az bilinen görgü kuralları
nişan ya da düğün gibi bir durumu geçirdiyseniz sizi tebrik eden veya hayırlayan kişiye darısı başına denmez. teşekkür edilir.
devamını gör...
benim canım geçen akşam meyve suyu istedi alamadım ya
kusura bakmayın ama böyle köklü örgütün diye devam eden, ölümlü dünya film repliği *
devamını gör...
takip etmenin ne işe yaradığını çözememek
bir ikilem.
arkadaşlar yeterince anlatmış neye yaradığını. ben işin kötü yanından bahsedeyim. işimbu'nun da dediği gibi, takip edilen listesi kabardıkça, bu insanların yazdıklarını okumak için daha fazla zaman ayırmak gerekliliği de artıyor.
birçok yazarı takip ediyorum, hepsinin de hemen hemen her yazdığını okumaya çalışıyorum. fakat bazen cidden çok uzun vakit alıyor. bu nedenle okuma aralarım gittikçe açılmaya başladı. hele şimdi beğeni konusundaki kısıtlamayı da düşünürsek, sadece 1 yazarın bile 1'den fazla güzel tanımını oylamak için bir de beklemek gerekmeye başladı. açıkçası kimsenin bu kadar vakit ve sabır sahibi olduğunu sanmıyorum. hepimizin kendince işi gücü var. sözlükte olumlu anlamda etkileşimi artırmak için yapılmış olması gereken şeyler zamanla etkileşimi düşürmeye başladı ve amaçtan uzaklaşıyoruz. bunu görmek üzücü.
arkadaşlar yeterince anlatmış neye yaradığını. ben işin kötü yanından bahsedeyim. işimbu'nun da dediği gibi, takip edilen listesi kabardıkça, bu insanların yazdıklarını okumak için daha fazla zaman ayırmak gerekliliği de artıyor.
birçok yazarı takip ediyorum, hepsinin de hemen hemen her yazdığını okumaya çalışıyorum. fakat bazen cidden çok uzun vakit alıyor. bu nedenle okuma aralarım gittikçe açılmaya başladı. hele şimdi beğeni konusundaki kısıtlamayı da düşünürsek, sadece 1 yazarın bile 1'den fazla güzel tanımını oylamak için bir de beklemek gerekmeye başladı. açıkçası kimsenin bu kadar vakit ve sabır sahibi olduğunu sanmıyorum. hepimizin kendince işi gücü var. sözlükte olumlu anlamda etkileşimi artırmak için yapılmış olması gereken şeyler zamanla etkileşimi düşürmeye başladı ve amaçtan uzaklaşıyoruz. bunu görmek üzücü.
devamını gör...
ortaçağ döneminde seks ve müzik
pek çoğumuz ortaçağ dönemini avrupanın karanlık dönemleri olarak algılama yanılsamasına kapılabiliyoruz. bu algıda kısmen doğruluk payı olsa da (örneğin sokakta yürürken üzerinize kuş dışkısı değil insan dışkısı düşebilirdi).
konumuza geri dönecek olursak ilk olarak maureen buja'nın makalesine bakalım.
josquin des prez şarkısı faulte d'argent ta anonim şairimiz paradan yakınmakta ama paranın uyuyan bir kadını uyandıracağını eklemekte. anlayacağınız uyuyan güzelin orijinal versiyonundaki gibi (uyuyan güzelin öpücükle değil daha çok fatmagülün suçu ne tadında bir uyanışı olduğunu söyleyeyim) işi sekse getiriyor.
bir başka şarkıda clément janequin kuşları imite etmeye ve aşıkları uyandırmaya çağırıyor çünkü aşk tanrısı baharın geldiğini müjdeliyor. buna benzer bir metaforiye now is the month of maying de değinmiştim. janequin'in bir başka şarkısı or vien ça da da kızımız oyunun başlaması için özel bir odaya davet ediliyor.
şimdi makaleyi uzun uzadıya çevirmeyeceğim ama aşk ve haz konularına odaklandığını görebiliyorsunuz.
bir başka makalede madrigallerin yani now is the month of maying gibi müzik türünün rönesans döneminin seküler müziği olduğundan da bahsedilmekte.
tabii seksin sanata yansımasını azgınlıktan çok döneme de yorabiliriz. 13. yüzyılın başlarından itibaren katolik ruhban sınıfının uyguladığı cinsel regulasyonlar var.18. yüzyılda ve sonrasındaki modern pornografinin gelişmesinden önce, cinsel imgeler eğlence, ahlaki eğitim, suçlama, siyasi karalama veya propaganda için çeşitli şekillerde kullanılmış. bu bilgiye de buradan ulaştım. anlayacağınız nasıl ki ülkemizde damacanaya yürüyenler var insanlar bir şekilde ihtiyaçlarını gidermeye çalışmış. bizde olan olaylar edebiyattan daha çirkin ya ona değinmiyorum. ama özün sözü arkadaşlar cinsellik doğanın bir parçası. yasaklar baskılamalar içinde her zaman bir çözüm olmuş. kimi buradaki gibi masum kimi değil.
konumuza geri dönecek olursak ilk olarak maureen buja'nın makalesine bakalım.
josquin des prez şarkısı faulte d'argent ta anonim şairimiz paradan yakınmakta ama paranın uyuyan bir kadını uyandıracağını eklemekte. anlayacağınız uyuyan güzelin orijinal versiyonundaki gibi (uyuyan güzelin öpücükle değil daha çok fatmagülün suçu ne tadında bir uyanışı olduğunu söyleyeyim) işi sekse getiriyor.
bir başka şarkıda clément janequin kuşları imite etmeye ve aşıkları uyandırmaya çağırıyor çünkü aşk tanrısı baharın geldiğini müjdeliyor. buna benzer bir metaforiye now is the month of maying de değinmiştim. janequin'in bir başka şarkısı or vien ça da da kızımız oyunun başlaması için özel bir odaya davet ediliyor.
şimdi makaleyi uzun uzadıya çevirmeyeceğim ama aşk ve haz konularına odaklandığını görebiliyorsunuz.
bir başka makalede madrigallerin yani now is the month of maying gibi müzik türünün rönesans döneminin seküler müziği olduğundan da bahsedilmekte.
tabii seksin sanata yansımasını azgınlıktan çok döneme de yorabiliriz. 13. yüzyılın başlarından itibaren katolik ruhban sınıfının uyguladığı cinsel regulasyonlar var.18. yüzyılda ve sonrasındaki modern pornografinin gelişmesinden önce, cinsel imgeler eğlence, ahlaki eğitim, suçlama, siyasi karalama veya propaganda için çeşitli şekillerde kullanılmış. bu bilgiye de buradan ulaştım. anlayacağınız nasıl ki ülkemizde damacanaya yürüyenler var insanlar bir şekilde ihtiyaçlarını gidermeye çalışmış. bizde olan olaylar edebiyattan daha çirkin ya ona değinmiyorum. ama özün sözü arkadaşlar cinsellik doğanın bir parçası. yasaklar baskılamalar içinde her zaman bir çözüm olmuş. kimi buradaki gibi masum kimi değil.
devamını gör...
resim çizerken dinlenebilecek müzikler
resim yaparken daha çok hareketli müzikler dinlemeyi tercih ediyorum. motivasyonumu inanılmaz artırıyor. 90'lar türkçe pop baş tacımdır!
ama resimden önceki düşünme aşamasında daha sakin müzikler dinlemeye çalışıyorum. onun için de ilk tercihim:
ama resimden önceki düşünme aşamasında daha sakin müzikler dinlemeye çalışıyorum. onun için de ilk tercihim:
devamını gör...
boşanan kadının davul zurna ile kutlama yapması
ben böyle bir ablanın kardeşini seveceğim ya da annenin oğlunu seveceğim diye çok korkuyorum biliyünüz mü? yemin ederim şu ülke toprakları içinde şöyle ağız tadıyla birinden hoşlanamıyorum. çünkü tanışıyorsun adamla, saygılı, özenli, kasıntı biri değil. ne bileyim iyi eğitimli, güzel bir mesleği var. anasını ziyarete gidiyor, o ara da özlüyor bir kenarda arayıp fısır fısır konusuyor seninle. kapı bir açılıyor sanki kırıldı ha. oradan duyuyorum. kapı çalmak yok. o mu diye soruyor, o mu? o mu aradı? içeri gelsene hadi. bak ne yemekler yaptım sana. gelsene. anasına bakıyorsun ve soğuyorsun adamdan. başıma gelecekleri anlıyorum çünkü.
mesela her şey gösterişli şekilde yapılacak. düğün mesela, çok gösterişli olmak zorunda. istemezsen ayrıl oğlum bundan diyip tüm aile kadınları olay çıkarır. takılar gösterişli şekilde takılıyor. sıraya giriyorlar, herkesin ne taktığı ortada. pasta geliyor, 10 katlı, o da gösterişli. gelinlikler, gösterişli. düğüne gelen insanların saçları ve kıyafetleri gösterişli. davullar ve zurnalar, belki ortaya saçılan paralar ve dahi oyun havaları. duvara çıkan halay başı, yerlere en son gücüyle vurulan ayaklar, bir anda kaldırılan kollar. her şey çok gösterişli, gürültülü, seyircili.
evleniyorsun. kocişle yapılan kahvaltı qeyifsileri, koçişle banyo ve olabildiğine seks qeyifsileri. öncesinde çeyizi sermişsin, liflerden tut sabahlıklara kadar sergileniyor orada. jartiyerler saklanıyor ama, ayıp çünkü fanteziler ama sadece 1 ay giyip yüzüne bakmayacağı saten geceliklerin bir ayıbı yok. ilk gece sonrası ablası girer belki eve, bir yıkanmadan görsün bakalım kanlı çarşafı. ben damadına penislik ören teyze gördüm. üşümesin diye mi bilmiyorum. boyutunu falan affedersiniz nasıl hesapladı bilemem ama çeyize koymak için yapmıştı. ergendik, arkadaşın anasıdır diye de gülememiştik çok. aklımız da almamıştı daha 17 yaşındayız. kaç yaşına geldim hâlâ onun tam olarak ne işe yaradığını çözemedim. kanlar, cinsel organlar falan bile ailelerin bilgisi dahilinde hep.
