sözleri ahmed arif'e ait olan, sevdiğim bir şarkı.
devamını gör...

senaryosunu sadık şendil ve suphi tekiner’in yazdığı yönetmenliğini ise orhan aksoy’un üstlendiği öyle olsun filmindeki bir karakterdir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
zeytinyağı kralı hulusi bey’in firması hakkında sürekli olarak yazılar yazan kepçe bu firmanın zeytinyağlarına motor yağı kattığı iddiasına kadar vardırır işi. fason bir uğur dündar olan kepçe işi iyice çığrından çıkarıp hulusi bey’in kızının evli erkeklerle ilişkisi olduğunu iddia eder köşesinde ama bu iddia asılsız çıkar ve açılan davayı hulusi bey’in kazanması üzerine gazete kapanmak üzeredir.

bunun üzerine kepçe mahlaslı gazeteci ferit ve fotoğrafçısı şevki hulusi bey’in kızına tuzak kurarlar ama işler istedikleri gibi gitmez. ferit, domates güzeli seçtikleri ayşe huyugüzel ile sahte bir evlilik yapar ve sonra da alev’i tavlamak için uğraşmaya başlar ancak bu ailenin iddia ettiği gibi bir aile olmadığını anladığında geri dönmek için oldukça geçtir.

kepçe günümüzde de hala var olan gazeteci karakterine mükemmel bir örnektir aslında. sonunda doğru yolu bulması, doğru olanı söylemesi için kendi menfaatine bir sonuç olması gerekir her zaman.
devamını gör...

ahmet kutsi tecer'in bir şiiridir. daha sonra münir ceyhan tarafından bestelenmiştir. çocukken sevdiğimiz okul şarkılarındandı, halâ okullarda öğretiliyor mu acaba?

orda bir köy var, uzakta
o köy bizim köyümüzdür.
gezmesek de, tozmasak da
o köy bizim köyümüzdür.

orda bir ev var, uzakta
o ev bizim evimizdir.
yatmasak da, kalkmasak da
o ev bizim evimizdir.

orda bir ses var, uzakta
o ses bizim sesimizdir.
duymasak da, tınmasak da
o ses bizim sesimizdir.

orda bir dağ var, uzakta
o dağ bizim dağımızdır.
inmesek de, çıkmasak da
o dağ bizim dağımızdır.

orda bir yol var, uzakta
o yol bizim yolumuzdur.
dönmesek de, varmasak da
o yol bizim yolumuzdur.
devamını gör...

ilişki mutlu ederken mutlu olmaktır.
devamını gör...

bir (bkz: fikret kızılok) şarkısı. sözlerini yazam da tam olsun.

bunca yıl herkesten kaçtın, en sonunda buldum sandın
ansızın içini açtın yapma dedim, yaptın gönül
gözleri senden uzaktı, farkedilmez bir tuzaktı
sana böylesi yasaktı yapma dedim, yaptın gönül
o bir yolcu sen bir hancı
gördüğün en son yalancı
içindeki derin sancı
gitmez dedim kaldı gönül
sen istedin, ben dinledim
senden ayrı olmaz dedim
en sonunda ben de sevdim
şimdi beni kurtar gönül
gözlerin bakar da görmez, ellerin tutar da bilmez
gece gündüz farkedilmez
demedim mi sana gönül?
sabahın tam üçündesin, dertlerin en gücündesin
hala onun peşindesin gitme dedim, gittin gönül
böylesi sevdiğin için
bir kördüğüm oldu için
ağlıyorsun için için
demedim mi sana gönül?
sen istedin, ben dinledim
senden ayrı olmaz dedim
en sonunda ben de sevdim
şimdi beni kurtar gönül
böylesi sevdiğin için
bir kördüğüm oldu için
ağlıyorsun için için
demedim mi sana gönül?
sen istedin, ben dinledim
senden ayrı olmaz dedim
en sonunda ben de sevdim
şimdi beni kurtar gönül
o bir yolcu sen bir hancı
gördüğün en son yalancı
içindeki derin sancı
gitmez dedim kaldı gönül
sen istedin, ben dinledim
senden ayrı olmaz dedim
en sonunda ben de sevdim
şimdi beni kurtar gönül
o bir yolcu sen bir hancı
gördüğün en son yalancı
içindeki derin sancı
gitmez dedim kaldı gönül
sen istedin, ben dinledim
senden ayrı olmaz dedim
en sonunda ben de sevdim
şimdi beni kurtar gönül
o bir yolcu sen bir hancı
gördüğün en son yalancı
içindeki derin sancı
gitmez dedim kaldı gönül
sen istedin, ben dinledim
senden ayrı olmaz dedim
en sonunda ben de sevdim
şimdi beni kurtar gönül


benim en sevmediğim fikret kızılok şarkısı olabilir. kalbim'i buna ziyade hep daha çok sevmişimdir. bunun her rakı sofrasına bir şekilde dahil olmasından dolayı olabilir, bilemiyorum. o tekrarlar beni boğuyor.
devamını gör...

genellikle yeni tanıştığın insanların sana değer vermemesi, sadece belirli bir düzlemde ilişki kurup, hayatının bir çok noktasında seni sınırlaması yüzündendir.
sizlere değer vermeyen insanlara vakit kaybetmeyiniz. zira acıdan başka vaadi olmayan bir sarmala girersiniz.
devamını gör...

bir carl sagan metaforu :
garajımda ağzından ateş püskürten bir ejderha var diyorum. heyecanla "göster" diyorsunuz. garajıma götürüyorum ve "aha orda" diyorum. siz hiçbir şey göremiyorsunuz, "e hani nerde?" diyorsunuz. "ha, söylemeyi unuttum, bu ejderha görünmez" diyorum. "tamam o zaman" diyorsunuz, "yere biraz un serpelim, bari ayak izlerini görürüz." serpiyoruz unu yere ve bekliyoruz, hiçbir şey olmuyor. "tabii ki ayak izlerini göremeyiz" diyorum, "çünkü bu ejderha uçuyor." siz gaza geliyorsunuz, elinize bir sprey boya alıp ortalığa püskürtmeye başlıyorsunuz, ejderhanın orada olup olmadığını anlamak için. boya duvarlardan başka hiçbir şeyi boyamıyor. "sprey boya tabii ki işe yaramaz" diyorum, "çünkü bu ejderha casper gibi bi şey, cisimler onun içinden geçer." siz koşup bi kızılötesi kamera getiriyorsunuz, o da hiçbir şey göstermiyor. "tabii ki göstermez" diyorum ben, "bu ejderha ısı yaymıyor ki."

denediğiniz hiçbir test ejderhanın varlığını ortaya çıkarmıyor, ama ben hepsine bi açıklama getiriyorum. şimdi bu ejderha var mıdır yok mudur? ne yokluğu ne de varlığı direkt olarak ispatlanmış değildir, ama varolması için hiçbir sebep (varolduğuna dair bir işaret ya da kanıt) olmadığı için yok demek çok daha akla yakındır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

polis çevirmesi, gümrük kontrolü, geç kalınmış toplantı odası gibi şeylerdir.
devamını gör...

türk dil kurumu'na göre anlamları:

--- alıntı ---

- başka bir kelime veya kökten türemiş, çıkmış
- türev
- özleyen, göreceği gelen

--- alıntı ---

olan kelime.

bu vesile ile, içerisinde müştak kelimesi geçen çok sevdiğim bir şarkıyı da şu kenara koyayım:

devamını gör...

şanssızlıktan yakınarak yürüdüğün yolda dünyanın son yağmuru yağdı, sen o akşam şemsiye açtın.
devamını gör...

bir balıkçı abimize göre hamsileri oldukça kötü olan ülkedir.

ayrıca sovyet devlet insanı stalin'in memleketidir.
devamını gör...

bazen ne yaparsan yap hiçbir şey değişmez, hep mi beni bulur, hep mi bu kısır döngü sürecek diyorsan, orada derin bir tefekküre dalman gerekir çünkü döngüden çıkmaya henüz içsel olarak hazır değilsen, zaten şimdi ve burada yani anda kalmayı henüz becerememiş isen daha alacağın dersler, tekamül yolunun gösterdiği istikamette gideceğin yollar var demektir. önce sakinleşmeli, bilincini "şimdi ve burada"ya getirebilmeli, sonrasında gideceğin yolda kararlılıkla yürüyebilmelisin.. ancak dingin ve sakin bir zihinle çıkılan yolda başına gelenlerle mücadele edecek gücün olur...
devamını gör...

birkaç saat önce okuduğum bir yazıda denk geldiğim ve ilgimi çekmesi sonucu hakkında küçük bir araştırma yaptığım hipotezdir. bu hipoteze göre, ilk dünya ortamında dna'dan bile önce rna bulunuyordu. özetle, rna'nın temellendirdiği hayat, dna'nın temellendirdiği hayattan önce vardı. buna "rna dünyası hipotezi" deniyor. biyologlar, 80'lere kadar rna basit bir şey sanıyordu. fakat bu tarihten sonraki araştırmalarla rna'nın çok daha fazlası olduğu gösterildi. rna'nın kimyasal reaksiyonlara sebep olabildiği ama bunun yanı sıra bilgi de taşıyabildiği keşfedildiğinde, biyologlar rna tarihini daha fazla sorgulamaya başladılar. ve yaşamın ortaya çıkışı döneminde, rna'nın aktif bir rol, bir görev üstlenmiş olduğunu düşündüler. hatta o dönemde rna'nın kendini kopyalayabildiğini, hücredeki birçok işi yaptığını söylediler. ve buna da rna dünyası hipotezi adını verdiler. yani bir zamanlar hayat, rna temelliydi. birçok şey rna kontrolündeydi. adeta bir "rna dünyası" vardı. ama günümüzdeki birçok görev artık rna tarafından yapılmıyor. işte bu yüzden artık çoktan "rna dünyası" devrinin kapandığına ve rna dünyası döneminde tüm her şeyi rna'nın üstlendiğine inanıyorlar. ama tabii bu hipotezin de bazı eksik yanları bulunuyor. bu arada günümüzde artık rna kendisini tek başına çoğaltamaz. **

(bkz: rna) (bkz: dna)
devamını gör...

türkiye'nin tek genel sorunu vardır, o da örgütsüzlüktür. ister kooperatifler, ister sendikalar, birlikler, komiteler veya siyasi partiler ve hatta apartman yönetimleri üzerinden olsun, halkın örgütlü olduğu yerde yönetenler at oynatamazlar, pervasızca yolsuzluk yapamazlar, halkın çıkarlarını öyle kolayca bir yana itemezler. çünkü gelebilecek tepkiden çekinirler. insan, toplumsal bağlam içinde evrimleşmiş ve her türlü erdemi de bu bağlamda geliştirmiştir. erdem, ister kendi vicdanımızdan, ister başka kişilerden gelebilecek tepkilere karşı duyduğumuz korkunun yansımasıdır. toplumsal denetimin bulunmadığı yerde, erdem ve ahlak gelişiminden söz edilemez. örgütlenin, nerede olursa olsun
devamını gör...

oğlak su..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

adam gibi sendikalaşmayı, hak aramayı, masaya yeri geldiğinde yumruğunu vurmayı bilmeyen üstüne üstlük sendikalaşan ve hakkını arayan insanlara vatan haini gözüyle bakan, iş yerinde çalışan dişi sineğin arkasından bile konuşan türk işçi sınıfına az biledir.

beter olun.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

iki noktayı rüzgar alıp götürse geriye kalan kelime kul, ilginç.

doğmak, yeniden doğmak, küllerinden doğmak, rahim, geç yunanca'ya eklektos'un ta dip anlamını da üstleniyor kül kelimesi.

ya yanlışsa tüm bilinenler?
ya ille de yanmak gerekmiyorsa yeniden doğuş için?
cevap anahtarı kimde bu dünyanın?

kül, ruh artığı anca, o da bitince.
devamını gör...

göz yaşı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim