rabbim nevada dedi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

değişik bir algoritması olan reklamlar , bazen çekik gözlü adamlar filan çıkıyor sayfa akışıma reklam olarak . az biraz gözlerde çekiklik te var . insan kıllanmıyor değil .
devamını gör...

evet kaynıyoruz burda ve gayet mutluyuz ve seviyoruz birbirimizi.
devamını gör...

tanımadığım numaradan,nefes aldırmadan art arda arama.kalp krizi eşliğinde küfür etmelik.
devamını gör...

çok enteresan bir cümle.. bu ne perhiz what is this, aman ismail can't touch this! daha fazla anlam ifade ediyor..
akraba evliliklerinin genetik sonuçlarının oluşturabileceği durumlardan uzun uzun bahsedemem ama genel olarak akraba evlilikleri, devam eden jenerasyonlarda, normalde resesif geçişli ve ciddi genetik hastalıklara/etkilere sebep olan genlerin homozigot duruma geçip, görülmesine sebep olur en basitinden. akrabalarınızla evlenmeden önce;
aşk nedir?
kalıtım nedir?
letal gen nedir?
crossing-over'ın amacı nedir?
'en iyinin hayatta kalması' konsepti ne anlama gelir?
bu soruların cevaplarını iyice özümseyin ve sonra tekrar düşünün, tabi seçim yine sizin.
*burada ahlaki bir bakış açısını asla katmıyorum o başka bir tartışma konusu zaten, sadece genetik bakış açısıyla neden akraba evliliği tehlikelidir bundan bahsediyorum.
devamını gör...

dünyanın güneş etrafında döndüğünü iddia eden ilk kişi olması ile ünlü yunan'lı gökbilimci'dir.
devamını gör...

ted bandy söyle diyordu:
"fark ettim ki tüm ahlaki yargılar aslında değer yargıları, tüm değer yargıları da sübjektif. hiçbirinin doğru veya yanlış olduğu ispatlanamaz. hatta bir yerde amerikan başyargıcının amerikan anayasasının kolektif değer yargılarından başka bir şey olmadığını yazdığını okumuştum. başyargıcın fark edemediği bir şeyin farkına vardım. eğer bir değer yargısının rasyonelliği sıfırsa onu milyonlarla çarpmak daha rasyonel hale getirmiyor. o sebeple ki yasalara uymak için kimsenin bir sebebi yok. hele benim gibi zincirlerinden kurtulmuş güçlü ve cesur bir karakterin hiç yok. sonra fark ettim ki tamamen özgür olmak için tamamen sınır tanımayan biri olman lazım. özgürlüğümün karşısındaki en büyük engel işte bu başkaları tarafından üretilen ve bana dayatılan saçma değer yargıların uyma zorunluluğumdu. kendime sordum, kim bu başkaları. insan haklarına sahip başka insanlar mı? peki neden bir insan hayvanını öldürmek başka bir hayvanı öldürmekten daha yanlış olsun ki? ha insan ha domuz ha koyun... senin hayatın senin için, bir domuzun kendisi için olan hayatından daha fazlasını mı ifade ediyor? neden kendim alabileceğim daha fazla hazdan bir başkası için fedakarlık edeyim ki? niye böyle bir zorunlulukta bulunayım? bu bilim çağında tanrı ya da doğa bazı hazları ahlaklı veya iyi diye haftaladı bazılarını da ahlaksız veya kötü diye. gelelim özete güzel bayan. jambon yemekten alacağım haz ile şu an sana tecavüz edip öldürmekten alacağım haz arasında hiçbir fark yok. vicdanlı ve dürüst sorgulamam ve eğitimim beni bu sonuca vardırdı."

ted bundy burada sadece üretilmiş yasalara değil bütün etiklere de s**tiri çekti *


(bkz: niçin ahlaklı olmalıyım)
(bkz: ya teizm ya nihilizm)
devamını gör...

çoğu zaman frank w. benson olarak anılan 1862 - 1951 yılları arasında yaşamış amerikalı izlenimci ressam.
resme ilgisinin evde küçük bir odada kendi kendine resim yaparak zaman geçiren annesinden geldiği söylenir.
hem amerika'da hem de avrupa'da resim üzerine iyi eğitimler almıştır. eğitimi bittikten sonra da bir süre eğitmenlik yapmıştır.
ününü gerçekçi portreleriyle elde etmiştir. en çok ilham aldığı iki ressam olarak johannes vermeer ve diego velazquez gösterilir. elbette ki bir izlenimci olarak claude monet'den de epey etkilenmiştir. benson'ın resimlerindeki fırça darbeleri ve stili monet'yi çokça hatırlatır.
zamanında yeni ortaya çıkmakta olan kübizm, dışavurumculuk, fovizm gibi akımlardan etkilenmemiş ve her zaman bir amerikan izlenimcisi olarak kalmıştır.
benson, hem son derece başarılı bir sanatçı hem de museum of fine arts'ın yöneticisi olarak boston'ın sanat sahnesinde kilit bir figürdü. 1914'te altı kişiyle birlikte the guild of boston artists'i kurdu. çalışmalarını boston dışında sergilemekte zorlanan yerel sanatçıları desteklemek için açılan the guild of boston artists'te 13 yıl başkanlık yaptı. avrupa'nın tarihi loncalarını örnek alan kuruluş, destekleyici bir ortamda yüksek profesyonel standartlara sahipti. newbury galerilerinde, tüm üyelerin yıllık eserleri, sanatçıların bireysel çalışmalarını vurgulayan iki haftalık tek kişilik şovlarla sergilendi.


sketch for a mural
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

canadian geese
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

summer
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

the benson family at wooster farm
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kadıköy sokaklarından.
pembe çiçekli at kestanesi ağacı
aesculus carnea briotii
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

huzur veren bir tane.

kirazın tadı filmini anımsatıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

iskandinav ülkeleri gibi. malum sözlüklere de orta doğu diyebiliriz belki.
devamını gör...

cem karaca
devamını gör...

maide süresinin 32.ayetinde “kim bir canı, başka bir cana ya da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.” ayetine konu olan büyük günah.
devamını gör...


ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun.

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun.

belki haziran da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını götürüyor

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
devamını gör...

valla nisanlısının suratına emoji koyanı gördükten sonra bebek o kadar garip gelmiyor bana.
devamını gör...

refah,
soğuk,
doğa,
kuzey ışıkları.
devamını gör...

avril lavigne çalarak gönlümü fethetmiş radyo yayınıdır. özlemişim yahuu. iyi yayınlar dilerim.*
devamını gör...

kolay görünüp zor okunan demektir. edebiyatımızda bu tarzda eserler veren kişilerin en önemlisi yunus emre'dir.
devamını gör...

çoğunlukla moderatörlerin yaptığı eylem. maksat "çok güzel yazıyorsun, lütfen devam et" motivastonuyla sözlükte kalıcı olmanı sağlamaktır.
devamını gör...

(bkz: aradığınız saç yerinde bulunamıyor).
gece bizi uyutup ne muhabbetler döndürmüşsünüz. gençler işte kanları kaynıyor. bir de saçlar efil efil maşallah.
devamını gör...



ben yine bu adama takıldım ya, ne oluyor bana? aşk maşk da yok... hayrolsun... en son on birinci sınıfta falan dinlemiştim herhalde. neyse. istediğim bölüme yerleşmenin mutluluğu başımı döndürdü herhal.

"bu fırtına dinmek bilmez mi, bir öpüşsek her şey geçmez mi?"
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim