geceye bir şiir bırak
yine gittin o karanlık odaya
karanlık uykularına.
sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
bir bakardım eğilmiş su içiyor
gamzelerinden kuşlar.
bir bakardım gözlerinde
güneşli ve sıcak iki hurma.
bir bakardım hayata dikleniyor
diktiğin horoz ibikleri saksılarda.
biriciğim, kardeşim ne oldu sana?
karşıyaka vapurunda alıştı dilim en çok acıya
acı çaylar içer ve bakardım karanlık sulara
bir balığın uykusunu düşlerdim
karanlık sularda kaybettiği rüyaları,
sigaramdan kopup giden iki kıvılcım
merak ederdim ne konuşurlar aralarında?
sen beni hep merak ederdin,
sen beni hep yemeğe beklerdin,
seni sıcacık evimizde bulduğumda
iki kıvılcım buluşmuş gibi olurdu
balığın karanlık uykusuyla.
bir kesmeşeker koymuş gibi olurdun sanki
dilimin ucuna.
karanlık uykularına.
sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
bir bakardım eğilmiş su içiyor
gamzelerinden kuşlar.
bir bakardım gözlerinde
güneşli ve sıcak iki hurma.
bir bakardım hayata dikleniyor
diktiğin horoz ibikleri saksılarda.
biriciğim, kardeşim ne oldu sana?
karşıyaka vapurunda alıştı dilim en çok acıya
acı çaylar içer ve bakardım karanlık sulara
bir balığın uykusunu düşlerdim
karanlık sularda kaybettiği rüyaları,
sigaramdan kopup giden iki kıvılcım
merak ederdim ne konuşurlar aralarında?
sen beni hep merak ederdin,
sen beni hep yemeğe beklerdin,
seni sıcacık evimizde bulduğumda
iki kıvılcım buluşmuş gibi olurdu
balığın karanlık uykusuyla.
bir kesmeşeker koymuş gibi olurdun sanki
dilimin ucuna.
devamını gör...
calamity jane
1852-1903 yillari arasinda yasamis olan amerikali efsanevi nişancı ,kadın silahşördür.asıl adı, martha canary'dir. bela anlamına gelen calamity adını kızılderililerin saldırısına karşı koyarken hayatını kurtardığı "captain egan" dan almıştır.
göç sırasında annesini ve babasını kaybeden martha, silah kullanmayı, ata binmeyi, tütün çiğnemeyi öğrenip, bir süre aşçılık, dansözlük ve hayat kadınlığı yaparak hayatını sürdürmüş. 1870'lerdeki bir çiçek salgınında, hemşirelik yaparak herkesin sevdiği bir insan, adeta bir meleğe dönüşmüş.fakat ağır ağızlı, küfürlü konuşan bir melek tabii. daha sonra bir posta arabası sürücüsü ile evlenmiş ve adam onu terkedince alkolik olmuş. hemşirelik yaptığı deadwood'a döndüğünde, kasaba halkı onun yararına bir gösteri düzenlemiş ve o gösteri sonucu kendisine verilen parayla hayatını devam ettirmiş; kimileri bu paranın alkole gittiğini söylerken, kimi iddialar da, parayı kızını üniversiteye göndermek için kullandığı yönünde yayılmış.
göç sırasında annesini ve babasını kaybeden martha, silah kullanmayı, ata binmeyi, tütün çiğnemeyi öğrenip, bir süre aşçılık, dansözlük ve hayat kadınlığı yaparak hayatını sürdürmüş. 1870'lerdeki bir çiçek salgınında, hemşirelik yaparak herkesin sevdiği bir insan, adeta bir meleğe dönüşmüş.fakat ağır ağızlı, küfürlü konuşan bir melek tabii. daha sonra bir posta arabası sürücüsü ile evlenmiş ve adam onu terkedince alkolik olmuş. hemşirelik yaptığı deadwood'a döndüğünde, kasaba halkı onun yararına bir gösteri düzenlemiş ve o gösteri sonucu kendisine verilen parayla hayatını devam ettirmiş; kimileri bu paranın alkole gittiğini söylerken, kimi iddialar da, parayı kızını üniversiteye göndermek için kullandığı yönünde yayılmış.
