kamyonların arkasında yazan esaslı sözler.

"kader satılmıyor ki iyisini alalım."
devamını gör...

yılmaz erdoğan’ın yazıp yönettiği organize işler sazan sarmalı filmindeki mafyatik karakterdir. karakteri canladıran kıvanç tatlıtuğ, sarı saruhan’ın hakkını vermiştir ve filmde en çok güldüğüm sahnelerde bu karakter vardır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sarı saruhan bir bahis mafyasıdır. hamamböceği yarışlarından taklacı güvercinlere kadar her şey üzerine bahis oynatır. eşkin market bayır turbanspor ile aksay elektrik yeknesanköyspor takımlarının bölgesel amatör ligde oynadığı maçta taklacı ziya’nın taklasına gelmesi üzücüdür elbette. ancak ilk kalp atışına kadar bilen ziya bunu ağır öder.

ama sarı saruhan boş adam değildir. azer bülbül dinlemesi zoruna gidebilir gardaş ama kendini geliştirmek için scrabble oynar kız arkadaşı ecem’le. empati kelimesi ile ilgili bir derdi yoktur ama aşortmen bazı sıkıntılar yaratır.

saruhan bindiği her aracı kendi kullanır. bu bir taksi de olabilir bir zoydak da. kimseye güvenmez bu konuda. kontrol elinde olsun ister. direksiyonda hep kendisi olmak ister.

ahlaksız adamlardan hoşlanmaz. garibin, yetimin hakkını yedirmez. eğer aksi bir davranış içinde olan olursa okkalı bir tokatı hak eder.

zor durumlar da yaşar saruhan. küfürü bırakmıştır mesela. ecem’e verdiği sözü tutar. ama etrafında çok yav… bak… lan…

güzel bir karakterdir saruhan. severiz kendisini. şimdi ben bu tanımı bitiriyorum. ve bir yıldız gibi kayıp gidiyorum hayatınızdan, yapacağınız tek şey dilek tumak olur benim ardımdan.

çok güzel bir sözdeyiş.
devamını gör...

etrafımdaki insanları her geçen gün kirmaya ve kendimden uzaklaştırmaya devam ediyorum. bunun farkında olsam bile önüne gecemiyorum.
devamını gör...

duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini

yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara

bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı

dizlerinin yerine dayasaydım taşlara



hani bendim yedi renk hani tende can idim

hani gündüz hayalin geceler rüyan idim

demek ki senin için aşk değil yalan idim

acırım heder olan o en güzel yıllara
devamını gör...

sana doğru havlayarak geliyorsa çok yüksek bir sesle hayvana doğru var gücünle bağır, ne olduğunu anlamayıp apışıp kalacaktır hayvan.
tam o arada hayvan kendine gelene kadar topukla git.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yoldaş dedin az geri bastım
uyak nedir ki mühim olan kastım
iki laf söyledim az biraz sarstım
çaylak eğlendirdim bu da benim vasfım
devamını gör...

(bkz: burayı yıkarım)
devamını gör...

"bu neslin yüzlerce modern ideoloji, felsefe, sosyal ve bilimsel akımın karşısında dayanacak gücü kalmadı. bu nesil için bir şeyler yapın..."
"düşmanlık ile tarafsızlık dışında üçüncü bir yol var. o da fikri sorumluluktur. bu muhtaç olduğumuz bir şeydir. "
diyerek haykırmış (bkz: büyük insan)
devamını gör...

daha güçlü karakterler olmasına rağmen kaptan amerika'dır. neden bilmem ama çocukluğumdan beri çok sempati duyarım. sanırım mesele kalkanda.*
devamını gör...

her insanın kendi aptallıkları durmadan gülebilmesi için yeterli bir kaynaktır diyen kadın.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ama ben senin mahmur bakışını, yaylana yaylana üç metre olmuş patilerini öperim. *
kendisi on bin trilyon gündür böyle yatıyor. acaba mart ayı geldi ondan mı? gerçi ona olayı çok yanlış anlatmışlar. mart ayında kediler uyumuyor minnoşum. *
devamını gör...