sonra çocuk oluyor. o da gösterişli hastane odalarında süslenmiş şekilde sergileniyor. komşular geliyor, dualar ediliyor. biri de ulan komşu doyurmak yerine şu yemekleri yoksullara dağıtalım, evde kendimiz dua okuruz, demiyor. amaç sevap kazanmak ya da dua edilmesi değil, komşulara biz yapabiliyoruzu göstermek. kurban kesemediği için komşulara rezil olduğunu söyleyen kadının olayları boşanmaya kadar götürmesi mesela. ya da ailesine eşi ile gösteriş yapamayan adamın o gece eşini dövmesi. hepsi bahsettiğim insan tiplerine özel.
ve sonra bir gün işler iyi gitmiyor. ayrılma noktasına geliyorsun. önce aileler oturup iknaya çabalıyor ve sonra birbirlerine giriyorlar. erkek tarafı kızın çeyizlerinden işlerine yaramayan kısımları kamyonlarla getirip bağırarak kapının önüne getiriyor. bakın benim oğlum bıraktı bunu demek için yapıyorlar bunu. kız tarafı dedikodu çıkarıyor, damat erkeklik görevini yerine getiremiyor diyor, kızımız o nedenle ayrıldı. evlenme programına katılan kadin 3 eşimin ereksiyon problemi vardı diyor mesela, bakireyim diye ekliyor. böyle bir tesadüf olmayacağına göre nasıl mümkündür? değildir ama çamur at izi kalsın. bakirelik bile bir tür gösteriş aracı.
bu olay son noktası işte. tüm bu gösterişin geldiği son nokta. boşanma sonrası davullarla kutlama. bakın onu ben istemedim, hiç etkilemiyor bu süreç beni diye komşulara hava atmaktan başka bir şey değil.
oysa bir anne ve babanın önceliği kendi hırsları değildir, olamaz. öncelik her zaman çocuklar olmalı. çocukları bile birbirlerine nefretleri ya da cilveleri için kullanacak insanlara elbette çocuk hakları üzerine ders vermek mümkün de değildir. ha elbette bu hanimefendi yazdığım hiçbir şeyi kabul etmeyecek, o kesimden olduğunu düşünmeyecek, bunu sadece bir zafer kutlaması olarak lanse edecektir ancak ben yine de hadi oradan demek istiyorum.
ne olursa olsun mahkemenin uygun gördüğü aylık 2 gün ile babalarını görmelerine karar verilmiş çocukların fikri alındı mı bu gösteri öncesinde? bu çocukların eğitim ve sosyal hayatlarına eşlik eden akranların bu gösteriye ne tepki verecegi bir an düşünüldü mü? çocuklar evet dediyse psikolojileri aslında ne kadar sağlıklıdır?
hanım! hanım! ben şiddete uğradım ve çocuklarım bunu gördü denilmesi haklı bir bahanedir ancak bu şekilde duygusal zarara uğratılmış çocukların psikolojik gelişimi için o parayı harcamak yine daha uygun olacaktır.
ablayla kendi kafamda kavga ediyorum ahahah. iyice şizofrene bağladım. valla kendi kafamda bunları yaşıyorsam ben de az değilim ha.
neyse efendim, başa dönelim, ne zaman bir adamdan hoşlansam hep şunu düşünürüm. boşanma davası açtığımız zaman eşyalarım evimin kapısına annesi ve ablası tarafından gürültülü şekilde bırakılır mı? oğullarından ayrıldım diye sokakta oynarlar mı? sonra sessizce kendi hayatıma döner ve yalnızlığımı daha çok severim.
ayrıca bu kutlamayı aile arasında sessizce halletmek yerine sokakta yapmayı normal bulanlar insanlara ders vermek yerine oturup bir düşünmeli. gerekirse çevresini değiştirmeli. tabii.
mesela her şey gösterişli şekilde yapılacak. düğün mesela, çok gösterişli olmak zorunda. istemezsen ayrıl oğlum bundan diyip tüm aile kadınları olay çıkarır. takılar gösterişli şekilde takılıyor. sıraya giriyorlar, herkesin ne taktığı ortada. pasta geliyor, 10 katlı, o da gösterişli. gelinlikler, gösterişli. düğüne gelen insanların saçları ve kıyafetleri gösterişli. davullar ve zurnalar, belki ortaya saçılan paralar ve dahi oyun havaları. duvara çıkan halay başı, yerlere en son gücüyle vurulan ayaklar, bir anda kaldırılan kollar. her şey çok gösterişli, gürültülü, seyircili.
evleniyorsun. kocişle yapılan kahvaltı qeyifsileri, koçişle banyo ve olabildiğine seks qeyifsileri. öncesinde çeyizi sermişsin, liflerden tut sabahlıklara kadar sergileniyor orada. jartiyerler saklanıyor ama, ayıp çünkü fanteziler ama sadece 1 ay giyip yüzüne bakmayacağı saten geceliklerin bir ayıbı yok. ilk gece sonrası ablası girer belki eve, bir yıkanmadan görsün bakalım kanlı çarşafı. ben damadına penislik ören teyze gördüm. üşümesin diye mi bilmiyorum. boyutunu falan affedersiniz nasıl hesapladı bilemem ama çeyize koymak için yapmıştı. ergendik, arkadaşın anasıdır diye de gülememiştik çok. aklımız da almamıştı daha 17 yaşındayız. kaç yaşına geldim hâlâ onun tam olarak ne işe yaradığını çözemedim. kanlar, cinsel organlar falan bile ailelerin bilgisi dahilinde hep.
sonra çocuk oluyor. o da gösterişli hastane odalarında süslenmiş şekilde sergileniyor. komşular geliyor, dualar ediliyor. biri de ulan komşu doyurmak yerine şu yemekleri yoksullara dağıtalım, evde kendimiz dua okuruz, demiyor. amaç sevap kazanmak ya da dua edilmesi değil, komşulara biz yapabiliyoruzu göstermek. kurban kesemediği için komşulara rezil olduğunu söyleyen kadının olayları boşanmaya kadar götürmesi mesela. ya da ailesine eşi ile gösteriş yapamayan adamın o gece eşini dövmesi. hepsi bahsettiğim insan tiplerine özel.
ve sonra bir gün işler iyi gitmiyor. ayrılma noktasına geliyorsun. önce aileler oturup iknaya çabalıyor ve sonra birbirlerine giriyorlar. erkek tarafı kızın çeyizlerinden işlerine yaramayan kısımları kamyonlarla getirip bağırarak kapının önüne getiriyor. bakın benim oğlum bıraktı bunu demek için yapıyorlar bunu. kız tarafı dedikodu çıkarıyor, damat erkeklik görevini yerine getiremiyor diyor, kızımız o nedenle ayrıldı. evlenme programına katılan kadin 3 eşimin ereksiyon problemi vardı diyor mesela, bakireyim diye ekliyor. böyle bir tesadüf olmayacağına göre nasıl mümkündür? değildir ama çamur at izi kalsın. bakirelik bile bir tür gösteriş aracı.
bu olay son noktası işte. tüm bu gösterişin geldiği son nokta. boşanma sonrası davullarla kutlama. bakın onu ben istemedim, hiç etkilemiyor bu süreç beni diye komşulara hava atmaktan başka bir şey değil.
oysa bir anne ve babanın önceliği kendi hırsları değildir, olamaz. öncelik her zaman çocuklar olmalı. çocukları bile birbirlerine nefretleri ya da cilveleri için kullanacak insanlara elbette çocuk hakları üzerine ders vermek mümkün de değildir. ha elbette bu hanimefendi yazdığım hiçbir şeyi kabul etmeyecek, o kesimden olduğunu düşünmeyecek, bunu sadece bir zafer kutlaması olarak lanse edecektir ancak ben yine de hadi oradan demek istiyorum.
ne olursa olsun mahkemenin uygun gördüğü aylık 2 gün ile babalarını görmelerine karar verilmiş çocukların fikri alındı mı bu gösteri öncesinde? bu çocukların eğitim ve sosyal hayatlarına eşlik eden akranların bu gösteriye ne tepki verecegi bir an düşünüldü mü? çocuklar evet dediyse psikolojileri aslında ne kadar sağlıklıdır?
hanım! hanım! ben şiddete uğradım ve çocuklarım bunu gördü denilmesi haklı bir bahanedir ancak bu şekilde duygusal zarara uğratılmış çocukların psikolojik gelişimi için o parayı harcamak yine daha uygun olacaktır.
ablayla kendi kafamda kavga ediyorum ahahah. iyice şizofrene bağladım. valla kendi kafamda bunları yaşıyorsam ben de az değilim ha.
neyse efendim, başa dönelim, ne zaman bir adamdan hoşlansam hep şunu düşünürüm. boşanma davası açtığımız zaman eşyalarım evimin kapısına annesi ve ablası tarafından gürültülü şekilde bırakılır mı? oğullarından ayrıldım diye sokakta oynarlar mı? sonra sessizce kendi hayatıma döner ve yalnızlığımı daha çok severim.
ayrıca bu kutlamayı aile arasında sessizce halletmek yerine sokakta yapmayı normal bulanlar insanlara ders vermek yerine oturup bir düşünmeli. gerekirse çevresini değiştirmeli. tabii.
devamını gör...
yazarların dilemek istedikleri özürler
küçük iskender'den diliyorum. onunla o yaşarken tanışamadığım için.
ve atamdan. istediği bir genç olamadığım için.
en çok da kendimden özür dilerim. nedensizce.
ve atamdan. istediği bir genç olamadığım için.
en çok da kendimden özür dilerim. nedensizce.
devamını gör...
raw
the do'nun çok sevdiğim parçasının da çalındığı, orijinal adıyla grave 2016 yılı bir fransız filmi. açıkçası filmi izlemeden önce gördüğüm yorumlardan dolayı daha sert bir film beklemiştim. beklediğim kadar olmadı hatta yamyamlığın okulun tamamında olduğunu düşünmüştüm, bu konuda da şaşırdım biraz. yamyamlık sahnelerinde, özellikle ilk sahnede tiksinme değil o sahnenin kamera arkasını, oyuncunun role nasıl girdiği gibi şeyleri daha çok düşündüm evet. keyifliydi.
--! spoiler !--
ilk sahnede annenin evet vejetaryensiniz ama neden bu kadar abartı tepki verdiğini filmin ortalarında anlamlandırdım. ablasının da yamyam olduğu çok belliydi. yalnız o nasıl bir okuldu öyle her yer leş. okul, ortam et yenilen sahnelerden daha tiksindiriciydi benim için. ayrıca vücudunun kaşındığı, kendini deli gibi sanki tahtaya tebeşirle bir şey çizersin gibi ses çıkar ya o ve saç kustuğu sahneler yamyamlıktan daha çok rahatsız etti beni. gay oda arkadaşıyla seviştiği sahnede kendini tutmaya çalışması, koklama ısırma dürtüsüyle yanıp tutuşurken verdiği mücadele ve en son kendi kolunu ısırması en beğendiğim sahneydi. anlamsız gibi duran maymunlarla ilgi konuşma sahnesinde hayvan hakları, onların da hisleri var diye savunan justine kızımız, ablasının parmağını iştahla kemirip suçu da köpeğin üstüne atarak ölmesine sebep oldu, evet... baştan et yese sanki böyle olmayacaktı bu kız diye düşündüm durdum açıkçası. ablasıyla girdiği savaş, birbirlerinde bıraktıkları izler, kanların içinden geçilen sekansta, görüş yerinde yüzlerinin birbirine karışması çok hoştu.
fakat sonunda bak annen de yamyamdı, vücudumun haline bak bu bizim ailenin laneti gibi tavır takınan baba ve böyle bitmesi hiç hoşuma gitmedi. daha çarpıcı bitebilirdi. ayrıca bunlar hiç mi ailecek bir tatile gitmemiş babanı hiç mi çıplak görmedin kızım sen??
--! spoiler !--
--! spoiler !--
ilk sahnede annenin evet vejetaryensiniz ama neden bu kadar abartı tepki verdiğini filmin ortalarında anlamlandırdım. ablasının da yamyam olduğu çok belliydi. yalnız o nasıl bir okuldu öyle her yer leş. okul, ortam et yenilen sahnelerden daha tiksindiriciydi benim için. ayrıca vücudunun kaşındığı, kendini deli gibi sanki tahtaya tebeşirle bir şey çizersin gibi ses çıkar ya o ve saç kustuğu sahneler yamyamlıktan daha çok rahatsız etti beni. gay oda arkadaşıyla seviştiği sahnede kendini tutmaya çalışması, koklama ısırma dürtüsüyle yanıp tutuşurken verdiği mücadele ve en son kendi kolunu ısırması en beğendiğim sahneydi. anlamsız gibi duran maymunlarla ilgi konuşma sahnesinde hayvan hakları, onların da hisleri var diye savunan justine kızımız, ablasının parmağını iştahla kemirip suçu da köpeğin üstüne atarak ölmesine sebep oldu, evet... baştan et yese sanki böyle olmayacaktı bu kız diye düşündüm durdum açıkçası. ablasıyla girdiği savaş, birbirlerinde bıraktıkları izler, kanların içinden geçilen sekansta, görüş yerinde yüzlerinin birbirine karışması çok hoştu.
fakat sonunda bak annen de yamyamdı, vücudumun haline bak bu bizim ailenin laneti gibi tavır takınan baba ve böyle bitmesi hiç hoşuma gitmedi. daha çarpıcı bitebilirdi. ayrıca bunlar hiç mi ailecek bir tatile gitmemiş babanı hiç mi çıplak görmedin kızım sen??
--! spoiler !--
devamını gör...
girift radyo yayını
sevgili aykut’un uzun zamandır emek verdiği, araştırdığı konu üzerinde yapacağı yayın olacaktır.
bir makalede 20. yüzyılın en büyük soykırımı, tanımını görünce çok şaşırmıştım. ardından düşününce şunu fark ettim; evet ikinci dünya savaşı sırasında etnik temizlik olarak yapılan yahudi soykırım ı çok büyük ve acıydı. fakat srebrenitsa 1995 yılında yaşandı…
ikinci dünya savaşı nice acılara sebep olmuş ve dünya sıcak savaşın bedelini fazlasıyla ödemiş. dünya’da barış, güvenlik, işbirliği adına medeni/batı ülkelerinin öncülüğünde bir çok kuruluş kurulmuştur. soğuk savaşı bir kenara bırakıyorum, soykırım üzerinde durmak istiyorum. srebrenits’a da göz göre göre etnik temizlik yapılmıştır. buna katliam demek işin ciddiyetinden uzaklaşmak demektir.
1995 yılında yaşanan srebrenitsa soykırımı üç buçuk yıllık kanlı savaşların ardından açıkça ve çok rahatça yapılmıştır. bütün dünya’nın gözü önünde ve avrupa’da….. ve ne yazık ki avrupa garantörlüğünde.
milliyetçilik, din bunlar benim kesinlikle mantıklı bulmadığın kavramlar ve fakat stebrenitsa’da bir kimliği yok etmiş adamlar, kabul edilebilir hiç bir tarafı yok. aliya veya siyasal islamda şahlandırılan izzet’ten bahsetmek istemiyorum*
içerisinde binlerce acıyı, ayrılığı ve ölümü barındıran bu trajedi, izleyen herkes tarafından desteklenmiştir. 20. yüzyılın en büyük soykırımıdır çünki bütün medeniyete, gelişmişliğe rağmen bir kimliğe/dine mensup insanlar sistematik bir şekilde yok edilmiştir.
srebrenitsa’da soykırım yaşandığını yüce* avrupa tam 12 yıl sonra mecbur kalıp kabul etmiştir…
bir makalede 20. yüzyılın en büyük soykırımı, tanımını görünce çok şaşırmıştım. ardından düşününce şunu fark ettim; evet ikinci dünya savaşı sırasında etnik temizlik olarak yapılan yahudi soykırım ı çok büyük ve acıydı. fakat srebrenitsa 1995 yılında yaşandı…
ikinci dünya savaşı nice acılara sebep olmuş ve dünya sıcak savaşın bedelini fazlasıyla ödemiş. dünya’da barış, güvenlik, işbirliği adına medeni/batı ülkelerinin öncülüğünde bir çok kuruluş kurulmuştur. soğuk savaşı bir kenara bırakıyorum, soykırım üzerinde durmak istiyorum. srebrenits’a da göz göre göre etnik temizlik yapılmıştır. buna katliam demek işin ciddiyetinden uzaklaşmak demektir.
1995 yılında yaşanan srebrenitsa soykırımı üç buçuk yıllık kanlı savaşların ardından açıkça ve çok rahatça yapılmıştır. bütün dünya’nın gözü önünde ve avrupa’da….. ve ne yazık ki avrupa garantörlüğünde.
milliyetçilik, din bunlar benim kesinlikle mantıklı bulmadığın kavramlar ve fakat stebrenitsa’da bir kimliği yok etmiş adamlar, kabul edilebilir hiç bir tarafı yok. aliya veya siyasal islamda şahlandırılan izzet’ten bahsetmek istemiyorum*
içerisinde binlerce acıyı, ayrılığı ve ölümü barındıran bu trajedi, izleyen herkes tarafından desteklenmiştir. 20. yüzyılın en büyük soykırımıdır çünki bütün medeniyete, gelişmişliğe rağmen bir kimliğe/dine mensup insanlar sistematik bir şekilde yok edilmiştir.
srebrenitsa’da soykırım yaşandığını yüce* avrupa tam 12 yıl sonra mecbur kalıp kabul etmiştir…
devamını gör...
insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı ve temelleri üzerine
insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı ve temelleri üzerine ya da orijinal adiyla discours sur l'origine et les fondements de l'inégalité parmi les hommes. cenevreli filozof, jean-jacques rousseau tarafindan yazilmis ve 1755'de yayinlanmis bir denemedir.
rousseau, bu denemede, adindan da anlasilabilecegi gibi insanlarin arasindaki esitsizligin kaynagini anlamaya calisir. bunun icin, rousseau insanlarin primitif oldugu donemleri hayal eder ve insanin ilkel caglardan gunumuze nasil geldigini ve toplum gelisirken nasil esitsizliklerin de arttigini anlatir.
rousseau, ilkel ve dogal hayati utopik olarak resmeder. doga durumunda, insan bolluk icinde yasar. doga, insana karnini doyuracak derecede besini saglar ve insanin cok az calismasini gerektirir. bu toplumsuz bir yasam modelidir. (bkz: le mythe du bon sauvage)
rousseau, esitsizligin kaynaginin mulkiyet oldugunu dusunur. rousseau'ya gore, ilk esitsizlik, bir insanin "bu benim" demesi sonucu ortaya cikmistir. mulkiyet toplumu yaratmis, toplum yasalari ve yasalar da esitsizliklerin korundugu ve saglamlastirdigi politik sistemleri yaratmislardir. mesela (bkz: monarşi) ve (bkz: aristokrasi).
rousseau, bu denemede, adindan da anlasilabilecegi gibi insanlarin arasindaki esitsizligin kaynagini anlamaya calisir. bunun icin, rousseau insanlarin primitif oldugu donemleri hayal eder ve insanin ilkel caglardan gunumuze nasil geldigini ve toplum gelisirken nasil esitsizliklerin de arttigini anlatir.
rousseau, ilkel ve dogal hayati utopik olarak resmeder. doga durumunda, insan bolluk icinde yasar. doga, insana karnini doyuracak derecede besini saglar ve insanin cok az calismasini gerektirir. bu toplumsuz bir yasam modelidir. (bkz: le mythe du bon sauvage)
rousseau, esitsizligin kaynaginin mulkiyet oldugunu dusunur. rousseau'ya gore, ilk esitsizlik, bir insanin "bu benim" demesi sonucu ortaya cikmistir. mulkiyet toplumu yaratmis, toplum yasalari ve yasalar da esitsizliklerin korundugu ve saglamlastirdigi politik sistemleri yaratmislardir. mesela (bkz: monarşi) ve (bkz: aristokrasi).
devamını gör...
doğal sakinleştiriciler
' sen seversin diye ' ile başlayan tüm cümleler..
pamuk gibi oluyorum bunu duyunca.
pamuk gibi oluyorum bunu duyunca.
devamını gör...
tarihi eseri sansürleyen urfalı köylü
urfa'dan bildiriyorum arkadaşlar öyle bir şey yok. göbeklitepe'yi bitmemiş inşaat temeli zannedip üzerine ev yapmayan halkım bunu hiç yapmaz. *
bulunuş hikâyesi sevgili nizanim'in da dediği gibi başka başka, bulan kişi de tek başına bir köylü değil. adam orada göbeklitepe'yi bulan köylü dayıyla karıştırmış herhalde. yazık kafasına.
bulunuş hikâyesi sevgili nizanim'in da dediği gibi başka başka, bulan kişi de tek başına bir köylü değil. adam orada göbeklitepe'yi bulan köylü dayıyla karıştırmış herhalde. yazık kafasına.
devamını gör...
afife jale
tiyatro tarihimizde sahneye çıkan ilk kadın oyuncumuzdur, değerimizdir.
adını yaşatmak adına afife tiyatro ödülleri her yıl sahiplerini bulmaktadır.
daha detaylı bilgi almak için.
adını yaşatmak adına afife tiyatro ödülleri her yıl sahiplerini bulmaktadır.
daha detaylı bilgi almak için.
devamını gör...
çayı şekersiz içenler terör örgütü
biri çay ikram edince kaşığı kafasına fırlatıyorum. var mı daha iyisi bence yok.
devamını gör...
özdemir erdoğan'ın zeki müren'le ilgili açıklamaları
bazı insanların hala anlamakta güçlük çektiği bir şey var: eşcinsellik birilerinin örnek göstermesiyle, yönlendirmesiyle ortaya çıkan bir şey değildir. eşcinsellik doğuştan gelen bir yönelimdir, tercih değildir.
keşke dendiği gibi erkek çocukları onu örnek alsaydı. onun naifliğini, kibarlığını, sanatçı kimliğini örnek alsaydı. o zaman belki çok daha başka bir noktada olurduk.
topluma örnek olan kişileri eleştirecekseniz gündüz kuşağı programlarını, içinde her türlü şiddet bulunan dizileri eleştirin. yıl olmuş 2021 hala homofobiye karşı savaşıyoruz. hala eşcinselliğin normal bir durum olduğunu vurgulamak zorunda kalıyoruz. yazık.
keşke dendiği gibi erkek çocukları onu örnek alsaydı. onun naifliğini, kibarlığını, sanatçı kimliğini örnek alsaydı. o zaman belki çok daha başka bir noktada olurduk.
topluma örnek olan kişileri eleştirecekseniz gündüz kuşağı programlarını, içinde her türlü şiddet bulunan dizileri eleştirin. yıl olmuş 2021 hala homofobiye karşı savaşıyoruz. hala eşcinselliğin normal bir durum olduğunu vurgulamak zorunda kalıyoruz. yazık.
devamını gör...
sigara bırakmanın zorluğu
suni bir zorluktur. yani sigarayı bırakmanın zorluğu diye bir şey yok. sigaranın (yani nikotinin) fiziksel bağımlılığı 4-5 günü geçmiyor. yani sigara içmeyi bıraktıktan 4 veya 5 gün sonra vücut hiç bir şekilde nikotin ihtiyacı hissetmiyor. yani yoksunluk belirtilerinin (sinir, titreme, anksiyete vs) fiziksel bir karşılığı yok. bütün olay alışkanlıklarından kurtulabilme ve yanlış/hatalı eşleştirmeleri ortadan kaldırabilme. peki nasıl olur bu? alışkanlık dediğimiz şey sigara bağımlılığı mı yoksa başka bir şey mi? yanlış/hatalı eşleştirmeler nedir nasıl kurtulunur?
hemen açıklayayım. sigara kullanımı evet maalesef bir alışkanlık. biz bir çok durumda sigara içmeyi alışkanlık haline getirmiş. (bakın bağımlılıktan farklı bir şeyden bahsediyorum) yemekten sonra sigara, sinirlenince sigara, üzülünce sigara, kahvenin yanına sigara, alkolün yanına sigara, sabah uyanır uyanmaz sigara, otobüs molasında sigara, ders arasında sigara vs vs. bunların her biri alışkanlık, yani otomatik olarak yaptığın şeyler. al alışkanlığı bir yerde. ya da yapmam gerek içmem gerek diye düşündüğün şeyler. bu alışkanlığın ortadan kalkabilmesi için yerine başka bir alışkanlık koymaya çalışacaksın. ve burada araya yanlış/hatalı eşleştirmeler giriyor ki bunları da fark edip yerine başka eşleştirmeler koyacaksın. sigara içme davranışı öğrenilen bir davranış değil midir? öyleyse öğrenilen her davranışın sönmesi gibi bu davranış da sönebilir. yeter ki doğru yöntemler, doğru koşullamalar ve pekiştireçler kullanılsın. kahve yanına sigara alışkanlığı olan adam bir süre kahve içmesin ya da kahve içerken yanına çikolata lokum yeme alışkanlığı getirsin. evin balkonuna çıkması yasaklansın. yemekten sonra sigara alışkanlığı olan adam yemek sonrası kuru meyve kuru yemiş yesin. çay sigara yerine çay çekirdek yapsın. çantasında sigara paketi taşır gibi naneli sakız naneli şeker paketi taşısın aklına sigara geldiğinde paketten bunları çıkartsın.
diğer mesele stresle baş etme yöntemleri ve problem çözme becerileri. şimdi sigara içen kişi stresli bir zamanda ya da öfkelendiğinde ya da üzücü bir haber aldığında hemen ilk ne yapar? sigara yakar. zira stresle baş etme yöntemi ve problem çözme becerisi bilmiyordur. sigara bırakmayı planladığı andan itibaren kişi stresle baş etme yöntemleri ve problem çözme becerileri çalışması lazım.
ve tabi ki nefes egzersizleri ve meditasyon en önemli yöntemlerden biri. şimdilik bu kadar. ayrıntılı bilgi isteyenler mesaj atabilir
hemen açıklayayım. sigara kullanımı evet maalesef bir alışkanlık. biz bir çok durumda sigara içmeyi alışkanlık haline getirmiş. (bakın bağımlılıktan farklı bir şeyden bahsediyorum) yemekten sonra sigara, sinirlenince sigara, üzülünce sigara, kahvenin yanına sigara, alkolün yanına sigara, sabah uyanır uyanmaz sigara, otobüs molasında sigara, ders arasında sigara vs vs. bunların her biri alışkanlık, yani otomatik olarak yaptığın şeyler. al alışkanlığı bir yerde. ya da yapmam gerek içmem gerek diye düşündüğün şeyler. bu alışkanlığın ortadan kalkabilmesi için yerine başka bir alışkanlık koymaya çalışacaksın. ve burada araya yanlış/hatalı eşleştirmeler giriyor ki bunları da fark edip yerine başka eşleştirmeler koyacaksın. sigara içme davranışı öğrenilen bir davranış değil midir? öyleyse öğrenilen her davranışın sönmesi gibi bu davranış da sönebilir. yeter ki doğru yöntemler, doğru koşullamalar ve pekiştireçler kullanılsın. kahve yanına sigara alışkanlığı olan adam bir süre kahve içmesin ya da kahve içerken yanına çikolata lokum yeme alışkanlığı getirsin. evin balkonuna çıkması yasaklansın. yemekten sonra sigara alışkanlığı olan adam yemek sonrası kuru meyve kuru yemiş yesin. çay sigara yerine çay çekirdek yapsın. çantasında sigara paketi taşır gibi naneli sakız naneli şeker paketi taşısın aklına sigara geldiğinde paketten bunları çıkartsın.
diğer mesele stresle baş etme yöntemleri ve problem çözme becerileri. şimdi sigara içen kişi stresli bir zamanda ya da öfkelendiğinde ya da üzücü bir haber aldığında hemen ilk ne yapar? sigara yakar. zira stresle baş etme yöntemi ve problem çözme becerisi bilmiyordur. sigara bırakmayı planladığı andan itibaren kişi stresle baş etme yöntemleri ve problem çözme becerileri çalışması lazım.
ve tabi ki nefes egzersizleri ve meditasyon en önemli yöntemlerden biri. şimdilik bu kadar. ayrıntılı bilgi isteyenler mesaj atabilir
devamını gör...
alice in absurdland
böyle tatlı böyle cici bir yazara ilk nick altı yazmasının bana nasip olması (bkz: hissikablelvuku) ).
ilk görüşte yakınlık bizimkisi.
yeni bir kız kardeş geldi bana.
iyi yazmalar iyi beğenmeler alice'cim.
ilk görüşte yakınlık bizimkisi.
yeni bir kız kardeş geldi bana.
iyi yazmalar iyi beğenmeler alice'cim.
devamını gör...
iko
istanbul kuyumcular odası.
devamını gör...