iz bırakan kitap karakterleri
puslu kıtalar atlası- ebrehe
notre dame' in kamburu- quasimido
oblomov- oblomov
bulantı-roquentin
otomatik portakal- alex
mai ve siyah- ahmet cemil
suç ve ceza- raskolnikov
beyaz geceler- nastenka
anna karanina- anna karanina
karamazov kardeşler- aleksey
satranç- dr.b
çalıkuşu- feride
sefiller- jean valjean
ölü ozanlar derneği- neil perry
beyaz gemi- çocuk
şeker portakalı- zeze
ince memed- ince memed
notre dame' in kamburu- quasimido
oblomov- oblomov
bulantı-roquentin
otomatik portakal- alex
mai ve siyah- ahmet cemil
suç ve ceza- raskolnikov
beyaz geceler- nastenka
anna karanina- anna karanina
karamazov kardeşler- aleksey
satranç- dr.b
çalıkuşu- feride
sefiller- jean valjean
ölü ozanlar derneği- neil perry
beyaz gemi- çocuk
şeker portakalı- zeze
ince memed- ince memed
devamını gör...
yazarları ağlatan şarkılar
devamını gör...
kişide kaçma isteği uyandıran sözcükler
"aynen"
konuşma bitirici, sohbet baltalayıcı, "oldu o zaman kalkalım" dedirten bir sözcüktür.
konuşma bitirici, sohbet baltalayıcı, "oldu o zaman kalkalım" dedirten bir sözcüktür.
devamını gör...
ahlat ağacı
filmdeki karakterlerin her birinin hayatın içinden olması, dialogların akıcılığı, sahnelerin görsel ve mana itibariyle bütünleşmesi, ve sürekli surette kulağa çalınan yaprak hışırtıları, yağmur sesi, toprak yolda adeta adım adım zihne kazınan ayak sesleri ve daha bir çok şey, izleyeni ister istemez filmin içine alıyor. belki de oyuncularla rollerin de örtüşmesinden mütevellit, bir film izler gibi değilde, birebir olayın içinde gibi hissettim kendimi. ve 3 saat adeta su gibi akıp gitti.
sinan ve hatice'nin çınar ağacının altındaki sohbetleri, bakışları, sonrasında hatice'nin rüzgarda salınan saçları, uçuşan çınar yaprakları ve aradaki ışık hüzmelerine kadar her bir ayrıntıya hayran oldum mesela! dialog kullanmadan da, bir sahneyle bütün hissin izleyiciye nasıl geçirileceği öyle güzel sergilenmişti ki çoğu yerde...
ip bağlı ağacın altında duran ve yüzü karınca ile dolu saçları ağarmış bebek ile, sinan'ın kuyuda kendini asmış hali ise, filmin olduğu kadar, baba ile oğulun hayatının da kısa bir özeti gibiydi. sadece bu iki sahne için bile, oturup uzun uzadıya konuşup sohbet edesi geliyor insanın. yazıya dökülemeyecek, ama dilin ucunda bekleyen ve akıp gidecek pek çok his uyandırıyor insan zihninde bu iki sahne!
ağacın altında yüzü karıncalı bebeği görünce , shakespear'in “doğarken ölmeye başlıyoruz.” sözü belirirken zihnimde, filmin bitişiyle, nietzsche’nin “insan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna! sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir.” sözü döküldü dudaklarımdan.
sinan ve hatice'nin çınar ağacının altındaki sohbetleri, bakışları, sonrasında hatice'nin rüzgarda salınan saçları, uçuşan çınar yaprakları ve aradaki ışık hüzmelerine kadar her bir ayrıntıya hayran oldum mesela! dialog kullanmadan da, bir sahneyle bütün hissin izleyiciye nasıl geçirileceği öyle güzel sergilenmişti ki çoğu yerde...
ip bağlı ağacın altında duran ve yüzü karınca ile dolu saçları ağarmış bebek ile, sinan'ın kuyuda kendini asmış hali ise, filmin olduğu kadar, baba ile oğulun hayatının da kısa bir özeti gibiydi. sadece bu iki sahne için bile, oturup uzun uzadıya konuşup sohbet edesi geliyor insanın. yazıya dökülemeyecek, ama dilin ucunda bekleyen ve akıp gidecek pek çok his uyandırıyor insan zihninde bu iki sahne!
ağacın altında yüzü karıncalı bebeği görünce , shakespear'in “doğarken ölmeye başlıyoruz.” sözü belirirken zihnimde, filmin bitişiyle, nietzsche’nin “insan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna! sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir.” sözü döküldü dudaklarımdan.
devamını gör...
yağmur sonrası toprak kokusu
insanın içini huzurla dolduran kokudur. doğayla birleştiğini hissettirir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en yaşlı özelliği
fonda trt nagme, koltukta oturmus, pencereden disarda ki insanlari seyrediyorum. neye yetisiyorlar acaba? diye düsünüyorum.
devamını gör...
saldırground
kötü adam kıyafetini üzerine giydiği 12 dakikalık hip-hop ziyafetidir.
ayakkabı cem yılmaz'ın hediyesi özel run dmc üretimi mont ise bildiğiniz gibi.
gerçekten bu dönemde böyle bir proje ilaç gibi geldi.
ayakkabı cem yılmaz'ın hediyesi özel run dmc üretimi mont ise bildiğiniz gibi.
gerçekten bu dönemde böyle bir proje ilaç gibi geldi.
devamını gör...
normal sözlük'te gece sessizliği
soğuk bir kış gecesi ıssız bir sokakta tek başıma yürüyormuş gibi hissettiren sessizliktir.
devamını gör...
kitabını almayı zorunlu kılan akademisyen
(bkz: evet malım tuğba)
devamını gör...
8 mart dünya emekçi kadınlar günü
aslı kutlama değil anma olan gündür.
dünyanın her yerinde özgürlük, eşit hak ve aydınlık yarınlar için mücadele etmiş, eden ve bu uğurda can vermiş olan tüm kadınlara saygıyla. .
dünyanın her yerinde özgürlük, eşit hak ve aydınlık yarınlar için mücadele etmiş, eden ve bu uğurda can vermiş olan tüm kadınlara saygıyla. .
devamını gör...
domestic hıyar
urlalı olduğu zamanlarda bir iki kez mesajlaştığım değerli yazar.doğum gününü kutluyorum.yeni yaşı o'na tüm istediklerini getirsin.
devamını gör...
yağmur duası sonrası her yere yağmur yağması
meteorolojinin yağmurlar geliyor açıklamasından sonra yağmur duasına çıkmak kadar garip bir durum değildir.
devamını gör...
sözlüğün kalitesinin çok düşmesi
idil biret'in çok güzel bir sözü geldi aklıma: “müzisyeni ben yetiştiririm, siz dinleyici yetiştirin bana.”
entry bu kadar...
entry bu kadar...
devamını gör...
çocukken kendinizi en havalı hissettiğiniz an
bir keresinde sınıfta kilolu bir kızla tartışmıştım kız en son "sınıfın %90 'ı senden nefret ediyor" deyince bende dayanamayıp "sınıfın %90'ını kapladığın için olabilir" demiştim. kız ağlayıp gitmişti arkaşlarım da beni tebrik ediyordu.
devamını gör...
ivriz köy enstitüsü
1937-1948 arasında kurulan 21 köy enstitüsünden iç anadolu'nun göbeğinde, konya'da kurulanı. konya ve afyon illerinden öğrenci kabul eden bu kurum, ünlü ivriz kaya kabartmasının yakınlarında kurulmuştur.
konya ovası gibi tahıl ambarı gepgeniş bir düzlükte kurulan okul, köy enstitüleri edebiyatının da ilk meyvesinin filizlendiği yer olacaktır. 1950 yılında bu okul mezunlarından aksaray demirci beldesi öğretmeni mahmut makal'ın "bizim köy" adlı eseri bomba gibi patlar. bir yandan da büyük tartışma koparır; öyle ya bugüne kadar "orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz" diyen veya "yemyeşil çayırlar, saz tıngırdatan bağrı yanık ozanlar, çobanların kaval nağmeleri" pastoralizmi olmadan, tüm çıplaklığı ve kiriyle köyleri gösterebilen yoktur. hele ki böyle bir metni henüz yirmi yaşında bir gencin yazmasına kimse inanmaz, devlet onu tutuklarken bir yandan da "kitabı sen yazmadın, yaşar nabi'ye yazdırdın yok yok tonguç'a yazdırdın" diye baskı yaptırır. ama kitabın etkisiyle baş etmek mümkün olmaz. artık bir yalnızlığa terk edilmiş ismail hakkı tonguç oldukça sevinmiş, bu kitabın başarısı sürgüne gitmenin ve arkadaşlarınca dışlanmanın acısını bile unutturmuştur...
mahmut makal dışında, ilkokul kaynak kitaplarıyla meşhur hacı angı da bu okuldan mezundur. ayrıca gazeteci kemal bayram çukurkavaklı da burada okumuş ama bitirememiştir. bugün okul sosyal bilimler lisesi olarak devam ediyor. tarihi kampüsüne de göz dikilmiş.
kaynak: pakize türkoğlu'nun tonguç ve enstitüleri kitabı, ayrıca fakir baykurt'un özyaşam öyküsünün son cildi olan "dost yüzleri"
konya ovası gibi tahıl ambarı gepgeniş bir düzlükte kurulan okul, köy enstitüleri edebiyatının da ilk meyvesinin filizlendiği yer olacaktır. 1950 yılında bu okul mezunlarından aksaray demirci beldesi öğretmeni mahmut makal'ın "bizim köy" adlı eseri bomba gibi patlar. bir yandan da büyük tartışma koparır; öyle ya bugüne kadar "orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz" diyen veya "yemyeşil çayırlar, saz tıngırdatan bağrı yanık ozanlar, çobanların kaval nağmeleri" pastoralizmi olmadan, tüm çıplaklığı ve kiriyle köyleri gösterebilen yoktur. hele ki böyle bir metni henüz yirmi yaşında bir gencin yazmasına kimse inanmaz, devlet onu tutuklarken bir yandan da "kitabı sen yazmadın, yaşar nabi'ye yazdırdın yok yok tonguç'a yazdırdın" diye baskı yaptırır. ama kitabın etkisiyle baş etmek mümkün olmaz. artık bir yalnızlığa terk edilmiş ismail hakkı tonguç oldukça sevinmiş, bu kitabın başarısı sürgüne gitmenin ve arkadaşlarınca dışlanmanın acısını bile unutturmuştur...
mahmut makal dışında, ilkokul kaynak kitaplarıyla meşhur hacı angı da bu okuldan mezundur. ayrıca gazeteci kemal bayram çukurkavaklı da burada okumuş ama bitirememiştir. bugün okul sosyal bilimler lisesi olarak devam ediyor. tarihi kampüsüne de göz dikilmiş.
kaynak: pakize türkoğlu'nun tonguç ve enstitüleri kitabı, ayrıca fakir baykurt'un özyaşam öyküsünün son cildi olan "dost yüzleri"
devamını gör...
allah bir yastıkta kocatsındaki yastık
anneanne evindeki beton yorganla kombinlenmelidir.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
herkesin sesi nasıl yahuu benimki de vik vik vik diye çıkıcak.* şarkılara bayıldımmm.
devamını gör...
normal sözlük'ün adeta chp'nin arka bahçesi olması
insan her gün yeni bir şey öğreniyor dediğim başlık.
bir gün akp'li, bir gün chp'li, bir gün iyi parti'li bir gün kürtçü oluyoruz *
önceden kafa sözlük için, tkp'nin desteklediği oluşum da diyorlardı, sözlükte yazan sayısı tkp'nin aldığı oy sayısını geçince 'burada bir tuhaflık var ya' deyip vazgeçtiler sonra *
henüz layık görülmediğimiz partiler sırası ile ; deva, gelecek, saadet kaldı.
bunları da bir ara, aradan çıkarın canım yazarlarım.
bir gün akp'li, bir gün chp'li, bir gün iyi parti'li bir gün kürtçü oluyoruz *
önceden kafa sözlük için, tkp'nin desteklediği oluşum da diyorlardı, sözlükte yazan sayısı tkp'nin aldığı oy sayısını geçince 'burada bir tuhaflık var ya' deyip vazgeçtiler sonra *
henüz layık görülmediğimiz partiler sırası ile ; deva, gelecek, saadet kaldı.
bunları da bir ara, aradan çıkarın canım yazarlarım.
devamını gör...
nightcall
devamını gör...