necip fazıl en katıksız akapeli olurdu.
devamını gör...

sokak argosunda, sevgiliye hitap etmenin başka bir çeşitidir. bence kulağa hiç hoş gelmiyor. onun yerine hitap edilebilecek birçok kelime varken neden “manita” dedirten başlık.
devamını gör...

tamamen katıldığım başlıktır. şuan yazarken bile sağdan soldan reklam fışkırıyor. gerçekten sinir bozucu.
devamını gör...

yeni insanlar = yeni kültür ve yeni fikirler edinmek.
devamını gör...

buradantemel karamollaoğlu’ndan

sedat peker’e manifesto gibi açık mektup..
sayın sedat peker,
son bir ayda sosyal medyada yayınladığınız beş videoyu milyonlarca kişi gibi ben de izledim.
size yapılan türlü suçlamalar ve bunlara karşı sizin yapmış olduğunuz sarsıcı savunmalar üzerinde duracak değilim. bunu şu anda yapan onlarca gazeteci, televizyon yorumcusu bulunmaktadır.
sayın sedat peker,
bir türküde ya da bir şarkıda belirli aralıklardan sonra tekrarlanan bölüme “nakarat” denilir.
sizin beş videoda yapmış olduğunuz konuşmaların tümünde de şu ‘nakarat’ yer almaktadır:
biz bu vatanın fedaileriyiz!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz!
biz bu vatanın delileriyiz!
işte, bu mektubumda sizin bu nakarat bölümünüzü irdeleyeceğim.
sayın sedat peker,
son 35 yılda, özelleştirme adı altında, vatanın varlıkları, yani türk milletinin birikimleri ve zenginlikleri yabancı-yerli şirket ve kişilere satıldı.
vatanın yer altı ve yer üstü madenleri yağmalanırken siz kimlere fedailik yapıyordunuz?
vatanın fabrikaları ve işletmeleri yabancı ve yerli kişilere, peşkeş çekilirken siz kimlere karşı serdengeçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
bodrum’da yalıkavak yat limanı’na mehmet ağar’ın “çökmüş” olduğunu iddia ederek uzun uzun hesap soruyorsunuz. peki, vatanın tüm limanlarına yabancılar “çökerken” görünür bir delilik yaptınız mı, yani vatanı delicesine sevdiğinizi dosta da düşmana da gösterdiniz mi?
sayın sedat peker,
vatanın tarım toprakları yabancıların eline geçerken siz kimlerin fedailiğini yapıyordunuz?
türk çiftçisinin yerli tohum kullanması yasaklandığında, başta siyonist israil devleti olmak üzere yabancı ülkelerden ithal edilen, dna’sı değiştirilmiş kısır tohumlar türk çiftçisine dayatıldığında kimlerin adına serden geçtilik yapıyor, yani kelle koltukta savaşıyordunuz?
türk bankaları birer birer yabancıların eline geçerken, vatanın delileri olarak ortaya çıktığınızı gören oldu mu?
sayın sedat peker,
türkiye cumhuriyeti devleti’nin malı, yani türk halkının varlıkları konya şeker fabrikasına, amasya şeker fabrikasına, kütahya şeker fabrikasına ve adapazarı şeker fabrikasına, sizin deyiminizle, çöktüler!
neden o zaman, “biz bu vatanın fedaileriyiz” deyip ortaya çıkmadınız?
2003 yılında, türk halkının malı olan dev kuruluş petkim’e çöktüler!
biz bu vatanın serdengeçtileriyiz diyerek ayağa fırlamanız gerekmez miydi?
haziran 2003’de, türkiye’de en çok ciro yapan, en çok para kazanan ve devlete en çok vergi veren, her yıl türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde birinci sırayı alan, 4 bin işçinin çalıştığı, türk halkının malı, dev kuruluş tüpraş’a çöktüler!
biz bu vatanın delileriyiz, vatanımızı deliler gibi severiz, varlıklarımızı kimseye kaptırmayız deyip neden ortaya çıkmadınız?
sayın sedat peker,
şubat 2019’da, yani bundan iki yıl önce, “vatanı satanlar” adlı kitabım yayımlandı.
bu kitabımın kapağında 76, içinde ise yaklaşık 300 vatan satıcısının adı bulunmaktadır.
toplam sayıları yaklaşık 400’ü bulan bu kişiler sıradan kişiler değildir! bu kişiler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış kişilerdir.
devletimizin en üst yönetiminde bulunmuş bu kişilerin birer vatan satıcısı olduğunu doğruluğu tartışmasız belgelerle ortaya koydum.
sizin saygıda kusur etmediğiniz devlet bahçeli, kitabımdaki kişilerden biridir!
sizin ağır biçimde suçladığınız mehmet ağar, berat albayrak ve süleyman soylu, kitabımda adları geçen vatan satıcılarıdır!
sayın sedat peker,
kitabımda adları vatan satıcıları olarak geçen dört eski bakan yargıya koştular: namık kemal zeybek, abdüllatif şener, sadettin tantan ve rıfat serdaroğlu.
bu dört eski bakan yargıdan şunları talep ettiler: kitabın baskısı hemen durdurulsun, ülke genelinde kitaplar toplatılsın ve kitabın yazarı hapse atılsın!
sonuç ne oldu biliyor musunuz? yargı tüm iddia ve talepleri reddetti.
ancak bu kişiler bağlantılarını kullanarak kitabımın dağıtımını ve satışını engellemeye çalıştılar, bu çabaları sürmektedir…
sayın sedat peker,
cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan’a “recep abi” demektesiniz.
kişiler arasındaki dostluklara elbette karışma hakkım yok.
ancak size, “recep abiniz” hakkında biraz bilgi sunmak isterim.
vatanı satanlar kitabımda kendisine 25 sayfa ayırdım, sattığı vatan varlıklarının listesi o denli uzun yer aldı!
şimdi size sormam gerekiyor: vatanın varlıklarını satan “recep abinizin” karşısına dikilebilir misiniz, ‘ben bu vatanın fedaisiyim’ deyip ondan hesap sorabilir misiniz?
çok önemli bir konu daha var:
dünyadaki en büyük, en zengin bor madenleri türkiye’dedir. başta amerika olmak üzere çok sayıda ülkenin gözleri bor madenlerimizdedir.
bakın ne oldu: bor madenleri, türkiye varlık fonu’na devredildi. fonun başında da recep tayyip erdoğan var! sizin dilinizle söyleyeyim: bor madenlerimize “tayyip abiniz” çöktü! istediği zaman, istediği kişilere, istediği fiyata satabilir!
bu çok önemli konuyu da “vatanı satanlar” kitabımda, ayrı bir bölümde, belgeleriyle okurlara sundum.
bu konuda size sorum şu olsun: “tayyip abiniz” bu vatanın, bu milletin varlığı olan bor madenlerini yabancılara satmaya kalkışırsa, bir vatan fedaisi olarak, bir vatan serdengeçtisi olarak, bir vatan delisi olarak, karşısına dikilebilecek misiniz?
sayın sedat peker,
kişinin aynası, yaptığı işlerdir, söylemleri değil!
söylemleriyle tozu dumana katan, vatanseverliği, milliyetçiliği kimseye bırakmayan bir kişiye hemen inanıp kanar mıyız, yoksa dönüp somut olarak ne yaptığına, ortaya ne tür yapıtlar bıraktığına mı bakarız?
işte, ben öyle yapıyorum.
söylemlerinizdeki nakaratı ele alıyor ve vatanımız satılırken neden ‘vatanın fedailiğini’ yapmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıklarına yerli ve yabancılar ‘çökerken’ niçin ‘vatanın serdengeçtisi’ olduğunu göstermediğinizi soruyor, sorguluyorum!
vatanın varlıkları birer birer yerli ve yabancı sömürgecilerin eline geçerken neden ‘vatanın delisi’ olduğunuzu haykırmadığınızı soruyor, sorguluyorum!
sayın sedat peker,
siz, konuşmalarınızda şu iki kavrama, haklı olarak, çok önem veriyorsunuz: dürüst olmak ve namuslu olmak. size suç atanlara, tüm karşıtlarınıza “dürüst olun!”, “namuslu olun!” diye parmak sallıyorsunuz.
şimdi ben de size, ama parmağımı sallamadan uygarca sesleniyorum:
dürüst olun, namuslu olun!
siz bugüne kadar ne bir vatan fedaisi, ne bir vatan serdengeçtisi ne de bu vatanın delisiydiniz!
siz, adlarını kitabımda verdiğim bazı vatan satıcılarına, türlü biçimlerde uşaklık yapmış bir kişisiniz!
henüz 50 yaşındasınız, yani gençsiniz.
eğer bundan sonra dürüst ve namuslu davranırsanız gerçek bir vatansever olamaz mısınız?
ben, kişilerin geleceği hakkında her zaman olumlu düşünmeyi yeğlerim…
devamını gör...