devamını gör...
soraya'yı taşlamak
bana, nietzsche gibi merhameti hakir gören bir adamın kırbaçlanan bir at karşısında merhametine yenik düşmesini anımsatan film . benim gibi , duyguları bir yük olarak gören ve bundan uzak durmayı tercih eden bir insanı hıçkıra hıçkıra ağlatmıştır. hâlâ şeriat isteyen insanlar görüyorum bu ülkede , ne dilediğinize dikkat edin derler.
devamını gör...
görgüsüzlüğün normal sanılması
görgüsüz insanların kendilerini çok kültürlü görmeleri sonucu oluşan durum.her yerde o leş ağzınızı ayırıp salyalarınızı saçarak nerde ve nasıl olduğuna bakmadan küfür ediyorsunuz zaten.burada neden?bi bitmediniz gitti be kardeşim!
devamını gör...
sahip olmak istenilen süper güç
1 gün öncesine dönebilme yeteneği isterdim. aceleyle alınmış hatalı karar diye bir şey kalmazdı hayatımda.
edit olmayan ek: sayısal, iddaa, ganyan falan aklımın ucundan geçmedi. nereden çıkartıyorsunuz?
edit olmayan ek: sayısal, iddaa, ganyan falan aklımın ucundan geçmedi. nereden çıkartıyorsunuz?
devamını gör...
tüm yazarların profilinde kurucu yazması
ulan yoldaş ne şapşal insansın yha utandım bak.
darbe mi yapsam acaba?
darbe mi yapsam acaba?
devamını gör...
iyi geceler
sevdiğiniz biri tarafından bu kelimeyi duyduğunuzda mutlulukla uyumanıza sebep olacak güzel tatlı cümledir. iyi geceler sözlük.
devamını gör...
aşk
biri raif efendi mi dedi. (kürk mantolu madonna)
aşk balondur. sizi önce var eder. sonra yok.
aşk balondur. sizi önce var eder. sonra yok.
devamını gör...
normal sözlük kafası karışanlar derneği
yeni gelen yazarlarımızın kafa sözlük formatı, işleyişi vb. akıllarına takılan her türlü soruyu sorabilecekleri ve biz moderatörlerden ya da diğer yazar arkadaşlarımızdan cevap alabilecekleri bir dernek.
(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
kafa sözlük'e giriş 101: her cümle nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti vb. bir noktalama işaretiyle biter.
sorular:
(bkz: #86250): ''başlık nasıl açıyoruz''
üstteki arama butonuna istediğimiz bir metni yazdıktan sonra altındaki paneli doldurmak suretiyle başlık açabiliyoruz. ancak, başlık açmadan önce şuna dikkat etmekte fayda var (bkz: aramaya inanmak)
(bkz: #86360): aslında başka bir yazarın girisine cevaben giri girerek flood ortamı oluşmasına sıcak bakmıyoruz. o yüzden kendi girimize alt ya da üst edit yaparak cevap vermemiz gerekiyor. ancak, bazı başlıklarda o kadar çok giri birikebilir ve o kadar içinden çıkılmaz bir hâl alabilir ki işte o zaman yeni bir giri girmemizde bir mahsuru yok ama yine de tanım yapmayı unutmamamız lâzım.
(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
kafa sözlük'e giriş 101: her cümle nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti vb. bir noktalama işaretiyle biter.
sorular:
(bkz: #86250): ''başlık nasıl açıyoruz''
üstteki arama butonuna istediğimiz bir metni yazdıktan sonra altındaki paneli doldurmak suretiyle başlık açabiliyoruz. ancak, başlık açmadan önce şuna dikkat etmekte fayda var (bkz: aramaya inanmak)
(bkz: #86360): aslında başka bir yazarın girisine cevaben giri girerek flood ortamı oluşmasına sıcak bakmıyoruz. o yüzden kendi girimize alt ya da üst edit yaparak cevap vermemiz gerekiyor. ancak, bazı başlıklarda o kadar çok giri birikebilir ve o kadar içinden çıkılmaz bir hâl alabilir ki işte o zaman yeni bir giri girmemizde bir mahsuru yok ama yine de tanım yapmayı unutmamamız lâzım.
devamını gör...
öz güveni zedeleyen öğretmen
kekemelik problemi olan öğrencisinin konuşma bozukluğunu tiye alan ve sınıftaki diğer 24 öğrencisini güldüren öğretmendir aynı zamanda.
devamını gör...
ebeveynlerin kabullenemedikleri gerçekler
onlardan bağımsız karar verebilecek yaşa geldigimiz.
asla kabullenemiyorlar.
asla kabullenemiyorlar.
devamını gör...
ailenin suçu olan şeyler
anne ve babanın birbirini sevmeden, yeterli ve sağlam psikolojiye sahip olmadan çocuk dünyaya getirmesidir. bütün sorunların temeli de buna dayanmaktadır.
devamını gör...
beyaz kediye pamuk gri kediye duman ismini veren toplum
mesafe katetmis toplumdur. bundan 30 sene once rahmetli ananem tum kedilerine renk cinsiyet irk ayirt etmeksizin minnoš ismini koyardi.
devamını gör...
hastalar
nazım hikmet ran tarafından yazılmış ve o dönemde yaşanan influenza virüsü salgınına yakalanmış hastalara atfedilmiş olan fakat nedense birçok insanın şimdilerde bile hiç duymamış olduğu bir şiirdir.
bugünlerden tam yüzyıl öncesi,yani 1918-1920 yılları dünya için yine pek parlak zamanlar değildi. çünkü o yıllarda, henüz yeni bitmiş olan 1. dünya savaşındaki toplam kayıpların defalarca kat fazlası kadar insanın ölümüne sebep olan o meşhur 'ispanyol gribi' global düzeni derinden sarsmıştı. hatta bu salgının 1. dünya savaşını bitiren sebep olduğu bile söylenir. mustafa kemal atatürk'ün dahi bu gribe yakalanmış ve tıp dünyası için apayrı bir yere sahip olan prof. doktor binbaşı refik saydam'ın çabalarıyla atlatabilmiş olduğu o büyük salgın işte...
nazım hikmet kuvay-ı milliye destanı'nda da bahsetmiştir bu karanlık zamanlardan:
“biz ki istanbul şehriyiz,seferberliği görmüşüz:kafkas, galiçya, çanakkale, filistin,vagon ticareti, tifüs ve ispanyol nezlesi.bir de ittihatçılar...bir de uzun konçlu alman çizmesi... 914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi.” demiştir.
hastalar; her dizesinden umut damlayan bir şiirdir. okurken veya dinlerken 'işte nazım hikmet tam burada;yanı başımızda', dedirtir bize. bir acayip duygudur belki ama yine de limon,mum veya kof bir çınar olmadığımıza; herkes gibi insan olduğumuza şükrettirir. hastaların umutlarını ilacına kattırır. çünkü yaşamak için ayak diremek zorundasındır.
hastalar kardeşlerim iyileşeceksiniz.
ağrılar, sızılar dinecek.
yumuşak, ılık
bir yaz akşamı gibi inecek
ağır, yeşil dalların ardından rahatlık.
hastalar, kardeşlerim,
biraz daha sabır, biraz daha inat.
kapının arkasında bekleyen ölüm değil; hayat.
kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl...
kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz.
tuzun, ekmeğin, güneşin tadını yeni baştan keşfedeceksiniz.
sararmak limon gibi, mum gibi erimek,
devrilmek kof bir çınar gibi ansızın...
kardeşler, hastalar!
biz ne limonuz, ne mum, ne çınar.
biz insanız çok şükür;
çok şükür biliriz,
ilacımıza
umudu katmasını...
yaşamak gerek diyerek
ayak direyip
dayatmasını...
hastalar,
kardeşlerim
iyileşeceksiniz!
ağrılar, sızılar dinecek,
yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek,
ağır yeşil dalların ardından rahatlık...
bugünlerden tam yüzyıl öncesi,yani 1918-1920 yılları dünya için yine pek parlak zamanlar değildi. çünkü o yıllarda, henüz yeni bitmiş olan 1. dünya savaşındaki toplam kayıpların defalarca kat fazlası kadar insanın ölümüne sebep olan o meşhur 'ispanyol gribi' global düzeni derinden sarsmıştı. hatta bu salgının 1. dünya savaşını bitiren sebep olduğu bile söylenir. mustafa kemal atatürk'ün dahi bu gribe yakalanmış ve tıp dünyası için apayrı bir yere sahip olan prof. doktor binbaşı refik saydam'ın çabalarıyla atlatabilmiş olduğu o büyük salgın işte...
nazım hikmet kuvay-ı milliye destanı'nda da bahsetmiştir bu karanlık zamanlardan:
“biz ki istanbul şehriyiz,seferberliği görmüşüz:kafkas, galiçya, çanakkale, filistin,vagon ticareti, tifüs ve ispanyol nezlesi.bir de ittihatçılar...bir de uzun konçlu alman çizmesi... 914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi.” demiştir.
hastalar; her dizesinden umut damlayan bir şiirdir. okurken veya dinlerken 'işte nazım hikmet tam burada;yanı başımızda', dedirtir bize. bir acayip duygudur belki ama yine de limon,mum veya kof bir çınar olmadığımıza; herkes gibi insan olduğumuza şükrettirir. hastaların umutlarını ilacına kattırır. çünkü yaşamak için ayak diremek zorundasındır.
hastalar kardeşlerim iyileşeceksiniz.
ağrılar, sızılar dinecek.
yumuşak, ılık
bir yaz akşamı gibi inecek
ağır, yeşil dalların ardından rahatlık.
hastalar, kardeşlerim,
biraz daha sabır, biraz daha inat.
kapının arkasında bekleyen ölüm değil; hayat.
kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl...
kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz.
tuzun, ekmeğin, güneşin tadını yeni baştan keşfedeceksiniz.
sararmak limon gibi, mum gibi erimek,
devrilmek kof bir çınar gibi ansızın...
kardeşler, hastalar!
biz ne limonuz, ne mum, ne çınar.
biz insanız çok şükür;
çok şükür biliriz,
ilacımıza
umudu katmasını...
yaşamak gerek diyerek
ayak direyip
dayatmasını...
hastalar,
kardeşlerim
iyileşeceksiniz!
ağrılar, sızılar dinecek,
yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek,
ağır yeşil dalların ardından rahatlık...
devamını gör...
allah buyuk harfle başlasın seçenegını seçen adam
hayranlık beslediğim yazardır.
böyle ince eleştirilere ayrı bayılıyorum sözlük.
böyle ince eleştirilere ayrı bayılıyorum sözlük.
devamını gör...
entelektüel
batılı yazarlar " sorgulayan, itiraz eden, görüş ve fikir üreten, mevcut düzenden farklı düşünen" olarak tarif eder. hatta jean paul sartre, bu özelliklere " eylemde bulunan" diye de ilave yapar. sonra da şunu yazar :
entelektüel, kendisini ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokandır.
entelektüel, kendisini ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokandır.
devamını gör...
audiotest
ilk nickaltını girmediğim için kendime gıcık olduğum yazar.
agora meyhanesi radyo yayınını yaparken gerek başlık altına yazıldığı gerekse özel olarak bizimle değerli görüşlerini paylaştığı için kendisinden çok güç almıştık. bilgi dolu ve çok güzel tanımları var gerçekten. var olsun.*
agora meyhanesi radyo yayınını yaparken gerek başlık altına yazıldığı gerekse özel olarak bizimle değerli görüşlerini paylaştığı için kendisinden çok güç almıştık. bilgi dolu ve çok güzel tanımları var gerçekten. var olsun.*
devamını gör...