyim ki siz de ne diyor be bu değişik demeyin. ya da deyin hahah selamlar.
devamını gör...