belki de biten gün değildir...
devamını gör...

4.mektup

şebnem; ceylanların, kuğuların sınıf arkadaşı, cıvıltılı cimcime, bal şelalesi.

şövalye olsaydım, senin şehrine hücum etseydim, dudaklarını görünce kılıcımı düşürür, atımdan düşerdim. hiçbir zaferin erişemeyeceği tatta bir yenilgi olurdu. ellerin... boğumları kudretten zarafet şaheseri yüzükler gibi. insan kıyamaz dokunmaya. avuçların desenli kurabiyelere benziyor. öpsem, ağzımda şeker tadı bırakacak, kesin.

parmaklarının ucunda tırnakların küçük deniz kabukları gibi parlıyor şebnem... rüyanda başrolde değilsen kabus görüyorsun demektir. bir kerecik buluşalım, yeniden hayatımın başrolünde olayım. kalbimden mezarlık dumanları yükselse de ziyanı yok.

şebnem, bak hasretten bütün günahlarım döküldü. hacdan yeni gelmiş gibi hafifledim. şebnem, uçsuz bucaksız bir çayırda buluşalım. başını dizlerime koy. sevincimden çimlere kırağı düşürürüm. senden sinyal beklemek, dünya dışı uzayda yaşam belirtileri aramak gibi; acayip sancılı.

insan, nelere katlanmak zorunda kalacağını önceden kestiremiyor. göze aldığımız risklerden, tehlikelerden çok daha fazlası çıkıyor karşımıza. bakışların, cennetin eşiğinde sorulan bilmeceler gibiydi şebnem. artık hayatımın normale dönmesi imkansız.

şebnem, sen saklanınca ağaçların içi boşaldı, kuşlar iskelete döndü, deniz pıhtılaştı, gökyüzü felç oldu, bulutlar kireç bağladı, asfaltlar eriyor, minareler yamuldu; istanbul, haşlanmış lahana gibi kendini saldı. şebnem, seni manyaklar gibi özledim. iç içe geçmiş kafeslerin ortasında gibiyim.

şebnem, adın dilimin ortasına yuva yapmış guguk kuşu gibi, ne zaman ağzımı açsam uçuveriyor. hasretin gecenin mimarisi oldu, temeli, sütunları, kubbesi. seni sevmek, göğüs kafesimde bir gökdelen jeneratörü taşımakla aynı şey şebnem.

şebnem senin için buffalolar kurban edeyim, yağmur ormanlarını yakayım tabiatla kanlı bıçaklı olayım. şebnem tornavidayla dağlara oyuklar, mağaralar açayım. çölü avuç avuç başka yere taşıyayım.

şebnem bir öpücük ver, sonra yurdun dört bir yanına örülü demir ağları söküp trenleri karadan yürüteyim. türk kızılay'ına kan vereyim. oradan da altı nokta körler derneği'ne gideyim. körlere sesleneyim ''arkadaşlar, dünyanın kepazeliğini görmediğiniz için evet şanslısınız. fakat şebnem'in güzelliğini görebilmek için ölüp cennete gitmeniz gerekecek. sıkın dişinizi.''

öpüyorum gülüşünün bütün kıyılarını...
devamını gör...

uğruna ölünecek bir şey aynı zamanda uğruna yaşanacak şeydir. değerdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim