yalnızken çok mutluyum.
devamını gör...

3 yıl boyunca flüt üflemeyi beceremedim diye her müzik dersinde dayak yedim, allah uzun ömür versin, adam dayaktan kacmaya yim diye ayaklarıma basıp öyle dövüyordu, orta okul yahu zaten ufacık çocuğum o zamanlar, ve heb müzik dersinden bütünleme ye kalırdım, hiç doğrudan sınıf geçirmedi.
yinede hürmet ile ellerinden öpüyorum.
devamını gör...

yönetmenliğini prachya pinkaew yaptığı,
senaryosunu, napalee ve chookiat sakveerakul'un yaptığı,
başrollerini ise; hiroshi abe, pongpat wachirabunjong ve mükemmel performansı ile jee ja yanin'in yaptığı 2008 yapımı tayland filmi.
tay döğüş sanatlarının bütün inceliklerini görebiliyoruz filmde.
bu filmin döğüş koreografisini yapan kişinin de hakkını teslim etmek icap ediyor; panna rittikrai.

bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasınlar lütfen.


taylandlı gangster no. 8'in kız arkadaşı olan zin, gönlünü rakip yakuza patronu masashi'ye kaptırır. hal böyle olunca no:8 her ikisini ayırıp sürgüne gönderir ve görüşmelerini yasaklar. bu onların cezalarıdır.
zin, masashi'nin japonya'ya gitmesinin ardından bir bebek dünyaya getirir. ancak bebek otistiktir. gördüğü her şeyi kayıt altına alabilen bu bebek, gördüğü jackie chan, bruce lee filmlerindeki döğüş sanatlarını bile hafızasına alır.
taşındıkları yeni evleri bir döğüş okulunun bahçesini gören otistik çocuk, kendi kendine döğüş sanatları konusunda bir uzman haline gelir.
zin'in kanser olmasının ardından çocuklar annesinin masraflarıyla baş etmeye çalışırken, bir gün yanlışlıkla zin'e borçlu insanların listesini bulur ve borç tahsilatına başlarlar.
bu noktada bir dip not paylaşmam lazım:
ilk tahsilat ve ikinci tahsilatta ben diyorum ki ''bu filmi izledim sanırım hiç yabancı gelmiyor.'' meğersem; çocuğun tv den gördüğü filmlerin bire bir aynısını çekmişler, mekanlarda dahil olmak üzere... bruce lee ve jackie chan'ın...
sonrada onları yanyana koyup göstermişler. ancak telif sorunu nedeniyle ,maalesef o şekliyle göremedik. eğer görseydik çok daha mükemmel olacaktı eminim.

bundan sonrası tam anlamıyla döğüş sanatları festivali gibiydi. özellikle filmin sonunda kamera arkasındaki görüntülerde adamların gerçekten dayak yediğini kafalarından foşur foşur kanlar aktığını ve üçüncü kattan patır patır düştüklerini gördüm gerçekten filmi çekmek için canlarını ortaya koymuşlar.
döğüş sanatları filmlerini seviyorsanız eminim ki bu filmi izleyin mutlaka kamera arkasını da izleyin.

mükemmeldi.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

primci ve ilgi manyağı bir yazar olarak bu benimdir. ilgisiz yaşamayı öğrenemeyen her yazar geri dönmeyi tadacaktır.
devamını gör...

online hale gelen reçete sistemi ile eczacı arkadaşların öğrenmek zorunda kalmadıkları elf dilidir.

bir arkadaşım preklinik derslerden sıkılıp hocam ne zaman doktor yazısı yazmayı öğrenicez diye tivit atmıştı. hâlâ dalgası geçilir.
devamını gör...

affınıza sığınarak belki onlarca saat anlattığım, üzerine yüzlerce sayfa okuduğum ve mütemadiyen yazdığım bir konu olan patriyarka ve kapitalizm ilişkisi üzerine elimden geldiğince kısa tutarak bu başlığa bir izah getirmek istiyorum.

patriyarka esasen erkek egemenliği olarak tarifleyebileceğimiz bir toplumsal örgütlenme, toplumsal ve sosyal bir sistemdir. temeli kadın ve erkekler arasında erkek lehine mütemadi bir ayrımcılık ve eşitsizliğe dayanır.

patriyarkanın binlerce yıllık bir geçmişi vardır, açık ve geniş tarifiyle patriyarka, mülkiyetin/devletin/iş bölümünün/ailenin/dinlerin doğduğu ilk ana kadar gider. ve patriyarka o günden bugüne kendini yeniden üreten ve bütün hayatımızı saran bir sistemdir.
örneğin kadınların evrimimiz henüz sürerken bir takım fiziksel aktivitelerden alıkonulması ve bedenlerinin ufalması sonucu dahi patriyarkaya dayanır.

patriyarka; cinsiyet temelli ezme ezilme ilişkilerininin, kadın beden, emek ve kimliği üzerinde erkekler tarafından kuruldan tahakkümün ve cinsiyet temelli eşitsizliklerin ana kaynağı olarak bugüne kadar kendini taşımıştır.
ayrıca patriyarka toplumsal cinsiyet normları (bkz: cinsiyet belası), dinler ve kültürel hegemonyasını empoze eden televizyondan sanata, sanattan eğitime bütün hayatı kapsayan ikna ve zor mekanizmaları ve devletler eliyle (bkz: devlet ve devrim) kendini sürekli yeniden üretir.

işte bu kadim zorbalık, kapitalizmin doğuşuyla bu yeni üretim tarzına eklemlenir. ve artık patriyarkal kapitalizm dediğimiz sistem karşımıza çıkar.

peki ne demektir kapitalizmle patriyarkanın "evliliği"?
kapitalizm, kendi temel dürtüsü olan sermaye lehine olabilecek olan bütün sosyal sistemleri kendisine katma eğilimi gereği, patriyarkayı burjuvazinin lehine olabilecek bütün yönleriyle kendisine katmış ve desteklemiştir. ve bu pek çok yönüyle kapitalizmi kuvvetlendirmiştir. konuyla ilgili şuraya tatlı ve anlaşılır bir yazı bırakayım da tanımım azıcık kısalsın.*
velhasıl kelam patriyarkal kapitalizm ya da kapitalist patriyarka, bir sistemdir ve hayatımızın her yerindedir. konu bir "tapınılma" meselesinden daha çok, somut durumun somut sonuçlarının görünmesidir.

erkekler; egemen oldukları ve ev içi ücretsiz emek başta olmak üzere, kadın, beden ve emeği üzerindeki tahakkümleriyle avantajlı ve daha "konforlu" yaşamlara kavuştuları için, kapitalizm ise kadınların ücretli ve ücretsiz emekleri üzerindeki sömürü silsilesiyle daha çok kar ettiği ve artı değer üretebildigi için asla ataerkiden vazgeçmek istemezler. (bkz: ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni)
bundan mütevellit bu erkekliğe tapınma hali olağan ve tutarlı bir sonuçtur.

peki bu silsile eğitimle, adaletle ve yahutta patriyarkal kapitalizmi yeniden üreten kanalların revize edilmesiyle çözülebilir mi? açık olmak gerekirse bu revizyonlar elbette kadınları güçlendirecek ve patriyarkal kapitalizmin zorbalığının tazyikini biraz olsun kesecektir. ama kesin çözüm mutlaka toplumsal devrimde düğümlenmektedir. feminizmin nihayi zaferi olmaksızın patriyarkadan kurtulmak mümkün değildir.
ayrıyeten, kapitalizmin üretim ilişkileri tamamen dağıtılmadan, yani siyasal devrim gerçekleşmeden, patriyarkadan temelli kurtulmak da mümkün olmayacaltır.
çünkü patriyarka ve kapitalizm ilişkisi dışsal ve yahutta taktiksel değildir, stratejik, organik ve içseldir. (bkz: sosyalist feminizm)

velhasıl ataerkil sisteme tapılması, nesnel bir sonuçtur. ve patriyarkal kapitalizmin yarattığı insan ve üretim ilişkilerinin olağan bir sonucu olarak geniş perspektifte kavranmalıdır. ancak bu noktada kavramalarımız inşa edeceğimiz çözümlere hakiki dayanaklar oluşturabilecektir.

dip not: bu tanım boyunca tariflenen tahliller çoğunlukla sosyalist feminist perspektifle kaleme alınmıştır. niyetim başka feminizmlerin, tahlillerini yok saymak değildir.
devamını gör...

ramazanın gelmesiyle beraber sözlük radyosunda yapılması gereken programdır.

yoldaş sahuru bekleyen yazarlara bazı değerli hikayeler anlatıp sorulara cevap vermelidir. iko sözlükte müslüman yazarlar için su için hurma yiyin uyarıları yapmalıdır.
devamını gör...

yahudi asıllı alman yazardır. yazarlığının yanı sıra bestekar ve de gazetecidir. prag doğumlu bir yazardır ve elbette prag deyince insanın aklına önce; olduğu kişi ile göründüğü kişi arasında devasa farklılıklar olduğunu düşündüğüm, çoğu insanın bir aziz mertebesinde gördüğü ama ziyadesiyle günahkar bir ölümlü olan franz kafka gelir. ve franz kafka koyduğu virgüle bile hayran olduğum tek yazardır.

max brod ortaya koyduğu onlarca eserden bağımsız olarak sadece kafka’nın en yakın arkadaşı olarak tanınmaya mahkum olmuş, kafka’nın dünyanın en büyük yazarı olarak anılmasında aslan payına sahip olan iyi niyetli bir haindir.

nietzsche ile ilgili bir fikir çatışması sonucu tanışan ve çok iyi arkadaş olan ikili kafka ölene kadar arkadaşlıklarını sürdürmüştür. max brod çoğu zaman kendi yazarlığını bir kenara bırakıp dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarı olarak gördüğü kafka’yı yüreklendirmek ve ona destek olmak için uğraşmıştır.

kafka zor bir insandır, yapay bir karanlığı vardır, olmadık sorunlar uydurur, hastadır, ciğerleri iflas etmek üzeredir, işinden nefret eder, babasını olmayacak şeylerle suçlar ve ayran gönüllüdür. max her durumda kafka’nın yanındadır.

kafka ölüm döşeğinde max’a teslim eder yazdıklarını ve hepsini yakmasını ister. dramatik kafka hareketleridir bunlar elbette. yazdıklarını kendisi yakmak yerine bunları yayımlayacağını bildiği brod’a teslim etmek.

max, kafka’ya görünüşte ihanet ederken aslında tam da kafka’nın istediğini yapar ve her şeyi yayımlar.

max brod dünya edebiyat tarihinin şahit olduğu en muhteşem haindir.
devamını gör...

üstün bilgisini sözlüğe sunmak istemiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

demokrasinin açıkları olduğunu ve eğitimsiz halkın demokrasi nedeniyle büyük zararlar göreceğini düşünmesi nedeni ile yaptığı eylemdir.
en bilindik eleştirisi şu şekildedir.

"eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?

ademantus'un cevabı çok açıktır: elbette ki ikincisi! sokrates'in buna cevabı ise şu şekildedir:

peki bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki yetişkin insanların rastgele ve herhangi bir grubunun bir ülkeyi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu düşünebilmekteyiz?"
devamını gör...

orta çağ karanlığından hallice olan doksanlar kargaşası içinde türk televizyon tarihinin gelmiş geçmiş en cıvık simalarından biri olan ve oyunculuk yeteneğini sergilemek yerine sulu programları ile ekrana yapışan mehmet ali erbil’in sunduğu yarışma programıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aslında o zamanları yaşamış olan ve mecburen televizyon çocuğu olan insanlar için sansürsüz yayının başlaması ile her şey çok doğal gelmeye başlamıştı zamanla. ama kendi düşüncemi belirtmek gerekirse mehmet ali erbil sululuğu bana hiçbir dönem de normal gelmedi ve bir kez bile yaptığı zeka gerektirmeyen espirilere güldüğümü hatırlamıyorum.

doğrusunu söylemek gerekirse yarışma çok eğlenceli olabilecek bir formatta idi. ayrıca basit olması da izlenebilir kılıyordu yarışmayı. katılan kişi şarkı söylemeye başlıyor, sunucu değiştir dediğinde ise hemen başka bir şarkıya geçiyordu. eğer aklına yeni bir şarkı gelmezse yarışmayı kaybetmiş oluyordu. yarışmanın ne kadar süreceğine ise sunucu karar veriyordu.

ancak katılanlar şarkı söylerken eğer yeterince cıvık değillerse mehmet ali erbil saçma sapan hareketlerle izleyenleri güldürmeye çalışıyordu. komik olmayı başaramayınca ya itici mimikler ya da cinsel çağrışımlı şakalarda ısrar ederek insanların sinirlerini bozarak güldürmek gibi bir tavır geliştirmişti.

yine de birçok efsane yarışmacıyı türk medya tarihine kazandıran bu yarışmanın sözlük ahalisinin hatırından çıkmasına gönlüm razı gelmedi.

değiştir!
devamını gör...

ortamda açtığınızda orada bulunan herkesin kafasını kaldırıp şaşkınlıkla size bakmasını garanti eden pleasure slave adlı şarkıya sahip gruptur.

kings of metal albümü efsanedir. severiz.
devamını gör...

numarası kayıtlı olmayan bir eleman iban attı. "sen kimsin?" dedikten sonra da böyle bir mesaj attı. hadi diyelim numaran kayıtlı ve seni tanıyorum ulan yine çok saçma bu mesaj ahahshs.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

istanbul / kadıköy'de bir caddenin adıdır. cadde üzerinde kâzım karabekir müzesi bulunmaktadır.
devamını gör...

göbüş?
devamını gör...

128 milyar dolar ve ceza*))
devamını gör...

richard harrington ve mali harries'in başrollerinde oynadığı 2013 yapımı ingiliz polisiye dizisi.

galler bölgesinin soğuk ve sarp cografyasinda enfes görüntüler eşliğinde çekilmiş. gri ve puslu havasına, azgın dalgaların boy attığı denizine, gri taş bloklardan ve duvar kağıdı ile kaplanmış neredeyse bir örnek evlerine bakarak bu sıcak yaz günlerinde serinlemenizi sağlıyor. polisiye dizilerde amerikan yapımlarından sonra ingilizlerin bu işte daha iyi olduğunu bir kez daha ikna olmama sebep olmuştur.
jean christophe grange okuru olan şahsımın aksiyondan çok tarih ve psikoloji sevmesi nedeniyle dizinin az aksiyon bol hikayeyi yapısı hoşuma gidiyor.
tabiki bu dizide de özel hayatında sorunları olan dedektif, büro içinde iktidar savaşları, güven vermeyen iktidar yanlısı amirler ve en önemlisi gözlüklü bilgisayar ve arşiv uzmanı çalışkan yardimci klişeleri kullanılmış. insanların öldürmek için intikam duygusuna sığındığı hikayeler, ingiliz soğukluğunin hissedildiği, konuşmaların çok uzun olmadığı, dedektifin ukala şakalarının yer almadığı dizi 31 temmuz'a kadar netflix'ten izlenebilir. küçük bir suprizbozan olarak dizide her bölümde en az gösterilen karakter en çok dikkat edilmesi gereken karakter olarak dikkatinizde olmali.
devamını gör...

son yıllarda mars gezegeninin yalnızlığını çok bozdular. tıpkı benimkini de bozdukları gibi. ayrıca kendimi sürekli "felakete uğrayan ve evrende kalan tek gezegen" olarak tanımlarım. size abartı gelebilir lakin onun da hikayesi var. hepsi sırayla. *

tabii ki son feci bisiklet'in de etkisi var. bu da böyle. *
devamını gör...

arada aklıma esiyor aslında güzel meslek alırız hurdacı kamyonumuzu
yazarız arkasına hurdacı olmak bahane sokak sokak seni arıyorum diye
arabayla dolanırız hurdacığğ diye
oh mis
işin şakası bir yana birde çevresi olanlar bakırdan felan iyi para kırıyor hurdacılıktan
devamını gör...

iyi bir ailenin, iyi yetişmiş ve iyi bir eğitim almış çocuğudur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim