live...in the raw
(bkz: w.a.s.p.)'ın capitol records etiketiyle 1987 yılında çıkmış ilk konser albümüdür. ayrıca kendilerinin de 4. albümüdür. abd-california'dakilong beach arena'yı hınca hınç dolduran ve grubun shock rock&metal showlarını çılgınca izlemek isteyen seyircilerin ve wasp'ın o iç gıcıklayan performansını her saniye duyabileceğiniz bir yapıttır bu! konserde özellikle (bkz: harder faster) performansı vardır ki zaten doruk noktasını herkes o an orada yaşar. şanslıyım ki bu albümden ilk dinlediğim şarkı da o olmuştu ve albüme böyle aşık olup tanıma şerefine erişmiştim! çiğ et kesmeler , kan içmeler , rahibe lanetlemeler , baltalar , elektrikli testereler! korkmayın gerilim filmi değil wasp konserindesiniz! *
albümün ilk basım yeri japonyadır bu arada. japon heavy metal dinleyicisinin özellikle 80'ler heavy metali ve grupları için belirleyici noktada olması açısından albümlerin ilk japonya'da basılması bu sebeple önemlidir.
albüm daha sonraki basımlarında 4 bonus track ile birlikte çıkmıştır. eğer heavy metal aşığı ve henüz dinlemediyseniz eh biraz bir şeyler kaybetmiş olursunuz. blackie ve tayfasının en manyak olduğu zamanları kaçırmamanızı tavsiye ederim
track list + bonus
ınside the electric circus
ı don't need no doctor
l.o.v.e. machine
wild child
9.5.-n.a.s.t.y.
sleeping (ın the fire)
the manimal
ı wanna be somebody
harder faster
blind ın texas
scream until you like ıt (theme from the film "ghoulies ıı"),
"shoot from the hip"
"widowmaker"
"sex drive" (lawless, holmes)
"sleeping (ın the fire)" (acoustic)
albümün ilk basım yeri japonyadır bu arada. japon heavy metal dinleyicisinin özellikle 80'ler heavy metali ve grupları için belirleyici noktada olması açısından albümlerin ilk japonya'da basılması bu sebeple önemlidir.
albüm daha sonraki basımlarında 4 bonus track ile birlikte çıkmıştır. eğer heavy metal aşığı ve henüz dinlemediyseniz eh biraz bir şeyler kaybetmiş olursunuz. blackie ve tayfasının en manyak olduğu zamanları kaçırmamanızı tavsiye ederim
track list + bonus
ınside the electric circus
ı don't need no doctor
l.o.v.e. machine
wild child
9.5.-n.a.s.t.y.
sleeping (ın the fire)
the manimal
ı wanna be somebody
harder faster
blind ın texas
scream until you like ıt (theme from the film "ghoulies ıı"),
"shoot from the hip"
"widowmaker"
"sex drive" (lawless, holmes)
"sleeping (ın the fire)" (acoustic)
devamını gör...
ceza
nefretten de eskidir.
devamını gör...
necip fazıl kısakürek
yaşamı uçlarda yaşamış bir şair. paris'te sabahlara kadar kumardan, süleymaniye de sabah namazlarına. şair annesini çok severmiş. ben çoğu şiirinde bu özlemi duydum. kanımca kaldırımlar şiirinde kucaklaştığı karanlık, sessizlik, muamma annesinden kalan boşluktur. sonra bir dönüm noktası var hayatında ama ne dönüm. ovardalığın bittiği, yazılanların çöpe atıldığı bir dönüm. abdülhakim arvasi adlı bir türk islâm âlimi ile tanışmasıdır bu dönüm noktası. sonra onun için başlar gerçek yaşam, ızdırap. ve dökülür dudaklardan o sözleri.
tam otuz yıl saatim islemiş ben durmuşum;
gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
ve şairin en çok da eleştirildiği meselelerden biri de para için yazılar kaleme aldığı düşüncesidir. bu yavan düşünce pek istinatsız olarak dayatılmakta. müdafaa etmek değil amacım ama hamiliğin yüzyıllardır şairliğin bir lütfu olduğunu bilmeliyiz. bu konuda daha derin bilgiye rahmetli halil inalcık'ın şair ve patron kitabında bulabilirsiniz. bir hamisi olmayan divan şairi yoktur. yüzyıllardır devlet adamları şairlerin giderlerini karşılamışlar ve korumuşlardır. ve hatta bu şairler hayatlarında yaşamadığı hayata kavuşmuştur. şimdi biz divan şairlerini şairlikten mi atıcaz? kalkıp "ya para dinlenmiş nasıl şair?" gibi konunun k'sinden habersiz yorumlar yapınca gülünç oluyorsunuz. kaldı ki, para için yazı yazmanın etik olmadığı düşüncesi, ödülden ödüle koşan ama zengin olamayan komünist şairlerin düşünebileceği bir fikir gibi geliyor bana. kazansın ne olur ki?
neyse, bu editi yaptım çünkü bu editten önce burada çok cıvık bir şakam vardı (gülünmedi). böylelikle türk edebiyatında önemli bir yere sahip üstad hakkında genel birşeyler yazmış olduk, iyi oldu.
tam otuz yıl saatim islemiş ben durmuşum;
gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
ve şairin en çok da eleştirildiği meselelerden biri de para için yazılar kaleme aldığı düşüncesidir. bu yavan düşünce pek istinatsız olarak dayatılmakta. müdafaa etmek değil amacım ama hamiliğin yüzyıllardır şairliğin bir lütfu olduğunu bilmeliyiz. bu konuda daha derin bilgiye rahmetli halil inalcık'ın şair ve patron kitabında bulabilirsiniz. bir hamisi olmayan divan şairi yoktur. yüzyıllardır devlet adamları şairlerin giderlerini karşılamışlar ve korumuşlardır. ve hatta bu şairler hayatlarında yaşamadığı hayata kavuşmuştur. şimdi biz divan şairlerini şairlikten mi atıcaz? kalkıp "ya para dinlenmiş nasıl şair?" gibi konunun k'sinden habersiz yorumlar yapınca gülünç oluyorsunuz. kaldı ki, para için yazı yazmanın etik olmadığı düşüncesi, ödülden ödüle koşan ama zengin olamayan komünist şairlerin düşünebileceği bir fikir gibi geliyor bana. kazansın ne olur ki?
neyse, bu editi yaptım çünkü bu editten önce burada çok cıvık bir şakam vardı (gülünmedi). böylelikle türk edebiyatında önemli bir yere sahip üstad hakkında genel birşeyler yazmış olduk, iyi oldu.
devamını gör...
kalp ritmini hızlandıran şeyler
hocanın gönüllü bulamayıp listeden seçiyorum dediği an.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
siz hiç verdiğiniz kararın doğruluğundan tereddüt ettiniz mi? yanlış trene bindiniz veya otobüsünüzü kaçırdınız mı? eski sevgilinizle ayrıldığınıza pişman oldunuz mu? bu kararı değil de, şu kararı verseydim ne olurdu diye düşündünüz mü?
öyleyse merak etmeyin, paralel evrenlerdeki bir versiyonunuz sizin yerinize tüm bunları gerçekleştirmiş olabilir. konu ilginizi çektiyse akşam 20.00'da agora meyhanesine bekliyoruz sizi.
öyleyse merak etmeyin, paralel evrenlerdeki bir versiyonunuz sizin yerinize tüm bunları gerçekleştirmiş olabilir. konu ilginizi çektiyse akşam 20.00'da agora meyhanesine bekliyoruz sizi.
devamını gör...
sevgilisi olmayan bireylerin yaptıkları
sevgilisi olan bireylerin yaptıkları ile aynıdır.
1 yıldır sevgilisi olmayan biri olarak mutsuzluk dışında pek bir numarasını görmedim. sadece mutsuzluk ve umutsuzluk var içimde.
güzellik algım sevgi gibi olaylar yok içimde.
eski sevgilimi özlüyorum o kadar.
yeni biri istemiyorum eski biri istemiyorum. rahatım ama arada hüzünleniyorum.
ve ayran sallamayı çok seviyorum. sevgilisi olan sallayamaz pek.
1 yıldır sevgilisi olmayan biri olarak mutsuzluk dışında pek bir numarasını görmedim. sadece mutsuzluk ve umutsuzluk var içimde.
güzellik algım sevgi gibi olaylar yok içimde.
eski sevgilimi özlüyorum o kadar.
yeni biri istemiyorum eski biri istemiyorum. rahatım ama arada hüzünleniyorum.
ve ayran sallamayı çok seviyorum. sevgilisi olan sallayamaz pek.
devamını gör...
ksilofon
çocukken çok fazla kullandığım, çok güzel bir müzik aletidir. en güzeli ahşap olanıdır.
devamını gör...
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi
maslow teorisi veya maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi, amerikalı psikolog abraham maslow tarafından 1943 yılında yayımlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.
maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha ''üst ihtiyaçlar''ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söz konusu etmektedir. maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.
• fizyolojik ihtiyaçlar: bunlar insanın hayatta kalması için biyolojik gereksinimlerdir; hava, gıda, içecek, barınak, giyim, sıcaklık, uyku ve cinsellik.
bu ihtiyaçlar karşılanmazsa, insan vücudu en iyi şekilde çalışamaz. maslow, diğer tüm ihtiyaçlar bu ihtiyaçlar karşılanana kadar ikincil hale geldiğinden fizyolojik ihtiyaçları en önemli olarak kabul etmiştir.
• güvenlik ihtiyaçları: bireyin fizyolojik ihtiyaçları karşılandıktan sonra, güvenlik ve güvenlik gereksinimleri göze çarpar. insanlar yaşamlarında düzen, öngörülebilirlik ve kontrol isterler. bu ihtiyaçlar aile ve toplum tarafından karşılanabilir (örneğin polis, okullar, iş ve tıbbi bakım).
duygusal güvenlik, finansal güvenlik (istihdam, sosyal refah vb.), yasa ve düzen, korkudan kurtulma, sosyal istikrar, mülk, sağlık ve refah (kazalara ve yaralanmaya karşı güvenlik vb.) bunlara örnek verilebilir.
• sevgi ve aidiyet ihtiyaçları: fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyaçları karşılandıktan sonra, insan ihtiyaçlarının üçüncü seviyesi sosyallik ve aidiyet duygularını içerir. kişilerarası ilişkilere duyulan ihtiyaç davranışı motive eder.
dostluk, samimiyet, güven ve kabul, sevme ve sevilme, bir grubun parçası olmak (aile, arkadaşlar, iş vb.) bu basamakta ihtiyaç duyulan şeylerdir.
• saygı ihtiyaçları: maslow'un hiyerarşisinde dördüncü düzeydir. iki kategoriye ayrılır: bunlardan ilki kendine saygı (haysiyet, başarı, ustalık, bağımsızlık vb.) iken diğeri başkalarından saygı duyma arzusudur (statü, prestij vb.).
maslow, saygı ve itibar ihtiyacının çocuklar ve ergenler için en önemli ihtiyaçlar olduğunu ve gerçek benlik saygısından önce geldiğini belirtir.
• bilişsel ihtiyaçlar: ilgi ve anlayış, merak, keşif, anlam ve öngörülebilirlik ihtiyacı.
• estetik ihtiyaçlar: takdir, güzellik, denge, form vb.
• kendini gerçekleştirme ihtiyacı: maslow'un hiyerarşisinde en üst düzeydir ve bir kişinin potansiyelini, kendini gerçekleştirmesini, kişisel gelişimini ve en yüksek deneyimleri aramasını ifade eder. maslow bu seviyeyi, mümkün olan her şeyi başarma, kişinin "olabileceği her şeyi olma" olma arzusu olarak tanımlamaktadır.
• kendini aşma ihtiyacı: kişi, kişisel benliğin ötesine geçen değerlerle motive edilir (örneğin, mistik deneyimler ve doğa ile ilgili belirli deneyimler, estetik deneyimler, cinsel deneyimler, başkalarına hizmet, bilimin peşinde koşma, dini inanç, vb.).
bu ihtiyaçların alacağı özel biçim elbette kişiden kişiye büyük değişiklik gösterecektir. bir bireyde ideal bir anne olma arzusu şeklinde olabilir, diğerinde atletik olmak olarak ifade edilebilir ve yine başka bir kişide resim çizmeyle veya icatlarla ifade edilebilir. maslow, ihtiyaç sırasının dış koşullara veya bireysel farklılıklara bağlı olarak değişebileceğini söyler. örneğin; bazı bireyler için benlik saygısı ihtiyacı sevgi ihtiyacından daha önemlidir. bir başkası içinse yaratıcılık ihtiyacı en temel ihtiyaçların yerine bile geçebilir.
maslow ayrıca çoğu davranışın çok motivasyonlu olduğuna dikkat çekmiş ve “herhangi bir davranışın sadece bir tanesinden ziyade temel ihtiyaçların birkaçı veya tümü tarafından aynı anda belirlenme eğiliminde olduğunu” belirtmiştir.
maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha ''üst ihtiyaçlar''ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söz konusu etmektedir. maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.
• fizyolojik ihtiyaçlar: bunlar insanın hayatta kalması için biyolojik gereksinimlerdir; hava, gıda, içecek, barınak, giyim, sıcaklık, uyku ve cinsellik.
bu ihtiyaçlar karşılanmazsa, insan vücudu en iyi şekilde çalışamaz. maslow, diğer tüm ihtiyaçlar bu ihtiyaçlar karşılanana kadar ikincil hale geldiğinden fizyolojik ihtiyaçları en önemli olarak kabul etmiştir.
• güvenlik ihtiyaçları: bireyin fizyolojik ihtiyaçları karşılandıktan sonra, güvenlik ve güvenlik gereksinimleri göze çarpar. insanlar yaşamlarında düzen, öngörülebilirlik ve kontrol isterler. bu ihtiyaçlar aile ve toplum tarafından karşılanabilir (örneğin polis, okullar, iş ve tıbbi bakım).
duygusal güvenlik, finansal güvenlik (istihdam, sosyal refah vb.), yasa ve düzen, korkudan kurtulma, sosyal istikrar, mülk, sağlık ve refah (kazalara ve yaralanmaya karşı güvenlik vb.) bunlara örnek verilebilir.
• sevgi ve aidiyet ihtiyaçları: fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyaçları karşılandıktan sonra, insan ihtiyaçlarının üçüncü seviyesi sosyallik ve aidiyet duygularını içerir. kişilerarası ilişkilere duyulan ihtiyaç davranışı motive eder.
dostluk, samimiyet, güven ve kabul, sevme ve sevilme, bir grubun parçası olmak (aile, arkadaşlar, iş vb.) bu basamakta ihtiyaç duyulan şeylerdir.
• saygı ihtiyaçları: maslow'un hiyerarşisinde dördüncü düzeydir. iki kategoriye ayrılır: bunlardan ilki kendine saygı (haysiyet, başarı, ustalık, bağımsızlık vb.) iken diğeri başkalarından saygı duyma arzusudur (statü, prestij vb.).
maslow, saygı ve itibar ihtiyacının çocuklar ve ergenler için en önemli ihtiyaçlar olduğunu ve gerçek benlik saygısından önce geldiğini belirtir.
• bilişsel ihtiyaçlar: ilgi ve anlayış, merak, keşif, anlam ve öngörülebilirlik ihtiyacı.
• estetik ihtiyaçlar: takdir, güzellik, denge, form vb.
• kendini gerçekleştirme ihtiyacı: maslow'un hiyerarşisinde en üst düzeydir ve bir kişinin potansiyelini, kendini gerçekleştirmesini, kişisel gelişimini ve en yüksek deneyimleri aramasını ifade eder. maslow bu seviyeyi, mümkün olan her şeyi başarma, kişinin "olabileceği her şeyi olma" olma arzusu olarak tanımlamaktadır.
• kendini aşma ihtiyacı: kişi, kişisel benliğin ötesine geçen değerlerle motive edilir (örneğin, mistik deneyimler ve doğa ile ilgili belirli deneyimler, estetik deneyimler, cinsel deneyimler, başkalarına hizmet, bilimin peşinde koşma, dini inanç, vb.).
bu ihtiyaçların alacağı özel biçim elbette kişiden kişiye büyük değişiklik gösterecektir. bir bireyde ideal bir anne olma arzusu şeklinde olabilir, diğerinde atletik olmak olarak ifade edilebilir ve yine başka bir kişide resim çizmeyle veya icatlarla ifade edilebilir. maslow, ihtiyaç sırasının dış koşullara veya bireysel farklılıklara bağlı olarak değişebileceğini söyler. örneğin; bazı bireyler için benlik saygısı ihtiyacı sevgi ihtiyacından daha önemlidir. bir başkası içinse yaratıcılık ihtiyacı en temel ihtiyaçların yerine bile geçebilir.
maslow ayrıca çoğu davranışın çok motivasyonlu olduğuna dikkat çekmiş ve “herhangi bir davranışın sadece bir tanesinden ziyade temel ihtiyaçların birkaçı veya tümü tarafından aynı anda belirlenme eğiliminde olduğunu” belirtmiştir.
devamını gör...
hermeneutik
yorumbilim olarak bilinir günümüzde. disiplinin teşekkülü aslında hristiyan kutsal metinlerinin anlaşılmasıyla ilgili sorunlarla ilgilidir. temeli tamamen teolojik tartışmalarla döşenmiştir. günümüzde en genel kavram olarak geisteswissenschaften (beşeri bilimleri bilimler olarak çevrilir ama metafizik arkaplanı türkçeye çevrilirken buharlaşır) hermeneutik disiplinin odak noktasıdır. disiplinin amacı, pozitif bilimler gibi nesnel olguları saptamak değil, öznenin araştırma esnasında yakaladığı anlamların tarihsel,toplumsal ve kültürel yapıyla bağlantısını açıklamaya çalışmaktır. kıyası kullanır.
türkçeye yorumsamacılık olarak çevrilir daha çok.( öztürkçeci anlayışın berbat çevirileri böyle gereksiz bi lügat parçalamaya sebep oldu bu ülkede. adam newton kitabı çevirmiş. moment'i, kıpı diye çevirmiş.
erken dönem tarih felsefecilerinin(u: benedetto croce etc) hermeneutikten disiplin olarak bahsetmese de, kuramlarında değindikleri söylenir. ancak bunu formüllendiren kişi friedrich schleirmacher'dir.* teoriye fazla girmeden özet geçip kapatıyorum konuyu.
daha sonra bütün disiplinlerin başına geldiği gibi eklektizme kurban gidecek hermenötik. pozitivizmli(tarihselci) yorumsamacılık mı ararsın,* romantik yorumsamacılık mı ararsın, eleştirel yorumsamacılık mı ararsın, hepsi var.
geç modern dönemde dilthey'la beraber çizgisini buluyo nihayet disipin. pozitif bilimlere alternatif bir okuma geliştirebiliyo. dilthey'den sonra gelen heidegger'ler gadamer'ler habermas'lar her biri bi ucundan tutup farklı yerlere götürüyolar.*.
türkçeye yorumsamacılık olarak çevrilir daha çok.( öztürkçeci anlayışın berbat çevirileri böyle gereksiz bi lügat parçalamaya sebep oldu bu ülkede. adam newton kitabı çevirmiş. moment'i, kıpı diye çevirmiş.
erken dönem tarih felsefecilerinin(u: benedetto croce etc) hermeneutikten disiplin olarak bahsetmese de, kuramlarında değindikleri söylenir. ancak bunu formüllendiren kişi friedrich schleirmacher'dir.* teoriye fazla girmeden özet geçip kapatıyorum konuyu.
daha sonra bütün disiplinlerin başına geldiği gibi eklektizme kurban gidecek hermenötik. pozitivizmli(tarihselci) yorumsamacılık mı ararsın,* romantik yorumsamacılık mı ararsın, eleştirel yorumsamacılık mı ararsın, hepsi var.
geç modern dönemde dilthey'la beraber çizgisini buluyo nihayet disipin. pozitif bilimlere alternatif bir okuma geliştirebiliyo. dilthey'den sonra gelen heidegger'ler gadamer'ler habermas'lar her biri bi ucundan tutup farklı yerlere götürüyolar.*.
devamını gör...
lucifer (yazar)
tanımlarını engellesem de hangi başlığı onun açtığını anlayabildiğim yazar.
devamını gör...
babayla olan ilişki
tavlayı sürekli koltuğumun altına verir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının favori normal sözlük yazarları
yine giremedik be şu listeye, yine favorisi olamadık kimsenin. eyvallah o zaman.
devamını gör...
biraz soluklan yiğidim
bugün ilk defa denk geldim.. bu sözlük beni çok güldürüyor. (bkz: bir oturuşta bitirilen kitaplar) da kendimi kaybetmişim sözlük diyor soluklann yiğit miğit.. (bkz: yiğidim aslanım) yakında fonda çalan müzik bekliyorum hadi canlarım.
nice koç yiğitler yere serilir.
ölen ölür kalan sağlar, sağlar bizimdir...
nice koç yiğitler yere serilir.
ölen ölür kalan sağlar, sağlar bizimdir...
devamını gör...
kizlarsoruyor.com
erkek arkadaşımın kalktığı koltuğa oturdum, hamile kalır mıyım?
devamını gör...
ölmedim ama hafif sürünüyorum (yazar)
tanımlarını büyük bir keyifle ve çoğuna sonuna kadar hak vererek okurken nasıl olur da nickaltı girmem şu an hayretler içerisinde ekrana bakıyorum sevgili yazarlar. hatta emin olabilmek için başlık altında 2-3 kez nick'imi aradım lakin yok, bulamadım.
ölmedim ama hafif sürünüyorum, düşüncelerini en doğru kelimelerle, öz ve anlaşılır dile getiriyor. bu yüzden de insan okurken hiç sıkılmıyor hatta farklı pencereden bakma keyfine varıyor çoğu zaman. anlatmayı istediği düşüncelerini pürüzsüz aktarmasının fazla kitap okumasından, daha doğrusu kitap okumayı sevmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
tanımları bol olsun, keyifli sözlükler dilerim.
ölmedim ama hafif sürünüyorum, düşüncelerini en doğru kelimelerle, öz ve anlaşılır dile getiriyor. bu yüzden de insan okurken hiç sıkılmıyor hatta farklı pencereden bakma keyfine varıyor çoğu zaman. anlatmayı istediği düşüncelerini pürüzsüz aktarmasının fazla kitap okumasından, daha doğrusu kitap okumayı sevmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
tanımları bol olsun, keyifli sözlükler dilerim.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
öğrenmeye devam etmek.
devamını gör...
değersizlik hissi
değersizlik hissi, onu yaşayan için de üzerine konuşmak için ele alan kişi için de can sıkıcıdır. empati yapılması zordur, yaşadığı şey değersizlik olmayıp da "değersiz hissediyorum" diyenlere karşı hissettiğimiz acımayı bir yana bırakırsak, sevdiklerini anlamak adına, gerçekten empati kurmak isteyenler için kara delik gibi; hissetmeye çalışırsanız boşluğa düşeceğiniz bir histir, bu yüzden ancak yaşayanlar bilir.
bir insan değersiz hissediyorsa, ya gerçekten değersizdir ki bu işin en acı kısmıdır; ya da değer görmek istediği kişi/kişiler onu önemsemiyordur. insan öyle bir canlı ki tüm arzusunu bir yere odaklayabilir, tek bir kumara tüm maddi manevi sermayesini yatırabilir. kaybettiğinde de tüm şiirini tüketmiş hisseder, genellikle değersizlik hissi de bundan kaynaklıdır. çünkü gerçekten değersiz bir insan, öyle ya da böyle bunun farkına varacak ve kendisinin işe yaramaz bir insan olduğunu kabullenecektir. dolayısıyla bundan sitem eden insanlar, değer görecek biri olduğuna inanan insanlardır.
bir insan tüm sevgisini, umutlarını ve hayallerini bir insan üzerine kanalize ettiği zaman, bu duyguyu yaşaması çok yüksek ihtimaldir. zira herkesin hayatında ona değer veren, onu merak eden en kötü bir tane insan vardır. işte bu insana veya insanlara yüklediğimiz anlam azalmışsa, eğer onların paylarını da bir başka insana aktarmışsak; ki genellikle sağlam bir aşık bunu yapar, o halde değerli hissetmemiz tek bir insanın elindedir. bununla alakalı dostoyevski babamızın, yeraltından notlar kitabında harika bir sözü vardır: "aşık olmak, aşık olduğumuz insana üzerimizde her türlü kötülüğü yapma yetkisi vermektir"
o halde, kendi başına değersiz bir budaladan başka bir şey olmadığını düşünen insan dışında, değer görmeyi belirli bir insanın ya da insanların ellerine bırakanlar bundan dolayı sitem edemezler. kendi kazdıkları kuyuyu öncelikle kendileri doldurmaları gerekir. bunun bir türlü farkına varamayan bu dostlarımız, esasında hiçbir şekilde sevgilerini istemedikleri ama bir şekilde içlerini dökecek samimiyeti buldukları insanlara dert yanarlar: "değersiz hissediyorum, kimse beni sevmiyor, içim içimi kemiriyor" hatta ve hatta "yaşamanın pek anlamı yok"
hepimiz zaman zaman kendimizi değersiz hissederiz. bu his genellikle yanıltıcıdır, sana bakış açını değiştirmen gerektiğini söyleyen bir uyarıdır. değersiz hissettiğimiz vakitlerde mutlaka çayımızı içerken üç dört metre uzağımızda annemiz ya da babamız bizi sevgiyle süzmektedir, bunaldığımızı hissettiği için güzel bir kabak tatlısı yapmanın planlarını yapmaktadır. biz bunu ısrlarla görmezden geliriz ya da görmek istemeyiz; çünkü ya bir kalbe sığıntı olmak için yanıp tutuşuyoruzdur ya da ait olmadığımız bir zümreye yaranmanın planlarını yapıyoruzdur.
değersiz hissediyorum diyene, bunu ima edene iyi bir kalple yaklaşan insanların bilmeleri gereken önemli konulardan biriyle ilgili birkaç kelam edip konuyu kapatacağım. bu, insanın içinde olan, konu başlıklarından bağımsız her daim görebileceğiniz, potansiyel nankörlüğüdür. ben bir konuyla alakalı "hep verdim hep verdim, sonra yüzüme sıçtılar, yazıklar olsun" diyen insanları hiç sevmem. dolayısıyla buradan bir drama çıkarmayalım. mesele, iyi bir yaklaşımın, her değer görmüyorum diyene yöneltilmemesi gerektiği, insanın aldatılmış hissine kapılabileceğini bilmektir. değersizlik hissi, empatisi zor, dolayısıyla belirlemesi de zordur ve bunu bir ego tatmini için potansiyel nankör mü kullanıyor yoksa gerçekten değersiz hisseden bir gariban mı iyi anlamak gerekir.
son paragrafı yazmamın sebebi de insanları önemsemenin; yirmi birinci yüzyıldaki en önemli ve değerli edimlerden biri olmasıdır. kısıtlı bir kaynaktır ve güvensizliğin bu denli yaygın olduğu bir dönemde, bunu harcamakta dikkatli olmak gerekir. sonra buz gibi, duygusuz, kayıtsız bir insan olup çıkarsınız ya da bununla itham edilirsiniz.
bir insan değersiz hissediyorsa, ya gerçekten değersizdir ki bu işin en acı kısmıdır; ya da değer görmek istediği kişi/kişiler onu önemsemiyordur. insan öyle bir canlı ki tüm arzusunu bir yere odaklayabilir, tek bir kumara tüm maddi manevi sermayesini yatırabilir. kaybettiğinde de tüm şiirini tüketmiş hisseder, genellikle değersizlik hissi de bundan kaynaklıdır. çünkü gerçekten değersiz bir insan, öyle ya da böyle bunun farkına varacak ve kendisinin işe yaramaz bir insan olduğunu kabullenecektir. dolayısıyla bundan sitem eden insanlar, değer görecek biri olduğuna inanan insanlardır.
bir insan tüm sevgisini, umutlarını ve hayallerini bir insan üzerine kanalize ettiği zaman, bu duyguyu yaşaması çok yüksek ihtimaldir. zira herkesin hayatında ona değer veren, onu merak eden en kötü bir tane insan vardır. işte bu insana veya insanlara yüklediğimiz anlam azalmışsa, eğer onların paylarını da bir başka insana aktarmışsak; ki genellikle sağlam bir aşık bunu yapar, o halde değerli hissetmemiz tek bir insanın elindedir. bununla alakalı dostoyevski babamızın, yeraltından notlar kitabında harika bir sözü vardır: "aşık olmak, aşık olduğumuz insana üzerimizde her türlü kötülüğü yapma yetkisi vermektir"
o halde, kendi başına değersiz bir budaladan başka bir şey olmadığını düşünen insan dışında, değer görmeyi belirli bir insanın ya da insanların ellerine bırakanlar bundan dolayı sitem edemezler. kendi kazdıkları kuyuyu öncelikle kendileri doldurmaları gerekir. bunun bir türlü farkına varamayan bu dostlarımız, esasında hiçbir şekilde sevgilerini istemedikleri ama bir şekilde içlerini dökecek samimiyeti buldukları insanlara dert yanarlar: "değersiz hissediyorum, kimse beni sevmiyor, içim içimi kemiriyor" hatta ve hatta "yaşamanın pek anlamı yok"
hepimiz zaman zaman kendimizi değersiz hissederiz. bu his genellikle yanıltıcıdır, sana bakış açını değiştirmen gerektiğini söyleyen bir uyarıdır. değersiz hissettiğimiz vakitlerde mutlaka çayımızı içerken üç dört metre uzağımızda annemiz ya da babamız bizi sevgiyle süzmektedir, bunaldığımızı hissettiği için güzel bir kabak tatlısı yapmanın planlarını yapmaktadır. biz bunu ısrlarla görmezden geliriz ya da görmek istemeyiz; çünkü ya bir kalbe sığıntı olmak için yanıp tutuşuyoruzdur ya da ait olmadığımız bir zümreye yaranmanın planlarını yapıyoruzdur.
değersiz hissediyorum diyene, bunu ima edene iyi bir kalple yaklaşan insanların bilmeleri gereken önemli konulardan biriyle ilgili birkaç kelam edip konuyu kapatacağım. bu, insanın içinde olan, konu başlıklarından bağımsız her daim görebileceğiniz, potansiyel nankörlüğüdür. ben bir konuyla alakalı "hep verdim hep verdim, sonra yüzüme sıçtılar, yazıklar olsun" diyen insanları hiç sevmem. dolayısıyla buradan bir drama çıkarmayalım. mesele, iyi bir yaklaşımın, her değer görmüyorum diyene yöneltilmemesi gerektiği, insanın aldatılmış hissine kapılabileceğini bilmektir. değersizlik hissi, empatisi zor, dolayısıyla belirlemesi de zordur ve bunu bir ego tatmini için potansiyel nankör mü kullanıyor yoksa gerçekten değersiz hisseden bir gariban mı iyi anlamak gerekir.
son paragrafı yazmamın sebebi de insanları önemsemenin; yirmi birinci yüzyıldaki en önemli ve değerli edimlerden biri olmasıdır. kısıtlı bir kaynaktır ve güvensizliğin bu denli yaygın olduğu bir dönemde, bunu harcamakta dikkatli olmak gerekir. sonra buz gibi, duygusuz, kayıtsız bir insan olup çıkarsınız ya da bununla itham edilirsiniz.
devamını gör...
yok artık lebron james
murat murathanoğlu’nun bir dönem dilimize pelesenk ettiği şaşırma nidası. argo kullanılamayan ortamların kurtarıcısı olan tepki.
devamını gör...
çikolataya en çok yakışan şey
fındık ve antep fıstığıdir.
devamını gör...
yazarların duydukları enfes cümleler
iyi olmak kolaydır zor olan adil olmaktır.
victor hugo
victor hugo
devamını gör...