tarihçi ilber ortaylı'nın bir yorumu ve iddiasıdır. yahya kemal beyatlı'nın ''nev-yunanîlik'' döneminde ''çamlar altında musâhabeler'' de yazdığı bir hikâyenin ana fikrine göre fatih'in, antik yunan felsefesine ülkesinin kapılarını açtığı, aklı ve felsefeyi önceleyerek bir medeniyet inşâsına giriştiği anlatılır. halbuki, konya'ya bir konferans vermek için bundan yaklaşık 25 yıl önce gelen ilber hoca'ya, bu hikâyedeki temsile göre, delos adası'ndaki apollon kâhini calchas'ın fatih'e verdiği, antik yunan düşüncesini simgeleyen ve içinde hayat iksiri olan sebûyu, fatih'in gerçekten içip içmediğini, bu sebûyu kırıp kırmadığını sormuştum. ilber hoca, o zaman fatih'in bu hikâyede geçen sebûdaki iksiri içmediğini söylemişti ve hoca'nın verdiği bu cevap aslında gerçeklerle daha bağdaşır görünmektedir. demek ki şimdi gelinen noktada bu görüşünü değiştirdiği anlaşılıyor.

nitekim, hocazâde'ye, yunan felsefesinin avrupa'da yeniden keşfedilmesine, dolayısıyla antikite'ye karşı ilginin uyanmasında önemli bir rol üstlenen müslüman filozoflara karşı (felasife) reddiye yazdıran fatih'ten başkası değildir. tarihçi franz babinger'e göre; ''fâtih'i batı kültürüyle yoğrulmuş bir ''renaissance'' hükümdarı olarak görmek, onun mizacını ve siyasi emellerini inkâr manasına gelir. büyük iskender veya sezar gibi dünyayı yerinden oynatacak büyük zaferler kazanmak isteyen fâtih'in bütün amacı, italyan hocalarından avrupa ülkeleri hakkında mümkün olduğu kadar doğru bilgi edinmek, batılıların harp sanatının ne dereceye kadar işe yaradığını öğrenmekti.'' yine büyük osmanlı tarihçisi halil inalcık, ''osmanlı imparatorluğu klasik çağ'' isimli kitabında; '' fâtih'in bir rönesans hükümdarı olduğunu söyleyenler, gerçeklerden uzak bir görüşü savunmaktadırlar; o'nun hristiyan dünyaya ilgi duymasının tek sebebi vardır, italya'yı fethetmek ve yönetmek...''

şu halde ben de osmanlı'nın roma imparatorluğu'na kültür, sanat, felsefe ve hukuk sahalarında vâris olduğu iddiasının târihi gerçeklerle uyuşmadığını düşünüyorum. osmanlı imparatorluğu'nun pek çok ekalliyeti bir arada ve barış içinde uzun asırlar boyu tutabilmesinin ve cihanşümûl bir mâhiyet kazanmasının nedeni, islâm'ın farklı inanç mensuplarına karşı öteden beri uyguladığı ''inanç özgürlüğü'' ilkesine verdiği önemden kaynaklanmıştır. bunu bugün ilber hoca da kaydediyor. halbuki roma hukuk tarihi'ni inceleyenler, roma açısından yabancılara verilen statünün ve yabancılara yönelik ayrımcılığın, müsamaha sınırlarının çok üzerinde olduğunu rahatlıkla görebilirler. osmanlı, kendine özgü pek çok özelliğini islâm ile mezcedebilmiş ve tarih sahnesinde kalıcı izler bırakmıştı. o'nu tamamen roma medeniyeti ve değerleriyle anlamaya çalışmak ve roma'nın devamı olduğu fikrini savunmak, kendi ecdâdımıza romalı, onların oluşturduğu medeniyete de roma uygarlığı'nın devamı muâmelesi yapmak, aşağılık kompleksi içeren bir anlayışın ürünü olabilir.
devamını gör...
roma'da yabancılara yönelik ayrımcılık yapılmazdı. roma yönettiği bütün halklara eninde sonunda vatandaşlık vermiştir. bunlara vatandaşlık vermekle kalmamış, tanrılarını da alıp kendi panteonuna yerleştirmiştir. bu anlayış sayesinde zaten pax romana'yı kurabildi. pek çok yabancı kökenli kişi de imparator olmuştur bu arada. yani osmanlı yüzyıllarca ayakta kalınca "bakın hoşgörü" deyip osmanlı'dan dahi uzun süre yaşamış roma'ya gelince "orada yabancılar ezilirdi" demek nasıl bir argüman şahsen çözemedim.

osmanlı'nın roma'nın devamı olduğu tezinin kültür, sanat, felsefe alanlarıyla alakası yok zaten. burada kastedilen hukuki devamlılıktır. bir nevi prestij çalışmasıdır. yani "ben roma'nın kalbini yönetiyorsam, roma'nın devamı da benim" demektir. fatih rönesans adamı olduğu için değil kendine bir meşruiyet alanı yaratabilmek için kayser-i rum ünvanını seçti.

roma'nın mirasını sahiplenme yarışına rusya da girip kendini 3. roma ilan etmişti. onların da kültürle felsefeyle alakası yoktu. tek dertleri rus olmayan ortodoks kitleler üzerinden meşruiyet yaratmaktı.

ülkemiz dincilerinin fatih'i ve osmanlı'yı hristiyan yapacak vesvesesiyle osmanlı'nın roma'nın devamı olmadığını kanıtlama gayretleri gerçekten komik. gerçi yılbaşı gecesi ağzına kuruyemiş atınca hristiyan olacağını düşünen aşağılık komplekslilerden ne beklenirdi ki...
devamını gör...
keşke türk imparatorluğu olmayı başarabilseydi.
devamını gör...
(bkz: kel alaka) bir başlık
devamını gör...
olmaya çalışmış ve kısmen olmuştur elbet ancak batı roma imparatorluğuna hakim olamayan osmanlı'yla romayı bir tutmak bence doğru değil. osmanlı bir dönemin azımsanamayacak gücü ve ikinci roma etkisini yaratabilecek denli bir kuvvet olmuş (ikinci demek doğru mu olur bilmiyorum çünkü kutsal roma imparatorluğu vs gibi imparatorluklar var) ama en güçlü olduğu dönem 16.yy'ın sonlarına kadar. bundaki sebep tabii ki dünyanın coğrafi keşiflerle değişiyor oluşu ve buna ayak uyduramıyor oluşu. zaten osmanlı'da kendi içinde roma benzeri bir düzen oluşturmuş.

bana kalırsa ki tarihle ilgili ancak detaylı okumalarda hala çok gerilerde olan birisi olarak (ki okuduğum dönem daha çok hürrem ekseninde oldu aslına bakacak olursanız bir kitap dışında) osmanlı roma ilişkisine bir tarihsel bir de toplumsal yönden bakmamız gerekiyor. toplumsal yönden baktığımızda osmanlıyı olduğundan fazla önemsiyor ve yüceltiyoruz,mehter marşı hüüü huu bir kafalar. tarihsel yönden de baktığınızda tehdit oluşturabilmiş, kendi içinde bir imparatorluk düzeni kurmuş ve bir dönemin gücü olmuş osmanlı. ama osmanlı da kendini romayla kıyaslıyor ve buradan da çıkartabileceğiniz gibi bir en değil. aynı şekilde farsça ve arapçadan da etkileniyor ama tamamen özgünleşemiyor. çünkü romalaşma yani imparatorlaşma anlamında romalaşma 16.yy'da doruğuna ulaşıyor ve sonrası malum. viyana kuşatılıp romayı sarsacak bir güç olabilseydi osmanlı belki bu imparatorlaşma bir üst boyuta geçip daha özgün bir imparatorluk kimliği oluşmasına sebep olacaktı.

çörekçiğim nereye geliyorsun annem iki paragraf oldu diyenler için bence osmanlı roma imparatorluğuna yakın sayılabilecek bir imparatordur tanımı daha doğru. çünkü ne son roma imparatorluğu olacak kadar güçlü değil ne de kendi imzasını (roma ve imparatorluk boyutunda bir imzayı kastediyorum yoksa osmanlı'da tabii ki bir güç) tam olarak atabilmiş.
devamını gör...
osmanlı'yı bir insana benzetirsek türk olarak doğmuş, balkan genci olarak yaşamış, araplaşarak ve batılılaşarak ölmüştür.
devamını gör...
osmanlı devletinin siyasi yapısını, osmanlı ordusunun askeri gelenek ve dağılımını iyi bilen biri olarak ben de kısmen bu iddiayı destekliyorum. osmanlı çoğunlukla roma'yı örnek almıştır. yazışmalardaki devlet sloganlarını bile latince roma sözlerinden almıştır. mehter takımı, kösleri, çalgıları bile roma lejyonlarından örnek alınmalıdır. osmanlı belli ölçüde roma'yı, belli ölçüde türk geleneğini, belli ölçüde islam mirasını takip etmiştir. fatih'in ömrü yetse ve hayalindeki italya seferi başarı ile tamamlansa dünya da bu gerçeği kesinlikle kabul ederdi. zaten fatih yaşarken kendisini romalıların imparatoru diye anan çok yabancı elçi, tarihçi var.
devamını gör...
bu bir; sparta'nın intikamı truva'da, truva'nın intikamı 1453'te alındı iddiasıdır. bu bir; yenilgiye kılıf bulamayan latinlerin şovenist kalemlik kelam iddiasıdır. hani bizans, bakın doğu roma demiyorum bizans (!) batı roma devleti'nin devamı değildi? niçin yıkılması, yüzlerce yıl sonra bile araştırmacılarınızı böylesi iddialara soyunduruyor?..

aynı şovenist yaklaşımı, yanan eski osmanlı arşivlerinin eksikliğinden hareketle* orhan* aslında bir yunan/roma'lıydı* ancak yalancık*tan islam'ı kabul etti, birkaç nesil sonra da islam dini osmanoğullarına oturdu, iddialarında da görmek mümkündür. neye inanırsanız nesnel bakarsınız. işin içine girerseniz de, uhuu çıldırırsınız. bu konuda tek bir kaynaktan* yola çıkarsanız yanılırsınız.

danışman hocamın bir lafı vardı: master öğrencisinin ettiği kelamı duydun mu? hadi doçent olursun, salla beşer bi şekilde haklı çıkarsın. bu kıdemde senin haddine ne bunları kanıtlamadan söylemek?..
nitekim iddialar var ancak kanıtsız argümanlar. yani bi nevi hoppala paşam malkara keşan.*

ek olarak son yıllarda gördüğüm* bir diğer iddia da; osmanlı devleti'ni ortadoğu, iran sülaleleriyle özdeşleştirmek. ki orası da ayrı bir makale çöplüğü. oraya hiç giremeyeceğim müsaadenizle, o konuda iddialar çok taze.

her neyse efenm. her zaman iddialar olacaktır. biri çürütülünce bir diğeri çıkacaktır. örnekler çoğaltılacak, kanıtlar sümenaltı edilecek hatta görmezden gelinip salt iddialarla yola çıkılacaktır. ancak bilinmelidir ki tekerleksiz araba gitmediği gibi kanıtsız argüman da yürümez.

(bkz: abi sen dolmuşun).*
**
devamını gör...
bu görüşe iki şekilde bakılmalı, kültürel anlamda ve sadece söylemde kalan anlamda.

kültürel anlamda üçüncü bir roma imparatorluğu söz konusu dahi değildir. zira osmanlı bilhassa fatih döneminde böyle birşeyden söz edilemez, kültürler asla uyuşmaz. aldığımız bir kaç şey var mıdır? illa ki. mesela simiti biz romalılardan aldık, onların simiti sade bizimkisi susamlıdır. ilk orada keşfettik mesela, ama bunu kültürel anlamda romalılaştırmayla bağdaştırmak normal değildir.

birde söylemde kalan vardır ki bu osmanlı da zamanında olmuş birşeydir. kayzer sıfatı buna örnektir ama şuraya bir parantez açalım ki bu romalı olması anlamına gelmez, bu sadece sıfattır. halife sıfatı aldı diye arap olan kimse tarihte yoktur. o yüzden önce bi o fikri atalım kafamızdan. e şarlman da "ben roma'yım, simgesi de yöneticisi de benim" demedi mi? bugün gidin almanya ya sorun bakalım birine şarlman'ı bu şekilde, dayak yersiniz. niye? adamın o kültürle alakası yoktur. bu yalnızca söylevdir. kaldı ki fatih'in amacının bir kısmıyla büyük iskender'in benzeşmesi vardır. zaten büyük iskender'i de sever fatih, hakkında kitaplar vs okumuş bir adam. fatih'in amacı batıyı almaktır, yalnızca italya'yı değil. aynı şekilde hincime hanıma katılıyorum, latinlerin "bak yenilsekte hayranlar" kılıfı bularak millete peynir ekmek gibi satmasından sonra ortaya çıkmış bir "iddiadır". fatih batıya yöneldi diye, italya'yı istedi diye romalı olacak değil ya?

ayrıca osmanlı ordusunun dağılımıyla falan bu işin de alakası yoktur. roma hannibala, askeri etken anlamında, neden yenildi? çünkü elinde süvari yoktu, ama hannibal da vardı. osmanlı ordusunun eski türklerden askeri anlamda birkaç farklılıkları vardı. mesela türkler hep atlıdır, ama osmanlılar hem atlı hem yayadır. çünkü o çağın gerekliliklerini anlamışlardır. o dönem osmanlı atlısı gibi atlı yoktu, ayrıca mehter takımı ve kös eski türklerin bir geleneğidir. binlerce yıllık geleneği romalı yapmayın burda. devlet kısmında ki sloganların yalnızca latin değil, her kesimden örnekleri bulunur. ayrıca italyanlar fatihe babası olduğu için değil üzerlerine daha fazla yürümesin diye "kayzer" demişlerdir. fatih bunu biliyordu, elin latini niye durduk yere sıfat taksın ki? fatih italya'yı alsaydı kesinlikle ama kesinlikle batıya ilerlemeye devam edecekti.

fatih'in kayzer sıfatını takınması ayrı birşey, romalı olması ayrı. fatihin kanunnameler'i de eski türklerden alınmadır, evet roma kurallarına bakılmıştır ama zaten dünyaya açık olan her hükümdar bunu yapar. az ondan az ondan diye meyve tabağı yapar gibi anlatılmasın. kaldı ki batı'nın devamı doğu'dur, karolenjler falan değil geçin onları. osmanlı diplomasi dilinde orta doğuya yöneldi, yoksa arap mi? geçin bunları ya. osmanlı'da halk asla kendini roma ile kıyaslamamıştır. osmanlı türklerin en büyük imparatorluğu'dur. roma set çekiyorsa osmanlı o setti yıkacak olandır. bence hürrem ekseninden çıkmanız lazım hepiniz, çünkü asıl olaylar onun öncesinde. bi onlara da bakın çok beğenirsiniz bence...
devamını gör...
iki devlette de imparatorlara kullanılan övgü, lakap bile aynı. osmanlı versiyonu el muzaffer daima, roma versiyonu aeterna victrix. sonsuza kadar galip demek. osmanlı'da taşınan tuğlar bile roma askerlerinin taşıdığı kare flamalarla aynı mantıkta. osmanlı'nın devşirme sistemi bile hafiften roma'nın auxilia mantığına benziyor. devletin ana ulusundan olmasan da devlete hizmet et ve yüksel mantığı.
filozof georgios trapezuntios, fatih sultan mehmet'e "şüphesiz ki sen romalılar imparatorusun, imparatorluk merkezini hukuken elinde bulunduran kimse roma imparatorudur ve roma'nın merkezi istanbul'dur." demiş örneğin. osmanlı'nın roma'nın devamı niteliğinde olduğunu o dönemin bir çok ulusu, siyasi otoritesi bile kabul ediyor. oyun bozanlık eden cermenler oluyor. roma'yı içten çökerten cermenler bir de utanmadan kutsal roma cermen diye devlet kuruyor 10.asırda.
devamını gör...
sırf kullanılan övgüler aynı diye bir devletin roma ya da başka devletlerin devamı olmadığı su götürmez gerçektir. işin mutfağında bildiriyorum. hataya düşmeyin. aynı mükemmel lakaplar, selçuklu devlet ve devletçiklerinde de mevcuttur. o halde selçuklu devletleri, kimin devamıydı? *
devamını gör...
bence roma imparatorluğu 476 yılından çok önce yıkılmıştır.
roma, roma ya altın devrini yaşatan agustus,sezar, antonyus gibi büyük krallar devri bitip güçsüz, yoksul, yenik,haraç veren roma olduğunda yıkılmıştı.
bizans, kendine kral diyen, katolik mezhebinden olmadığı için vatikan tarafından da pek sevilmeyen köhne bir ortodoks beyliğinden ibarettir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"osmanlı son roma imparatorluğudur" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim